Eğitim

Cathay – Ezra Pound Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cathay – Ezra Pound Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cathay kimin eseri? Cathay kitabının yazarı kimdir? Cathay konusu ve anafikri nedir? Cathay kitabı ne konu alıyor? Cathay PDF indirme linki var mı? Cathay kitabının yazarı Ezra Pound kimdir? İşte Cathay kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Ezra Pound

Çevirmen: Ideal Tamer

Yayın Evi: Jaguar Kitap

İSBN: 9786058663510

Sayfa Sayısı: 61


Cathay Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ezra Pound’un imgeciliğin manifestosunu açıklamış olduğu üç maddesinden ikincisi şöyleydi: Sunuşa katkısı olmayan tek bir sözcüğün bile kullanılmaması.

Cathay’i başka bir ustanın, Ideal Tamer’in çevirisiyle ve tek sözcükle sunuyor Jaguar Kitap: Başyapıt.


Cathay Alıntıları – Sözleri

  • Durmadan üzülecek ne vardı?
  • “Kafamız üzüntüyle dolu, acımızı kim anlamış olur?
  • Acımızı anlayamaz.
  • Kafamız üzüntüyle dolu ,acımızı kim anlamış olur ?
  • Bunları bu şekilde kim yapmış oldu, kim getirdi?
    Sarayın alevli öfkesini kim getirdi?
  • Kafamız üzüntüyle dolu, acımızı kim anlamış olur?
  • O ayrılışa ne kadar üzüldüğümü sorarsan:
    Baharın sonunda çiçeklerin düşmesi şeklinde bir şey bu,
    Düğümler içinde dolanıp bükülerek
    Konuşmanın ne yararı var, konuşmanın sonu yok,
    Yürekteki şeylerin sonu yok.
  • Yalnız düşüncelerimiz, anılarımız ayrılmadı.
    Sonra en dayanılmaz zamanında ayrılığın
    Karşılaştık…
  • Duygu, alışkanlıktan doğuyor.
  • Tüm bunların sonu gelir,
    Bir daha yaşanmaz bunlar.


Cathay İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Oldukca eski yazılardan çevrilmiş asla eskimeyen duygular. Kiang ırmağı, ikimizin de içinde duruyor. Kepêla deniliyormuş bir Afrika dilinde, nehrin iki yakasında duran iki insana. Nehrin artık o tarafında olmasan da nehrin o tarafı senin. Bu kitap, diğer yakaya yazılmış mektuplardır. (Dîsa Raperîn bo)

Şiir formunun diller arası aktarımda değişimi ve yorumlanmasına dair örneklemler diyebiliriz, Cathay’daki şiirler için.
Diyeceğim o ki bu kitaptaki şiirler Ezra Pound’a ilişik değildir. Şiirler, birden fazla şaire ilişik olup başka bir kültürde dünyaya gelmiştir.
Yani Ezra Pound, Japon sanat zamanı uzmanı Ernest Fenollose’nın defterlerindeki 150 tane Çin şiiri üstüne emek vererek Cathay adıyla yayınlıyor.
Fenollose’den Pound’a, Pound’dan Ideal Tamer’e uzanan o aralıkta ikiden fazla dile çevrildiği için örneksiz yapısını ara sıra yitirirken yeni bir yorum da kazanmış.
Okuduğum şiirlerin, kendi için örneksiz bir yapısı ve derdi. Farklı kişilere ilişik olduğundan bir eleştiri yapmak zorlaşıyor. O yüzden olduğu şeklinde bırakmak güzeldir.
Bu kitap benim için fazlaca değişik bir edinim oldu. Şiir türünü okumayı severim fakat değişime uğrayan şiirleri okumak bana güzel bir edinim kattı.
Bir de Cathay isminin anlamı, aslen Çin demekmiş. Yani gene de özünden bir şeyler yitirmemiş desek yanlış olmaz.
[Kaynak: https://www.instagram.com/p/CJ_3URvJ0hR/?igshid=1mumpd1ycd4s4] (Esengül Ersoy)

Ezra POUND – Cathay
Başlarken, şiirleri okumaya, anlamadım şairi. Utandım kendimden, kapattım kitabı. Dedim ki ilkin şunu öğren; ‘’Ezra Pound kim?’’ Hayatını okudukça büyülendim. Büyülemek azca kalır kim bilir, havalandım ve hala havadayım.
Hayatının incelemesini de yapacağım fakat şu kadarını bilmenizi isterim, James Joyce, kariyerini Ezra Pound’a borçlu…
Cathay adlı eseri Ideal Tamer çevirisi. Bir sayfasında şiirin orijinal metni varken öteki sayfasında ise Türkçe metni yer alır. Tercüme kısmında Ideal Tamer oldukça başarı elde etmiş. Jaguar Kitap’a minnettarım, bu eseri okuyucularına kazandırdığı için. Sayelerinde bir eksiğimi daha tamamladım. Yolumda güvenilir adımlar ile ilerliyorum.
Bu kitap, sayfalar ilerledikçe yıldırım oldu düştü tepeme. 39 aşama ateşle okudum bu eseri ve elimden bırakamadım. Hastalığımı unuttum, bu şiirleri okurken.
Bir musiki tüm şiirleri kulağımda, çevir çevir dinle, oku hatta. Bu o şekilde bir şiir kitabı ki baştan sona coşku. Pound da Tamer de… Çin’den Türkiye’ye uzanan bir coşku. Bir kez elinize alın kitabı, hem şairin hem de şiirlerinin etkisine gireceksiniz. Her şeye direnme iyi eserler okumak adına…
Popülizmin bu denli fazlalaştığı bir dönemde Pound sizi kendinize getirecektir. Biliyorum iddialı bir söz bu fakat izin verin de o yıldırım sizin de tepenize düşsün.
Herkese şiir dolu okumalar dilerim edebiyat sever güzel insanoğlu. (DESTİNA ÖYKÜ)


Cathay PDF indirme linki var mı?


Ezra Pound – Cathay kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Cathay PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ezra Pound Kimdir?

Ezra Pound İdaho sınırına yakın bir şehirde 1885 senesinde dünyaya geldi. Babası Darphane memuru, büyük babası ise Kongre üyesiydi. Doğduğunda, damarlarında iktisat ve politika akıyordu denebilir. 1901 senesinde Pensilvanya Üniversitesine yazılır. Kısa zamanda Pound, Anglo sakson, klasik ve orta çağ edebiyatına büyük merak saldı. 1906 senesinde Sanat diplomasını aldığında yaşamının en mühim eseri olan Cantos’a başlamıştı. Üniversiteden sonrasında, müzisyen şairler, Cenup Fransa Provansal halk şairleri üstüne çalışmaya devam eder; bu ise derhal Avrupa’ya gitmesine sebep olacaktı.

1908 senesinde Pound Venedik’e gider. İlk şiir kitabı A Lume Spenton’u (Sönmüş Mumlarla) yayınlar. Pound, W.B. Yeats’le karşılaşmak için Ingiltere’ye gider. Orda çabucak, meşhur bir edebiyatçı olarak tanınır. Yeats ile tanışır ve Yeats’in Pazartesi akşamları toplantılarının olmazsa olmaz siması olur.

Pound bununla birlikte, D.H.Lawrence şeklinde yeni kabiliyetleri ve ressam ve eleştirmen Wyndham Lewis şeklinde yazarları gösteren English Review ile ilişkiye girer. 1911 senesinde New Age dergisinde yenilikçi yazı kampanyasını başlatır. Pound için, yüzyılın şiiri ciddi, direkt, coşkusallıktan kurtulmuş olmalıydı.

Pound bir yıl sonrasında, imgeci şiir akımını kurar. Bu dönemde, William Carlos Williams, T.S. Eliot, Hemingway ve James Joyce şeklinde yazar ve şairlerin kariyerlerine destek olmaya çalışıyordu. Aynı zamanda, kendinden 20 yaş büyük, dünyaca ünlü ozan Yeats ile ilgileniyor ve Waste Land (Çorak Ülke) adlı eserinin editörlüğünü de yapıyordu.

Amerika ve İngiltere içinde bir bağ oluşturuyor, Harriet Monroe’nun mühim Chıcago dergisi olan Poetry’de destek editörlük yapıyor ve imgecilik şiir ekolüne bağlı şairleri yayınlıyordu. Bu akım açık ve oldukça görsel bir sunuşu savunuyordu. İmgecilikten sonrasında çeşitli şiirsel yorumları da yaydı. Pound imgeciliği mektuplarla, denemelerle ve bir antolojiyle daha da ilerletti.1915’te Monroe’ya yazdığı bir mektupta klişeler ve belli cümleler den kaçınan, çağıl ses veren görsel bir şiiri tartışır. 1913’te yayınladığı A Few Don’ts of an Imagiste (Bir İmgecinin Yapmaması Gereken Birkaç Şey, 1913)’de imge yi bir vakit biriminde zihinsel ve duygusal bir karışım sunan şey olarak tanımlar. Pound’un 1914’te yayınladığı 10 şairi kapsayan Des Imagistes (İmgeciler) adlı antolojisi William Carlos Williams, Hilda Doolittle ve Amy Lowell şeklinde önde gelen imgecilerin şiirlerinden örnekler ihtiva eder.

1914’de, ingiliz kültürü üstünde devamlı bir tesiri olacak daha ciddi bir akımı, vortisizm’i lanse edecekti. Fikrin temelinde , Henri Gaudier-Brzeska adlı genç bir heykeltraş vardı. Wyndham Lewis ve öteki yakınlarıyla akımın gazetesi Blast ı yayınladılar. Aynı yıl , birçok vortisist sanatçının ölümüne sebep olacak Birinci Dünya Savşı patlayacaktı.

Vortisizm, Pound için, ilk devrimci propaganda tecrübesinin aleti , ve gelenekçilik sınırlarının dışına düşmesinin sebebi oldu. Pound, vortisizmi medeniyetin feneri ve önderi olarak, sanatı hak etmiş olduğu yere koyan bir akım olarak görüyordu. Böylece, sanatlar, daha evvel Yeats’in da öngördüğü şeklinde, mistik bir halde siyasete bağlanıyorlardı.

Pound, ticariliği , kendi sanatla alakalı ve siyasal idealine daima engel olarak görmüş oldu. 1918’de Sosyal Kredi’nin kurucusu C.H.Douglas’la karşılaşır; Douglas moneter reformdan yana bir kuram geliştirmektedir; para, üretimin ve yaratıcılığın ölçüsü olmaktan çıkıp, kullanışlılık kazandıkça, bir millet ve kültürü, haliyle, ticari emellerin devamının kurbanı olurlar. Pound bu teoriyi şevkle kabullenir. Kültürü yozlaştıran paranın iktidarının ortadan kaldırılmasına lüzumlu bir araç vardı elinde. 1930 ve 1940’lı yıllarda, iktisat ve siyaset üstüne birkaç broşür yayınlar; Sosyal Kredi: bir şok ( 1935), Bir kartvizit (1942), Altın ve Iş (1944), ve Amerika, Roosvelt, ve savaşın sebepleri (1944) ; bu broşürlerin bir çok faşist Italya’da yayınlanır.

Pound’un bu tür iktisat politik doktrinlerine varması, Yeats’in takib etmiş olduğu mistik yolla karşılaştırma edilebilir. 1913 senesinde Pound, Yeats’in sekreteri olmuştu. Pound, 1905 yılından bu yana , doğu dinlerine, yogaya, yıldız falcılığına merak salmıştı. Pound, aynı Yeats şeklinde yaratıcı ruhların belirli bir reenkarnasyonuna inanıyordu.

Pound, gerçek dinin sanatta gerçekleşen vahiy olduğuna inanıyordu. Hiristiyanlığı elinin tersiyle itiyor, ve Filistin’de vaiz edilende n tamamen değişik, Roma vatandaşını köleleştirmeyi hedefleyen bir inanç olarak görüyordu; bu anlamda Isa tamamen ölmüştür . Pöund, kiliselere tahammül edemiyordu; asırlardır istifade ettikleri parasal yardımları haksız buluyor, bu tarz şeyleri esasında sanatçıların , filozofların ve bilim adamlarının hak ettiklerini iddia ediyordu.

Pound, eski vakit gizem dinleri ve kilise tarafınca ortadan kaldırılan halk şairlerinin aşk inancı na sahipleniyordu. Köylüden imparatora , toplumun her ferdine, toplumsal bir vazife veren Konfüçyüs’ün sivil dininin, dengeli bir Devlete varmanın yollarından biri olduğuna inanıyordu. Daha sonrasında, faşist Italya’da bu şekilde bir devletin gerçekleştiğini görmüş oldu ve inandı.

Aynı Yeats’de olduğu şeklinde, Pound’da da gizem ve kültür kavramları , onu liberal doktrinlere ve demokrasiye düşman olmaya itti. Pound , toplumsal kredi politikası ile faşizmin gerçekleştiğine , bunun da plutokrasinin enerjisini kıracağına inanıyordu. Ayrıca, sanatçıların, yönetmek için doğan bir toplumsal seçkinler grubu teşkil ettiklerini, bunun için ise demokratik bir seçime gerekseme olmadığını savunma ediyordu. Sanatçılar ırkın antenleridirler, fakat cemiyet hiçbir vakit büyük sanatçılarına itimat duymaz . 1914’den itibaren, Pound sanatçı, yeteri kadar sağduyuya haiz olduğundan, insanlığın çekilmez derecede aptal bulunduğunu anlamıştır . Buna karşın, onu yönetim etmeye, eğitmeye, ikna etmeye , kendinden kurtarmaya çalışmıştır diyordu. 1922’de ise kitleler uysaldır , yoğrulabilirler ve onları şekillendiren kalıpları yaratan ise sanattır neticesine varıyordu.

Faşizm’e ulaşınca, Pound için, eski bir geleneğin zirve noktası oluyordu ; bu aşamada ise Mussolini , Hitler ve İngiliz Sir Oswald Mosley şeklinde şahsiyetleri görüyordu. Pound 1920’den itibaren etnolog Frobenius’un doktrinlerini incelemiş, mistik bir ırk yorumuna varmıştı. Pound için kültürler ırkların ürünüdür, ve her birinin kendine özgü ruhu , paideum u vardır ; bunun bekçisi ise sanatçıdır. Pound için Mussolini plutokrasiyi deviren bir devlet adamı olmanın da ötesinde, politikayı bir çeşit sanat haline getiren insandı : Pound, Mussolini, halkına, şiirin bir devlet davası bulunduğunu söylemiş oldu, ve bu şekilde, Roma’da , Londra ve Washington’dan daha yüksek bir uygarlık seviyesini dile getirdi diyecek kadar ileriye bile gitti. Pound, 1935 senesinde yazdığı Jefferson ve/yada Mussolini adlı eserde izah ediyor : Mussolini’nin mahkemesi , eğer yaratıcılığı, kuruculuğu göz önünde bulundurulmazsa geçerli olması imkansız . Bir sanatçı olarak işlem edin , tüm detayların yerli yerine oturacağını görürsünüz… Faşist devrim, bazı özgürlüklerin muhafazası, belirli bir kültür seviyesinin ve yaşam kurallarının korunması içindi …

Pound, karısı Dorothy ile 1924’de Italya’ya yerleşirler . 1933’de Mussolini’yle karşılaşır, ve moneter bir reformla ilgili fikirlerini iletir. Ingiliz faşisti Mosley’le 1936’da tanışır ve sahibi olduğu British Union of Fascists dergisinde yazar ve 1959 yılına kadar yazışırlar. 1930 yılından itibaren Hitler Almanyasınn ekonomisi ile ilgilenir ve Berlin-Roma Aksının Lincoln’dan bu yana tefeciliğe karşı ilk atak olarak görmeye adım atar.

1940’da, Aks ülkelerine karşı harbe karşıcılık gruplarına yardım için gittiği ABD turundan döndüğünde , İtalya’da radyo emek harcamaları yapar. Ameikan saati adlı programları 1941’de adım atar. Pound kendisini bir Amerikan vatanperveri olarak gördüğünden , Japonların Pearl Harbour hücumundan sonrasında ABD’ye geri dönmek istese de Amerikan Başkonsolosluğu buna engel olur. Hiçbir geliri olmadığından, radyo çalışmalarına devam eder , ve tüm gücüyle Roosvelt yönetimine atak eder ; hücumları ekonomik olmakla birlikte , belirli bir sanat ve kültür eleştirisini de ihtiva eder.

Mussolini’nin katledilmesinden iki gün sonrasında, Pound, Amerikan askeri güçlerine teslim olmaya çalişmasina karşın İtalyan partizanlar tarafindan tutuldu. Büyük bir ihtimalle, kendisinin de katledileceğin inanmış olmalı ; cebine Konfüçyus’la ilgili bir kitap alır. Bunun yerine, Pisa’da bulunan bir Amerikan kampında, tabanı betondan , tüm gece aydınlanan , demir bir kafes içine hapsedilir. Pound fiziken yıkılır ve bir sıhhat merkezine yollanır ; burada Pisan Cantos ları üstüne çalışmaya izin elde eder. Aynı yıl Washington’a yollanır ve hapsedilir. 1943’de Pound ABD’ye ihanetten suçlanır. Hemingway, eski dostunun, savaştan sonrasında, geleceğinden kaygı ederek , delilik müdafası yapmanın mümkün bulunduğunu ileri sürer ; düşünce, Pound’un, Amerikan hükümeti nezdinde ilişkileri olan yakın dostları tarafınca kabul edilir. Diğer bir grup ise Pound’un ölümle cezalandırılmasından yana idi . Fakat hemen sonra deli olduğu kabul edilerek , St Elizabeth katiller için akıl hastahanesine kapatılır. Bu yerde edebı çalışmalarına devam eder; çevirilmiş olduğu 300 çin şiiri 1954 senesinde Harvard’da yayınlanır.

1950’li yılların ortasına doğru, birçok etkin sanatçı ve aydın, özgür bırakılması için kampanya başlatmışlardı. 1953 senesinde , Pound hemen hemen kati ve formel bir teşhise tâbi tutulmamıştı . Adalet Bakanlığının yapmış olduğu tetkiklere nazaran , yalnız kişilik sorunları vardı. 13 yıl hapis yattıktan sonrasında , 18 Nisan 1958 senesinde, vatan hayinliği ile ilgili suçu terkedildi. Aynı yıl, 30 Haziranda Italya’ya geri döndü, ve Napoli’ye vardığında gazetecilere faşist selamını verirken, Tüm Amerika bir timarhaneden ibaret dedi. Cantos eserine devam ederken , eski faşist dostlarıyla ilişkilerine devam etti. Amerikan diplomasisinin tüm kınamalarına karşın, radyo ve gazetelere verdiği her söyleşide Amerikan sistemini eleştirdi. 1972 senesinde Venedik’te hayata gözlerini yumdu. (Arsen Ceyhan)


Ezra Pound Kitapları – Eserleri

  • Cathay
  • Seçme Kantolar
  • Lustra
  • Kantolar
  • Okumanın Alfabesi
  • Hugh Selwyn Mauberley
  • In the Station of the Metro
  • İyiler Büyükler Modernler
  • Kültür Rehberi
  • The Spirit of Romance
  • Selected Poems of Ezra Pound
  • Konfüçyüs
  • Ji Çîn û Maçînê


Ezra Pound Alıntıları – Sözleri

  • ki bambaşka yazı türünü birbirinden ayıramama, boş yere büyük bir eleştirel hınca yol açmıştır.
    A Kişinin, becerilerini geliştirmek için, bu kitapları okumadan öncesine nazaran daha fazlaca bilmek ve daha fazlaca ve daha süratli şekilde algılamak için okumuş olduğu kitaplar. ve
    B DİNLENME, kafayı dinleme, rahatlama, zihinsel yatak olarak yazılmış ve bu amaca hizmet eden kitaplar. (Okumanın Alfabesi)
  • ‘Buraya dek sürükledik, dayanırız. (Seçme Kantolar)
  • Kişi, “öğretmek, harekete geçirmek yada eğlendirmek için” (ut doceat, ut moveat, ut delectet) yazar.
    Rodolfo Agricola (Okumanın Alfabesi)
  • Dört ayağı olduğu ve siz bitirdiğinizde sağlam şekilde ayakta durduğu sürece, masanızın hangi ayağını ilkin yaptığınız mühim değildir. (Okumanın Alfabesi)

  • Kalır seninle hakkaten neyi seversen,
    gerisi boş
    Gerçekten neyi seversen alınmaz elinden
    Neyi seversen hakkaten senin aslolan kalıtındır
    Kimin bu dünya, benim mi, onların mı
    kimsenin değil mi yoksa?
    Ne ki göründü onlar geldi ilkin, ve böylece sonrasında elle tutulanlar
    Cennet, sofalarında da olsa cehennemin,
    Neyi seversen hakkaten senin aslolan kalıtındır
    Gerçekten neyi seversen alınmaz elinden (Seçme Kantolar)
  • Herkes aşırıya kaçabilir,
    Hedefi ıskalamak kolay
    Zor olan orta noktada sağlam durmaktır. (Kantolar)
  • .
    İnsan bilgeliğinin toplamı, herhangi bir dilde yer almaz ve hiçbir dil, insan anlayışının tüm biçimlerini ve derecelerini ifade etme kabiliyetine haiz değildir.
    . (Konfüçyüs)
  • Daha büyük bir anlayışsızlık olması imkansız
    Yaşlıyla gencin içinde olandan.
    Anlamın peşinden gider genç;
    Orta yaşlılarsa doyurmak için tutkunlarını.
    Kurudu artık deniz yosunu, ve işte yüzdü,
    us sürüklenir, yosun, ağır gençlik, kayar gider,
    Yayılıp kayalara, ağarıp ve artık yüzmüştür… (Seçme Kantolar)
  • (…)
    Elbet bağlısın sen de sınırların var
    Doğmamış unsurlarla iç içesin
    Ben bir akışı, bir gölgeyi sevmişim
    Yalvarırım hayata gel artık
    Yalvarırım “ben” demeyi öğren (Lustra)
  • Duvara savrulmuş bir ipek çilesi şeklinde boşalmışçasına
    Tahta bir çit süresince yürüyor bir patikasında
    Kensington bahçelerinin,
    Dokunsalar dağılıverecek sanki
    öylesine kurumuş ki içi.
    Aksi şeklinde nereye çevirse başını
    O mundar, o yedi canlı, topuz şeklinde evlatları ayaktakımının,
    düşün, bu piçlere duracak yarın dünya!Geçmiş ondan üremek de, üretmek de.
    Güzel fakat, ağır bir kokuya benziyor can sıkıntısı.
    Biri gelsin yanına konuşsun istiyor han’fendi.
    Hani korkmuyor da değil, belli,
    ben işleyeceğim diye bu densizliği… (Kantolar)
  • “Nasıl iyi bir doktor, bilgisiz bir çocuğun, reçelli kek yediğini sanırken vereme yakalanması karşısında sessiz ve halinden memnun oturamazsa; sağduyulu bir insan da, ülkesinin, kendi edebiyatının gerilemesine izin vermesi ve iyi yazmanın küçümsemeyle karşılanması karşısında sessiz ve halinden memnun oturamaz. ” (Okumanın Alfabesi)
  • O ayrılışa ne kadar üzüldüğümü sorarsan:
    Baharın sonunda çiçeklerin düşmesi şeklinde bir şey bu,
    Düğümler içinde dolanıp bükülerek
    Konuşmanın ne yararı var, konuşmanın sonu yok,
    Yürekteki şeylerin sonu yok. (Cathay)
  • Kafamız üzüntüyle dolu ,acımızı kim anlamış olur ? (Cathay)
  • ölümünden sonrasında filippo tomaso geldi bana ve dedi ki:
    “evet, ölüyüm ben,
    fakat aden’e gitmek istemem, sürdürmek isterim savaşmayı.
    bedenini isterim senin, ki böylelikle sürdürebilirim savaşmayı”. (Kantolar)
  • Niçin insan lirik dizeleri öğrenmez? (Konfüçyüs)
  • Herkes aşırılığa kaçabilir,
    Hedefi aşmak kolaydır,
    Ortada sağlam durmak zor olsa gerek. (Seçme Kantolar)
  • Sonuçta, gerçek eğitim, bilmekte ısrar eden kişilerle sınırlandırılmalıdır, gerisi yalnız koyun yetiştiriciliğidir. (Okumanın Alfabesi)
  • Belirli bir yüzyılın vicdanının özetini bulmaya çalışıyorsanız, onu bulmak için nereye gidersiniz? (Okumanın Alfabesi)
  • “Akıllı kişi, anlamadığı şey hakkında konuşmakta tereddüt eder, utanç duyar.” (Kültür Rehberi)
  • Avrupalı bir adam , bir düşünceden bıktıktan sonrasında onu yazıya döker ve bir süre sonrasında onu yayınlar.bu da genel anlamda tembel ve her daim umarsız bir eleştirmene aceleyle kakılır ve oda bunu Londra da bir süreli yayında yayınlar.Londra daki seyreltilmiş bu informasyon New York’taki yetkinliği sorguya açık bir eleştirmene gene aceleyle kakılır ve onun “görüşü” de Amerika’nın dağıtım ticareti tarafınca su katılarak içilir.Her yeni düşüncenin,her yeni edebiyat türünün Amerikalı okur yada öğretmenlere 15-20 yıl geç gelmesinin sebebi budur. (İyiler Büyükler Modernler)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş