Eğitim

Çeviri: Dillerin Dili – Akşit Göktürk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tercüme: Dillerin Dili – Akşit Göktürk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tercüme: Dillerin Dili kimin eseri? Tercüme: Dillerin Dili kitabının yazarı kimdir? Tercüme: Dillerin Dili konusu ve anafikri nedir? Tercüme: Dillerin Dili kitabı ne konu alıyor? Tercüme: Dillerin Dili PDF indirme linki var mı? Tercüme: Dillerin Dili kitabının yazarı Akşit Göktürk kimdir? İşte Tercüme: Dillerin Dili kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Akşit Göktürk

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789753632959

Sayfa Sayısı: 124


Tercüme: Dillerin Dili Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türkiye’de çeviribilimin kurucularından olan Prof. Dr. Akşit Göktürk’ün Tercüme: Dillerin Dili adlı kitabı, gerek çevirinin temel problemlerine yaklaşım bağlamında sergilediği yöntemle, gerekse çevirinin gerçek bir okuma eylemiyle ne denli içiçe bulunduğunu göstermesiyle, alanında bir başyapıt niteliği taşımaktadır.

Çevirinin zamanı, tercüme türleri, kendine özgü bir tür olarak ve yaratıcılık yanıyla yazın çevirisi, tercüme eleştirisi şeklinde mevzuları tüm mühim boyutlarıyla irdeleyen “Çeviri: Dillerin Dili”, uzmanların yanısıra, okuduklarının niteliği üstüne düşünme gereksinimi duyan tüm okurlar için de oldukça mühim bir data deposudur.


Tercüme: Dillerin Dili Alıntıları – Sözleri

  • Tarih süresince birçok uygarlıkta, aydınlatma dönemleri çeviriyle adım atmıştır. Her toplumda, her çağda, sanat, bilim, fikir alanlarında emsalsiz yaratıcılığın, açık ya da dolaylı olarak, çeviriyle beslendiği su götürmez bir gerçektir.
  • “Tercüme emsalsiz metnin tıpkısı değildir. Aynı yapıtın başka bir sözcük dağarcığıyla oluşması değildir, bu şekilde olmayı da amaçlayamaz. Şunu bilhassa belirtip vurgulamamız gerekir, tercüme kendine özgü ölçütleriyle, amaçlarıyla apayrı, tüm diğer yazın türlerinden başka, hususi bir yazın türüdür.” —yazar/i8469
  • “Tercüme, yaratarak yazmaktır -ama gelişigüzel anlamda, olanı tekrardan yazmak ya da aktarmak değil, yazarlığın yazarlığıdır. yazar/i3457 kim bilir bu anlamda, ozanınozanı diye söz ediyordu çevirmenden.”
  • Meşhur ozan yazar/i88156, en güzel şiirlerinden birinde, yurttaşı George Chapman’ın on altıncı yüzyıl sonunda yapmış olduğu bir yazar/i1047 çevirisini ilk kez okumanın coşkusunu dile getirir. Eski Yunanca bilmez Keats. Tercüme buluşturur onu Homeros’un yirmi yedi yüzyıl öteden gelen gür sesiyle, düşsel dünyasıyla. Zaman, uzay, dil engelleri birden kalkıverir ortadan.
  • ”… dildir tercüme, dillerin dilidir. Kıskanç bir tanrının, insanoğlunu bölüp dağıtmasından doğan negatif sonuçlara, Prometheus’ça bir başkaldırmadır.”
  • kitap/kitap–1895’nun Osmanlıca’ya ilk çevirisi 1864’te Vakanüvis Ahmet Lütfi Efendi’nin, Arapça’dan Hikay-i Robenson başlığıyla yapmış olduğu çeviridir.
  • “Ve tüm dünyanın dili bir ve sözü birdi. Ve vaki oldu ki, şarkta göçtükleri süre, Şinar diyarında bir ova buldular ve orada oturdular. Ve birbirlerine dediler. Gelin kerpiç yapalım ve onları pişirelim. Ve onların taş yerine kerpiçleri ve harç yerine ziftleri vardı. Ve dediler: Tüm yeryüzü üstüne dağılmayalım diye, gelin kendimize bir kent ve başı göklere erişecek bir kule bina edelim ve kendimize bir nam yapalım. Ve Adem oğullarının yapmakta oldukları kent ve kuleyi görmek için RAB indi. Ve RAB dedi: Işte bir kavmdırlar ve onların hepsinin bir dili var; ve hayata geçirmeye başladıkları şey budur ve şimdi hayata geçirmeye niyet ettiklerinden hiçbirşey onlara men edilemeyecektir. Gelin, inelim ve birbirinin dilini anlamasınlar diye, onların dilini orada karıştıralım. Ve RAB onları tüm yeryüzü üstüne oradan dağıttı; ve şehri bina etmeye bıraktılar. Bundan dolayı onun adına Babil denildi. Şu sebeple RAB tüm dünyanın dilini orada karıştırdı; ve RAB onları tüm yeryüzü üstünde oradan dağıttı.” (Tekvin 11,19)
    “Babil” sözcüğünün kendisi de, emsalsiz anlamıyla, kargaşalık, kargaşa anlama gelir.
  • Oysa papağanca aktarılan, dil ile düşünceye özümsenmemiş data, olsa olsa bağımlı kafalar yetiştirir.
  • “İnsanın kendi yaşam çevresi dışındaki olgularla düşleri bilme çabasının bir sonucudur çeviri. Değişik toplulukların, ulusların, bilim, sanat, düşünce alanındaki çabalarını birbiriyle paylaşma yoludur.”
  • Bu negatif koşullara, Türkiye şeklinde ülkelerde, en elit geçinen yayınevlerinin bile, bir çeviriyi ucuza kapatmak için, salt pazarlık uğruna, çevirmeni yaratıcılığı olmayan bayağı bir aktarıcı şeklinde görmeye yeltenmelerini de ekleyebiliriz.


Tercüme: Dillerin Dili İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Başucu Eseri: Dilbilim ve tercüme alanıyla ilgileniyorsanız, alana giriş için en mühim kaynaklardan biri olabilir. Biroldukça alan hakkında bilgiler içeren, güzel organize edilmiş, enfes bir yapıt. (Zen Elması)

Çeviride en mühim unsur okuyucuya aktarım. Ama doğru aktarma. Dilin inceliklerini bilen yola çıkmalı özetlemek gerekirse. Kitabın bir bölümündeki “fat “ kelimesi oldukça hoşuma giden bir örnek olmuştu. Mütercimlere tavsiyedir. (Merve Sarıkaya Yiğit)

Çevirmenlikle uğraşan her insanın başucu kitabı olarak tanınıyor. Üniversite öğretmenlerimin önerileriyle zor da olsa bulup okudum. Açıkçası tercüme ile her şey yazıyor. Bir arkadaşımın bana kitapta “ve” bağlacının olmadığını söylemesi üstüne dikkat ederek okudum ve hakkaten de bulamadım fakat bu tabi benim gözümden de firar etmiş olabilir. İçinde oldukça fazla terimler dizgesi olduğundan tercüme ile ilgilenmeyenlerin sıkılacağını düşünüyorum. (Bora Uğur Şener)


Tercüme: Dillerin Dili PDF indirme linki var mı?


Akşit Göktürk – Tercüme: Dillerin Dili kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Tercüme: Dillerin Dili PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Akşit Göktürk Kimdir?

(d. 27 Aralık 1934, Van – ö. 26 Şubat 1988, İstanbul), edebiyat eleştirmeni, yazar ve dilbilimci.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Kısmı’nü tamamlamış oldu (1960). 1961’de aynı fakülteye asistan olarak girdi. 1965’te doktorasını verdi; 1972’de doçent, 1978’de profesör oldu. İngiltere’de Nottingham Üniversitesi’nde (1964-65) ve Almanya’da Konstanz Üniversitesi’nde (1970, 1974-76) araştırmacı olarak çalıştı. Uppsala (İsveç) ve Batı Berlin üniversitelerinde tercüme kuramları ve şekilleri temalı seminerler yönetti. Robinson Crusoe’nun Türkçedeki ilk tam çevirisiyle 1969 Türk Dil Kurumu (TDK) Tercüme Ödülü’nü kazanmıştır. 1975-83 içinde TDK Yönetim Kurulu üyeliğinde bulunmuş oldu.

1958’den sonrasında Varlık, Yeni Dergi, Türk Dili, Yeni Ufuklar, Uygar Eleştiri şeklinde dergilerde araştırma yazıları ve çeviriler yayımlayan Göktürk, eleştirilerinde dil çözümlemelerine ve üslup problemlerine ağırlık verdi.

D. H. Lawrence, T. S. Eliot. E. Kästner, F. Dürrenmatt şeklinde yazarlardan yapmış olduğu çevrilerle tanınan Göktürk’ün başlıca yapıtları Edebiyatta Ada (1973), Okuma Uğraşı (1979) ve Tercüme, Dillerin Dili’dir (1986).


Akşit Göktürk Kitapları – Eserleri

  • Tercüme: Dillerin Dili
  • Okuma Uğraşı
  • Sözün Ötesi
  • Ada
  • Kralın Piresi


Akşit Göktürk Alıntıları – Sözleri

  • Kitap bütününü bilemediğimiz bir belli belirsiz dünyanın taşıyıcılarıdır. (Okuma Uğraşı)
  • “… sanat metinlerinden birçoğunun kalıcılığı, tek yorumla tüketilemeyecek bir anlam gücüllüğü taşımasındandır.” (Sözün Ötesi)
  • Hiçbir metin, anlamını yalnız kendi başına kazanmaz.Bir Kafka öyküsünün anlamı,içinde bulunmuş olduğu yazınsal bağlam ile Kafka’nın tüm yapıtlarındaki bakışın, düşüncenin ışığında aydınlanır. (Okuma Uğraşı)
  • Adalar
    Adalar
    Hiç çıkamayacağımız adalar
    Hiç inemeyeceğimiz adalar
    Bitkilerle örtülü adalar
    Dilsiz adalar
    Kıpırtısız adalar
    Adsız unutulmaz adalar
    Fırlatıyorum işte ayakkabılarımı bordanın üstünden
    gitmek arzu ederdim bu sebeple sizlere değin (Ada)
  • Yaşamanın büyük bir yarış halinde sürdüğü dünyada hızla akan dönemin, adada eylemin sınırlanmasıyla duran zamana dönüşmesi, insana rahat bir nefes aldırtır. (Ada)
  • Başlangıçta söz vardı. Ancak, insandı sözü söz eden. (Sözün Ötesi)
  • “Kalkıp gideceğim şimdi İnnisfree adasına
    Bir kulübe yapacağım çamurdan çalı çırpıdan
    Dokuz sıra fasulyem bir de bal peteğim olacak,
    Tek başıma yaşayacağım arı uğultuları ortasında.” (Ada)
  • “Bir devlette eşitlik eğer olmazsa çatışma doğar, çatışmadan da çöküntü doğar.” (Ada)
  • Öğrenme ile yaşama birbirini bütünler. (Ada)
  • Her sanat yapıtı bir kişinin, onun dünyaya bakışının dile gelişidir. (Ada)
  • kitap/kitap–1895’nun Osmanlıca’ya ilk çevirisi 1864’te Vakanüvis Ahmet Lütfi Efendi’nin, Arapça’dan Hikay-i Robenson başlığıyla yapmış olduğu çeviridir. (Tercüme: Dillerin Dili)
  • “Sanatçının yapıtını yazarken amaçladığı bir anlam, değişik bağlamlar içinde akıp gelen tek tek tümce anlamlarının yapıtın bütünü ölçüsünde bir uyumuyla oluşur sadece.” (Sözün Ötesi)
  • Tarih süresince birçok uygarlıkta, aydınlatma dönemleri çeviriyle adım atmıştır. Her toplumda, her çağda, sanat, bilim, fikir alanlarında emsalsiz yaratıcılığın, açık ya da dolaylı olarak, çeviriyle beslendiği su götürmez bir gerçektir. (Tercüme: Dillerin Dili)
  • Insanoğlu yüzyıllardan beri, mutluluk, dirlik düzenlik, ölümsüzlük yönündeki özlemlerini çoğunlukla uzak bir ada görüntüsüyle birleştirerek dile getirmeyi seçmiş, günlük yaşamının katı gerçekliğinden bunaldıkça, gönlündeki adanın mutlu yalnızlığına sığınmış. (Ada)
  • Bu negatif koşullara, Türkiye şeklinde ülkelerde, en elit geçinen yayınevlerinin bile, bir çeviriyi ucuza kapatmak için, salt pazarlık uğruna, çevirmeni yaratıcılığı olmayan bayağı bir aktarıcı şeklinde görmeye yeltenmelerini de ekleyebiliriz. (Tercüme: Dillerin Dili)
  • “Bildiğim tek şey, biriyle bağ kuran insanoğlunun yitirilmiş bir insan olduğudur. Bozgunun tohumu ruhuna girmiştir o insanoğlunun artık.” (Ada)
  • “Her yazın yapıtının ortağıdır okur. Bir yazın yapıtı da okurda yaşar sadece. Artık yazmayan bir yazarı da yalnız okurdur yaşatan.” (Sözün Ötesi)
  • “Sanat, iletisini taşıyan dilden ayrı varolamaz.” (Sözün Ötesi)
  • “Bir bebeğin uçurduğu sabun balonları mıyız biz?” (Ada)
  • “Ve tüm dünyanın dili bir ve sözü birdi. Ve vaki oldu ki, şarkta göçtükleri süre, Şinar diyarında bir ova buldular ve orada oturdular. Ve birbirlerine dediler. Gelin kerpiç yapalım ve onları pişirelim. Ve onların taş yerine kerpiçleri ve harç yerine ziftleri vardı. Ve dediler: Tüm yeryüzü üstüne dağılmayalım diye, gelin kendimize bir kent ve başı göklere erişecek bir kule bina edelim ve kendimize bir nam yapalım. Ve Adem oğullarının yapmakta oldukları kent ve kuleyi görmek için RAB indi. Ve RAB dedi: Işte bir kavmdırlar ve onların hepsinin bir dili var; ve hayata geçirmeye başladıkları şey budur ve şimdi hayata geçirmeye niyet ettiklerinden hiçbirşey onlara men edilemeyecektir. Gelin, inelim ve birbirinin dilini anlamasınlar diye, onların dilini orada karıştıralım. Ve RAB onları tüm yeryüzü üstüne oradan dağıttı; ve şehri bina etmeye bıraktılar. Bundan dolayı onun adına Babil denildi. Şu sebeple RAB tüm dünyanın dilini orada karıştırdı; ve RAB onları tüm yeryüzü üstünde oradan dağıttı.” (Tekvin 11,19)
    “Babil” sözcüğünün kendisi de, emsalsiz anlamıyla, kargaşalık, kargaşa anlama gelir. (Tercüme: Dillerin Dili)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş