Eğitim

Bizim Ülkemiz – Charlotte Perkins Gilman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bizim Ülkemiz – Charlotte Perkins Gilman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bizim Ülkemiz kimin eseri? Bizim Ülkemiz kitabının yazarı kimdir? Bizim Ülkemiz konusu ve anafikri nedir? Bizim Ülkemiz kitabı ne konu alıyor? Bizim Ülkemiz PDF indirme linki var mı? Bizim Ülkemiz kitabının yazarı Charlotte Perkins Gilman kimdir? İşte Bizim Ülkemiz kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Charlotte Perkins Gilman

Çevirmen: Aylin Onacak

Yayın Evi: Otonom Yayıncılık

İSBN: 9789756056684

Sayfa Sayısı: 280


Bizim Ülkemiz Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Gilman, görkemli hanım ütopyası Kadınlar Ülkesi’nin arkasından bu kez bir distopya kaleme alıyor: Bizim Ülkemiz. Bu kitapta öykü, bayanların anlamlı farklar yaratabileceği gerçek dünyaya taşınmıştır. Ellador, yüzyıllardır dış dünyayla bağlantısı olmayan anaerkil bir toplumda, ortaklaşmacı bir kültür içinde yetişmiştir. Ülkelerini keşfeden bir erkekle beraber yürekli bir adım atar ve dünyaya açılır. Nefret, cinsiyet ayrımcılığı, kaos, ırkçılık ve zalimlikle dolu cenk içindeki dünyayı görür. Ataerkil toplumun zayıflıkları, tutarsızlıkları, komik sayılacak varsayımları, pek oldukça değişik kılığa girmiş otoriterliği her adımda karşısına çıkar. Zaman vakit hüsrana uğrasa da yalın çözümler önererek bizlere hep ümit verir. Bizim Ülkemiz’de günümüzde de başımıza dertler açmayı sürdüren toplumsal çatlakları ele alan Gilman, ne feminist ayrılıkçılığı ne donkişotvari kaçışçılığı önerir. Bunun yerine, akıl, toplumsal fiil ve cinsiyetler arası ortaklaşa iş ister. Böylelikle Kadınlar Ülkesi’nin anlamını çarpıcı şekilde genişleten Bizim Ülkemiz, bir devam kitabı olmanın oldukça ötesine geçer.

(Tanıtım Bülteninden)


Bizim Ülkemiz Alıntıları – Sözleri

  • İnsanlarınız halka yalan söylenmesine o denli alışmış ki umursamıyorsunuz. Gözünüzü dört açmanız ihtiyaç duyulan belli kötülüklere karşı nüzul olmuş, hissizleşmiş, nasırlaşmışsınız. Oldukça daha çok ses çıkardığınız, oldukça daha azca tehlikeli bir sürü şey var.
  • ”Aile ve ev fikri, probleminin büyük kısmını oluşturuyor. Aile, neredeyse hepinizin inanılmış olduğu benzer biçimde tüm iyi ve güzel şeylerin ideal örneği değil; gelişimi engellemiş olan ilkel bir toplumsal grup.”
  • ”Kızlarınız ve oğullarınız eşit doğuyorlar, eşit olmalılar. Onları ayıran şey kültürel koşullardaki çok büyük fark…”
  • Erkekleri dişilikle etkilemekten oldukça onlarla insan olarak dost oldu; insan olarak düşünce alışverişi yapmış olup anlaştılar. Kadınlar o denli insan değildi. Genellikle daha dar bakış açıları, daha azca deneyimleri vardı. İçlerinden birine konuşmak için yaklaştığında, fazla kadınca bir perspektif, faklı toplumsal ve etik kıymet anlayışları, konumlarının getirmiş olduğu garip sınırlamalar devreye giriyordu.
  • Otorite yöntemi oldukça kolay. ‘Bu bir emirdir!’ ve sen yalnız yerine getirirsin. Düşünmek yok, emek yok, mesuliyet yok. Tanrı bu şekilde söylüyor, kral ya da kaptan bu şekilde söylüyor, kitap bu şekilde söylüyor ve hepsinin omurgası Aile, Baba-Patron. Nasıldı o güzel öykü: ‘Baba ne diyorsa odur!’
  • ”Her dinin içindeki dayatma inanç, nihai hakikat bulunduğunu iddia ederek, öteki inananlara ve inanmayanlara karşı ahmakça bir üstünlük duygusu geliştirilmesini teşvik etme eğiliminde olduğundan, zulümde uç noktalara koşarlar.”
  • ”Demokrasi, tüm insanların bilgili, mantıklı ve koordineli eylemlerde bulunmasını gerektirir.”
  • ”Bir cinsin yükselmesi, o eşeysel toplumsal gücü ve niteliği geliştirmesi için özgür bırakırken, ötekini zorla binlerce yıl gerideki bir emek düzeyinde tutan bu sürekli ayırım; yaptıkları işler arasındaki ayrımının niçin olduğu bu koca yar…”
  • ”Erkeklerin kadınlardan daha üstün olduğu şeylerin cinsiyet farlılığından kaynaklandığını gururla iddia ediyorduk. Erkeklerin hanımlarda görülmeyen fena özellikler sergilediği şeyleriyse büyük bir kolaylıkla ırk özelliği olarak değerlendiriyorduk.”
  • ”Her şey bolca oranda olduğunda, hepimiz istediği kadar almakta özgürdü; yetersiz olduğunda bölüyorlardı. Ne yaptıklarıyla ve ne yapacaklarıyla ilgileniyorlardı, ne alacaklarıyla değil.”


Bizim Ülkemiz İncelemesi – Kişisel Yorumlar

yazar/Charlotte-Perkins-Gilman ‘ın kitap/kadinlar-ulkesi–22695 kitabının devamı olmasına karşın içerik anlamında bir o denli şahsına münhasır bir yapıt.
Çift kutuplu bir dünyada(anaerkil-ataerkil) doğan ve her iki dünyayı da tanıma şansı gören Ellador karakteri üstünden çok büyük bir sistem eleştirisi ve anaerkil düşüncenin anlatımını işlemiş yazarımız.
Bu her ne kadar kurgusal olsa da bir o denli da realiteye dayanan bir mevzu. Zira getirmiş olduğu eleştiriler, anaerkil dünya ile sunmuş olduğu çözümler, kapitalizmin en büyük dayanaklarından kabul edilen ataerkil oligarşik yapılanmanın yarattığı toplumsal infialler karşı getirilen eleştiri ve karşı çözümler, anaerkil bakış açısının her insanın iyiliği için gerçekleştirdiği çözüm yolları kitabı çok büyük bir noktaya taşımış. Bilhassa adam düşmanlığı yerine toplumsal eşitlik ve hanım adam işbirliğini önemsemesi tam da anaerkil düşünceye yakışır bir işleyiş olmuş. Kitap tamamen gerçeklere dayalı aslen.
gonderi/85148108 incelememin devamı durumunda oldu sadece dualist okumalarda bu kadar güzel ikiliye denk gelmek nadiren oluyor.
Kitaba yönelik söyleyeceğim tek negatif şey, çeviriden mi yoksa kitabın orijinal dilinden mi kaynaklı bulunduğunu bilemediğim, yoğun devrik cümlelerin ve kimi yerde ise öznesiz, yüklemsiz cümlelerle dikkati dağıtan bir yapıya haiz olması oldu. Biraz zorlaştırmış olsa da oldukça başarıya ulaşmış bir kitap diyebilirim. Kadınlar ülkesini okuyanlar için şiddetli tavsiyemdir. Okumamış olanlar ise ne olursa olsun ilkinden başlamalılar okumaya. (Uğur De Molinari)

Aylar ilkin İthaki Bilim Kurgu Klasiklerinden Kadınlar Ülkesi’nin yorumu paylaşmıştım. Yorumunun sonunda devamı gelecek benzer biçimde bitmiş demiştim. Bu yorumu okumadan ilkin o yorumumu okumanızı öneriyorum. Kadınlar Ülkesini okuduğum vakit devamı olup olmadığını araştırmıştım. Kitapyurdundan baktığımda yazarın başka kitabı yok gözüküyordu. Geçen günlerde düşündüğüm benzer biçimde devam kitabı bulunduğunu öğrendim. Hemen kitabı buldum ve en kısa sürede temin edip okumaya başladım.
Kitaba dönecek olursam;
Yazarımız Kadınlar Ülkesinde bizleri feminist bir ütopyada buluştururken devam durumunda olan Bizim Vatanımızda distopik dünyamızda bizlere her yönden ayna tutuyor. Kadınlar Ülkesinden yaşayan Ellador dünyamızı ziyarete gelir. Geldiği yıllarda dünyamızda 1. Dünya Savaşı sürmektedir. Kendi yaşamış olduğu muhteşem ülkeden oldukça değişik bir dünyayla karşılaşınca sarsılır. Dünyamız hakkında daha oldukça şey öğrenmek için dünyayı dolaşmak ister. Dünyamızı keşfederken bizlere Ataerkil zihniyetin başarı ve yanlışlarını açık ve net olarak gözler önüne serer. İnsanları insan olarak görmediğimizi, hanım ve adam olarak ayırdığımızı, niçin tam anlamıyla mutlu olamadığımızı derin gözlemlerle ve etkili bir üslupla bizlere aktarır.
Son cümlelerime gelecek olursak;
Her satırında insanı düşünmeye, sorgulamaya iten farkındalığı artıran dolu dolu bir yapıt. Kadınlar ülkesini oldukça sevmiştim ve bu kitabı okuyunca ikisinin bütünlüğü zihnimde bazı şeyleri daha net hale getirdi. Her iki kitabı da ne olursa olsun ve ne olursa olsun okumanızı öneriyorum. Ölmeden ilkin ne olursa olsun okuyacağım dediğimiz kitaplar listesine eklemeniz tavsiyemdir. (kitapruhluadam)


Bizim Ülkemiz PDF indirme linki var mı?


Charlotte Perkins Gilman – Bizim Ülkemiz kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Bizim Ülkemiz PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Charlotte Perkins Gilman Kimdir?

Amerikan edebiyatının etkili sesi Charlotte Perkins Gillman (1860-1935), feminist harekete yüzyıl dönümünde mühim katkılar icra eden Amerikan geleneğinin mühim yazarlarından biridir ve feminist bir bilinçle yazan ilk Amerikalı (feminist) hanım yazar olarak kabul edilir.

Din bilimcisi olan babası çocukken ailesini terk ettiğinden yalnız ve mutsuz bir çocukluk geçiren Gillman, yaşamı süresince bayanlara uygulanan adaletsizlikleri eleştirmiş ve bayanların oy hakkını savunmuştur.

Sanat öğretmenliği ve mürebbiyelik icra eden Gillman, yazar olacağını sezdiğindeyse gönülsüzce evlenir. Ancak bir anne, ev idarecisi ve eş olarak yaşayacağı güçlükleri de tahmin eder ve evlendikten on bir ay sonrasında bir kızı olduğunda umutsuzluğa kapıldığından evliliğinde problemler yaşar. Annesi ve kocası ise, genç bayanı depresyonu yenmesi için dinlenmesi gerektiğine inandırarak, tedavi için Philadelphia, Amerika’da sürecinin bayanların sinir hastalıklarında uzmanlaşmış meşhur nörologu Dr. Sir Weir Mitchell’a gönderir. Histeri hastalarına verdiği dinlenme kürleriyle meşhur nörolog, Gillman’a altı haftalık yatak istirahatı verir ve entelektüel aktivitelerini kısıtlar. Eve döndükten sonrasında üç ay süresince bu tavsiyelere uyan Gillman, zihinsel bir çöküntü olan “borderline” hastalığının eşiğine gelir ve nerdeyse çıldırır. Hayatını, isteksiz bir eş ve anne olarak yaşamakla, istekli bir yazar olmak içinde geçirdiğini düşünür.

1888’de ise, evliliğinin deliliğine eğilim verdiğini anladığı için boşanma davası açan Gillman, kızıyla beraber Kaliforniya’ya taşınsa da sadece 1892’de resmen boşanabilir. 1900’de tekrardan evlenen yazar, 1934’de eşinin ölümü üstüne kızının ailesinin yanına göç eder ve bir yıl sonrasında göğüs kanseri bulunduğunu öğrenince bunun üretken yaşamına engel olacağına inanılmış olduğu için intihar eder.

Gillman’ın boşandıktan sonrasında yazıya döktüğü ve evliyken yaşamış olduğu depresyonu otobiyografik öğelerle beraber anlattığı “Sarı Duvar Kağıdı” adlı öyküsü de, Freud’un özgül nedenlerle oluşan nevroz tespitine uygun bir halde sinirsel buhranları yüzünden tabip tavsiyesi üstüne, kocasıyla beraber dinlenmeye geldiği yazlık malikâne de kocasından ve onun kız kardeşinin denetim ve baskılarından uzakta, gizlice yazı yazmaya ve kitap okumaya çalışırken tamamen çıldırarak; evin sarı renkli duvar kağıtlarının desenlerinden dışarı çıkmak isteyen bir karı bulunduğunu düşünen, yazar bir kadının hikâyesini anlatır.

Öykünün derhal başlangıcında, kocasıyla beraber babadan miras kalan kolonyal bir malikâneye taşınan anlatıcı kadının, “perili ev” diye tabir etmiş olduğu ev, 19. yüzyıl romanslarını çağrıştıran bir atmosfere haizdir. Patriarkal bir simge olan bu çok büyük evin, kolonyal bir malikâne olduğu gerçeğinin ilk olarak vurgulanması, Amerikan tarihinin köle ticareti geçmişine de işaret eder ve öykünün sonunda, anlatıcının sadece duvar kağıdının desenlerinde görmüş olduğu hanım benzer biçimde delirerek özgürleşeceğini ima eder.

Kölelerin özgürlük hareketiyle özdeşleşerek, kolonyalizm eleştirisi de icra eden yazar, bayanların toplumsal cinsiyet öğretilerinin dışına çıkarak, özgürleşmeleri icap ettiğini de savunur. Gillman’a nazaran bu bağlamda, siyah kölelerin hayaletleri de, Amerikan kadının bastırılmışlığında, susturulmuşluğunda ve nihayet deliliğinde açığa çıkacaktır.

Hikâyenin sonunda anlatıcı hanım, baskıdan meydana gelen kendi şizofrenik bölünmesini yansıtır bir halde hem duvar kağıdını hem de kendi yazılarını kast ederek kocasına “Sonunda sana ve Jane’e karşın çıktım! Ve, kağıtların çoğunu parçaladım, doğrusu beni yeniden oraya kapatamazsın.” der.


Charlotte Perkins Gilman Kitapları – Eserleri

  • Kadınlar Ülkesi
  • Sarı Duvar Kağıdı
  • Bizim Ülkemiz
  • Dağı Yerinden Oynatmak
  • Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler
  • The Yellow Wallpaper and Other Stories


Charlotte Perkins Gilman Alıntıları – Sözleri

  • ”Erkeklerin kadınlardan daha üstün olduğu şeylerin cinsiyet farlılığından kaynaklandığını gururla iddia ediyorduk. Erkeklerin hanımlarda görülmeyen fena özellikler sergilediği şeyleriyse büyük bir kolaylıkla ırk özelliği olarak değerlendiriyorduk.” (Bizim Ülkemiz)
  • “Bazen düşünüyorum da, birazcık olsun yazabilecek kadar iyi olsaydım en azından düşüncelerimin baskısından kurtulup rahatlayabilirdim.” (Sarı Duvar Kağıdı)
  • ”Her dinin içindeki dayatma inanç, nihai hakikat bulunduğunu iddia ederek, öteki inananlara ve inanmayanlara karşı ahmakça bir üstünlük duygusu geliştirilmesini teşvik etme eğiliminde olduğundan, zulümde uç noktalara koşarlar.” (Bizim Ülkemiz)
  • “Havva Ana’ya ulaşınca, orada değildim ve hikayeyi inkar edemem fakat şunu söyleyeyim ki eğer günahı dünyaya getirdiyse bile biz erkekler günahın bugüne dek gelmesinde aslan payına sahibiz. Buna ne dersiniz?” (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)
  • İnsan zihninin en ayırt edici özelliklerinden biri, daha iyi şeyler öngörmesidir.
    Önceye ve sonraya bakarız biz
    Ve olmayan için yas tutarız. (Dağı Yerinden Oynatmak)
  • Yalnızca yalnızken ağlıyorum. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Şahsen, zevk alarak meydana getirilen bir işin, coşku ve değişiklikle birlikte bana iyi geleceğine inanıyorum… (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)
  • Yalnızca yalnızken ağlıyorum. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Erkekleri dişilikle etkilemekten oldukça onlarla insan olarak dost oldu; insan olarak düşünce alışverişi yapmış olup anlaştılar. Kadınlar o denli insan değildi. Genellikle daha dar bakış açıları, daha azca deneyimleri vardı. İçlerinden birine konuşmak için yaklaştığında, fazla kadınca bir perspektif, faklı toplumsal ve etik kıymet anlayışları, konumlarının getirmiş olduğu garip sınırlamalar devreye giriyordu. (Bizim Ülkemiz)
  • ”Her şey bolca oranda olduğunda, hepimiz istediği kadar almakta özgürdü; yetersiz olduğunda bölüyorlardı. Ne yaptıklarıyla ve ne yapacaklarıyla ilgileniyorlardı, ne alacaklarıyla değil.” (Bizim Ülkemiz)
  • İnsanlarınız halka yalan söylenmesine o denli alışmış ki umursamıyorsunuz. Gözünüzü dört açmanız ihtiyaç duyulan belli kötülüklere karşı nüzul olmuş, hissizleşmiş, nasırlaşmışsınız. Oldukça daha çok ses çıkardığınız, oldukça daha azca tehlikeli bir sürü şey var. (Bizim Ülkemiz)
  • Keşke daha süratli iyileşebilsem. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Bu aralar da bir fazlaca yalnızım. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Otorite yöntemi oldukça kolay. ‘Bu bir emirdir!’ ve sen yalnız yerine getirirsin. Düşünmek yok, emek yok, mesuliyet yok. Tanrı bu şekilde söylüyor, kral ya da kaptan bu şekilde söylüyor, kitap bu şekilde söylüyor ve hepsinin omurgası Aile, Baba-Patron. Nasıldı o güzel öykü: ‘Baba ne diyorsa odur!’ (Bizim Ülkemiz)
  • “Yalanlara inanmayı bırakıp gerçekleri gördüğümüzde, dünyanın nasıl bir sabaha uyandığını sana hissettirebilseydim keşke.” (Dağı Yerinden Oynatmak)
  • ”Demokrasi, tüm insanların bilgili, mantıklı ve koordineli eylemlerde bulunmasını gerektirir.” (Bizim Ülkemiz)
  • Neden olmasın? Neden hayatında bir kez olsun kendin olmayasın, insanların senden istediklerini değil kendi istediğin şeyi yapmayasın? (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)
  • “John benim gerçekte ne kadar acı çektiğimi bilmiyor. Acı çekmem için hiçbir niçin olmadığını biliyor,bu da ona yetiyor. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Beyefendiler her daim zararsız mıdır? (Kadınlar Ülkesi)
  • “…yazmak düşüncelerin basıncını azaltır ve beni rahatlatırdı.” (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş