Eğitim

Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu – Şerif Mardin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu – Şerif Mardin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu kimin eseri? Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu kitabının yazarı kimdir? Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu konusu ve anafikri nedir? Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu kitabı ne konu alıyor? Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu PDF indirme linki var mı? Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu kitabının yazarı Şerif Mardin kimdir? İşte Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Şerif Mardin

Çevirmen: Mümtazer Türköne

Çevirmen: İrfan Erdoğan

Çevirmen: Fahri Unan

Orijinal Adı: The Genesis of Young Ottoman Taught

Yayın Evi: İletişim Yayınları

İSBN: 9789754705829

Sayfa Sayısı: 504


Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ilkin İttifak-ı Hamiyyet adlı gizli saklı teşkilat vesilesiyle, peşinden Jön Türk bayrağı altında biçimlenen çağıl aydın hareketi, “Batılı” bir görünüme sahipti. Ancak bu görünüm, geleneksel Osmanlı dünya görüşü üstünde temellenen sorularla ve İslamî kavramlar-aydınlanmacılık arasındaki bireşim arayışlarıyla beraber değerlendirilmelidir… Şerif Mardin’den fikir hayatına mühim bir katkı.


Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu Alıntıları – Sözleri

  • Tüm insanoğlu insanlıkta ve insan olmakta eşittirler, asla kimse başkaları üstünde üstünlüğe yada değere haiz değildir ve hepimiz kendi yaşamını ve yaşam koşullarını düzenleme hakkına haizdir.
  • Ey hakkaniyet isteyenler! Eğer sümüklü böcekler şeklinde başınızı sallamaya devam ederseniz, müstebitler sesinizi yükseltmenize asla izin vermeyeceklerdir.
    Siz kölelersiniz…
  • Bize ârız olan bu kepazelik nedir, bizi bu iktidarsızlığa sevk eden nedir, bu uyuşukluk nedir, bu kadınsı hal nedir? Bizler vergilerimizi öder ve sonrasında da aptal aptal bakmaktan başka birşey yapmazken, yaratılış bakımından bizlerden daha parlak zeka olmayan Frenklerin, devlet harcamaları mevzusunda hükümetlerini hesaba çekmeyi lüzumlu görmeleri nedendir?


Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Allah rahmet eylesin, Ne yazık ki Türk düşünü için büyük yitik. Tabii ki hocanın her kitabı apayrı bir müracaat kitabi, fakat ben alanımin düşünsel altyapısını öğrenebilmek için okuduğum bu kitap üstüne birkaç cümle söylemek isterim. Osmanlı yenilesme faaliyetlerinin altyapısı, uygulanisi ve neticeleri üstüne objektif ve sistemli bir anlatı bu kitap. Buradan öğrendikleriniz cumhuriyet periyodu sorunlarını anlamayı ve toplumsal dizaynin iyi mi olması gerektiği üstüne kafa yormayi kolaylaştırıyor. aslına bakarsak yaşadığımız bunca probleminin deposu zamanı ve modernizmi yanlış okumak. (Fatih A)


Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu PDF indirme linki var mı?


Şerif Mardin – Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Şerif Mardin Kimdir?

1927 senesinde İstanbul’da hayata merhaba dedi. Galatasaray Lisesi’nde başladığı orta öğrenimini ABD’de tamamladı. Kökleri Hz. Muhammed (S.A.V)’in torunu Hz. Hüseyin’e kadar gittiği iddia edilen Mardinizade ailesine mensuptur ve baba tarafınca Betül Mardin ve Arif Mardin’in kuzenidir.

Stanford Üniversitesi Siyasal Bilimler Kısmı mezuniyetinin peşinden lisansüstü eğitimini Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapmış oldu. Doktorasını Stanford Üniversitesi’nde Hoover Institute’de “The young Ottoman movement: a study in the evolution of Turkish political thought in the nineteenth century” başlıklı tezle savundu. Aynı tezin genişletilmiş halini 1962 senesinde Princeton University Press’ten “The Genesis of The Young Ottoman Thought” adıyla bastırdı. Bu mevzu üstündeki çalışmalarını 1964 senesinde çıkan öteki eseri “Jön Türklerin Siyasi Fikirleri: 1895-1908” (Türkiye İş Bankası Yayınları) ile taçlandırdı. Bu iki emek verme sonraki emek verme alanını atama etti ve Türk Modernleşmesi problematiğini genişletecek detaylı yazı emekleri ile devam etti. 1954-1966 yılları aralığında devrin mühim dergisi olan Forum’da yazarlık yapmış oldu.

Ankara Üniversitesi’nde 13 yıl hocalık yaptıktan sonrasında Boğaziçi Üniversitesi’nde İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nin kurucu Dekanlığını ve Sosyoloji Kısmı Başkanlığı yapmış oldu (1973). Daha sonrasında ortalama 13 yıl Washington’daki American University’de İslam Araştırmaları Merkezi Başkanlığını yürüttü. Sonra Türkiye’ye Sabancı Üniversitesi’ne Tanzimat Periyodu Türk Düşüncesi ile alakalı çalışmalarını geliştirecek bir programın başına döndü. 2011 senesinde Emeritus statüsü verilmiş, hâlen aynı fakültede iş yapmaktadır. İnsan, tarih, sosyoloji, popüler kültür mevzularında her Pazar gösterilen Gerçek Orada Bir Yerde adlı söyleşi programında, Oğuz Haksever’in yönetiminde Gündüz Vassaf ve Murat Belge ile beraber yer aldı.


Şerif Mardin Kitapları – Eserleri

  • Din ve İdeoloji
  • Türk Modernleşmesi
  • İdeoloji
  • Türkiye’de Toplum ve Siyaset
  • Jön Türklerin Siyasi Fikirleri
  • Türkiye’de Din Ve Siyaset
  • Bediüzzaman Said Nursi Olayı
  • Türkiye, İslam ve Sekülarizm
  • Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu
  • Siyasal ve Sosyal Bilimler
  • Avrupa’da Etik, Din ve Laiklik


Şerif Mardin Alıntıları – Sözleri

  • İslâmiyet, esas itibariyle mevcut olan bir şehirsel yapının üstüne kurulmuş bir yapıdır, fakat bu şehirsel yapı gelişmemiş olduğundan dinin birleştirici görevi burada her zamankinden güçlü olmuştur. (Din ve İdeoloji)
  • Bize ârız olan bu kepazelik nedir, bizi bu iktidarsızlığa sevk eden nedir, bu uyuşukluk nedir, bu kadınsı hal nedir? Bizler vergilerimizi öder ve sonrasında da aptal aptal bakmaktan başka birşey yapmazken, yaratılış bakımından bizlerden daha parlak zeka olmayan Frenklerin, devlet harcamaları mevzusunda hükümetlerini hesaba çekmeyi lüzumlu görmeleri nedendir? (Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu)
  • “Biz düşünmüyoruz… gerçekten düşünmüyoruz, düşündüğümüzü sanıyoruz, düşündüğümüzü düşünüyoruz…” (Jön Türklerin Siyasi Fikirleri)
  • Komünizm Rusya’nın teşkilatlandırdığı bir hareket haline ulaştıktan sonra, komünizmin bir tüm olarak “insanlığa” eskiden beri “insanlık” mefhumuna karşı duyulan husumetin yeni bir biçim almasını mümkün kıldı.
    Bu andan itibaren “insanlık” tan bahsedenlere “solcu” ve “vatan haini” demek imkanı belirdi.
    Türkiye’de bir aydınının kabul edilebilmesi için yukarıda saydığımız iki ana fikirden, laiklikten yada “insanlığa yönelmişlik” ten asla olmasa bir tanesini kati bir halde reddetmesi gerekir. (Siyasal ve Sosyal Bilimler)
  • Türklerin ataları esas itibariyle “pek azca bir şey”le sağlanan “çoban yaşamı” yaşamışlardı.
    Bundan dolayı da “müstakar siyasal varlıklar” kuramamışlardı.
    Bu şeklinde bir toplumsal yapının bir öteki sonucu “iyelik” fikrinin oluşmamış olmasıydı. (Jön Türklerin Siyasi Fikirleri)
  • Freud’un şahsiyet evrimi teorisi, bilinmiş olduğu şeklinde üç şahsiyet katının teşekkülünü öngörür. Bunlardan birincisi “id”, şekillenmemiş arzular katı, şahsiyetin alt katında yatar, teme­lini teşkil eder. Şahsiyetin ikinci katı kişinin bir şahıs olduğu­nun farkına varmasıdır. Buna ego katı diyoruz. Nihayet, ki­şinin çevresinden almış olduğu telkinlerle cemiyet normlarını kabul eder hale gelmesi, “vicdan”ın belirmesi, süper-ego’nun te­şekkülü olarak tanımlanır. (Din ve İdeoloji)
  • Türkiye’deki en mühim problem, karşılıklı etkileşimin reddi üstüne kuruludur, zira çoğulculuk cephe halinde yaşanabilir, fakat mühim olan burada birleştirici bir ilke olabilecek midir, sorusuna geliyorum. Karşılıklı etkileşim başlayabilecek midir, kastvari bölünmenin üstesinden gelinebilecek midir? (Avrupa’da Etik, Din ve Laiklik)
  • Ey hakkaniyet isteyenler! Eğer sümüklü böcekler şeklinde başınızı sallamaya devam ederseniz, müstebitler sesinizi yükseltmenize asla izin vermeyeceklerdir.
    Siz kölelersiniz… (Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu)
  • Osmanlı İmparatorluğu’nda ezilen ahali içinde yalnız Hristiyan ahaliye ehemmiyet vermek büyük devletlerin temel hatasıydı. Öte taraftan Padişah da Arap vatandaşları darıltmamak için onlara hususi ayrıcalıklar veriyordu. Bu siyaset da doğru değildi. (Jön Türklerin Siyasi Fikirleri)
  • 1890’ların genç reformcular kuşağı tabiatın ve toplumun genel yasaları karşısında insanı ikinci konuma koyan bir cemiyet ilişkiler anlayışını benimsedi. (Bediüzzaman Said Nursi Olayı)
  • Sadece bizlere benzeyen ve bununla birlikte bizlerden değişik olan ve benzerliğin yakını ve ötekiliğin uzağında bizimle var olabilen biri, gerçek ötekiliğin var bulunduğunu temellendirebilir. (Türkiye, İslam ve Sekülarizm)
  • ..birisi mevcut düzeni beğenmemeye başlarsa o vakit o kısır döngünün içinden çıkmak imkanı belirmiş olur. (İdeoloji)
  • Bilindiği şeklinde, İmam Gazzali’nin meşhur “Filozofların Tutarsızlığı” (Tehâfutu’l-Felâsife) isminde eseriyle İslam dünyasında felsefi düşünceyi yıktığı ve bu yüzden hem İslam düşüncesinin hem de buna bağlı olarak İslam dünyasının gerilediği görüşü yaygındır. Gerçekte ise İmam Gazzali, İslam dünyasında Ortaçağ düşüncesinin şu demek oluyor ki Aristoteles felsefesinin ve buna bağlı olarak bilimin tüm disiplinlerini değil, bir tek Metafizik disiplinini reddetmeye çalışmış ve bunda da başarı göstermiş olmuştur. Buna karşılık Gazzali, bu düĢüncenin diğeri disiplinlerini Müslümanlıkla ve bilhassa de Sünni fikir ile bağdaştırmakla kalmamış, “mantık bilmeyenin ilmine saygınlık yoktur,” diyerek Aristoteles mantığını, tüm bilimlerin ve bununla birlikte dini bilimlerin de temeli haline getirmiştir. Böylece Aristoteles düşüncesinin -ki bu, Ortaçağ’da dünyanın her tarafında egemen olan bilim ve felsefe demekti. Metafizik haricinde kalan disiplinleri bununla birlikte dini düşüncenin tartışılmaz dayanakları haline gelmişti. (Avrupa’da Etik, Din ve Laiklik)
  • Erich Fromm’ a nazaran çağıl diktatörlüklerin çıkmasında en önemli amillerden biri , eskiden beri otorite mefhumu üstünde kurulmuş bir cemiyetten sıyrılan çağıl insanoğlunun sorumluluk yükünün artığı ve bu külfeti üzerine almayı reddettiğidir. (Siyasal ve Sosyal Bilimler)
  • Tüm insanoğlu insanlıkta ve insan olmakta eşittirler, asla kimse başkaları üstünde üstünlüğe yada değere haiz değildir ve hepimiz kendi yaşamını ve yaşam koşullarını düzenleme hakkına haizdir. (Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu)
  • Cahil insanoğlu devletin ve yurtseverliğin ne işe yaradığını da bilmezler. (Türkiye, İslam ve Sekülarizm)
  • Gerçekten de Kemalist devrim, birçok tarzda gerçekleştirilebilirdi. Yani bu devrim, eşrafın karşısına etkin bir şekilde çıkan bir devrimsel örgütlenimle; ve/ya da alt sınıflara gerçek hizmetler götürerek; ve/ya da çevresel kitleler üstünde odaklaşan bir ideolojiyle gerçekleştirilebilirdi. Oysa gerçekte, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar, devletin güçlendirilmesini ilk amaç olarak benimsediler ve eşrafa bağımlı kalmayı gerektirse bile bundan vazgeçmediler. (Türkiye’de Toplum ve Siyaset)
  • Dinin toplumsal hayatta oynadığı rol, dini kurumların Cumhuriyet periyodunun modernleşme perspektifiyle yaşamış olduğu gerilimli ilişki, cemiyet bilimleri açısından çeşitli tartışmalara yol açmıştır.
    Şerif Mardin bu kitapta,
    19.yüzyıldaki siyasal tartışmalardan AKP ‘ye uzanan gerilim hatlarının siyasal düşüncede ve politika sahnesinde iyi mi bir rol oynadığını inceliyor. (Türkiye, İslam ve Sekülarizm)
  • – … Kemalizm’de derin, bugünün cemiyet artışmalarına yönelmiş bir felsefe ve toplumsal kuramı arayanların bunu bulamamış olmalarıdır. Sözü edilen cemiyet itişlerinin bir dinî ve ideolojik çerçeveye girdiklerinde daha azca baskıcı olacaklarını asla sanmam fakat bu durumda günümüzün anlam ifade etmeyen şiddetinin azalmış olacağı oldukca muhtemeldir. Dinî arayışların günümüzde politika düzeyinde bile görünmelerine erişince bu gelişimleri yukarıda sayılan toplumsal fonksiyon boşlukları açısından olağan saymak gerekir. Zira “Tabiat, boşluktan nefret eder!” (Türkiye’de Din Ve Siyaset)
  • Bir şahıs kendi çıkarlarını korumak için çaba sarfetmek için fikirlerini hep “kendi tarafına yontarak” ortaya atabilir. Bu ilkel anlamda “ideolojik” bir düşüncedir. Diğer taraftan, bir kimse belirli bir grubun yada kültürün içinden dünya vakalarına bakmış olduğu için bu grubun yada kültürün duvarlarını aşamıyorsa -varsayımlarının ötesine geçemiyorsa- bu “dizgesel” bir ideolojidir. (İdeoloji)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş