Eğitim

Duvar – Marlen Haushofer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Duvar – Marlen Haushofer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Duvar kimin eseri? Duvar kitabının yazarı kimdir? Duvar konusu ve anafikri nedir? Duvar kitabı ne konu alıyor? Duvar PDF indirme linki var mı? Duvar kitabının yazarı Marlen Haushofer kimdir? İşte Duvar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Marlen Haushofer

Çevirmen: Ersel Kayaoğlu

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9750709524

Sayfa Sayısı: 258


Duvar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dağda birkaç gün geçirmek isteyen bir kadının başına anlaşılmaz bir vaka gelir. Kadın bir sabahleyin kendini tüm insanlık dünyasından yalıtılmış bulur. Dağda görünmez bir duvarın ardına hapsolmuştur. Geçit vermeyen, yol aralamayan bir duvardır bu. Kadın, belirli bir tabiat parçası içinde, bir köpek, bir kedi ve hamile bir inekle baş başa, bu ürkütücü saydam duvarın ardında, uygarlıktan kopuk, hapistir şimdi…

Marlen Haushofer’in hem en beğenilen, hem de en fazlaca okunan romanı olan Duvar, 1963’te Avusturya’nın en elit ödüllerinden Arthur Schnitzler Ödülü’ne kıymet görülmüştü.

Kadın kahramanının güncesi biçiminde kaleme alınmış olan roman, değişik okumalara açık bir yapıt. 2007 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Doris Lessing’in, “Ancak bir kadın tarafından yazılabilirdi,” söylediği Duvar, bir kadının kişiliği, kadınlığı ve insanlığının özünü keşfe çıkışının öyküsü.


Duvar Alıntıları – Sözleri

  • “Korku her taraftan bana doğru sürünüyor ve bana ulaşıp beni bunaltmasını beklemek istemiyorum.”
  • Onsozden Alintilar:
    Tarihe ilişkin kötümser yaklaşım, burada toplumumuzun köktencilik bir eleştirisine dayanmaktadır. Toplumun hastalığına, esaslı bir sevgi eksikliği teşhisi konmuştur. Oysa daha iyi bir yaşam için sevgi bir şanstır: “Ardı arkası gelmeyen bir ölüler ordusuna karşılık insanoğlunun tek olanağı ebediyen elden kaçırılmış durumda. […] Niçin yanlış yolu seçmiş olduğumuzu anlayamıyorum. Yalnızca artık geç bulunduğunu biliyorum.”
    Duvar, anaerkil düzenin kültivasyona uğramış eylemlerinden hareketle insanlığın devamına ilişkin umudu bir paradigma değişimine bağlayan ve hanıma özgü kıymet tasarımlarından destek alan bir ütopyadır. Güç, sertlik ve tabiat düşmanı düşünme biçiminin belirlediği ataerkil modelin yerini mesuliyet, tasa, sevgi, bakmak ve korumak şeklinde hanıma özgü davranış biçimleri almak zorundadır. “Tüm insanoğlu benim türümden olsaydı, hiçbir vakit bir duvar olmazdı […] Ama diğerlerinin niçin hep çoğunlukta olduklarını anlıyorum. Sevmek ve başka bir varlık için çaba harcamak fazlaca yorucu bir iş ve öldürmekten ve yok etmekten fazlaca daha zor,” (s. 155) der ro neyebilir ya da bunu meydana getirecek güçleri yoksa, fakat boyun da eğmek istemiyorlarsa, o vakit direnişe geçmelidirler, (s. 96) “Kadınların karşısında düşmanca duran ve onlara yabancı ve ürkütücü” (s. 84) bir dünyada daha ilkin men edilmiş olduğu kendine uygun yaşam biçimini hanım sadece ormanda bulur. Felaket, kimlik bölünmesine yol açmaz, tersine kadının kendini bulmasını sağlar. Doğaya yakın varoluş, kadının kendisine emanet edileni koruma, yaşama devam etme ihtiyacını karşılar. Erkeklerin avlanmaktan, doğayı pervasızca sömürüp üstünde hâkimiyet kurmaktan, denetim edilemeyen neticeleri ekolojik dengeyi bozabilecek teknik ilerleme ve icatlardan almış olduğu hazzı paylaşmaz. Roman bununla beraber yeni varoluşun ne kadar süreceği sorusunun yanıtını açıkta bırakır. Adamın ortaya çıkmış olduğu ve kadının iki hayvanını öldürmüş olduğu öykünün sonunda hanım, yazma eylemini, anlam ifade etmeyen yok etme içgüdüsüne bir cevap bulmak için son bir tecrübe etme görür. Monolog, kendi yalıtılmışlığı içindeki tek dilsel ifade biçimidir. Die Mansarde adlı romanında, “Öyleki göründüğü gibi insan, aklını kaçırmak istemiyorsa, yazmak zorundadır,” diye yazar Haushofer.
  • “Tutsaklığın bu sessiz sakin adama ne yapacağını kim bilebilir. Her halükârda bedensel olarak benden güçlüydü ve ben ona bağımlı olurdum. Belki tembel tembel evde yatıp durur ve beni çalışmaya gönderirdi. Üstünden iş atma olasılığı her adama fazlaca cazip geliyor olmalı. Eleştiriden korkması gerekmeyen bir adam niçin çalışsındı ki? Hayır, tek başıma olmam daha iyi. Daha zayıf bir partnerle bir arada olmak da benim için daha iyi olmazdı, onu bir gölgeye dönüştürür ve onun bakımını kendimi helak edercesine yapardım. Ben böyleyim işte, bunda orman da bir şey değiştirmedi. Belki de bana yalnızca hayvanlar katlanabiliyordur. Hugo ve Luise de ormanda kalsaydı, zaman içinde sonu gelmeyen sürtüşmeler olurdu. Birlikteliğimizi mutlu kılabilecek bir şey göremiyorum.
    Bunu düşünmenin bir anlamı yok. Luise, Hugo ve avcı artık yok, aslına bakarsak onların geri dönmelerini de istemiyorum. İki yıl ilkin hâlâ olduğum insan değilim artık. Bugün bir insan isteyecek olsam, bunun, aklı başlangıcında, esprili, kimi zaman beraber güleceğimiz yaşlı bir bayan olması gerekirdi. Şundan dolayı gülmenin eksikliğini hâlâ fazlaca hissediyorum. Ama muhtemelen benden ilkin ölürdü ve ben gene tek başıma geride kalırdım. Bu, onu asla tanımamış olmaktan fazlaca daha fena olurdu. Gülmek böylece fazlaca pahalıya satın alınmış olurdu. Sonra bu hanımı da hatırlamam gerekirdi, bu da fazla gelirdi. Daha şimdiden bir hatıralar dağının üstündeki incecik deriden ibaretim. Artık istemiyorum. Bu deri yırtıldığında bana neler olacak? “
  • .
    Hayvan olmaktan korktuğumdan değil. Bu o kadar da fena olmaz, fakat bir insan asla yalnız bir hayvan olması imkansız; o uçurumun ötesine dalar.
    .


Duvar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Saf, duru bir dili var yazarın.Okura o çaresizliği yaşatıyor diyebiliriz fakat bazi eylemler çoğunlukla tekrarlandığı için kimi zaman nefes almak gerekiyor genel olarak begendim. (Erhan)


Duvar PDF indirme linki var mı?


Marlen Haushofer – Duvar kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Duvar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Marlen Haushofer Kimdir?

1920’de Yu­ka­rı Avus­tur­ya’ya bağ­lı Molln-F­rauens­tein’da doğ­du. Asıl adı Ma­rie He­le­ne Haushofer’dir. Vi­­ya­na ve Graz’da Al­man Di­li ve Ede­bi­ya­tı öğrenimi gör­dü. Der­­gi­ler­de ya­yım­la­nan öy­kü­le­riy­le baş­la­yan yazar­lık ha­ya­tı, 1952’de ya­yım­la­dı­ğı Das Fünf­te Jahr ad­lı yapıtıy­la hız ka­zan­dı. Bu ya­pı­tı Ei­ne Hand­voll Le­ben, Die Vergißmeinnichtquel­le, Die Ta­pe­ten­tür ve ni­ha­yet Haus­ho­ışık’in bel­ki de bü­tün dün­ya­da en fazlaca oku­nan Du­var ad­lı ro­ma­nı iz­le­di. Wir Tö­ten Stel­la ad­lı öy­kü­süy­le 1963’te Art­hur Sch­nitz­ler Ödülü’nü al­dı. Haus­ho­ışık, 1970’te Vi­ya­na’da öl­dü. Yaz­dı­ğı ço­cuk ki­tap­la­rı dı­şın­da, sağ­lı­ğın­da pek ses ge­tir­me­yen ya­pıt­la­rı, 70’li yıl­lar­da ka­dın ha­re­ke­ti­nin ve ka­dın ede­bi­ya­tı araş­tır­ma­la­rı­nın tesir­siy­le an­cak ölü­mün­den son­ra il­gi gör­dü, son­ra­sın­da ise bilimkur­gu ve fan­tas­tik ede­bi­yat gi­bi fark­lı oku­ma bi­çim­le­ri çerçerve­sin­­de de­ğer­len­di­ril­di. Bu­gün Haus­ho­ışık adı­na iki yıl­da bir ve­ri­len bir ede­bi­yat ödü­lü bu­lun­mak­ta­dır.


Marlen Haushofer Kitapları – Eserleri

  • Duvar


Marlen Haushofer Alıntıları – Sözleri

  • “Tutsaklığın bu sessiz sakin adama ne yapacağını kim bilebilir. Her halükârda bedensel olarak benden güçlüydü ve ben ona bağımlı olurdum. Belki tembel tembel evde yatıp durur ve beni çalışmaya gönderirdi. Üstünden iş atma olasılığı her adama fazlaca cazip geliyor olmalı. Eleştiriden korkması gerekmeyen bir adam niçin çalışsındı ki? Hayır, tek başıma olmam daha iyi. Daha zayıf bir partnerle bir arada olmak da benim için daha iyi olmazdı, onu bir gölgeye dönüştürür ve onun bakımını kendimi helak edercesine yapardım. Ben böyleyim işte, bunda orman da bir şey değiştirmedi. Belki de bana yalnızca hayvanlar katlanabiliyordur. Hugo ve Luise de ormanda kalsaydı, zaman içinde sonu gelmeyen sürtüşmeler olurdu. Birlikteliğimizi mutlu kılabilecek bir şey göremiyorum.
    Bunu düşünmenin bir anlamı yok. Luise, Hugo ve avcı artık yok, aslına bakarsak onların geri dönmelerini de istemiyorum. İki yıl ilkin hâlâ olduğum insan değilim artık. Bugün bir insan isteyecek olsam, bunun, aklı başlangıcında, esprili, kimi zaman beraber güleceğimiz yaşlı bir bayan olması gerekirdi. Şundan dolayı gülmenin eksikliğini hâlâ fazlaca hissediyorum. Ama muhtemelen benden ilkin ölürdü ve ben gene tek başıma geride kalırdım. Bu, onu asla tanımamış olmaktan fazlaca daha fena olurdu. Gülmek böylece fazlaca pahalıya satın alınmış olurdu. Sonra bu hanımı da hatırlamam gerekirdi, bu da fazla gelirdi. Daha şimdiden bir hatıralar dağının üstündeki incecik deriden ibaretim. Artık istemiyorum. Bu deri yırtıldığında bana neler olacak? ” (Duvar)
  • “Korku her taraftan bana doğru sürünüyor ve bana ulaşıp beni bunaltmasını beklemek istemiyorum.” (Duvar)
  • Onsozden Alintilar:
    Tarihe ilişkin kötümser yaklaşım, burada toplumumuzun köktencilik bir eleştirisine dayanmaktadır. Toplumun hastalığına, esaslı bir sevgi eksikliği teşhisi konmuştur. Oysa daha iyi bir yaşam için sevgi bir şanstır: “Ardı arkası gelmeyen bir ölüler ordusuna karşılık insanoğlunun tek olanağı ebediyen elden kaçırılmış durumda. […] Niçin yanlış yolu seçmiş olduğumuzu anlayamıyorum. Yalnızca artık geç bulunduğunu biliyorum.”
    Duvar, anaerkil düzenin kültivasyona uğramış eylemlerinden hareketle insanlığın devamına ilişkin umudu bir paradigma değişimine bağlayan ve hanıma özgü kıymet tasarımlarından destek alan bir ütopyadır. Güç, sertlik ve tabiat düşmanı düşünme biçiminin belirlediği ataerkil modelin yerini mesuliyet, tasa, sevgi, bakmak ve korumak şeklinde hanıma özgü davranış biçimleri almak zorundadır. “Tüm insanoğlu benim türümden olsaydı, hiçbir vakit bir duvar olmazdı […] Ama diğerlerinin niçin hep çoğunlukta olduklarını anlıyorum. Sevmek ve başka bir varlık için çaba harcamak fazlaca yorucu bir iş ve öldürmekten ve yok etmekten fazlaca daha zor,” (s. 155) der ro neyebilir ya da bunu meydana getirecek güçleri yoksa, fakat boyun da eğmek istemiyorlarsa, o vakit direnişe geçmelidirler, (s. 96) “Kadınların karşısında düşmanca duran ve onlara yabancı ve ürkütücü” (s. 84) bir dünyada daha ilkin men edilmiş olduğu kendine uygun yaşam biçimini hanım sadece ormanda bulur. Felaket, kimlik bölünmesine yol açmaz, tersine kadının kendini bulmasını sağlar. Doğaya yakın varoluş, kadının kendisine emanet edileni koruma, yaşama devam etme ihtiyacını karşılar. Erkeklerin avlanmaktan, doğayı pervasızca sömürüp üstünde hâkimiyet kurmaktan, denetim edilemeyen neticeleri ekolojik dengeyi bozabilecek teknik ilerleme ve icatlardan almış olduğu hazzı paylaşmaz. Roman bununla beraber yeni varoluşun ne kadar süreceği sorusunun yanıtını açıkta bırakır. Adamın ortaya çıkmış olduğu ve kadının iki hayvanını öldürmüş olduğu öykünün sonunda hanım, yazma eylemini, anlam ifade etmeyen yok etme içgüdüsüne bir cevap bulmak için son bir tecrübe etme görür. Monolog, kendi yalıtılmışlığı içindeki tek dilsel ifade biçimidir. Die Mansarde adlı romanında, “Öyleki göründüğü gibi insan, aklını kaçırmak istemiyorsa, yazmak zorundadır,” diye yazar Haushofer. (Duvar)
  • .
    Hayvan olmaktan korktuğumdan değil. Bu o kadar da fena olmaz, fakat bir insan asla yalnız bir hayvan olması imkansız; o uçurumun ötesine dalar.
    . (Duvar)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş