Eğitim

Yedinci Gün – Orhan Hançerlioğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yedinci Gün – Orhan Hançerlioğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yedinci Gün kimin eseri? Yedinci Gün kitabının yazarı kimdir? Yedinci Gün konusu ve anafikri nedir? Yedinci Gün kitabı ne konu alıyor? Yedinci Gün PDF indirme linki var mı? Yedinci Gün kitabının yazarı Orhan Hançerlioğlu kimdir? İşte Yedinci Gün kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Hançerlioğlu

Tasarımcı: Murat Özgül

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751415240

Sayfa Sayısı: 111


Yedinci Gün Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnsan olmanın erdemine vurgu meydana getiren bu roman, en zor koşullarda bile ferdin ufkunda beliren yaşama luğu ve umudun yeşermesi mevzusunda bir başyapıt özelliğine haiz.

Felsefe alanında kalıcı eserlere imza atmış olan meşhur düşünür ve

yazar Orhan Hançerlioğlu’nun MEB 100 Temel Eser içinde yer edinen romanı Yedinci Gün’ü yeni bir kapak tasarımı ve tek kitap olarak sunuyoruz.

(Tanıtım Bülteninden)

 


Yedinci Gün Alıntıları – Sözleri

  • Yaşamamız gerek Gönül.. Yaşamak bizim de hakkımız olmalı.
  • Dünyadaki tüm sevgilerin toplamı kadar seviyorum seni. .
  • “Gelmek senin elinde miydi de gitmek elinde olsun?… Marifet ölmekte değil, yaşamakta..”
  • Herkes yalnızdır şu dünya üstünde.. Anası, babası, çoluğu evladı olanlar bile yalnızdır. İnsan yalnız yaratılmış nede olsa..
  • Sırlarımız içimizdeyken bizim emrimizdedirler, fakat dışarıya çıkar çıkmaz biz onların emrine boyun eğmek zorunda kalırız.
  • ”Ben bu dünyayı sevmiyorum…Yaşamak? Evet fakat iyi mi yaşamak? Ben bu yaşamayı sevmiyorum.”
  • Kendimi, amacına inanmadığım bir makinenin dişlilerinden biri haline koymuştum. Tüm diğeri çarklar iyi mi dönüyorsa ben de onlara bakarak öylece dönüyordum…
  • …Gelmek senin elinde miydi de gitmek elinde olsun?… Marifet ölmekte değil, yaşamakta…
  • Geçmiş tüm ürpertileriyle karşısına dikilmişti.
  • Evlatları, onun bu sükunet içinde ortadan çekilişine üzülmüşler miydi acaba?… Sevgi sevgilisini, Işık mutfağı unutabilmişler miydi? Yoksa her ikisi de evimizdeki telaştan faydalanıp büsbütün kendi âlemlerine mi dalmışlardı? Tüm bu soruları gereği benzer biçimde karşılaşamıyordu. “Ne garip…” diye düşündü, “oysa bu soruları karşılayabilmem gerekirdi. Demek ki seneler yılı baştan aşağı yalancı bir kişiliği hep aynı gidişat içinde sürdürebilmek pahasına çocuklarımı bile tanıyacak süre bulamamışım…”
  • Hiçbir şey ihtiyaç duyulan sonucu değiştiremezdi. Olaylar, gök boşluğunda kayan bir yıldız hızıyla bu sonuca doğru koşuyordu.
  • İki dünya içinde, leş benzer biçimde kokan bir havayı ciğerlerine çekerek, insan iradesinin tüm gücüyle böylesine dimdik ayakta durabilmek, küçücük bir itme, miskin bir davranışla birinden öbürüne geçebilmek ne kadar da kolaydı. Bu kolaylık karşısında tüm o direnmeler, sızlanmalar, yaltaklanmalar, sürünmeler kıymet miydi?
  • Şu anda, kafasında açıkça bilmiş olduğu hiçbir fikir yoktu.
  • Tüm bu semtler, kendisi benzer biçimde solgun, değişmiş, yaşlanmıştı. Aşina yüzler yerlerini yabancılara bırakmışlardı.
  • Yaşamak?… Ama iyi mi yaşamak?… “Ben bu yaşamayı sevmiyorum,” diye mırıldandı.


Yedinci Gün İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Ömer’in askerlik döneminde tercih etmesi ihtiyaç duyulan iki yoldan birini yürümeye başlamasını özetleyen bir öykü. Kırk küsür yaşlarında yürümüş olduğu yolun ne kadar monotonlaştığını ve artık yaşamın anlamsızlığını fark etmiş olduğu an, gemileri yakarak yoldan çıkışını akıcı bir halde dile getiriyor. Geçmişin izlerini barındıran yeni bir gelecek kurmasını özetleyen öykü bana birazcık kolay geldi. Çerez niyetine tercih edebilirsiniz. Zaten Bir kaç gün de okur çıkarırsınız elden.
Ömer’in tercihini gerçek hayatta gerçekleştirmek bu kadar kolay değil bana nazaran. Evet Ömer’in hissettiklerini bir fazlaca insan hissetmekte lakin yeni bir yola girerken geçmişte bıraktıklarını bırakamazsın kolay kolay. Yeni yaşamın sorumlulukları, yeni zorluklar bizlere o adımı attırmakta zorlar ne yazık ki. Ama Ömer’in aklına uyacak olursanız tüm olasılıkları hesaplamalısınız… (Berat)

(Spoiler ihtiva eder )
Geçmişle hesaplaşmanın sadece geleceği kurmakla mümkün olduğu durumlarda , şimdiki süre ne işe yarar ?
İstanbul’da ölümü ararken kendiyle karşılaşan mutsuz bir genel müdür Ömer ..
Aslında kaçtığı ,müsteşarı yumruklamasının peşinden kopacak vakalar değil , aslına bakarsak kaçtığı Rezzan mutsuz eşiyle olan evliliği mutsuz iş yaşamı ..Bilinç altı ,onun mutluluğu nerde bulacağını biliyordu ve tesadüfler onun kendisini bulmasına destek oldu ..
En fazlaca Gönül’ün senelerce saklamış olduğu mektuplarla dolu çekmecesi etkiledi beni bu romanda ..Güzel sevmiş Gönül Hanım , bu şekilde sevilmek her insana nasip ola …
Kurgu zayıf olsa da ifade sürükleyici yazarın dili mütevazi ve akıcı bir solukta okunan bir kitaptı ..Kitabı beğendim fakat MEB’in ortaöğretim için önerilmiş olduğu 100 temel yapıt içinde olması düşündürücü … (Hicranizm)


Yedinci Gün PDF indirme linki var mı?


Orhan Hançerlioğlu – Yedinci Gün kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Yedinci Gün PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Orhan Hançerlioğlu Kimdir?

1939 senesinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tamamlamış oldu. Keşan ve Karaisalı’da kaymakamlık yapmış oldu. İstanbul Belediye Müfettişi, Emniyet Şube Müdürü, İstanbul Belediyesi Kent Tiyatrosu Müdürlüğü yapmış oldu. 1954’ten sonrasında İETT Hukuk İşleri Müdürü olarak çalıştı. 1978’de emekli oldu.

Sanat hayatına şiirle girdi. Bir şiir kitabı çıkardı (Kıvılcım, 1936). Bazı dergilerde şiir yayımlamaya devam etti. Bir süre hikâye ile uğraştı. Bir hikâyesi Şadırvan dergisi yarışmasında birincilik kazanmıştı. 1951’den 1957’ye kadar her yıl bir roman çıkardı. İlk romanı “Karanlık Dünya” ile dördüncü romanı “Ekilmemiş Topraklar”’da Anadolu sorunlarını ele aldı. Diğer romanlarını ise büyük kent yaşamlarından seçtiği sahnelerle ördü. Romanlarını birer büyük hikâye ölçüsüyle daraltması, her birinde yeni bir şekil denemesine girişmesi, dikkati çeken özelliklerindendir.

1956 senesinde “Ali” adlı romanıyla Türk Dil Kurumu Ödülü’nü kazanmıştır. Orhan Hançerlioğlu 1956-58 yılları arasındaTRT uzun dalga radyo yayınında akşam saatlerinde yer edinen “Binbir gece masalları” adlı yayında masalları seslendirdi.


Orhan Hançerlioğlu Kitapları – Eserleri

  • Ali – Kutu Kutu İçinde
  • Bordamıza Vuran Deniz – Yedinci Gün
  • Ruhbilim Sözlüğü
  • Büyük Balıklar – Oyun
  • Ekonomi Sözlüğü
  • Ticaret Sözlüğü
  • Karanlık Dünya
  • Türk Dili Sözlüğü
  • Yedinci Gün
  • Toplumbilim Sözlüğü
  • İslam İnançları Sözlüğü
  • Felsefe Sözlüğü
  • Fikir Tarihi
  • Dünya İnançları Sözlüğü
  • Mutluluk Düşüncesi / Başlangıcından Bugüne
  • Felsefe Ansiklopedisi
  • Başlangıcından Bugüne Özgürlük Düşüncesi
  • Karanlık Dünya
  • İnanç Sözlüğü


Orhan Hançerlioğlu Alıntıları – Sözleri

  • Mânâsı olmayan bir şey ise yaşamıyor anlama gelir. Taşların, toprakların, ağaçların ve böceklerin bile bir mânâ ifade etmiş olduğu bu dünya üstünde kendimden kuşku etmem de ne yaparım? (Karanlık Dünya)
  • Ahmet birkaç kez bu insanın yaşamaktan ne zevk aldığını düşünmüştü. İçinde bulunmuş olduğu dünyanın bilincinde olmayan bu sağlam makinede ne güneşin doğuşundan, ne kuşların ötüşünden, ne mevsimlerin geçişinden hiçbir iz yoktu. Bu adam acaba ne için yaşıyordu?… (Karanlık Dünya)
  • Yaşamayı sevinç ile karşılamaya başladığı günden beri yüzünün asık bulunuşu kesinlikle esaslı bir sebebe dayanırdı. (Karanlık Dünya)
  • Yaşamamız gerek Gönül.. Yaşamak bizim de hakkımız olmalı. (Yedinci Gün)
  • İyilik ve fenalık. İşte tüm sorun bu iki ruhu mümkün olmasıyla birlikte zarar vermeyecek surette bağdaştırabilmektedir. Ne yazık ki dünya kurulalı beri be din, ne felsefe, ne kanun bu işi bir türlü beceremedi… (Karanlık Dünya)
  • Dünyadaki tüm sevgilerin toplamı kadar seviyorum seni. . (Yedinci Gün)
  • Bulunduğum yere alıştım, fakat itiraf etmeliyim ki memnun değilim. Tabi ki mümkün olmayan hayaller, tatmini imkânsız hayaller içindeyim. (Karanlık Dünya)
  • Başkalarına karşı maske taşımaya o denli alışmışızdır ki, sonunda kendimiz bile gerçek yüzümüzü unuturuz. (Fikir Tarihi)
  • Ne var ki artık, yoksulluk ve acı çeken insan yığınlarına öğütler yetmiyor.Onları baskı altında tutacak, başkaldırmalarını önleyecek bir güç gerekmektedir.Bu güç ‘devlet’tir. (Fikir Tarihi)
  • Sonraki acıyı bilmeyen bilgisiz yakın mutluluğu seçer, yarasına bıçak vurdurmaz. Sonraki mutluluğu bilen bilgili yakın acıyı seçer, yarasına bıçak vurdurur. Her ikisi de seçimlerinde zorunluğun peşinden gitmektedirler. Ancak bilgidir ki gerçek zorunluğu sahtesinden ayırabilir. Bilgisizin zorunluğu mutsuzluğa, bilgilinin zorunluğu mutluluğa ulaştırır.
    İşte bu bilgidir ki kişiyi özgür kılar, mecburi vakalara egemen yapar.
    SOKRATES (Başlangıcından Bugüne Özgürlük Düşüncesi)
  • Yapabilseydim eğer… Ne kadar arzu ederdim, düşünmemeyi. (Ali – Kutu Kutu İçinde)
  • Yaşamak?… Ama iyi mi yaşamak?… “Ben bu yaşamayı sevmiyorum,” diye mırıldandı. (Yedinci Gün)
  • “Gelmek senin elinde miydi de gitmek elinde olsun?… Marifet ölmekte değil, yaşamakta..” (Yedinci Gün)
  • “Acımasız ve ceberrüt” olarak bildiğimiz “Ceberrut” aslına bakarsak tanrıya ulaşmanın bir aşaması. Tanrınında büyüklüğünü dile getiren bu sözcük aslına bakarsak “güç” anlamına gelen İbranice “geburah” sözcüğünden türemiştir. Ayrıca bu terim tanrının niteliklerini de dile getirir. Buna rağmen tanrının kendiliğine lâhût denir. İslam gizemciliğine nazaran en üste lâhût alemi, ortada ceberrut âlemi, altta da melakût alemi vardır. Tanrıya bu alemleri geçerek ulaşılır. (İnanç Sözlüğü)
  • Davranışlarını akla nazaran düzenleyenler delilerden daha deli olduklarından insanlıklarını unutur “tanrılığa özenirler.” (Mutluluk Düşüncesi / Başlangıcından Bugüne)
  • Kazık, çakılmıştı bir kez.
    Çıkarmak kolay olmayacaktı elbet. (Fikir Tarihi)
  • İdealizmin vardığı netice şudur: Evrende tek varlık (Ruh, Tanrı) vardır, o da var bulunmayandır. (Felsefe Sözlüğü)
  • Düşünmelisiniz… Başüstüne… Ama neyi düşünmeli, iyi mi düşünmeli? Maziyi düşünsem, faydasız. İstikbalimi düşünsem, karanlık. O denli karanlık ki onu göremiyorum. (Karanlık Dünya)
  • Geçmiş tüm ürpertileriyle karşısına dikilmişti. (Yedinci Gün)
  • Descartes, “Düşünüyorum, öyleyse varım” (Felsefe Sözlüğü)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler