Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler son dönemde oldukça gerilmiş.

Ege’de ve Akdeniz’de Türkiye’nin haklarını gasbetemeye kalkan Yunanistan’a verilen cevaplar, Atina’da endişeye niçin oluyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” söylemi de Yunan yetkilileri oldukça germiş durumda.

Bu tedirginlik Yunan yetkililerin açıklamalarına da yansıdı.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Kanuni Sultan Süleyman’a benzetti.

Dendias, Erdoğan’ın Sultan Süleyman benzer biçimde hareket ederek Yunanistan’ı köşeye sıkıştırmaya çalıştığını sadece bundan rahatsız olduklarını söylemiş oldu.

“Avrupa Yunanistan’ın yanında”

Yunanistan Başbakanı Miçotasik de Türkiye’ye yönelik bir izahat yapmış oldu ve gerginlik sürecinde tüm Avrupa’nın Yunanistan’ın yanında durduğunu söylemiş oldu.

Dünyayı titreten padişah Kanuni Sultan Süleyman hakkında

Osmanlı İmparatorluğu’nun en uzun süre tahtta kalan ve en büyük padişahı olarak kabul edilen Kanuni Sultan Süleyman, 30 Eylül 1520’de tahta oturdu.

Kanuni Sultan Süleyman, batıya karşı gaza siyasetini oynarken iki ana hedefi ön plana aldı. Bunlardan ilki Orta Avrupa’nın kilidi durumunda bulunan Belgrad, diğeri Akdeniz hakimiyeti bakımından son aşama mühim olan Rodos’u hedef aldı. Bunları ise Macaristan’a yönelik 1526 ve 1529’daki iki harekat takip etti, sonuncu seferi ise Viyana oldu.

Batı’daki zaferleri

İlk siyasal faaliyetlerinde atası Fatih Sultan Mehmed Han’ın izinden giden Kanuni Sultan Süleyman Han, 30 Ağustos 1521’de Belgrad’ı, arkasından Rodos’u fethetti. 29 Ağustos 1526’da Mohaç ovasında Macarlar’ı kısa sürede yendi. Macar kralının yaşamını kaybetmiş olduğu meydan savaşı Macar Krallığı’nın bir anlamda sonunu getirdi. Ardından Budin’e hareket eden Kanuni Sultan Süleyman,11 Eylül’de hiçbir direnişle karşılaşmadan şehre girdi. 1529’da 17 gün devam eden 1. Viyana kuşatmasını fena hava şartları ve şehrin elde tutulamayacağını düşündüğü için kaldırdı.

Akdeniz’de Osmanlı donanmasını güçlendirmek için 1532’de Barbaros lakaplı Hayreddin Reis’i, Donanma-yı Humayun’un başına getirdi. 1534’te devlete sorun çıkaran ve isyanları destekleyen Safevilere karşı Irakeyn Seferi diye malum askeri harekatı düzenleyerek ilkin Tebriz’e arkasından Bağdat’a girdi.

Seferdeki başarısızlıklar ve aile içindeki çekişmelerin de etkisiyle yakın arkadaşı Pargalı İbrahim Paşa’yı 15 Mart 1536’da sarayda ansızın idam ettirdi.1538’de Hadım Süleyman Paşa’ya Süveyş’te bulunan donanmayla Portekizliler’e karşı Hindistan bölgesindeki minik Müslüman prensliklere yardım için sefer emri verdi.

Yine aynı yıl 27-28 Eylül’de Preveze Zaferi kazanıldı. Barbaros Hayreddin Paşa kumandasındaki Osmanlı birliği ile Cenevizli amiral Andrea Doria’nın başlangıcında bulunmuş olduğu Haçlı birliği içinde geçen Preveze Deniz Savaşı, Osmanlı Devletinin Akdeniz’deki hakimiyetini pekiştirdi. 1548’de Safevi hükümdarı Şah Tahmasb’a karşı tekrardan İran’a sefer düzenledi ve Tebriz’e girdi. Bu seferde Van kalesi alınarak burası beylerbeyilik merkezi yapılmış oldu.

72 yaşlarında son seferinde vefat etti

Kanuni, 1565 yılındaki Malta bozgunuyla yara alan Osmanlı’nın batıdaki imajındaki fena izleri silmek için yeni bir sefer hazırlığına girişti. 1 Mayıs 1566’da Eyüb Sultan’ın türbesini ziyaret edip yakarma ettikten sonrasında sefere çıktı.

Zigetvar Kalesi kuşatılırken Kanuni’nin otağı da hakim bir tepeye kuruldu.

Ömrünün son 15 senesinde tedavisi olmayan gut (nikris) hastalığı iyice ilerlemesine karşın cenk meydanından ayrılmayan Kanuni Sultan Süleyman Han, 7 Eylül 1566’da kalenin alınışını göremeden vefat etti.

Kuşatma sürerken iç organları çıkarılan naaşı, misk ve amber kokuları sürülerek tahtın altına gömüldü. Kalenin düşmesinin arkasından 42 gün gömülü olan naaşı otomobile konuldu ve padişah yaşıyormuş benzer biçimde davranıldı. Kendisine haber gönderilen yeni padişah II. Selim’in Belgrad’a gelişi üstüne vefat haberi resmen diye deklare edildi.

Osmanlı cihan devleti oldu

Onun yoğun askeri ve siyasal faaliyetleriyle Osmanlı, Avrupa’nın cihanşümul anlayışına haiz Cihan Devleti haline geldi.

Osmanlı İmparatorluğu’nun ideolojik alt yapısının temellerinin atılmış olduğu bu dönem, Avrupa’nın siyasal coğrafyasını derinden etkiledi. Osmanlılar böylece Avrupa devletler dengesinde belirleyici bir rol üstlendiği benzer biçimde çağıl Avrupa’nın oluşumuna da tesir etti.

Osmanlı İmparatorluğunu yüz ölçümü olarak en fazlaca büyüten padişah olan Kanuni Sultan Süleyman, 6 milyon 557 bin kilometrekarelik toprağı 14 milyon 983 bin kilometrekareye çıkardı.

Osmanlı’nın sınırlarının ulaşmış olduğu toprakların haricinde Kuzey Afrika içlerinden Habeşistan’a, Yemen’e, Hindistan’a, kuzeyde Rus steplerine kadar fazlaca geniş bir sahaya hakim oldu.

Kanuni Sultan Süleyman, ömrünün son dönemine kadar devam eden av merakı ve uzun seferleri dolayısıyla imparatorluğun çeşitli bölgelerini tanıdı, doğuda ve batıda pek fazlaca yeri görmüş oldu, kent ve kasabaları dolaştı. Bu bakımdan Kanuni, imparatorluğunu coğrafi temelde de bizzat gezerek tanımış son Osmanlı padişahı kabul ediliyor.

Hükümdarlığı döneminde imparatorluğun birçok bölgesine mühim cami ve imarethaneler yaptırdı. Bilhassa Mimar Sinan’a İstanbul’da abidevi yapılar inşa ettirdi.