Eğitim

Ortadoğu’da Kanlı Bahar – Hüsnü Mahalli Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ortadoğu’da Kanlı Bahar – Hüsnü Mahalli Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ortadoğu’da Kanlı Bahar kimin eseri? Ortadoğu’da Kanlı Bahar kitabının yazarı kimdir? Ortadoğu’da Kanlı Bahar konusu ve anafikri nedir? Ortadoğu’da Kanlı Bahar kitabı ne konu alıyor? Ortadoğu’da Kanlı Bahar PDF indirme linki var mı? Ortadoğu’da Kanlı Bahar kitabının yazarı Hüsnü Mahalli kimdir? İşte Ortadoğu’da Kanlı Bahar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Hüsnü Mahalli

Yayın Evi: Destek Yayınları

İSBN: 9786054607082

Sayfa Sayısı: 272


Ortadoğu’da Kanlı Bahar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türkiye’de Ortadoğu denilince ilk akla gelen isim usta gazeteci Hüsnü Mahalli’den uzun seneler hafızalara kazınacak bir kitap. Son dönemdeki gelişimleri bu kitabı okumadan değerlendirmeyin….

İşte, deneyimli bir gazetecinin kaleminden Arap Baharı:

Gerçek amaç demokrasi değil, İslam’dır.

Daha dindar bir Türkiye geliyor.

Ortadoğu’da yeni ‘Kıble’ Washington.

Modellerden model seç: Türkiye, Mısır ya da Pakistan!

Artık generaller de camiye gidecek.

Müjdesini Wikileaks vermişti.

100 senelik yeni Büyük Oyun’da 2.Cumhuriyetler gerek.

Suriye düşmeden Arap Baharı yaz olur.

Araplar Cumhuriyet’ten bu yana Türkiye’de yaşanmış olan Laik-İslamcı tartışmaların tümünü şimdi yaşayacak…

Ortadoğu’yu en iyi bilen gazetecilerden Hüsnü Mahalli, Ortadoğu’yu uyumlu İslam’la tekrardan fethetme girişimlerine değişik bir pencereden ışık tutuyor…

(Tanıtım Bülteninden)


Ortadoğu’da Kanlı Bahar Alıntıları – Sözleri

  • Kitaplarla, gazetelerle ve Batı’dan kopyalanan televizyondaki aptalca programlarla insanlara oldukça zekice yeni türden toplumsal ve ruhsal alışkanlıklar aşılanıyor ve “uyumlu” olmaları ve kafalarını zor ve karmaşık işlerle meşgul etmemeleri isteniyor.
  • Suudi mühim bir din adamı fetvasında, “Yanında yakın akrabalarından (babası, kardeşi ya da kocası) herhangi biri olmadan sokağa çıkan bir kız ya da hanım fahişedir” der.
  • Hiçbir siyasal, ekonomik ve askeri gücü olmayan ve nüfusları 3 milyonu geçmeyen Ermeniler 20 senedir Karabağ ve çevresindeki bazı Azeri kentlerini hâlâ işgal altında tutuyor. Ermenistan ve ABD ile Avrupa’daki Ermeni diasporası soykırım konusunu da gündemde tutarak Türkiye’yi sıkıştırmayı sürdürüyor.
  • Başından beri nerede olursa olsun komünizme ve Sovyetler Birliği’ne karşı her türlü mücadelenin içinde olan Suudiler Hicaz ülkesini ele geçirdikleri 1744 yılından itibaren hep Osmanlı ve Türk düşmanı olmuşlardır.
  • Daha açık bir ifadeyle ABD; Sovyetler Birliği’ni ve onun bölgedeki tüm yandaşlarını dağıtmak ve komünizmi ideolojik olarak yenmek için ilkin gerici, anti-demokratik ve faşist iktidarları, sonrasında da din olarak “İslam’ı” tabanca olarak oldukça iyi kullandı.
  • Filistin, Irak, Lübnan, Afganistan, Somali, Çeçenistan ve benzeri yerlerde süregelen işgal ve katliamlarla Müslümanları devamlı kışkırtan ABD aslına bakarsak onları radikalizme bilerek ve bilgili olarak itiyor.
  • Amerikan egemen güçlerinin tek bir ilgi alanı var, o da kendi çıkarlarıdır.
  • Üstelik Alevi kökenli ve göz doktoru olan Suriye lideri genç Esad Batı’yla her türlü diyaloğa hazır ve İsrail’le barışmaya istekli bulunduğunu her fırsatta söylüyordu. Bununla yetinmeyen Esad, Başbakan Erdoğan’a her türlü yetkiyi vererek İsrail’le konuşmasını istedi.
  • Suudi Arabistan’da devlet memurları mesailerinin büyük bölümünü ekran başlangıcında borsayı takip ederek geçiriyor.
    Porno kasetler ve CD’ler en oldukça bu ülkede satılıyor. 50’yi aşkın Müslüman ülkenin tümünde değişik alanlarda değişik anlayış, uygulama ve problemler var.
  • Batı’ya gore uyumlu olanların yeni Kabe’si Washington olmalıdır…
  • Türkiye yüzlerce toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel, tarihsel ve genetik nedenlerden dolayı dinsel tartışmalar açısından ötekilerden değişik bir ülkedir ve öyleki kalacaktır.
  • BOP ‘un amacı BIP i gerçekleştirmektir…
    Yani Büyük israil projesi…
  • …İsrail kurulduğu günden itibaren Filistin halkına yapmadığını bırakmadı. En son Aralık 2008’de Gazze’ye hücum eden İsrail minimum 1.600 Filistinli’yi öldürdü ve 5.000 kadarını yaraladı. Gazze yerle bir edildi.
  • Bugün İslam’ın en yoğun yaşandığı sanılan Suudi Arabistan’da insanların dini imanı para.
  • Kardeşi CIA Başkanı Ailen Dulles, “Sovyetler Birliği’ne karşı silahla değil fikirlerle saldırmalıyız” diyecekti. Dulles kardeşlerin din ve fikirler söylediği şey düpedüz İslam’dı.


Ortadoğu’da Kanlı Bahar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bitmek bilmeyen kavga!
Seneler seneler ilkin insanoğlu Tanrı’yı aramaya adım atar. Arar arar ve sonrasında bulur Tanrısını, fakat Tanrıları farklıydı insaoğlunun; kimi taşı, kimi doğayı, kimi insanı, kimi görünmeyeni Tanrı kabul etti. Peki hangisi gerçek Tanrıydı? Tanrı neredeydi? İnsanoğlu geçmişten bu yana arar durur Tanrısını, kimi buldu, kimisi asla bulamadı…
Gelelim siyasete. İnsanoğlunun bitmeyen kavgası, bitmeyen aç gözlülüğü…
Hâlâ sürmekte Tanrı arayışı ve politika.
Efendim bu kitapta ele alınan mevzu Ortadoğu ve Batı çatışmasıdır. Bu çatışmada baş gösteren ise İslam mevzusudur. Elbette Ortadoğu denilince İslam gelir akla, peki Batı’nın derdi neydi? Elbette kendi çıkarları.
❝ Bu ‘Kitap’taki “Batı” ağırlıklı olarak ABD anlama gelir. Bazen de ABD ile bazı AB ülkeleridir. Arada bir ABD, AB ve Kanada ile Avustralya benzer biçimde “Hıristiyan” ülkeler anlama gelir. Arada bir bunlara İsrail’i ve ABD yanlısı öteki ülkeleri ekleyebiliriz. ❞
Diye açıklıyor yazar.
Kitabı okur okumaz karşınızda elbet ABD’yi buluyorsunuz, ek olarak kitabın kapağına bakınca gene ABD’yi açıkça görmek mümkün.
Ortadoğuyla uğraşan kişileri gösteriyor bizlere yazar. Aslında bu kitap yazarın makalelerinin toplamı diyebiliriz ya da bu mevzunun yer almış olduğu yazıları.
❝ Bu ‘Kitap’, genel analizleri içinde Batı’nın kendi dinsel, etnik, mezhepsel, siyasal, ekonomik ve kültürel çelişkilerini göz ardı etmez. ❞
Elbetteki Ortadoğunun kendi iç çelişkilerini, inançlarını göz önünde bulundururken karşı tarafın da iç meselelerine, inançlarına bakmamak olmazdı. Her ne olursa olsun ağırlıklı olarak Ortadoğu işlenir.
❝ Bu ‘Kitap’, emperyalizmin kendi içindeki ideolojik, politik, ekonomik, eylemsel çelişki ve çatışmalarını; Hıristiyan Batı’nın mezhep savaşlarını; Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında 60 milyon insanoğlunun öldüğünü unutmaz. ❞
Yaşanan vakalar hatırlatılır ve o dönemde ki siyasal gelişmelerin insanoğlu üstünde ki pozitif-negatif tesirleri anlatılır. Her ne olursa olsun burada masum insanların zararı dokunan çıkmış olduğu, uyanık ve akıllı kişinin işine geldiği görülür.
❝ Bu ‘Kitap’a gore “Batı”; egemen olan ideolojileri, güç merkezlerini ve onlarla beraber geleneksel anlayış ve mantaliteleri özetleyen bir kavramdır. ❞
Bununla kalmaz elbet gene Ortadoğu, dünya savaşları, yöneticiler, din vs. vs. işlenir.
Ben burada aslolan mevzu olarak Müslümanları görüyorum şundan dolayı devamlı Müslümanlara karşı bir çatışma var, dünya adeta Müslümanlara karşı gibidir. Amaç doğal olarak ki gene çıkarlar.
❝ Bu ‘Kitap’, ek olarak Müslümanların ve İslamcı güçlerin geçmişte ve yakın gelecekteki tüm çelişki, çatışma ve kanlı kırımlarını da göz ardı etmez ve Müslümanların içinde bulunmuş olduğu içler acısı durumları öncelikli sorun olarak görür. ❞
Gerçekten de okuduğunuzda Müslümanların içler acısı halini görmüş olacaksınız. Müslümanların Batıya iyi mi uydukları, Batıya karşı iyi mi kuklalaştıklarını görmek mümkün. Elbette Batıya karşı mücadeleci olanlar oldu, bir oldukça noktada başarıya ulaşmış olanlar da oldu sadece kafi olmadı. Şuan da bile baktığımızda İsrail’e karşı Müslümanlar bir şey yapamıyor hatta yapmıyor şundan dolayı İsrail’in arkasında ABD var. Müslüman ülkelerin yöneticileri ABD’nin kuklası olmuşken hangisi kalkıp bir şey yapabilir. Konuşan oldu mu? Kısmen oldu fakat şunu ihmal etmeyin “konuşma değil, hareket lazım.” şu şekilde bir söz vardır hani “sözle peynir gemisi yürümez.” işte vaka bu.
❝ Bu ‘Kitap’, dinleri ne olursa olsun insanların her türlü bağnazlıktan uzak “insan” benzer biçimde beraber yaşayabileceklerini ve yaşamaları gerektiğine inanır ve “fena” Batı’da da oldukça iyi insanların varlığını görmemezlikten gelmez ve onları önemser. ❞
İnsanoğlu geneli birlik, beraberlik, kardeşlik, barışçıl benzer biçimde benzer biçimde şeyler ister öyleki değil mi? Ama gel gör ki bir çok sözde, şundan dolayı biz birbirimizin düşüncelerini, davranışlarını çekemiyoruz. Şu şekilde ki; bir insanoğlunun düşüncesi bizlere uymadımı eleştiririz fakat uydu mu yere göğe sığdıramayız, bir insanoğlunun davranışı bizim kuralımıza uymadı mı dışlarız. Kabul edin “Biz insanoğlu birbirimizi kabullenemiyoruz, farklılığımızı kabullenemiyoruz” o denli. Biz insanoğlu çoğumuz her ne kadar iki göz, iki kol, ağız, burun olarak evet benzersek de davranış, fikir ve davranış benzer biçimde mevzularda benzer değiliz.
Ortak noktamız var ise o da şudur “nankörüz, benciliz, aç gözlüyüz.”.
Bu kitabın yazılardan oluştuğunu söylemiştik, kitapta şu şekilde geçiyor:
❝ bu herhangi türden bir kitap değil… Bu aralıklı olarak bir ayda yazılan tek bir makaledir. ❞
ABD ve yandaşlarının istediği tek bir şey var, o da “İslam’ı tüm yücedeğerlerinden” uzaklaştırmaktır.
Yani, Müslümanlar haksızlığa, zulme ve Batı ile İsrail kaynaklı tüm kötülüklere kızmamalı ve direnmemeli. Olayı görmezden gelmemizi ve birlik olmamamızı istemekte, istediklerini başarılıyorlar mesela Kudüs’te yaşanmış olan vakalara oldukça iyi sessiz kalıyoruz.
Müslümanlar ilkin umutsuz ve çaresiz kılınmalı, sonrasında da inançları gereği kaderciliğin pençesine teslim edilmeli! Hani her şeye alınyazısı böyleymiş deyip köşeye çekilmesi ve Allah büyük, Allah yardım eder deyip köşe çekilip bir tek yakarma etmek fakat hareket etmenin ve uyanmanın bilincinde değiliz. Kader inancı bizde maalesef oldukça cahilce bilinmekte, madem her şey alınyazısı de var ise bizim burda ne işimiz var?
Müslümanlar İslam’a bir din olarak değil bir hobi ya da kendi kişisel ve grupsal çıkarlarını elde eden bir parti programı veyahut da dernek ve cemaat tüzüğü olarak inanmalı ve öyleki yaşamalı. Müslümanlar da gruplaşma görülür. Müslümanlar da particilik, kurumsallık var. Şeriat olan bir ülkede parti olması bilmiyorum komik geliyor. Ayrıca çeşitli programlarla insanları birbirini düşürme mevcut.
Genel olarak baktığımızda ABD amacının çoğuna ulaşmış. Ayrıca Müslümanları ayaklandırmak ve huzurunu bozmak için Peygamberimiz ile ilgili karikatür yapıldığını da unutmayalım.
Ortadoğu ele alınırken Türkiye’de mevzuya dahil oluyor yer yer sonuöta bizde Müslüman olarak biliniyoruz ek olarak geçmişte Osmanlı olması, Ortadoğuyla zamanında içli dışlı olmamız da mevzuya dahil olması görülür. Batı bir oldukça kez bizim ülkemizle de uğraşmış ve uğraşmakta. Kitap ek olarak Kısrıs sorununu da dikkat çeker.
Anlatacak o denli oldukça şey var ki, anlat anlat bitmez şundan dolayı hâlâ devam eden mevzular bunlar.
İncelemeyi burda bitiriyorum, kitabı genel olarak ele aldım hatta oldukça kısa ele aldım, araştırma yazmamda ki niçin bana tavsiye edilmesi ve araştırma yazmamı rica edilmesiydi. Mahmut_e oldukça teşekkür ederim :))
Okuyun derim bence, ben okurken baya sinirlendim fakat nasıl yapsak işte olan oluyor.
Keyifli okumalar. (Duhâ)

Ortadoğu’da Kanlı Bahar: 2019’un ağustos ayında Ortadoğu’da ‘Kanlı Bahar’ hala devam ediyor. Amerika’nın kendi çıkarları doğrultusunda bu coğrafyayı kana bulamasının resmi adı ‘Arap Baharı’ olsa da gerçekleşen Kanlı Bahardır. 2011’de süregelen bu yıkım, yok etme, sürgün, katliamlar tüm hızıyla devam ediyor. Suriye’yi işgal etme harekatı üstünden 8 yıl geçti. Kitabın yazıldığı süre üstünden 7 yıl geçti. İnsanlığın Amerika ve onun işbirlikçileri tarafınca katledilmesi üstünden 8 yıl geçti. Ve insanlık ölürken ‘para babaları’ ellerini ovuşturmaya devam ediyor.
Şimdi şunu sormak lazım: Suriye’de bu ‘dış güçlerin’ katliamları ne zamana kadar sürecek. Libya’da Kaddafi’yi katledip demokrasi getirecek onur yoksunları, iç unsurlarla birlikte Libya kaynaklarını sömürülmeye devam ediyor. Peki, Türkiye’nin bilhassa 1980’li yıllardan itibaren inşaat sanayinde büyük yatırımlarına ve işçi yatağına ne oldu? Şu an Libya’da kim kime dum duma; kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı bir süreç devam ediyor. Lakin özgürler mi?
Suriye Arap Cumhuriyeti ve başlangıcında bulunan Beşar Esad’ı beğenip beğenmemek ayrı durumken, Amerika ve onunla ortaklaşa iş yapanların yürüttükleri işgal, imha planlarını ise ek olarak ele almak gerekiyor. Suriye’nin toprakları Amerika tarafınca işgal edilmiş durumda. Suriye’de tek çözüm var. O da BM’ye gore egemen bir devletin sınırlarına saygı duyulacak ve egemen devletin içindeki terörist unsurları temizlemek için hepimiz ona yardım edecek.
Türkiye iyi mi ülke sınırları (kimi zaman haricinde da) içinde operasyon yaparak terörist unsurları etkisiz hale getirmeye çalışıyorsa, Suriye de kendi toprakları içinde terörist unsurlarla savaşım ettiğinde niçin problem oluyor? Silahlı muhalif olabilir mi? Şu an Suriye devletinin yanında yer edinen Rusya Federasyonu ve İran İslam Cumhuriyeti ile sınırları içinde pisliğin büyük kısmını temizledi. Burada anahtar konum Türkiye’de. Türkiye eğer Suriye ile 2011 öncesi benzer biçimde resmi düzeyde bağlantı kurduğu andan itibaren Amerika’nın buralarda meydana getirmeye çalmış olduğu suni ‘yeni çekiç güçler’ de çökecek.
Türkiye’nin menfaati Suriye iledir. Amerika ile birlik olmak sadece kan, gözyaşı, zulüm getirir. Büyük iblis Amerika, son olarak 15 Temmuz 2016’da darbeyi iyi mi organize edip ve ‘incirlik’ üssünü teröristlere iyi mi kullandırdığını cümle evren görmüş oldu. Hala bir Amerikanperstlik yapmanın anlamı da yok.
Hüsnü Mahalli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir Suriyelidir. Yani orada dünyaya gelen, büyümüş, okumuş, sonrasında Türkiye’de okul hayatına devam ederek burada çalışmaya başlamış. Onu anlatmaya kelimeler yetersiz kalıyor. Bir de masa başlangıcında, ekran karşısında oturup hayatında Suriye’ye gitmemiş, suyunu içmemiş, yemeğini yememiş, sokaklarında dolaşmamış kişiler var. Bunlar ‘uzman’ vasfıyla büyük büyük sözler ediyorlar. Ama sözleri ekranın dışına çıkmaz, karşılık bulmaz. Zira o coğrafyanın (salt Suriye de değil) tarihini, kültürünü, etnik yapısını, dinlerini, mezheplerini, siyasetini, aşiretlerini bir tek kağıt üstünde tanımaya çalışıyorlar. Bu bilmeyen, tanımayan kerameti kendinden menkul ne idiği belirsiz kişiler, ‘havuz uzmanlığı’ yaparak televizyonlarda arzı endam ediyorlar. Bunlar sözde bir şey konu alıyor, Hüsnü Mahalli ise realiteden bahsediyor, lakin yok sayılmaya devam ediliyor.
Amerika’nın Ilımlı İslam projesinin altı kazındığında köktencilik dini yapıları dolaylı yada direkt desteklediği ortaya çıkıyor. Mesela diyor, Irak’ta laik Sünni kesim varken, bu tarz şeyleri dışlayıp köktenci unsurlarla niçin ortaklaşa iş yaparak, bu coğrafyanın tüm unsurlarını birbirine kırdırıp ve bunu da oralarda bulunan mahalli unsurlarla daha kolay tezgahlamasını konu alıyor.
Oldukça garip anekdotlarla zamanı sevdirecek kadar durumları güzel konu alıyor. Mesela, 1798 senesinde Mısır’ı işgal eden Fransız Bonapart’ın kendini Müslümanları, Osmanlılardan oldukça daha iyi sevdiğini, Kur’an’a ve Peygamberine de büyük saygı duyduğunu söyleyip halk içinde adı Ali Napolyon Bonapart Paşaya çıkan Bonapart, heyetiyle birlikte Cuma namazına iştirak etmesi benzer biçimde enteresan bilgiler de içeriyor.
Büyük Ortadoğu Projesinin çıkış yeri ve olacaklar üstüne düşüncelerini paylaşıyor. Tunus, Libya, Cezayir, Mısır, Yemen, Fas, Bahreyn’de yaşananları da okuyucuya aktarıyor. Bu sayede ayrıntıya girmeden genel bir Ortadoğu tarihini de okuyoruz.
Hüsnü Mahalli oynanan ‘Büyük Oyun’u deşifre ediyor. Tek tek konu alıyor. Bu coğrafyada yaşananlar bu kadar net, bu kadar dolaysız, bu kadar güvenilir bir halde zor anlatılır. Onu başarıyor. Bu coğrafyanın makus talihini, yaşanmış gerçek örneklerle konu alıyor. Anlatırken de söylediği benzer biçimde, ders alınmadığı için yeniden yeniden sahneleniyor ‘Büyük Oyun’.
Amerika’nın işgal planı üstünden 8 yıl geçti. Hüsnü Mahalli 2012 senesinde gazete köşelerinden kitap sayfalarına taşınan bu kitabında 2012 yılına kadar geçen sürede yaşananları sıcağı sıcağına konu alıyor. Ortadoğu’yu en iyi bilen -ki kendisi oralı zaten- gazeteci olarak 2012 senesinde bu kitabı çıkartıyor.
İlk baskısı ocak 2012 de meydana getirilen kitabın ben şubat 2016 tarihindeki ‘güncelleştirilmiş’ baskısını okudum. Kitabın baskısı yok. Bu kitabı bulup okuduğunuzda hiçbir şey kaybetmeden oldukça şey kazanırsınız. Tarihlerin önemi yok. Zaten oynanan oyunlar sürdüğü için bir tek süre çizelgesi ileri de duracak.
Ezcümle: Bu kitabı 18 – 22 Ağustos 2019 tarihleri içinde okudum. Bu yazı ise 26 Ekim 2021 tarihinde 1000Kitap sitesine eklendi. 2021 yılı itibarıyla Amerika’nın Suriye’yi işgal planı hala yürürlükte. Ve Hüsnü Mahalli Ortadoğu’daki Kanlı Baharı yazmaya hala devam ediyor… (S. Ali)

vaadedilen toprakların teslimat seremonisi: ortadoğu ve şimal afrika coğrafyasındaki kasırganın arap baharı olarak tanımlanıp, büyük bir buyuruculuk oyunuyla yağmayla, cinayetle, ihanetle bir devri kapatıp müslümanların zavallılaştırıldığının hikayesi. maalesef bitmedi devam ediyor. son adım son rötuşlar finale gidiyoruz. 100 yılık planı bu gün yönetenler büyük bir hırs ve iştahla sona doğru yaklaşıyor. ne yazıkki yılların bu coğrafyada kazandırdiği tüm değerler yok oluyor. yakın tarihde köle birtoplum haline gelecek tüm orta doğu halkı yakın tarini büyük bir nefretle anacaktır. türkiye son nokta olacak. (Hakan Komut)


Ortadoğu’da Kanlı Bahar PDF indirme linki var mı?


Hüsnü Mahalli – Ortadoğu’da Kanlı Bahar kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Ortadoğu’da Kanlı Bahar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hüsnü Mahalli Kimdir?

23 Mayıs 1949 senesinde Suriye’nin Halep kentinde hayata merhaba dedi.

26 Kasım 1979 senesinde İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’ndan mezun oldu.

20 Mayıs 1982 senesinde İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nda yüksek lisan eğitimini tamamlamış oldu.

1989 senesinde Suriye Arap Haber Ajansı (SANA) adına Türkiye’de çalışmaya başladı.

1993-1999 süre diliminde BBC Arapça servisinde çalıştı.

2000 senesinde geçici olarak El Cezire Televizyonunda bulunmuş oldu.

2001-2003 yılları aralığında tekrardan BBC Arapça servisinde çalıştı.

2004 senesinde ise SANA’ya dönüş yapmış oldu.

Arap devletlerinde radyo, mecmua, gazete ve ajans benzer biçimde basın gösterim kurumlarında çalıştı.

2011 senesinde Türk vatandaşı oldu.

Sarı Basın Kartı sahibidir.


Hüsnü Mahalli Kitapları – Eserleri

  • Ortadoğu’da Diktatörler
  • Ortadoğu’da Kanlı Bahar
  • Maniki Dünya
  • Al Sana Bahar
  • Misyon
  • Kelepçe
  • Diren Suriye
  • Filistin Benimdir
  • Arap İşi Demokrasi
  • Dağınık Düşünceler
  • Ortadoğu’da Büyük Tiyatro
  • Tezkereden Tezkereye Gerçekler


Hüsnü Mahalli Alıntıları – Sözleri

  • Ne pahasına olursa olsun başarmak istiyorlardı.
    Ama Suriye halkını yenemediler.
    Dünya tarihinin tümünde, Suriye benzeri bir vaka yaşanmamıştır.
    100 ülke 300 bin ruh hastası katili yanlarına alarak Suriye’ye çullandı, fakat olmadı. (Dağınık Düşünceler)
  • Batı daima içimizdeki işbirlikçileri buluyor, onları satın alıyor, onlara en iğrenç ve rezil işlerini yaptırıyor, maddi ve içsel bedelini ödüyor ve işi bitince onları bir kenara atıyor.İran Şahı, Adnan Menderes, Saddam, Kutsal, Bin Ali, Andullah Salih be Kaddafi vakalarında olduğu benzer biçimde.Hiç kimse ders almadığı için sırada ne olursa olsun başkaları var ve olacak.Ruhlarını şeytana satanlar er ya da geç şeytanın kazığını yer. (Misyon)
  • Ama Suriye ordusu ve halkı iyi dayanmıştı.
    Beklenenin tersine Suriye ordusu parçalanmadı ve birilerinin ummuş olduğu benzer biçimde Sünni askerler “Alevi Esad”a karşı ayaklanmadı.
    Üstelik ordunun neredeyse yüzde doksanı Sünni’ydi. (Kelepçe)
  • İsrail medyası sık sık yaralı İslamcıları ziyaret eden Başbakan Netanyahu’nun görüntülerini yayınlıyordu.
    İsrail medyasına gore 2600 kadar İslamcı militan İsrail’de tedavi edilmişti.
    Radikal Yahudilerin köktencilik İslamcılarla ittifakı. (Kelepçe)
  • Şam’a giren Fransız ordu komutanı General Henri Gouraud’dur. ilk iş olarak Selahaddin Eyyubi’nin türbesine gider ve türbeyi tekmeleyerek şu meşhur lafını eder: ‘“Ey Selahaddin, hadi kalk bak biz yeniden buradayız ama sen yoksun.” (Diren Suriye)
  • Allah adına kafa kesenleri.
    Allah adına küçücük kızlara saldırı edenleri.
    Allah adına Allah’a ihanet edenleri.
    Allah adına Allah’ın ‘yapmayın’ söylediği her şeyi yapanları.
    Allah adına tüm günahları işleyenleri.
    Adları asla mühim değil. Mühim olan niçin ve iyi mi ortaya çıktılar, çıkarıldılar. Mühim olan kimdir onları yaratan? Kimdir bu hale getiren? Kimdir onları seven? (Al Sana Bahar)
  • …İsrail kurulduğu günden itibaren Filistin halkına yapmadığını bırakmadı. En son Aralık 2008’de Gazze’ye hücum eden İsrail minimum 1.600 Filistinli’yi öldürdü ve 5.000 kadarını yaraladı. Gazze yerle bir edildi. (Ortadoğu’da Kanlı Bahar)
  • Hiç kimse “Yahu çoğunluğu yabancı 200 bin terörist Türkiye’de ayaklanmış olsaydı hükümet ne yapardı?” diye sormadı. (Kelepçe)
  • Zira Şerif Hüseyin ile tezgâh çeviren Lawrence İngilizlerin 150-160 senedir ortaklaşa iş yapmış olduğu Suud ailesiyle de oyun yapıyordu. Bu işbirliğinin sonucu olarak İngilizler ayaklandırmayı Mekke’den başlatan Şerif Hüseyin’i yavaş yavaş kuzeye doğru sürüklediler. Amaç, Hicaz denilen toprakları yeni sahipleri olacak Suud ailesine bıraktırmaktı. Üstelik oradan petrol kokusu da gelmeye başlamıştı. (Diren Suriye)
  • Hatta 1952-1970 döneminde Mısır ve Arap âleminin devrimci önderi olan Nasır’ın bir sözü vardır: “Suriye, Arap milliyetçiliğinin hep atan kalbidir.” (Diren Suriye)
  • Hikâye “Bahar”ın oldukça öncesinde başlamıştı.
    Lübnan’ın eski başbakanı Rafik Hariri 14 Şubat 2005 te öldürüldü. Sevgililer Günü’ndel Aşka oldukça meraklı Batı ve onun bölgesel işbirlikçileri kıyameti kopardı. Onlara gore bu işi “Gaddar Esad” yapmış oldu. (Al Sana Bahar)
  • ”Savaşım ” onurlu inanlar içindir . (Arap İşi Demokrasi)
  • Boşuna dememişler ‘En tehlikeli olanlar kendilerini bilge sanan yarı cahillerdir.’Allah bizleri onların şerrinden korusun! (Misyon)
  • Elli yedi Müslüman ülke içinde laik olan nerede ise yok. Gerçek anlamda demokrasi oldukça azca sayıda ülkenin şansı. Okuma yazma, kitap ve gazete okuma oranları başta olmak suretiyle birçok kriterde dünya standartlarının oldukça peşinde olan Müslüman ülkeler, yeraltı kaynaklarının zenginliğine karşın çoğunlukla açlık, sefalet ve bilgisizlik içinde. Koltuk sevdası oldukça kuvvetli olduğundan yolsuzluğun oldukça yaygınlaştığı bu ülkelerde demokrasi kısaca özgürlük ve insan hakları adına hiçbir şey doğru işlemiyor. Her şey egemen güç ya da güçlere gore ayarlanıyor. Ama asla kimse oturup da bunun nedenlerini sorgulamıyor. Hiç kimse bilim ve hızla gelişen teknolojinin ardında koşmuyor. Hiç kimse “Din ve dini kullanan siyasal Islamcılar bu işin neresinde?” diye sormuyor, soramıyor. Soramadığı için de işler hep kötüye gidiyor. Kötüye deva arayan da yok. En kolayından “alınyazısı” deyip geçiliyor. Ama geçmiyor şundan dolayı geçmemesi içen siyasal güçler ve onlara hizmet eden toplumsal yapılar devamlı işbaşında. Din hepimiz için oldukça etkili tabanca. “Koltukları daim” olsun diye. (Ortadoğu’da Diktatörler)
  • Türkiye kendi Kürtleri ile savaşıyor fakat Irak Kürtlerine sınırsız destek veriyordu. Türkiye’den intikam almak isteyen Saddam kendi Kürtleri ile savaşırken PKK ya yardım ediyordu. İran ise kendi Kürlerinin her ayaklanmasını bastırmasına rağmen hem Irak Kürtlerine hem de PKK ya destek veriyordu. Suriye kendi Kürtleri ile asla savaşmamış olmasına karşın bazı haklarını vermiyor fakat Irak Kürt liderlerini ve Öcalan’ı Şam’da konuk ediyordu. (Maniki Dünya)
  • Halep’te Zekeriya ya da öteki adıyla Emevi Camii var. Hemen arkasında o inanılmaz daracık sokaklarıyla Kapalı-çarşı. Silahlı gruplar 2012’nin başlangıcında bu camiyi ele geçirerek komuta merkezine dönüştürdüler. Bu da yetmedi tüm silahlarını caminin içinde depo ettiler. Sonra caminin minaresinden dürbünlü tüfekle bölgedeki askerlere ateş etmeye başladılar. Suriye ordusu gelip onlarla çatışınca kıyameti kopardılar, “Vay efendim Esad ordusu camiyi bombaladı!” diye. YouTube’da görüntüler paylaştılar. Türkiye medyası da o süre onların bu yalanını pazarladı. Tıpkı binlerce yalanını pazarladığı benzer biçimde… (Diren Suriye)
  • Yusuf Azma, Osmanlı ordusunda uzun süre vazife yapmış, Enver Paşa’yla oldukça yakın çalışmış, Çanakkale Savaşında bulunmuş ve Osmanlı ordusu için askerlik eğitim kitabını yazmış bir subaydı. 1918’de Osmanlı ordusu dagilinca ulkesi Suriyeye dönmüş ve 1919-1920 doneminde ilk ulusal orduyu kurmuş ve Savunma Bakanı olmuştu. Ülke Fransız işgaline uğrayınca Suriyenin ilk şehidi oldu. Öldüğünde tek bir kızı vardı o da annesiyle beraber memleketi Bursa’ya dönerek yerleşti.
    İbrahim Henano Kürt kökenliydi. Erzurum kaymakamı olarak vazife yapmış ve Erzurumlu bir hanımla evliliğe ilk adımını atmıştı. Osmanlı dağılınca o da ülkesi Halep’e döndü ve derhal halkı işgalcilere karşı örgütlemeye başladı. 1935’te veremden öldü (Arap İşi Demokrasi)
  • Bugün Suriye’de yaşananlar ilk değil. 1977’de şimdi olduğu benzer biçimde ” Alevilik ” konusunu bahane eden Müslüman Kardeşler Baba Esad’a karşı ayaklandı. Suudi Arabistan, Ürdün, Saddam yönetiminde Irak ve CIA onlara yardım ediyordu. 1977-1982 döneminde Müslüman Kardeşler militanları Esad’a yönelik 3 suikast teşebbüsünde bulunmuş oldu ve binlerce Suriyeli ilerici aydın , hekim, akedemisyen ve askeri öldürdüler. Şubat 1982’de Halep ve Hama kentlerinde kapsamlı bir ayaklanmayı örgütleyen Müslüman Kardeşlerin liderleri Halep’te yakalanmasına karşın Hama’da ayaklanma oldu . Suriye ordusu tarafindan kuşatılan şehir yoğun çatışmalara sahne oldu . Ayaklanma bastırıldı ve binlerce Müslüman Kardeşler militanı öldürüldü fakat Batılı ülkeler ve medyaları buna ” Hama Katliamı ” dedi. (Misyon)
  • Afrika ülkelerinden, Arap ülkelerinden ve öteki ülkeler. den… İsrail’i yönetenlerin büyük kısmı dışarıdan gelmiş adlar. Bir tek ideolojinin etkisiyle:
    Siyonizm.
    Bir tek amaç için:
    Ne pahasına okursa olsun Büyük İsrail Devleti’ni oluşturmak. Ilkin Filistin halkına yönelik terör ve kırım başladı sonrasında da Filistinliler ülkelerinden kovuldu… Bu da yetmedi 1956, 1967, 1973 savaşları, 1982 Lübnan işgali ve sonrasında sında gene Lübnan’a yönelik kapsamlı saldırılar… Arada bir Suriye’yi bombaladılar. Hepsi Nil’den Fırat’a kadar uzanan Büyük İsrail Devleti’ni oluşturmak, “Arz-ı Mevut” hikâyesini gerçekleştirmek içindi. Dünyadaki 14,2 milyon Yahudi bu topraklarda toplanacak, Aksa Camii altında Süleyman Tapınağı’nın izleri bulunacak, Büyük İsrail Devleti kuru lacak ve Yahudiler dünyaya egemen olacak! İster gül ister ağla fakat İsrailliler buna inanıyor. 14,2 milyon Yahudi, 7 milyara karşılık!
    1,5 milyar Müslüman’ı ek olarak belirtmeye gerek yok!
    İdeal İsrail! (Ortadoğu’da Diktatörler)
  • Bugün eğer İran ölümüne oğul Esad’a haiz çıkıyorsa sebebi baba Esad’a olan vefa borcudur. Yani bugün İran internasyonal emperyalist , siyonist ve gerici saldırıya karşı savaşan oğul Esad’ı kurtardıysa 30 yıl ilkin baba Esad da Humeyni’yi mutlak bir yenilgiden kurtarmıştı. (Maniki Dünya)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş