Eğitim

Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt – İmam Suyuti Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt – İmam Suyuti Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt kimin eseri? Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt kitabının yazarı kimdir? Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt konusu ve anafikri nedir? Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt kitabı ne konu alıyor? Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt PDF indirme linki var mı? Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt kitabının yazarı İmam Suyuti kimdir? İşte Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: İmam Suyuti

Yayın Evi: Yasin Yayınevi

İSBN: 9786055719425

Sayfa Sayısı: 824


Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hamd almlerin rabbi olan Allah’a salat ve slm onun kulu ve resulü olan sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa, ailesi ve ashabı üstüne olsun. İlgili yakinen bilmiş olduğu suretiyle tefsir kitaplarının içinde Celaleyn tefsirinin ayrı bir yeri vardır. Celaleyn’in, oldukca veciz bir tefsir olmasına karşın Kuran kelimelerini manaca kendilerine en yakın sözcüklerle açıklaması herhalde onun en önemli özelliği olsa gerekmektedir. Bu sebepledir ki tarih boyu medreselerde ilk okutulan tefsir kitabı olarak kabul görmüş ve Allah’ın sözünün mücmelen manasını öğrenmek isteyenler için hep ilk müracaat deposu olmuştur.


Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt Alıntıları – Sözleri

  • وَلَا تُخْرِجُونَ اَنْفُسَكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ
    Kendinizi (müslüman kardeşlerimizin tüm ümmet tek ceset olması hasebiyle) yurtlarınızdan (ülkenizden) çıkartmayın..
    Başka bir ayeti kerime de;
    ولله ملك السموات والأرض
    Yer ve gökteki her şey Allah’ın mülkü..
    olduğu hâlde
    Bize ne oluyor…
    Kimi kimin mülkünden çıkartmaya çalışıyoruz
  • Deki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin! Bu sebeple Allah tüm günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, oldukca bağışlayan, oldukca esirgeyendir.
    (Zümer Suresi, 53. ayet)
  • {ولنبلونكم بشيء من الخوف} للعدو {والجوع} القحط {ونقص من الأموال} بالهلاك {والأنفس} بالقتل والموت والأمراض {والثمرات} بالجوائح، أي لنختبرنكم فننظر أتصبرون أم لا {وبشر الصابرين} على البلاء بالجنة
    Yemin olsun ki, biz sizleri düşmandan dolayı birazcık korku ile açlıkla, kıtlık ile ve mallardan, helâk sebebiyle, canlardan katledilmek, ölmek ve hastalıklar sebebiyle, mahsulattan olgunlaşmayıp zâi olmasıyla birazcık eksiklikle belâlandıracağız, sizi sınav edeceğiz. Sonra bakacağız, sabrediyor musunuz, yoksa etmiyor musunuz? Belâya sabredenleri cennetle müjdele.
  • {وَمَنْ أَظْلَم} أَيْ لَا أَحَد أَظْلَم {مِمَّنْ مَنَعَ مَسَاجِد اللَّه أَنْ يُذْكَر فِيهَا اسْمه} بِالصَّلَاةِ وَالتَّسْبِيح {وَسَعَى فِي خَرَابهَا} بِالْهَدْمِ أَوْ التَّعْطِيل نَزَلَتْ إخْبَارًا عَنْ الرُّوم الَّذِينَ خَرَّبُوا بَيْت الْمَقْدِس أَوْ فِي الْمُشْرِكِينَ لَمَّا صَدُّوا النَّبِيّ صَلَّى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَام الْحُدَيْبِيَة عَنْ الْبَيْت {أُولَئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَنْ يَدْخُلُوهَا إلَّا خَائِفِينَ} خَبَر بِمَعْنَى الْأَمْر أَيْ أَخِيفُوهُمْ بِالْجِهَادِ فَلَا يَدْخُلهَا أَحَد آمِنًا {لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْي} هَوَان بِالْقَتْلِ وَالسَّبْي وَالْجِزْيَة {وَلَهُمْ فِي الْآخِرَة عَذَاب عَظِيم} هُوَ النَّار
    [المحلي، جلال الدين، تفسير الجلالين، صفحة ٢٤]
    114 Allâh’ın mescitlerini; içlerinde O’nun adının anılmasını engellemiş olan ve onların (maddî ya da manevî) yıkımı (uğru)nda çalışmış bulunandan daha zâlim kim olabilir? İşte onlar ki, (mescitlerin tahribine cesaret bir yana, oralara yaklaşırken bile Allâh’a karşı) korkuya tutulmuş olmaları haricinde oralara girmeleri kendileri için olacak şey değildi! (Öldürülme, tutsak edilme ve cizyeye bağlanma şeklinde) büyük bir rüsvaylık dünyada onlar içindir. (Kâfirliklerine bir de zâlimliği ilave ettiklerinden,) kendileri için âhirette de pek büyük bir azap vardır.
  • وَلَنْ تَرْضٰى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارٰى حَتّٰى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْۜ قُلْ اِنَّ هُدَى اللّٰهِ هُوَ الْهُدٰىۜ وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ اَهْوَٓاءَهُمْ بَعْدَ الَّذ۪ي جَٓاءَكَ مِنَ الْعِلْمِۙ مَا لَكَ مِنَ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ ﴿ ١٢٠ ﴾
    120 (Habîbim!) Sen onların dînine tamamen uyuncaya kadar, ne Yahudiler ne de Hristiyanlar asla senden razı olacak değil(ler) dir. De ki: “Allâhın hidâyeti (ve dosdoğru yolu olan İslâm var ya), şüphesiz ki (iki cihan saâdetine ulaştıracak istikameti gösteren) hidâyet ancak odur (sizin davet ettiğiniz sapık yolların ise hidâyetle hiçbir alâkası yoktur)!” Andolsun ki; eğer (İslâm’ın doğruluğuna dair) sana gelmiş olan (bunca) ilimden sonrasında gene de onların (eğri büğrü görüşlerine ve) fena arzularına uyacak olursan, elbet Allâh’tan (başına gelecek belâlara karşı) senin için ne bir dost bulunur, ne de bir destek!
  • İyiliği karşılık beklemeden yap. (Ey inanç edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini meblağ, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.) (Muhammed, 7.)
  • {وقولوا للناس} قولا {حسنا} من الأمر بالمعروف والنهي عن المنكر. والصدق في شأن محمد والرفق بهم
    İnsanlara bir (iyilik ve) güzellik (ifadesi olan hoş ve yumuşak sözler) açıklayın bunlar;
    1-emri bil maruf ve nehyi anil münker
    (İyilikleri tavsiye edip kötülüğü engellemek
    2- Peygamberimiz sıfatını onay etmek
    3 Tüm insanlara karşı merhametli olmak.
  • 4. Din, kısaca ceza gününün sahibidir. O da kıyamet günüdür. (Allah tüm günlerin sahibi olmasına rağmen) kıyamet günü bilhassa zikredil miştir. Zira ‘Bu gün yargı kimindir? (buyurulur ve) Allah’ındır (denilir) …(Mümin: 16) ayetinin deliliyle o gün Allah’tan başka asla kimsenin açıkça bir yargı hakkı olmayacaktır.”
  • {هو الذي أنزل عليك الكتاب منه آيات محكمات} واضحات الدلالة {هن أم الكتاب} أصله المعتمد عليه في الأحكام {وأخر متشابهات} لا تفهم معانيها كأوائل السور وجعله كله محكما في قوله {أحكمت آياته} بمعنى أيه ليس فيه عيب، ومتشابها في قوله {كتابا متشابها} بمعنى أنه يشبه بعضه بعضا في الحسن والصدق {فأما الذين في قلوبهم زيغ} ميل عن الحق {فيتبعون ما تشابه منه ابتغاء} طلب {الفتنة} لجهالهم بوقوعهم في الشبهات واللبس {وابتغاء تأويله} تفسيره {وما يعلم تأويله} تفسيره {إلا اللّه} وحده {والراسخون} الثابتون المتمكنون {في العلم} مبتدأ خبره {يقولون آمنا به} أي بالمتشابه أنه من عند اللّه ولا نعلم معناه {كل} من المحكم والمتشابه {من عند ربنا وما يذَّكر} بإدغام التاء في الأصل في الذال أي يتعظ {إلا أولوا الألباب} أصحاب العقول ويقولون أيضا إذا رأوا من يتبعه
    7
    O, öyleki bir Zâttır ki, senin üstüne Kur’ân’ı indirdi. Ondan bir kısmı muhkem (meseleye) delâletleri açık olan âyetlerdir ki, onlar o kitabın anası, hükümlerde ona itimad olunan aslıdır. Diğer bir kısmı da müteşâbih mânâları anlaşılmayan -sûrelerin evvelleri gibi- âyetlerdir. Allahü teâlâ’nın ” Kur’ân’ın hepsini “ Onun âyetleri muhkem kılındı “ âyetinde muhkem kılması “onda hiçbir ayıp yoktur mânâsındadır. Ve ” müteşâbih kitap“ âyetinde de müteşâbih kılması ” Bir kısmı bir kısmına güzellikte ve doğrulukta benziyor “mânâsındadır, Artık kalplerinde eğrilik haktan dışarıya eğilim bulunan kimseler bilgisiz olan tabakaları şüphelere ve karışıklığa düşürmekle fitne aramak ve onu tevil tefsir arzusunda bulunmak için o kitabından müteşâbih olanına tâbi olurlar. Hâlbuki onun tevilini tefsirlerini Allah’tan başkası bilmesi imkansız. İlimde rüsuh sâhibi yerleşmiş ve sabitleşmiş olanlar -Râsihûne lâfzı mübteda olup haberi ise- derler ki: “Biz ona, müteşâbih âyetlerin Allah tarafınca olup ve onun manâsını bizim bilemeyeceğimiz hususunda îman ettik. Muhkem ve müteşâbihten hepsi Rabbimizin ındindendir. Tam akıllı zâtlardan, akıl sahiplerinden başkası tezekkür etmez, öğütlenmez. Ve gene o akıl sahipleri müteşabih âyetleri karıştıran birini gördükleri vakit derler.


Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bilhassa Kuranın sözcük sözcük arapçasını idrak etmek için, bir harfin dil bilgisi görevini merak ettigimizde vs başvuracağımız, özetlemek gerekirse ayetin sebebi ve anlamini da ele alan, belli bir kesime hitap eden kısa özet bir tefsirdir. (Dünya Yolculuğu)

Mehmet Akif’in de oldukca sevilmiş olduğu tefsir kitabı. İki Celal’in Tefsiri. Birkaç sure şerh ettik fakat Arapçası bizi oldukça zorladığı için değiştirdik. Başlangıç seviyesi olarak uygun görülüyor fakat derinliği de var bana kalırsa. Biz rastlamadık fakat israilliyat olduğu söyleniyor. Olsa da olmasa da bu alandaki kitaplar dikkatli okunmalı diye düşünüyorum. (Elif Neşe Seçilmiş)


Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt PDF indirme linki var mı?


İmam Suyuti – Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İmam Suyuti Kimdir?

Celaleddin Alsu’l Fazl Abdurrahman b. Kemaleddin Ebu Bekr B Muhammed el – Huzayri Suyuti şafii.

Mısır ve Suriye’de yargı devam eden Memlükler devletinin son zamanlarında Kahire’de yetişen ve Arap dilinde en fazla yapıt veren müelliflerden biri kim bilir birincisidir.

Suyuti 1. Recep 849 (3 teşrin evvel 1445) de Kahire’de dünyaya gelmiştir. Ebul-Fazi künyesini ona babasının dostlarından İzzeddin Ahmet b. İbrahim vermiştir. Suyüti, 9 batınlık şeceresini tesbit etmiştir. Bizzat yazıya döktüğü hal tercümesini de ihtiva eden Hüsnül – Muhazara’da atalarını birer birer sayar. Ona bakılırsa bu aile, menşei bakımından şarktan gelme olup, ilk olarak Bağdad’ın doğu taraflarında bulunan Hüzayriya mahallesine yerleşmiş, sonraları minimum müelliften 9 batın ilkin Mısır’a göç ederek Asyut kasabasını vatan edinmiştir. Ataları içinde en eskisi şeyh Hümamüddinel-Huzayri olup, bu zat da önemli bir mutassavvıf idi. Diğerleri de çağlarında sayılır kimselerdi.

Nitekim bunlardan biri buyruk Şeyhu’nun zamanında tacirlik ederek Asyut’da bir medrese kurmuştur. Babası Kemaleddin Ebu Zerk şafii fakihlerindendi. Bu zat Suyud’da doğan, orada kadılık etmiş ve hemen sonra da Kahire’de yerleşmiştir.

Babasının yaşam ve şahsiyetini Husnul-Mühazara fi Ahbar Mısır ve’l-Kahire adlı kitabında anlatır. Müellifin belirttiğine bakılırsa, babası dönemin kıymetli ulemasından çeşitli İslami ilimle, öğrenim etmiş ve meslektaşları içinde temayüz etmiş bir zattı.

Babasının hocaları içinde İbn Hacarel-Askalani, Muhamme del clani, İzzeddin el- Kudsi şeklinde şahsiyetler vardı. Senelerce fetvalar ve dersler vermekle meşgul olan Kemaleddin Ebu Bekr, hususi olarak Şeyhuni camiinde okumuş olduğu hutbeleriyle ünlü olmuştur.

Hüsnül Muhazara’ya bakılırsa 8 yaşına basmadan Kur’an-ı hıfzetmiş bundan sonrasında İbn Dakikilid’in ” Umda” sini Navavi’nin Minhacül -Fıkh’i Bayzavi’nin Minhacül – Usul’ünü ve İbn Malik’in elfiyesini ezberlemiş, bunun üstüne 864 (1460) senesinden itibaren ilim ile meşgul olmaya başlamış, bazı alimlerden fıkıh ve nahiv ilimlerini okumuş, nihayet Şeyh Şihab Uddin Sarmasahi’den faraiz öğrenmiş ve 866 senesi başlangıcında Arapça okutmak için icazet almıştır.

Suyttti, hemen hemen 17 yaşlarında iken 866 (1462) da eseri olan ” Şarh Lül – İstiaza va’il basmali’yi kaleme alarak Bulkiniye sundu ve o da eserin başına bir takriz yazdı. Suyuti bu zatın vefatına kadar ondan fıkıh öğrenmekte devam ve sonrasında onun, kendine icazet veren oğlunun derslerini takip etmiş ek olarak devrin daha bir oldukca şöhretli alimlerinden de faydalanmıştır.

Suyuti, ilkin tefsir, hadis ve fıkıh başta olmak suretiyle dini ilimleri öğrenmek için lüzumlu olan nahiv, maani, bedi ve beyan v.s. şeklinde alet ilimlerini öğrenmiş, sonrasında da esas ilim mevzularında geniş bir vukuf ve selahiyet elde etmiştir.

O, güçlü bir hafızaya da sahipti. Nitekim, İbnül – İmad, onun ifadesine dayanarak iki yüz bin hadis ezberlemiş bulunduğunu kaydetmektedir. Suyuti, hesap bilimsel hariç, çeşitli ilimlerdeki selahiyetinden mağrurane bir ifade ile bahseder.

Suyuti daha gençliğinde iken bir oldukca gezi yapmış, ayrıca Şam, Hicaz, Yemen, Hind, Magrib ve Takrur ( Sudan )’a gitmiştir. Hicaz seyahati esnasında bir yıl Mekke’de kalmıştır. Ayrıca Mısır’ın Dimyat, Fayyum ve İskendiyer şeklinde yerlerini de ziyaret etmiştir.

Suyuti, öğretim vazifesine, ilk kez üstadı Bulkini’nin delaleti ile şeval 870 (Mayıs 1466) tarihinde Cami Us – Sayhuni de fıkıh tedrisiyle adım atmıştır. Kısa bir süre sonra şöhreti muhitinde yayılmış ve derslerini bazı müderrisler bile takip etmiştir. Ayrıca Tolunlular camiinde fetva vermeğe ve hadis imlasına süregelen büyük insan (1467) Suyuti’nin hizmetlerine, 1472 senesinde Emir İnal Aşkarin yardımı ile Hanukalu Şayhuhiye de hadis tedrisi vazifesi de ilave olunmuş ve yeri hala Kahire’de Babul- Karafa’da bulunan Şam naibi Barkukuk türbesinin şeyhliğine de bu sıralarda getirilmiştir.

Suyuti, 891 (1486) tarihinde halife el – Mütevekkil Ala’1lah’ın emri ile o zamanlar Kahire’nin en büyük ve evkafça en geniş hanı-kahı olan Baybarsiye şeyhliğine geçmiştir. Uzun bir süre, taa Kaytbay ( ölm. 1495 ) zamanının sonlarına kadar, bu hankah şeyhliğinin sağlamış olduğu imkanlar yardımıyla refah içinde yaşamış olduğu şeklinde bir oldukca eserlerini rahatça yazmak için de zaman bulmuştur. Bununla birlikte bu vazifesini imrenenler da olmuştur. Bu arada kendisinin de bazı hadiselere sebebiyet verdiği görülmektedir. Nitekim bir defasında Kaytbay’in huzuruna teamül hilafına taylasan ile girmiş olması ( 1495 ), sultanın kızmasına sebep olmuştur. Al, Ahadis al hisan fi fazl al-taylasan unvanlı risalesi bu hareketinin müdafaası zımnındadır.

Bu hadisten sonrasında sultanı ziyaretten imtina etmiş, hatta alim -lerin sultanları ziyarette bulunmamalarını sünnet olarak ileri sürmüş ve bu mevzuda n Ma ravahu’l asatin fi ademil babyielel salatin ” unvanlı bir risalede yazmıştır.

Bununla birlikte Kaytbayın vefatına kadar Baybarsiya’da vazifesinde bırakılmıştır. Zikredilen hadiselere Sultan Muhammed b. Kaytbay nezdinde aleyhinde ki faaliyetlerini artırmışlardır. Bunu sezen Suyuti, halife Mutavakkil Ala’llah ile olan münasebetlerini sıklaştırarak, ondan kendisini tüm Mısır, Şam ve komşu İslam memleketleri kadılıklarının derecesinde bir mevkie belirleme etmesini istedi.

Halifenin, azıl ve nasip hususunda suyütiye selahiyet tanıyarak önemli bir vakfiyeyi tevcih etmiş olduğu duyulunca kadılar ve bir kısım halk içinde hoşnutsuzluk uyandırdı.. Bu durum Suyuti’nin o vazifeden vazgeçinceye kadar devam etti. Bunu Suyuti’nin hayatında bazı talihsizlikler takip etti. 1497 de muhakeme olundu. Neticede Baybarsiya meşihatinden azledildi.

Bu hal suretiyle Suyuti’nin onlara olan itimatı tamamıyla sarsılmıştı. Kahire’de, Nil nehri ortasında ki adacıklardan kabul edilen al Ravza’da ki evine çekildi. Tam bir inziva yaşamı içinde yaşadı.

Gazaba Uğramak Korkusu İçindeydi!

O günlerde Tahir El-Zama İla Yavmil-Kıyame adlı bir risaleyi de telif etmiştir. Tumanbay 1500 senesinde Sultan olunca, Suyuti gizlenmek mecburiyetini hissetti. Gazaba uğramak korkusuydu bu gizlenmenin sebebi. Ama aynı senenin sonlarında Kanşuh Al-Cavri’nin sultanlığa geçmesiyle bitti bu korkusu.

Ancak onun için artık Faal hayata dönmek mevzu bahis değildi. Bazı kerametleri, keşifleri Tayy-i vakit ve mekanda bulunmuş olduğu hakkında ki, velilik rivayetleri ile Osmanlıların Mısır’ı salgın edecekleri yolunda ki sezişlerinin bu günlerin meyveleri olması mümkündür.

Sultan Gavri, kendisine yeni vazifeler teklif etmiş olduğu vakit kabul etmediği şeklinde, onun gönderilmiş olduğu 1.000 dinarı red ile armağan etmiş olduğu köleyi de azad eylediği söylenir. Suyuti bir süre bu şekilde yaşadı. Ancak okumak ve yazmaktan geri durmuyordu. Sonra ara sıra da olsa, çağrı üstüne Sultanın meclisine gittiği oluyordu. Bununla birlikte artık çökmüş ve yaşı da altmışı bulmuştu. Bu sırada hastalığa yakalandı ve ıstıraplı bir devreyi rnütaakip 19 cemaziyelevvel 911 (18 teşrini evvel, 1505) cuma sabahı vefat etti ve Kahire’de Babul -Karaf’a haricinde defnolundu. Kabri üstüne bir türbe yapılmış ve mezarına ahşap bir sanduka işlenmiştir. Türbesi uzun müddet bazı alimler ve emirlerin ziyaretgahı olmuştur.


İmam Suyuti Kitapları – Eserleri

  • Sünnetin İslam’daki Yeri
  • Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt
  • Muhtasar El-İtkan Fi Ulum’il-Kur’an
  • Kabir Alemi
  • El-Camiu’s Sağir – 1. Cilt
  • Kıyamet Alametleri
  • Esbabü’n Nüzul
  • Mütevatir Hadisler
  • Nüzul-i İsa
  • Cinler Alemi
  • Kabir Hayatı
  • Halifeler Tarihi
  • Kainatın Sırları
  • El-Camiu’s Sağir – 3. Cilt
  • El-Camiu’s Sağir – 2. Cilt
  • Kurtuluşa Vesile Sabah Akşam Duaları
  • Ebu Hanife Müdafaası
  • Kur’an Surelerinin Sıralanışındaki Sırlar
  • Kur’an İlimleri Ansiklopedisi
  • Günahlardan Kurtuluş
  • Vuslat Sevinci
  • Esbab-u Vurûdi’l Hadîs
  • Ehlibeyt’in Faziletleriyle Yaşayan Ölülerin İhyası
  • Peygamberimizin Dilinden Şehitlik
  • Tebyidu’s-Sahife Fi Menakıbi’l-İmam Ebi Hanife
  • El Hasaisul Kubra (2 Cilt Takım)
  • Tedrîbü’r-Râvî – Hadis Usulü
  • Hz. Peygamberin İzinde
  • El-Mehniyyât
  • Ölüm Kıyamet Ahiret ve Ötesi


İmam Suyuti Alıntıları – Sözleri

  • Ölüm meleğine şu şekilde demişler:
    -“Senin asla elçin yok mu? Evvelinde onu gönderip ta ki insanoğlu senden sakınsınlar?”
    Melek:
    -“Vallahi oldukca elçilerim var. İlletler, hastalıklar, ihtiyarlık, yaşlılık, göz ve kulağın bozulması hep benim elçilerimdendir. Bunlar birisinde bulunup da ölümü hatırlamazsa ruhunu aldığımda ona şu şekilde seslenirim: Sana elçi üzerine elçi göndermedim mi?”
    İşte ben, o elçiyim ki benden sonrasında elçi gelmeyecektir ve benden sonrasında seni uyaran olmayacaktır. (Kabir Alemi)
  • Hiç kuşku yok ki, İslam’ın usulleri birer birer bozulacak, birisi bozulduğunda halk ötekine saldırı edecek. İlk ilk olarak hükmü kaldıracaklar, son olarak da namazı bozacaklar. (Kıyamet Alametleri)
  • Dünya,kâfirin cenneti, müminin zindanidir.Son nefesini veren müminin durumu, tıpkı hapisten çıkarılınca dışarıda değişik bölgelere gidip gelen ve gezintiye çıkan kimsenin durumu gibidir.. Mümin dünyadan ayrıldığında zindandan ve kurak yerden ayrılmış şeklinde olur.. (Vuslat Sevinci)
  • Bir şeyi yapmamaya yemin eder fakat sonrasında yapmadığın şeyin daha hayırlı bulunduğunu görürsen, yemininden dön ve hayırlı olanı yap. (Mütevatir Hadisler)
  • “- Ey insanoğlu, sen iyi mi kandın? Seni aldatan şey ne idi? İlminle iyi mi amel işledin?
    Ey insanoğlu, seni hatta gözünü denetim ettiğimden haberin yok muydu? Helal olmayan haramlara niçin baktın? Kulaklarını denetim ettiğimden haberin yok muydu? Neden haram ve fena şeyler dinledin? ” (Ölüm Kıyamet Ahiret ve Ötesi)
  • 4. Din, kısaca ceza gününün sahibidir. O da kıyamet günüdür. (Allah tüm günlerin sahibi olmasına rağmen) kıyamet günü bilhassa zikredil miştir. Zira ‘Bu gün yargı kimindir? (buyurulur ve) Allah’ındır (denilir) …(Mümin: 16) ayetinin deliliyle o gün Allah’tan başka asla kimsenin açıkça bir yargı hakkı olmayacaktır.” (Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt)
  • Haramlardan sakın ki, insanların en oldukca yakarma edeni olasın. Allah’ın takdir ettiğine razı ol ki, insanların en zengini olasın. Komşuna iyilik et ki, mümin olasın. Kendin için istediğini başkaları için de iste ki, müslüman olasın. Oldukça gülme, zira oldukca gülmek kalbi öldürür. (El-Camiu’s Sağir – 1. Cilt)
  • Hz. Peygamber şu şekilde buyurdu:
    “Şehitlik, Allah yolunda öldürülmek hariç, yedi çeşittir.”
    – Veba hastalığından ölen şehittir,
    – Suda boğulan şehittir,
    – Zatu’l Cend’den (akciğer hastalığı) ölen şehittir,
    – Karın hastalığından ölen şehittir,
    – Yangında ölen şehittir,
    – Yıkılan bir duvar yada enkazın altında ölen şehittir,
    – Hamile yada bakire olarak ölen hanım da şehittir. (Tirmizi) (Peygamberimizin Dilinden Şehitlik)
  • Insanların üstüne öyleki bir vakit gelir ki, boğulmaya maruz bir adam şeklinde yakarış etmeyen yakayı kurtaramaz. (Kıyamet Alametleri)
  • Hatîb, Kâtib Muhammed b. Sa’d’dan rivayet etti, o dedi ki: Abdullah b. Dâvud el-Hureybi’yi şu şekilde derken işittim:
    “Müslümanların namazlarında Ebû Hanîfe’ye yakarış etmeleri gerekir.” (Tebyidu’s-Sahife Fi Menakıbi’l-İmam Ebi Hanife)
  • Hak ardında olmak yalnız kalmaktır. (El-Camiu’s Sağir – 2. Cilt)
  • Sünnet, Kur’an’ın şerhi ve açıklamasıdır. (Sünnetin İslam’daki Yeri)
  • “Muhakkak ki Allah insanları ve cinleri on cüz yapmış oldu. Bunların dokuz cüzü cinler, bir cüzü de insanlardır. İnsanların bir evladı olduğunda cinlerin kesinlikle dokuz evladı olur”. (Cinler Alemi)
  • Allah Teala, iyilikleri de kötülükleri de takdir etmiş, sonrasında onu meleklerine açıklamıştır. Kim bir iyilik yapmayı düşünür, sonrasında da yapamazsa Allah Teala ona tam bir sevap yazar. Eğer o iyiliği düşünür de düşündüğünü meydana getirirse, Allah Teala kendi katında ondan yedi yüz kat ve fazlasına kadar sevap yazar. Eğer bir kötülüğü düşünür de yapmazsa, Allah Teala kendi katında ona tam bir sevap yazar. Eğer o kötülüğü düşünür de yaparsa, Allah Teala ona yalnız bir günah yazar.Allah sadece kendi eliyle helaka gidenleri helak eder. (El-Camiu’s Sağir – 3. Cilt)
  • Sarhoş eden her şey haramdır. (Mütevatir Hadisler)
  • وَلَا تُخْرِجُونَ اَنْفُسَكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ
    Kendinizi (müslüman kardeşlerimizin tüm ümmet tek ceset olması hasebiyle) yurtlarınızdan (ülkenizden) çıkartmayın..
    Başka bir ayeti kerime de;
    ولله ملك السموات والأرض
    Yer ve gökteki her şey Allah’ın mülkü..
    olduğu hâlde
    Bize ne oluyor…
    Kimi kimin mülkünden çıkartmaya çalışıyoruz (Celaleyn Tefsiri Arapça Tek Cilt)
  • İbn Ebi Hatim, Halid b. Yezid’den şu şekilde söylediğini rivayet ediyor:
    “Yağmur suyunun bir kısmı semadan, bir kısmı deniz­den gelen buluttandır. Şimşek ve yıldırım onu tatlandırır. Denizden geleniyle nebat yetişmez. Bitkiler semadan gelen yağmurlardandır.” (Kainatın Sırları)
  • Bazen kişinin önemsiz şeklinde görülen iki rekat nafile namaz kılması, öteki insanların haiz olduğu dünyalıkların tamamından hayırlı olur. (El-Camiu’s Sağir – 2. Cilt)
  • Beyhakî, Asmaî’nin şu şekilde söylediğini nakletmiştir: “İlim öğrenmenin zilletine bir zaman katlanamayan kimse, ilanihaye bilgisizlik zilletinde kalır.” (Tedrîbü’r-Râvî – Hadis Usulü)
  • Hastalıkla geçen saatler, günah işlenen saatlere keffaret olurlar. (El-Camiu’s Sağir – 2. Cilt)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş