Eğitim

Dün – Agota Kristof Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dün – Agota Kristof Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dün kimin eseri? Dün kitabının yazarı kimdir? Dün konusu ve anafikri nedir? Dün kitabı ne konu alıyor? Dün PDF indirme linki var mı? Dün kitabının yazarı Agota Kristof kimdir? İşte Dün kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Agota Kristof

Çevirmen: Ayşe İnce Kurşunlu

Orijinal Adı: Hier

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750819957

Sayfa Sayısı: 72


Dün Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tobias önemsiz bir ülkenin adı olmayan bir köyünde dünyaya gelmiştir. Annesiyle yokluk içinde yaşar. Annesi köyde dilenir; un, mısır yada süt karşılığında erkeklerle yatar; tarlalardan, bahçelerden meyve sebze toplar, kimi zaman de çiftliklerden tavuk çalar. Ufak Tobias bigün anası bir erkekle yatarken ikisini de bıçaklar ve köyünden, ülkesinden kaçarak başka bir ülkeye sığınır. Yeni bir ülkede yeni bir hayata adım atar. Adı artık Sandor Lester’dir. Bir fabrikada işe girer. Yazar olma hayalleri kurar. Ama ilkokuldaki kız arkadaşı Line’i unutamaz, onun bigün yanına geleceğini ümit eder… Ve günün birinde Caroline’le karşılaşır…

Agota Kristof, “Büyük Defter – Kanıt – Üçüncü Yalan” triosunun peşinden bu kez okuru “Dün”de baş döndürücü bir hikâyeye çağrı ediyor.


Dün Alıntıları – Sözleri

  • Ne yaşam fakat?
    Tekdüze iş.
    Acınası maaşlar.
    Yalnızlık.
  • Kimi vakit iş için mi yaşadığımı yoksa yaşamak için mi işe gittiğimi düşünürdüm.
    Ne yaşam fakat?
    Tekdüze iş.
    Acınası maaşlar.
    Yalnızlık.
  • Meğer bu kapı hep açıkmış, ben asla bu kapıdan çıkmayı denememişim.
  • Kimi vakit iş için mi yaşadığımı yoksa yaşamak için mi işe gittiğimi düşünürüm.
  • “Gerçekten mi? Hayatının sonuna kadar işçi kalmak, senin için fark etmez mi? ”
    “Seninle farkına varır. Sensiz hiçbir şey fark etmez bana. “
  • “Koridor süresince yürüdüm. Kapı açıktı.
    Meğer bu kapı hep açıkmış, ben asla bu kapıdan çıkmayı denememişim.”
  • Jean soruyor: “Neden bu kadar fena davranıyorsun Sandor?”
    “Fena değilim, yorgunum. Beni rahat bırak.”
  • İşte bu şekilde öldüm ben. Kısa süre sonrasında bedenim toprağa karıştı.
  • Kimi vakit iş için mi yaşadığımı yoksa yaşamak için mi işe gittiğimi düşünürüm.
    Ne yaşam fakat?
    Tekdüze iş.
    Acınası maaşlar.
    Yalnızlık.
  • Ve sonrasında soruyor: “Bu ülkeye iyi mi katlanıyorsunuz?”
    “İnsan alışıyor.”


Dün İncelemesi – Kişisel Yorumlar

“Şu şekilde kısacık bir kitap okusam da uzun süre tesirinde kalsam” diyorsanız ‘Dün’ sizin için müthiş bir seçenek. Ufak bir şehirde sefil bir yaşam devam eden Tobias’ın öyküsünü okuyoruz. Gerçekleri öğrenen Tobias tıpkı yazarın kendi yaşam öyküsündeki benzer biçimde başka bir ülkeye kaçıp gider. Artık yoluna Sandor olarak devam eder ya da etmeye çalışır diyelim. Şundan dolayı geçmişten gelen misafirler peşini bırakmaz. Bayağı bir aşk hikayesi benzer biçimde görünen kitapta yalnızlık, yoksulluk, mültecilik, özgürlük benzer biçimde kavramlar metine müthiş yedirilmiş. Baskısı şu an yok fakat ikinci el kitap sitelerinde ya da sahaflarda denk gelirseniz kesinlikle bir bakın. (Zuhal)

göçmen bir insanın hikayesi.
nereye göç etmiş olduğu mühim olmayan bir insanın, çocukluk aşkını her hanımda araması, takıntısı. dün’le yaşanamayacağını dün’ün insana vurmuş olduğu yükün ağırlığı oldukca güzel hissettirilmiş. ek olarak 3-4 satırla iş yaşamının, hayatımızı yok ettiğini oldukca güzel anlatmış. kendi çocukluğuyla bugünkü halini konuşturduğu anlatı da aynı şekilde etkileyiciydi. sırf buralar için bile okunması mümkün.
yazar ne yazsa okurum dedirtti bu yaratı bana. büyük bir öykü değil sadece yazarın dildeki sadeliği, minimum sözcükle kendini aktarabilmesi beni oldukca etkiledi. yazarın bana kalırsa kuvvetli bir ‘kendi’ dili var. öteki kitaplarına da talih vereceğim. (Gökhan Kahya)

“Gelecek, geçmişin bok yemesinden başka bir şey değildir esasen bildiğiniz gibi; ne yaparsak yapalım, bir mucize olmadığı sürece bu gerçeği asla değiştiremeyiz.”
Hasan Ali Toptaş
İncelemeye bu alıntı ile niçin başladım bunu sonrasında yazacağım.
Bir vakit dilimi olarak “Dün”
Yazara bakılırsa, daha doğrusu yazarın oluşturduğu karakter Tobias’a (ya da Sandor mu demeliyim acaba? Siz okuyup ne diyeceğinize karar verin. Ben Tobias Sandor diyeceğim. Şundan dolayı tek olarak düşünmek mümkün değil. Dün ve Bugünü) bakılırsa bir tek şimdiki dönemin varlığı mühim olan.
Şimdi gelelim üstteki alıntıya;
Peki ya gelecek?
Dün geçmişte kalsa da yaşadığımızı biliyoruz değil mi? İyi yada fena tecrübeler edinip eğer ömrümüz var ise bugüne geliyoruz. Dünü yok sayıp bir tek bugün de yaşamak pek mümkün değil benzer biçimde sanki hee, ne dersiniz?
Geleceği ise en kolay tabirle; var olmamış bir vakit dilimini kafamızda canlandırma olarak tanımlarsak, geleceğin, dün ve bugün yaşadıklarımızdan daha değişik olması mümkün müdür acaba? diye de düşünüyorum ve niçin olmasın diye de ekliyorum, sonrasında da olması imkansız mı diye soruyorum?
Dünü anlayıp, bugünü yaşayıp, geleceği oluşturmak dileğiyle…
Kristof ile ortalama 2.5 yıl ilkin kitap/buyuk-defter-kanit-ucuncu-yalan–29512 üçlemesi ile tanıştım. Bir zamanlar azca malum kıymetli kitaplar araması yaparken karşıma çıkmıştı. Aynı kitap/onca-yoksulluk-varken–11942 kitabı benzer biçimde. Basımı falan da yoktu. İyice merak etmiştim. Zor da olsa temin edip tanışmıştım yazarla ve sevdiğimi, ayrı bir tat aldığımı hatırlıyorum. Bu iki kitabı da, daha doğrusu karakterlerin çocuklukta yaşamış olduğu durumları, annelerinin hayatlarını birbirine benzettim birazcık.
Çocuklukta yaşamış olduğu aşkını, yaşamış olduğu şimdiki zamanda arayan, gelecekte de bir tek onunla olacağını düşünen, her görmüş olduğu hanımda onu gören bir adam ve bundan dolayı da yaşamış olduğu dönemin farkına varamayan, bunaltan, tekdüze bir yaşam yaşayan yada yaşadığını düşünen bir karakter.
Kitabın bölüm bölüm oluşu ve okudukça parçaları birleşiyor hissi oldukca güzeldi. Yazarın karakterin kendi çocukluğu ile şimdiki zamandaki halini konuşturduğu bölüm de oldukca iyiydi.
“Ben gelecekten geldim” diyorum ona yavaşça, “gelecekte çamurlu, ölü tarlalar var yalnızca.”
Yazarın yalın dili ve anlatımı da bunda büyük etken.
İlerleyen bölümlerde dünden çıkıp şimdiki zamana gelen ve o aşkını hakkaten buluyor fakat doğal ki hiçbir şey eskisi benzer biçimde değildir.
Zaman vakit emek verme yaşamının acımasızlığı, tekdüzeliğine de vurgu yapıyor yazar ve bunu yaparken uzun uzun cümleler kurmuyor aralara serpiştirdiği birkaç cümle ile özetliyor her şeyi. Mesela
“Her sabahleyin beşte uyanmak, yürümek, otobüse yetişmek için koşmak, kırk dakikalık yol, dördüncü köye varış, fabrikanın dört duvarının arasına sıkışmak. Gri önlüğü giyme telaşı, itiş kakışlar içinde kart basmak, makineme doğru koşmak, makineyi çalıştırmak, deliği mümkün olduğunca acele delmek, delmek, delmek, hep aynı tür bölüme aynı deliği delmek, mümkünse günde on bin kez, maaşlarımız bu hıza bağlı, tıpkı hayatlarımız benzer biçimde.”
Fazlaca şey konu alıyor değil mi?
Burada yazarın hayatından da izler bulmak mümkün, zira yazar da cenk dolayısıyla ülkesinden göç etmek durumunda kalmıştır. Göç etmiş olduğu ülkede de yaşamını sürdürmek için fabrikalarda çalışmıştır. Kitapta da olduğu benzer biçimde yazar olma düşüncesi de vardır kafasında.
Bu yazarı ve kitabı okuyun. Zaten Türkçeye çevrilmiş trio ile beraber bu kitabı var. Umarım geriye kalan kitapları da çevrilir.
Herkese keyifli okumalar. (Selman Ç.)


Dün PDF indirme linki var mı?


Agota Kristof – Dün kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Dün PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Agota Kristof Kimdir?

Agota Kristof 1935’te Macaristan’da dünyaya geldi. 1956’da Sta­lin karşıtı toplumcu işçilerin rejimi devirmek için çıkardığı ayaklanma, Sovyet ordusu tarafınca bastırılınca, siyaseten etkin olan kocası ve dört aylık çocuklarıyla Macaristan’dan kaçıp İsviçre’ye yerleşti. Bir taraftan fabrikada çalışan, bir taraftan da Fransızca öğrenen Kristof 1970’li yıllarda tiyatro oyunları yazdı. 1986 senesinde piyasaya çıkan, triosunun ilk ki­tabı Büyük Defter ile büyük başarı kazanmıştır. Üçlemenin ikinci kitabı Kanıt 1988’de, son kitabı Üçüncü Yalan ise 1991 senesinde yayımlandı. Kristof halen İsviçre’de yaşamaktadır.

Diğer Kitapları: Hier (1995), L’analphabète (2004), C’est égal (2005), Où es-tu? Mathias? (2006)

27 Temmuz 2011 tarihinde vefat etti.


Agota Kristof Kitapları – Eserleri

  • Dün
  • Büyük Defter – Kanıt – Üçüncü Yalan
  • Üçüncü Yalan
  • Büyük Defter
  • Kanıt


Agota Kristof Alıntıları – Sözleri

  • “Ölenlerle gidenler arasındaki tek fark bu, değil mi? Ölmeyenler geri döner. (Kanıt)
  • Buraya geri dönmeyeceğim. .
    ..burada ölmek istemiyorum (Üçüncü Yalan)
  • Meğer bu kapı hep açıkmış, ben asla bu kapıdan çıkmayı denememişim. (Dün)
  • “Bazı anne babalara çocuklarının öldüklerini söylemişsin. Niçin bunu yaptın?”
    “Hoşlarına gitsin diye.”
    “Neden?”
    “Çünkü insanlar çocuklarının ölümünü sakat olmalarına yeğler.”
    “Bunu nereden biliyorsun?”
    “Biliyorum işte, o kadar.” (Üçüncü Yalan)
  • Bolluk ve mutluluk içinde yüzüyoruz. (Büyük Defter – Kanıt – Üçüncü Yalan)
  • Bu kadar taş yürekli bulunduğunu bilseydim..
    Seni asla aramazdım.. (Üçüncü Yalan)
  • “Bir kitap ne kadar hüzünlü olursa olsun bir yaşam kadar hüzünlü olması imkansız.” (Üçüncü Yalan)
  • Ne yaşam fakat?
    Tekdüze iş.
    Acınası maaşlar.
    Yalnızlık. (Dün)
  • “İnsan yapayalnız olduğu zaman hastalanmak çok kötü.” (Kanıt)
  • “Ölüler hiçbir yerde ve her yerdedir.” (Kanıt)
  • .
    Çocuklar büyük mutluluk getirir..
    . (Üçüncü Yalan)
  • Kendim icin bir şey istediğim yok ..
    “Çocuklarımın bu savaştan canlı çıkmalarını isterim ” (Büyük Defter)
  • “Uyumak için ideal yer, diyordu, insanın sevdiği kişinin mezarıdır.” (Kanıt)
  • “Evet. En hüzünlü kitaplardan bile daha hüzünlü hayatlar vardır.” (Üçüncü Yalan)
  • “Artık ne kızarmak ne titremek istiyoruz, küfürlere, bizi yaralayan laflara alışmalıyız.
    Mutfaktaki masanın başına karşılıklı oturuyoruz, göz göze, en ağır sözleri söylüyoruz.” (Büyük Defter)
  • “Bu sözcüğün anlamını bilmiyorum ..
    ..kimse bilmiyor . (Kanıt)
  • “Artık ölü bir ağacım fakat canlı olduğum günlerdeki benzer biçimde seni seviyorum ” (Kanıt)
  • “İnsan birini giysilerinden, ayakkabılarından, ellerinden ya da saçlarından da tanıyabilir.” (Kanıt)
  • “Koridor süresince yürüdüm. Kapı açıktı.
    Meğer bu kapı hep açıkmış, ben asla bu kapıdan çıkmayı denememişim.” (Dün)
  • “Duyguları tanımlayan sözcükler çok belirsiz, bunları kul­lanmaktan kaçınıp nesnelerin, insanların kendileriyle, yani olayların sadık betimlemeleriyle yetinmek lazım.” (Büyük Defter – Kanıt – Üçüncü Yalan)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş