Eğitim

Bir Delinin Güncesi – Lu Hsun Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Delinin Güncesi – Lu Hsun Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Delinin Güncesi kimin eseri? Bir Delinin Güncesi kitabının yazarı kimdir? Bir Delinin Güncesi konusu ve anafikri nedir? Bir Delinin Güncesi kitabı ne konu alıyor? Bir Delinin Güncesi PDF indirme linki var mı? Bir Delinin Güncesi kitabının yazarı Lu Hsun kimdir? İşte Bir Delinin Güncesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Lu Hsun

Çevirmen: Emre Murat Bozer

Yayın Evi: Aylak Adam

İSBN: 9786054849970

Sayfa Sayısı: 340


Bir Delinin Güncesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

20. yy. Çin edebiyatının en mühim kalemlerinden kabul edilen Lu Hsun, yaşamış olduğu devrin çarpıcı toplumsal ve siyasal değişimlerinin de yansıtıcısı olmuştur. İlk olarak 1918 senesinde piyasaya çıkan Bir Delinin Güncesi biçimsel olarak Gogol’ün metninden esinlenmekle beraber, Çin toplumunun yaşamış olduğu çalkantıların kişi üstünde yarattığı etkisinde bırakır göz önüne alındığında, Rus akrabasından oldukça değişik bir yol izlemektedir. Elinizdeki derlemede yer edinen on sekiz öykü, sizi değişik bir yazarın hayatına adım atmaya çağrı ediyor.

“Muhtemelen ne halde olduğumu merak ediyorsunuzdur. Özetlemek gerekirse açıklayacak olursam, yenildim ben. Eskiden de kendimi yenilmiş biri olarak görürdüm, o zamanlar yanılmışım. Asıl şimdi tükendim ben. Bir zamanlar tıpkı benim şeklinde bir süre daha yaşamamı isteyen birisi vardı. Şimdi o da yok. Öyleyse yaşamam için artık bir niçin de yok…”

(Tanıtım Bülteninden)


Bir Delinin Güncesi Alıntıları – Sözleri

  • “Eğer fikirlerin onaylanıyorsa bu seni cesaretlendirir, yok eğer onlara karşı çıkıyorsa bu seni hırslandırır.”
  • ” ‘Ama’ yardımıyla birçok fena şey iyiye, birçok iyi şey kötüye dönüşebilir.”
  • “Açıkçası, zaman içinde bir yabana dönüştüm ben.”
  • Sonradan anladım ki eğer fikirlerin onaylanıyorsa bu seni cesaretlendirir, yok eğer onlara karşı çıkılıyorsa bu seni hırslandırır; aslolan trajedi insanlara anlattıklarının hiçbir tepki görmemesidir, sanki bir çölün ortasında çaresizce boşluğa konuşuyormuş şeklinde ne bir olur ne de bir karşı koyuş…
  • Bir ülke ne kadar kuvvetli ve sıhhatli olursa olsun duygusuz ve dar görüşlü olduğu sürece komik manzaraların ya maşası ya malzemesi olur..
  • Ona baktığımda sanki gözlerini bana dikmiş gibiydi, bir parça gülümseme beliriyordu dudaklarında. Onun da beni oldukca sevdiğine
    emindim.
  • Eskiye bakılırsa daha azca dışarı çıkar olmuştum, bu sonsuzluk içinde günlerimi geçiriyor ve ölüm sessizliğinin ruhumu kemirmesine izleyici kalıyordum. O şekilde anlamış olur olurdu ki sessizliğin kendisi bile korkar, girecek delik arardı. Bu şekilde zamanlarda adı konmamış, asla ummadığım yeni bir ümit yeşerirdi içimde.
  • Sükûnet ve mutluluk sadece bir arada olduklarında sonsuza dek varlıklarını devam ettirebilirler.
  • “Muhtemelen ne halde olduğumu merak ediyorsunuzdur. Kısaca açıklayacak olursam, yenildim ben. Eskiden de kendimi yenilmiş biri olarak görürdüm, o zamanlar yanılmışım. Asıl şimdi tükendim ben. Bir zamanlar tıpkı benim gibi bir süre daha yaşamamı isteyen birisi vardı. Şimdi o da yok. Öyleyse yaşamam için artık bir neden de yok…”


Bir Delinin Güncesi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

BİR DELİNİN GÜNCESİ & LU HSUN: Batıda Lu Xun adıyla malum, kendi ülkesi Çin’de Cu Su Jen adıyla anılan, yaşamış olduğu dönemde Zhon Shuren, Lu Sin, Çun Lu ve Lu Hsun takma adlarını kullanan, gerçek adı ise Zhou Zhangshou olan yazar, 1881 – 1936 yılları aralığında yaşamış, öykü, tecrübe etme, şiir, roman, edebiyat zamanı, eleştiri ve tercüme olmak suretiyle birçok alanda eserler vermiştir. Sosyalist bir devrim destekçisi olarak ideolojik ve yazınsal anlamlarda Gogol ve Gorki’yi kendine örnek olan, bilhassa Gogol’a büyük bir hayranlık besleyen Lu, 1918 senesinde yayımladığı “Bir Delinin Güncesi”adlı bu öykü kitabını,” Ben de Gogol’ün paltosundan çıkanlardan biriyim” diyerek, Gogol’ün” Bir Delinin Güncesi” kitabına takdir ve minnet mahiyetinde kaleme almıştır.
Lu Hsun, ülkesinde sırayla Konfüçyüs eğitim merkezinde, Klagnan Deniz Harp Okulunda, Madencilik ve Demiryolu okulunda eğitim aldıktan sonrasında, Çin hükümetinin bursuyla 1904 senesinde tıp öğrenimi almak için Japonya’ya gitmiştir. Ancak bu öğrenimi esnasında iş kadavra incelemelerine ulaşınca “Ben bu neşteri, kendi ülkemin hasta vücuduna vurmalıyım” diyerek, pılını pırtını toplayıp ülkesine dönmüş ve öğretmenlik halletmeye adım atmıştır. O dönem yoğun şekilde tezahür eden işgaller karşısında, kendi ülkesinin vatandaşlarının izleyici kalmasını ve Çin Kültür Devrimi’nin akabinde monarşinin çöküşünün de Çin fikir hayatına bir katkısı olmadığını gözlemleyen Lu, bu reformun bilim ve değişen gündelik rutinler ile değil sadece ve sadece sanat ile olacağı kanısına varıyor. Ve kendini, bu konudaki fikirlerini en iyi ifade edebileceğini düşündüğü edebiyata adıyor. Yüz yıl önceki o kargaşalık ve dil şaşaası içinde bile, her insanın hor görüp küçümsediği Çince’nin Mandarin lehçesinde şu demek oluyor ki halk dilinde eserler kaleme alıyor. Bu şekilde olunca da, zaman içinde, halk tarafınca sevilen, anlaşılan, saygınlık ve destek gören bir aydına dönüşüyor.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu Mao, sıkı bir Lu hayranıymış ve Kültür Devriminin başkomutan söylediği Lu’yu Modern Çin’in azizi duyuru etmiş. O şekilde ki, Lu öldüğü vakit, gömüt taşındaki işlemeleri, Mao kendi elleriyle yapmış.
Modern Çin edebiyatının kurucusu kabul edilen Lu’nun bu ilk kitabı, klasik Çin edebiyatı kurallarının yok sayıldığı , çağıl ve eleştirel metin çözümleme teknikleri ile harmanlanarak okuyucuya sunulmuş bir yaratı. Psikolojik ve sosyolojik ögeler ışığında yazılmış olan öykülerde, bireysel özgürlüklere ve demokratik değerlere çoğunlukla atıflarda bulunan Lu, Çin toplumunun ikiyüzlülüğü, vicdansızlığını, yozlaşmasını ve gamsızlığını olanca boyutuyla dile getirmiş. Bu yüzdendir ki, yaratı basılmış olduğu vakit ülkesinde yasaklanmış, haliyle yazar da dışlanmış ve bir süreliğine ülkeden sürülmüş. Oysa şimdi Çin’in ilk ve orta dereceli okullarında Lu Hsun, mecburi müfredat kapsamında.
Lu’nun önsözde belirttiğine bakılırsa,
”Bir Delinin Güncesi”, yaşamında unutamadığı olayların, hafızasından silemediği anıların bir sonucu olarak karşımızda. “Bir ülke ne kadar kuvvetli ve sıhhatli olursa olsun, duygusuz ve dar görüşlü kalmış olduğu sürece, gülünçlüklerinya maşası ya da malzemesi olur.” diyen Lu’nun bu kitabı 18 öyküden/anlatıdan oluşuyor :
Bir Delinin Güncesi
Kong Yiji
İlaç
Yarın
Bir Olay
Bir Kaşık Suda Fırtına
Eski Evim
Ah Q’nun Gerçek Hikayesi
Köy Operası
Yeni Yıl Kurbanı
Şaraphanede
Mutlu Bir Aile
Sabun
Yaban
Mazinin Pişmanlığı
Boşanma
Ay’a Kaçış
Kılıcın İntikamı
Öykülerin içerikleri hakkında tek tek informasyon verip, büyüyü bozmak istemesem de kitaba adını veren giriş öyküsüne değinmek isterim. Çevresindeki her bireyi bir yamyam olarak gören, paranoyak bir karakter üstüne kurulu olan bu öykü, öteki tüm öykülerde olduğu şeklinde ana temasında toplumsal sınıflaşma ve derslik mücadelesinin izlerini taşıyor. Yamyamlık (antropofaji), kuvvetli ve sıradışı bir metafor olarak oldukça sağlam bir halde öyküyü sırtlamış pozisyonda. Ayrıca, öykülerde gördüğümüz, 20.yüzyıl başlarındaki Çin ile bizim ülkemizin toplumsal ve kültürel açıdan gösterdiği benzerlikler de oldukca şaşırtıcı. Mo Yan okurları bu duruma esasen alışıktır lakin hemen hemen deneyimlemeyenler için bu benzerliklerin enteresan geleceği kanaatindeyim.
Acizliğin, çaresizliğin,umutsuzluğun, tükenmişliğin ve yenilmişliğin, insanları, insan olmaktan iyi mi çıkardığına, Lu Hsun’un dilinden tanık olmak isterseniz, toplumcu çizgiye gerçeküstü ögeler serpiştirerek yazıya döktüğü bu eseri okumanız önemle rica olunur…
*Lin’e koca bulmasalardı oğlana alacakları kız için başlık parasını iyi mi bulurlardı? Neyse ki kaynanası aklı başlangıcında, becerikli bir bayan; iyi mi pazarlık yapılacağını iyi bilir.
*Dördüncü Shan’ın karısı saf bir hanımdı. “Ama”nın ne denli korkulu bir kelime bulunduğunu bilmezdi. “Ama” yardımıyla birçok fena şey iyiye, birçok iyi şeyse kötüye dönüşebilir.
*Belki de hâlâ insan eti yememiş çocuklar vardır, değil mi? Evlatları olsun kurtaralım…
*Ne güneşin ne de kapının açıldığı var. Gün dediğinse iki öğün yemekle geçiyor…
*Bazı Asya dinlerinde ölünün arkasından para yakılır. Paranın yakılmasındaki amaç, ölen kişinin ölümden sonraki hayatında onu kullanabilmesidir.
*Duyun hey, duyun duyurun!
Kılıç aşığı bir adam,
Aşkı için ölmeyi bir onur sayan.
Yalnız ölen çoktur elbet,
Fakat artık yalnız değildirler
Kılıç uğruna ölenler.
İlle de kılıç, ille de kılıç diyerek
İki adam bile bile ölüme gittiler…
*Ele avu­ca sığmayan afacanların eline düşmüş, iplerle sımsıkı bağlanmış yusufçuklar gibiydik. Canı ne vakit istese kuklası yapıyor, eziyet ediyordu bu yaşam bizlere. Hayat­ta kalabildiysek de kuvvetsiz düşmüştük, suyumuz kay­nıyordu yavaş yavaş…
*Artık kimse gelmiyor. Keyfim yerinde olmadığından insanoğlu muhabbetimden keyif almıyorlar. Fena ruh hali insanları huzursuz eder. Tıpkı kışın kimsenin parka gitmemesi şeklinde…
*Yalanların neticeleri ağır oluyor, fakat gerçeklerin yanında hafifçe kalıyormuş. (Seda Bera)

Çin Edebiyatına Mo Yan ile giriş yapmak istemediğim için alıp okudum ve kesinlikle şunu söyleyebilirim ki bu kitabın içindeki öyküleri okumak oldukca zevkliydi. Sebepsizce Çin Edebiyatından bir kitabın okunmasının zor bulunduğunu düşünüyordum fakat bu kitabın içindeki hikayelerin hem okuması kolaydı hem de bu hikayeleri okuması zevkliydi. Çin Edebiyatını merak eden her insana tavsiye ederim. (slasher)

” Benim şeklinde bir adam 4000 senelik bir tarihten sonrasında bundan başka hiçbir şey bilmese bile bigün gerçek insanlarla buluşabilmeyi iyi mi ümit eder?”
Benim için bu söz kitabın özeti.
Daha metaforik bir okumayı tercih ettim bu kitapta. Daha hayvanı bir toplumu düzeltmeye çalışan ve ümit eden bir delinin aklını okuyoruz. Ama her insanın sizi dışladığı bir dünyada iyi mi davamızı savunabilirsiniz?
Kitap her okuyanın kendi perspektifinden almaya izin veriyor. Okunmasını kesinlikle öneriyorum. Üstelik 1. Dünya Savaşı dönemindeki sosyokültürel yapıyı özetleyen ve şimdiki dünya ile bağ kurduran bir yaratı. (Oyoy)


Bir Delinin Güncesi PDF indirme linki var mı?


Lu Hsun – Bir Delinin Güncesi kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Bir Delinin Güncesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Lu Hsun Kimdir?

Zhou Zhangshou adıyla dünyaya gelen olup, hemen sonra Zhou Shuren adını kullanmaya başlamış ve yazılarında da Lu Sin takma adını kullanmıştır. Adı Türkçede Lu Sin’in yanı sıra Lu Sun ve Lu Şün olarak da kullanılır.

Yapıtları, antiemperyalist 4 Mayıs Hareketi’ne mühim etkilerde bulunmuş; Mao, Lu Sin’in çalışmalarına yaşam boyu hayranlık duyduğunu belirtmiştir. Sol görüşe yakın olan Lu Sin, Çin Komünist Partisi’ne ise hiçbir vakit üye olmamıştır.

1936 senesinde ince hastalığa yakalanan ve fena geçen tedavi sürecinin arkasından 40’lı kilolara kadar düşen Lu Sin, 19 Ekim 1936 günü 5:11’de eşi tarafınca ölü bulunmuştur. Şangay’da bir anıt mezara gömülmüş, hemen sonra adı bu anıt mezarın bulunmuş olduğu parka verilmiştir.


Lu Hsun Kitapları – Eserleri

  • Bir Delinin Güncesi
  • Feryat


Lu Hsun Alıntıları – Sözleri

  • Zihnimizi tüm varlığıyla geçmişteki yalnızlık dönemlerine bağlayan hatıralara dönmenin hoş bir şey olmadığını bilmez değilim fakat, benim tüm felaketim her şeyi unutamayaşımdan ileri geliyor. (Feryat)
  • Yenildim, fakat zafer benim. (Feryat)
  • Bir ülke ne kadar kuvvetli ve sıhhatli olursa olsun duygusuz ve dar görüşlü olduğu sürece komik manzaraların ya maşası ya malzemesi olur.. (Bir Delinin Güncesi)
  • Dediğine bakılırsa, bazı köylüler adam öl­dükten sonrasında vücudunu parçalayıp, yüreğiyle ciğerini çıkarmış­lar ve ‘cesaret deposudur’ diyerek pişirip yemişler. (Feryat)
  • “Açıkçası, zaman içinde bir yabana dönüştüm ben.” (Bir Delinin Güncesi)
  • “Muhtemelen ne halde olduğumu merak ediyorsunuzdur. Kısaca açıklayacak olursam, yenildim ben. Eskiden de kendimi yenilmiş biri olarak görürdüm, o zamanlar yanılmışım. Asıl şimdi tükendim ben. Bir zamanlar tıpkı benim gibi bir süre daha yaşamamı isteyen birisi vardı. Şimdi o da yok. Öyleyse yaşamam için artık bir neden de yok…” (Bir Delinin Güncesi)
  • Eskiye bakılırsa daha azca dışarı çıkar olmuştum, bu sonsuzluk içinde günlerimi geçiriyor ve ölüm sessizliğinin ruhumu kemirmesine izleyici kalıyordum. O şekilde anlamış olur olurdu ki sessizliğin kendisi bile korkar, girecek delik arardı. Bu şekilde zamanlarda adı konmamış, asla ummadığım yeni bir ümit yeşerirdi içimde. (Bir Delinin Güncesi)
  • ” ‘Ama’ yardımıyla birçok fena şey iyiye, birçok iyi şey kötüye dönüşebilir.” (Bir Delinin Güncesi)
  • Sonradan anladım ki eğer fikirlerin onaylanıyorsa bu seni cesaretlendirir, yok eğer onlara karşı çıkılıyorsa bu seni hırslandırır; aslolan trajedi insanlara anlattıklarının hiçbir tepki görmemesidir, sanki bir çölün ortasında çaresizce boşluğa konuşuyormuş şeklinde ne bir olur ne de bir karşı koyuş… (Bir Delinin Güncesi)
  • Tedbirli olmak, insanoğlunun devamlı olarak içini kemiren bir acı, bir rahatsızlıktır. (Feryat)
  • Benim, ‘ümit’ diye isimlen­dirdiğim şey, kendi kendime yarattığım bir put değil midir as­lında? (Feryat)
  • Ona baktığımda sanki gözlerini bana dikmiş gibiydi, bir parça gülümseme beliriyordu dudaklarında. Onun da beni oldukca sevdiğine
    emindim. (Bir Delinin Güncesi)
  • Büyük in­san Kong (şu demek oluyor ki Konfüçyüs) tek başına üç bin müridi eğitti ve bunla­rın yetmiş ikisi muhteşem insan oldular. (Feryat)
  • Sükûnet ve mutluluk sadece bir arada olduklarında sonsuza dek varlıklarını devam ettirebilirler. (Bir Delinin Güncesi)
  • Sözün doğrusu, yaşadıkça daha çok kü­çümsüyorum insanları. (Feryat)
  • “Eğer fikirlerin onaylanıyorsa bu seni cesaretlendirir, yok eğer onlara karşı çıkıyorsa bu seni hırslandırır.” (Bir Delinin Güncesi)
  • Dört bin tane yamyamlık yılıyla dolu bir tarihin malıyım demek! Başlangıçta asla farkına varamadım bunun, fakat şimdi biliyorum. Hakiki bir insana rastlamak umudu da kalmadı bende artık. (Feryat)
  • Umut dediğimiz şey hem varolan, hem olmayan birşeydir. Yeryüzündeki yolların hikayesine benzer birazcık. Başlangıçta yol filan yoktu yeryüzünde, fakat her seferinde oldukca sayıda insan aynı iz üstünden yürüyünce, yol haline geldi orası, yavaş yavaş şekillendi. (Feryat)
  • Hayatta en oldukca kızdıkları şey, bir insanoğlunun düşündüklerini rahatça yazması ve herhangi bir korku emaresi, ya da ürkeklik göstermemesidir; (Feryat)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş