Eğitim

Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor – Hüseyin Kıran Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor – Hüseyin Kıran Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor kimin eseri? Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor kitabının yazarı kimdir? Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor konusu ve anafikri nedir? Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor kitabı ne konu alıyor? Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor PDF indirme linki var mı? Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor kitabının yazarı Hüseyin Kıran kimdir? İşte Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Hüseyin Kıran

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755708300

Sayfa Sayısı: 96


Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hüseyin Kıran, uzak zamanlarda ve uzak ülkelerin birinde bir ceza memurunun Efendiler’ince elçi olarak yetkilendirilerek bilmediği yollara, bilmediği dünyalara düşmesini konu alıyor Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor’da. Ufak adamdan iyi mi kolaylıkla bir “büyük adam” çıktığına, fermanı götüreceği yeri bile bilmeyen Elçi Yakup’un kişiliğindeki ve dilindeki değişime, gücü tanımayanın onu ele geçirdiğinde dönüştüğü muktedire yol arkadaşlığı ettiriyor. Karanlık artarak birikiyor dağ yolunda, düz ovada, surların içinde, surların ardında… Karanlık ete kemiğe bürünüp yanımıza kuruluyor. Anlatılanlar uzak zamanlar, uzak ülkeler olmaktan çıkıyor.

Hüseyin Kıran’dan alegoriden kurduğu dünyayla gerçekliğe kafa tutan, kullandığı dille hem mevcudu güçlendiren hem de yenisini “buluş eden” çarpıcı bir metin daha.


Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor Alıntıları – Sözleri

  • “..diri bir gövde kalmamıştı iskeletimin kırılması iyi olmamıştı bazı acılar sizi biçiminde bedeni dolduruyordu belliydi sınırlarım belli değildi dağınık haller içinde kendimi acıyan yerlerimden bir tek hissederek acı iyi mi içimde olabilir iyi mi acıyorum adım atmaya çaba ederek ilerledim diyemedim ilerlemek için belli bir yere ulaşmaya çalışmak gerekir belli bir amacın yoksa yürümek ilerlemek anlamına gelmez bir tek kımıldanmak olabilir anlamına gelir çevre geniş ve uçsuz ufukta bir nokta seçtim belirdi.”
  • “..insanoğlu bir kez sizden kuşku etmeye başladılar mı, artık bunu durdurmanın pek bir yolu yoktur”
  • “..Demek ki ufak de olsa bir ümit bulunuyordu, ki hepimiz bilir; ümit hep ufak halde bulunur. Onu, biz büyütürüz. Abartırız da denebilir.”
  • Demek ki ufak de olsa bir ümit bulunuyordu, ki hepimiz bilir; ümit hep ufak halde bulunur. Onu, biz büyütürüz. Abartırız da denebilir.
  • Demek ki ufak de olsa bir ümit bulunuyordu, ki hepimiz bilir; ümit hep ufak halde bulunur. Onu, biz büyütürüz.
  • Atsız bir Elçi
    Düşüşüm sert oldu. Acıyla haykırdım. Kendime gelmem ne kadar sürdü, kestirmem mümkün değildi. Yüzüme sert, ısırıcı bir rüzgâr vuruyordu. Kendimi yoklayarak oturur duruma geldim. Omzumdaki ağrı epey keskin; insanoğlunun bedenini bu şekilde hissetmesinin {hiç de} iyi olmadığı kesindi. Bedenimi yokladım. Sadece omzumdu; zonkluyordu. Dayanılmayacak şeklinde değildi. Kırık olmadığına hükmettim. Atıma bakındım. O da yatmış olduğu yerden kafasını kaldırarak bana baktı. Yanına çağırıyordu; hafifçe kişnedi. Dikkatlice ayaklandım. Başka bir acım, yaram yoktu. Hayvana sokuldum. Güzel bedeni öylece yatıyordu; ilk kere görmüştüm onu yatarken. Ağzının kenarından akan kan boynuna doğru inmişti. Başını bıraktı, sert ve hırıltılı nefes alış verişlerle soluyordu. Sol ön ayağı… kırıktı. Toynağın birazcık üstünden kınlan ak kemik, derisini yırtarak dışarı çıkmıştı. Hayvan kanamaya devam ediyordu.
    Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Onu öylece bırakmak acılarını uzatırdı bir tek; bir ayı ya da etrafta bulunması olası başkaca yırtıcı bir hayvan tarafınca diri diri yenmesine sebep olurdu. Kısa, keskin hançerimi çekip boynuna oturdum, kafasının derhal altından derince yardım onu. Çırpındı, ayağa kalkmaya emek vererek beni üstünden attı, kanlar saçarak nefes alıp vermeye çalışıyordu. Sonunda direnemeyerek yeniden yıkıldı. Onu sakinleştirmeye çalıştım. Üstüm başım kan içinde kalmıştı, can çekişmesi dakikalar sürdü. Bitkinlikle gövdesinin üzerine oturdum. Kaslarının seğirmesini hissedebiliyordum.
    Durum yepyeni ve beklenmedik bir hal almıştı. Atsız, acıyan bir omuzla kalakalmıştım. Yeni bir değerlendirme yapmak kaçınılmazdı. İşler benim açımdan iyice zorlaşmıştı. Dolayısıyla mektup açısından da… mektubu taşıdığım çantanın omzumda olmadığım fark ettim. Düşerken savrulmuş olmalıydı. Hemen ayaklanıp uzun otların içinde aramaya koyuldum. Fazlaca uzakta olamazdı. Yine de bulmam kolay olmadı. Düştüğüm yerin ilerisine fırlamıştı. Mektubun metal zarfı ezilmişti. Fakat belli bir görkemi vardı, bununla yetinecektim. Mektubu sunarken dağ halkının efendilerine başıma gelen bu talihsiz kazadan bahsederken hayal ettim kendimi. Efendilerimin yoksul olmadığını, elbet bana bir at tahsis edildiğini, fakat hayvanın yolda kazayla öldüğünü hep anlatacaktım. Efendilerimin onurunu korumalıydım.
    Atımı sürerken görünen tepeciklerin nereden indiğini bilmediğim bir sisin arkasında kalmış olarak görünmez bulunduğunu fark ettim. Gerçi asla görünmez değillerdi. Ağır ve karanlık bir buğu tabakası sanki gökyüzünden dökülüyor, yerden yükseliyor, azca yukarıda bir yerlerde çarpışarak kabarcıklar halinde genleşiyor ve tepecik silsilesini yarı görünmez kılıyordu. Böylece öteler giderek silikleşiyor, sonrasında gene kendini açık ediyor, garip bir madde tarafınca kaplanıyor ve özgür bırakılıyordu. Adımlarımı sıklaştırdım, sonrasında da hafifçe bir koşu tutturdum. Omzumu unutmuştum.
    Onları, arazinin dik bir yamaçla çökerek alçaldığı derin bir düzlükte buldum. Toplam on bir çadır saydım. Doğrusu pek derme çatmaydılar. Bir süre yukarıdan izleyerek gerçekte kim olduklarını, herhangi bir çekince arz edip etmeyeceklerini anlamaya çalıştım. Ortada üç beş ateş yanıyor, birkaç hanım yiyecek pişirmekle uğraşıyor, çocuklar etrafta oynuyordu. Barışçıl bir görünümleri vardı ve yabanıllar için şüphe verici bir durumdu bu. Etrafta hiçbir adamın bulunmaması da aynca dikkate değerdi. Ava ya da harbe, bir ihtimal daha kötüsü, yabanıllarda âdet olduğu suretiyle talana çıkmış olabilirlerdi. Saklandığım otluktan bir süre daha onları seyretmek ve durumu tamamen idrak etmek sonucu almıştım ki, erkekler göründü. Sarsak adımlarla çadırlardan çıkıp ateş başındaki yerlerini aldılar. Akşam yemeği yenecekti açık ki. Bir çok yaşlı ve hepsi miskin tavırlıydı. Görünür bir çekince olmadığına ikna olarak yardan aşağı inmeye başladım.
  • ..bu yabaniler insan sınıfından olmakla beraber bu mümkün görünmüyor gibiydi.
  • Anlamadıklarını biliyordum gerçi fakat mukaddes kelimelerin anlaşılması gerekmez. Hatta anlaşılmadıkları oranda mukaddes oldukları bile söylenebilir.
  • “Dağ yolunda karanlık birikiyor! Fakat bu şekilde söyleyince yanlış anlamalara mahal verip vermediğimi kestiremiyorum. Siz, efendilerim, evet dağ yolundayım; fakat önüm aydınlık değildir.”
  • Her ağaç , bir yerini bulmuşluktur.


Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor İncelemesi – Kişisel Yorumlar

“En büyük zalimler, kafası kesilmemiş mazlumlar arasından çıkar.”
(Cioran)
Benim için zor bir kitap oldu Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor. Ayfer Tunç bir radyo programında anlatmıştı. Suzan Defter ilk yayımlandığında birçok şahıs kitabın yanlış basıldığını düşünerek kitabı yayınevine geri getirmiş. Hatta İlhan Berk, Suzan Defter dergide ilk çıktığında Ayfer Tunç’u arayıp öykünün yanlış basıldığıyla ilgili data vermiş. Ayfer Tunç’un uyarısıyla kitabın yazım tarzının bir edebiyat oyunu bulunduğunu anlayıp yüzü kızarmış. (Bilen bilir, Suzan Defter’in bir sayfasında adamın günlüğü, karşı sayfasında ise kadının günlüğü bulunur. Kitap bu şekilde akıp gider.)
Ben de ilk etapta Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor’u yanlış basılmış herhalde diye bırakmaya niyetlendim. Taa ki kitabın başlangıcında “Yazarın özgün dili bu eserde korunmuştur.” uyarısını görene dek. Biraz geç fark ettim, fakat ettim.
Yazar, eserinde oldukça değişik bir dil kurmuş. Biraz delimsi diyebileceğimiz Yakup kendine özgü, şuur akışı tekniğine uygun bir üslupla konuşuyor. Kitapta kimi zaman üçüncü tekil kişi anlayışa kimi zaman de birinci tekil kişi anlayışa geçilmiş olduğu için metni idrak etmek gittikçe zorlaşıyor. Yazarın da bu mevzuda başarıya ulaşmış bulunduğunu söyleyemem.
Eserin içeriğini ise Yakup adlı bayağı bir devlet görevlisinin bir dağ halkına kralın mektubunu götürmesi oluşturuyor. Yakup bir süre sonrasında gittiği yerde tek iktidar olmak için girişimlerde bulunuyor. Arzuları gerçekleşmeyince de deliliği ön plana çıkmaya başlıyor. Devletin mazlum bir kuluyken zaman içinde halkı üstünde bir despota dönüşüyor. Halkının terk etmesiyle de boşluğa düşüp yok oluyor.
Son zamanlarda böylesi zorlandığım kitaplardan biri Bin Hüzünlü Haz’dı. Bir anlık gaflete düşüp yoğun bir zamanımda okumuştum. Bu da ikinci kitap oldu. Başka okurların da kitabın ağırlığını bilip öyleki okumaları yararlı olur. Bilhassa sakin bir kafayla… (Barbaros)

Hüseyin Kıran’ın Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor kitabı, okuyucusunda da bol miktarda sual işareti biriktiriyor.İktidar sahiplerini ve iktidar sahiplerinin iktidarı kullanmasındaki keyfiliği ve muktedire tapınmayı masalsı bir dünyanın içinde konu alıyor.Kullandığı dil, ne kadar değişik olsa da ( bolca tekrarlı, sıfatlı, katmanlı) anlattıkları oldukça tanıdık.Kısacası ufak bir memurken elçi olarak yola çıkan Yakup’un yolculuğu süresince değişimine şahit oluyoruz.Kayıtsız şartsız, efendilerinin emirlerini yerine getirmek için yola çıkan elçi Yakup, o güne dek kendine dayatılmış olan anlayışa uygun olarak efendiye dönüşmeye çalışır.Oysa özgürlüğü de seçebilirdi.Kitabın konusu kadar,kullandığı dilin farklılığı da göze çarpıyor.Muktedire tapınma, sorgulamadan kabullenme Hüseyin Kıran’ın dili kullanmadaki ustalığıyla o denli etkili bir halde verilmiş ki…Ezilenken, ezen olmak, olmaya çalışmak ne büyük bir çelişki.İnsanın doğası elbet.Ben oldukça beğendim, Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor’u.Yazarla geç bir tanışma oldu benim için.
Tadımlık…
“Dağ yolunda karanlık birikiyor! Fakat bu şekilde söyleyince yanlış anlamalara mahal verip vermediğimi kestiremiyorum. Siz, efendilerim, evet dağ yolundayım; fakat önüm aydınlık değildir.Daha önceki yazdığım bulunduğum raporumu hemen hemen elinize ulaştırmayı başaramadım-gerçi bir elçi marifetiyle bunu yapmaktan aciz değilim.Ve fakat bu iş için hemen hemen uygun bir aday bulamamaktayım, bakınıyorum.Bu aday elçinin elbet siz yüce efendilerimin huzuruna çıkacak şekilde tarafımdan donatılması lazım gelmektedir.O şekilde ki siz efendilerim size gönderdiğim elçiden etkilenmeli değilseniz bile, şu var ki, huzura kabul edildiğinde bu saygı kıymet elçi, siz yüce efendilerimin irade, talep ve emirlerini taşıyan bendenizin irade, talep ve emirlerini size layıkıyla iletebilmelidir.”syf 53 (Hasret Akbaş)

Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor, adı ile müstesna bir metin.Okurken ilkin dili zorluyor alışınca oldukça leziz bir hale geliyor.Yakup bayağı bir memurken elçi olarak görevlendiriliyor ve dağ halkına kralın mektubunu götürmesi isteniyor.Aslında Yakup dağ halkının nerede yaşadığını bile tam bilmemektedir.Biz Yakup’un yolculuğuyla birlikte ruhsal değişimine de şahit oluyoruz.Iktidar,hırs,hükmetme ile ilgili alegorik,ironik,masal tadında bir yapıt.Iyiyi ve kötüyü sorgulatıyor ,insan doğasının derinliklerini irdeliyor.Ben bu biçim düşündürücü metinler okumayı seviyorum.Kısacık bir metin fakat bittikçe insanoğlunun kafasında devlesiyor sanki.Bir kez daha okusam daha çok detay keşfedermisim şeklinde geldi. (Devrim Özgür)


Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor PDF indirme linki var mı?


Hüseyin Kıran – Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hüseyin Kıran Kimdir?

1965’te Amasya’da hayata merhaba dedi. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. Üniversiteyi politik nedenlerle bırakmak mecburiyetinde bırakıldı. Yine aynı nedenlerle 10 yıl cezaevinde kaldı.

2004’te şiir ile edebiyata başladı. Daha oldukça Resul romanıyla tanındı. İstanbul Telif Ofisi ve Gümüşlük Akademisi’nin verdiği Edebiyat Bursu’nu alan ilk şahıs oldu. Evli ve bir çocuk babası olan Kıran halen İstanbul’da yaşıyor.


Hüseyin Kıran Kitapları – Eserleri

  • Madde Kara
  • Resul
  • Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır
  • Gecedegiden
  • Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor
  • Küstah
  • Yaşamak – Bir Çaba


Hüseyin Kıran Alıntıları – Sözleri

  • “İçlerinde ben varım diye açılır tüm oda kapıları, odacıklar, gözeler; içlerindeki o boşlukta benim düşüncem, düşünülmüş bir ben bulunur her seferinde. Yokluğuma her ulaşıldığında bir diğeri odacıkta işbaşında olur düşünülmüş bir başka ben; o benden her seferinde daha oldukça olan varlığım.” (Resul)
  • “Tamamen durmadım. Dünyayla olan ilişkimi bu yeni duruma uyarladım, canlılara odaklandım.” (Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır)
  • Onlardan kurtulmanın yolu, gözlerimi kapamak. Kokuları bana ulaşmasın, burnumu tıkamak. Çıtırtılarını duymamak için kulak ve dikkat, dokunulmamak. Geriye dilim kalıyor. Genellikle tat alma organımızı onlara değdirmiyoruz (Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır)
  • Halkımın insanları, hayatları ellerinden alınmışlar, amaçsız kaldılar. (Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır)
  • inanmak çilesi bitti
    boğulana kadar koşmak gerekir
    inanmak çilesi bitti
    deniz ve hepimiz çekilsin (Küstah)
  • Durdu. Soluk alıp verişi. Nefesinin ya­rattığı tatlı kayalıklara yaslanarak sürdürdü kendini, sessizli­ğe gömülü, gümbürdemeyen artık kafasının içi serin, garip ve bükülmüş aklı duru ve taze hava içinde yüzüyor. İç gö­çerten lezzette bir duruş, havada ufak hayvancıklar, kanat­lılar, kedi ve mors balığı, balon balığı, vantuzlu domuz başları, kum bitleri, kürek çeken kürklü şeyler … bunlarla oyalanıyor ve titremiyor asla. (Gecedegiden)
  • İnsana güvendim. Kendime güvendim. O şekilde derin ki yenilgim, yeryüzünü terk etmeli ve burada başlattığım eylemi sonsuza dek silmeliyim. Kimse beni yenilgiyle hatırlamamalı. (Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır)
  • (…)
    kimi zaman bana kelimeler geliyor
    gudubet, karmaşa, alkış azamet
    kendiliğinden geliyor açılıyor evler
    bitkin kahvaltılarıyla hanımefendileri evlerin
    çay sarhoşluğu, ovalanmış beşik, eterli dantel
    hoş şeyler sunuyor kelimeler; tanrısal!
    aklım almıyor
    -donuk doğrularım var benim
    (…) (Küstah)
  • “ Bana kimi zaman kelimeler geliyor
    Bazıları titrek,bazıları beter
    Ve bana kelimelerin kardeşliği yeter.” (Madde Kara)
  • Her ağaç , bir yerini bulmuşluktur. (Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor)
  • Ve nihayet sessizlik. Sesle ilgili olmayan, bir doluluk varlığı sarmalayan, örten ve dolduran bir doku olarak. (Gecedegiden)
  • Sessizliğin beni ve hayatımı tümleyen mucizesi… (Gecedegiden)
  • Neşe epeydir uğramıyordu yanıma, beni terk etmiş olması muhtemeldi, olası ki bende yerleşecek yer bulamamış, ayaklarını sürüyerek küskünlük içinde uzaklaşmıştı. (Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır)
  • Demek ki ufak de olsa bir ümit bulunuyordu, ki hepimiz bilir; ümit hep ufak halde bulunur. Onu, biz büyütürüz. (Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor)
  • Demek ki ufak de olsa bir ümit bulunuyordu, ki hepimiz bilir; ümit hep ufak halde bulunur. Onu, biz büyütürüz. Abartırız da denebilir. (Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor)
  • Akarsuya gömdüğüm bedenimi gece süresince yalayan su ısımı emmiş, eksilmiş, alıp götürmüştü (Yaşamak – Bir Çaba)
  • “Hepimiz yaşadığımız hayatı doğru ve geçerli sayma eğilimine sahibiz ve bu, sahip olduğumuz eğilimlerin içinde muhtemelen en işe yarayanı.” (Resul)
  • şüphesiz tamamımız biliriz
    yaşamaktan büyük zulüm yok
    yıkandığımız hep aynı ırmak (Madde Kara)
  • Ey benim kendi olan kendim uçucu şey, kelimelerden geçerek sal beni uzaklara.. (Madde Kara)
  • “Her şeyler bir tek gözlerim açık olduğundan beynime akıyor. Görmekten kurtulamıyorum.” (Resul)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş