Eğitim

Basel’in Çanları – Louis Aragon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Basel’in Çanları – Louis Aragon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Basel’in Çanları kimin eseri? Basel’in Çanları kitabının yazarı kimdir? Basel’in Çanları konusu ve anafikri nedir? Basel’in Çanları kitabı ne konu alıyor? Basel’in Çanları PDF indirme linki var mı? Basel’in Çanları kitabının yazarı Louis Aragon kimdir? İşte Basel’in Çanları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Louis Aragon

Çevirmen: Attila İlhan

Orijinal Adı: Les Cloches de Bale (Le monde réel #1)

Yayın Evi: Yordam Kitap

İSBN: 9786051722986

Sayfa Sayısı: 384


Basel’in Çanları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

20. yüzyılın en büyük şairlerindendir Louis Aragon. Dadaist olarak başlayıp sürrealist olarak sürdürdüğü yazın serüveni, 1927 senesinde Fransız Komünist Partisi’ne girmesiyle toplumcu gerçekçi anlayışa yönelir. Bu anlayışın ürünü olan Basel’in Çanları, “Gerçek Dünya” başlığıyla piyasaya çıkan dört ciltlik dizinin ilk romanıdır.

Romanda, burjuvazinin şaşaalı şehir yaşamının yanı sıra yoksulların, işçi sınıfının en sıkıntılı yaşam koşulları ve “hem coşturan, hem bezdiren” entelektüellerle örülmüş geniş bir panorama çizilir. Düzenin oldukça yönlü eleştirisi hâkimdir Basel’in Çanları’nda. Öyküleme ve tarihî motifler paralel akar. Güncel politik ortam ve tarihî vakalar uyum içinde aktarılır.

Sermaye sahipleri, burjuvazi, siyasiler çirkin yüzleriyle sergilenir; çıkarlar söz konusu olduğunda ansızın yön değiştiren politik görüşler, bırakım entrikaları oyunun bir parçasıdır. Tüm pespayeliğiyle siyaset ve burjuvazi el eleyken aşk, para ve iktidar ekseninde yerini alır.

Yazar romanın akışı içinde küçük küçük çan seslerini duyursa da, Basel’in çanlarını aslolan olarak son bölümde duyarız; Basel’deki Büyük Konsey’i, konseydeki Clara Zetkin’i buluruz birden karşımızda: “O gözler ki, tam da Hitler fırtınasının arifesinde, Reichstag Başkanlık kürsüsünden, tıklım tıklım düşman sıralarını bir bir dolaşıp yapılacak işin büyüklüğünü hesaplamışlardır… O gözler ki, gerçekten bu yaşlı kadının gözleriyle, aynı zamanda geleceğin bütün kadınlarının gözleri ve geleceğin gözlerinin gençliğidirler…”

Kalemini “gerçek dünya” ve anti-faşist direniş için kullanan Aragon’un bu benzeri olmayan romanı, Attilâ İlhan’ın şiirsel çevirisiyle Yordam Edebiyat’ta.


Basel’in Çanları Alıntıları – Sözleri

  • Bir insan ölür, dünya dönmesini sürdürürdü gene.”
  • “Bana harp sözü etme demedim mi sana? Oğlu subay olan bir ananın yüreği harp sözünü kaldırır mı?”
  • Eğer biz, hanımefendiler ve anneler, büyük kıyımlara karşı çıkıyorsak; bencillikten ya da zayıflıktan ; büyük bir ideal, büyük düşünceler uğruna büyük özverilere katlanmayı göze alamayışımızdan değildir bu; ikimiz de paracı toplumun o zahmetli yaşam okulundan yetiştik…
  • Düşünceyi kelimelerle temellendirmek benim için nefes almak kadar doğaldır.
  • “İşçiler değil burjuvalar kendini öldürür ufak hanım”
    “iyi fakat” diye mırıldandı Catherine, “canına kıyan işsizler yok mu?”
    “işsizler mi, onları kendilerini öldürmeye neredeyse zorluyorlar, intihardan oldukça katliam onların ölümü.”
  • Eğer biz,anneler, çocuklarımıza harbe kıyasıya kin duymayı öğretir; daha ufacıkken yüreklerinde toplumcu kardeşlik duygusunu ve bilincini uyandırabilirsek, bir vakit gelecektir ki yeryüzünde, en ucu ucuna bir çekince anında bile onların yüreğinden bu ülküyü sökebilecek herhangi bir iktidar kalmayacaktır. Şundan dolayı bu gençler, en korkulu çatışma ve çekince anlarında bile, ilkin insanlık ve proleterlik görevlerini hatırlayacaklardır.
  • Bir insan ölür, dünya dönmesini sürdürürdü gene.
  • Buradaysa bırakım biteli doğal seneler geçmiş olacak, buralılar gene patronları hesabına saat işçiliği yapacaklar, bir ihtimal daha yeni aletlerle, yeni yeni fakat aslen hiçbir şeyi düzeltemeyen toplumsal yasalara bakılırsa. Bugün yaptıkları benzer biçimde, on yıl sonrasında da, öldürenler çıkar mı acaba onları?
  • “Bazı kitaplar vardır, bir dünyayı kapsar, içinde meblağ; okursun, bitirdin mi bırakır gidersin. Ama nereye; neresi olursa, daha uzağa! Oysa bazı kitaplar kendi ülkemizin kapılarıdır sanki. “
  • Her vakit romanlar olacaktır, zira insan yaşamı her daim değişkendi ve yaşam, insanları bu değişimleri idrak etmek zorunda bırakacaktır; zira değişken bir dünyada bir durum saptaması yapmak, bu değişimin kanununu kavramak insan için buyurgan bir zarurettir; en azından insan kalmak istiyorsa böyledir bu, şartları gitgide daha karmaşık hale geliyorken insanoğlunun hep ondan daha yüksek ve daha karmaşık bir fikri olmalıdır..


Basel’in Çanları İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Okurken ömrümden yaşam götürmüş olduğu için yarım bıraktım. Üslubu beni oldukça yordu. Oldukça fazla şahıs var. Kim, kimdi bir türlü oturtamadim. Belki hemen hemen zamanı değildir. (Eda)

Ilkin Diane girer yaşamımıza, kızımız zenginlik içinde hayatına devam eder. Ama görünen o ki aşk var ise para bu ikili var ise güç doğrusu iktidar mevcuttur. Gücün iyi mi ehemmiyet arz ettiğini yaptırımların zenginler arasındaki politik hezeyanlarını doğrusu kendi içlerindeki antlaşmaları görüyoruz.
Bu metinin bana bakılırsa aslolan karakteri Catherine zira ters giden gidişata kuş bakışı bakmamızı ve başkaldırmanın karşıcılık etmeninde ne işe yaradığını görmemizi sağlar. Ve işte bu aşamada emekçinin ne yaşadığını, sendikanın sıkıntılarını, devrin vuku bulmuş önemli vakalarını, topluma meydana getirilen sömürüyü, paranın köleleştirilen insanlarını, hanım adam sentezindeki eşitsizlik ve daha fazlası bu bölümde okumanız mümkün. Son bölüm nedir peki? Sosyalist ayaklanmalara katılan Catherine’i son bölüm Victor’un yaşamımıza girmesi ile kitaba başka bir coşku katıyor. Daha açık net fikirler ortaya koyduğunu gözlemleriz.
Tüm bu hayatların toplamı bizlere ne anlatır?
Bağımsızlığını alan ve ayaklarının üstünde duran hanımefendiler (insanoğlu) olmalı demekten geri durmayan yazar, bizlere başkaldırının her devirde bulunduğunu açık bir örneklemeyle gösterir. Zengin fukara, hanım adam, emekçi burjuva sentezlerini tüm kitap boyu anlatır. Esasen yazarı şairliği ile biliriz. Dadaist olarak değindiği yaratı sürrealist devam eder. Lakin Fransız Kominist Partisine dahil olması toplumcu gerçekçilik yazmasıyla tamamlar bu eserini. Gerçek Dünya adıyla başlamış olan dört kitabın ilk ayağı bu metin.
Bilhassa toplumcu gerçekçilik okur severlerin hoşlanabileceği, feminist kokusu alınırken toplumcu bir isyan okumak isteyenler var ise bu sizin için doğru tercih olacağını düşünüyorum. Övgü kısmına gelirsem; önsöz şu zamana kadar okuduğum en iyi giriş diyebilirim. Ve çeviriyse bir o denli mükemmeldi. Farkındalık için kesinlikle okunmalı! Zorlu bir başlangıç oldu fakat değdi.
#baselinçanları #lesclochesdebale #louisaragon #yordamedebiyat #yordamkitap (Aslihan Yayla)

Basel’in Çanları, Fransa’nın meşhur şairlerinden Louis Aragon ile tanışma kitabımdı. Kitap, yazarın 4 ciltlik Gerçek Dünya serisinin ilk romanı. Ancak ne yazık ki öteki kitaplarının ya baskısı ya çevirisi yok, ümit ederim en kısa zamanda serinin kalanı da dilimize kazandırılır. Roman 4 bölümden oluşuyor. Bilhassa ilk bölümde burjuvazinin yaşayışı, çarpık ilişkileri anlatılırken, ikinci bölümden sonrasında kitap birden ivme kazanıyor. Fransa’da 1900lerin başlangıcında yaşanmış olan toplumsal vakaları, işçi sınıfının yaşamış olduğu zorlukları, işçilerin bırakım sürecini, bırakım kırıcıların sürece tesirini ana karakterler vasıtasıyla kurduğu kurgu üstünden konu alıyor yazar. Bilhassa bu bölümler kitabın en can alıcı kısımları.
Kitapta geçen adların sayıca oldukça olması ve Fransa’da yaşanmış olan kimi vakalara vakıf olamamak okurken kimi zaman zorladı ve çeviriden de kaynaklı olarak ara ara dönerek yeniden okumama sebep oldu. Ancak genel olarak kitabı ve yazarın ifade dilini sevdim. Yazarın toplumsal hayata ve bilhassa kadının konumuna ilişkin fikirlerini okumak da oldukça güzeldi. Toplumsal gerçekçilik türünde kitapları seven okurlara tavsiye ederim. (Betül Erkanlı)


Basel’in Çanları PDF indirme linki var mı?


Louis Aragon – Basel’in Çanları kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Basel’in Çanları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Louis Aragon Kimdir?

Louis Aragon (3 Ekim 1897, Paris – 24 Aralık 1982, Paris) siyasal eylemci ve komünist ozan, romancı ve tecrübe etme yazarı. Bugünkü Fransız ozanlarının en önemlilerinden biri olarak bilinir. Bilhassa, Türkçeye Mutlu Aşk Yoktur adıyla çevrilen şiiriyle tanınır.

Louis Aragon Paris’te dünyaya geldi. Annesi ve anneannesi tarafınca, sırasıyla kız kardeşi ve üvey anası olduğuna inanılarak büyütüldü. 1919’dan 1924’e kadar Dadaizm’e dahil oldu. 1924’te, André Breton ve Philippe Soupault ile beraber “Aragon” mahlası altında Sürrealizm’in kurucu üyesi oldu. 1920’lerde Aragon, öteki bazı sürrealistlerle beraber Fransız Komünist Partisi’nin (PCF) taraftarı oldu ve Ocak 1927’de Partiye katıldı. 1933’te partinin gazetesi L’Humanité’nin “özetlemek gerekirse haberler” bölümünde yazmaya başladı. Hayatının geri kalanında üye olarak duracak ve biri PCF genel sekreteri Maurice Thorez’e de dahil olmak suretiyle birçok siyasal şiir yazacaktı.

Önceleri, Dada akımının öncüleri içinde sayılıyordu, sonradan André Breton ve Philippe Soupault ile beraber bu yüzyılın en mühim şiir akımı olan Sürrealizm’in kurucularından biri oldu. Bugüne değin şiir, roman, eleştiri, tecrübe etme, tercüme olarak 61 kitap yayımladı.

Aragon’un ünü, öte taraftan, II. Dünya Savaşı’nda gizli saklı karşı koyma hareketiyle daha bir büyümüştür. Le Paysan de Paris adlı romanı, gerçeküstücülüğün en güzel örneklerinden biri olarak gösterilmektedir. Charles d’Orléans’dan, Victor Hugo’ya değin uzayan bir şiir çizgisini sürdürür gibidir Aragon. Açık yazan ozanlardandır, birçok şiirleri bu yüzden şarkı haline getirilmiştir. Aragon romancı olarak da ün yapmıştır, modern romanında mühim bir yer meblağ. Birkaç çevirisi de vardır. 24 Aralık 1982’de Paris’te ölmüştür.


Louis Aragon Kitapları – Eserleri

  • Mutlu Aşk Yoktur
  • Elsa’nın Gözleri
  • Elsa’ya Şiirler
  • Basel’in Çanları
  • Paris Köylüsü
  • Aşk Şiirleri
  • Irene – Saklı Günceler
  • Anicet ya da Panorama, Roman
  • Bir Devamlı İlkbahar
  • Çağımızın Sanatı
  • Seçme Şiirler
  • Histerinin 50. Yılı
  • Kibar Semtler
  • Gerçekçiliğin Boyutları
  • Kolajlar
  • Aurélien
  • Öyleki Derin ki Gözlerin
  • Blanche ou l’oubli


Louis Aragon Alıntıları – Sözleri

  • Tutmak gerekirse tekrardan
    Bu yolu tutardım diyor (Seçme Şiirler)
  • Pazar da olsa pazartesi de
    Akşamda ya da sabahleyin geceyarısı öğle
    İster cennette ister cehennemde
    Aşk benziyor birbirine
    Dün’dü bunu sana söylediğimde
    bir yastıkta olacağız seninle…
    Evet bu dün’dü bu ise yarın
    Yolum olarak bir tek sen varsın
    Kalbimi verdim avuçlarında kalsın
    Ne güzel yol alıyor seninkisiyle
    Ama hepsi ömrü kadar insanoğlunun
    bir yastıkta olacağız seninle…
    Sevgilim varolan olacak yeni
    Sema bir çarşaf üzerimizde
    Seni kollarımla kuşattım işte
    Ve içim sevdanla pır pır etse de
    Dilediğin istediğin sürece
    bir yastıkta olacağız seninle… (Seçme Şiirler)
  • Bir devamlı ilkbahar… diyor Antonius. Bense insanoğlunun görüp göremeyeceğini bilmeden bir sonraki baharı beklediği çağa geldim. (Bir Devamlı İlkbahar)
  • Her vakit romanlar olacaktır, zira insan yaşamı her daim değişkendi ve yaşam, insanları bu değişimleri idrak etmek zorunda bırakacaktır; zira değişken bir dünyada bir durum saptaması yapmak, bu değişimin kanununu kavramak insan için buyurgan bir zarurettir; en azından insan kalmak istiyorsa böyledir bu, şartları gitgide daha karmaşık hale geliyorken insanoğlunun hep ondan daha yüksek ve daha karmaşık bir fikri olmalıdır.. (Basel’in Çanları)
  • Kösnül fikir aynaların en beteridir. İnsan, bu fikir içinde yakaladığı kendisiyle karşılaştığında ürperir. (Irene – Saklı Günceler)
  • Yeryüzünde yalnız bunun bulunduğuna inanan biz için, zevkten bıktığımız an her şey iyi mi da hiçleşir. (Çağımızın Sanatı)
  • ”Sana büyük bir sır söyleyeceğim Zaman sensin…” (Elsa’ya Şiirler)
  • Eğer biz,anneler, çocuklarımıza harbe kıyasıya kin duymayı öğretir; daha ufacıkken yüreklerinde toplumcu kardeşlik duygusunu ve bilincini uyandırabilirsek, bir vakit gelecektir ki yeryüzünde, en ucu ucuna bir çekince anında bile onların yüreğinden bu ülküyü sökebilecek herhangi bir iktidar kalmayacaktır. Şundan dolayı bu gençler, en korkulu çatışma ve çekince anlarında bile, ilkin insanlık ve proleterlik görevlerini hatırlayacaklardır. (Basel’in Çanları)
  • Şu şekilde yazılmıştı aşk üstüne
    Yangın halinde yasak çıkış kapısı (Seçme Şiirler)
  • …. Oysa şimdi, bir vakitler tüm aşkım olmuş olan şeyin yanışını seyrettim. Yüreğimle değil, fakat anılarımla bağlıydım o vazgeçtiğim şeye; kendi kendimi inkar ederken, iyi mi ağlamayabilirim? Hani o çocuktum ya ben bir zamanlar, işte o çocuğa ihanet ediyorum şu anda kati bir karar sonucu ve tüm eski sevgilerin öldüğünü söylüyorum. Demirler çözülüyor: Geçmişimin kölesi olmaktan çıkıyorum. (Anicet ya da Panorama, Roman)
  • İnsanların ardında yaşam tükettiği yanılsama öğelerine hakikaten ihtiyacım yok benim. (Anicet ya da Panorama, Roman)
  • “Yıl geçer coşku geçer rayından çıkar yürek” (Elsa’nın Gözleri)
  • Tüm bir sema boğulmuş damarlarımda. (Paris Köylüsü)
  • “İşçiler değil burjuvalar kendini öldürür ufak hanım”
    “iyi fakat” diye mırıldandı Catherine, “canına kıyan işsizler yok mu?”
    “işsizler mi, onları kendilerini öldürmeye neredeyse zorluyorlar, intihardan oldukça katliam onların ölümü.” (Basel’in Çanları)
  • Olanla doygunluk olmak için oldukça fazla şüphecilik gerekir. Mutlak sevenler, yalnızca, olmayabilecek olana perişan bir inançla olanı reddederler. (Aurélien)
  • O gözler şimşekler mi saklar bu hoş kokuda
    Sımsıkı aşklarını çözer orda böcekler
    Akan yıldızlar beni ağına takmış gider
    Yaz ortası boğulan denizci benzer biçimde suda (Elsa’nın Gözleri)
  • Dostluğumuz otuz yıl bile sür­meyecekti. Ne de azca, otuz yıl. 1950’de biz, Türk halkı ve dünyanın dört bir tarafındaki ozanlar seni hapisten kurtardığımız vakit, bir on dört temmuz günü, dos­doğru yaşamın içine daldın. Ama bu yıl, sabırsızlı­ğından, temmuzu bekleyemedin… Demir parmaklık haricinde onüç yıl, ya da ona yakın bir şey, kırksekizinden altmışbirine dek, güzel bir yaşam. Onüç yıl, hatırı sayılır bir şey. Hapishane haricinde öldün, bu da bir şey. Ama öldün. Bu düşünceye alıştıracağız kendimizi. İnsan Manzaraları’nı sensiz kafamızda canlandırmaya ça­lışacağız… Senin deyişinle, manzarayı, şu uçsuz bucaksız yaşam’ı ağacın biri olmadan tasarlamaya uğraşacağız… (Bir Devamlı İlkbahar)
  • Çağımızda şairlerin yaşamı
    Kısa sürüyor yanmış samandan (Seçme Şiirler)
  • Eğer biz, hanımefendiler ve anneler, büyük kıyımlara karşı çıkıyorsak; bencillikten ya da zayıflıktan ; büyük bir ideal, büyük düşünceler uğruna büyük özverilere katlanmayı göze alamayışımızdan değildir bu; ikimiz de paracı toplumun o zahmetli yaşam okulundan yetiştik… (Basel’in Çanları)
  • Yaşam. Kendisinden sonrasında başka bir söz etmeye gerek kalmayan bu sözcük. (Çağımızın Sanatı)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş