Eğitim

50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi – Metin Özbek Kitap özeti, konusu ve incelemesi

50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi – Metin Özbek Kitap özeti, konusu ve incelemesi

50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi kimin eseri? 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi kitabının yazarı kimdir? 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi konusu ve anafikri nedir? 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi kitabı ne konu alıyor? 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi PDF indirme linki var mı? 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi kitabının yazarı Metin Özbek kimdir? İşte 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Metin Özbek

Yayın Evi: Bilim ve Gelecek Yayınları

İSBN: 9786055888084

Sayfa Sayısı: 208


50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bilim ve Gelecek Kitaplığı 50 Soruda dizisi, bilimin temel kuramlarını ve kimi alanlarını, popüler ve temel düzeyde özetleyen kitaplardan oluşuyor.

Dizinin 50 Soruda insanoğlunun Tarihöncesi Evrimi adlı elinizdeki kitabında, Prof. Dr. Metin Özbek, insanoğlunun evrimini, canlılar dünyasındaki uzak ve yakın akrabalarıyla benzerliklerinin ve farklılıklarının izini sürerek konu alıyor. Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Kısmı Başkanı olan yazarın, insan evriminin biyolojik ve kültürel adımlarını takip ederken uğramış olduğu sorulardan kimileri şu şekilde:İnsanın evrimini hangi bilim dalı ele alır? İnsan maymundan mı gelmiştir? Ne vakit iki ayak üstünde yürümeye başladık? Şempanzelerle son ortak atamız kimdi? İlk atalarımız bizlere ne kadar benziyordu? ilk aletler ne kadar eskidir? insan ne vakit konuşmaya başladı? Fosillerde konuşma kabiliyeti iyi mi anlaşılır? Atalarımız Afrika’dan ilk ne vakit çıktılar? İnsan ateşi ne vakit keşfetti? Neandertal’ler bizim atamız mıydı? Neandertal’lerden mi geliyoruz, Kromanyon’lardan mı?


50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi Alıntıları – Sözleri

  • Neandertallerle beraber yepyeni bir kültürel vaka kendini gösterdi. Bu da diğer dünya kavramıdır. Bu insanoğlu ölülerini gömüyordu. İki milyonluk senelik insanlık tarihinde ilk kez ölüsünü gömen bir topluluk karşımıza çıkıyor.
  • avcılar öldürdükleri gorillerin ellerini kesip kül tablası olarak, başlarını ise koparıp hatıra eşyası olarak turistlere satar.
  • Evrim kuramı bir türün başka bir tür içinden türediği şeklinde yorumlanmamalı. Fosil kayıtlardan ve moleküler genetik alanındaki bulgulardan anlaşılacağı suretiyle, evrimde kesinti olmadığına bakılırsa, Darwin’in de haklı olarak vurguladığı benzer biçimde evrim sürecinin, evvelinde mevcud herhangi bir türden naturel ayıklanma(seçilim) yöntemiyle yeni yan türlerin(alttürlerin) ortaya çıkması şeklinde işlediği düşünülmeli. Bu arda eski türler yaşamlarına devam etmiş ya da yok olmuş olabilir.
  • İnsanoğlu bugünkü beyin iriliğine 200 binyıl ilkin ulaşmıştı. O tarihlerden bu yana beynimizde daha çok irileşme olmadı.
  • Vatanımızda bilimsel düşüncenin giderek alan kaybettiğini, yeşereceği naturel ortam olan eğitim kurumlarından giderek artan bir kuvvetle sürülmeye çalışıldığını göz önüne aldığımızda, yakın vadede popüler bilim yayıncılığı alanını destekleyecek kültürel bir atmosferin doğabilmesi de ihtimaller içinde görünmüyor.
  • İnsan ve şempanze hiçbir vakit aynı evrim çizgisi içinde olmadı ve insan şempanzeden evrimleşmedi. Bir başka deyişle spesifik anlamda ‘şempanze insanoğlunun ata türü olmadı.’ Şempanzenin ve insanoğlunun dahil olduğu aileler aşağı yukarı 7 milyon yıldan bu yana bağımsız ve ayrışık evrim süreçleri izledi. Ortak atayı temsil eden türlerden bazıları evrim geçirerek şempanzeyi, öteki bazıları da insan ailesinin ilk cinslerini meydana getirdi. Ortaklığımız yalnız üst aile düzeyinde, üçüncü dönemin miyosen vakit dilimi içinde sınırı olan kaldı. Sonuç olarak şempanze insanoğlunun atası değil, kuzenidir.
  • Neandertaller oturdukları yerde, mağara ya da bir başka mekan olsun, küçük bir mekan açıyor, ölüsünü törenle buraya gömüyordu. Ölüye, anne karnındaki ceninin pozisyonunu vermeye de itina gösteriyorlardı. Gerçekten de, Neandertaller ölülerini hiçbir vakit mezara sırtüstü uzatmıyordu.
  • Homo habilis ve rudolfensis, insanoğlunun biyokültürel evrim tarihinde malum ilk insan türleridir.
  • Duygularını, mimik ve jestlerle dile getiren tek primat şempanzedir. Bize oldukça garip gelse de şempanzeler, ormanda karşılaştıklarında birbirleriyle selamlaşır, karşı karşıya geldiklerinde sarılıp öpüşür, hatta birbirlerine fiske bile vururlar.
  • Evrim kuramı bir türün başka bir tür içinden türediği şeklinde yorumlanmamalı. Fosil kayıtlardan ve moleküler genetik alanındaki bulgulardan anlaşılacağı suretiyle, evrimde kesinti olmadığına bakılırsa, Darwin’in de haklı olarak vurguladığı benzer biçimde evrim sürecinin, evvelinde mevcud herhangi bir türden naturel ayıklanma(seçilim) yöntemiyle yeni yan türlerin(alttürlerin) ortaya çıkması şeklinde işlediği düşünülmeli. Bu arda eski türler yaşamlarına devam etmiş ya da yok olmuş olabilir.


50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

~39° | 50 Soruda İnsanın Tarihöncesi Evrimi: Merhaba.
İlkokuldan beri ilgimi en oldukça çeken konulardan biridir insanbilim. Antropolojinin alt bilim dallarının her biri ayrı bir özeldir fakat bence, bilhassa evrimle bağlantılı olduğundan, biyolojik (fizyolojik) insanbilim daha bir özeldir. Evrim devamlı benim için araştırması ve bir dost ortamında söyleşi etmesi en hoş konulardan biri olmuştur. İlkokuldan bahsediyorum. O zamanları azca birazcık hatırlıyorum. Evrim hakkında pek oldukça okuma yapardım. Bu okumaların verimli olup olmadığı tartışılır fakat hemen hemen 7-8 yaşlarında bir çocuk için bu şekilde bir çaba göstermem bile bana bakılırsa enfes bir deneyimdir. Bu merakımın hiçbir vakit sönmediğini görmek de beni ayrı bir mutlu ediyor. Mesela jeolojik zamanların haritasını çıkarıp kucak dolusu incelediğimi hatırlıyorum. Ansiklopediler ilgimi çekerdi. Bu mevzuda dedemin Britannica Ansiklopedisi benzer biçimde ansiklopedi koleksiyonlarından oldukça faydalanırdım. Hele atlaslar benim için içinde kaybolunabilecek dünyalardı. Meydandaki pasaja gidip BBC belgesellerini DVD’ler şeklinde aldığımı da hatırlıyorum.
Biraz kitap hakkında konuşalım. 50 Soruda Dizisi adlı bir takım bu. Çeşitli mevzuları işleyen kitaplar çıkarıyorlar. Bu kitabı görünce merak ettim ve incelemek istedim. Ayrıca öteki kitaplarına da şu şekilde bir baktım ve Bilim ve Gelecek Kitaplığı Yayınları’nın bu bağlamda oldukça yararlı kitaplar çıkardıklarını düşünüyorum. İlerleyen zamanlarda bu dizinin öteki kitaplarını da alacağım. Ilk olarak mühim bir mevzuya değinmek isterim. Şu ana kadar gördüğüm en akıcı anlatımlardan biriydi bu. İlk bölümler esasen temel mevzuları ele alıyor. Ancak ilerleyen bölümlerde azca bir miktar tıbbi jargona başvurulmuş. Yani anatomik oluşumlardan bahsediyorum. Bir fosilin kemiklerini inceleyerek anatomik analizlerle konuşma kabiliyetine kadar iyi mi anlaşılabileceği oldukça güzel bir halde anlatılmış. Zaten mühim olan bu bilgilere iyi mi haiz olabileceğini bilmek. Bu yüzden kitabın bu can alıcı noktasını okuyabilecek seviyede bir tıbbi terimler dizgesi ve anatomi alim yoksa öncesinde başka kitaplar okuman icap ettiğini düşünüyorum. Mesela kitap/kitap–65691’ni önerebilirim. O da bu yıl okuduğum ve insanoğlunun tarih öncesi evrimini irdeleyen bir başka kitaptı. Daha temel bir dili var fakat okuması oldukça eğlenceliydi. Okuma sürecin süresince pek oldukça zamana seyahat yapacaksın. İnsansılarla öteki primatların ortak atasından başlayarak insansı ve insanlara kadar geniş bir maceraya atılacaksın. Karşına birçok mağara çıkacak. Sadece bir kayanın üstündeki kristalleşmiş hemoglobinlerden yola çıkarak bu vaka yerine bir anlam vermeye çalışacaksın. İlginç gelenekler de peşini bırakmayacak.
yazar/i9261’i bir mevzuda kutlama ediyorum. Vatanımızda yoğun bir halde bilim düşmanlığı meydana getiren koyu dindar bir kesim var. Yıl 2021 fakat hâlâ bunun yaşandığını görmek beni üzüyor ve çok açık ki Metin Özbek’in de canını sıkıyor. Ancak bu kitapta evrimi onlara sevdirmek için mecburi bir hedef koymamış kendisine ki bu mükemmel bir şey. Bu kitap benzer biçimde karşıt görüşten insanlara kendi görüşünü sevdirmeye uğraşmayan kitaplara bayılıyorum açıkçası. Vatanımızda evrimi kabul eden de ne işe yaradığını bilmiyor, kabul etmeyen de ne işe yaradığını bilmiyor. Kısacası ağzı olanın profesör kesildiği bir mevzu bu. Bunu öne sürülen argümanlar ve sorulan sorularda esasen görüyoruz. Evrim benzer biçimde bir mevzuyu inanç kategorisi altında değerlendiriyorlar. Birinin inanılmış olduğu ve mensubu olduğu herhangi bir inanç sistemi bir başkasını hiçbir koşulda ilgilendirmez. Bu dinler de ilgilendiriyor. Bu yüzden bu kitap için bir araştırma yazarken bile mensup olduğu dini haykırarak büyük kitlelere yaymaya çalışan kişileri pek anlayamıyorum. İnsanların, mensup oldukları dinleri her fırsatta dile getirmediği ve hatta mümkün mertebe gizli saklı tuttuğu, dinini tam anlamıyla kavramak için lüzumlu emekleri yapmış olduğu ve başka dinlere mensup insanlara da sonsuz bir saygı beslediği dönemlerden, dini gösterişin düzgüsel algılandığı bir döneme geçmemizin altında yatan niçin de inanırım ki oldukça nettir hepimiz için.
Hâsılı kıymetli bir kaynakla karşı karşıyasın. Sorulan sorular da oldukça yerinde. Dediğim benzer biçimde daha ilkin bu mevzuda bir okuma yapmadıysan İnsanın En Güzel Tarihi senin için daha iyi olacaktır. Onun incelemesini de yazmıştım. Belki ilgini çeker diye bağlantısını aşağıya bırakacağım.
gonderi/105651297
Keyifli okumalar! (Kaan Ata Önder)

Büyük Büyük Büyük Anne Babamı Öğreniyorum: Bence hepimiz kendimizi idrak etmek en azından anlamlandırmak istiyorsak tarih öncesi insanlığa ilgi göstermek zorundayız. Geçmişte ne olduğumuzu bilmeden bugünü doğru bir halde yorumlamak mümkün değildir. Tabi beni benim benzer biçimde amatör bir tarzda kendinizi geliştiriyorsanız 50 Soruda serisiden kitaplar yola çıkmak için ideal kitaplar.
Kitap ağır bir informasyon bombardımanıyla başlamıyor. Oldukça temel bilgilerle insanlığın ilk basamakları size konu alıyor. Kültürel olarak iyi mi oldu da tükenen bir türden üreten bir türe evrimleştik? Dinlerin ilk motifleri nerede ne şekilde görüldü? Neyi doğru yaptık da bizlerden fizyolojik olarak kuvvetli bir çok türü eledik? Bunlar benim merakımı çeken sorular. İnsanlığın bana kalırsa hâlâ bu sorular-problemler çevresinde döndüğünü düşünüyorum. Eskiye ilgi duyalım ki küçük bir ihtimal çözüm bulabiliriz bir ihtimal.
Tabi yazar informasyon verirken yalnız toplumsal bilimlerden faydalanmamış, pozitif bilime de büyük yer vermiştir. İnsan kemikleri üstünden onların binlerce yıl ilkin neyle beslendikleri, ne tür hastalıklar geçirdiklerini öğreniyoruz. Sadece bunlar da değil, öteki akrabalarımızla olan benzerliklerimizi de kavramış oldum. En şaşırdığım benzerlik, bir çok maymun türünün (babunlar, bonobo) hepimiz kadar kavgacı, hiyerarşiye sadık oldukları gerçeği olmuştu. Her sayfada yeni bir gerçeklik keşfediyordum.
Bilim geçmiş ile gelecek içinde tek somut vakit makinesi. Ona atlamak için tek çabamız kitapları okumak… (Lorenza Sorel)

İnsan evrimiyle ilgili şu ana kadar okuduğum en iyi, en mütevazi, en anlaşılır kitap.
Şu ana kadar hep yabancı araştırmacıların kitabını okumuştum ve Türkçe tercüme devamlı bir şeylerin atlanmasına ya da bilgilerin tam olarak aktarılamamasına niçin oluyordu.
Metin Hoca hakkaten oldukça kıymetli bir araştırmacı ve mevzuya oldukça hakim… (Birlik)


50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi PDF indirme linki var mı?


Metin Özbek – 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Metin Özbek Kimdir?

1948 senesinde Mecitaslı’nde (Çorum) dünyaya geldi. 1969 senesinde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Antropoloji Kısmı’nden mezun oldu. 1970 senesinde Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla doktora yapmak suretiyle Paris’e gitti. 1971 senesinde Paris’te Institut de Paleontologie Humaine’e araştırıcı olarak girdi. Bu arada Paris VII Üniversitei’nin doktora programına giriş yaptı. 1972 senesinde D.E.A (Diplome d’Etudes Approfondies en Sciences Biologiques) sertifikası aldı. 1974 senesinde “Deformation cranienne artificielle chez les Chalcolithiquez de Byblos.Modification consecutive le crane” adlı teziyle Doktorat de 3 eme cycle unvanını aldı. 1976 senesinde Bordeaux I Üniversitesi (Bordeaux) Biyolojik Antropoloji Kısmı’nde “ Hommes de Byblos Etude comprative des anciens habitants de lage des Metaux au Prıche Orient” adlı teziyle Devlet Doktorasını (Docteur es Sciences) unvanını aldı. 1977 senesinde Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Kısmı’nde Dr.Asistan olarak göreve başladı. 1978 senesinde Öğretim Görevlisi oldu. 1981 senesinde hazırladığı “ Orta Doğu Tarih Öncesi Toplumlarında Dişlerin Antropolojik Yönden İncelenmesi” adlı teziyle Doçent unvanını aldı. 1988 senesinde Profesörlüğe yükseltildi.


Metin Özbek Kitapları – Eserleri

  • 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi
  • Dünden Bugüne İnsan
  • Irklara Veda
  • Beslenme Kültürü ve İnsan
  • Çayönü’nde İnsan
  • Sapiens’ten Ilkin İnsan Vardı
  • Dişlerle Tarihöncesine Yolculuk
  • İnsan ve Irk


Metin Özbek Alıntıları – Sözleri

  • Çiğneme sistemimizin temel anatomisini anne ve babamızdan atalarımızdan kalıtım yöntemiyle almamızdır. (Dişlerle Tarihöncesine Yolculuk)
  • Eski Mısırlılar Dünya’da 4 ırkın varlığına inanıyorlardı. (İnsan ve Irk)
  • Erişkinlerin averaj ölüm yaşı 35’tir. Erkeklerde averaj ölüm yaşı 37,hanımlarda 33’tür.Demek ki, averaj insan ömrü o çağlarda günümüze oranla oldukça düşüktü. Anadolu’da bugün averaj insan ömrü 65 yılı geçti.İlk köy hayatına başlayıp,çiftçilik ve hayvancılığa dayalı geçim ekonomisine geçtiğimizde, ömrümüz oldukça kısa imiş;mesela Çatal Höyük toplumunda 32, Aşıklı’da 36, Yunanistan’da 30, Kıbrıs’ta 34 ve lran’da 25 idi.Son 10.000 yıl içinde averaj insan ömrü iki kat arttı. Cilalı Taş Devri’nden sonrasında aslolan mühim artış Orta Çağ’dan itibaren oldu. (Çayönü’nde İnsan)
  • Zamanımızdan aşağı yukarı 2000 yıl öncesinde yaşamış Yunanlılar, kendilerini seçkin ve yetenekli bir topluluk olarak görmekte; öteki tüm toplumları hangi renkten ve kültürden olursa olsun “barbar” diye tanımlamaktadır. Hatta, Yunanlılar, daha da ileri giderek, bazı toplumların doğuştan hür, öteki bazılarının ise köle olarak dünyaya geldiklerini söyleyecek kadar ırk ayrımı yapıyorlardı. (İnsan ve Irk)
  • Dünyaca meşhur Paris metrosu 1900’lü yılların başlangıcında inşa edilirken Afrika’dan getirilen yüzlerce siyah derili karın tokluğuna yerin onlarca metre derinliğinde çalıştırılmıştır. Avrupa sanayi devrimi, Afrika’nın sömürülen insan gücü ve naturel kaynaklarının üstünde terfi etmiştir. İktisatçılar, XIX. yy’ da İngiltere’de süregelen endüstri devrimine Liverpool’da kurulan köle alım-satım merkezilerinin mühim katkıda bulunduğuna işaret ederler. Uygar sanayinin çarkları ilk kez siyah derilinin kan ve alın teriyle dönmeye başladı, dersek bir seviyede gerçeği dile getirmiş oluruz. (Dünden Bugüne İnsan)
  • İnsan sınırsız bir bilme, öğrenme ve araştırma gereksinimi duyar. Doyuma ulaşmasının ve kendini itimat içinde hissetmesinin temel deposu bilgidir. İnsan, biyolojik örüntüsüyle kendini aşan bir canlıdır. Onun varoluşu ne üreyip çoğalmasıyla gerçekleşmiştir, ne de ölmekle noktalanmıştır. İnsanı öteki canlılardan değişik kılan bir yönü, geçmişten geleceğe bir devamlılığa haiz bulunduğunun bilincinde bulunmasıdır. (Dünden Bugüne İnsan)
  • Eski insan topluluklarının akrabalık ilişkilerini belirlerken ve bugünkü topluluklar içinde yakınlık derecelerini saptarken diş sistemine başvurulur. Bu nedenle adli tıpta mühim bir müracaat deposu olarak kullanılmakta hatta başlı başına bir adli diş alanı gelişmiştir. Diş taçları ve kökleri boyutsal açıdan değerlendirilip bu mevzuda çeşitli diş ölçümlerinden endisler geliştirilmiştir. (Dişlerle Tarihöncesine Yolculuk)
  • unutmamalı “anlatılan, senin hikâyendir”.. (Dünden Bugüne İnsan)
  • Mademki yeryüzünde değişik iklimler görülüyor o halde, değişik fizyolojik özelliklere haiz ırkların da bulunması doğaldır. (İnsan ve Irk)
  • Evrim kuramı bir türün başka bir tür içinden türediği şeklinde yorumlanmamalı. Fosil kayıtlardan ve moleküler genetik alanındaki bulgulardan anlaşılacağı suretiyle, evrimde kesinti olmadığına bakılırsa, Darwin’in de haklı olarak vurguladığı benzer biçimde evrim sürecinin, evvelinde mevcud herhangi bir türden naturel ayıklanma(seçilim) yöntemiyle yeni yan türlerin(alttürlerin) ortaya çıkması şeklinde işlediği düşünülmeli. Bu arda eski türler yaşamlarına devam etmiş ya da yok olmuş olabilir. (50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi)
  • Dişlerin iriliği, biçimi ve çiğneme yüzeyinin görüntüsü temelde genlerimiz tarafınca belirlenir. (Dişlerle Tarihöncesine Yolculuk)
  • İnsan ve şempanze hiçbir vakit aynı evrim çizgisi içinde olmadı ve insan şempanzeden evrimleşmedi. Bir başka deyişle spesifik anlamda ‘şempanze insanoğlunun ata türü olmadı.’ Şempanzenin ve insanoğlunun dahil olduğu aileler aşağı yukarı 7 milyon yıldan bu yana bağımsız ve ayrışık evrim süreçleri izledi. Ortak atayı temsil eden türlerden bazıları evrim geçirerek şempanzeyi, öteki bazıları da insan ailesinin ilk cinslerini meydana getirdi. Ortaklığımız yalnız üst aile düzeyinde, üçüncü dönemin miyosen vakit dilimi içinde sınırı olan kaldı. Sonuç olarak şempanze insanoğlunun atası değil, kuzenidir. (50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi)
  • Fransız hükümeti son yıllarda bebeklerine vegan rejimi tatbik eden ailelere ceza vermektedir. Vegan seçimi bir beslenme alışkanlığı insan türüne asla uygun sayılmaz. Vegan diye bir rejim yoktur; bu biçim beslenme yalnız kişisel bir tercihtir. (Beslenme Kültürü ve İnsan)
  • avcılar öldürdükleri gorillerin ellerini kesip kül tablası olarak, başlarını ise koparıp hatıra eşyası olarak turistlere satar. (50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi)
  • Bir yabani bitkinin evcilleştirilmesi, bilgili ya da bilinçsiz olarak söz konusu bitkinin genetik yapısının değiştirilmesiyle ilgili evrimsel bir süreçtir. Bu sürecin sonunda tarıma alınmış olan nebat artık naturel ortamda üreme kabiliyetlerini ve çevreye tohumlarını yayma stratejilerini kaybederler. Kendileriyle beslenen hayvanlara karşı fizyolojik ve kimyasal müdafa güçleri büyük seviyede zayıflar. İyiden iyiye insana bağımlı hale gelirler. İnsan olmadan, üremelerini devam ettirmeleri mümkün değildir. (Beslenme Kültürü ve İnsan)
  • 20. yüzyılda hiçbir bulgu, ailemizin en eski cinsel sayılan australopitekusların bulunuş haberi kadar yankı uyandırmamıştır. Böylece yeryüzündeki serüvenimizin tamamlanmamış olan bir halkası daha tamamlanmış oluyordu. 4 milyar senelik canlılar tarihini göz önünde bulunduracak olursak, kendi tarihimiz bunun içinde okyanusta bir damla benzer biçimde kalmaktadır. (Dünden Bugüne İnsan)
  • İnsan; duyan, düşünen, vakalar karşısında kafa yoran, bilimi ve sanatı yaratan, kendine özgü iyilik ve fenalık kavramlarına haiz, kanunlar meydana getiren, bu tarz şeyleri tatbik eden bir yaratıktır (Güvenç, 1991) (Dünden Bugüne İnsan)
  • Evcil hayvanların sütleri bağırsaklarımız için {hiç de} uygun değildir. İnek sütünün içinde insana alerji meydana getiren proteinler bulunur. İneğin sütü, birkaç ay içinde ortalama 100 kiloya çıkan dananın beslenmesine yöneliktir. Yoğun halde gelişme hormonları ihtiva eder. İnek sütünde yer edinen moleküllerin erişkinlere, oldukça içilmesi halinde, yarardan ziyade zararları dokunur. Ayrıca, bu gıda maddesi süt şekeri dediğimiz laktoz ihtiva eder. Bunun ince bağırsaklarımızda parçalanıp glikoz ve galaktoza dönüşerek sindirilebilir hale gelmesi için de laktaz enzimine gerekseme vardır. Oysa, bu enzim bebeklikten itibaren azalmaktadır. Genetik kökenli olan (bu kişilerde laktaz enzimi doğuştan yoktur) süt hazımsızlığı ayrı tutulmakla beraber, birçok insanoğlunun süte alerjisi bulunur. İçtiğinde hazmedemez, karnı şişer, sancılanır, hatta ishal olur ya da kusar. Okul çağlarında bu şekilde problemler yaşayan çocuklarımıza ısrarla süt vermeyelim. Onun ihtiva ettiği birçok yararlı madde, hazmı daha kolay olan yoğurttan meydana getirilen ayranda da bulunmaktadır. Üstelik mide ve bağırsaklarımız yoğurt, ayran, kefir benzer biçimde fermante olmuş ürünleri oldukça sever. (Beslenme Kültürü ve İnsan)
  • Eskiden bolca oksijenli sularda üreyen balıkların lezzetine doyum olmazdı. Son zamanlarda lezzetsizliğini bir yana bırakalım, yağ dokularında biriken civa başta olmak çeşitli ağır metallerden dolayı kanser yapıcı bir özellik de kazanmışlar. (Beslenme Kültürü ve İnsan)
  • İnsanoğlu bugünkü beyin iriliğine 200 binyıl ilkin ulaşmıştı. O tarihlerden bu yana beynimizde daha çok irileşme olmadı. (50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş