Eğitim

Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar – Frantz Fanon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar – Frantz Fanon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar kimin eseri? Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar kitabının yazarı kimdir? Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar konusu ve anafikri nedir? Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar kitabı ne konu alıyor? Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar PDF indirme linki var mı? Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar kitabının yazarı Frantz Fanon kimdir? İşte Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Frantz Fanon

Çevirmen: Kahraman Çayırlı

Editör: Işık Ergüden

Editör: Ali Karabayram

Tasarımcı: Aslı Sezer

Tasarımcı: İklime Yılmaz

Orijinal Adı: Écrits sur L’aliénation et la Liberté

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9786057728333

Sayfa Sayısı: 357


Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Üçüncü Dünya’nın geliştirdiği kaygılardan başkaldırıyı, korkulardansa isyanı örgütleyen devrimci psikiyatrist Frantz Fanon’un daha ilkin yayımlanmamış metinlerinin bir araya getirilmiş olduğu bu mühim derlemede, sömürgeci tahakküm ve onun payandası olan bilimsel yaklaşımlar hedef tahtasına oturtuluyor.

Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar’ın ilk kısmı olan Psikiyatri Yazıları’nda Fanon, sömürgeci unsurların tetiklediği yabancılaşma ve bu yabancılaşmanın akıl hastalıklarıyla ilişkisi üstüne yeni ve çarpıcı bir perspektif geliştirip, Avrupa gerçekliğini esas alan tedavilerin sömürgeci kodlarını teşhir etmeye girişiyor. Cezayir Bağımsızlık Savaşı’yla beraber Ulusal Kurt uluş Cephesi saflarına katılan ve El Moudjahid gazetesinde yazmaya süregelen Fanon’un Siyasi Yazılar’ından müteşekkil ikinci bölümdeyse, hem savaşın geçirdiği evrim ve artık önlenemez bir güç olarak sokaklara taşan özgürlük istenci hem de bu devrimci savaşım uğrunda kaybedilenlerin hikâyeleri gözler önüne seriliyor.

Fanon, emperyalist ablukanın hem fizyolojik hem de zihinsel duvarlarına cenk açıyor; sömürgeci anane alaşağı edilene dek meydanlara, sokaklara, hayata karışan yeni direniş mekanizmalarının canlandırılması adına kalemini silaha dönüştürüyor.


Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar Alıntıları – Sözleri

  • Tarihte ezilenlerin yakarışına kulak veren bir tahakküm gücü örneği asla yoktur; maddi çıkarlar karşısında hislerin ve sağduyunun esamisi bile okunmaz.
  • Devrim, özünde, kısmi tedbirlerin, uzlaşmaların ve geri dönüşlerin düşmanıdır. Sonuna kadar götürüldüğünde halkları kurtarmış olur; yarı yolda kaldığında halkların aleyhine olur ve onları yıkıma götürür.
  • Vicdanımda aylardır affedilmez çatışmalar yaşanıyor. Bu çatışmaların sonucunda, insandan, şu demek oluyor ki kendimden umudu kesmeme arzusu içindeyim.
  • On yedi ay süresince merkeze başvuran bin hastadan yetmiş ikisi sismoterapiyle tedavi edildi. Genelde elektroşoku yalnız hastanın blokajını açmak yada fazlaca acı veren bir kaygı devresini kesmek için kullanırız. Bu seansların genel averajı hiçbir vakit üçü aşmadı. Pek azca yan tesir saptanmıştır
  • Aslında, ajite hem ne yaptığını bilir hem de bilmez. Daha doğrusu, ne yaptığını bilmez fakat öğrenmeye çalışır. Sahneyi yer yer aydınlatan bu girişimler aldatıldığı yönünde hoş olmayan izlenimler bırakır gözlemcide. Bu nedenle, saçmalık mührüyle damgalanmış bu düzensiz, anarşik davranışların derinlerinde bile varoluşun temel belirsizliği bütünüyle üstlenilmiştir.
  • Mauriac ne derse desin, bağımsızlık bahşedilecek bir şey değildir, Fransız hükümetlerinin bahşedip etmeme iradesine asla bağlı kalmaz. Bağımsızlık lütfedilen bir iyilik değil, inşa edilen canlı bir gerçekliktir.
  • Aimé Césaire, Avrupalıların Hitler karşıtı olma sebebinin Avrupalıların sömürgeleştirdikleri halklara uyguladıklarını, Hitler’in Avrupalılara uygulamayı denemesinden ileri geldiğini söyler.
  • İnsan, hayatta yaşanmış olan her büyük sarsıntıda boyutlarını tekrardan keşfetmeye, konumunu güvence altına almaya gerekseme duyar. Biz bu konumun yıkımında etkin bir rol oynamamalıyız.
  • hapishane ve kamplarda tutulan yüz elli bin Cezayirli, ortalama yarım milyon sığınmacı ve altı yüz bin ölü
  • Durumun kötüye gittiğinin bilincinde olan, FLN’nin tesirinin kapsamını ve derinliğini bilen Fransız subaylar olan yaklaşmakta olan yıkım karşısında heybetli bir tepki vermeye karar verirler. İlk yılların “her Müslüman şüphelidir” resmi emirinin yerinu “her Müslüman asidir” resmi talimatı alır.


Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Üçüncü Dünya’nın geliştirdiği kaygılardan başkaldırıyı, korkulardansa isyanı örgütleyen devrimci psikiyatrist Frantz Fanon’un daha ilkin yayımlanmamış metinlerinin bir araya getirilmiş olduğu bu mühim derlemede, sömürgeci tahakküm ve onun payandası olan bilimsel yaklaşımlar hedef tahtasına oturtuluyor.
Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar’ın ilk kısmı olan Psikiyatri Yazıları’nda Fanon, sömürgeci unsurların tetiklediği yabancılaşma ve bu yabancılaşmanın akıl hastalıklarıyla ilişkisi üstüne yeni ve çarpıcı bir perspektif geliştirip, Avrupa gerçekliğini esas alan tedavilerin sömürgeci kodlarını teşhir etmeye girişiyor. Cezayir Bağımsızlık Savaşı’yla beraber Ulusal Kurt uluş Cephesi saflarına katılan ve El Moudjahid gazetesinde yazmaya süregelen Fanon’un Siyasi Yazılar’ından müteşekkil ikinci bölümdeyse, hem savaşın geçirdiği evrim ve artık önlenemez bir güç olarak sokaklara taşan özgürlük istenci hem de bu devrimci savaşım uğrunda kaybedilenlerin hikâyeleri gözler önüne seriliyor.
Fanon, emperyalist ablukanın hem fizyolojik hem de zihinsel duvarlarına cenk açıyor; sömürgeci anane alaşağı edilene dek meydanlara, sokaklara, hayata karışan yeni direniş mekanizmalarının canlandırılması adına kalemini silaha dönüştürüyor. (Mahmut Keçeci)

Frantz Fanon 1961 senesinde, 36 yaşlarında iken ölmüş devrimci psikiyatrist olarak tanınan bir insan. Bir ara biyokimyaya da ilgi duymuş bu psikiyatrist felsefe ve siyasetten de geri durmamış fazlaca iyi bir gözlemci.
Kitapta, Frantz Fanon’un Fransa sömürgesi altındaki Cezayir’de klinik deneyimleri, halkın ruhsal hastalıklarındaki nedenlere ve tedavilerine yaklaşımına dair pek fazlaca data mevcut. Tedavide ilk olarak hastalarda görülen şiddetli belirtilerinin giderilmesine değil hastanın toplumsal çevresine, ailesine odaklanışıyla da bir fazlaca probleminin üstesinden gelmiş aklımda kalmış olduğu kadarıyla. Sosyoterapiye ne kadar ehemmiyet verdiğini de okuyan kişiler görecektir. Tedavi etme arzusunun cezalandırma isteğinden kuvvet bulduğunu okuduğumda oldukça şaşırdığımı söylemeliyim.
DSÖ tarafınca görevlendirilen doktorun “Alger ekolü”nü sunması da ayrı bir vaka… her neyse.
Bu arada Blida Hastanesinde başhekimken ayrılmak için yönetime verdiği çekilme mektubunda yer edinen ifadelerde kendi ülkesine, Fransa’ya karşı insanca bir bilinçle hareket ettiğinden dolayı sınırdışı edilmiş bir insan. Büyükelçiye yazdığı bu mektupta açık açık fikrini söylemiş. Mesela “Peki ya Cezayir’in durumu? Sistemli bir insanlıktan çıkarma hali.” şeklinde ifadeleri var. Burada çalışırken vicdanıyla yaşamış olduğu uzun çatışmalar sonucu devrime etkin destek veren biri oluyor.
Psikiyatri kısmı kabul etmeliyim ki beni fazlaca zorladı, fazla yoğun geldi. Oldukça uzuuun bir vakit kitaba dokunmadım bile. Birazcık ilgisi olmayan birinin okuyacağını sanmıyorum. Ama siyasal kısmı, ifadeleri oldukça akıcı. Muhtemelen bilimsel terimlerin nispeten azlığından bu şekilde düşünüyorum.
Cezayirde süregelen 6 yıl devam eden bağımsızlık mücadelesinde ortalama 1 milyona yakın Fransız askerine halkın gerilla güçleriyle karşı koyması, yılmaması, devrimin tabandan yükselmesi, neredeyse 150 senedir bastırılan tarih-özgürlük bilincinin tekrardan oluşturulması ve toplumdaki her yaştan insana zerk edilmesi, Fransız yöneticilerin ve askerlerin tavırları, siyasal entrikalar, isyanin topyekun bir cenk halini alması ve daha bir fazlaca şey bu yazılarda içeriyor. Bu kısmı okurken zevk aldığımı söyleyebilirim. Yeryüzünün Lanetlileri ve Siyah Deri Beyaz Maskeler kitaplarında da temeli sağlam atılmış bu yazıların derinleşip zenginleşen halini elimize alabiliriz. (Eda Nur)

Kitap Fanon’un hem psikiyatri emek harcamaları hem de politik faaliyetleri üstüne yazdıklarının derlendiği ir çalışmadır.
Kitabın ilk kısmı Fanon’un Cezayir ve Tunus’ta psikiyatri hastaları üstüne yazdığı yazılardan oluşuyor.
Bir toplama kampı ya da cezaevi mantığıyla işleyen klinikleri kıyasıya eleştirir Fanon. Bunun yerine kendi kliniğini hasta merkezli bir anlayışla ve devrimci bir yöntemle dönüştürür.
Ayrıca Fanon psikolojinin; dinden,kültürden,ekonomiden ayrıştırılmaması gerektiği hakikatini örnek vakalarla ortaya koyar.
Kitabın ikinci kısmı özelde Cezayir genel anlamda Afrika’nın bağımsızlık mücadelesine dair gözlemlerden oluşuyor.
Emperyalizmin Cezayir’de niçin olduğu sertlik ve yıkımların analizi fazlaca çarpıcıydı.
Kitabın ikinci bölümünde Fanon’da yakıcı bir devrimcinin portresini görmek mümkündür. (Pınar Mi)


Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar PDF indirme linki var mı?


Frantz Fanon – Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Frantz Fanon Kimdir?

Frantz Fanon (Fort-de-France, Martinik, 20 Temmuz 1925 – Washington, DC, 6 (altı) Aralık 1961), kolonisizleştirme ve kolonileştirmenin psikopatolojisi hususunda kim bilir 20. yüzyılın en belli başlı düşünürüydü. Yapıtları, kırk yılı aşkın bir süre kolonileştirme-karşıtı kurtuluş hareketlerine esin verdi.

Fanon, o zamanlar bir Fransız kolonisi, şimdiyse bir Fransız bölgesi olan Karayip Adası Martinik’te dünyaya geldi. Afrika köleleri, Tamil sözleşmeli hizmetçileri ve bir beyaz adam artyöreli melez bir aileye dünyaya geldi. Ailenin durumu, Martinikliler’e bakılırsa görece iyiydi fakat orta sınıftan uzaktı. Yine de yalnız siyah öğrencileri kabul eden Lycée Schoelcher’in giderlerini karşılayabildiler.

Fransa, 1940’ta Naziler’in eline düştükten sonrasında, Fransız deniz güçleri Martinik’te durduruldu. Fransız askerler, adada durmak zorunda kalmış olarak gerçek birer ırkçıya dönüştüler. Birfazlaca rahatsızlık ve cinsel kötüye kullanma suçlaması terfi etti. Martinikliler’in Fransız Ordusu’nca kötüye kullanma edilmesi, Fanon üstünde mühim bir etkiydi, bundan dolayı bu, onun yabancılaşma duygularını ve kolonisel ırkçılığın gerçeklerinden iğrenmesini pekiştirdi. Fanon, on sekiz yaşlarında adadan ayrıldı ve Özgür Fransız Güçleri’ne katılmak suretiyle Dominika’ya seyahat etti. Daha sonrasında Fransız ordusuna alındı ve Fransa’da, bilhassa Alsace çarpışmalarında hizmet verdi. 1944’te Colmar’da yaralandı ve Croix de Guerre Madalyası aldı.

Naziler yenilgiye uğratıldığında ve Bağlaşık güçler Ren üstünden Almanya’ya –foto-gazetecilerle- geçtiklerinde Fanon’un alayı tüm beyaz olmayan askerlerden temizlendi ve siyah asker arkadaşları, onun yerine, Toulon’a gönderildi.

Fanon, 1945’te Martinik’e döndü. Dönüşü kısa sürdü. Orada, yaşamı üstünde en büyük etkiye haiz olacak olan arkadaşı ve akıl hocası Aimé Césaire’in parlamento kampanyasına katıldı. Fanon kendini hiçbir vakit komünist olarak tanımlamasa da, Césaire, komünist yaftasıyla, 4. Cumhuriyet’in ilk Ulusal Meclisi’ne Martinik’ten parlamento delegesi olarak katıldı. Fanon, bakaloryasını alacak kadar uzun kaldı ve sonrasında tıp ve psikiyatri çalışacağı Fransa’ya geçti. Yazın, drama ve felsefe çalışacağı, kimi vakit Merleau-Ponty’nin derslerine katılacağı Lyon’da eğitim görmüş oldu. 1951’de psikiyatride yeterlilik derecesi aldıktan sonrasında, psikopatolojide kültürün mühim fakat çoğunlukla göz ardı edilmiş rolüne vurgu yaparak Fanon’un düşüncesini güçlendirecek olan köktenci Katalan François de Tosquelles nezaretinde psikiyatri stajı yapmış oldu. Stajdan sonrasında, Fanon, Fransa’da, bir yıl daha ve sonrasında (1953’ten başlayarak) Cezayir’de psikiyatri uygulamalarını sürdürdü. 1956’da çekilme edene dek kalmış olduğu Cezayir’deki Blida-Joinville Psikiyatrik Hastanesi’nde başhekimdi.

Fanon, Fransa’dayken ilk kitabını yazdı, Black Skin, White Masks (Kara Deri, Beyaz Maskeler), kolonisel boyun eğdirmenin insan ruhuna olan tesirinin bir çözümleyimi. Bu kitap, Fanon’un siyah bir insan, Fransa’da, Fransızlar’ca, deri rengi sebebiyle geri çevrilen Fransız eğitimli bir aydın olma deneyiminin kişisel bir anlatımıydı.

Fanon Fransa’dan ayrılıp, cenk esnasında bir süre askeri vazife için bulunmuş olduğu Cezayir’e gitti. Blida-Joinville Psikiyatrik Hastanesi’nde psikiyatristlik işi buldu. Tedavi yöntemlerini köktencileştirmesi oradadır. Bilhassa de, hastalarının kültürel artyöresine bağlı toplumsal sağaltıma başladı. Hemşireler ve stajyerler de yetiştirdi. Kasım 1954’te Cezayir devriminin başlamasıyla, Dr. Chaulet’yle bağlantılarının bir sonucu olarak, Ulusal Kurtuluş Cephesine (Fransızca: Front de Libération Nationale, özetlemek gerekirse FLN) katıldı.

The Wretched of the Earth (Yeryüzünün Lanetlileri)’nde, Fanon, derinlemesine olarak, Fransız güçlerinin Cezayirliler’e yapmış olduğu işkencelerin etkilerini tartıştı. Fransız paraşütçü birimlerinin işkenceye katılmaları gerçeği, işkenceye karıştıkları ileri sürülenlere ‘olaylar’ için af çıkarıldığı Fransa’da siyasal çalkantılara niçin oldu. Terörizm zanlılarına işkence yapmayı açıkça onaylayan General Paul Aussaresses’in yaptıkları sebebiyle değil yeterince vicdan azabı sergilememesi sebebiyle yargılanması bundandır.

Fanon, Cezayir süresince, bilhassa Kabyle bölgesinde, Cezayirliler’in kültürel/ruhsal yaşamını çalışmak suretiyle kapsamlı yolculuklar yapmış oldu. Kayıp emek vermesi, ‘The marabout of Si Slimane’ buna bir örnektir. Bu yolculuklar, hem de, gizli saklı etkinlikleri, bilhassa bir FLN üssünü gizleyen Chrea kayak alanına gitmesi için bir araçtı. 1956 yazında, meşhur ‘Sömürge Bakanı’na İstifa Mektubu’nu kaleme aldı ve Fransız özümsemeci yetiştirme biçimiyle ve eğitimiyle arayı açtı. Ocak 1957’de Cezayir’den kovuldu ve Blida Hastanesi’ndeki ‘isyan yuvası’ dağıtıldı. Fanon, Fransa’ya gitmek suretiyle ayrıldı ve sonunda gizlice Tunus Kenti’ne seyahat yapmış oldu. Ömrünün sonuna dek yazacağı ‘El Mücahit’in gösterim kurulunun bir parçası oldu. Geçici Cezayir Hükümeti’nin Gana Büyükelçisi olarak da hizmet görmüş oldu ve Accra, Conakry, Addis Ababa, Leopoldville (bugün Kinşasa), Kahire ve Trablus’ta konferanslara katıldı. Bu dönemdeki kısa yazılarından bir çok, ölümünden sonrasında, Toward the African Revolution (‘Afrika Devrimi’ne Doğru) kitabında toplandı. Bu kitapta Fanon, cenk stratejisi uzmanı olarak bile belirginleşir; bir bölümde, harbe güneyden cephe açmayı ve erzak hattının iyi mi oluşturulacağını tartışır.

Tunus Kenti’ne dönüşünde, üçüncü bir cephe açmak için Sahara’daki yorucu yolculuğundan sonrasında, Fanon’a, kan kanseri tanısı kondu. Tedavi için Sovyetler Birliği’ne gitti ve bir iyileşme yaşadı. Tunus Kenti’ne dönüşünde, vasiyetini, The Wretched of the Earth (‘Yeryüzünün Lanetlileri’)’ni yazdırdı. Yatağa esir olmadığı zamanlarda, Cezayir-Tunus sınırındaki Ghardiamo’da ALN (Armée de Libération Nationale, Ulusal Kurtuluş Ordusu) subaylarına dersler verdi. Roma’da, Sartre’a son bir konuklukta bulunmuş oldu ve daha çok kan kanseri tedavisi için ABD’ye gitti. İronik olarak, ABD’ye tedavi için yapmış olduğu yolculukta, CİA tarafınca yardım edildi. Washington’da 6 Aralık 1961’de, ‘İbrahim Fanon’ adıyla öldü. Cenazesi Tunus’ta ziyaretçilere gösterildikten bir süre sonrasında, Cezayir’de gömüldü. Daha sonrasında, bedeni, Batı Cezayir’de, Ain Kerma’daki şehitliğe taşındı. Fanon, eşi Josie, oğulları Olivier ve kızları Mireille’de yaşıyor.


Frantz Fanon Kitapları – Eserleri

  • Yeryüzünün Lanetlileri
  • Siyah Deri Beyaz Maskeler
  • Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi
  • Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar


Frantz Fanon Alıntıları – Sözleri

  • ”Bir hükümet layık olduğu halk tipine haizdir. Halklar da layık oldukları bir yönetime haiz olurlar.” (Yeryüzünün Lanetlileri)
  • “Ey bedenim, beni daima sorgulayan bir insan kıl!” (Yeryüzünün Lanetlileri)
  • Son duam da şu: Ey ruhum, hep sual soran bir ruh olarak kal kaldığın yerde!” (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
  • Avrupa’nin toprak ve emek hırsı; kıtaların işgal edilmesi, milyonların köleleştirilmesi, şiddetin boy göstermesi ve yerkürenin her köşesinde geride kurbanlar bırakmasıyla neticelenmiştir. Barut, İncil, alkol ve Avrupa-merkezci psikoloji, bu zamanı mülk edinme ve büyüklenme misyonunun taşıyıcıları olmuştur. Bu hırs, Fanon’un tabiriyle yarılmış, ikiye bölünmüş bir dünya yaratmıştır ve bu iki dünyanın sakinleri de değişik türlerdir: efendiler ve köleler, sömürgeleştirenler ve sömürgeleştirilenler, burjuva ve işçiler. Zaman içinde toprakların işgali ruhların işgaline dönüşmüştür. (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
  • ”Sömürgecisine itiraz edemeyen hep kardeşine düşman kesilir ve enerjisini ona göstermeye çalışır.” (Yeryüzünün Lanetlileri)
  • Devrim, özünde, kısmi tedbirlerin, uzlaşmaların ve geri dönüşlerin düşmanıdır. Sonuna kadar götürüldüğünde halkları kurtarmış olur; yarı yolda kaldığında halkların aleyhine olur ve onları yıkıma götürür. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
  • Tarihte ezilenlerin yakarışına kulak veren bir tahakküm gücü örneği asla yoktur; maddi çıkarlar karşısında hislerin ve sağduyunun esamisi bile okunmaz. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
  • On yedi ay süresince merkeze başvuran bin hastadan yetmiş ikisi sismoterapiyle tedavi edildi. Genelde elektroşoku yalnız hastanın blokajını açmak yada fazlaca acı veren bir kaygı devresini kesmek için kullanırız. Bu seansların genel averajı hiçbir vakit üçü aşmadı. Pek azca yan tesir saptanmıştır (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
  • Ey bedenim, beni daima sorgulayan bir insan kıl! (Yeryüzünün Lanetlileri)
  • Hegel efendi-köle paradigmasının ayrıntılarını Zihnin Fenomenolojisi adlı eserinde vermektedir. Marx’tan Sartre’a kadar pek fazlaca düşünür bu paradigmada Avrupa’yı idrak etmek, eleştirmek ve dönüştürmek için lüzumlu fikirleri bulmuşlardır. Hegel, insanoğlunun kendi bilincine sadece bir başkası tarafınca tanınmakla varacağını ileri sürer. Tanınma arzusu engellendiğinde bir çatışma, bir savaşım doğar. Karşısındakini tanımak ihtiyacı duymaksızın tanınan efendi, muhatabı tarafınca tanınmadan onu tanıyan da köle olur. Efendi yalnızca tanınma arzusunu gidermez, köleyi kendi iradesinin bir oyuncağı da kılmış olur, o artık efendinin gereksinimlerini giderecek uygun bir vasıtadır. Kojeve’nin Hegel yorumu bu paradigmayı daha iyi anlamamızı sağlamaktadır. Tanınma arzusu, ötekinin sizin değerlerinizi kendi değerleriymiş şeklinde onaylaması, tüm insanların temel de toplumsal varlıklar bulunduğunu söyler bizlere. Tanınma sadece ötekinin mevcudiyeti ve onunla yüzleşmek ile mümkündür. Diğeri tarafınca tanınmak birinin özdeğerini, kimliğini, hatta insanlığını teyid eder: “Ancak başkası/diğeri tarafınca tanınmakladır ki, insan hem kendisi hem de başkaları için hakkaten insan olur.” (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
  • “Istırap, onlarda belli belirsizdir, tıpkı hayvanlardaki şeklinde dağınık. Yeri belli bir acı olmaktan ziyade, genel bir hastalık.” (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
  • Millet uyum içinde ve dinamik bir halde yaşamaya koyuldu mu, her şey mümkün hale gelir. (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
  • Ama servetiniz, çevrenizdeki yoksulluğu görmenize engel olan bir zırh içine soktu sizi. (Yeryüzünün Lanetlileri)
  • konuşmak kesinlikle diğeri için var olmak anlamına gelir… (Siyah Deri Beyaz Maskeler)
  • İnsan, hayatta yaşanmış olan her büyük sarsıntıda boyutlarını tekrardan keşfetmeye, konumunu güvence altına almaya gerekseme duyar. Biz bu konumun yıkımında etkin bir rol oynamamalıyız. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
  • “Kendini reddeden bir dünyada, evrensel kardeşliğin gerçekleşmesi olanaksız rüyasını görmeye adamıştır kendini.” (Siyah Deri Beyaz Maskeler)
  • İçlerine ustalıkla korku, aşağılık kompleksi, ürperiş, boyun eğiş, umutsuzluk, uşaklık aşılanmış milyonlarca insandan söz ediyorum. (Siyah Deri Beyaz Maskeler)
  • Mauriac ne derse desin, bağımsızlık bahşedilecek bir şey değildir, Fransız hükümetlerinin bahşedip etmeme iradesine asla bağlı kalmaz. Bağımsızlık lütfedilen bir iyilik değil, inşa edilen canlı bir gerçekliktir. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
  • İster bedensel kirliliği düşünelim, ister ruhsal kirliliği, kirlilik de “kara”yla anlatılır her yerde. (Siyah Deri Beyaz Maskeler)
  • Aimé Césaire, Avrupalıların Hitler karşıtı olma sebebinin Avrupalıların sömürgeleştirdikleri halklara uyguladıklarını, Hitler’in Avrupalılara uygulamayı denemesinden ileri geldiğini söyler. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş