Eğitim

Ama Fareler Uyurlar Gece – Wolfgang Borchert Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ama Fareler Uyurlar Gece – Wolfgang Borchert Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ama Fareler Uyurlar Gece kimin eseri? Ama Fareler Uyurlar Gece kitabının yazarı kimdir? Ama Fareler Uyurlar Gece konusu ve anafikri nedir? Ama Fareler Uyurlar Gece kitabı ne konu alıyor? Ama Fareler Uyurlar Gece PDF indirme linki var mı? Ama Fareler Uyurlar Gece kitabının yazarı Wolfgang Borchert kimdir? İşte Ama Fareler Uyurlar Gece kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Wolfgang Borchert

Çevirmen: Kamuran Şipal

Orijinal Adı: Das Gesamtwerk

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9789752931541

Sayfa Sayısı: 332


Ama Fareler Uyurlar Gece Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ölümün kovaladığı, fakat bir türlü başa çıkamadığı, her defasında artan bir öfkeyle ve başka kılıklara bürünerek peşine düşmüş olduğu öyküler. Ölüm, ilkin infazına ramak kalmış idam cezası, peşinden Rus cephesi ve nihayet amansız bir hastalık olarak kovalayacaktır Borchert’in öykülerini. Binlerce senelik varoluş öykümüzün dibe vurmuş olduğu, insanoğlunun bir tür olarak kendine inancını yitirdiği sahnelerden geçerek. Geceleyin karısından gizli saklı fazladan bir dilim ekmek veren karısı, yıkıntılar içinde kalmış kardeşinin cesedini farelerden korumak için günlerce orada bekleyen dokuz yaşlarında bir çocuk, ellerinde kalan tek şeye, sokaklara kargalar benzer biçimde tünemiş harp arttığı bitkin askerler, verecek bir ipek çorabı olmadığı için sevilmiş olduğu kadının yataktaki sıcaklığından yoksun kalan bir adam, çevresindeki sevilmiş olduğu kadının yataktaki sıcaklığından yoksun kalan bir adam, çevresindeki her şeyi aniden silip, evrenin en mühim ve en güzel şeyine dönüşen hapishane avlusundaki sarı çiçekli karahindiba…


Ama Fareler Uyurlar Gece Alıntıları – Sözleri

  • İşte böyleyiz biz, yanılsamalardan uzak, kafalarında akla gelmedik büyük hayallerle yaşayan biz insanoğlu.
  • Gülüyoruz. Oysa ölümümüz başından beri tasarlanmış.
    Gülüyoruz. Oysa çürüyüp kokuşmamız kaçınılmaz.
    Gülüyoruz. Oysa çökmeden ilkin ayaktayız.
    Bu akşam. Yarın değil diğer gün.
    Dokuz bin yıl sonrasında. Daima.
  • Ve sanma ki boş mide ve boş bir yürekle, insan kardeşlerine sevgini gösterecek muhteşem eylemleri gerçekleştirebilesin!
  • “Evet, evet: Bu zıvanadan çıkmış dünyada tekrardan, dönerek dolaşıp tekrardan sevmek istiyoruz.”
  • “Annem her sabah söyler, paltonu giy, kasım ayındayız, der. Ama nereden bilecek paltomun olmadığını. Yaşamıyor ki artık.”
  • Savaş bu , oldukça dert açar insanın başına..
  • Ve ben , kendimle yalnız bırakılmış, dipsiz uçurumlara yuvarlanıyordum…
  • “kokun…” diye fısıldadım ben sesimi daha da alçaltarak; “sen sevgi gibi kokuyorsun…”
  • Yalnızım. Bir anlamdan yoksunum. Ölüyüm.
  • Savaş bitince, asker evine döndü.Ama ekmek bulamadı yiyecek.Derken birine rastladı, ekmek vardı elinde.Adamı vurup öldürdü.
    Kimseyi öldüremeyeceğini bilmiyor musun, dedi yargıç.
    Neden öldürmeyeyim, diye sordu asker.
  • Rüzgar ilk ve son senfonisidir yaşamın, soluğu beşik ve tabutlar üstünde işitilen öncesiz melodidir.
  • “Sonunda rüzgar duracak yalnızca. Tümü silinip gidince ortadan, gözyaşları, açlık, motor sesi ve müzik, tümü gidince, yalnızca rüzgar duracak. Taşlar, caddeler, hatta ölümsüz sevgiler yok olacak, bir tek o sürdürecek yaşamını. Ve karla kaplı mezarlarımızın üstündeki çıplak çalılarda avutucu ezgilerini söyleyecek. Ve yaz geceleri o güzelim çiçeklere kur meydana getirecek, dans etmeleri için çalıp söyleyecek; bugün, yarın, daima.”
  • “Birkaç kez atmamaya görsün kalbimiz; daldığımız uykudan tekrar uyanmaz, yarın diye bir şey bilmeyiz. Ama uyuyoruz – ümitli, iyimser.”
  • Derdimizi dile getirecek en bayağı sözcüklerimiz , kafiyemiz ve veznimiz yoktur bizim…
  • Bu yorgunluğu giderecek uyku yoktu..


Ama Fareler Uyurlar Gece İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bu Bizim Manifestomuzdur: Ama Fareler Uyurlar Geceleyin, Kapıların Haricinde ve Hayır De kitabından sonrasında okuduğum 3. Wolfgang Borchert kitabı. Yordam Kitap’tan çıkan Hayır De, harp karşıtı bir manifesto ve oldukça etkisinde bırakan. Fakat aynı metin, Ama Fareler Uyurlar Geceleyin’in içinde de var. Hatta kitapta Hayır De’den derhal ilkin Bu Bizim Manifestomuzdur isminde bir yazı var ve Hayır De ile birbirini tamamlayan iki metin. Bu iki metin kitabın içindeki en sarsıcı iki bölümdü. En oldukça etkilendiğim öteki yazılar ise kitaba adını veren Ama Fareler Uyurlar Geceleyin ve Ekmek oldu.
Ama Fareler Uyurlar Geceleyin, birbirinden bağımsız benzer biçimde görünen fakat özde savaşı ve savaşın tahribatını mevzu edinen yazılardan oluşuyor.
Wolfgang Borchert’in, cephede ve sonrasında şahit oldukları, katlanması oldukça zor şeyler. On binlerce ölü, onbinlerce ölünün yaymış olduğu koku, bedenlerinin bir parçasını yitirmiş yaralı askerler. Bunları yalnız bir an gözünüzün önüne getirin…
Benim asla aklımdan çıkmıyor okuduklarım. Günlerdir kabuslarla uyanıyorum. Korkuyla, ağlayarak… Anlamamıştım nedenini, yeni farkına varıyorum.
Tamamı sebebiyle, Tanrı’ya olan sevgisiyle öfkesi içinde sıkışmış. Bir taraftan hesap soruyor Kapıların Haricinde’ da olduğu benzer biçimde. Diğer taraftan çaresizlikle gene ve sadece Tanrı’ya sığınıyor.
Wolfgang Borchert yaşamının 6 yılını (18-24yaş) cephede geçirmiş. Cephede yaşadıklarının yanında, cepheden ayrıldıktan sonrasında da, gördükleri karşısında ruhu büyük hasar almış. Yazmaya başlamış, “Azraile yarışırcasına” yazmış. Fakat yalnız 2 yıl yazabilmiş ve 26 yaşlarında yaşamını yitirmiş.
Acısını her satırda hissettim.
Okuduğum en zor kitaplardan biriydi.
Kamuran Şipal’ in müthiş çevirisinden söz etmemek olmaz. Bir an bile kaybolmamış duygu yoğunluğu, sanki ana dilimde okudum. Müthişti.
Kapıların Haricinde incelemem: gonderi/75886111
Diğer tüm kitap yorumlarım için:
https://www.youtube.com/c/klasikokur (Begüm Çakır)

Bu Bir Manifestodur!: Bir kitap okudum dostlar fakat durun durun merak etmeyin o kitabından tek bir cümle duymayacaksınız benden. O kitabından tek duyguyu koparmayacağım. Bunu meydana getirecek kadar düşüncesiz değilim, bunu meydana getirecek kadar duygusuz değilim. Sadece bu kitabın beni iyi mi yerden yere vurduğunu söylemek isterim size. Ama bu kitap o şekilde bir şeydi ki ben yeter dedikçe daha sert vuruyordu ve canım yandıkça daha oldukça zevk alıyordum!
Kitabın yazılış amacını savaşın ruhsal ve toplumsal etkilerini dile getirmek olarak biliyordum ben fakat yazar/wolfgang-borchert harbe harp açmıştı adeta. Yarı sarhoşça kurduğu cümleleriyle oldukça sert bir harp açmıştı kendi içinde harbe karşı ya da bana karşı şundan dolayı ben de ağır yaralar aldım 24 gündür. Ama 4-5 senelik savaşlarda alınan yaraların yanında benim 24 gündür duygusal ve zihinsel yaralarımın sözü bile olmamalı. Şundan dolayı ben hâlâ yaşıyorum!
Son olarak azca ilkin şu şekilde söylemek isterim;
Hayat bizlere kimi zaman inanılmaz iyi davranırken kimi zaman de acımasız davranabiliyor. Örnek vermek gerekirse; yazar/fyodor-dostoyevski’nin infazı son anda iptal olup sürgüne çevrilmeseydi Dünya’ya, Suç ve Ceza, Yeraltından Notlar, Karamazov Kardeşler, Budala, Ecciniler benzer biçimde eserler bırakamazdı. Diğer bir taraftan yazar/wolfgang-borchert erken(26 yaşlarında) ölmeseydi kim bilir Dünyanın en etkisinde bırakan yıkım edebiyatı kitaplarının nicesini onun kaleminden okurduk. (Halil Vural)

Gerçeğin, gösterişsiz ve can yakan kelimelerle örüldüğü öykülerin var bulunduğunu bilmek, okuru etkileyen bir husustur; zannımca.
Wolfgang Borchert, Ama Fareler Uyurlar Geceleyin kitabındaki öykülerinde bu gerçekliği, kanlı canlı hissedebileceğimiz bir üslupla kaleme alıyor. Üstelik kısa süreli kendini bilmek ve keşfetmek sürecinde. Tabii onun yaşantısına bakınca 20’li yaşlarının rastlamış olduğu İkinci Dünya Savaşı’nın zalim izlerini ilkin ruh ve vücudunda, sonrasında da yazdıklarında görebiliyoruz.
Hastalığı ve nasyonal sosyalizm karşıtı görüşlerinden dolayı tutukluluğu, onu cephelerden bir süre uzak tutsa da aklının hep savaşın tesirinde kaldığını inkâr etmemek lazım. Öykülerinde şiddetin, zulmün, savaşın betimlemeleri yer edinirken o yıkımın psikolojisini oldukça iyi yansıtmış. Okurken bu cümlelerden etkilenmemek, altını çizmemek ve durup düşünmemek elde değil.
Benim için en uzun okuma sürecine haiz bir kitap. İki buçuk aylık bir süreçte okudum. Zulmün nefesini ensemde hissettim diyebilirim. Kabul ediyorum, bazı öykülerinde tekrarlara düşmüş olduğu için kimi zaman sıkılmış olabilirim. Fakat bu öykülerin derdi o şekilde güzeldi ki bu kusuru görmezden gelmek isterim.
*Daima gerçeklerin tarafında olup fikrini belirtmekten kaçınmayan tavrı olan Borchert, erken yaşta ölüme yakalanmasına sebep olacak durumlara kendi elleriyle müsaade etmiş desek acımasız olmaz, değil mi? Şundan dolayı devrin siyasal ve askeri ortamı buna elverişli değildi. Öykülerinde eleştirilerini, dışarıda da yansıtıyordu.
Hastalıkla savaşım etmiş olduğu iki senenin metinleri, bu kitaptaki öyküler. Belki de öncesi vardı. Yaşasaydı, Yıkıntı Edebiyatı’nın daha birçok eserini kaleme alırdı.
Deliliğin uçlarında savruk ve aklı başlangıcında öyküler! (Esengül Ersoy)


Ama Fareler Uyurlar Gece PDF indirme linki var mı?


Wolfgang Borchert – Ama Fareler Uyurlar Gece kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Ama Fareler Uyurlar Gece PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Wolfgang Borchert Kimdir?

Wolfgang Borchert, sıkıntılı bir yaşamın izlerini eserlerine başarıyla yansıtmış bir yazar olarak XX. yüzyıl edebiyatının en mühim isimlerinden biridir. Borchert, Heinrich Böll ve Wolf Dietrich Schnurre’yle beraber yıkıntı edebiyatının temsilcilerinden biri olarak kabul ediliyor.

1921 senesinde Hamburg’da dünyaya geldi. 15 yaşlarındayken şiir yazmaya başladı. 17 yaşına vardığında ise oyuncu olmak istediğine karar vermişti. 1941 yılının mart ayında Hannover Bölge Tiyatrosu’yla bir antak kalma yapmış oldu. Ancak aynı senenin haziran ayında askere çağrılınca güzel günler sonlanmış oldu. 1942’de askerdeyken kendi kendini yaralamakla suçlandı, fakat beraat etti. 1943 yılına kadar yaşamı savaşın ortasında ya da ayrılıkçı ifadeler suçlamasıyla, hücrede geçti. Tifüs şüphesi ve sarılık sebebiyle ordudan terhis edildikten sonrasında, bir süre kabare sanatçısı olarak çalıştı. Bu kez de Goebbels’i bir parodisine mevzu edinmiş olduğu için dokuz ay hapis cezasına çarptırıldı. Berlin’de yakalanmasının peşinden Borchert’e tekrardan cephe yolu görünmüştü. 1945 senesinde birliği Fransızlara teslim olunca, ordudan kaçmayı başardı. Hamburg’a döndüğünde ağır hastaydı. 1946 senesinde şiirleri “Fener, Gece ve Yıldızlar” adı altında bir kitapta toplandı. O dönemde “Karahindiba” başta olmak suretiyle 24 kısa hikâye kaleme aldı. Borchert onu ölümsüzleştiren tiyatro oyunu “Kapıların Haricinde”yı 1947 senesinde yedi gün içinde yazıp bitirdiğinde sağlığı artık iyiden iyiye bozulmuştu. Üç hafta sonrasında radyo oyunu olarak piyasaya çıkan bu eserin peşinden da tam 22 hikâye yazdı. “Kapıların Haricinde” onun ölümünden bigün sonrasında, 21 kasım 1947’de, ilk kez Hamburg Oda Tiyatrosu’nda seyircilerle buluştu.


Wolfgang Borchert Kitapları – Eserleri

  • Kapıların Haricinde
  • Hayır De!
  • Ama Fareler Uyurlar Gece
  • Fener, Gece ve Yıldızlar ve Ölümünden Sonra Yayımlananlar
  • Fener, Gece ve Yıldızlar
  • Bu Salı
  • Dışarda Kapının Önünde ve Seçme Kısa Hikâyeler
  • Tüm Nesirleri
  • Mutsuz Sardunyalar


Wolfgang Borchert Alıntıları – Sözleri

  • Biz bowling oyuncuları
    Ama gülleler de biziz
    Devrilen kukalar da
    Ve gümbür gümbür öten
    Oyun yeri, yüreklerimiz. (Bu Salı)
  • Bağlılığa ve derinliğe haiz olmayan bir nesiliz biz… Şanssız nesiliz biz, yurtsuz, vedasız… sevgimiz acımasızdır ve gençliğimiz gençsizdir. (Tüm Nesirleri)
  • Korkuyoruz! diye bağırıyorum. Yaşamak istiyoruz! diye bağırıyorum. Tahtadan ve umuttan kulübelerde yaşamak! (Bu Salı)
  • Senin olduğun yer hoştur daima. (Tüm Nesirleri)
  • Sen, havaalanındaki pilot. Yarın sana kentlerin tepesine yakıp yok eden bombalar yağdırmanı emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
    HAYlR de! (Hayır De!)
  • Ve peşinden iskeleti gösterdi. Gülme bak, dedi, fakat işte buyum ben. Aklın alıyor mu ha? Sen nede olsa beni tanıyorsun. Kendin söyle, burada yatan ben olabilir miyim? Söyle, olabilir miyim? Bu, bana müthiş yabancı bir şey değil mi ha? Benden hiçbir şey yok ki bunda. Kimse dünyada tanımaz beni bu şekilde. Ama ben buyum. (Bu Salı)
  • İnadımdan bir ihtimal?
    İnattan gülüyor, yiyecek yiyor, uyuyor, sonrasında gene uyanıyorum. Sadece İnadımdan. (Tüm Nesirleri)
  • Evet, hiç olmazsa ben ölünce bir fener olsam;
    tek başıma geceleri, uykulardayken dünya, gökte ayla senli benli sohbete dalsam. (Fener, Gece ve Yıldızlar)
  • “kokun…” diye fısıldadım ben sesimi daha da alçaltarak; “sen sevgi gibi kokuyorsun…” (Ama Fareler Uyurlar Gece)
  • Öyleki koşar benzer biçimde yürümen gereksiz , arkandan geleceğim iyi mi olsa. (Mutsuz Sardunyalar)
  • Ve sardunyalar , onlar da tıpkı kız benzer biçimde üzgündü. Hiç değilse o şekilde kokuyorlardı. (Mutsuz Sardunyalar)
  • “Sonunda rüzgar duracak yalnızca. Tümü silinip gidince ortadan, gözyaşları, açlık, motor sesi ve müzik, tümü gidince, yalnızca rüzgar duracak. Taşlar, caddeler, hatta ölümsüz sevgiler yok olacak, bir tek o sürdürecek yaşamını. Ve karla kaplı mezarlarımızın üstündeki çıplak çalılarda avutucu ezgilerini söyleyecek. Ve yaz geceleri o güzelim çiçeklere kur meydana getirecek, dans etmeleri için çalıp söyleyecek; bugün, yarın, daima.” (Ama Fareler Uyurlar Gece)
  • İşte böyleyiz biz, yanılsamalardan uzak, kafalarında akla gelmedik büyük hayallerle yaşayan biz insanoğlu. (Ama Fareler Uyurlar Gece)
  • Deniz feneri olsaydım gecede,
    Fırtınada ışıktım balıklara, vapurlara, kayıklara ne yazık ki ben kendim batmak üzre bir gemiyim! (Fener, Gece ve Yıldızlar ve Ölümünden Sonra Yayımlananlar)
  • Rüzgarla kopup gelen verimli topraksın sen,
    balıktan ve çiçekten bir çocuksun sen. (Fener, Gece ve Yıldızlar ve Ölümünden Sonra Yayımlananlar)
  • Ve kimseler işitmiyordu zayıf çığlıklarını. Tanrının yüzü yoktu da. Onun için kulakları da olamazdı kuşkusuz. İşte buydu onların en büyük öksüzlüğü: Kulaksız Tanrı. Tanrı yalnız nefes aldırtıyordu kendilerine: Zalim ve yüce. (Bu Salı)
  • Hemen bir şeyler bulup söylemeliyim. Yoksa daha bekleyeyim mi ? Belki konuşursam her şey biter. (Mutsuz Sardunyalar)
  • “Bu kalp, sesi kısılana kadar bağırdı da çığlığını asla kimse duymadı.” (Kapıların Haricinde)
  • Savaş bitince, asker evine döndü.Ama ekmek bulamadı yiyecek.Derken birine rastladı, ekmek vardı elinde.Adamı vurup öldürdü.
    Kimseyi öldüremeyeceğini bilmiyor musun, dedi yargıç.
    Neden öldürmeyeyim, diye sordu asker. (Ama Fareler Uyurlar Gece)
  • Neden, ah söyle, niçin bu denli küçük bizim kalbimiz?
    Uyu, yavrum, gör güzel düşler bu, her halde karanlık geceden:
    ki bu kadar yalnızız. (Fener, Gece ve Yıldızlar)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş