Eğitim

Bilim Tarihine Giriş – Esin Kahya Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bilim Tarihine Giriş – Esin Kahya Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bilim Tarihine Giriş kimin eseri? Bilim Tarihine Giriş kitabının yazarı kimdir? Bilim Tarihine Giriş konusu ve anafikri nedir? Bilim Tarihine Giriş kitabı ne konu alıyor? Bilim Tarihine Giriş PDF indirme linki var mı? Bilim Tarihine Giriş kitabının yazarı Esin Kahya kimdir? İşte Bilim Tarihine Giriş kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Remzi Demir

Yazar: Hüseyin Gazi Topdemir

Yazar: Yavuz Unat

Yazar: Esin Kahya

Yazar: Melek Dosay Gökdoğan

Yazar: Sevim Tekeli

Yazar: Ayten Koç Aydın

Yayın Evi: Nobel Yayınları

İSBN: 9786051330822

Sayfa Sayısı: 384


Bilim Tarihine Giriş Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bilim Tarihi, bilimsel bilginin gelişim sürecini inceleyen bir araştırma etkinliği olarak zamanı bilgilerden yararlanarak bilimsel kuramların çeşitli dönemlerde doğuşu ve yayılışını, bilgilerin fikir biçimlerini ve toplumsal kurumların gelişim sürecine etkilerini, felsefe, din ve sanat benzer biçimde öteki düşünsel alanlarla karşılıklı ilişkilerini, teknik bilginin oluşumundaki yerini tüm yönleriyle tanımaya ve tanıtmaya çalışır.

Bilim Tarihine Giriş kitabı da bu çerçevede, bilimsel bilginin tarihsel gelişimini detaylı ve bilimsel dayanaklarla Eskiçağ’da, Ortaçağ’da, Yeniçağ’da, Osmanlılarda ve Yakınçağ’da Bilim olmak suretiyle beş ana bölüm altında incelemiştir. Bunun yanında çalışmada Türklerin bilime yapmış olduğu katkılar da oldukça detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Bu kitap, gerek bilim tarihini merak edenler için, gerekse üniversitelerdeki bilim zamanı anabilim dalları ve bölümlerindeki temel ders kitabı açığını kapatmak için hazırlanmıştır.


Bilim Tarihine Giriş Alıntıları – Sözleri

  • Herakleitos, aslına bakarsak fazlaca mutsuz bir kişidir bundan dolayı her şeyin göreli olduğuna ve kaybolup gittiğine inanmıştır.
  • “Kutsal denilen hastalığın tartışmasını yapacağım. Benim düşünceme gore tanrısal yada mukaddes hastalık yoktur. Hastalıkların sebepleri doğaldır. Tanrısal sanılması, insanoğlunun deneyimsiz oluşundan ve hususi karakteri sebebiyle şaşırmasından ileri gelir. Eğer insanoğlu, ona ilişkin bilgilerinin eksikliği sebebiyle mukaddes kaynağa inanmayı sürdürürlerse onu anlama olanağından yoksun bırakılırlar. Kabul edecekleri iyileştirici, sihirden arınmış, yalın bir yöntemle bu hastalığın kutsallığı yalanlanabilir.
    Şaşırtıcı olması sebebiyle mukaddes olarak kabul ediliyorsa yalnızca bir değil, birçok hastalığa kutsallık atfedilebilir. Ondan daha azca şaşırtıcı olmayan başka hastalıklar da gösterebilirim sadece asla kimse onların mukaddes hastalık bulunduğunu iddia etmez. Mesela quotidian, tertian ve quartan ateşlerinin de mukaddes olmaları gerekir fakat kimse bunlardan dolayı şaşkınlığa düşmez. Yine deli olan ve hiçbir niçin yokken fazlaca acayip hareketler icra eden kimseler görebiliriz. Benim bildiğime gore bazıları uykularında inler ve feryat atar; bazıları nefes alamaz; bazıları fırlayıp dışarı çıkar; kısaca uyanıncaya kadar deli gibidirler. Uyandıklarında hâlsiz ve solgun olmakla beraber önceki benzer biçimde sıhhatli ve akılcıdırlar; ek olarak bunlar, pek fazlaca kez tekrarlanabilir. Daha birçok örnek verilebilirse de süre her birini teker teker ele almamıza olanak vermemektedir…
  • Herakleitos, aslına bakarsak fazlaca mutsuz bir kişidir bundan dolayı her şeyin göreli olduğuna ve kaybolup gittiğine inanmıştır.
  • Edip Ahmet Yükneki’ye gore, bizi mutluluğa ulaştıran şey bilgidir; öyleyse yalnızca bilgili insanlarla dost olunmalı, bilgisiz insanlardansa uzak durulmalıdır. İnsan, bilgisi yardımıyla öldükten sonrasında da yaşamaya devam eder, oysa bilgisiz insan, yaşarken ölmüş gibidir; ne tanınır ne de adı bilinir. Bilgiden sadece bilgili insanoğlu anlamış olur, sadece o tadabilir. Bilgi, malı olmayan için bitmez bir gömü ve soyu olmayanlar için tükenmeyen bir soydur. Yaratan Tanrı bile, sadece data ile bilinir. Bilgisizlikten hayır gören var mıdır? Öyleyse yaşarken bıkmadan ve usanmadan bilginin peşinden koşmak gerekir.
  • Edip Ahmet Yükneki’ye gore, bizi mutluluğa ulaştıran şey bilgidir; öyleyse yalnızca bilgili insanlarla dost olunmalı, bilgisiz insanlardansa uzak durulmalıdır. İnsan, bilgisi yardımıyla öldükten sonrasında da yaşamaya devam eder; oysa bilgisiz insan, yaşarken ölmüş gibidir; ne tanınır ne de adı bilinir. Bilgiden sadece bilgili insan anlamış olur; sadece o tadabilir. Bilgi, malı olmayanlar için bitmeyen bir gömü ve soyu olmayanlar için tükenmeyen bir soydur. Yaratan Tanrı bile, sadece data ile bilinir. Bilgisizlikten hayır gören var mıdır? Öyleyse yaşarken bıkmadan ve usanmadan bilginin peşinden koşmak gerekir.
  • “Hekimler, yurttaşlar içinde bedenleri ve ruhları iyi olanlara bakmalı, bu şekilde olmayanları ise ölüme terketmelidir.”
  • Gezegenlerin muntazam dolanımları bir Tanrı’nın var bulunduğunu esin eder. Nasıl bir saatin mekanizması ve tertipli işleyişi, onun bir yapıcısı ve bir ustası bulunduğunu fakat o yaratıcının saatin içinde değil haricinde bulunduğunu düşündürürse, gezegenlerin dolanımları da tıpkı bunun benzer biçimde, gezegenlerin birer tanrı olmadıklarını, sadece bu tertipli dolanımların ardında akıl ve becerikli bir ustanın, kısaca bir Tanrı’nın bulunduğunu sezdirir.


Bilim Tarihine Giriş İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Gerçekten bilim tarihini merak eden, anlamaya çalışanlara çok büyük bir kitaptır. Okudukça daha fazlaca merak ve tutkularınız keskinleşiyor… İyi okumalar… (artiste explorateur)

Eski çağlardan 20.yüzyılın başlarına kadar bilimin tarihini anlatmaktadır. Bilimlere ilişik teknik bilgiler sıkılmanıza niçin olabilir. Ancak istfade edilecek bir kitaptır. (Oğuz yıldırım)

Gerçekten bilim tarihini merak edenler kesinlikle okumalı görkemli çok büyük bir kitap her insana tavsiye ederim bu kitabı hepimiz okumalı özelikle benim benzer biçimde bilim meraklısı Matematik ve Fiziğe hayranlık duyan insanoğlu kesinlikle okumalı aşırı öneriyorum (Mazlum yazan)


Bilim Tarihine Giriş PDF indirme linki var mı?


Esin Kahya – Bilim Tarihine Giriş kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Bilim Tarihine Giriş PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Esin Kahya Kimdir?

. 1964 senesinde D.T.C.F.’den mezun oldu. 1971’de edebiyat doktoru ünvanını aldı. 1973-1974 yıllarında İngiltere’de burslu olarak vazife yapmış oldu ve bu süre içinde Well Come Institute ve British Library’de ve de araştırmalarını sürdürdü. 1974 senesinde Cambrdige Universitesinde Felsefe Bölümünde mevzusuyla ilgili derslere devam etti. 1974 yılı ikinci yarısında Fransa’da Paris’te Bibliotheque Nationale’de konusu ile ilgili araştırmalar yapmış oldu. Türkiye’ye döndükten sonr Esin Kahya 1977 senesinde doçent, 1982 senesinde da profesör oldu. 1984-1986 yıllarında Gazi Üniversitesinde, Eğitim fakültesinde, 1988-1990 yıllarında Fen Edebiyat Fakültesi Felsfe Bölümlerinde lisans ve yüksek lisans derleri verdi. 1997-2000 yıllarında da ODTÜ’de Felsefe ve Tarih Bölümlerinde mevzusuyla ilgili ders verdi. 1986 senesinde D.T.C.F.’de dekan yardımcısı olarak, 1994-1997 içinde aynı fakültede Bölüm Başkanı olarak vazife yatı. Halen söz konusu bölümde bölüm başkanı olarak vazife yapmaktadır. Prof. Dr. Esin Kahya Atatürk Kültür Merkezi üyesidir ve T.C. Kültür Bakanlığında yayınlar dairesinde danışman olarak vazife yapmaktadır.


Esin Kahya Kitapları – Eserleri

  • Bilim Tarihine Giriş
  • Türk Bilim İnsanları
  • Mustafa Behçet Efendi ve Türkçe İlk Fizyoloji Kitabı
  • Cabir b. Hayyan Modern Kimyanın Kurucusu
  • Biyoloji Tarihi
  • Modern Biyolojinin Doğuşu


Esin Kahya Alıntıları – Sözleri

  • Gezegenlerin muntazam dolanımları bir Tanrı’nın var bulunduğunu esin eder. Nasıl bir saatin mekanizması ve tertipli işleyişi, onun bir yapıcısı ve bir ustası bulunduğunu fakat o yaratıcının saatin içinde değil haricinde bulunduğunu düşündürürse, gezegenlerin dolanımları da tıpkı bunun benzer biçimde, gezegenlerin birer tanrı olmadıklarını, sadece bu tertipli dolanımların ardında akıl ve becerikli bir ustanın, kısaca bir Tanrı’nın bulunduğunu sezdirir. (Bilim Tarihine Giriş)
  • Cabir’in eserleri incelenmiş olduğu vakit onun engin bilgisi insanı hayrete düşürmektedir. Bir taraftan kendi deneylerini, araştırmalarını yürüten bilim adamı, Yunan ve Hellenistik Dönem ve Bizans bilimini fazlaca iyi tanımasının yanı sıra Çin ve öteki uygarlıklarının data birikimleri, onların düşünürleri hakkında da son aşama detaylı bilgiye haizdir. (Cabir b. Hayyan Modern Kimyanın Kurucusu)
  • Herakleitos, aslına bakarsak fazlaca mutsuz bir kişidir bundan dolayı her şeyin göreli olduğuna ve kaybolup gittiğine inanmıştır. (Bilim Tarihine Giriş)
  • Edip Ahmet Yükneki’ye gore, bizi mutluluğa ulaştıran şey bilgidir; öyleyse yalnızca bilgili insanlarla dost olunmalı, bilgisiz insanlardansa uzak durulmalıdır. İnsan, bilgisi yardımıyla öldükten sonrasında da yaşamaya devam eder, oysa bilgisiz insan, yaşarken ölmüş gibidir; ne tanınır ne de adı bilinir. Bilgiden sadece bilgili insanoğlu anlamış olur, sadece o tadabilir. Bilgi, malı olmayan için bitmez bir gömü ve soyu olmayanlar için tükenmeyen bir soydur. Yaratan Tanrı bile, sadece data ile bilinir. Bilgisizlikten hayır gören var mıdır? Öyleyse yaşarken bıkmadan ve usanmadan bilginin peşinden koşmak gerekir. (Bilim Tarihine Giriş)
  • “Kutsal denilen hastalığın tartışmasını yapacağım. Benim düşünceme gore tanrısal yada mukaddes hastalık yoktur. Hastalıkların sebepleri doğaldır. Tanrısal sanılması, insanoğlunun deneyimsiz oluşundan ve hususi karakteri sebebiyle şaşırmasından ileri gelir. Eğer insanoğlu, ona ilişkin bilgilerinin eksikliği sebebiyle mukaddes kaynağa inanmayı sürdürürlerse onu anlama olanağından yoksun bırakılırlar. Kabul edecekleri iyileştirici, sihirden arınmış, yalın bir yöntemle bu hastalığın kutsallığı yalanlanabilir.
    Şaşırtıcı olması sebebiyle mukaddes olarak kabul ediliyorsa yalnızca bir değil, birçok hastalığa kutsallık atfedilebilir. Ondan daha azca şaşırtıcı olmayan başka hastalıklar da gösterebilirim sadece asla kimse onların mukaddes hastalık bulunduğunu iddia etmez. Mesela quotidian, tertian ve quartan ateşlerinin de mukaddes olmaları gerekir fakat kimse bunlardan dolayı şaşkınlığa düşmez. Yine deli olan ve hiçbir niçin yokken fazlaca acayip hareketler icra eden kimseler görebiliriz. Benim bildiğime gore bazıları uykularında inler ve feryat atar; bazıları nefes alamaz; bazıları fırlayıp dışarı çıkar; kısaca uyanıncaya kadar deli gibidirler. Uyandıklarında hâlsiz ve solgun olmakla beraber önceki benzer biçimde sıhhatli ve akılcıdırlar; ek olarak bunlar, pek fazlaca kez tekrarlanabilir. Daha birçok örnek verilebilirse de süre her birini teker teker ele almamıza olanak vermemektedir… (Bilim Tarihine Giriş)
  • “Hekimler, yurttaşlar içinde bedenleri ve ruhları iyi olanlara bakmalı, bu şekilde olmayanları ise ölüme terketmelidir.” (Bilim Tarihine Giriş)
  • Tûslu alim Câbir İbn Hayyan (Hayyan oğlu Câbir) öğrencilerine şöyleki demiştir:
    “Madde yoğun enerjidir. bu yüzden Yunan fizikçilerinin maddenin bölüne bölüne bölünüp parçalanamaz en ufak bir parçayla son bulduğuna ve kitlenin bu sayısız parçalanmalardan meydana geldiğine dair iddiaları yanlıştır. Onların cüz’ün lâ yetecezza (parçalanamaz en ufak parça, Atom) adını verdikleri bu nesne parçalanabilir ve bundan enerji (kudret) hasıl olur. Bu o şekilde bir kudrettir ki, benzetmek benzer biçimde olmasın fakat, Allah kudreti gibidir ve bir habbeciğin (taneciğin) bir halde parçalanması, Allah saklasın, Bağdat benzer biçimde bir şehri yok edebilir. (Cabir b. Hayyan Modern Kimyanın Kurucusu)
  • Herakleitos, aslına bakarsak fazlaca mutsuz bir kişidir bundan dolayı her şeyin göreli olduğuna ve kaybolup gittiğine inanmıştır. (Bilim Tarihine Giriş)
  • Edip Ahmet Yükneki’ye gore, bizi mutluluğa ulaştıran şey bilgidir; öyleyse yalnızca bilgili insanlarla dost olunmalı, bilgisiz insanlardansa uzak durulmalıdır. İnsan, bilgisi yardımıyla öldükten sonrasında da yaşamaya devam eder; oysa bilgisiz insan, yaşarken ölmüş gibidir; ne tanınır ne de adı bilinir. Bilgiden sadece bilgili insan anlamış olur; sadece o tadabilir. Bilgi, malı olmayanlar için bitmeyen bir gömü ve soyu olmayanlar için tükenmeyen bir soydur. Yaratan Tanrı bile, sadece data ile bilinir. Bilgisizlikten hayır gören var mıdır? Öyleyse yaşarken bıkmadan ve usanmadan bilginin peşinden koşmak gerekir. (Bilim Tarihine Giriş)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş