Eğitim

Divan Edebiyatı – Agah Sırrı Levend Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Divan Edebiyatı – Agah Sırrı Levend Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Divan Edebiyatı kimin eseri? Divan Edebiyatı kitabının yazarı kimdir? Divan Edebiyatı konusu ve anafikri nedir? Divan Edebiyatı kitabı ne konu alıyor? Divan Edebiyatı PDF indirme linki var mı? Divan Edebiyatı kitabının yazarı Agah Sırrı Levend kimdir? İşte Divan Edebiyatı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Agah Sırrı Levend

Yayın Evi: Dergah Yayınları

İSBN: 9789759956479

Sayfa Sayısı: 677


Divan Edebiyatı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Agah Sırrı Levend’in Divan Edebiyatı adlı emek harcaması üniversitelerde senelerce ders kitabı olarak okutulmuş ve halen okutulmakta olan, ek olarak türünün ilk örneği olması sebebiyle de büyük öneme haiz bir eserdir. Levend, divan edebiyatı algısının menfi olduğu bir dönemde bu kıymetli eseri yazarak divan edebiyatının layıkıyla tanınmasına olanak elde etmiştir.

Klasik Türk edebiyatını tüm kelime, remiz, mazmun ve mefhumlarıyla bir tüm olarak ele alan yapıt, edebiyatımızın hem kaynaklarını hem de anlaşılma biçimlerini göstermesi açısından bir kılavuz niteliğindedir. Eser, yazıldığı zamandan bugüne yol gösterici hususi durumunu muhafaza etmiş, biricikliğini korumayı başarmıştır.

Yeni baskısı olmayan ve artık sahaflarda da bulunmayan kitabı tekrardan basmanın zamanı çoktan gelmişti. Dergah Yayınları olarak bu klasik eseri tekrardan yayımlamanın araştırmacılar ve edebiyat öğrencileri kadar Osmanlı kültür tarihçileri için de yararlı olacağını umuyoruz.

(Tanıtım Bülteninden)


Divan Edebiyatı Alıntıları – Sözleri

  • Şîrî’den
    Şükür matlûbumu getirdim ele
    Gül olup feryâdı verdim bülbüle
    Cem’ olduk bir yere ehl-i beyt ile
    Kırklar makâmında ferrâş idim ben
    Şükür isteğini getirdim yerine
    Gül oldum bülbüle ses verdim
    Ehl-i beyt ile toplandık bir yerde
    Kırklar makâmında serici idim.
  • “İnsanın aziz olması gönlü sebebiyledir. Gönül Allah’ın Kâbe’sidir. Her şeyi orada aramalıdır.”
  • “Ne kadar nâzik ü nerm olsa nigârı sevemem
    Ne kadar âfet-i cân olsa civânı severim” s.598
    “Merd olan eyliye merde rağbet
    Şahs-ı nâmerde sezâdır ‘avret” s.598
    Kendi yorumum;
    Divan şiiri hakikaten alelade bir şiir değildir ve üstüne okumalar yapmayan basit insanoğlu için yorumlar getirilmesi uygun değildir. Neden mi? İşte tam da bu beyitler ve daha nicesi sebebiyle. Divan şiiri Farisî edebiyatından ve mukaddematından etkilenmektedir. Farisî edebiyatı ise kaynağını Antik Yunan ve Roma’dan almaktadır. İşte tam da bundan sebeptir ki Divan şiirinde sevgili anlatılırken adam vasıfları kullanılmaktadır. Kadının toplumsal hayatta olduğu şeklinde şiirde de bir yeri yoktur. Alelade bir okumada kadının anlatıldığını düşünebiliriz, fakat derinine indiğimiz vakit durumun {hiç de} bu şekilde olmadığını görebiliriz. Kadın yasvir edilirken adamın neredeyse tüm vasıfları kullanılmaktadır.
  • Yâl ü bâl-i yâri anma itme bîhûde nefes
    Bal dimekle ağzın tatlı olur sanma ‘abes
    Sâmî
  • Baş açup kapuna geldim küşâd it hâne-berdûşum
    Beni bir pulluk itti zâr idüp bu şeşder-i dünyâ
    Itrî


Divan Edebiyatı İncelemesi – Kişisel Yorumlar


Divan Edebiyatı PDF indirme linki var mı?


Agah Sırrı Levend – Divan Edebiyatı kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Divan Edebiyatı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Agah Sırrı Levend Kimdir?

Darülfünun Edebiyat Şubesi mezunudur. İstiklâl Sultânîsi Kurucu Müdürlüğü ve Edebiyat Öğretmenliği, İstanbul Erkek Lisesi Edebiyat Öğretmenliği, Eminönü Kazası İdare Heyeti Azalığı, Eminönü Halkevi Reisliği, Yazarlık, Konya Babalık Gazetesi Yazarlığı, Felsefe ve İçtimâiyyât Dergisi sahipliği, Yeni Türk Dergisi Yöneticiliği, Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Öğretmenliği, İnönü Ansiklopedisi Genel Sekreterliği, TBMM VI. (Ara Seçim) ve VII. Dönem Milletvekilliği yapmıştır. Evli ve bir çocuk babasıdır.

Biroldukca dergide eğitim, sosyoloji şeklinde mevzularda yazılar yazdı.


Agah Sırrı Levend Kitapları – Eserleri

  • Divan Edebiyatı
  • Türk Edebiyatı Tarihi
  • Acılar
  • Dil Üzerine
  • Türk Dilinde Gelişme Sadeleşme Evreleri
  • Şemsettin Sami
  • Türkçülük ve Milli Edebiyat
  • Nabi’nin Surnâmesi
  • Ahmet Rasim
  • Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri
  • Arap, Fars Ve Türk Edebiyatlarında LEYLÂ VE MECNUN HİKAYESİ


Agah Sırrı Levend Alıntıları – Sözleri

  • “Ağladım, asla istemeyerek ve sebebini bilmeyerek…” (Acılar)
  • İtti şehpûr-ı sagîre ihdâ
    Cild-i cevherle Kelâm-ı Mevlâ
    Dahi bir sorguc-i bisyâr elmas
    Kî gören eyler idi mihr benzetme
    Hem otuz kıt’a metâ’-ı zîbâ
    Ba’zısı atlas-u ba’zı dîbâ (Nabi’nin Surnâmesi)
  • Öğrenimini arapça meydana getiren çömez, içinden yetiştiği ve beraber yaşamış olduğu halkı küçümsemiş, yirmi yılda güçlükle sökebildiği arapçasına dayanarak, Türkçeden başka bir dil bilmeyen halkla alay etmeye adım atmıştır. Basamakları aştıkça gururu artmış, o da kendini halktan ayrı tutmuştur. (Türkçülük ve Milli Edebiyat)
  • Türkler hiçbir yerde Arap İran medeniyetine tamamen tâbi olmuş değildiler ve Türkler’in kendi lisanlarını unutmaları da hiçbir yerde vâki olmamıştır (Türk Dilinde Gelişme Sadeleşme Evreleri)
  • “Ne kadar nâzik ü nerm olsa nigârı sevemem
    Ne kadar âfet-i cân olsa civânı severim” s.598
    “Merd olan eyliye merde rağbet
    Şahs-ı nâmerde sezâdır ‘avret” s.598
    Kendi yorumum;
    Divan şiiri hakikaten alelade bir şiir değildir ve üstüne okumalar yapmayan basit insanoğlu için yorumlar getirilmesi uygun değildir. Neden mi? İşte tam da bu beyitler ve daha nicesi sebebiyle. Divan şiiri Farisî edebiyatından ve mukaddematından etkilenmektedir. Farisî edebiyatı ise kaynağını Antik Yunan ve Roma’dan almaktadır. İşte tam da bundan sebeptir ki Divan şiirinde sevgili anlatılırken adam vasıfları kullanılmaktadır. Kadının toplumsal hayatta olduğu şeklinde şiirde de bir yeri yoktur. Alelade bir okumada kadının anlatıldığını düşünebiliriz, fakat derinine indiğimiz vakit durumun {hiç de} bu şekilde olmadığını görebiliriz. Kadın yasvir edilirken adamın neredeyse tüm vasıfları kullanılmaktadır. (Divan Edebiyatı)
  • Türkler hiçbir yerde Arap İran medeniyetine tamamen tâbi olmuş değildiler ve Türkler’in kendi lisanlarını unutmaları da hiçbir yerde vâki olmamıştır. Bununla birlikte Arap ve İran medeniyetinin Türklere tesiri o denli güçlü idi ki Türk lisanı hiçbir yerde devlet ve uygarlık lisanı olamadı.. (Türk Dilinde Gelişme Sadeleşme Evreleri)
  • Hüseyin Rahmi Gürpınar, gerçekçi bir romancı olarak, tüm eserlerinde toplumsal hayatımızı ele almış, bu yaşamın çeşitli taraflarını inceleyerek, türlü çevrelerde yaşayan tipleri canlandırarak, romanlarını meydana getirmiştir (Dil Üzerine)
  • Artık hissediyorum ki, gönül işlerinde, belirli bir karar vermek ve bir maksada doğru yürümek benim için mümkün değildir. Enginlerde yelken açmış bir vapur iyi mi esen rüzgara nazaran dümen kırar ve suyun yüzünde serseri ve avare, kah sağa kah sola, döne döne seyrine devam ederse, ben de, yelkenli herhangi bir maceranın rüzgarına açılmış olan irademin dümenini tesadüfün eline vermiş, öylece kararsız ve mütevekkil, gidiyorum. (Acılar)
  • Kalabalık bir cemaat içinde yabancı ve yalnız kalan bir insan, iyi mi ilk rast geldiği kimse ile huyunu, meşrebini bilmeden derhal dost oluverirse, ben de aynı hisle bu kıza yaklaşmaktayım, benliğimin havası içinde yaşayan ve solunum eden bir eşi yitirmek korkusu. Ona inanmak ve onun tesellisiyle avunmak ihtiyacı… Bu, ve yalnız bu kadar… Ve sadece bu kaygı iledir ki, bir çekince karşısında bile olsa, kaçmak yada bir önlem alabilmek için en rahat bir irade kuvvetini sarf etmeye olanak bulamıyorum. (Acılar)
  • Mesela, evimizin odalarından bahsedereken “sa­lon – salamanje” demek moda haline gelmiştir. O denli ki “oturma – yiyecek odası” demek lıatıramıza hile gelmiyor. Bu züppelik değil de nedir? Ana dile karşı bu saygısızlık nerede görülmüştür? (Dil Üzerine)
  • Çocuk tabiatta en mühim varlıktır. Onu kendi kendine bırakalıilir miyiz ? Bırakmak şöyleki dursun, dikkatimizi birazcık esirgesek tehlikelerden koruyabilir miyiz ? Bunu bildiğimiz içindir ki, bu canlı varlığın üstüne cğiliyor, titizlikle onu yetiştirmeye çalışıyoruz. (Dil Üzerine)
  • Yâl ü bâl-i yâri anma itme bîhûde nefes
    Bal dimekle ağzın tatlı olur sanma ‘abes
    Sâmî (Divan Edebiyatı)
  • Memleketin yönetimi ellerine verilen vezirlerle büyük devlet adamlarının bir çok, Enderun’dan yetişmiş devşirme çocuklarıdır. Bunlar, önceleri Acemi oğulları kışlalarında, sonraları da saray koğuşlarında eğitilip yetiştirilir, aşama aşama ilerleyip vezirliğe kadar yükselirlerdi. (Türkçülük ve Milli Edebiyat)
  • Bu yaşam, İlahi bir latifeden başka bir şey değil. .. Fazla sevinçlere, şikayetlere, gururlara, yerinmeye gerek yok!” (Dil Üzerine)
  • Nihayet anladım ki, ben bu devrin ve bu muhitin adamı değilim. Nasıl uzak ve acayip bir iklimden getirilip, yeri ve şeraiti araştırılmadan, rasgele toprağa dikilen bir nebat feyiz vermez ve kurursa, benim de burada barınmaklığıma , bu hayata alışmaklığıma olanak yok. Gün görmeyen ormanlarda yakalanan yırtıcı bir hayvan ehlileşebilir mi?… (Acılar)
  • Gelenek ve göreneklerine kuvvetle bağlı bulunan Türkler, yayılıp yerleştikleri yerlerde benliklerini ve dillerini mukaddes bir varlık olarak kıskançlıkla korumuşlar, hatta dillerini yaymağa da çalışmışlardır.
    İlk aykırı davranış hakanlardan gelmiştir. Yabancı ülkelerde büyük devletler kuran Müslüman Türk hakanları, varlıklı ve şatafatlı saraylara kurulduktan sonrasında, saray yaşamının göz kamaştırıcı göreneklerine kolayca alışmışlar, yabancı şairlerin kendi dilleriyle yazıp sundukları kasideleri büyük ihsanlarla karşılamışlar, halka özgür yaşama, kendi dilleriyle konuşup yazışma, anane ve göreneklerini sürdürme özgürlüğünü bağışlamışlardır.
    Bu davranışta o denli aşırı gidilmiş, sultanların bu lütfu Türk milletinin o aşama zararına gelmiştir ki, tekrar önlenememiş ve ilerde büyük tehlikeler yaratacak olan şu iki sonucu doğurmuştur:
    a) Hakan halktan uzaklaşmağa başlamış, halk içinde kuvvetle yaşayan ulusal anane ve görenekler sarayca bir yana bırakılarak yeni göreneklere uyulmuş, sarayla halkın arası gittikçe açılmıştır.
    b) Yabancı kültürün korunması, hızla gelişip yayılmasına yol açmış, bu yüzden Türk dili ihmale uğramıştır.
    Saray yaşamı genişledikçe, hükümdarlarla şehzadelerin çevresinde “bendegân” sınıfı belirmiş, halktan uzaklaşma isteği artmıştır. Gitgide saray ve konak sahibi olan vezirler de hükümdarları taklide yeltenmişler, kapıkullarıyla taraf tutmağa başlamışlardır. Böylelikle halkı haraca kesen, yasa ve töre dışı davranışlarıyla topluma zarar veren imtiyazlı bir derslik türemiştir.
    Medreselerde, kültür bakımından halkı ikiye ayırmıştır. Öğrenimini Arapça meydana getiren çömez, içinden yetiştiği ve beraber yaşamış olduğu halkı küçümsemiş, yirmi yılda güçlükle sökebildiği Arapçasına dayanarak, Türkçe’den başka bir dil bilmeyen halkla alay etmeğe adım atmıştır. Basamakları aştıkca gururu artmış, o da kendini halktan ayrı tutmuştur.
    Mehmed b. Receb Hoca, Tuhfetü’l-uşşak adlı mesnevisinde, halktan hoşlanmadığını şu beyitle açıkça konu alıyor:
    Değildüm halkın ag u karasında
    Oturmazdum avamun içinde
    Yalnız tarikat sahipleri, inançlarını yayabilmek için halka yaklaşmak, mümkün olmasıyla birlikte onun diliyle yazmak ihtiyacını duymuşlardır. (Türkçülük ve Milli Edebiyat)
  • Nabi, fikirlerini ve kanaatlerini hayatına tatbika muvaffak olabilmiştir. Bundan dolayıdır, ki eserlerinde, arzularını hudutlandırmış bir insan olarak görünür, O hiçbir vakit büyük bir mansıp ardında koşmamış, nihayet divan hocalığını kendine bir amaç olnrak çizmiştir. (Nabi’nin Surnâmesi)
  • Biz “Neşriyat ve Müdevvenat Müdürlüğü” şeklinde eski­den beri kullanılagelen adlan değişiklik yapma çabası içinde hükü­ metin dikkatini çekrneğe çalışırken, şimdi daha kötüleri kucak kucak, yığın yığın, hiçbir sınır ve saygı gözetilme­ den dilimize zorla sokularak Türk diline kastediliyor. Böy­ lelikle dil eskisinden daha bozuk, daha fena bir hale getirilmeye çalışılıyor Bu yalnız dil bilincinin değil, millet bilincinin de hemen hemen gereği şeklinde yerleşmemiş olmasından başka birşey değildir. (Dil Üzerine)
  • Yedinci günü hâcegân-ı dîvan çağrı olunup yövm-i mezburda iki canbaz Sultanselim câmii minâresinden Dâmad Paşa sarayı miyânına kurmuş oldukları ip üstünden azîm san’atlar ve garib bâzîceler gösterdiler. (Nabi’nin Surnâmesi)
  • “Ah , insanın bu dünyadan ve dünyada en çok sevdiği şeyden umut kesmesi ne zor şeymiş !” (Şemsettin Sami)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş