Afrodit Buhurdanında Bir Kadın kimin eseri? Afrodit Buhurdanında Bir Kadın kitabının yazarı kimdir? Afrodit Buhurdanında Bir Kadın konusu ve anafikri nedir? Afrodit Buhurdanında Bir Kadın kitabı ne konu alıyor? Afrodit Buhurdanında Bir Kadın PDF indirme linki var mı? Afrodit Buhurdanında Bir Kadın kitabının yazarı Reşat Enis kimdir? İşte Afrodit Buhurdanında Bir Kadın kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap Künyesi

Yazar: Reşat Enis

Yayın Evi: Evrensel Basım Yayın

İSBN: 9789756865265

Sayfa Sayısı: 232

Afrodit Buhurdanında Bir Kadın Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

1937 senesinde gösterilen Afrodit Buhurdanında Bir Kadın, toplumun yoksul ve çalışan kesimlerinin sorunlarını edebiyata taşıyan öncü eserlerdendir. İşçilerin yaşayışlarını, patronla ilişkilerini, çalışan ve yoksul kadının çifte sömürülüşünü ustalıkla ve tüm gerçekliği ile sergiler. Romanın baş kahramanı, akraba yanında büyüyen Yıldız isminde anne-babasız bir kızdır. Yoz ev ortamı ve uğramış olduğu onur kırıcı vakalar sebebiyle evden kaçar, ilkin daktiloluk, sonrasında yapınak işçiliği yapar. Ama düşük ücret ve ağır emek harcama koşullarına daima, onun kadınlığını istismar teşebbüsleri birlikte rol alır. Yıldız yaşlı bir yapınak işçisiyle evlenir. Ama hastalanıp çalışamaz duruma düşen eşi ile çocuğunu geçirdirmekte zorlanır, yardım talep etmek için çaldırmış olduğu kapılarda, patron ve ustabaşıların çirkin teklifleriyle karşılaşır; fuhuşa zorlanır.. Yıldız’ın trajedisini izlerken, tüm çıplaklığı ve katı gerçekliği ile emekçilerin ve yoksulların yaşayışına da şahit oluruz. Düşük ücretleri dahi marka ve kumaş olarak ödenen işçiler, onların korkulu sefaleti, koşullara dayanamayıp verem olan, kadınlıkları devamlı saldırıya maruz kalan genç kızlar, yeraltı maden işçilerinin emek harcama koşulları gözler önüne serilir. Nazım Hikmet’in “Türk edebiyatının temel taşı” saydığı bu yapıt için Suat Derviş “Türk dilinde yazılmış olan romanların en güzellerinden biri” nitelemesinde bulunmuştur.

Afrodit Buhurdanında Bir Kadın Alıntıları – Sözleri

• Sade sen değil; ben de o şekilde… Hepimiz o şekilde. Vaktinden evvel kocadık…
• Yarı aç, yarı tok köpek, her şeyi yapmıya muktedir köpektir.
• İşsiz amele, patronun elinde, eze eze kullandığı işçiye karşı bir tehdit vasıtasıdır!
• Oldukca tok köpek saldırmaz.
• Yeni bir insan nev’i yetiştirmek lazımdı.Kara elmasa kazma sallayacak insan, maden kuyusunda doğmalı… O, gözlerini karanlığa açmalı… Ona göklerin güzelliğini, engin denizlerin maviliğini, tabiatın renklerini, gün ışığını ve güneşi göstermemeli…
  Ömrünü solucanlar benzer biçimde maden kuyularına vakfediş, bu yeni nevi insan için elbet daha azca ıstıraplı olacaktır.

Afrodit Buhurdanında Bir Kadın İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Reşat Enis’in okuduğum ilk kitabı. Açıkçası ben pek beğenemedim. 1930’ların İstanbul’unda yaşanmış olan fakirliği, cinsel istismarı, işçi emeğinin değersizliğini, hanımefendilerin tam anlamıyla adamların kölesi olarak görüldüğünü anlatmış. Ama oldukça fazla argo var ve birazcık abartılı buldum. Koca memlekette tüm bayanlar mı fena yola düşmüş dost? Kütüphanemde bile bulundurmayı düşünmüyorum. İleride çocuğumun bu kitabı alıp içindeki iğrenç sapıklıkları okumasını istemem. Velhasılı yarım bırakmayı sevmediğim için kitabı bitirdim fakat tekrar bu yazarın kitaplarını okur muyum? Sanmam. Zevk meselesi doğal olarak. (Nuray Genç)

AFRODİT BUHURDANINDA BİR KADIN (1939) Reşit Enis Aygen: İlk baskısını 1939 senesinde meydana getiren ve olayların 1930’lu yıllarda geçmiş olduğu değerlendirilen Afrodit Buhurdanında Bir Kadın’da Reşit Enis Aygen işçi sınıfının yaşamını mevzu edinir. Romanın başkarakteri Yıldız isminde, bir işçinin eşidir. Romanda emekçilerin yaşam ve emek harcama koşulları, kabahat, ahlâk, ölümcül hastalıklar, aşk benzer biçimde temalara yer verilir. Roman süresince en oldukça irdelenen mevzu toplumsal ve ekonomik şartların hanımefendileri iyi mi fuhşa zorladığıdır. Yazar, roman süresince fuhşun toplumsal ve ekonomik izlerini sürer. Yazarın temel tezinin Marksizmde olduğu benzer biçimde başat üretim ilişkilerinin, bir başka deyişle alt yapının, ahlâki normları de belirlediği şeklindedir. Kocası bir iş kazasında gözlerini kaybeden Yıldız da kendini bir halde fuhşun kucağında gören talihsiz kadınlardan biridir. Yazar, Yıldız’ın inişli-çıkışlı yaşamı üstünden bir kapitalizm eleştirisi yapar. İncelememiz açısından ehemmiyet arz eden kısmıyla, romanın yan karakterlerinden önde gelen ve adını dahi öğrenemediğimiz kaymakam, Yıldız ile bir tren yolculuğunda karşılaşarak ona içini döker. Yazar, kaymakama romanda oldukça minik bir yer verir. (ali doğan)

Reşat Enis Aygen (1901–1984) eserini 1935-1937 yıllarında yazmış, 1937 ‘de yayımlamıştır.
1930’lu seneler Türkiye’sinde patron-işçi, varlıklı-yoksul ikileminde yaşanmış olan bolca tesadüflü, ağlatısal bir öykü. Romanın baş kahramanı Yıldız. Kocasının geçirdiği bir kaza ile başlamış olan can bunaltan vakalar dizisi.
Roman, antik çağlarda Afrodit Buhurdanında bekletilip tüm topluma sunulan kadının kutsallığını, sömürü düzeninde ise bu sunma vakasının dolaylı yollardan yapılması, fakat buna karşılık kadının aşağılanması benzer biçimde bir çağrışımı barındırıyor.
Nazım Hikmet’in “Türk edebiyatının temel taşı” saydığı bu yapıt için Suat Derviş “Türk dilinde yazılmış olan romanların en güzellerinden biri” olarak görülür. Fethi Naci için ise “Afrodit Buhardanında Kadın, doğal, fena bir roman. Yazınsal açıdan değil, fakat ele almış olduğu mevzu dolayısıyla, yazın zamanı açısından mühim.” (AdemYıldırım)

Afrodit Buhurdanında Bir Kadın PDF indirme linki var mı?

Reşat Enis – Afrodit Buhurdanında Bir Kadın kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Afrodit Buhurdanında Bir Kadın PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Reşat Enis Kimdir?

Unutulmaz toplumcu gerçekçi romanlar yazmış ve 1980’lerin başından günümüze kadar birçok mühim eserlerinin yeni baskılarının mevcut olmadığı, adeta suskunluk komplosuna maruz kalan, unutturulmaya çalışılan, görmezden gelinen, mütevaziliği, çalışkanlığı, aydın sorumluluğu ve cesaretiyle birbirinden kıymetli toplumcu eserlere imza atmış büyük bir yazarımızdır.

Babasının subay olması sebebiyle çocukluğu Anadolu’nun değişik yörelerinde geçti. Ortaokulu Çanakkale’de (1924), liseyi İstanbul Erkek Lisesi’nde (1928) tamamlamıştır. Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu’nda ve İstanbul Üniversitesi Türkoloji bölümünde öğrenim görmüştür.

Daha sonrasında Milliyet gazetesinde muhabir olarak çalışmaya başlamış ve adalet sarayı röportajlarıyla tanınmıştır. Gazeteciliğe Vakit ve Haber gazetelerinde devam etmiştir.

Meşhur şairimiz Nazım Hikmet tarafınca “Türk edebiyatının temel taşı.” olarak takdir edilen Afrodit Buhurdanında Bir Kadın (1939) genel ahlaka aykırı olduğu iddiasıyla basıldıktan kısa bir süre sonra toplatılmıştır. Bu eserinde yazar, çalışan ve yoksul bir kadının yaşadığı çifte sömürüyü çarpıcı bir şekilde tasvir etmiştir.

1940-1945 yılları arasında Adana’da Bugün gazetesini yönetmiştir. En önemli eserlerinden biri sayılan ve yayınlanır yayınlanmaz toprak ağalarının yoğun baskısı nedeniyle toplatılan Toprak Kokusu (1944) bu dönemdeki gözlemlerinin bir sonucudur. Bu başyapıt, daha sonra ancak 1969’da o da bazı bölümleri sansürlerek Kara Toprak adıyla tekrar yayınlanabilecektir. Bu konuda 1996 yılında Mavi Dergisi’nde yayınlanan söyleşisinde Yazarın oğlu Sayın Gökçe Enis şu değerli bilgileri verir:

“Babamın vefatından sonra Milliyet Sanat’da Yaşar Kemal’in övgülerle dolu güzel bir yazısı çıkmıştı. Fakat bir sürü övgünün içinde bir de eleştirisi vardı Yaşar Kemal’in: Reşat Enis’i gazetenin önünden her geçişimizde camın önünde oturur görürdük. Sonra da kitap (Toprak Kokusu) çıkınca şaşırmışlar. Bu nasıl oturduğu yerden Çukurova romanı yazar ki, bize sorsaydı biz onu bazı yerlere götürür, birtakım insanlarla tanıştırırdık. Oysa o oturduğu yerden yazmamış ki. Onun çalıştığı gazete, ağanın gazetesi ve oraya işçiler, topraksız köylüler, yoksul, çaresiz insanlar geliyor. Babam bir gazeteci gibi onlarla konuşup malzeme topluyor. Gezmesine gerek kalmıyor, yazacağı her şey bir bakıma ayağına geliyor. Gerçektende romanlarına bakarsanız, insanın oturduğu yerden yazacağı şeyler değil. Tarzı da öyleydi zaten. Balıkçıları anlatmak için (Ekmek Kavgamız) teknelerle Karadeniz’e açılmıştır. O insanlarla fırtınada, yağmurda ölümle burun buruna yaşamıştır. Keza Sendikacıları anlattığı “Sarı İt”de gene o şekilde. Sendikacıların içine girip çıkmış, doğrusu insanların içine girip, malzemeyi bizzat onların içinden toplamış. “ [Unutturamadıkları Romancı Reşat Enis (Dosya) – Hazırlayan: Aydan Gündüz, Mavi Dergisi s.7, İstanbul (Kasım 1996).]

1945’de İstanbul’da dönen Reşat Enis Aygen Son Dakika (1945), Cumhuriyet (1952) ve Yeni İstanbul (1957) gazetelerinde köşe yazarı ve yazı işleri müdürü olarak vazife yapmıştır.

1947’de gösterilen Ekmek Kavgamız adlı eserinde balıkçıların yaşamını yansıtmıştır.

1949’da Ağlama Duvarı ile yazar 2.Dünya Savaşı İstanbul’unda birçok çevreyi, vakası ve kişiyi okuyucuya aktarır.

1951’de gösterilen Yolgeçen Hanı ise okurun Anadolu’yu karış karış dolaşan gezici tiyatrolar vasıtasıyla, politikacılar ve ağalar tarafınca sömürülen, aşağılanan köylülerle yüzleşmesini sağlar.

1957’de gösterilen Despot adlı bir öteki şaheserinde ise Kurtuluş Savaşı döneminde kendi çıkarlarını korumak için düşmanla bile ortaklık meydana getiren Davut Ağa’nın öyküsü anlatılır. Roman yayınlanmadan ilkin Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilirken, roman aleyhine oluşturulan dava beraatle sonuçlanmasına karşın Cumhuriyet gazetesi bu kıymetli yazarımızın işine son verir.

1968’de Anadolu Ajansı’nın İstanbul Bürosu yazı işleri sekreterliğinden emekli olmuştur.

Aynı yıl gösterilen Sarı İt ise Türk Edebiyatında işçi-sendika ilişkilerini ele alan ilk romandır.Sarı sendikacılık olarak tanım edilen ve işçi sınıfına düşman bir anlayış bu romanın eleştiri konusunu meydana getirir.

Bu mühim toplumcu gerçekçi yazarımız 1970’lerde herhangi bir üretimde bulunmaz, yazmaktan vazgeçer. Yazarın oğlu Sayın Gökçe Enis, Sabah Gazetesinde gösterilen söyleşisinde bu acı durumu şu sözlerle dile getirir: “Neden bıraktı bilmiyorum. Emekli olup yürüyüşler halletmeye başladı. Fakat yazmadı. Sanırım küstü.”

Son romanı olan 1981’de tamamladığı ve vasiyetinde yayınlanmasını arzuladığı Kırmızı Karanfil ise sadece ölümünden 25 yıl sonrasında Yordam Kitap’ın desteğiyle gün ışığına çıkabilecektir.

Tıpkı Emile Zola, Maksim Gorki ve Orhan Kemal benzer biçimde Reşat Enis de keskin gözlem gücüyle kenar mahallelerdeki yoksul ve dışlanmış insanları, onların gündelik ayakta kalma mücadelerini eserlerinde işlemiştir. Romanlarında fabrikalarda ve madenlerde yaşanmış olan yırtıcı ve gaddar sömürü tüm açıklığıyla dile getirilir.

Eserleri, yaşamış olduğu döneme çarpıcı bir tanıklık olarak daima güncelliğini, anlam ve önemini muhafaza edecektir.

Reşat Enis Kitapları – Eserleri

• Afrodit Buhurdanında Bir Kadın
• Toprak Kokusu
• Sarı İt
• Kırmızı Karanfil
• Ağlama Duvarı
• Ekmek Kavgamız
• Despot
• Kara Toprak
• Yolgeçen Hanı
• Kara Kısmet
• Kılıcımı Sürüyorum
• Gonk Vurdu

Reşat Enis Alıntıları – Sözleri

• Başımı alıp gitsem dağlara, tepelere, kırlara… Bağırsam avaz avaz; ağlasam hıçkıra hıçkıra… (Kırmızı Karanfil)
• İçimdeki yara kapanmıyor, hekim; içimdeki yara! (Kırmızı Karanfil)
• Tee öteden başka sesler:
  -Balık pulu yapıştı mı kıçına, denizden kendini alamazsın.
  -Tayfa, karada yaşayamayan deniz tosbağasıdır. (Ekmek Kavgamız)
• Yoksul yaşayacaksan ne diye dünyaya gelmeli, ne diye yaşamalı? Allah “kulum” diye yaratırmış. Yaratmadan ilkin beş yüz senelik azığını düşünürmüş. Kulunu aç bırakmak Allah’ın şanına yaraşır mıymış? Gel de inan bu masala! (Ekmek Kavgamız)
• Sevgi sana özlem sana
  Tek dileğim var yalnız sana
  Gel yanına bas bağrına.
  Yaşanmıyor sensiz ana
  Annem, annem (Sarı İt)
• Herşeyi “yasa”larla önleyebileceğimizi sanıyoruz: Oysa, yasaya rağmen, Marlboro sigarası polisin gözü önünde satılıyor. (Kırmızı Karanfil)
• Çiçek sevmeyen, insan sevmez (Sarı İt)
• Denizde ağımız çürür, karada kendimiz. (Ekmek Kavgamız)
• Sen gideli geçti günler
  Seni arar evde gözler
  Resmin hatıra kaldı annem.
  Oğlun kızın büyüdüler
  Annemiz nerde dediler
  Ama seni görmediler, annem (Sarı İt)
• Göz iki kulak iki ağız tek, oldukça görüp oldukça dinleyip azca söylemek gerek. (Sarı İt)
• Aylar var görmedim seni
  Aylar var özledim seni
  Taşlar üstünde ağladım
  Fayda yok, ah asla.kimseden
  Ne gelen var ne giden
  Kader alın yazısında, dört duvar içinde (Sarı İt)
• “Malı olan değil, veren zengindir.” (Kırmızı Karanfil)
• Çiçek sevmeyen insan sevmez” derdi. (Kırmızı Karanfil)
• Sevindirici, gönül açıcı olsun yazıların… (Kırmızı Karanfil)
• İşsiz amele, patronun elinde, eze eze kullandığı işçiye karşı bir tehdit vasıtasıdır! (Afrodit Buhurdanında Bir Kadın)
• Sade sen değil; ben de o şekilde… Hepimiz o şekilde. Vaktinden evvel kocadık… (Afrodit Buhurdanında Bir Kadın)
• Yarı aç, yarı tok köpek, her şeyi yapmıya muktedir köpektir. (Afrodit Buhurdanında Bir Kadın)
• Mezarı bile belli değildir balıkçının! Çoluğuna çocuğuna bayramlarda-kandillerde ziyaret edilecek bir gömüt bırakmadan ölürsün. Evlatların denize baka baka ağlaşır kandillerde,bayramlarda. (Ekmek Kavgamız)
• İnsanlar içinde ayakta ölmek,
  hiç kimseye gereksinmemek, mutlulukların en büyüğü… (Kırmızı Karanfil)
• Yeni bir insan nev’i yetiştirmek lazımdı.Kara elmasa kazma sallayacak insan, maden kuyusunda doğmalı… O, gözlerini karanlığa açmalı… Ona göklerin güzelliğini, engin denizlerin maviliğini, tabiatın renklerini, gün ışığını ve güneşi göstermemeli…
  Ömrünü solucanlar benzer biçimde maden kuyularına vakfediş, bu yeni nevi insan için elbet daha azca ıstıraplı olacaktır. (Afrodit Buhurdanında Bir Kadın)