Eğitim

Felsefi İnanç – Karl Jaspers Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Felsefi İnanç – Karl Jaspers Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Felsefi İnanç kimin eseri? Felsefi İnanç kitabının yazarı kimdir? Felsefi İnanç konusu ve anafikri nedir? Felsefi İnanç kitabı ne konu alıyor? Felsefi İnanç PDF indirme linki var mı? Felsefi İnanç kitabının yazarı Karl Jaspers kimdir? İşte Felsefi İnanç kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Karl Jaspers

Çevirmen: Akın Kanat

Yayın Evi: İlya Yayınları

İSBN: 9789756249291

Sayfa Sayısı: 240


Felsefi İnanç Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ancak Bruno’nun durumu sıra dışıdır. Zira felsefe, inanç karakterine bürünen ilkelerde değil, yaşamı tüm olarak kapsayan, düşünsel bağlamlar şeklinde yoğunlaşır.

Aslında Sokrates, Bouethius, Bruno benzer biçimde adamlar, Felsefe tarihinin azizleri konumunda olsalar da , en mühim filozoflar oldukları anlamını çıkartamayız. Ancak bu adamlar, felsefi inançlarını muhafaza eden, bu uğurda şehit olan, saygıdeğer kişiler olarak görülmektedirler.


Felsefi İnanç Alıntıları – Sözleri

  • Fikirlerin yittiği yerde, dünya da batkı eder ve dağılmış nesnelerin oluşturduğu, sonsuzluk halini alır.
  • Tanrı, insanların kendisine ulaşabileceği, birçok yol yaratmıştır.
  • insanoğlunun karşısında rakip yoktur. Yalnızca karanlık, fırıldak benzer biçimde suret değiştiren, bir oldukça çeşitlilik vardır.
  • Sağduyu, her türlü gerçeği geçerli kılmak suretiyle, bü­tün bu gerçekleri bir araya getirir. Bir gerçeğin, kendi içeri­sinde sınırı olan kalmasını önler. Çevreye dönüklüğün herhangi bir şeklini izole eden yada mutlaklaştıran her inancın, yanlış olduğuna inanır. Bu doğrultuda, varoluşun çelişmezliğini id­dia eden şuur “inancı” dahi, hata yapıyor anlamına gelir. Zira bi­linç, çelişme mevzusunda olduğu benzer biçimde, ilkelerine ters düşen hususları, algı edemediğini söylemekle kalır sadece. Ancak bütünsel olan ve bilincin ulaşabildiği içerikler de, hemen hemen varo­luşun ta kendisi değillerdir. Bunlar yalnızca, söz konusu varo­luşun, genel geçer düşünceler kategorilerindeki görünümle­ridirler.
  • Dünyanın tutarsızlığı, tüm tutarlı dünya görüşlerinin başarısızlıkları, dünyadaki planların, insani taslakların ve uygulamaların başarısızlıkları, insani varoluşun mükemmele ulaştırılamaz oluşu; işte tüm bu hususlar, insanı sınıra götü­rür: Uçurumun kenarında, yokluk ya da Tanrı’nın farkına varılır.
  • Gerçek, bizi birleştiren şeydir. Ve Gerçek, iletişime daya­nır. İnsan dünyada, anlaşabileceği ve güvenilir bir şekilde ittifak kurabileceği, tek olasılık olarak, öteki insanları görür. İnsanlar arasındaki birlikteliklerin her aşamasında, alınyazısı ortakları, sevmek suretiyle, gerçeğe giden yolu bulurlar. İzolasyon içindeki, inatçı ve egoist insanoğlunun, yitirdiği yol budur işte.
  • Varlık ve yokluk, birbirinden ayrılamaz. Her ikisi de iç içedir ve birbirlerini son aşama uzağa iterler. İnanç ve inançsızlık da böyledir.
  • Yokluk olmak istediğimde, sanki hala varmışım benzer biçimde, her seferinde yanılırım. Sanki fani dünyanın koşullarının haricinde, var olabilirmişim benzer biçimde. Yokluğun tecrübesine dayanarak, sınır deneyiminden hız alarak, tekrardan inanarak, çevreye dönük olanın, tüm şekillerinin aydınlanmasıyla, uzaklara teslim olurum. Bu çev­reyi oluşturan benim. Bu çevrenin içindeyim ben.


Felsefi İnanç İncelemesi – Kişisel Yorumlar


Felsefi İnanç PDF indirme linki var mı?


Karl Jaspers – Felsefi İnanç kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Felsefi İnanç PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Karl Jaspers Kimdir?

Karl Theodor Jaspers, (d. 23 Şubat 1883 – ö. 26 Şubat 1969), felsefede varoluşçu akımın teorisyenlerinden Alman felsefeci ve psikiyatrist. Modern psikiyatri, din felsefesi, tarih felsefesi ve politika felsefesinde mühim tesirleri olmuştur.

Hayatı

Öğrenciliği ve Tıp Kariyeri

Karl Jaspers, her ne kadar felsefeye erken yaşlardan ilgi göstermeye başlasa da hukukçu babasının etkisiyle üniversitede hukuk okumaya karar vermiştir. Fakat kısa sürede hukuktan sıkılarak, 1902’te tıp okumaya adım atmıştır.

1909’da tıp okulundan mezun olmuş Heidelberg’deki bir psikiyatri hastanesinde çalışmaya adım atmıştır. Sürecinin tıbbi çevrelerinin zihinsel hastalıklara yaklaşımından doygunluk olmayan Jaspers psikiyatrik yaklaşımı geliştirmeyi kendine vazife edinmiş, 1913’te Heidelberg Üniversitesi’nde geçici olarak psikoloji öğretmeye adım atmıştır. Daha sonrasında pozisyonu kalıcıya dönüşmüş, Jaspers hiçbir vakit klinik uygulamaya geri dönmemiştir.

“Genel Psikopatoloji” (1913) adlı yapıtında psikopatoloji şekilleri ile görüngübilimsel ve yorumbilgisel yaklaşımlar arasındaki bağları incelemiş, bu yaklaşımları bazı psikopatoloji problemlerine başarı göstermiş bir halde uygulamıştır.

Felsefe Kariyeri

40 yaşlarında ruhbilim çalışmalarından felsefe çalışmalarına dönen Jaspers’in “Psychologie der Weltanschauungen” (1919) adlı yapıtı hem ruhbilimi algıladığımız dünyaya dair bir vizyon oluşturma gereksinimi içinde değerlendirmesi, hem de Kant, Kierkegaard, Nietzsche ve Weber’den ne seviyede etkilendiğini göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Jaspers’i etkileyen öteki mühim filozoflardan bazıları Platon, Plotinos, Hegel, Schelling, Dilthey ve Husserl’dir.

Karl Jaspers, başyapıtı olarak nitelenen “Felsefe” (1932) adlı kapsamlı kitabında kendi varoluşçuluk anlayışını dile getirmiş, kitap Nazi Almanyası’nda yasaklanmıştır. Bu nedenle İsviçre’ye giden ve Basel Üniversitesi’nde dersler vermeye süregelen Jaspers, bu zamanda felsefeyle bağlarını bir fazlaca koparmış, daha oldukça politika felsefesiyle ilgilenmiştir. Bunun en mühim göstergesi “Atom Bombası ile İnsanlığın Geleceği” (1958) adlı yapıtıdır. Ölümüne kadar ise çalışmalarının çoğunu “din felsefesi” oluşturmuştur.

Felsefesi

Karl Jaspers felsefenin pek oldukça alanında garip anlayışlar geliştirmiştir. Bunların en mühimleri din felsefesinde “aşkın”, “gizyazı” (gizli saklı yazı düzeni), “felsefece inanç” tasarımları; tarih felsefesinde “Eksenler Süreci” tezi; politika felsefesinde ise “yeni politika düşüncesi”dir.

Karl Jaspers insanoğlunun dünya karşısındaki mümkün tutumlarını, ferdin ölüm, cenk, değişme ve hata benzer biçimde durumlar karşısında vermek durumunda olduğu kararları çözümleme eden, varoluş problemini akıl vesilesiyle çözümleyecek bir varoluş felsefesi geliştirmiştir. Varoluşla, insanoğlunun yaşamış olduğu ve dolayısıyla nesnelleştirilemeyen acı çekme, suçluluk ve ölüm benzer biçimde durumlarla sınırlanan ve açığa yaralanan insanlık halini anlayan Jaspers’e bakılırsa, bu nihai durumlar bilimsel düşüncede gözden kaçırılır ya da bir ekip açmaz ve antinomilerle anlatılır. Oysa bu tecrübeler deneysel bene ilişkin bilgimizin eğretiliğini ve dünyasal varoluşumuzun güvenilmezliğini gösterir. Gerek kilisenin, gerekse siyasetin insanları özgür değil eşit hayata geçirmeye çalıştığını söyleyen Jaspers, gerçek varoluşunu yaşayamayan insanoğlunun başkaları tarafınca kurulmuş olan bu çadırdan çıkabilmesi, kabuğunu yırtabilmesi için üç mecburi şart bulunduğunu söyler: Yalnızlık, cesaret ve cenk. Kitlesel duygudaşlık içinde sevgiyi kaybeden insan yalnız olabilmelidir. Bununla beraber, ilkin yalnızlık ve başkalarını özleme açmazını cesaretle yaşama zorunluluğu bulunmaktadır. Bu iki koşulu gerçekleştiren insanoğlunun savaşacağı üç şey vardır: Ölüm, acı çekme ve hata. Gerçek bir varoluş düzeyine yükselmek, varolabilmek görevli olmaktan geçer. Bir inanç ahlakı geliştiren Jaspers, insanoğlunun varoluşunu gerçekleştirebilmesi için, bilimi aşarak “mutlağa” ya da “Tanrı”ya gitmesi icap ettiğini söylemiştir. Varoluşunu bu yolla kuran insan, ona bakılırsa, ahlaksal bakımdan doğru olanı da bulmuş olur.


Karl Jaspers Kitapları – Eserleri

  • Felsefe Konuşmaları
  • Nietzsche
  • Felsefe Nedir?
  • Suçluluk Sorunu
  • Felsefi İnanç
  • Felsefeye Giriş
  • Descartes ve Felsefe
  • Evlilik


Karl Jaspers Alıntıları – Sözleri

  • Bir başka çocuk,yaratılış öyküsünü duyar:
    Başlangıçta Tanrı,gök ve yeri yarattı..,ve derhal arkasından sorar:”O halde,başlangıçtan ilkin ne vardı?”Bu çocuk artarda sormanın sonsuzluğunu,aklın durmayışını öğreniyor,zira kendisi için nihai bir yanıt mümkün değildir. (Felsefeye Giriş)
  • Sanki hakkaniyet kati bir idealmiş benzer biçimde, hatta insanoğlu adil olabilirmiş benzer biçimde görünebilir fakat Nietzsche bunun mümkün olmadığını görebilmektedir. (Nietzsche)
  • Demokrasi, mevcut olan her şeyin kökünü tehdit eden felakettir. (Nietzsche)
  • Organik olan şeyler için bile “dünyadaki bir damla yaşamın, varoluşun ve faniliğin büyük okyanusundaki karakter için önemsiz bulunduğunu” söyleyen Nietzche, insanoğlunun evren karşısındaki önemsizliğine dair en eski duyguları dile getirmektedir. “Dünya üstündeki yaşam bir an’dır, bir ara vakadır, sonucu olmayan bir istisnadır,” hatta insan “sınırı olan zamanı olan minik ve aşırı ehemmiyet kazanmış bir hayvan türüdür” (Nietzsche)
  • Özetlemek gerekirse: şartlıda kalan, bundan dolayı da hayvanların yaşamı benzer biçimde akıp giden, edepli yada edepsiz, başka türlü olmak istemenin huzursuzluğu içinde, ve bir türlü karar veremeyen insanoğlunun yaşamı kötüdür. (Felsefeye Giriş)
  • Şu da düşünülebilir: Tamamen apolitik olan keşişler, münzeviler, âlimler ve araştırmacılar ya da sanatçılar benzer biçimde
    tamamen politikanın haricinde bir varoluş sürmüş olan insanoğlu olabilir. Eğer hakikaten apolitik iseler bu kişiler suça
    ortak değildirler, denebilir. Ancak siyasal mesuliyet bu kişileri de kapsar, zira
    yaşamlarını devletin sağlamış olduğu seviye uyarınca sürmüşlerdir. Modern devletlerin bir harici alanı [Außerhalb) yoktur. (Suçluluk Sorunu)
  • Tanrısallık bizlere, şahıs olma görüşünüşünde gelir ve bununla beraber bizi, bu Tanrı’yla konuşabilen bir varlığa yükseltir. (Felsefe Konuşmaları)
  • “Daima bir başkası olduğumu düşünmeye gayret ediyorum,ama gene de daima benim.” (Felsefeye Giriş)
  • ailedeki eğitimin niteliği, ebeveynin çocuktaki ciddi yada önemsiz, çocuğun hayatına ilişkin bunalım ve dramları ele alma kabiliyeti ile ölçülebilir. (Evlilik)
  • Ben varlık olarak insan , dünyadan daha değişik varlık bulunduğunu kavradıkça, dünya içinde ümitsizlik duygusuyla kendisini yersiz yurtsuz hissetmektedir. (Felsefe Nedir?)
  • aşkın meşru olmaya gereksinimi yoktur. (Evlilik)
  • Bir mektubunda şu şekilde demektedir: “Gerçek ve mütevazı olan her şeyin metafiziksel olarak sisler altıda bırakılması, akla karşı akıl ile savaşım… Şimdi artık bana ilişkin olmayanı, insanları dost ve düşman olarak alışkanlıkları, rahatlıkları, kitapları üstümden atıyorum” (Mathilde Maier’e mektup 15.7.78).
    Buradaki temel tutum, Nietzsche’nin aslen şimdi kendine geldiğine inanmasıdır. Daha ilkin felsefe ve filozoflar hakkında konuşurken artık kendi felsefesi üstüne konuşur. “Şimdi gerçeğin bizzat arkasından gitmeye ve bizzat felsefeci olmaya cesaret ediyorum; daha önceleri filozoflara hayranlık duyuyordum.”(Fuchs’a
    mektup, 6.78). Kendini Yunanlılara yüz adım daha yakın görmektedir: “Eskiden yalnız bilginlere hayranlık duyup onlara taparken artık bizzat en minik ayrıntıya kadar bilgelik için yaşıyorum” (Mathilde Maier’e mektup 15.7.78). (Nietzsche)
  • .
    İnsanda karanlık ve kör bir cenk yapma iradesinin olup olmadığı şüphelidir; değişime, gündelik yaşamın aşinalıklarından ve iyi malum koşulların istikrarlarından ortaya çıkmaya yönelik bir dürtü yok etme ve kendini feda etme iradesi olarak ölüm iradesi benzer biçimde bir şey, yeni bir dünyanın inşası için belirsiz bir coşku…
    … (Felsefe Konuşmaları)
  • Zamanın sonsuz seyri içinde mümkün olan her şey, şurada yada burada, bir gerçeklik olarak tezahür eder ya da yeni­den ortaya çıkar. Ahlaki üstünlük duygularını korkuyla iz­liyoruz: Kim kendisini bir çekince karşısında mutlak anlam­ da güvende hissediyorsa, o tehlikenin kurbanı olma yoluna girmiştir. (Suçluluk Sorunu)
  • “Ancak bu varlık fena olması imkansız, zira fenalık mükemmellikle çatışır. Son aşama iyi olmalı ve bu yüzden aldatmıyor olmalıdır. Demek ki; ” düşünüyorum, o halde varım ”ilkesi doğrultusunda, ihtimaller içinde bir yalancı yaratıcıya karşı bile direnebilen berraklık ve niteliğe, ”düşünüyorum o halde varım” ilkesinden ayrılması mümkün olmayan ana düşünce yardımıyla, başka şeyler söz konusu edildiğinde de güvenebilirim.” (Descartes ve Felsefe)
  • Tanrı bilgisi, insanoğlunun özgürlüğü benzer biçimde mevzularda, yetersizliği
    sonucu; gene usun araçlarını özünde taşıyan, sadece
    ustan daha oldukça bir nesne olan, düşünceyi uyandırmasıdır.
    Bu yüzden, felsefe yapmak, kendi kendini yakınlandırmak
    için, ussal bilginin sınırlarına değin varmaya çabalar.
    Her nesneyi iyiden iyiye gördüğünü sanan kimse, felsefeye
    yaraşır şekilde düşünmüyor anlamına gelir… Bilim kanalıyla,
    varlığın bilgisi mevzusunda, her nesneyi kesinlikle kavradığına
    inanan kimse, bilimsel bir saçmalık içine yuvarlanmıştır. (Felsefe Nedir?)
  • .
    Anlamlı olan aslen yalıtılamaz.
    Belirli olgulardan onları içeren bütüne doğru dairesel bir hareket içinde ve yine bütünden geri dönerek belirli mühim olgulara ulaşılır.
    … (Felsefe Konuşmaları)
  • insanoğlunun karşısında rakip yoktur. Yalnızca karanlık, fırıldak benzer biçimde suret değiştiren, bir oldukça çeşitlilik vardır. (Felsefi İnanç)
  • Bir zamana ilişkin oluşun ve zamansızlığın özdeşi, mevcut anın sonsuz şimdiye kök salmasıdır. (Felsefeye Giriş)
  • “İnsan aslında, kendisi hakkında bilebildiğinden çok daha fazlasıdır.” (Felsefe Konuşmaları)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş