Dünya Sevmek İçin Çok Küçük – Furuğ Ferruhzad Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Dünya Sevmek İçin Çok Küçük – Furuğ Ferruhzad Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Dünya Sevmek İçin Çok Küçük kimin eseri? Dünya Sevmek İçin Çok Küçük kitabının yazarı kimdir? Dünya Sevmek İçin Çok Küçük konusu ve anafikri nedir? Dünya Sevmek İçin Çok Küçük kitabı ne konu alıyor? Dünya Sevmek İçin Çok Küçük PDF indirme linki var mı? Dünya Sevmek İçin Çok Küçük kitabının yazarı Furuğ Ferruhzad kimdir? İşte Dünya Sevmek İçin Çok Küçük kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…
Kitap Künyesi
Yazar: Furuğ Ferruhzad
Çevirmen: Kenan Karabulut
Yayın Evi: Gri Yayınevi
İSBN: 9789759843755
Sayfa Sayısı: 163
Dünya Sevmek İçin Çok Küçük Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yaşadığı toplumu seven fakat onu olduğu benzer biçimde kabul etmek yanılgısına düşmeyecek kadar ileri görüşlü, yenilikçi bir aydındı Furuğ. Birey olma sürecini engellemiş olan, kimliği ezen, varoluşu zedeleyen her kurala, her duruşa karşıdır. İran’ın en büyük açmazlarından bir olan ataerkil toplumsal yapı, Furuğ’un eleştirilerinin odak noktasıdır. Kendi ailesinden ve bilhassa babasından adım atmak suretiyle hanım kimliğini yok eden, hiçe sayan bu ataerkil bakışa karşı çıkar, baş kaldırır. Kardeşlerini, mevcud hastalıklı cemiyet düzeni karşısında sessiz kalışları sebebiyle yerden yere vurur. Yaşadığı aile içi çatışmalar, toplumsal baskılar genç yaşta girmiş olduğu dünya evinde de onu rahat bırakmaz. Yaşadığı hayata katlanamaz raddeye gelir ve sonunda nefes alamaz olur; çareyi kaçıp kurtulmakta bulur. Hem de biricik oğlunu tekrar görememek uğruna…
(Tanıtım Yazısından)
Dünya Sevmek İçin Çok Küçük Alıntıları – Sözleri
- İçimdeki korkulu yaşamı kimse görmesin ve tanımasın diye devamlı kapalı bir kapı benzer biçimde olmaya çalıştım. Kendi içinde canlı bir varlık olduğum halde insan olmaya çalıştım. Biz bir tek duyguyu ayaklarımızın altında çiğneyebiliriz. Ona asla haiz olamayız.
Neye ulaşacağımı bilmiyorum fakat şüphesiz ulaşılacak bir yer var ki varlığımın tamamı o yöne doğru akıyor. Keşke ölüp tekrardan canlansaydım ve dünyanın bir başka şekilde bulunduğunu görseydim. Dünya bu kadar zalim değil ve insanoğlu kendilerinin her zamanki aşağılık oluşlarını unutmuşlardır… ve asla kimse evinin çevresine duvar örmemiştir. - Belki tesellimi şiirde aradığım için şiir söylüyorum kim bilir söyleyemediklerim içindir. Ama bigün bu alevin bende sönmesini, tüm bu arzu ve duyguların kalbimde ölmesini arzu ederim, diğerlerinin söyledikleri anlamda yaşamın ve yaşamın tadını anlayabilmem için. Allah’ın kederden daha güzel bir şey yaratmadığı, sarhoşluk ve lezzetin kederde gizli saklı bulunduğunu ve dünya mutluluklarının hepsine değdiği doğrudur ve benim bugün bu mutluluğu oldukca mutsuz olmam sebebiyle bildiğim doğrudur. Ancak her şeye karşın, daima karşılaştığım varlıkların bir üzüntülerinin olmadığını görünce ister istemez onlara imreniyorum. Şiirden başka hiçbir şeyin beni durdurmaya ikna edemediği tartışılmaz bir gerçektir ve yalnız bu aşamada duygulara izin veriyorum.
- İçimdeki korkulu yaşamı kimse görmesin ve tanımasın diye devamlı kapalı bir kapı benzer biçimde olmaya çalıştım. Kendi içinde canlı bir varlık olduğum halde insan olmaya çalıştım. Biz bir tek duyguyu ayaklarımızın altında çiğneyebiliriz. Ona asla haiz olamayız.
Neye ulaşacağımı bilmiyorum fakat şüphesiz ulaşılacak bir yer var ki varlığımın tamamı o yöne doğru akıyor. Keşke ölüp tekrardan canlansaydım ve dünyanın bir başka şekilde bulunduğunu görseydim. Dünya bu kadar zalim değil ve insanoğlu kendilerinin her zamanki aşağılık oluşlarını unutmuşlardır… ve asla kimse evinin çevresine duvar örmemiştir. - O günlerde çepeçevre dönen kuşlara benziyordum. Karanlık sema ile çevrilmiş boşlukta kanat açarak yükselmiş, aydınlığın ve ışığın kaynağına doğru uçmak istiyordum. Yolumda yağmurlu ipekler ayağıma dolanıyor, rüzgârların nefesi uçuş seyrimi kesiyor ve bulutların sisi gözlerimi kapatıyordu. Ben kanat çırpıyordum, devamlı kanat çırpıyordum. Yolum uzak bir yoldu. Kanatlarım yorulunca uykunun kucağına dalmak için aşağıya indim. Yorgunluktan uyanık kalma korkusunu unuttum fakat uykumda uçuşları düşünüyordum ve şimdi o uykudan uyandım. Yolumda yağmurların, rüzgârların ve bulutların oturup beklemekte olduklarını biliyorum. Ve ben bitkinlikten, acıdan boşalmış kanatlarla ve umut dolu bir kalple gene de ufkun uzaklarındaki o aydınlık, rahat, mutlu ve gerçek özgürlüğün olduğu caddelerde parlayan güneşin hayranı olacağım.
- Seni isterim ve biliyorum
asla koynuma almayacağını
sen o aydın ve pırıl pırıl gökyüzüsün
ben bu kafeste tek tek tutsağım… - Zihnim meşgul ve kalbim ilgisiz. İzleyici olmaktan artık yoruldum. Eve geri gelir gelmez ve kendimle baş başa kalır kalmaz, günümün başıboşlukla, kalabalığın içinde kaybolmakla ve bana ilişkin olmayan, bana kalmayan bir şeylerle geçtiğini hissediyorum…
- Beni buradan gitmeye, uzak ve yabancı bir ülkede yaşamaya teşvik eden şey, yeni şeyleri görme isteği ve başka hayatlara, mutluluklara ve daha renkli tatlara dokunmak değil. Karanlıktan aydınlığa giden yolu kaybettiğim günlerde ben bir mağarada yaşıyordum. Ruhumda karanlıktan, koyu bir başıboşluktan başka bir şey yargı sürmüyordu. Ellerimi uzattığımda, etrafımda ellerimi dolduracak ve ruhumdaki susuzluğu giderecek hiçbir şey yoktu.
- Sen aşka inanmazdın, sen inanmazdın
Ben maviye inanırdım
Boynumdaki bitkin damarların mavisine
Beyaz dalgaları omuzlayan deniz mavisine
Denizin bittiği yerde başlamış olan göğün mavisine inanırdım
Bir de ensemdeki dövmeye inanırdım;
’Kuş ölür sen uçuşu hatırla’
Dünya Sevmek İçin Çok Küçük İncelemesi – Kişisel Yorumlar
Kitap yazarın mektupları, söyleşileri ve anılarından oluşuyor. Bu biçim kitapları oldukca seviyorum. Yazar hakkında detayları, yaşam tarzını, hayata dair anlarını kendi ağzından okumak sanki onla konuşuyormuş havası yaratıyor bende.
Yazarın yaşamış olduğu döneme nazaran bu kadar yürekli davranmasını hayretle okudum diyebilirim, benim gerçekleştiremeyeceğim bir yaşam seçimi. Yaşadığı toplumu ne kadar oldukca sevse de onu eleştirmeden kabul etmeyen, hanımefendilerin kimliğini hiçe sayan ataerkil bakışa karşı duran bir ozan. En başta da babasına karşı duruyor.
Oğlundan uzakta bir yaşam yaşamaya göz yumması bile ne kadar köşeye sıkışıp çaresiz kalmış olduğu düşüncesini uyandırdı ben de.
32 yaşlarında trafik kazasında ölmesinin ardında bir tarihte oğluyla meydana getirilen röportajda ‘Ozan yağmurdan konuşmaz, yağar ‘ dizesine atıfta bulunarak kısaca yağmur olup yağıyordu der, toplamdan 2-3 yıl görmüş olduğu anası hakkında.
Yazarı ilk kendi ağzından bu kitapla tanıdım, şiirlerini de okuma isteği uyandı ben de.
Değişik bir tat oldu benim için bu kitap. (Giz)
Dünya Sevmek İçin Çok Küçük PDF indirme linki var mı?
Furuğ Ferruhzad – Dünya Sevmek İçin Çok Küçük kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Dünya Sevmek İçin Çok Küçük PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Furuğ Ferruhzad Kimdir?
Füruğ Ferruhzad, (Farsça: فروغ فرخزاد, Forough Farrokhzad) (d. 5 Ocak 1935 – ö. 13 Şubat 1967), İranlı ozan, yazar, oyuncu, yönetmen, ressam. İran’ın 20. yy’da yetiştirdiği en mühim hanım şairlerindendir.
Yaşamı
Babası Albay Muhammed Ferruhzad ve anası Turan Veziri Tebar’ın yedi çocuğundan üçüncüsüydü. Mahalle okulunda 9. sınıfa kadar devam ettikten sonrasında kız sanat okuluna gitti. Burada fotoğraf, dikiş-nakış ve el sanatları öğrendi. Hicivci ozan Füruğ, 16 ya da 17 yaşlarına vardığında Perviz Şapur ile evliliğe ilk adımını attı. Eğitimine kocasının yanında Ahvaz’da devam etti. Bir yıl sonrasında tek evladı olan Kāmyār’ı dünyaya getirdi. Evliliğinden iki yıl sonrasında 1954 senesinde Füruğ, eşinden ayrıldı. Mahkeme Kāmyār’ın velayetini babasına verdi.
Füruğ, Tahran’a geri dönerek şiir yazmaya devam etti ve Esir adını verdiği ilk kitabını yayınladı.
1958 senesinde İbrahim Gülistan’la tanışır ve dokuz ayını Avrupa’da geçirir. Ozan bu zamanda yaşamının esin deposu olan şiirlerine devam eder ve hızla iki kitabını daha piyasaya sürer. Bunlardan ilki Duvar ve diğeri de İsyandır.
İranlı cüzzam hastalarını ve onların sorunları ile ilgili olarak Tebriz’de film yapar. 1962 senesinde filmi Kara Ev adını verdiği filmiyle dünyanın çeşitli yerlerinde ödüller kazanır. Film çekimi esnasında cüzzamlılar evinde tanıştığı Hüseyin Mansur isminde evladı evlat edinir.
1963 senesinde Füruğ, Yeniden Doğuş adlı eserini yayınlar. Artık şiirde olgunlaşma dönemleridir ve sanatla alakalı düzeyi yüksektir. Bu kitabıyla ozan, İran şiirinde derin ve etkisinde bırakan değişikliklere yol açmıştır.
13 Şubat 1967 tarihinde öğleden sonrasında saat 14.30’da stüdyoya gitmek için hızla seyir halindeyken karşısına çıkan okul aracına çarpamamak için direksiyonu kıran Füruğ, aracından fırlayıp, boynunun kırılmasıyla 32 yaşlarında hayata gözlerini yummuştur.
Modern İran şiirine mühim katkılar elde eden şairin ölümünden sonrasında emek harcamaları Soğuk Mevsim adı altında bir kitapta toplandı. Michael Hillman, Yalnız Kadın adıyla onun yaşamını ve şiirlerini 1987 senesinde yayınladı. Şairin şiirleri ve yaşamı hakkında daha pek oldukca yazı ve kitap gösterildi, yaşamı filme çekildi.
Füruğ Ferruhzad şiirlerinde derin bir yalnızlık duygusu dikkat çeker. Bunun yanında, şiirlerinde hanımefendilerin sorunlarını da ele almakta, İran toplumunun bayanlara karşı uyguladığı ayrımcılığı eleştirmektedir. Bu fikirleri ara sıra şiddetli tartışmalara yol açmıştır. İran’da hanımefendilerin yaşamlarının daha iyi hak ve koşullara kavuşmasını savunmaktaydı. Dönemindeki Şah’ın despotluğuna da karşı çıkmıştır. Şiirleri kimi vakit İran toplumunca erotikbulunmuştur.
İranlı yönetmen Abbas Kiyarüstemi’nin 1999 yılında yapılmış Rüzgar Bizi Sürükleyecek filminin adı, şairin bir dizesinden alıntıdır.
Ödülleri
1962 senesinde yapmış olduğu belgeselle İtalya Belgesel Filmler Festivali’nde birincilik.
1963 senesinde “Kara Ev” filmiyle, Almanya’daki Oberhausen Film Festivali’nde en iyi film ödülü.
Furuğ Ferruhzad Kitapları – Eserleri
- Yaralarım Aşktandır
- Sonsuz Gün Batımında
- Aşk Şiirleri
- Yeryüzü Ayetleri
- Dünya Sevmek İçin Çok Küçük
- Furuğ-i Ferruhzad
- İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına
- Kederli İpek
- Bir Başka Doğuş
- Gitmekti Benim Payıma Düşen
- Ses, Ses, Yalnız Ses
- Hemû Berhem
- Sonsuz Günbatımı
- Rüzgâr Bizi Götürecek
- Ilkin Ben Öleceğim
- Tüm Şiirleri
- Sadece Ses Kalıcıdır
- Sin: Selected Poems of Forugh Farrokhzad
- Duvar
- Furuğ – Dünya Şiir Mitosları 2
- Ma Baweri Bı Destpekerdışe Mewsime Serdi Biyar
- Baweriye Binin Em Bi Destpeka Demsala Sar
- Son Gün
Furuğ Ferruhzad Alıntıları – Sözleri
- O günlerde çepeçevre dönen kuşlara benziyordum. Karanlık sema ile çevrilmiş boşlukta kanat açarak yükselmiş, aydınlığın ve ışığın kaynağına doğru uçmak istiyordum. Yolumda yağmurlu ipekler ayağıma dolanıyor, rüzgârların nefesi uçuş seyrimi kesiyor ve bulutların sisi gözlerimi kapatıyordu. Ben kanat çırpıyordum, devamlı kanat çırpıyordum. Yolum uzak bir yoldu. Kanatlarım yorulunca uykunun kucağına dalmak için aşağıya indim. Yorgunluktan uyanık kalma korkusunu unuttum fakat uykumda uçuşları düşünüyordum ve şimdi o uykudan uyandım. Yolumda yağmurların, rüzgârların ve bulutların oturup beklemekte olduklarını biliyorum. Ve ben bitkinlikten, acıdan boşalmış kanatlarla ve umut dolu bir kalple gene de ufkun uzaklarındaki o aydınlık, rahat, mutlu ve gerçek özgürlüğün olduğu caddelerde parlayan güneşin hayranı olacağım. (Dünya Sevmek İçin Çok Küçük)
- Neden gölgemi uzaklaştırıyorsun benden?
Soruyorum sana:
Acı mıdır yoksa mutluluk mudur karanlık?
Zindan mıdır yoksa özgürlük ovası mıdır gövde?
Nedir gecenin karanlığı?
Gece,
Kimin kara ruhunun gölgesidir? (Duvar) - ben pişman değilim
kalbim sanki zamana doğru akmakta
yaşam kalbimi tekrarlayacak
rüzgar göletlerinin üstünde hindiba sürüyor
o beni tekrarlayacak. (Sonsuz Gün Batımında) - „ah…
budur benim payıma düşen
budur benim payıma düşen
benim payıma düşen
Bir perde asılmasının benden almış olduğu gökyüzüdür
benim payıma düşen, terk edilmiş merdivenlerden
inmektir
ve ulaşmaktır bir şeylere çürüyüşte ve gurbette
benim payıma düşen, anılar bahçesinde hüzünlü gezintidir
ve “ellerini seviyorum” diyen
sesin hüznünde ölmektir” (Ses, Ses, Yalnız Ses) - “Ax, bihêle wenda bibim di dilê te de.”
—Ohhh bırak kalbinde kaybolayım.”:::!!! (Hemû Berhem) - Benim için mutluluk güzel elbiseler, iyi yaşam ya da güzel yemekler değil, ben ruhen rahat olduğumda mutlu oluyorum ve şiir ruhumu rahat kılıyor. (Sonsuz Gün Batımında)
- ger min dest bida ser felekê mîna yezdan
min ê rakira ji binî vê feleka han
ji nû ve yeka din a wisa ava bikira ku
kirina mirazê dil bibûya özgür û hêsan
Xeyyam (Baweriye Binin Em Bi Destpeka Demsala Sar) - su akışının sesi…
ve dişi toprak kabuğu üstüne..
yıldız ışığının düşüş sesi ve aşkın yayılma sesi..
Ses, ses, bir tek ses kalıcıdır. (Sadece Ses Kalıcıdır) - ben yüreğini yitirmiş bu zamandan korkuyorum (Yeryüzü Ayetleri)
- Şklovski der ki: “Biz birbirimizin yüzüne bakarız fakat birbirimizi görmeyiz!” (Ses, Ses, Yalnız Ses)
- “Titreyen ağlayışım dans ediyor gözyaşlarımla” (Gitmekti Benim Payıma Düşen)
- güneş ölmüştü
güneş ölmüştü ve yarın
evlatların belleğinde
belirsiz, yitik bir imgeydi… (Rüzgâr Bizi Götürecek) - ah!
bana düşen budur
bana düşen budur
bana düşen
bir perdenin asılışının benden almış olduğu gökyüzüdür
bana düşen terk edilmiş bir merdivenden inmek
ve yalnızlık içinde çürümekte olan bir şeye ulaşmaktır
bana düşen hatıralar bahçesinde hüzünle dolaşmaktır (Yeryüzü Ayetleri) - “kalbim, kalbinle beraber okudu aşk masalını” (Rüzgâr Bizi Götürecek)
- Düşünüyorum fakat biliyorum ki asla
gücüm yok bu kafesten kurtulmaya,
gardiyan razı olsa da
takatim yok kanatlanıp uçmaya. (Yeryüzü Ayetleri) - hemî hebûna min ayeteke tarî ye
ku di ber xwe de te dubare dike
dê te bibe berbanga bişkivîn û şînbûnên ebedî
di vê ayetê de min kir axîn ji te re, kir axîn
di vê ayetê de min tu li dar û av û agir lûl kirî (Baweriye Binin Em Bi Destpeka Demsala Sar) - hemû hebûna min ayeteke tarî ye.. (Hemû Berhem)
- Gece kara bir toz benzer biçimde ağaçları üstüne çökmüştü. Sert bir rüzgar esiyor ve kuru sarı yaprakları caddede bir o yana, bir bu yana sürüklüyordu. O donmuş parmak uçlarıyla pencerenin buharla kaplı camını sildi. Şehrin ışıkları uzaktan göz kırpıyor ve her an daha da soluklaşıyordu. Uzun ağaçların dallarında sanki bir yalvarış vardı, gökyüzüne uzanmış ve yukarıda bir yerde, bulutların içinde bir şeyler arıyordu. (Son Gün)
- Ses,ses, bir tek ses,
su akışının sesi
ve dişi toprak kabuğu üstüne
yıldız ışığının düşüş sesi ve aşkın yayılma sesi
Ses, ses, bir tek ses kalıcıdır. (Sadece Ses Kalıcıdır) - seni gördüm bir gece rüyamda, sarhoşum
ah… yoksa rüyalarda mı göreceğim artık seni (Kederli İpek)
Yorum Ekle
[
YORUMLAR
YORUM YAZ!