Eğitim

Ay Eskir Gün Işırken – Fadime Uslu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ay Eskir Gün Işırken – Fadime Uslu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ay Eskir Gün Işırken kimin eseri? Ay Eskir Gün Işırken kitabının yazarı kimdir? Ay Eskir Gün Işırken konusu ve anafikri nedir? Ay Eskir Gün Işırken kitabı ne konu alıyor? Ay Eskir Gün Işırken PDF indirme linki var mı? Ay Eskir Gün Işırken kitabının yazarı Fadime Uslu kimdir? İşte Ay Eskir Gün Işırken kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Fadime Uslu

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750741081

Sayfa Sayısı: 136


Ay Eskir Gün Işırken Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Anlatmanın tam zamanıydı; o denli sustuktan sonrasında, başka mevzularda konuşarak örttüğü suskunluğunu bozmak için süre idealdi, ona hissettirdiğim güvenin, cesaretin ya da tam tersi korkunun etkisiyle, kim bilir kim bilir damla kendini tamamlamış, damlamak istiyordu artık.

Farklı süre dilimlerinde yaşananlar arasındaki derin bağlar irdeleniyor bu öykülerde. Sözgelimi Cumhuriyet’in ilk yıllarında bireylerin yaşamış olduğu coşku, Denizlerin asılması ya da günümüzde yaşanmış olan büyük travmalar, kimi zaman de beklenmedik karşılaşmalar birbirini takip ediyor. Karakterler kimi süre geçmişin yüküyle baş etmeye çalışıyor, kimi süre yazarak yaşadıklarına anlam vermeye uğraşıyor, kimi süre da telafisi olmayan acılara katlanmaya, hatta zifirî karanlığa bakmaya zorlanıyor. Böylece üst üste gelen ya da halka halka genişleyerek şimdide yankılanan, asla yitip gitmeyen dönemin izi sürülüyor.

Fadime Uslu, hafiflik ve ağırlık, yaşam ve ölüm, geçmiş ve bugün, yabani tabiat ve şehir yaşantısı şeklinde karşıtlıklarla ördüğü öykülerinde dönemin müziğini soruşturma uğraşında. Bununla beraber kitlelere aşılanan korkuya inatla direnen, gerçeğin ardındaki insanları anlatmaktan asla geri durmuyor. Ay Eskir Gün Işırken’deki öyküler –ve öykü içindeki öyküler– oldukca katmanlı anlatımı ve alabildiğine duyarlı yaklaşımıyla öne çıkıyor.


Ay Eskir Gün Işırken Alıntıları – Sözleri

  • İnatla saldırganlığını sürdürüyorsa devlet ve kendi yükümlülüklerini unutup bizi haksız hükümlerine boyun eğdirmekte, hareketsiz kılmakta ısrar ediyorsa orada duracağız, biz, her birimiz dayatılan efendi-köle zincirini kırıp aklın kurtuluş yolunda birbirimizi örümcekler şeklinde takip edeceğiz.
  • “Salih Abi haklı,” diyor Serkan, ağır ağır konuşmaya devam ediyor. “Üstünde durmazsak unutulup gidebilir anılar, gider fakat bigün ne olursa olsun geri döner. Kimi ufak kimi büyük anılar, özenle sakladığımız nesneler şeklinde, anarak hikâye ettiğimizde hiçbir yere kaybolmaz; ölür ve tekrardan doğarlar, tıpkı ay şeklinde, asmanın üzümleri şeklinde, bizlere ürettikleri alışkanlıkları bağışlayan atalarımız şeklinde, hiçbir yere kaybolmaz anılar.”
  • ” Bazen başlangıçlar sonrasında gelir;
    ağır ağır, incecik uzayan sakin mizaçlı bir dere şeklinde yürür yüreğinde. “
  • ” Anlatmanın tam zamanıydı; o denli sustuktan sonrasında, başka mevzularda konuşarak örttüğü suskunluğunu bozmak için süre idealdi, ona hissettirdiğim güvenin , cesaretin ya da tam tersi korkunun etkisiyle, kim bilir kim bilir damla kendini tamamlamış, damlamak istiyordu artık.”
  • ” Tek başına olduğunda elma şeklinde toplanıyordu insanoğlu ve ondan sonra elmanın kurdu tırtıl şeklinde sürüne sürüne hayatta kalabilenlerin içini kemiriyor, yiyip bitiriyordu.”
  • “Bugün anlamını yitirdiler; kir, karanlık, aydınlık… Kendi anlamlarının dışına çıkarıldı her biri, öyleki bakma bana, gerçek bu; bir inanç inşa edeceksen işe sözcüklerden başlamalısın bundan dolayı insanoğlunun inanca sıkı sıkı tutunmasını elde eden sözcüklerdir: Sözcükler her şeydir ve her şey arındırılamayacak kadar kirlendi, güzel kızım. Üstelik kendi kirine âşık hepimiz; daldan dala atladım gene değil mi?
  • ” Seni boşluğa sabitleyip yaşantını anlamlı kılan ,
    çözemediğinde derin bir acıyla sızlayan işlevsel yarandır; gediği açan virgülü koymak da mesafeleri belirleyen parantezi kapatmak da senin elindedir oysa.”
  • Araba kullanırken konuşursam dikkatimin dağılacağını sanıyordu. Solda, kaldırımda birinin yürüdüğünü gördüm. İşte dedim içimden, içinde biriken sıkıntıyı adımlarıyla boşaltmaya çalışan iflahsız yalnızlardan biri. Erkenden yola düşmüştü. Eşofman değil kot pantolon vardı üstünde. Kabanının yakasını kaldırmıştı, boynu görünmüyordu. Verdiğim yargı erkendi. Çalmış olduğu yere gitmek için yola düşen, birazcık sonrasında otobüs durağında üşüyerek bekleyecek bir işçi olabilirdi, iç sıkıntısı denen şeyi gereksiz buluyordu kim bilir.


Ay Eskir Gün Işırken İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Öykü içinde öykü barındıran değisik bir kitap ,üyesi olduğum EdebiyatAtölyesi Dergisinin bu ayki okuma klübü kitabı bununla birlikte bakalım analizlerde neler göreceğiz… (Burcu Çeviker)


Ay Eskir Gün Işırken PDF indirme linki var mı?


Fadime Uslu – Ay Eskir Gün Işırken kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Ay Eskir Gün Işırken PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Fadime Uslu Kimdir?

1978′de Adana’da doğan Fadime Uslu, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Kısmı’nden sonrasında Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde derslik öğretmenliği eğitimini tamamladı. Editörlük ve gösterim yönetmenliği yapmış oldu; ilk öyküleri Sözcükler dergisinde yer aldı. 2010’da Büyük Kızlar Ağlamaz adlı öykü kitabı, ertesi yıl Sokağın Kuyruğu adlı çocuk kitabı yayımlandı. Gölgede Yaşamak adlı öykü dosyasıyla 2011 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazanan yazarın son kitabı Çat Kapı Dayım (2012) Günışığı Kitaplığı tarafınca yayımlandı. Gazete ve dergilerde, kitaplar üstüne yazıları yer edinen Uslu, öğretmenlik görevini sürdürdüğü Ankara’da yaşıyor.


Fadime Uslu Kitapları – Eserleri

  • Ay Eskir Gün Işırken
  • Yaz Korkuları
  • Gölgede Yaşamak
  • Yüzen Fazlalıklar
  • Çat Kapı Dayım
  • Büyük Kızlar Ağlamaz
  • Kaçak Kahramanlar
  • Sokağın Kuyruğu


Fadime Uslu Alıntıları – Sözleri

  • “Değiştiremediğin geçmişi konuşarak ne kadar deşebilirsin ki.” (Yaz Korkuları)
  • Yürümeye niyetlenen gideceği yolu bulur… (Yaz Korkuları)
  • ” Tek başına olduğunda elma şeklinde toplanıyordu insanoğlu ve ondan sonra elmanın kurdu tırtıl şeklinde sürüne sürüne hayatta kalabilenlerin içini kemiriyor, yiyip bitiriyordu.” (Ay Eskir Gün Işırken)
  • “Her şey başa döner, çemberin mantığıdır bu.” (Yaz Korkuları)
  • “Bana yeni bir şey söyle,” dedi, “öylesine yeni olsun ki anlamını hemen bulamayayım.Dışında kalacağım bir cümle kur bana.” (Yüzen Fazlalıklar)
  • “Madem bir hikâyeniz yok, seneler sonrasında seni bu şekilde üzen ne?’
    ‘Bir mantığı yok işte….Anlatamıyorum.Bir ada gibiyim, çevrem yüzen fazlalıklarla dolu.Rüzgâr hangi yönden eserse essin kıyılarıma vuruyorlar.” (Yüzen Fazlalıklar)
  • Gece çok önemli bir gözdür; onun görüşü hiçbir şeyde yoktur bundan dolayı karanlıktır. (Yüzen Fazlalıklar)
  • Sıkıntılar büyüdükçe insanlara yaşadıkları mekan dar mı geliyor? (Büyük Kızlar Ağlamaz)
  • Annem, kaptan derdi babama, kimi süre da dalga. Oysa seslendiği adam çevresinde hiçbir süre olmadı. Adamlardan bir adamdı ve tüm adamların toplamıydı babam. Beni büyüten annem, bana tüm adamlardan hanım olmayı öğretmişti. (Gölgede Yaşamak)
  • Aynı rüya kaç kez görülebilir ki tüm yaşam süresince, diyorum kendi kendime.
    Biliyorum, asla kimse beni duymuyor. (Büyük Kızlar Ağlamaz)
  • Düşler kurgu tanımaz ki, onların dili rollere gore giydirilen elbiseler şeklinde. (Gölgede Yaşamak)
  • Bedeni sanki giymekten bıkıp usandığı bir elbiseydi. (Gölgede Yaşamak)
  • Beni doğuran annemle,içimde uyuklayan kızımın kalbi aynı anda durmuştu. (Gölgede Yaşamak)
  • “Hikayeler anlatılmaz,” dedi, “gerektiğinde onlar kendilerini anlatır.” (Yüzen Fazlalıklar)
  • Şu dakika senin ne yaptığını merak ediyorum. Arayabilirim. Soluğundan anlayabilirim günün üstüne sinen bulutunu, onun yorgunluğunu ve rengini. Ancak eski süre fotoğrafıyım biliyorsun. Hangi dönemde olursa olsun, bir öncekinin özlemiyim. Konuşmaya başladığım anda gözlerimin önüne aramızdaki yolun taşları birer birer serilecek, hissediyorum. Oysa, dile dökülmemiş kelimeler, kör bir insanoğlunun kavrayışıyla çakıltaşına dokunması ya da parlak güneş ışığının tenine değmesi kadar gerçek, hemen hemen tüketilmemiş. (Büyük Kızlar Ağlamaz)
  • “Böyle bıdı bıdı konuşup ona buna tepeden bakmaya bayılıyor insanlar. Başkasına değil, sen sadece bana bak.” (Yüzen Fazlalıklar)
  • “Yine Tom Waits dinliyorum. Bitiyor, tekrardan açıyorum.” (Yaz Korkuları)
  • “Kadınlar hayvani bir içgüdüyle okur kitapları,” dedi Çözücü, “yakaladığı avın karnını deşercesine, bununla birlikte gönüllü bir kurban gibidirler. Okurken sözcükleri emmek için yanıp tutuşurlar. Yazılanın fakat söylenmeyenin altında yatanı, çeşitli anlamlara açık tasvirleri, kurgunun matematiğini hesaba katmadan bir tek olayın akışına doğru sürüklenip gitmek isterler. Çetrefilli vakalar içinde kaybolurlar. Kayboldukları an, yazarın bilincine takılmışlardır. İşte o süre avdırlar, bir çeşit kurban. (Gölgede Yaşamak)
  • “Bir ada gibiyim, çevrem yüzen fazlalıklara dolu. Rüzgar hangi yönden eserse essin kıyılarıma vuruyorlar.” (Yüzen Fazlalıklar)
  • “Bugün anlamını yitirdiler; kir, karanlık, aydınlık… Kendi anlamlarının dışına çıkarıldı her biri, öyleki bakma bana, gerçek bu; bir inanç inşa edeceksen işe sözcüklerden başlamalısın bundan dolayı insanoğlunun inanca sıkı sıkı tutunmasını elde eden sözcüklerdir: Sözcükler her şeydir ve her şey arındırılamayacak kadar kirlendi, güzel kızım. Üstelik kendi kirine âşık hepimiz; daldan dala atladım gene değil mi? (Ay Eskir Gün Işırken)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş