Eğitim

Dünyayı Bugünde Sevmek – Fatmagül Berktay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dünyayı Bugünde Sevmek – Fatmagül Berktay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dünyayı Bugünde Sevmek kimin eseri? Dünyayı Bugünde Sevmek kitabının yazarı kimdir? Dünyayı Bugünde Sevmek konusu ve anafikri nedir? Dünyayı Bugünde Sevmek kitabı ne konu alıyor? Dünyayı Bugünde Sevmek PDF indirme linki var mı? Dünyayı Bugünde Sevmek kitabının yazarı Fatmagül Berktay kimdir? İşte Dünyayı Bugünde Sevmek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Fatmagül Berktay

Yayın Evi: Metis Yayınları

İSBN: 9789753428460

Sayfa Sayısı: 256


Dünyayı Bugünde Sevmek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dünyayı Bugünde Sevmek, hem Hannah Arendt’in politik düşüncesi “üstüne”, hem de siyaset, özgürlük,

kimlik, hakikat, dayanışma, fiil benzer biçimde kavramlar çevresinde Hannah Arendt’le “beraber” dünyanın bugünü üstüne

düşünen bir kitap.

Politikanın salt güç, tahakküm ve rant paylaşımıyla özdeşleştirilip itibarsızlaştırılmasına, tıpkı Arendt benzer biçimde itirazı var

Berktay’ın. Sözde hakikatlere ve zorunluluklara dayalı bu “düzmece siyaset”nın karşısına, birincil amacı Özgürlük olan,

kanaatlere ve olumsallığa hakkını veren “sahici siyaset” arayışını çıkarıyor. Endoktrinasyona karşı anlamanın, taraf olmaya

karşı tavır almanın, kardeşliğe karşı dostluğun, kabileye sadakate karşı dışlayıcı olmayan dayanışmanın, kimliklerimiz

içinde dolaşabilme özgürlüğünün, benliği öne çıkaran moderniteye karşı politik etiğin temeli olarak görmüş olduğu amor

mundi’nin, dünyaya itina göstermenin önemini vurgulayan Arendt’in bu kavramlaştırmalarına günümüzde feminizm dahil

tüm özgürlükçü siyasetlerin niçin hâlâ fazlaca gereksinim duyduğunu gösteriyor.


Dünyayı Bugünde Sevmek Alıntıları – Sözleri

  • “Bir manastıra çekilip dünyanın kötülüklerine, pisliklerine bulaşmayabilir ve ruhunuzu ‘temiz’ tutabilirsiniz fakat, sizin ruhunuzun temizliği dünyayı daha iyi bir yer yapmaz.
    Politik kötülüğe, sadece politik eylemle karşılık verilebilir ya da totalitarizme, İsa’yı öykünmek ederek cevap verilmez.
    Ahlaki kaygılar, kişinin iyi mi bir insan olduğu yada olmak istediğini yansıtır; politik kaygılar ise, kişinin kendisinin iyi olmasıyla değil, yapmış olup ettiklerinin içinde yaşamış olduğu dünya için iyi olmasıyla ilgilidir.”
  • “Felsefe, hepimiz için olan kamusal bir şeydir, şundan dolayı özünde kontakt vardır.”
  • Düşünme, bir hakikat deneyiminin insanı çarpmasıyla adım atar.
  • İnsan “düşünebilen hayvan” değil, “düşünmeyi seçebilen” ya da “seçmeyebilen” varlıktır.
  • “hadi münakaşaya katılın da bu dünya için bir şeyler yapın”
  • “Düşünme, bir hakikat deneyiminin insanı çarpmasıyla adım atar.
  • Eğer çocuk, yapınak işine mahkum edilirse ya da eğer kız evladı annesinin mecburi olarak yapmış olduğu doğurma işini devralmaya zorlanırsa o vakit yeni bir şeyin başlaması değil, bir tek eski döngünün devam ettirilmesi söz konusu olur. Doğumlar, bu durumda, alınıp satılabilen malların, metaların, üretilmesi için lüzumlu emek enerjisini yaratmış olur. Gene de, doğum, yeni bir başlangıcı, yeniye ve daha iyiye yönelmeyi simgeleme gücüne haizdir.
  • Trabzansız düşünmek…
  • “peki, kazandığımız vakit ne kaybedeceğiz?”
  • Türkiye, hem yapısal hem de zihinsel özellikleri bakımından de­rin bölünmeler ve çatışmalar barındıran fakat tarihsel otoriter yöne­tim geleneğiyle bu bölünmeleri yok sayan, yok sayamadığı vakit da bir çok kez zulümle bastırmaya çalışan bir ülke…


Dünyayı Bugünde Sevmek İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Olması gerekenin ütopyaya dönüştüğü dünyamızda, Hannah Arendt’in, iyilik, özgürlük, siyaset, dostluk benzer biçimde bir fazlaca kavram üstünden yapmış olduğu sistem eleştirisini ele alarak kapsamını daha da genişletmiş Fatmagül Berktay.
Bilhassa siyaset merkezli olarak ortaya çıkan dil ve yaklaşımlar eleştirilerek ”karşımızdakine saygı duyma” ilkesini rayına oturtan, toplumsal ilişkileri tekrardan üreten ve en yoğun şekilde de adı kirletilen politikayı zıtlaşmak, kutuplaşmak ve yalana başvurmak tanımlarından kurtararak onu tavır koyma, cemiyet için iyilikte bulunma aracı olarak tekrardan tanımlamaktadır. Esasen Bertay’ın vermek istediği aslolan ileti, insana dair olan her kavramın sistem tarafınca iyi mi hiçleştirildiği, anlamının değiştirilmiş olduğu ve bozulduğunu ifşa ederek, olması ihtiyaç duyulan noktaları sistem dışı bir noktada tutmakta. Yani sistemsel bir devrim ile sadece bu üst yapı oluşturulabilir, topluma tekrardan anlatılabilir noktasına okuru getirmektedir.
Konular elbet bildiğimiz, üzerine düşündüğümüz, kavgasını verdiğimiz mevzular sadece bu kavramların kıymetini tekrardan anımsamak adına oldukça iyi bir kitap. Sokakta özgürlük terimini mini etekle, küpeyle bir tutan zihniyet var olduğundan kavramların doğru kullanılışını anımsamak ve hatırlatmak oldukça mühim diye düşünüyorum.
Kitap adıyla da eşdeğer olarak, insana dair olan kavramların doğru kavranması dünyayı tekrardan sevmeye itmektedir insanı. Keyifli okumalar. (Uğur De Molinari)

Dünyayı Yaşarken Sevmek: Hannah Arendt, Almanya doğumlu, Yahudi kökenli, sığınmacı olan bir politika bilimcidir. Nüremberg Duruşmaları(1945-1946) döneminde yayınlamış olduğu makaleler ile isminden söz ettirmiştir. Kitabımız, Arendt’ın fikir yapısını ve üretmiş olduğu siyasal kavramları tahlil ederek bizlere Arendt ile beraber düşünme fırsatı veriyor.
Okumuş olduğum bu kitap yardımıyla Hannah Arendt’a olan ilgilim fevkalâde bir halde arttı. Bu kitap sonrasında Arendt’ın birçok kitabını okuma listeme dahil ettim.
Kitap muhteviyatı hakkında birazcık daha informasyon verecek olursak, kitabımız politikacılara, gruplara, siyasetin önemine, siyasetin anlam itibariyle iyi mi yozlaştırıldığına ışık tutmuştur. Ayrıca kitabımız en doğru yargılara ulaşabilmemiz için bizi trabzansız düşünmeye ve kendimizi aşmaya çağrı eder.
Kitabımız, içinde bulunduğumuz dönemde yaşanılan politikanın/mezalimliklerin/adaletsizliklerin/endoktrinasyonun/totalitarizmin bilincinde olmamız icap ettiğini ve bu doğrultuda eyleme geçerek(praksis) bu tarz şeyleri bertaraf etme adına somut adımlar atmamız icap ettiğini büyük bir hassasiyetle anlatmıştır.
Arendt’ın şu sözü beni derinden etkilemiştir;
“Bu dünyadan ayrılırken iyi bir insan olmuş olmaktan fazlaca, ardımda da­ha iyi bir dünya bırakmış olmayı isterim.”
Bugüne kadar mütemadiyen iyi bir insan olarak yaşamı sürdürmenin ve iyi bir insan olarak ölmenin insanlık adına kafi bulunduğunu düşünürdüm. Bu sözden sonrasında dünyaya katkı sunmadan, dünyanın daha iyi bir yer olması adına savaşım vermeden “salt eylemsiz iyi insan” olmanın pek bir anlam ifade etmediğini fazlaca iyi anladım.
Kitabın ana teması hakkında mühim mesajlar içeren bazı satırları sizlerle paylaşmak isterim;
*”insanlık sevgisi, kendisini, dünyayı başkala­rıyla paylaşmaya ne kadar hazır olduğumuzda” gösterir.
*İyi in­san, fenalık yapmaktansa, kötülüğe maruz kalmayı yeğleyebilir ve böylece kötülüğün ortadan kalkması için eylemde bulunmayabilir. Buna karşılık iyi yurttaş, Macchiavelli’nin söylediği benzer biçimde, sitenin yara­rını kendi ruhuna üstün meblağ; kendisi için duyduğu kaygıdan daha fazlasını dünya için duyar. Bu nedenledir ki Arendt, devamlı olarak bizi ortak dünyamız mevzusunda mesuliyet üstlenmeye çağırır.
*Yurttaşın görevi, yalnızca haksızlığın yapılmasını önlemek değil, yapılmış olan haksızlığı düzeltmek ve böylece ortak dünya­nın devamını sağlamaktır.
*İnsan “düşünen hayvan” değil, “düşünmeyi seçebilen” ya da Eichmann ve başka birçok örnekteki benzer biçimde, “seçmeyebilen” varlıktır. Bu nedenle, insanı belirleyen bir öz­gül kalite değil, bir eylemdir ve düşünmenin de, düşünmemenin de etik neticeleri vardır. “En büyük kötülükleri yapanlar, anımsama­yanlardır şundan dolayı mevzu üstünde asla düşünmemişlerdir ve anımsama olmayınca onları tutan hiçbir şey olmaz”
*şahıs bir an “durup düşünmeyi” beceremezse, başkasının bakış açısından düşünme yetisini geliştiremezse, her türlü kötülüğü halletmeye açık hale gelir.
*Çoğulluğun ve farklılığın bastırılması, aslen kamusal alanın yok edilmesi ve tüm ötekilerin boyunduruk altına alınması sonu­cunu getirir.
*Size Yahudi olduğunuz için saldırılıyorsa, kendinizi Yahudi olarak savunmanız gerekir, bir Alman olarak, bir dünya vatandaşı olarak ya da bir insan hakları savu­nucusu ya da başka bir şey olarak değil.”
*Türkiye, hem yapısal hem de zihinsel özellikleri bakımından de­rin bölünmeler ve çatışmalar barındıran fakat tarihsel otoriter yöne­tim geleneğiyle bu bölünmeleri yok sayan, yok sayamadığı vakit da bir çok kez zulümle bastırmaya çalışan bir ülke…
*Bir meseleyi zihnimde tartarken ne kadar fazlaca in­sanın bakış açısını aklımda canlandırır ve eğer onların yerinde olsaydım iyi mi hissedeceğimi ve düşüneceğimi ne kadar iyi tahayyül edebilirsem, temsili fikir yetimde o denli güçlenecek, nihai yargılarımın, doğrusu gö­rüşümün geçerliliği o denli fazla olacaktır. (Murat Türkmenoğlu)


Dünyayı Bugünde Sevmek PDF indirme linki var mı?


Fatmagül Berktay – Dünyayı Bugünde Sevmek kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Dünyayı Bugünde Sevmek PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Fatmagül Berktay Kimdir?

1978 senesinde Ankara Üniversitesi SBF’ni tamamladı.

1992 senesinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Kısmı’nde araştırma görevlisi oldu.

1995 senesinde doçent, 2001 senesinde profesör oldu.

İÜ SBF’de ‘Siyasal Düşünceler Tarihi’, İÜ Kadın Sorunları Araştırma Merkezi’nde ‘Feminist Teoriler’ dersleri veriyor. Türkiye’yi çeşitli internasyonal platformlarda temsil etti. İngilizce ve Fransızca biliyor.

Religion: Discourses of Domination and Resistance (Kadınlar ve Din: Baskı ve Direnme Söylemleri) adlı bir sav yazdı.

Doktorasını AÜSBF’de politika bilimi branşında tamamlayan yazar, çeşitli gazete ve dergilerde feminist edebiyat eleştirisi, tarih, politika ve felsefe alanlarında yazılar yayımladı; yazılarından bir kısmı Kadın Olmak, Yaşamak, Yazmak (Pencere, 1992) adlı kitapta toplandı. Tektanrılı Dinler Karşısında Kadın (Metis, 1996) adlı kitabı İngilizcede 1998 senesinde Black Rose Books tarafınca yayımlandı. Sonraki kitabı Tarihin Cinsiyeti (Metis, 2003) Arapçaya çevrilerek Dar Kreideh yayınevi (Beyrut) tarafınca 2009’da yayımlandı.

Yazarın Politikanın Çağrısı (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2010) adlı bir kitabı daha yayımlanmıştır. İÜSBF’de Siyasal Fikir Tarihi, Siyaset Teorisi ve Feminist Teoriler dersleri veren Fatmagül Berktay’ın ilgi odağını, “siyaset” ve “politik olan”a ilişkin alışılagelmiş kavramsallaştırmaların ötesine geçmeyi hedefleyen eleştirel kuram oluşturuyor.


Fatmagül Berktay Kitapları – Eserleri

  • Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın
  • Tarihin Cinsiyeti
  • Dünyayı Bugünde Sevmek
  • Kadın Olmak Yaşamak Yazmak
  • Politikanın Çağrısı
  • Düşünme Etiği


Fatmagül Berktay Alıntıları – Sözleri

  • Dünyanın ne işe yaradığını, onun içinde kendi yerinizin ne işe yaradığını düşünmek ve sorulara bu temelde yanıtlar bulmak zorundasınız. (Tarihin Cinsiyeti)
  • Eğer çocuk, yapınak işine mahkum edilirse ya da eğer kız evladı annesinin mecburi olarak yapmış olduğu doğurma işini devralmaya zorlanırsa o vakit yeni bir şeyin başlaması değil, bir tek eski döngünün devam ettirilmesi söz konusu olur. Doğumlar, bu durumda, alınıp satılabilen malların, metaların, üretilmesi için lüzumlu emek enerjisini yaratmış olur. Gene de, doğum, yeni bir başlangıcı, yeniye ve daha iyiye yönelmeyi simgeleme gücüne haizdir. (Dünyayı Bugünde Sevmek)
  • Özgürlüğün ön koşulu kendini makinenin bir vidası olarak algılayanlar yerine, başlangıç yapma kabiliyetine haiz, düşünen ve yargıda bulunan, fail olan insanların varlığıdır. (Düşünme Etiği)
  • İşte erkekler, kendilerine dayatılan bir erkeklik kalıbına uymak, insan benzer biçimde hareket etmek yerine “adam benzer biçimde hareket etmek” için bin senelerdir kendilerini helak ediyorlar. Bu da oldukça yorucu bir şey olsa gerek. (Politikanın Çağrısı)
  • “peki, kazandığımız vakit ne kaybedeceğiz?” (Dünyayı Bugünde Sevmek)
  • “Felsefe, hepimiz için olan kamusal bir şeydir, şundan dolayı özünde kontakt vardır.” (Dünyayı Bugünde Sevmek)
  • “Erkeklerin hanımefendileri boyunduruk altına alma arzusunda oldukları fakat bunu yapabileceklerinden de şüphe duydukları bir dönemde, kadının cinsel organı tehdit edici bir kalite kazanır.” Fraser Harrison (Tarihin Cinsiyeti)
  • Kadınlar insanlığın yarısını, kimi zaman daha da çoğunu meydana getiriyorlar ve bilgili insan varlıkları olarak tarihin yapımına etkin halde katılıyorlar; üstelik toplumun varlığının sürdürülmesinde merkezi bir öneme sahipler. O şekilde olmasına rağmen, tarih yazımından böylesine açık bir halde dışlanmış olmaları, bu alanın bir iktidar ve egemenlik alanı bulunduğunun çarpıcı bir göstergesi. (Tarihin Cinsiyeti)
  • Fransız Devrimi’ne katılan Jironden Olympe de Gouges, “Kadınların giyotine gitme hakları var ise, kürsüye çıkma hakları da vardır” diyordu. Ama “kürsüye çıkmak” istediği için giyotinde can verdi! Suçu, devrim düşmanlığı değildi; “bir politikacı olmak istediği ve cinsine uygun faziletleri unuttupu” için cezalandırılmıştı. Bu “faziletlerin” neler bulunduğunu da, doğal ki kendi cinsinden olanlar belirlememişti! (Kadın Olmak Yaşamak Yazmak)
  • Peyami Safa, Fransız tarihçi Elizabeth Badinter’in, “cinselleşmiş düalizm, tüm düalizmlerin paradigmasıdır; dünya tarihinin paradigmasıdır” saptamasını haklı çıkarırcasına, hem Doğu-Batı karşıtlığını, hem de klasik zihin-madde karşıtlığını, hanım-adam karşıtlığı üstüne kurar. Genelde romanlarında dört baş şahıs vardır: Biri Doğu’yu, diğeri Batı’yı temsil temsil eden iki adam; bunlar içinde bocalayan bir karı ve bir de yazarı- ve sağduyuyu- temsil eden bilge adam. Bocalayanın hanım olması doğaldır, şundan dolayı yazara nazaran, “hanım kalbi dediğimiz doğal sevkler ve şuursuz temayüller mecmuu olan gizli saklı ve muğlak halita” nın ne yapacağı belli olmaz! Kadın, klasik karşıtlığın naturel/duygusal – ve aşağı!- kutbunun dört başı mamur örneğidir. (Tarihin Cinsiyeti)
  • İtaatsizliği cezalandırmak ve özgürlüğü disiplin altına almak için, aile geleneği, hanımefendileri aşağılayan, ufaklıklara yalan söylemeyi öğreten ve korku hastalığını yürüyerek bir terör kültürünü sürdürmektedir. İnsan haklarının evde başlaması gerekir. (Eduardo Galeano) (Tarihin Cinsiyeti)
  • Trabzansız düşünmek… (Dünyayı Bugünde Sevmek)
  • Toplumsal cinsiyet düşmanlığı en fazlaca, hanıma yönelik şiddetin ve LGBTİ+ bireylere saldırıların artmasında ve kazanılmış hakların geri alınması çabasında kendisini gösteriyor. Ekonomik koşullarla ve başka koşullarla baş edemeyen siyasal iktidarlar da buna dört elle sarılıyor. (Düşünme Etiği)
  • ”Weber, insanı ”anlam ardında koşan hayvan”, Durkheim ise ”topluluk inşa eden hayvan” olarak tanımlar. (Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın)
  • …bu aşamada, aşırıya varıldığı ve katı halde kavrandığı takdirde her erdemin bir kötülüğe dönüşebileceğini söyleyen Montaigne’in sözleri hakikaten anlamlı: ”Erdem, eğer onu fazlasıyla keskin ve şiddetli bir arzuyla kavrarsak bir kötülüğe dönüşebilir.” (Politikanın Çağrısı)
  • Ataerkil sistemin doğuşu ve kurumlaşması ile olan etkileşim sonucunda hanımı ve erkeği mutlak ve hiyerarşik bir halde ikiye bölen katı toplumsal cinsiyet rollerinin vazedilmesi,adamın üstünlüğüne dayanan ataerkil aile ilişkisinin kutsanması ve bu bağlamda hanım bedeni üstündeki denetimin yasallaştırılıp meşrulaştırılması bulunduğunu söyleyebiliriz . (Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın)
  • Şu sebeple Arendt, hangi kimlikle ya da kimliğin hangi yanıyla aşağılanıyorsa gene onunla kendisini savunması icap ettiğini daha çocukken öğrenmişti, fakat bununla beraber o kimliğe saygı göstermenin onu-doğrusu bizzat kendisini- eleştirebilmekten ve durağan(durgun) bir kimliğe çakılıp kalmak anlamına gelen kimlik yüceltmelerine ya da ”mağdur söylemi”ne kapılmamaktan geçtiğini düşünmekteydi. Yahudi konseylerinin tavrına dikkat çekmesinin sebebi Arendt’in ”kendinden nefret eden bir Yahudi” olması değil, vizyonu belirli bir durağan(durgun) kimlikle sınırı olan olmayan bir düşünürün totalitarizmin bir tek suçluları ve muktedirleri değil, mağdurları da dönüştürme potansiyelinin bulunduğunu saptamasıdır. (Politikanın Çağrısı)
  • “hadi münakaşaya katılın da bu dünya için bir şeyler yapın” (Dünyayı Bugünde Sevmek)
  • “Kendi doğumundan ilkin olanları bilmeyen, devamlı çocuk kalmaya mahkumdur.” Cicero (Tarihin Cinsiyeti)
  • Deneyim, karşılaştırmaya ve anlaşılmaya açıktır, ve karşılaştırma, farklılıklar kadar benzerlikleri aramak için yapılır. (Tarihin Cinsiyeti)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş