Eğitim

Başın Öne Eğilmesin – Bekir Coşkun Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Başın Öne Eğilmesin – Bekir Coşkun Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Başın Öne Eğilmesin kimin eseri? Başın Öne Eğilmesin kitabının yazarı kimdir? Başın Öne Eğilmesin konusu ve anafikri nedir? Başın Öne Eğilmesin kitabı ne konu alıyor? Başın Öne Eğilmesin PDF indirme linki var mı? Başın Öne Eğilmesin kitabının yazarı Bekir Coşkun kimdir? İşte Başın Öne Eğilmesin kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Bekir Coşkun

Yayın Evi: Bilgi Yayınevi

İSBN: 9789752203679

Sayfa Sayısı: 160


Başın Öne Eğilmesin Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bekir Coşkun’un, “Cumhuriyet hanımlarına” ithaf etmiş olduğu ilk kitabı…

“Büyük suçlar minik kitaplara sığmıyor!”

“…başına bir şey gelen Türkiye’dir… Ben onun bir tek basit bir gazete yazarıydım. Türkiye’nin başına bir şey ulaştığında herhangi bir ferdi yanar da gazete yazarı tutuşmaz mı?..”

“Bu kitap bir hesaplaşma, suçlama kitabı değildir. Sadece bir tespittir. Bilirsiniz, gazeteciler için ‘tarihin tanığı’ derler.

Bu bir tanıklık…

Tanık hem de suçludur…

Medyanın siyasal iktidara biat etmiş olduğu, toplumunu kandırdığı, olup-bitenleri milletinden gizlediği yerde ne özgürlük, ne insan hakları, ne demokrasi, ne hukuk olur. Ve gazete yazarı bu büyük suçun kaçınılmaz parçasıdır.

Ve bigün hepimiz benzer biçimde gazetecinin de başına bir şey gelebilir.

O vakit suçlu şahit, hem de mağdurdur da…”

 


Başın Öne Eğilmesin Alıntıları – Sözleri

  • Dün gece kıyıda oturup yıldızları saydım.
    Ne fazlaca noksan çıktı.
    Hatırladım gülüm.
    Efkârlandığım bir gece
    Çoğunu kül tablasında söndürmüştüm.
  • “Bir gün eğer benim gitmemi isterseniz, açıklayın, ben giderim. Bunu açık açık söylemeniz kafi, ortaya dökmek. Şimdiye kadar gitmem icap ettiğini anladığımda hep ben gittim. Ama sakın “kovulmak” benzer biçimde bir ağır yükü sırtıma çalmayın, taşıyamam.”
  • Savaş günleri benzer biçimde her ortalık karıştığında, duygular yağmalanıp yüreklerin kapısı kırıldığında…
    Suçlar işlendiğinde…
    Bir de bakarsınız birisini ‘suçlu’ diye kollarından yakalamışlar.
    Şaşkın şaşkın sorarsınız:
    ‘Ne yapacaklar?’
    Yanıt daima aynıdır:
    ‘Birisini asacaklar…’
  • Dün yağmur damlalarını saydım.
    İki noksan çıktı. Hatırladım gülüm.
    Birini sağ yanağıma, öbürünü sol yanağıma dökmüştüm…
  • Ayrıca Abdullah Gül’ün kendisi İslami kesimin teorisyeniydi bir bakıma. Milletvekili olmadan ilkin yapmış olduğu bir konuşma internette dolaşmaya başlamıştı bile. Orada “Nedir bu dağa taşa ‘Ne mutlu Türküm’ diye yazıyorlar.. Laiklik ise bizlere uygun bir şey değildir..” benzer biçimde sözler ediyordu, kendisi ise bu tarz şeyleri yalanlamıyordu.
  • Cami avlusunda her gün baş gösteriyor, işine ara verip namaz kılıyor, durmadan umreye hacca gidiyor, badem bıyıkları ve kılık giysisi ile “Ben Müslümanım.” diyor.
    Dinci gözükmeyenlere kızıyor.
    Din, inanç sözcükleri dilinden düşmüyor
    Ama sahtekâr
    Başka insanlara saygısız
    Ikiyüzlü ve bedavacı…
  • Ama çocuklar? Onlar yanmasın… Mutsuz bir toplumun kaygı,korku,yokluk,yoksulluk içinde yaşayan fertleri olmasınlar.Yabancı havaalanlarına gittiklerinde narkotik köpeklerine koklatmasınlar çocuklarımızı…”Egemenlik,özgürlük,demokrasi,modern cemiyet,modern insan” denildiği vakit boyunlarını bükmesinler… Ortaçağ kalıntısı,ilkel,çağdışı,bir Arap yarımadası topluluğu düzeyine sürüklenmesin vatanımız…Cemaatlerin,tarikatların devleti ele geçirdiği,türbanın simge olduğu,badem bıyığın referans sayıldığı bir geri toplumun utancını çocuklarımız yaşamasın… Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti için “Erken yıkıldı” denmesin… Tamamı için… Sözleri asla aklımdan çıkmayacak o aydınlık yüzlü bayanların… BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN…
  • Haksızlık altında hakkaniyet, tahammülsüzlük altında demokrasi, tahakküm altında özgürlük öykü!
  • Medyanın siyasal iktidara biat etmiş olduğu, toplumunu kandırdığı, olup-bitenleri milletinden gizlediği yerde ne özgürlük, ne insan hakları, ne demokrasi, ne hukuk olur.
  • Aldırmamayı deniyordum…
    “Aldırma Gönül” şarkısını fazlaca severim ben.
    O şarkı Andree ile evlenmeden ilkin zor günlerimizin şarkısıydı.Tıpkı şarkının şairi Sabahattin Ali benzer biçimde kendimizi güzel bir kıyıda fakat hapishanede hissettiğimiz vakit kanunum ile çalardım “Aldırma Gönül”ü…


Başın Öne Eğilmesin İncelemesi – Kişisel Yorumlar

️Bu kitap bir hesaplaşma,suçlama kitabı değildir.Sadece bir tespittir.Bilirsiniz,gazeteciler için “Tarihin Tanığı” derler.Bu bir tanıklık… ️Tanık hem de suçludur… ️Bekir Coşkun başına gelenleri bu kitabında mükemmel bir halde anlatmış… ️Cunda’da ki restoranda beraber yemek yemiş olduğu Ertuğrul Özkök ‘ün yan masadan gelen fizyolojik tehdidi iyi mi durdurduğundan tutun da Emin Çölaşan’ın “Bekir galiba seni kovacaklar”diye telefon açmış olduğu günün ertesinde,Emin Çölaşan’ın kendisinin kovulması,Çölaşan’ın Aydın Doğan’a tavlada yenildiği için alması ihtiyaç duyulan pahalı markaları pazardan öykünmek ürünlerle karşılaması benzer biçimde fazlaca sayıda anı var… ️Kesinlikle okunmalı ve okutulması lüzumlu bir kitap (Yaşam Yetim)

Başın Öne Eğilmesin, Bekir Coşkun
▪️ Okurken kitabın konusu Bekir Coşkun’un, ilkin Özgürlük sonrasında da HaberTürk gazetesinden hükümet başkanının baskıları sonucu kovulması benzer biçimde gelebilir okuyanlara sadece, aslına bakarsak vurgulamak istediği; Laik Cumhuriyete karşı meydana getirilen baskı, Cumhuriyetin Teokratik devlete dönüştürülmesi için Atatürkçü ve muhalif yazarların bertaraf edilmesinin hikayesidir.
▪️Şimdiye kadar baskı altına alınan, senelerce kumpaslarla ceza evlerine kapatılan askerlerin yaşadıklarını kaleme aldıkları kitapları okuduk. Bir gazetecinin iyi mi baskı altına alındığını okumak istiyorsanız hem de birinci ağızdan, bu kitabı okuyun derim.
Ha ayrıca bu kitap Bekir Coşkun’un ilk kitabı ve kitabını “Cumhuriyet hanımlarına” ithaf etmiş.. Acaba kaç Cumhuriyet Kadını onu tanıyor ve kitabını okudu onu da merak ediyorum doğrusu..
️Başımızın önüne eğilmemesini istiyorsak, gelecek nesillere aydın ve güzel bir ülke bırakabilmek için Cumhuriyete karşı uygulanan bu dizgesel tasviye sürecinin bilincinde olmak ve oldurmak için okumalı ve okutmalıyız.. (Erdem Gül)

Hemen her gün Bekir Coşkun köşesini okurum günlük yazıları benzer biçimde mükemmel bi kitap olmuş fazlaca beğendim .okunması ve kütüphane de bulunması gerekir diye düşünüyorum (AyhÖzy)


Başın Öne Eğilmesin PDF indirme linki var mı?


Bekir Coşkun – Başın Öne Eğilmesin kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Başın Öne Eğilmesin PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Bekir Coşkun Kimdir?

1945 senesinde Şanlıurfa’da, işyar bir babanın evladı olarak dünyaya geldi. Ankara’da Yüksek Gazetecilik Okulu’ndan mezun olduktan sonrasında 1974’te foto muhabiri olarak işe başladı. Daha sonrasında polis muhabirliği, parlamento muhabirliği yapmış oldu. 1978’de Iyi sabahlar Gazetesi’ne geçti. Köşesinin adı Dokuzuncu Köy’dü. 1987’de Sabah Gazetesi’nde Onuncu Köy başlıklı köşesini yazmaya başladı. 1993’teHürriyet Gazetesi’nde geçti. Şu ana kadar yayımlanmış 4 tane kitabı bulunmaktadır: “Dövlet”, “Avukatımı İstiyorum”, “Pako’ya Mektuplar” ve “Ben Pako”. Köpeği Pako’nun adıyla yazıya döktüğü yazılar yayımlanmıştır. TRT’de piyasaya çıkan “Pako’ya Mektuplar” adlı dizi başta BBC olmak suretiyle altı AB ülkesi televizyonu tarafınca satın alınmıştır. Hayvansever kişiliğiyle de malum yazar; keman çalabilmektedir, bir tabiat ve deniz tutkunudur. Yaz ayları Ayvalık’ın Cunda Adası’nda ikâmet etmektedir.

Bekir Coşkun, 9 Eylül 2009 zamanı itibarıyla Özgürlük Gazetesi’den ayrılmıştır. Bekir Coşkun, 25 Eylül 2009 zamanı itibarıyla HaberTürk gazetesinde yazılarına adım atmıştır.

2010 senesinde Cumhuriyet gazetesiyle anlaşan Coşkun, 14 Mart 2014’te Sözcü’deki ilk yazısını yazdı.

2017 yılı Ekim ayında kanser tedavisi sebebiyle yazılarına ara veren Bekir Coşkun, o tarihten bu yana sağlığı el verdiği sürece Sözcü gazetesindeki köşesinden okurlarıyla buluşmayı sürdürüyordu.

Son yıllarında kanser tedavisi gören Sözcü gazetesi yazarı Bekir Coşkun 18 Ekim 2020 günü Ankara Kent Hastanesi’nde yaşamını yitirdi.


Bekir Coşkun Kitapları – Eserleri

  • Başın Öne Eğilmesin
  • Titanic Kemancıları
  • Dövlet
  • Pako’ya Mektuplar
  • Sevgiliye
  • Ben Pako
  • Avukatımı İstiyorum
  • Büyük Oyun


Bekir Coşkun Alıntıları – Sözleri

  • Sıcak günlerden, radyo sesi gelen açık pencerelerden, sulanan toprak kokularından, şen serçe cıvıltılarından, yere kadar sarkmış elma dallarından, o minik geveze çalıkuşundan yaratı yok …
    Yerinde yok hiçbiri. ..
    Bu sonbaharların içinde ne fazlaca hüzün ve ayrılık var …
    Sevgilinin gidişi benzer biçimde … (Titanic Kemancıları)
  • “Unutmak… Aslında iyi bir şey.
    Bilhassa acı çeken insanların en büyük destekçisidir diye düşünüyorum, unutmak…” (Pako’ya Mektuplar)
  • İnsan ya da köpek… Hiç fark etmiyor. Acı çekiyoruz, unutuyoruz. Ama her unutulan acının izi, yüreklerimizde çizikler bırakıyor.
    Bunu adına “yaşlanmak” diyorlar bir ihtimal… (Ben Pako)
  • Babam, “Kum görünce işemek yok” dedi.
    Çüşşş…
    Kum görünce dayanamadığımı biliyor. Yani bu dinlence, kum görünce doğru eve koşup işemek mi?..
    Yine olsun.. Ömrümde ilk kez tatile gideceğim… (Ben Pako)
  • Yine yoksun bu gece,
    Üşüyorum bebeğim.
    Ellerim kardelen,
    Kar altında yüreğim.
    Geceler zulüm bana,
    Sensizlik ölüm bana.
    Çığ düştü yuvamıza,
    Kar altında yüreğim.
    Pervin Şakar (Ben Pako)
  • Cami avlusunda her gün baş gösteriyor, işine ara verip namaz kılıyor, durmadan umreye hacca gidiyor, badem bıyıkları ve kılık giysisi ile “Ben Müslümanım.” diyor.
    Dinci gözükmeyenlere kızıyor.
    Din, inanç sözcükleri dilinden düşmüyor
    Ama sahtekâr
    Başka insanlara saygısız
    Ikiyüzlü ve bedavacı… (Başın Öne Eğilmesin)
  • Her canlının acı çekebileceğini bilmeyen var mı? Bunun için acı çekmeniz gerekmez, acı çekenleri duymalısınız… Ve acının insanlara özgü olmadığını bilmelisiniz… Acı ya da acısız… Yaşam sürüyor… (Ben Pako)
  • Eskiler bu şekilde derlerdi:
    “Dövlet…”
    “Döv” ve “Yönet” benzer biçimde bir şey…
    Dövletin ilk varlık emaresi dövmesiydi bu sebeple…
    Misal, jandarma devriyesinin köylüyü önüne ilave edip kuzu kuzu karakola götürmesi… Ya da polise şu şekilde bir uğramanın, birkaç tokat yemeyle eş anlama gelmesi…
    Yüce Türk milleti, evlatlarının askere gidip birazcık dayak yemesini de “adam olmanın ilk şartı” saymadı mı?..
    Dövlet, döver bu sebeple… (Dövlet)
  • Neydi o eskiden yağ , margarin kuyrukları ?..
    Artık kuyruklar yok…
    Tek kuyruk var , bu yağ kuyruğu…
    Misal şu yağa bakın:
    “Hanfendi bu Köşk size öbüründen daha fazlaca yakışmış …”
    “Sağol şekerim …” (Dövlet)
  • Aldırmamayı deniyordum…
    “Aldırma Gönül” şarkısını fazlaca severim ben.
    O şarkı Andree ile evlenmeden ilkin zor günlerimizin şarkısıydı.Tıpkı şarkının şairi Sabahattin Ali benzer biçimde kendimizi güzel bir kıyıda fakat hapishanede hissettiğimiz vakit kanunum ile çalardım “Aldırma Gönül”ü… (Başın Öne Eğilmesin)
  • Ben yeşil tepeleri severim… Dağları, dereleri, otları, sazları, dikenleri severim… Uzaktaki kayalıkları, bataklıkları, çalılıkları … rüzgarda sallanıp duran devedikenlerini … ovaları, nehirleri, uzaktan köpek seslerinin geldiği yaylaları…
    Sevdalıyım ben…
    Yeşil tepelere sevdalı… (Pako’ya Mektuplar)
  • Onlara Mustafa Kemal’i hatırlat… Bu Cumhuriyet’in iyi mi kurulduğunu, bir gece meşalelerini yakıp yola çıkan bir avuç yürekli-yiğit insanoğlunun aydınlığa doğru büyük yürüyüşünü, bu ülkenin iyi mi var bulunduğunu…
    Ve bugünleri; ihaneti anlat… (Titanic Kemancıları)
  • “Görüyorsunuz; insan ya da hayvan, acılarımız acıdır.” (Pako’ya Mektuplar)
  • Artık sıhhat için önlem alınıyor… Enflasyon için önlem alınıyor…Eğitim için önlem alınıyor… Nüfus planlaması için önlem alınıyor..
    Ve yeni yeni problemler çıktığında, devlet büyükleri televizyona koşup açıklıyorlar:
    “Gerekli tedbirler alınmış olup…”
    Zaten önlem üzerine önlem alındığı için memleket bu şekilde, gördüğünüz benzer biçimde… (Dövlet)
  • Karlı sabahlar kuşlar için, karlı geceler kediler, köpekler için açlık demek, ölüm demek…
    Benim hatırım için… Bir avuç kırıntıyı kuşlara vermeyi, kapının önüne bir parça sofra kalıntısını bırakmayı deneyin.
    Bunun karşılığında size hiçbir ödül yok. Ama görmüş olacaksınız:
    Bir an kendi varlığınızı düşündüğünüzde, gözünüzün önünde bir kedi yavrusu geçecek, bir kuş uçacak.
    Ve bir ses duyacaksınız:
    “Sen iyi insansın…” (Ben Pako)
  • Araba krikosu ile suyun içindeki teknemin pervanesini değiştirmeye kalktığımda balıkçılar sormuşlardı:
    “Ehliyet Ankara’dan mı?..”
    … Demokrasi olmadan “demokratik parlamenter sistem” sahibi olan bir ülkenin evlatları, deniz ve vapur görmeden de kaptan olabilir… (Pako’ya Mektuplar)
  • Gözyaşları merhamettir, sevgidir…
    İyi yürekli canlıların gözyaşları vardır…
    Sevgisiz, acımasız, merhametsizlere gözyaşı gerekmez… (Ben Pako)
  • Haksızlık altında hakkaniyet, tahammülsüzlük altında demokrasi, tahakküm altında özgürlük öykü! (Başın Öne Eğilmesin)
  • Babalar, anneler birer okul olun …
    Okul artık sizsiniz …
    Ufaklıklara laik cumhuriyeti, cumhuriyet sevdasını, cumhuri­yet devrimlerini öğretin …
    Mustafa Kemal’i anlatın …
    Unutmasınlar … (Titanic Kemancıları)
  • “Kendi kapımı çalıp, merdiven altına saklandım kimi geceler, komşular kimsesi yok demesinler.” diye… (Titanic Kemancıları)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş