Kitap Künyesi

Yazar: Cihan Çetinkaya

Yayın Evi: Mecaz Yayınları

İSBN: 9786056984518

Sayfa Sayısı: 608

El Kadim Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Soğuk bir Mart günü, Haydarpaşa Limanı’ndan zamansız bir vapur kalkıyor. Bir devr-i âlem üstüne çekilmiş perde, onun varlığı ile yırtılıyor. İpekten bir sicim, incecik; uçsuz bucaksız deryada bir gezgin; adı, Cordoba…

O, derin ufkunu, bin yıldan eski bir harita ile belirliyor; engin denizler, uzak iklimler, keşfedilmemiş topraklar, uzun yollar ve seneler. Nice karanlık gecenin üzerini bir yorgan benzer biçimde örttüğü kadim sırlar. Sonra bir doğu gecesi, bir garb ateşi ve bir Mağrib Güneşi…

Cordoba, ufkunu ‘El-Kadîm’ ile belirliyor:

“Artık gerçek diye bildiğin her şeyi unutmalısın. Orada okyanus semâ eder; Râbbine hâmd ve şükür eder. Tadı tatlı bir su, en dipten çıkar, yüzeye kadar ilerler. Bir oluktur ki içine giren ya delirir ya sevinir! Yerde balıklar, gökte kuşlar, bu semâya hayret eder. Allah her şeye kâdirdir; üzerinden giden mâğribden çıkar, altından giden şimâlden…”

El Kadim Alıntıları – Sözleri

• Sözün ağır yük bulunduğunu söyleyen azizler, bizlere susmanın yükünü anlatmadılar…
• Varlık ile yokluk içinde bir boşluk benzer biçimde, akrep ve yelkovanın sayamadığı bir süre diliminde sıkışmıştı sanki.
• Başına taş yemeden Taif’i geçtiysen,Bu Taiflilerin uslandığına değil,senin noksan olduğuna delalettir.
• Susmak ilmin yarısıdır, derlerdi de sancının tümüdür, demezlerdi.
• Eskiler avluya “yaşam” derlerdi. Neden bu şekilde derlerdi acaba? Belki de yaşam denilen mefhum en hakiki tezahürü avluda can bulurdu, kim bilir.
• bana, en büyük yakarma nedir, diye sormuş olacaktır olursanız, size, evvelâ kalp kırmamanızı tavsiye ederim. zira kalpler ile Allah içinde bir perde yoktur.
• “Susmanın ne fazlaca kelimeleri vardı o şekilde. Susmak ilmin yarısıdır, derlerdi de sancının tümüdür, demezlerdi..
• “Sevda insanoğlunun cennetidir.”
• “Hayatımız ağabey, adına yaşam dediğimiz mefhumun hiçbir süre değişmeyen devinimidir noksan olan. Eksik olan bizatihi biziz.”

El Kadim İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Yazarı Twitter’da sevmiş olarak takip edip yazmış olduğu tweetleri beğeniyor olduğum için kitabını aldım. Son sayfalara doğru hareketlenen vaka örgüsü “Evet sonunu güzel bağlayacak galiba.” dedirtti. Lakin kitabı kapattığımda havada kalan birden fazla mevzu vardı. Başlangıçta çokça zaman varmışçasına uzun uzun anlatıp karakterlerin dinlediği şarkı isimlerine kadar giren yazar sonunu aceleye getirmiş benzer biçimde. Bir devam kitabı var ise eğer bir ihtimal anlam kazanabilir bu acil. Ömer’e ne oldu? Cordoba döndü mü? Zaman içinde süre ise eğer o ana dönüldüğünde vakalar yaşanmış mı yaşanmamış mı varsayıldı? Yahya, Robert, Kemal, Kardinaller bir sonuca bağlanmayacaksa niçin kitapta bahsi geçti? Kısacası bende birden fazla sual işareti bıraktı. Bir çok yorumun aksine fazlaca sevmiş olarak okuduğumu söyleyemeyeceğim maalesef. (Ayşegül Aslan)

Bu kitabı alelade birkaç cümle ile anlatmak mümkün değil… Bu bir kitabından fazlaca daha fazlası, bir manevî rehber, insanoğlunun sorgulamasını ve düşünmesini elde eden bir harita, adı benzer biçimde El-Kadim… (Şaban KURTOĞLU)

İstanbul Cerrahpaşada bulunun Rikkat kahvehanesinde çayı ve sohbeti ile kalpleri ısıtan çaycı Ömer abi, Mehmet ve 3 arkadaşına hayır diyemeyecekleri bir teklif sunuyor. Ve seyahat bu şekilde başlıyor. Kitapta değişik değişik birkaç vaka oldukça güzel bir halde örümcek ağı benzer biçimde birbirine bağlanıyor. Mucizevi bir vapur ve vapur kadar etkisinde bırakan hikayeleri olan adların ortak amaçları fantastik bir üslupla aktarılıyor. Mitolojideki Pan  ve ona hizmet eden şeytanı güçlerin yırtıcı ayinleri, organik canlı bir vapur, dünyanın derinliklerinde saklı bir devlet, gizemli haritalar.. romana fantastik kurgu havası katıyor.
Spoiler;
Roman, Endülüsün aslen yıkılmadığı, Endülüse bağlı gizli saklı bir yere taşındığı, o medeniyetin, o ilmin orada devam ettiğini söylüyor. Okurken gaza gelip keşke be  keşke diyorsun keşke gerçek olsa…
Ben sevdim. Muhtemelen devamı olur bu kitabın zira yarım kalan hikayeler var. Okurken yazarın fazlaca akıllı bulunduğunu düşündürdü bana ve hayalgücüne fanatik kaldım. Bir de çokça şarkı öğrendim kitabından. Müzik seçimleri fazlaca güzeldi, arka fona açınca bahsi geçen müziği 3D yaşıyorsun sahneyi
Eleştiri; Sonu daha güzel bilebilirdi.
Alıntılar
“Herkes aklı kadar mesut olur.” diyen birine “Hayır, hepimiz gönlü kadar mesut olur demişti.
Öyleki ki bunca borçlunun olduğu bir ülkede herhangi bir kişiyi ana-baba, yardan fazlaca bankalar ve avukatlar arardı.
Ve yalnızlık, fiziki bir tarif değildi.
Müzik, mutluluk kapılarının düğümüydü.
Başına taş yemeden Taifi’i geçtiysen, bu Taiflilerin uslandığına değil, senin noksan olduğuna delalettir.
Boyun eğip düşünmekte bir eylemdi. Hem de kıyameti başlatacak kadar büyük bir fiil..
Yaralarına merhem sürmüyordu; sarmıyordu da. Zamanla o yaralar kapansın fakat iz bıraksın  istiyordu.
Düşlüyordu. Düşlüyordu fakat her defasında düşeceğini bile bile, her defasında düşe düşe…
Yalnızlık, yanıtsız sorularla başlardı ilkin. Ve yalnızlık zehirli fikirlerin rahmiydi.
Şüphesiz aynı bilincin insanları, anlam ifade etmeyen yürüyüşleri bile bir plan dahilinde gerçekleştirebilirlerdi.
Zalime hak etmiş olduğu cezayı vermeyen hukuk, hukuk değil namussuzluktu. Zulme çanak tutan hakkaniyet kahrolsundu!
Ezcümle, kabul etmek veya reddetmek ikileminde bir tercih yapması gerektiğinde, kabul etmek, Rabbin karşısında ne kadar aciz bulunduğunu apaçık delillendirecektir.
Bence hayatımızda bir kez olsun uçurumun kenarında birinin bizi itmesini beklemeyelim. Atlayalım o uçuruma ve olacakları görelim.
Yıldızlardan kendisine doğru eğilip, geleceği fısıldamasını umuyordu.
Geçmişi düşünmek yersiz, geleceği düşlemek bir kör dövüşü; zira insan geçmiş dönemin ölüsüdür. Gelecek dönemin doğmamış evladı.
Her ikisininde aynı kalıba dökülmüş ruhlar olduğu besbelliydi.
Mırıldandığı dizeleri su bilip içti..
Kim demiş “Merhamet Müslümanların zaafıdır” diye? Zulme acıma zayıflıktır!
Ve sebepleri sorguladığında, inan ki neticeleri yönlendirebilirsin
Dua etmek değil, duayı yaşamaktır öyleyse doğru olan. Edilen duanın kabulü için çalışmaktı.
Her özlem, İsa Peygamberi bekleyen bir ölümdür.
Hak olan tek bir yol vardır ve o yol her insana yaşamının bir noktasında muhakkak görünür.
Susmak ilmin yarısıdır, derlerdi de sancının tümüdür, demezlerdi.
İbn-i Haldun’un bir sözü geldi aklına; “Mağluplar, galipleri taklid ederler.” demişlerdi.. Kudüs, İstanbul, Marakeş, Kahire.. Her biri mağluptu ve her biri galibini takdir ve taklid ediyordu.
Kader, bin bir türlü ihtimalin dengesiyle korunur.
Kalbi ile aklı birbirine kılıç çekmişti sanki. Ölen de yanacaktı, öldüren de..
İstanbul’dayken iki ağacı yanyana görse derhal fatiha okurdu. Bundan dolayı bilirdi ki İstanbul’da ağaçlar anca mezarlıklara sığınırdı. Şehre girmeleri yasaktı.
Yol musun, yolcu mu? (Feyza Atasayar)

El Kadim PDF indirme linki var mı?

Cihan Çetinkaya – El Kadim kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de El Kadim PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cihan Çetinkaya Kimdir?

Cihan Çetinkaya Kitapları – Eserleri

• El Kadim
• Küresel Güç Türkiye

Cihan Çetinkaya Alıntıları – Sözleri

• “Susmanın ne fazlaca kelimeleri vardı o şekilde. Susmak ilmin yarısıdır, derlerdi de sancının tümüdür, demezlerdi.. (El Kadim)
• bana, en büyük yakarma nedir, diye sormuş olacaktır olursanız, size, evvelâ kalp kırmamanızı tavsiye ederim. zira kalpler ile Allah içinde bir perde yoktur. (El Kadim)
• “Sevda insanoğlunun cennetidir.” (El Kadim)
• Eskiler avluya “yaşam” derlerdi. Neden bu şekilde derlerdi acaba? Belki de yaşam denilen mefhum en hakiki tezahürü avluda can bulurdu, kim bilir. (El Kadim)
• “Hayatımız ağabey, adına yaşam dediğimiz mefhumun hiçbir süre değişmeyen devinimidir noksan olan. Eksik olan bizatihi biziz.” (El Kadim)
• Susmak ilmin yarısıdır, derlerdi de sancının tümüdür, demezlerdi. (El Kadim)
• Sözün ağır yük bulunduğunu söyleyen azizler, bizlere susmanın yükünü anlatmadılar… (El Kadim)
• Başına taş yemeden Taif’i geçtiysen,Bu Taiflilerin uslandığına değil,senin noksan olduğuna delalettir. (El Kadim)
• Varlık ile yokluk içinde bir boşluk benzer biçimde, akrep ve yelkovanın sayamadığı bir süre diliminde sıkışmıştı sanki. (El Kadim)