Yalnızlığın İcadı (1984) – Bülent Parlak Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yalnızlığın İcadı (1984) – Bülent Parlak Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yalnızlığın İcadı (1984) kimin eseri? Yalnızlığın İcadı (1984) kitabının yazarı kimdir? Yalnızlığın İcadı (1984) konusu ve anafikri nedir? Yalnızlığın İcadı (1984) kitabı ne konu alıyor? Yalnızlığın İcadı (1984) PDF indirme linki var mı? Yalnızlığın İcadı (1984) kitabının yazarı Bülent Parlak kimdir? İşte Yalnızlığın İcadı (1984) kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…
Kitap Künyesi
Yazar: Bülent Parlak
Yayın Evi: İzdiham
İSBN: 9786058330870
Sayfa Sayısı: 144
Yalnızlığın İcadı (1984) Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bazı bayanlar zılgıttan beslenir bu topraklarda. Sesleri ne kadar fazla sokağa taşarsa üzüntülerini o denli oldukça taçlandırdıklarına inanırlar. Şu sebeple bağırarak söylenen her ağıtın müşterisi ve hayranı fazladır. Bazı bayanlar ise başlarında yemenileriyle doğuştan bir asil şeklinde davranırlar.
Ne ölümün çığırtkan tarafları onları başka bir insana dönüştürebilir, ne de kırk gün kırk gece sürecek şamatalar. Bu bayanlar, karşılaştıkları olağandışı durumlarda bile hiçbir şeyin sükunetlerine dokunmalarına izin vermezler. İşte annem, o sessiz kavme ilişkin tüm bayanlar şeklinde şu sırrı fark etmişti: Bir hüznü en iyi özetleyen şey sessizliktir.
Yalnızlığın İcadı (1984) Alıntıları – Sözleri
- Beklenenin geldiği görülmemiştir.
- İlahi adaletin sağlanması için içimizden birilerinin
haksızlığa uğraması gerekiyordu.
El kaldıran ben oldum. - Pencere kenarında sizi bekleyen kimse yoksa istas-
yonlara artık uğramasa da olur trenler. - Ne kadar geç kalırsak kalalım tamamımız kıyamete yetişeceğiz.
- “Ölüm neremize çarparsa çarpsın yeryüzü konuşmasına devam edecek.”
- Kalbim!
Bir ah’ın uzatacağı ayakları yoktur.
Bir rastlantı; bir ihtimal. - “İnsan, sevdikleri hata yaptığında aynı hatayı yapmalı. Yapmalı ki yalnız kalmasın sevilmiş olduğu utanırken.”
- Bir ölü , bir evden sadece bir kez dışarı çıkar. Sen asla bilmedin fakat ben hangi eve varsam oradan her gün ölü çıktım.
- Yaşadığım bunca şeyden öğrendiğim şu var: Kendi
boşluğum bana yetmiyor. Şu sebeple boşluğumda ne kendimi,
ne bu koca evreni kurtaracak bir kelimem, ne de kalbimin
elinden beni kurtaracak bir yeteneğim var.
Yalnızlığın İcadı (1984) İncelemesi – Kişisel Yorumlar
Bu kitabı, mecmua siparişlerimin arasına iliştirip armağan etmek nezaketini gösteren Şükran Hanıma teşekkürü borç bilirim.
Gerçekten de kaliteli bir kitap okudum ve bence bu gün olmasa ilerde, sonunda kitaplığıma girecek bir eserdi. Şu sebeple Bülent bey oldukça Parlak bir yazar bana bakılırsa.
Minik hikayeler.. Sayfa hacmi olarak ufak hikayeler. Nispeten güldüren, düşündüren.
İyi bir tercih yaptınız, keyifli okumalar. (Ayşe)
Ne güzel bir teselli kitabı. Ne güzel bir gidememek kitabı. Ne güzel bir yalnızlık kitabı. Ne güzel aslına bakarsak bir şiir kitabı. Ne güzel bir yapıt. Okudukça derin bir sessizliğe gömüldüm. (bedii karagöz)
Kitabı okuduğumuzda yazara sormak istediğimiz sorular birikir zihnimizde. Bunlardan birisi şu oldu bende “malı olmasa evde kalacağı belli olan bir kızdı”. Burada şunu sormak istedim yazara “evde kalacağı belli olan bir kız” nasıldır? Tanım bana garip gelmişti. Kitaptan zihnimde yalnız bu kalmış. Bir günde okunması mümkün bir kitap ayrıca. Alıcı ve kendine özgü garip bir dili var. (Zarife Okuyan)
Yalnızlığın İcadı (1984) PDF indirme linki var mı?
Bülent Parlak – Yalnızlığın İcadı (1984) kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Yalnızlığın İcadı (1984) PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Bülent Parlak Kimdir?
-Bülent parlak adını kısaltarak yazdığımızda “b nokta p” diye bir şey çıkıyor. Nedir b nokta p ve kimdir? Küçükken o da bacaklarını ve kollarını açarak kapının pervazına tırmanır mıydı?
Üniversitede iken “Eğitim Bilimleri” dersine giren hocamız tek tek kim olduğumuzu soruyordu. Sıra bana vardığında “Sorduğunuz soruyu çok anlamsız buldum” demiştim. Oldukca anlamsızdı şundan dolayı kim olduğumuzu idrak etmek için “Kimsiniz?” diye sorulmaz. Pılınızı pırtınızı toplar ya yanıma gelirsiniz, ya da beni evinize üç yıllığına misafirliğe çağırırsınız. Birini tanımak için o kişinin esrarını çözmeniz gerek. Bir soruyla bu esrar çözülseydi ben bir köşede bekler, gelene geçene “Kimsiniz” diye sorar, canımı sıkan bunca şeye bir çözüm bulmuş olurdum.
-Google amcaya Bülent parlak diye yazdığımızda şiirleriyle karşımıza çıkan b nokta p’nin şiir ve edebiyat anlayışı nedir. Edebiyatı neye bakılırsa yapıyor ve iyi mi yapıyor? Onun tanımında şiir nedir? Kime ozan nedir? Şairlik kebapçılık şeklinde bir şey olabilir mi?
Yaşadıklarımı okudukça yazmam gerektiğine karar verdim ben. Karar vermek bir ihtimal cümlenin anlatmak istediği manayı pek ifade etmedi fakat ikisinin birbiriyle örtüşmesi etken oldu benim için.
Bakın, yazıp çizenlerin bir çok okul korosunda yanık yanık türkü söylediler, kültür edebiyat kulübünün en çalışkan öğrencileriydi., iyi de futbol oynuyorlardı, aşklarını arkadaşlarından en oldukça gizleyen de aşkları en oldukça dile düşen de gene bu ahaliydi.
İyi türkü söylüyordum, iyi bir futbolcuydum, kültür edebiyat kulübünün panosuydum, canı en oldukça sıkılan da bendim okulda. Gelelim şiire. Divan Edebiyatını oldukça severim ben. İmparatorluğun en büyük nişanının Divan Edebiyatı bulunduğunu düşünürüm.
İmparatorluk ne kadar büyüdüyse şiir de o denli büyüdü Osmanlı’da. Cumhuriyetin şiiri ise bana bakılırsa II. Yenicilerin şiiri. II. Cihan Harbi’nin de etkilediğini düşündüğüm II. Yenicilerin ortaya çıkmasıyla Türkiye, cumhuriyetin şiirine kavuştu diye düşünüyorum.
Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Dünyanın günümüzde en şaşaalı şiirinin yazıldığı ülke Türkiye. Ben bugün hiçbir ülkede Türkiye’deki endamıyla yazılan bir şiir ülkesi olmadığına inanıyorum.
Bunun coğrafyamızla, tarihimizle, yitik yıllarımızla, darbelerimizle, kavga ettiğimiz kardeşlerimizle alakası var. Yeryüzünde coğrafyası en geniş yer tutan, tarihinde kırık notlar dolu, yitik yıllarının sayısı mevcud yıllarının sayısını geçmiş, darbelerin en güzel yakıştığı, belirsizliği en anlamlı kişidir ozan. Eli kalem tutuyorsa ve mısraları alt alta yazmaya muktedirse ve Allah nasip etmişse yazdığına şiir denir.
Bülent Parlak Kitapları – Eserleri
- Sevgili Huzursuzluğum
- Yalnızlığın İcadı (1984)
- Her Şey İçin Oldukca Geç
- Ricakeş
Bülent Parlak Alıntıları – Sözleri
- yaşamak oldukça vaktimi alıyor
ölümü kanıtlayacağım
başım dönüyor
ceketini ilikleyince uslanan adamlardan
makam şu demek oluyor ki ittifak.
öksürsem tedirgin oluyor uydular
sonrasında
kapı gıcırtısıyla ortaklaşa kira ödediğimiz evlerde
sessizlik
aynanın karşısında çatalla şarkı söylüyor (Ricakeş) - “Sen aklıma fikir Diyarbakır radyosu ‘sarı gelin’ çalıyor.” (Sevgili Huzursuzluğum)
- “Ölüm neremize çarparsa çarpsın yeryüzü konuşmasına devam edecek.” (Yalnızlığın İcadı (1984))
- Bir ölü , bir evden sadece bir kez dışarı çıkar. Sen asla bilmedin fakat ben hangi eve varsam oradan her gün ölü çıktım. (Yalnızlığın İcadı (1984))
- Beklenenin geldiği görülmemiştir. (Yalnızlığın İcadı (1984))
- Bir çağdan bir çağa geçerken
Geride unutulan şaşkınlardık (Ricakeş) - İçimizden gelen bir şeyi yazıyorsak
İçimizden gidenlere umar bulamıyoruz anlama gelir (Ricakeş) - gecenin bir kastı vardır hepimize. (Her Şey İçin Oldukca Geç)
- kim çeviri edecek yana düşen kollarımı
tanrım bari sen konuş, en oldukça dili bilen sensin (Sevgili Huzursuzluğum) - anne abartma ölümü, arada çık gel (Ricakeş)
- İlahi adaletin sağlanması için içimizden birilerinin
haksızlığa uğraması gerekiyordu.
El kaldıran ben oldum. (Yalnızlığın İcadı (1984)) - Ne kadar geç kalırsak kalalım tamamımız kıyamete yetişeceğiz. (Yalnızlığın İcadı (1984))
- Pahalı istekleri olmuştu dersiniz ardımdan
örneğin sevmek istemişti diye söylersiniz… (Sevgili Huzursuzluğum) - Kalbim!
Bir ah’ın uzatacağı ayakları yoktur.
Bir rastlantı; bir ihtimal. (Yalnızlığın İcadı (1984)) - “Pahalı istekleri olmuştu dersiniz ardımdan.
Mesela; sevmek istemişti diye söylersiniz..” (Sevgili Huzursuzluğum) - Yaşadığım bunca şeyden öğrendiğim şu var: Kendi
boşluğum bana yetmiyor. Şu sebeple boşluğumda ne kendimi,
ne bu koca evreni kurtaracak bir kelimem, ne de kalbimin
elinden beni kurtaracak bir yeteneğim var. (Yalnızlığın İcadı (1984)) - peki gene görüşmeyecek miyiz adlı bir
ağıtta yüzümde sabahlar koşturur (Her Şey İçin Oldukca Geç) - fakat şimdi öyleki oldukça yoksun ki
ben de asla dünyaya gelmemiş şeklinde
davranmaya çalışıyorum (Her Şey İçin Oldukca Geç) - ne zor zamanlar geçirdik;
şimdi her şey birazcık daha fena
reyonlarda kararsız kalmış olduğu için
yoksul bulunduğunu anladığımız
hemen hemen büyük hileler yapmayı bilmeyenlerin
birazcık daha çekingen kalmasına çabalıyorum
çabalıyorum ki
insanlarla anlaşmak alçaklıktır
sözlerime fazlasıyla düşman kazanmayayım
şundan dolayı düşmanlarımız artık bizi öldürmek yerine
yalnız yaralıyor
sağ bırakan bir yara, aşktan sayılmazken üstelik (Her Şey İçin Oldukca Geç) - Pahalı istekleri olmuştu dersiniz ardımdan.
Mesela; sevmek istemişti diye söylersiniz. (Sevgili Huzursuzluğum)
Yorum Ekle
[
YORUMLAR
YORUM YAZ!