Eğitim

Allah’a Öğretilen Din – Emre Dorman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Allah’a Öğretilen Din – Emre Dorman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Allah’a Öğretilen Din kimin eseri? Allah’a Öğretilen Din kitabının yazarı kimdir? Allah’a Öğretilen Din konusu ve anafikri nedir? Allah’a Öğretilen Din kitabı ne konu alıyor? Allah’a Öğretilen Din PDF indirme linki var mı? Allah’a Öğretilen Din kitabının yazarı Emre Dorman kimdir? İşte Allah’a Öğretilen Din kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Emre Dorman

Yayın Evi: İstanbul Yayınevi

İSBN: 9786056621222

Sayfa Sayısı: 416


Allah’a Öğretilen Din Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dini mevzularda neredeyse her kafadan bir ses çıkıyor ve Allah’tan öğrenilmesi ihtiyaç duyulan din, Allah’a öğretilmeye kalkılıyor. Allah tarafınca indirilen dini O’na öğretmeye kalkanlara şu şekilde söyleniyor Kur’an’da: “Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysa Allah gökte ne var, yerde ne var hepsini bilir. Allah her şeyi oldukca iyi bilmektedir.” (Hucurat Suresi 16) “…De ki: Allah’ın, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi Allah’a haber veriyorsunuz?” (Yunus Suresi 18).

Peygamberimiz Kur’an’da: “Ben bir tek bana vahyolunana uyuyorum.” (En’am Suresi 50), “Sizi bir tek vahiy ile uyarıyorum.” (Enbiya Suresi 45) diyor ve Kur’an bizlere peygamberimizin hesap günü: “Rabbim hakikaten benim toplumum, bu Kur’an’ı terkedilmiş (bir kitap) olarak bıraktılar.” (Furkan Suresi 30) diyerek ümmetinden şikâyet edeceğini bildiriyor. Buna karşın Kur’an ile yetinmeyen ve ayetlerini içlerine sindiremeyenler, bu uyarılara ve “İste bunlar, Allah’ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal bu şekilde iken Allah’tan ve onun ayetlerinden sonrasında hangi hadise (söze) inanıyorlar” (Casiye Suresi 6) benzer biçimde ayetlere karşın “hadis” başlığı altında dinimiz ve peygamberimiz hakkında Kur’an’a uygun olmayan birçok rivayette bulundular ve bu rivayetler ile Allah’ın indirmiş olduğundan uzak yeni bir din uydurdular.

Bu çalışmada geleneksel din algısı açısından Kur’an ile beraber dinin deposu kabul edilen ve en güvenilir hadisleri ihtiva etmiş olduğu iddia edilen Kütüb-i Sitte’deki (altı ünlü hadis kitabındaki) hadis rivayetleri ele alınmıştır. Bu rivayetlerin en başta Kur’an ile sonrasında kendi aralarında sonrasında da akıl, mantık ve yaratılışımız ile çelişkileri gösterilmeye ve Kur’an’dan hareketle dinimiz ve peygamberimiz hakkında doğru malum yanlışlara dikkat çekilmeye çalışılmıştır.


Allah’a Öğretilen Din Alıntıları – Sözleri

  • “Kur’an, din adına hak ile batılı birbirinden ayıran Keskin bir bıçak, kırılgan bir terazidir.”
  • “Allah kimseyi din polisi kılmamıştır. Allah Kur’an’da Peygamberimize: ‘Sen onların üzerine bir ceberrüt değilsin. O halde benim tehdidinden korkanlara Kur’an ile nasihat ver -Kaf Suresi/45’ ….. ‘Yüz çevirirlerse biz seni onlar üstüne bekçi göndermedik. Sana düşen, tebliğden başkası değildir -Şura Suresi/48’ denilmiştir.”
  • “Sen onların üzerine bir ceberrüt değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara Kur’an ile nasihat ver.” (Kaf suresi 45)
    “Yüz çevirirlerse biz seni onlar üstüne bekçi göndermedik. Sana düşen, tebliğden başkası değildir.” (Şura suresi 48)
  • “İslam, ne bugünkü müslümanların tavır ve yaşayışları, ne islam tarihinin şu yada bu süreci, ne de islam adına kaleme alınan şu yada bu kitabın anlattıklarıdır. İslam Kur’an’dır.”
    İsmail faruki
  • Allah’ın sözünü kafi görmeyen ve bir anlamda din adına onun sözlerine tam bir teslimiyet ile güvenmeyen biri müslüman olabilir mi? Bir çok Müslüman, âlim saydığı kişilere ve kitaplarına güvenilmiş olduğu kadar Allah’a ve kitabına güvenmiyor ya da onu kafi görmüyor. Dini direkt Allah’tan değil alim saydıkları kişiler üstünden öğrenmek istiyorlar. Oysa Allah bu kitabı bir tek belli insanoğlu okuyup idrak etsin diye indirmedi. En bilgisiz olandan, en bilgiliye kadar her seviyeden insana hitap edebilecek eşsizlikte bir mesajdır Kur’an. Hiç okumadığı Kur’an’ı kafi bulmuyor şu demek oluyor ki bir anlamda ona gerektiği benzer biçimde itimat duymuyor ve gene birçoğundan habersiz olduğu hadis rivayetlerini Kuran’ın önüne koyuyor bir çok insan. Eğer bu kişiler Kur’an dışı kaynaklara güvenip bağlandıkları kadar Kur’an’a baglansalar, o süre gerçekte bu kaynaklara gerekseme olmadığını anlayacaklar.
  • “Kur’an’ın ruhumuzun şifası bulunduğunu unutup hangi ayetin hangi hastalık ya da derde iyi geldiğini söyleyerek onu üfürük kitabına çevirmeye çalışanlar, hesap günü Allah’ın huzurunda iyi mi duracaklar?”
  • Dolayısıyla “Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. Hakkında sustuğu ise serbesttir..” şeklindeki hadis rivayeti peygamberimiz tarafınca söylenmiş olsa da olmasa da Kur’an’a uygunluğu sebebiyle peygamberimiz tarafınca söylenmesi olası bir sözdür. Rabbimiz Kuran’da açıklandıkça hoşunuza gitmeyecek ya da bizlere ilave yükümlülükler getirecek şeyleri sormamamızı, onların affedildigini söylüyor. “Ey inanç sahipleri ! Size açıklandığında canınızı sıkacak şeylerle ilgili sual sormayın. Kur’an indirilmekteyken onları sorarsınız size açıklanır. Allah onları affetmistir. Allah oldukca bağışlayacıdır, oldukca yumuşak davranandır.” (Maide suresi 101)
  • “Allah bizlere bir tek yaşadığımız yaşamın değil, inandığımız ve başkalarına anlattığımız dinin de hesabını soracaktır.”
  • “…Yaşanılmaz bir dini korumak için çaba sarfeden fakat savunduğu bu dini yaşamayan pek oldukca insan var. Yaşamaya çalışanlar da çoğu zaman bu dini, aileleri ve etrafındakiler üstünde kurmuş oldukları baskı ve zorlama ile yaşatmaya çalışıyorlar.”
  • “İnsanların direkt Allah’ın sözlerini ulaşamamalarının sebebi, apaçık ve mütevazi olan dini hükümlerin, insanoğlu tarafınca karmaşık hale getirilmesidir.”
  • Dolayısıyla neyi savunduğunu bilmeden insan aklına ve yaratılışına uygun olmayan, yasanilmaz bir dini korumak için çaba sarfeden fakat savunduğu bu dini yaşamayan pek oldukca insan var.
  • “Müslümanların hızla artan büyük nüfusuyla övünmemiz, bana şişmanlığıyla övünen ve aldığı yeni kilolardan haz duyan bir adamı hatırlatıyor. Ruhumuza, aklımıza ve başarılarımıza vurgu yapmaya ne zaman başlıyacağız?”
    Aliya İzzetbegoviç
  • “Rabbinin sözü hem doğruluk, hem hakkaniyet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur.
    -En’am Suresi/115”
  • “Allah’ın dini; Allah’ın dediğidir. O halde hepimiz din adına Kur’an’dan konuşmuş olduğu kadar doğru; Kur’an’a uyduğu kadar müslümandır.”
  • ” “Metni” terk edilip “cildi” revaç bulduğundan beri adı “okumak” anlamına gelen Kur’an, okunmaz oldu. Kutsama, teberrük ve mal kazanma işleri görmüş oldu. Toplumsal, ruhsal ve düşünsel sorun ve dertlerin cevabı bu kitapta aranmadığından beri, onda soğuk algınlığı, romatizma türünden bedensel hastalıkların şifası aranır oldu. Uyanıkken terk edip, yatarken başlarının üzerine asarak uyuduklarından beri, görüyorsun ki ölülerin hizmetine gösterilmekte, ölüp gitmişlerin ruhlarına ithaf edilmekte ve sesi yalnızca mezarlıklardan duyulmaktadır.”


Allah’a Öğretilen Din İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Daha ilkin Tvde de keyifle dinlediğim bir yazardır Emre Dorman.
Bir o kadar güzel anlatmış ki Müslümanların yaşamış olduğu dinle İslam’ın hiçbir şekilde uyuşmadığını.
Özümüzü,benliğimizi daha iyi idrak etmek için,niçin yaratıldığımızı algı edebilmek için,niçin bir türlü huzura erişemediğimizi fark edebilmek için okunmalıdır Kur’an.Sadece okunmamalı da.Anlamalı,sorgulamalı,derine inmeli.
İmtihanımız zor.
Bu yaşam savaşım içinde geçmiyor mu esasen?En büyük mücadelemiz amaca yönelik olmalıydı oysaki.
Bizim mücadelemizin rotasından şaşalı oldukca olmuş. (Gizem)

De ki: “SİZ ALLAH’A DİNİNİZİ Mİ ÖĞRETİYORSUNUZ? OYSA Kİ ALLAH, GÖKTE NE VAR, YER DE NE VAR HEPSİNİ BİLİR. ALLAH HER ŞEYİ ÇOK İYİ BİLMEKTEDİR.”
Kitabı elimde gören bir çok şahıs bu iyi mi kitap, ne şekil kitap adı dediler, toplu taşımada da okurken birkaç kere sorgulayıcı bakışlara maruz kaldım. Kitap, adını gördüğünüz suretiyle Hucurat Suresi 16. ayetten alıyor ve Allah’ın esasen bu ayeti hem o süre hem de günümüz zamanında kimler için söylediğini konu alıyor. Yani indirilen, vahyedilen din ile uydurulan dini kıyaslıyor. Mesela tasavvufun İslam’la alakası yok denilince alacağımız iki tür yanıt vardır. Biri şüphesiz “sen kimsin de Mevlânâ’ya (bir insana Mevlânâ demek ayrı bir hezeyan zaten) laf edersin” diğeri de “bu bir gelenek” cevabı olur. İlk soruya verilmesi ihtiyaç duyulan yanıt her insanın bir aklı ve düşüncesi olduğundan, dini mevzularda da elimizde Kur’an benzer biçimde kaynak olmasından dolayı kolaylıkla eleştirebilme hakkına haiz olabilmemizdir. İkinci söze yanıt olarak da esasen kendisini “gelenek” kelimesinden belli etmektedir. Gelenek kelimesini ikiye ayırır isek gelen-ek olur, şu demek oluyor ki bir şeye sonradan gelen ektir. Dine sonradan bir şey eklemek haşa Allah noksan indirdi de hepimiz de tamamladık demekten başka bir şey de değildir.
Kitap içinde ne tasavvufa ne de Celâleddîn-i Rûmî’ye en küçük bir söz yoktur, verdiğim örnek bir tek benim örneğimdir. Kitap ana mevzu olarak 3 bölümden oluşuyor, ilk bölümde Kur’an’ın hayatımızdaki yerini, ne aşama okuduğumuzu ve anladığımızı konu alıyor, ikinci bölüm ise hadis kitaplarının hem Kur’an ile çelişmesi, hem kendi içlerinde çelişmesi, hem öteki hadis kitapları ile çelişmesi hem de akıl ve mantık ile birlikte insanoğlunun doğası ile çelişmesi örneklerini verip hadis kitaplarının niçin dinin deposu olamayacağını belirtiyor, üçüncü bölümde de Kur’an’daki Hz. Muhammed ile siyerdeki, hadislerdeki ve rivayetlerdeki Hz. Muhammed’i kıyaslıyor. Yani Allah bizlere Kur’an’da onlarca defa insan peygamber, beşer peygamber bulunduğunu belirtirken, Kur’an harici herhangi bir mucize verilmediğini söylerken, görevinin bir tek elçi bulunduğunu bildirirken, Kur’an dışı hiçbir söz söylemeyeceği söylenirken hatta söylerse eğer Hakka Suresi 44 – 47 ve İsra Suresi 73 – 75 ayetler arası neler olacağını bildirirken aksine rivayetlerde her türlü mucizeyi gerçekleştiren (şundan dolayı peygamber yarıştırmak lazım), ayı yaran, daha bebekken top benzer biçimde ayı parmağının ucuyla oynatan, bir tabak yemeği, bir damla suyu 1000 kişiye yetiren fakat hem de da açlık da çeken, Kur’an’da olmayan şeyleri haram eden, kendine nazaran yasalar koyan (dini mevzularda), haşa Allah’ın habibim söylediği, ben aşığım sen de bana maşuksun söylediği uydurma peygamberi kıyaslıyor. Onun için bölüm bölüm kitap hakkında incelememi belirteceğim.
1. BÖLÜM: KUR’AN HAYATIMIZIN NERESİNDE
Dünya üstünde emsalsiz en oldukca okunan kitap fakat minimum anlaşılan hatta anlaşılmamak istenen kitap da Kur’an’dır. Bir düşünün insan her bir süre bir şey öğrenmek için okurken fakat Kur’an’ı bir tek okumayı öğrenmek için okuyor gonderi/11731408 . Yani Allah, biz Ademoğluna bildiri göndermiş fakat biz o mesajı ne yapıyoruz, okuyup idrak etmek yerine, üstünde düşünmek yerine boğazımızdan, gırtlağımızdan değişik değişik sesler çıkararak okunması ihtiyaç duyulan bir kitap haline getirmişiz. Düşünün bir kere sevgiliniz, eşiniz, anneniz, babanız yada kardeşiniz size Whatsapp üstünden bir bildiri gönderse derhal asla bekletilmeden o mesajı okumak istersiniz, peki o mesajı asla seslendirerek kıraat getirerek ya da melodileştirerek okumayı denediniz mi? Bence hayır. Peki bu kimseler size bilmediğiniz bir dilde bildiri gönderse ne hissedersiniz, derhal mesajda ne demek istediğini öğrenmek ve idrak etmek istersiniz doğal ki. Peki bizleri yaratan Allah’ın mesajını niçin idrak etmek istemiyorsunuz, niçin biz insanoğluna ne söylediğini merak etmiyoruz? Cennet ve cehennem için hesaba çekileceğimize inanıyoruz fakat o süre niçin cennete giriş, cehennemden kurtuluş kitabımızı, yol gösterici kitabımızı merak edip okumuyoruz? Tabir-i caizse sorular da cevaplar da bizlere aslına bakarsak evvelinde verildiğinin niçin tam olarak bilincinde değiliz? Şu an yaşadığımız dinin Kur’an’a ne aşama uyduğunu ne kadar biliyoruz? Bu biçim düşüncelerimizi çevremizdeki insanlara açıp düşüncelerimizi söylesek inanırım ki alacağımız ilk yanıt Kur’an anlaşılmaz diyecekleridir. “Biz, ayetleri işte bu şekilde ayrıntılı kılıyoruz ki, hakka dönebilsinler.” A’raf Suresi 174. Ayet ve benzeri olan onlarca ayete karşın mi anlaşılmaz diyoruz? Allah kendisine, din gününde sen bizlere bizim anlayamayacağımız bir kitap gönderdin diyebilme hakkını biz insanlara verebilir mi? Herkes her mevzuda kendini açıklamak isterken Allah kendini vahyinde açıklayamamış ya da açıklamak istememiş ki insanları ikilemde bırakmak istemiş diyebilir miyiz? Diyemeyiz fakat şu an diyorsunuz ve diyorlar. Kur’an ölünün arkasından bir tek Yasin Suresi’nin okunması ihtiyaç duyulan bir kitap değildir, hatta ölünün arkasından okuruz fakat okuduğumuz surenin 70. Ayetinde bu kitabın diriyi uyarmak için gönderildiğini belirttiğini de bilmeden okuruz. Kur’an duvarda dantelden bir kılıfın içinde, bir sayfası duvarda çerçevede saklanacak ve bir tek başımız sıkıştığı anda Arapça anlamadan okunulması ihtiyaç duyulan bir kitap değildir. Kur’an’a bu kadar yakın olup bu kadar uzak olmamamız gerekmektedir. İşte Emre Dorman’ın 1. Bölümde genel olarak bu tarzdaki düşüncelerini okuyoruz.
2.BÖLÜM: HADİSLERİN KENDİ İÇİNDEKİ ÇELİŞKİLERİ
Emre Dorman bu bölümde hadislerin her türde ve her yerde tutarsızlıklarını ve çelişkilerini gösterip bizlere hadislerin dinin deposu olamayacağını haklı olarak belirtiyor. Dorman hadislerde kaynak olarak oldukça adil davranıp Kütüb-i Tis’a’yı (9 Kitap) değil Kütüb-i Sitte’yi (6 Kitap) baz almakta ve bu kitaplardan kaynakları ile birlikte sunmakta. Bu 6 kitabın içinde de bildiğimiz suretiyle en sahih olarak görülenler Buhari ve Tirmizi’dir. İşte bu kitapların ve doğal ki de öteki 4 kitabın hem kendi içindeki çelişkileri hem birbiri içindeki çelişkilerini Emre Dorman bizlere kaynakları ile göstermektedir, peki nedir bu çelişkiler, nedir bu hem Kur’an’a uymayan hem de akla mantığa uymayanlar? Hz. Muhammed sorun Buhari’deki rivayetlere nazaran bir sayfada “bu böyle yapmayın günahtır” derken öteki bir sayfada da “bunu kesinlikle böyle yapın çok sevaptır ve cennetiniz garantidir” söylediği rivayet edilmekte ve aslına bakarsak da Hz. Muhammed itibarsızlaştırılmaktadır. Buhari’de sahih kabul edilen bir hadis rivayeti Tirmizi’de ise uydurma geçmektedir ve bununla birlikte dinin kaynağının olamayacağı açıkça belli olmaktadır ve bu çelişkinin bir de 6 kitap içinde olan halini düşününce uydurma dinin aslına bakarsak ne kadar yaygın bulunduğunu fark edebilmek o kadar da zor olmasa gerek. Hem esasen dinin deposu şüphesiz Allah’tır ve O’nun kelamıdır.
Uydurma hadise bir örnek: gonderi/10650386
3. BÖLÜM: KUR’AN’DAKİ PEYGAMBER İLE RİVAYETLERDEKİ PEYGAMBER
“Senden ilkin hiçbir insana ölümsüzlüğü vermedik; şimdi sen ölürsen onlar ölümsüz mü kalacaklar? Her nefis ölümü yaşayacaktır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek sınav ediyoruz ve siz bizlere döndürüleceksiniz. (Enbiya Suresi 34-35)
“Hiç kuşkusuz sen de öleceksin, onlar da ölecekler. Sonra siz, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız. (Zümer Suresi 30-31)
Örnek verdiğim iki ayet üstünde düşünüp, akıl kullanmayanlar Peygamberimiz’i ölümsüz duyuru etmişler, kabrinde namaz kıldığını, “Şefaat Ya Resulallah” şirk sözüne yanıt verdiğini, haşa kabrinde eşi ile beraberlik yaşadığını uydurmaktadırlar ve maalesef sorgulamayı günah bilen yurttaşlarımız da bunlara inanmaktadır. İşte tam da bu ve benzeri kısımlarda Emre Dorman Kur’an’ın anlattığı, insan olan, beşer olan, hata ve günah işleyen, biz insanoğlu için en güzel ve tek olması ihtiyaç duyulan örnek insanı, Hz. Muhammed’i anlatırken, Kur’an’ın aksine rivayetlerle, hurafelerle abartılan peygamberi Kur’an ayetleri ile kıyaslayıp bizlere sunuyor ve sonucu bizlere bırakıyor.
Aklını kullanan ve kullanmak isteyen her Müslümanın okumasını tavsiye ettiğim, İslam’ın nakil değil akıl dini bulunduğunun bilincinde olanların esasen okuyacağını da düşündüğüm bir kitap. (mithrandir21 / Uğur)


Allah’a Öğretilen Din PDF indirme linki var mı?


Emre Dorman – Allah’a Öğretilen Din kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Allah’a Öğretilen Din PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Emre Dorman Kimdir?

Yrd. Doç. Dr. Emre Dorman, Acıbadem Üniversitesi’nde öğretim üyesidir. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Kelâm bilim branşında hazırladığı Tanrı’nın Varlığının Kanıtlanmasında Kullanılan Modern Deliller: İnsancı İlke Örneği başlıklı tezi ile yüksek lisans (2004), Deizm ve Eleştirisi: Tarihsel ve Teolojik Bir Yaklaşım başlıklı tezi ile de doktora çalışmasını tamamladı (2009). Emre Dorman, Acıbadem Üniversitesi’nde Felsefeye Giriş, Felsefe Tarihi ve Bilim Felsefesi, Bahçeşehir Üniversitesi’nde ise İslam Felsefesi ve Din Felsefesi dersleri vermekte, teoloji, felsefe ve din-bilim ilişkisi alanlarında çalışmalarını sürdürmektedir.


Emre Dorman Kitapları – Eserleri

  • İnsanlar Uyurlar, Ölünce Uyanırlar
  • Dini Konularda Kendini Kandırmanın 40 Yolu
  • Allah’a Öğretilen Din
  • Kendini Kınayan Nefis
  • Kur’an-ı Kerim’deki Emirler ve Yasaklar
  • Din Neden Gereklidir?
  • Allah’ın Parmak İzi
  • İslam Ne Değildir
  • Modern Bilim:Tanrı Var
  • 101 Soruda Kur’an
  • Duanız Olmasa Ne Öneminiz Var?
  • Teolojik ve Felsefi Açıdan Din ve Bilim İlişkisi
  • Teolojik ve Felsefi Açıdan Din ve Ahlak İlişkisi
  • Allah’ın Rahmeti-Ayetler ve Dualar ile


Emre Dorman Alıntıları – Sözleri

  • Fizikçi Paul Davies ise evrenin başlangıcını oluşturan Big Bang sürecinin patlama hızının tehlikeli sonuç ayarı hakkında şu şekilde bir yaklaşımda bulunur:
    “Evren, birazcık bile yavaş genişleseydi çekim gücü sebebiyle içine çökecekti; birazcık daha süratli genişleseydi evrenin maddesi tamamen dağılıp gidecekti. Bu iki felakatin arasındaki dengenin ne kadar iyi hesaplanmış olduğu sorusunun cevabı oldukca ilginçtir. Eğer patlama hızının meydana geldiği zamanda bu hız gerçek hızından bir tek 10 üstü 18’de 1 kadar bile farklılaşsaydı, bu, lüzumlu dengeyi yok etmeye yetecekti. Dolayısıyla evrenin patlama hızı inanılmayacak kadar kırılgan bir kesinlikle belirlenmiştir. Bu nedenle Big Bang, herhangi bir patlama değil, her yönüyle oldukca iyi hesaplanmış ve düzenlenmiş bir oluşumdur. (Modern Bilim:Tanrı Var)
  • John Lennox’un da dikkat çekmiş olduğu benzer biçimde Galileo, Kopernik, Kepler, Pascal, Boyle, Newton, Faraday, Mendel, Pasteur, Kelvin, Maxwell benzer biçimde tarih süresince bilime en büyük katkıları icra eden bilim adamlarının tamamı Tanrı’ya inanmışlardır. Üstelik onların Tanrı’ya inanmaları bilim vapmalarına engel olmamış aksine bu inanç onların ana esin kaynağı olmuştur”s. 55 (Teolojik ve Felsefi Açıdan Din ve Bilim İlişkisi)
  • Altmış yaşına gelen biri günde sekiz saatten 20 yıl uyur. Kalan 40 yılda da ayakta uyur. Yaşam söylediğin işte budur… (Kendini Kınayan Nefis)
  • Adalet , hak ve hukuk bir tek kendinden olana değil kendinden olmayana da uyguladığın süre gerçek anlamda kıymetli ve geçerli olur . (İslam Ne Değildir)
  • Müslüman olmak, onu kimlik olarak taşımakla değil, gereklerini yerine getirmekle kazanılacak bir sıfattır. (Dini Konularda Kendini Kandırmanın 40 Yolu)
  • Eğer yaşam bundan ibaretse tüm yapılanlar bizimle birlikte yok olmaya mahkûmdur. En iyi ihtimalle uzayın ömrünü doldurması neticesinde her şey yokluğa mahkum olacaktır. Ahiret olmadan yaşam anlam ifade etmeyen ve trajikomik bir hikayeden ibaret kalır. (Teolojik ve Felsefi Açıdan Din ve Ahlak İlişkisi)
  • İslam inancı için ölçü Kur-an’dır , Müslümanlar ya da Kur’an dışı kayıtlar değildir. (İslam Ne Değildir)
  • İyi olanı da fena olanı da meydana getirecek olan insandır. (101 Soruda Kur’an)
  • “Bilim tarihinde, o meşhur Galileo davasından bu yana, bilimsel gerçeğin dünyanın dini yorumuyla bağdaştırılamayacağı iddiası onlarca defa tekrarlanmıştır. Her ne kadar şu anda bilimsel gerçeğe kendi alanı içinde dil uzatılamayacağına ikna olmuş olsam da, hiçbir süre dini düşüncenin özünü, insanoğlunun bilinçlilik sürecinde zamanı geçmiş, bizim şu andan itibaren bir kenara bırakmamız ihtiyaç duyulan bir safhanın bir parçası olarak görmedim. Bu yüzden, hayatım süresince bu iki değişik fikir alanı arasındaki ilişki üstüne düşünmek zorunda kaldım şundan dolayı işaret ettikleri şeyin gerçekleştiğinden hiçbir süre kuşku etmedim.”
    Warner Heisenberg (Modern Bilim:Tanrı Var)
  • Bugün ahlaklı bir insana örnek olarak bir Müslüman değil de Japon gösteriliyorsa her insanın Müslümanlığını sorgulaması gerekir. (İslam Ne Değildir)
  • Din bizlerden , insan olmanın onuruna şu demek oluyor ki yaratılışımıza uygun davranmamızı , mesuliyet bilinci içinde duyarlı ve ilkeli bir insan olmamızı , inancımıza karşın Allah yokmuş benzer biçimde yaşamamamızı , insanlara itimat vermemizi , adaletli , merhametli , doğru ve örnek bir kişi olmamızı ister . (İslam Ne Değildir)
  • “Bu Kur’an Allah’tandır, başkası tarafından uydurulmuş değildir; o, kendisinden önceki kitapları (asıllarını) doğrulamakta ve konulmuş olan hükümleri açıklamaktadır; bunda kuşku yoktur, O âlemlerin rabbindendir.”
    Yunus Suresi-37.ayet (101 Soruda Kur’an)
  • Ân oluyor bir acayip duyguya varıyorum;
    Ben bu sefil dünyada acep ne arıyorum?…
    Necip Fazıl Kısakürek (İnsanlar Uyurlar, Ölünce Uyanırlar)
  • İnsani ve ahlâkî değerler noktasında kırıklarla dolu bir karnemiz var . (İslam Ne Değildir)
  • Müslüman olmaya , dini öğrenmeden ilkin insan olmayı öğrenmekle başlanabilir . (İslam Ne Değildir)
  • Dinin sahibi Allah’tır. Kimse din adına iyelik iddiasında bulunamaz. Allah adına konuşamaz. Allah’ın kitabı olan Kur’an’dan kanıt getiremediği bir görüşü din olarak insanlara sunamaz. (İslam Ne Değildir)
  • Tüm yaşam hatta alınan her bir nefes o yaşamı ve nefesi verene nazaran yaşanır. (Din Neden Gereklidir?)
  • Bakışımızı Evren ‘in neresine cevirsek büyük bir ihtişama, oldukca ince hesaplara ve tanrısal bir sanata rastlarız. Yeter ki Allah ‘ın yaratma sanatı üstüne düşünerek aklımızı çalıştıralım. (Allah’ın Parmak İzi)
  • Yaşam tesadüflere başvurularak açıklanamaz.
    Üstelik yaşam, fizik ve kimyanın kanunlarını aştığı için yaşamın kökeni asla kendi kendini örgütlediği senaryo ile açıklanamaz.
    Bununla beraber yaşamın fizik ve kimyanın kanunlarını aşıyor olması yaşamin sebebinin fizyolojik bir şeyden oldukca daha fazlası olması icap ettiğini anlarız.
    Bu benzer biçimde bir durumda mantıklı olan tek izahat şudur: Yaşamın sebebi olan ve olmaya devam eden şey ne şanş ne fizik ne de kimyadır; Tanrı’dır.
    Dean L. Overman, A Case Against Accident and Self-Organis (Modern Bilim:Tanrı Var)
  • Okuduğumuzu en güzel şekilde anlamamızı, anladığımızı en güzel şekilde yaşamamızı, yaşadığımızı da en güzel şekilde anlatmamızı söyleyensin. (Allah’ın Rahmeti-Ayetler ve Dualar ile)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş