Eğitim

Don Juan – Lord Byron Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Don Juan – Lord Byron Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Don Juan kimin eseri? Don Juan kitabının yazarı kimdir? Don Juan konusu ve anafikri nedir? Don Juan kitabı ne konu alıyor? Don Juan PDF indirme linki var mı? Don Juan kitabının yazarı Lord Byron kimdir? İşte Don Juan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Lord Byron

Çevirmen: Halil Köksel

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750801273

Sayfa Sayısı: 575


Don Juan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Çanakkale Boğazı’nı yüzerek geçen kaç ozan bilirsiniz? Biz onların yalancısıyız, doğuştan sakat ayağına rağmen yaman yüzücü olan yiğidimiz Byron, daha sakalları şeftali tüyü denliyken, 1810 senenin Mayıs ayının üçünde, seyahat yoldaşı teğmen Ekenhead’le beraber Çanakkale Boğazı’nı yüzerek geçer. Merak bu ya, Homeros’un (boğazı yüzerek geçen yiğitler mevzusunda) hakikatı söyleyip söylemediğini sınamak için yaparlar bu işi de. Atalarından kalma Lord unvanını giyeli ve parlamentodaki Özgürlükçü Parti sıralarında kafa sallamaya başlayalı bir yıl olmadın yollara düşüşüne, at biniciliğine, barut sıkıcılığına, yerinde durmazlığına, başıbozukluğuna, göçebeliğine ve XI. Kanto’nun ellibeşinci sekizliğinde dediklerine bakarsak, Napolyon’udur ya, azıcık da Timurlenk’idir o şiirin.


Don Juan Alıntıları – Sözleri

  • Tıpkı en karanlık bir gökyüzünün en müthiş bir fırtınayı haber verdiği benzer biçimde tutku da kendini en oldukca saklamış olduğu vakit en oldukca açığa vurur.
  • Haz günahtır, kimi zaman günah da bir hazdır.
  • İnsanı daha azca seviyorum diyemem
    Ama doğayı daha çok…
  • İki kafanın uyuşabileceğine inanan o saf umudum geçti…
  • Şi­ir, anıların kana karıştıktan ve damarlarda yıllandıktan sonrasında söze dökülmüş durumudur.
  • İşte yığınları bir işe yönelten de
    Bir tek kafanın ürettiği güçtür,
    O da suları akıtan yele
    Ya da sürüyü korumuş olan boğaya benzer,
    Gözü açılmamış yavruya kılavuzluk eden anaya
    Ya da sürüyü otlağa yönelten koç gibidir,
    Boynundaki çıngırakla;
    Böyledir büyük insanların küçükler üstündeki tesiri de.
  • Ve o gece sağanak yağmurlar yağdı
    Ağızlarını açtılar yağmura
    Kurak bir yaz toprağındaki çatlaklar benzer biçimde,
    İnsan bilmez iyi suyun kıymetini, acıyla öğrenmeden ilkin,
    Türkiye’de ya da İspanya’da bulunduysanız bir ihtimal
    Ya da doğduysanız aç tayfalar içinde,
    Deve çanlarıyla büyüdüyseniz çöllerde,
    Olmayı isterdiniz, Gerçek nerdeyse orda – bir kuyuda.
  • Nasıl, iyi mi anlatacağım onlara;
    Taze bir cennetten atılan ve arkasından
    Sabanla, kazmayla alın teri dökmeye
    Ekip biçmeye, örüp dikmeye, öğütmeye ve tüm
    Sanatları, bilhassa cenk ve vergilendirme
    Sanatlarını öğrenmeye koşulmuş olan
    Bu gencecik insanlara; bu kalıntılar karşısında
    Yeni bir müze örnekleri olduklarını gördüklerinin!


Don Juan İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Çanakkale Boğazı’nı Yüzerek Geçen Serüvenci: Öncelikli Yahya Kemal’in mısrasıyla sizleri baş başa bırakmak isterim:
“Kalbimde vardı ‘Byron’u bedbaht eden melal!”
Peki ya kimdir bu Byron, onu bedbaht eden melal nedir?
Byron ülkesindeki ve dünyadaki yayılan adaletsizliği, yolsuzluğu ve eşitsizliği yüreğinde hisseden, onu parçalayan ve haykırmak isteyen bir şairdir. Fransız İhtilali’nin arkasından Fransa İmparatorluğu’nun haiz olduğu gücü gittikçe kötüye kullanmasından dolayı içinde bir burukluk oluşur. İngilitere’de şairler ün kazanabilmek adına krallara methiyeler düzerken Byron kelimeleriyle ruhunun arasındaki bağları koparmaz. Düşündüğünü yazar, sonu ne olursa olsun. Hattâ şiirini bile önemsemez, aklına geldiği benzer biçimde yazar. Önemsemediği hâlde bile adeta bir dehaya ilişik olabilecek mısralar döktürmesi onun büyük yeteneklerindendir doğal ki. Satırlar içinde kendini anlattığı bir alıntıya gidelim:
“Ruhunu şiirlerde yalanlama alçakgönüllülüğünü göstermedi o
Ne de kabiliyetini bir suça dönüştürdü.
Veliahtı övmek için değildi kraldan tiksinmesi
Ve zorbalardan daima iğrendi.”
Byron, Don Juan’ın öyküsünden ziyade kendi çığlıklarını satırların arasına gömmüş adeta. Hattâ kitabın adının Don Juan olmasının bir yanılsama bulunduğunu düşünüyorum; Byron’un Ruhu olsa beni asla şaşırtmazdı açıkçası. Bunu düşünme sebebimse anlatımda bölünmeler yaşanmasıydı. Birden Don Juan’dan çıkıyorsunuz İngiltere’nin alçaklarıyla tanışıyorsunuz. Daha sonrasında sizi Homeros’a savuruyor, mitolojik kahramanlarla konuşuyorsunuz. Yetmiyor desteğe Shakespeare’i de çağırıyor, adeta size geçmiş zamanının şölenini yaşatıyor. ‘Ama Don Juan?’ diye sorduğum anda onu öyleki bir bölgelere götürüyor ki nefes soluğa okumak zorunda kalıyorsunuz. Sultanın haremine mi gitmek isterseniz, Çariçe Katerina’nın odasına mı, Yunanistan kıyılarına mı, İspanya topraklarını mı? Hayır, hayır birini seçmenize gerek yok, hepsine uğrayacaksınız, hem de Byron’un bu aşama bilgiliyi nereden öğrendiğini şaşkınlık ederek.
Güzel yüzlü Don Juan.. aman düşman başına vermeye! Nasıl bir karakterse gören her hanım âşık oluyor, yuvaları bozuluyor, hasretlere düşüyor. Don Juan aşka koşuyor, mevkiye makama değil. Düşündüklerini karşısında sultan da olsa çekinmeden söylüyor (Ne kadar da Byron!).
Serüven dolu bir yaşamın arkasından kaçınılmaz olan genç yaşta ölümü yaşamak zorunda kalıyor. Çanakkale boğazını yüzerek geçen bir maceraperest için yaşlılığın ne önemi olabilirdi ki!!
Eseri o denli ilgi görüyor ki her yerde çevrilmeye başlıyor. Çağdaşları olan Puşkin ve Lermontov da Byron hayranlığını gizleyemiyorlar.
Byron’un öfkesi hâlâ doğruluğunu koruyor. Neredesiniz yolsuzluk ve kralcılık meydana getiren düzmece İngiliz şairleri? Adlarınız Byron’un Don Juan destanında gömülü kaldı. Byron da birçok yazarın, şairin yaşamında tadamadığı ünü ölümünden sonrasında elde etmiştir.
Atom bombalarını gördük, bilim adına meydana getirilen vahşetleri gördük ve hâlâ da görmeye devam ediyoruz. Biz ki tarihten ders almayı beceremeyen yaratıklar olarak kendimizi bir sorgulamalıyız. Dönelim Byron’un eleştirisine, 1800’lerin başından seslenilen eleştirisine:
“Ne kadar ters buluşlar gördük birbirine!
(Kimi gerçek dehaya, kimi boş ceplere işaretti)
Yeni burunlar yaratıyor biri, giyotin yapıyor biriyse,
Birinin dağıttığı kemiklerinizi, yerine koyuyor ötekisi.”
Ayrıca Albert Camus’nün felsefesini açıklayacak dizeleri de buldum! Buyurunuz Don Juan yazarından Albert Camus’ya uzanan seyahat:
“Her her neyse, gününü gün et Juan, gün et gününü!
Sonu gelir bu neşeli ve geçici şeylerin de
Parçalar yarın hep aynı canavar tüm bu tarz şeyleri şu sebeple
“Yaşam acınası bir oyuncudur – oynayın öyleyse
Acınası oyuncular oyununuzu!” (sf.406)
Bazı bölümlerde o döneme başat olmadığım için anlayamadım, geçip gitti. Arada anlatımın kesilip değişik mevzulara dağılması da beni birazcık rahatsız etti diyebilirim. Don Juan’dan ziyade Byron’u dinlediğimi düşünüyorum. Bir kurgudan ziyade bir haykırış. Memnun muyum bundan peki? Evet diyebilirim. İki alıntı daha ilave ederek gidiyorum, keyifli okumalar arzuluyorum 🙂
“Yapayalnız kalsam da
Değişmem özgür düşüncemi tahtlara!” (sf.407)
“Tüm maddeleri seve seve taşa kurşuna
Çevirene dek parçalardım bulabilmek için Dünya’nın ruhunu.” (sf.385) (Doğukan)

Karakter olarak bildiğimiz Don Juan’ın aslına bakarsak yazarın ta kendisi olduğundan adım atmak lazım ilk olarak. İçeriği yeterinden fazla anlatılmış birçok incelemede aslına bakarsanız oldukca anlatmaya gerek yok sadece yazarın anlatış tarzından tutun da çevirmen Halil Köksel Beyfendiye kadar her ayrıntıya dikkat çekmek lazım eğer çok büyük akıcılıkta bir kitap her ne kadar manzum destansı yapıtları okumayı sevmesem de.
Bu arada Lord Byron’un devamlı başka şairlere yazarlara sataştığını, tarihsel ve felsefik hatta mitolojik karakterlere kadar değindiğini, mevzunun içine bu tarz şeyleri iyi mi eritip koyduğunu ve asla sırıtmadığını söylemek de koşul şu sebeple bu her yiğidin harcı olmaz.
Bu eserin tek kusuru eksikleri olan bir hikâye olması ha bir de her insanın okuyamayağı bir yapıt olması. (Gizem yaz)

İncelemeye yazar/halil-koksel ‘in tercüme başarısıyla adım atmak isterim. 575 sayfalık nazım metinlerini okumak ayrı bir problem, bu tarz şeyleri çevirmek apayrı bir sorundur. Ama Halil Köksel bizlere öyleki bir sürpriz hazırlamış ki, devrik cümlelerden oluşan bir düzyazı metni okudum adeta. Kelimeler, satırlar, hikayeler akıp gitti.
Kitapta asil bir aileden gelen Juan, evli bir kadının odasında yasak bir ilişki içerisindeyken kadının kocası tarafınca uygunsuz halde basılır ve bunun neticesinde gönüllü sürgüne gider. Gemileri batar, zor hayatta kalır, açlıktan, susuzluktan, boğulmaktan kurtulur ve hayatına genç ve güzel bir karı girer. Kızın korsan olan babası tarafınca yakalanır ve köle olarak satılır. Don Juan bir halde hareme kadar girer ve Sultan Gülbeyaz’ın yanında bulur kendini.
Yazar; devamlı sevilen, arzulanan Don Juan’ın aşk maceralarını, hayatta kalma sürecini ve yurduna geri dönüşünü bir çırpıda okuyucuya sunarken dönemin savaşlarından da bahsetmeden geçmemiş.
Kitap okumaktan haz alan her insanın kitaplığında Don Juan benzer biçimde bir klasiğin olmasını arzu ederim. (Son Ay)


Don Juan PDF indirme linki var mı?


Lord Byron – Don Juan kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Don Juan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Lord Byron Kimdir?

George Gordon Byron, sonrasında, 6. Baron Byron (1788 – 1824) Anglo-İskoç Ozan. Romantizm akımınınönde gelen simalarındandı.


Lord Byron Kitapları – Eserleri

  • Don Juan
  • Seçme Şiirler
  • Abydos’lu Nişanlı Kız
  • Manfred
  • Chillon Mahpusu
  • The Giaour
  • Childe Harold’s Pilgrimage
  • Cain: A Mystery
  • Sardanapal
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Poetical Works-Byron


Lord Byron Alıntıları – Sözleri

  • .
    Ruhun bu çoraklığını içimde taşımak ve kendi ruhumun mezarı olmak hayatsa…
    … (Manfred)
  • Yolu olmayan ormanlarda mutluluk vardır, yalnız yürünen deniz kıyısında luk.
    Topluluklar vardır kimsenin zorla girmediği derin denizlerde ve sesinde de müzik.
    İnsanı daha azca seviyorum diyemem fakat doğayı daha çok. (Seçme Şiirler)
  • Artık Gezmeyeceğiz Başıboş
    Artık gezmeyeceğiz başıboş, bunun için
    Gecenin içine bu kadar geç zaman,
    Hâla sevse de kalp,
    Ve hâla parlak olsa da mehtap.
    Şundan dolayı kılıç kınını yıpratır,
    Ve ruh göğsü eskitir,
    Ve kalp mola vermeli nefes için,
    Ve aşkın kendisi dinlenir.
    Gece başıboş dolaşmak için yapılmış olsa bile,
    Ve gün oldukca erken dönse de,
    Artık başıboş gezmeyeceğiz gene
    Yakınında ay ışığının biz. (Poetical Works-Byron)
  • İblis: Ah, bu göz yaşları!..Bu göz yaşlarının nə qədər axacağını bilsəydin!
    Ada: Kim? Mənmi axıdacağam?
    İblis: Yalnız sən deyil, hamı. (Seçilmiş Əsərləri)
  • İnsanı daha azca seviyorum diyemem
    Ama doğayı daha çok… (Don Juan)
  • .
    Biz, yarı toz, yarı tanrı…
    … (Manfred)
  • Zamanın onayından geçmiş eski bir derstir,
    Bunu en iyi öğrenenler, en oldukca üzülenlerdir:
    İstenilen şey elde edildiğinde anlaşılır
    Ödülün önemsizliği, ödenen bedele değmediği:
    Gençlik harcanır, zihin bozulur, özsevi kaybolur,
    O başarı göstermiş Tutku sadece bunlara sebep olur! (Childe Harold’s Pilgrimage)
  • İki kafanın uyuşabileceğine inanan o saf umudum geçti… (Don Juan)
  • “My injuries came down on those who loved me—
    On those whom I best loved: I never quell’d
    An enemy, save in my just defence—
    But my embrace was fatal.” (Manfred)
  • Hear me, hear me—
    Astarte! my belovèd! speak to me:
    I have so much endured, so much endure—
    Look on me! the grave hath not changed thee more
    Than I am changed for thee. Thou lovedst me
    Too much, as I loved thee: we were not made
    To torture thus each other, though it were
    The deadliest sin to love as we have loved.” (Manfred)
  • “Kalplerimiz… kudretimiz dahilinde değildir.” (Sardanapal)
  • İblis:Ölümə baxacaq qəsər cəsarətin varmı?
    Qabil: Ölüməmi? Onu indiyə qədər kimsə görməmişdir.
    İblis: Kimsə görməmişdir,fəqət hər kəs dadacaq (Seçilmiş Əsərləri)
  • Ve o gece sağanak yağmurlar yağdı
    Ağızlarını açtılar yağmura
    Kurak bir yaz toprağındaki çatlaklar benzer biçimde,
    İnsan bilmez iyi suyun kıymetini, acıyla öğrenmeden ilkin,
    Türkiye’de ya da İspanya’da bulunduysanız bir ihtimal
    Ya da doğduysanız aç tayfalar içinde,
    Deve çanlarıyla büyüdüyseniz çöllerde,
    Olmayı isterdiniz, Gerçek nerdeyse orda – bir kuyuda. (Don Juan)
  • İşte yığınları bir işe yönelten de
    Bir tek kafanın ürettiği güçtür,
    O da suları akıtan yele
    Ya da sürüyü korumuş olan boğaya benzer,
    Gözü açılmamış yavruya kılavuzluk eden anaya
    Ya da sürüyü otlağa yönelten koç gibidir,
    Boynundaki çıngırakla;
    Böyledir büyük insanların küçükler üstündeki tesiri de. (Don Juan)
  • O yürür güzellikte gecesi benzer biçimde
    Yıldızlı göklerin ve bulutsuz iklimlerin,
    Ve en iyi olan şeyler tüm karanlığın ve aydınlığın içinde
    Birleşir onun görünüşünde ve gözlerinde,
    Bu şekilde yumuşatır o kırılgan ışığı
    Cennetin heybetli güne vermediği. (Poetical Works-Byron)
  • Gün akıp gider, fırtına bulutları saklasa da güneşi;
    Aynı şekilde kırılsa da kalpler, yaşamaya devam edecekler:
    Ayna da kırıldığında, her bir parça
    Ayrı çoğaltır görüntüyü;
    Ve birken bin olur görüntü,
    Hem aynıdır o, hem de artmıştır kırılmayla;
    Aynı şekilde kalp de vazgeçmeyecek yaşamaktan,
    Paramparça olsa da, hareketsiz ve soğuk,
    Ve kanı çekilmiş olsa da uykusuzluk ve üzüntüden,
    Yaşlanana dek sararıp solmaya devam edecek,
    Ve kimse bilmeyecek, şu sebeple anlatılmaz bu şekilde şeyler. (Childe Harold’s Pilgrimage)
  • “…—many things answer’d me—
    Spirits and men–but thou wert silent all.
    Yet speak to me! I have outwatch’d the stars,
    And gazed o’er heaven in vain in search of thee,
    Speak to me! I have wander’d o’er the earth,
    And never found thy likeness—Speak to me!” (Manfred)
  • Tıpkı en karanlık bir gökyüzünün en müthiş bir fırtınayı haber verdiği benzer biçimde tutku da kendini en oldukca saklamış olduğu vakit en oldukca açığa vurur. (Don Juan)
  • “yolu olmayan ormanlarda mutluluk vardır,
    yalnız yürünen deniz kıyısında luk.
    topluluklar vardır kimsenin zorla girmediği derin denizlerde,
    ve sesinde de müzik.
    insanı daha azca seviyorum diyemem
    fakat doğayı daha çok.” (Poetical Works-Byron)
  • İblis : Allaha əyilməyən- mənə əyilmiş deməkdir. (Seçilmiş Əsərləri)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş