Eğitim

Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler – Edmund Burke Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler – Edmund Burke Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler kimin eseri? Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler kitabının yazarı kimdir? Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler konusu ve anafikri nedir? Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler kitabı ne konu alıyor? Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler PDF indirme linki var mı? Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler kitabının yazarı Edmund Burke kimdir? İşte Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Edmund Burke

Çevirmen: Okan Arslan

Yayın Evi: Kadim

İSBN: 9789759000509

Sayfa Sayısı: 344


Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu kitabın yazıldığı 1789 tarihinde Fransa’da henu?z Kral ve Kraliçe “insani .lu?m aracı” olan giyotine gönderilmemişti (1793). Devrimin mühim isimlerinden Selamet Komitesi Başkanı Robespierre “erdemli terör yöntemi” ile ılımlı devrimci rakiplerini idam etmemişti (1794). Meclis henu?z darbe yapmamış Directoire adında olan 5 kişilik bir yönetim kurulmamış bu yönetim Robespierre’yi idam etmemişti (1794).

Fransız Devrimi’ni övmenin moda olduğu bir zamanda Edmund Burke, bu devrimin yol açabileceği kötu?lu?ğe karşı özelde Fransız meslektaşlarını, genel anlamda tu?m du?nyayı uyarmıştı. “Kadim kurumları yıkmak için kadim ilkeleri tahrip eden bu gasp yolu (devrim)” bir tek kendi çocuklarını yemekle kalmayacak hem de Jakobenlerin ve ardıllarının sayısız insanı giyotine göndermesine niçin olacaktı. Fazlaca geçmeden Fransa’daki devrimin illu?zyonu dağıldı, Burke’u?n kehanetleri gerçekleşti. Artık gu?nu?mu?ze kadar tesirini devam ettirecek olan devrimlerin fitili bir kez ateşlenmişti. Aydınlanma’nın “mukaddes aklı” totaliter ideolojilerin ve onların siyasal projelerinin zemini haline gelmiş ve bu felsefeye dayanan devrimler milyonlarca insanoğlunun hayatına mal olmuştu. Belli ki devrimcilerin göremediği bir şeyler vardı.

Elinizdeki kitap, Fransız Devrimi’ne sempatiyle bakan bir mu?fredattan geçmiş okuyucuya, devrimin diğeri yu?zu?nu?, onun en mühim muhaliflerinden birinin bakış açısından görebilmenin yanı sıra muhafazakârlığı bağımsız bir ideoloji olarak şekillendiren zamanı anı anlama ve muhafazakârlığın en temel metinlerinden birini okuma fırsatı sunuyor.

(Tanıtım Bülteninden)


Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler Alıntıları – Sözleri

  • Meclislerde meydana getirilen her öneride liderler, yönetmekte olduklarına saygı duymaya ve kim bilir onlardan bir miktar korkmaya mecburdurlar.
  • Düzleştirmeye kalkışanlar asla eşitleyemezler.
  • “Bana öyle geliyor ki büyük bir kriz yaşıyoruz… Fransız Devrimi dünyada bugüne kadar meydana gelen olayların en hayret verici olanıdır. En harika şeyler çoğu kez en tuhaf ve saçma araçlarla gündeme gelmiştir; en gülünç tarzlarda ve de, açıkçası en adi vasıtalarla. Hafif meşreplik ve yabanilikle örülü bu tuhaf kaos ortamında her şey tabiatının dışına çıkmış; her türden suç, bin bir çeşit tiyatro gösterisine sirayet etmiş görünmektedir. Bu korkunç derecede trajikomik sahneyi izlerken, birbirine zıt tutkular mecburen birbirini takip etmekte; zaman zaman da zihnimizde birbirine karışmaktadır; aşağılanmanın ardından öfke; kahkahanın ardından gözyaşı, küçümsenmenin ardından korku.”
    Görüldüğü suretiyle Burke, muhafazakârlığın Kapital’i olarak kabul edilen eserinde Devrimin sözde kazanımlarının patavatsız coşku krizine yol açtığını ve kraliyetin yaşamış olduğu ıstırabın yıkıcı unsurlara leziz öğünler sunduğunu dile getirir.
  • Hükümet, beşeri istekleri karşılamak suretiyle yaratılmış beşeri bilgeliğin bir tasarısıdır.İnsanlar, bu isteklerin bu bilgelik tarafınca karşılanması üstünde hakka haizdir.
  • İlk dürtülerden birisi; asla kimsenin kendi davasında yargıç olmaması gerektiğidir.
  • Cesur bir halk, erdemli bir yoksulluğu, ahlaksız ve servet sahibi bir köleliğe kesinkes tercih edecektir.
  • Kendilerine ilişik olmayan bir karakteri edinmek için kendi karakterinden vazgeçenler, büyük seviyede, vazgeçtikleri karakterin de, kazandıkları karakterin de cahilidirler.
  • Gerçek zalimlerin cezalandırılması, adaletin, asil ve korkulu bir halde gerçekleşmesidir.
  • “Kim ki fenalık etmekten korkmaz, fakat korkar o şekilde anılmaktan;
    Şöhretin bir kölesidir, eğer azadeyse de vicdandan. ”
    Cooper’s Hill, Sör John Denham
  • “Fakat zenginlik, yoksul olana kâfî bir suçtu. ”
    Cooper’s Hill, Sör John Denham


Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Fransız Devrimi’ne Farklı Bir Yönden Bakış: Tarih benzer biçimde genel bir olguyu tam anlamıyla kapsamlı bir halde algılayıp üstüne yorum yapabilmek için gene tarih üstünde herhangi bir vakası fazlaca kapsamlı bir halde öğrenmenin en etkili olan yol olduğu görüşündeyim. Biraz daha açmak gerekirse, kabul görmüş bir tarih anlayışının haricinde, alışılmışın ötesinde tarih yorumlamalarına da minimum ötekiler kadar kıymet vermeli. Aslında bu yalnızca tarihle de sınırı olan kalmamalı. Eserin konusu Fransız İhtilali olduğundan tarihsel odaklı olarak ifade etmeye çalışıyorum. Son birkaç incelememde de benzer şekilde altını çizmeye çalıştığım benzer biçimde insanoğlu olarak tek taraflı düşünmeye korktucu bir halde fazlaca alışmaya başladık. Sahip olduğumuz bir düşünceye yada inanışa yalnızca salt onu bir yerlerden adeta hazır bir halde aldığımız için mi bu denli bağlıyız, yoksa düşüncemizin yada inanışımızın karşıtı olan görüşlerin de objektif bir halde değerlendirmesini yapmış olup doğru sonuca ulaştığımız ve erişilen sonucun o fikir yada inanış olduğundan mi? Bu olgusal kavramlar için geçerli olan bir durum da olabilir. Tıpkı Herakleitos’un bir zamanlar ortaya koyduğu iyinin varlığının yoğunluğu için kötünün de deneyimlenmesi gerektiği yönündeki görüşü benzer biçimde daha tarihsel olgular olan köklenmiş vakalar için de bu benzer biçimde düşünebilmeliyiz. Eğer iyi dediğimiz şey doğru olansa bunu kötüye de bakarak en iyi şekilde anlayabiliriz.
Fransız Devrimi aslen yalnızca fizyolojik ve siyasal bir devrim olmasının yanı sıra zihinsel de bir devrimdi. Aydınlanma düşüncesinin düşünürler ve filozoflarca tetiklenmesinin peşinden karanlıklarda kalmış olan halk adeta gözleri kamaşmış durumda idi. O döneme dek etkili olan Kilise-Aristokrasi birliği artık kendini asla ummadığı bir yerde bulacak ve tarih süresince süregelen hegemonyasına bir son verilecekti. Tarihte Kant, Diderot, Rousseau zamanlarından o vakte dek, hatta kim bilir fazlaca daha öncelerden beridir aydınlanma düşüncesi insanoğlunun zihinsel tarihindeki en mühim sıçramalardan biri daha oldu aslen. Bu bağlamda Devrim’i tetikleyenler üstte de sözünü ettiğimiz benzer biçimde o devrin düşünürleri ve filozoflarıydı. İşin teknik tarih kısmına pek girmeyeceğim, bu sebeple esasen ben de tarihe, teknik tarihten bahsedecek kadar hakim biri değilim.
Fransız Devrimi onu izleyen çağlar için oluşturulan bir kapı görevi görmüş oldu aslen. Artık o zamana dek gelen seviye yoktu, dört bir yanda o zamana dek hegemoni içinde üstte olanlar artık giyotinlerde duruyorlardı. Bu açıdan bazıları Fransız Devrimi’ni ‘tekniğin bir öcü’ olarak da vasıflandırır. Zamanında bilimsel alanda ilerleyenlerin giyotin ile katledilmeleri benzer biçimde, şimdi de o aynı giyotin bizzat onu tasarlayan ve kullananlardan adeta intikam alıyordu. Hatta Fransız Devrimi hakkında öylesine tasvirler vardır ki uzun bir süre bölgeler kan lekesinden arınamamış denir. Peki adeta bu devrim ile şekillenen koca tarihte bu devrime karşıt olanlar yok muydu, normal olarak ki vardı.
Edmund Burke bu adlardan biri. Dikkat ediniz kendisi devrime ve onun getirmiş olduğu vahşete karşıdır esasında, insanları devrime sürükleyen bazı etkilere karşıt değildir. Kendisi aslen sağlam bir muhafazakardır. Karşıtlığının bir deposu da budur. Fakat onun eleştirileri tabiri caizse yenilen tarafın serzenişleri olmaktan fazlaca birçok isabetli ve mantıklı yön barındırır. Eser, kendisi ile mektuplaşan bir Fransız beyefendisine gönderilmiş olduğu yanıt mektuplarından oluşuyor. Ilk olarak Burke’un şikayetçi olduğu mevzu devrimin amacından sapması durumudur. Ona bakılırsa devrim bir ihtimal haklı sebeplerle kalkışılmış bir iş olabilir, sadece bilhassa Fransız Devrimi’nin bunu gerçek hayata taşıma şekli ona bakılırsa katliamdan başka bir şey değildir. Aslında onun düşüncelerinden şu benzer biçimde sonuçlar da çıkıyor benim nezdimde: Esasında haklı olan bir mücadelede bir nokta gelir ki bu esas temeller unutulur amaç salt savaşım haline gelir. Hatta insanoğlu bu mücadeleyi o şekilde ileri boyutlara taşırlar ki onlar için amaç esas temelleri gerçekleştirmek değildir artık. Onlar için tek amaç bu mücadelenin doğurduğu şiddettir. Bu bağlamda da Burke, Fransız halkını hızını alamayıp geçmişte başta olan herkesi öldürmeye ant içmiş bir grup sinirlerinden dolayı ne yaptıklarını bilmeyen insan topluluğu olarak gördüğünü belirtir. Hatta gene ona bakılırsa devrim yanlıları amaçları devrim olmayan, salt devlet iktidarını ele geçirmek için fırsatlardan yararlanan gönüllü bir grup insandır.
Burke Fransız Devrimi’ni adeta bir tür “düzleştirmek” olarak görür. Bu terimi yalnızca önüne gelen her şeyi yıkıp geçen bir sürü olarak görmekten ziyade zihinsel olarak da algılamak lazım. Bu kavram Burke’a bakılırsa olması ihtiyaç duyulan “eşitleme” kavramından fazlaca daha ayrı bir yerdedir. Devrimde olması ihtiyaç duyulan de bir tür eşitlemedir esasen ona bakılırsa, fakat olan şey her şeyi sorgusuz sualsiz dümdüz etme olmuştur. Bu açıdan bu düzleştirme bununla beraber birçok negatif olguyu de getirmektedir. Yine Burke kendi sözleriyle, hainlik ve cinayeti haklı gösteren bir kamu yararı bahanesi olarak görür devrimi. Aynı devrim ona bakılırsa yıkımın, ıslah olarak kabulünü ihtiva eder. Dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan mevzu kendisinin salt bir itirazcı olarak sınırı olan kalmamasıdır. Kendi ülkesinde gerçekleşen yenilikler kansız olan ve mantıkçıl bir ortamda temellenmiştir. Bu açıdan devrim denilen olgunun ille de bir şeyleri elde etmek uğruna her şeyi mübah kılan bir şey olup olmadığının da sorgulamasını yapar. Bu yüzden de kendisi devrimi tetikleyen, temelde yatan aydınlanma düşüncesine tamamen karşıt değildir; o, tetiklenmiş olan olgunun doğrusu devrimin bu denli saptırılmaması icap ettiğini savunur. Devrim ona bakılırsa bir noktadan sonrasında artık insanların yasallaştırdığı bir kırım halini alır ve bu devrim yanlısı insanoğlu için amaç temelde yatan aydınlanma düşüncesi değildir artık, aslolan amaç bir tek ve bir tek gene aynı insanların kendi içlerindeki fena neticelerle oluşan barbar duyguların doyum edilmesidir. Yine aynı eleştirilere devam ederken Burke, devrim yanlılarının bir miktarlık özgürlük için adaletin tamamının emanet edilmiş olmasına razı olunmasının acizliğini dile getirir. Buradaki mühim nokta emanet edilenin doğru yada yanlış şahıs ya da kurum olup olmaması değildir, mühim olan bir aceleye getirme durumudur aslen. Bu tür bir devrim de ona bakılırsa bir tür “bir andalık tetikleyicisidir”. Her şey o şekilde aceleye getirilir ki üstüne uzun vakit düşünülerek alınması ihtiyaç duyulan kararlar sırf bu yüzden aniden alınmış olur ve bunun neticeleri eğer alınan kararlar yanlışsa bu yüzyılları etkisinde bırakır. O bir andalık yüzünden özgürlük benzer biçimde büyük ve mühim bir olgunun derhal bir oldu bittiye getirilerek emanet edilmesinin özgürlüğün bizatihi değerinin ayaklar altına alınması olarak vasıflandırır.
Başta da ifade ettiğim benzer biçimde herhangi bir mevzuya etraflıca odaklanmak istiyorsak o mevzu hakkında pozitif yönde negatif ne türden informasyon var ise elde etmeliyiz. Eğer Fransız Devrimi zamanlarına ilgiliyseniz kaçırmamanız ihtiyaç duyulan, Devrim’e değişik bir yönden bakış elde eden bir yapıt. Fransız Devrimi dönemine daha kapsamlı bir bakış için ideal bir yapıt Burke’un bu eseri. (Nympheutria)

İnsanlık tarihinde, Burke ve Paine temelli, devrime iki değişik bakış düşüncesi vardır. Biri Burke’de billurlaşan devrim karşıtlığı, diğeri devrim, dolayısıyla sertlik savunuculuğu. Burke, Fransız Devrimi öncesi başlayıp biten Amerikan devriminden yana oldu ilkin, ondan sonra -özellikle Fransız Devrimi ve yaşananları gördükten sonra- fikirleri değişti. Söylenebilir ki, tarih onun devrim fikrinin eleştirisinde getirmiş olduğu argümanları haklı çıkardı. Basitleştirelim: İngiltere’de hiçbir ihtilal yaşanmadı, fakat günümüz İngiltere’sinin Fransa’dan yada Rusya’dan kültürel yada tutumsal olarak daha geri bulunduğunu söyleyebilir miyiz?
Maalesef, sertlik içerdikleri, sertlik üzerine kurgulandıkları için, devrimler, öldürdükleri ve yıktıklarıyla kalmazlar, bir yöntem olarak sertliği yerleştirir, yeni devrimler ve karşı devrimleri tetiklerler. Halkın ikna edilmediği, yararlarını parça parça ve bir tüm halinde kanıtlayamayan her ciddi toplumsal değişikliğin, uzun solukta cemiyet tarafınca reddedildiğini ve doğrusunun bu bulunduğunu kabul ediyoruz.
Thomas Pain’i de gene de bir halde savunmamız icap ettiğini, yazılmasının üstünden iki yüzyıldan fazlası geçmiş olduğu halde, {hiç de} eskimemiş olan “Rights of man”in, çağının fazlaca ilerisinde fikirlerle dolu bulunduğunu kabul etmek durumundayız. Paine’in kim bilir tek hatası, yaşamış olduğu Zeitgeist’ın moda devrim kavramıyla zehirlenmiş olmasıydı. Onu gene de tarihsel gerçeğiyle anlayabiliriz: İnsanın temel (naturel) hakları olarak görmüş olduğu hakların yaygınlaşması için, beklemeyi ve görüşme etmeyi kabul edemeyen bir sabırsız kişilikti. (Metin T.)

Geçmişe Ağıt: Tıpkı John Stuart Mill benzer biçimde Edmund Burke’de şövalyelik ruhunun Avrupa etik tarihinin en büyük anıtlarından biri olduğuna inanır ve şu şekilde demler kederini:
“Ama şövalyelik çağı kapandı. Sofistlerin, ekonomistlerin ve hesapçılarınki kazandı ve Avrupa’nın görkemi, sonuza dek söndürüldü. Rütbe ve cinsiyete yönelik o cömert sadakati, o mağrur teslimiyeti, o vakur itaati ve esaretin kendisinde bile soylu bir özgürlük ruhunu canlı tutan kalbin o tabiiyetini asla, artık asla seyredemeyeceğiz. Yaşamın satın alınmamış zarafeti, ulusların mahcup müdafaası ve mertçe duygu ve kahramanca teşebbüsün bakıcısı gitti ! Bir lekeyi bir yara gibi hissetmiş, azgınlığı yatıştırırken cesarete ilham vermiş, dokunduğu her şeyi soylulaştırmış ve altında kusurun kendisinin, tüm kabalığını kaybederek kötülüğünün yarısını yitirdiği ilkenin o hassasiyeti, onurun o namusu gitti.” (özgür koç)


Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler PDF indirme linki var mı?


Edmund Burke – Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Edmund Burke Kimdir?

İngiltere Avam Kamarası’nda uzun seneler milletvekilliği yapmış İrlandalı-İngiliz politika adamı, yazar, hatip, politika kuramcısı, felsefeci.

Burke Protestan bir baba ve Katolik bir annenin evladı olarak dünyaya geldi. Bilhassa Fransız İhtilali’ne karşı olmasıyla ve Kuzey Amerika’daki İngiliz sömürgelerinin bağımsızlık hareketine verdiği destekle hatırlanır. Fransız İhtilali karşıtlığı, tarihteki en meşhur muhafazakâr siyasetçilerden biri haline gelmesini elde etmiş, Anglo-Amerikan muhafazakârlığının babası olarak anılmasına niçin olmuştur. Burke güzel duyu üstüne felsefi emekler da yapmış oldu ve Annual Register adlı siyasal dergiyi çıkardı.

Fransız İhtilali Üzerine Düşünceler adlı eserinde bu ihtilale ciddi eleştiriler getirdi. Önceleri şüpheyle karşılansa da, ihtilal sonrası Fransa’da Burke’ün öngördüğü şekilde karışıklıklar olması ve sertlik kullanılması üstüne, yapıt yaygınlaşan bir kabul görmüş oldu.

Burke ‘liberal’ bir muhafazakardı. Toplumsal reformların evrimsel bir süreçte yapılması icap ettiğini söylüyor, sadece devrimsel, topyekûn değişiklik planlarına karşı çıkıyordu. Bu açıdan, Joseph de Maistre benzer biçimde statik bir seviye korumak için çaba sarfeden otokratik kıta Avrupası düşünürlerinden farklıdır.

Adam Smith, ekonomi mevzusunda Burke ile tamamen aynı görüşte olduklarını yazdı. Burke’ün fikirleri, Friedrich Hayek ve Karl Popper benzer biçimde 20. yüzyılın mühim liberal – muhafazakâr düşünürleri üstünde etkili oldu. Winston Churchill, onu tiranlığa karşı savaşan ve toplumu değişik uçlardan gelen aşırı eğilimlere karşı korumak için çaba sarfeden bir düşünür olarak tasvir etti.

Öte taraftan, Burke, Karl Marx benzer biçimde devrimci sol siyasetçiler tarafınca kıyasıya eleştirildi.


Edmund Burke Kitapları – Eserleri

  • Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler
  • Devrimin Şeytanları
  • Yüce ve Güzel Kavramlarımızın Kaynağı Hakkında Felsefi Bir Soruşturma
  • Devrimin Kötülükleri
  • The Evils of Revolution


Edmund Burke Alıntıları – Sözleri

  • …hitap kabiliyeti, aynı seviyede bilgelik olmadan varolamaz. (Devrimin Şeytanları)
  • İnsanlar doğaları gereği inanmaya şüphecilikten daha eğilimlidirler. Bu ilke sebebiyle kavramları ayırt etme ve sınıflandırma mevzusunda zayıf ve geri kalmış, en bilgisiz ve barbar uluslar teşbihler, kıyaslamalar ve alegoriler mevzusunda çoğunlukla üstünlük göstermişlerdir. Işte bu yüzden Homeros ve doğulu yazarlar, hayranlık uyandıran benzetmeler bulsalar da, bu benzetmelerin doğruluğu üstünde pek durmamışlardır. Yani genel benzerlik fazlaca hoşlarına gider, bu benzerliği kuvvetli halde resmederler ve benzerlik kurulan şeylerin içinde bulunabilecek farklılığa aldırış etmezler. (Yüce ve Güzel Kavramlarımızın Kaynağı Hakkında Felsefi Bir Soruşturma)
  • Eğer avukatların ve ilahiyatçıların tüm saçma teorileri malum şeyleri hükümsüz bıraksaydı, dünyada ne kanun ne de din olurdu fakat mantıksız teorideki meselenin aslolan amacı; öteki tarafın yanlış iddialarını ortaya çıkarmak için bir sebep göstermek ya da diğeri tarafın ahlaksız ilkelerini yaymaya çalışmaktır. (Devrimin Şeytanları)
  • Eğer erdem samanlıkta kaybolan iğneler içinde olsaydı, en zor bulunan o olurdu. (Devrimin Şeytanları)
  • Devleti oluşturan parçalar kendi yönetim anlayışlarını düşünmeksizin halkın her kesiminden değişik inançlara haiz insanları aynı çatı altında birleştirmek zorundadır, aksi taktirde yetki ve iktidar kısa bir süre içinde yıkılacaktır. (Devrimin Şeytanları)
  • Ünümü yalnızca hatalarıma borçluyum. (Devrimin Şeytanları)
  • Benzerlikten duyulan haz esas olarak imgelemi okşayan bir haz olduğundan, tasvir edilen ya da karşılaştırılan şeyler ile alakalı bilgilerinin genişliği ölçüsünde, bu mevzuda hepimiz neredeyse eşittir. Zira herhangi bir naturel güce ya da yetiye değil edinim ve gözleme dayanır. Genellikle Beğeni farkı olarak adlandırdığımız şey informasyon farkından ortaya çıkar. Heykel mevzusunda fazla bilgisi olmayan birisi bir peruk kalıbını ya da basit bir heykeli, gördüğünde anında etkilenir ve keyiflenir, bu sebeple insan figürüne benzer bir şey görmektedir. Tamamen bu benzerliğe daldığından kusurlarına dikkat etmez. Ilk kez bir taklitle karşılaşan asla kimse kusurlara dikkat etmez. Bu çömez şahıs bir süre sonrasında daha nitelikli bir yapıt karşısında diğerine daha küçümseyici yaklaşacaktır. Değişik zamanlarda birbirinden böylesine değişik figürlerde hayranlık duyduğu şey tamamen aynıdır;bilgisi artmış olsa da beğenisi değişmemiştir. O ana kadarki yalnışı sanat mevzusundaki eksikliğinden ve tecrübesizliğindendi. Diyelim ki söz konusu kişiyi bir şaheserin eseri basit bir sanatçının kitabından daha çok memnun etmesin. Bunun sebebi kişinin zevkinin daha azca gelişmiş olması değil, her insanın insan figürünü, onun bir taklidi hakkında uygun yargıya varmasına kafi gelecek titizlikte gözlemlemediğindendir. (Yüce ve Güzel Kavramlarımızın Kaynağı Hakkında Felsefi Bir Soruşturma)
  • Ama benim görüşüm, araştırma yöntemine en fazlaca yaklaşan öğretim yönteminin kıyaslanamayacak halde en iyi olduğu yönündedir. Zira bu yöntem, birkaç cansız ve kısır hakikat sunmakla yetinmek yerine bizi bunların kaynağına götürerek, okurun kendisini de keşifte bulumaya, yazarın keşiflerini yapmış olduğu, doğal yazar kıymetli bir şeyler bulacak kadar şanslıysa, yola sevk eder. (Yüce ve Güzel Kavramlarımızın Kaynağı Hakkında Felsefi Bir Soruşturma)
  • Bizimle savaşım edenler bizi kuvvetlendirir ve kabiliyetlerimizi sivriltir. Düşmanımız, bizim yardımcımızdır. (Devrimin Şeytanları)
  • Düzleştirmeye kalkışanlar asla eşitleyemezler. (Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler)
  • “Fakat zenginlik, yoksul olana kâfî bir suçtu. ”
    Cooper’s Hill, Sör John Denham (Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler)
  • “Bana öyle geliyor ki büyük bir kriz yaşıyoruz… Fransız Devrimi dünyada bugüne kadar meydana gelen olayların en hayret verici olanıdır. En harika şeyler çoğu kez en tuhaf ve saçma araçlarla gündeme gelmiştir; en gülünç tarzlarda ve de, açıkçası en adi vasıtalarla. Hafif meşreplik ve yabanilikle örülü bu tuhaf kaos ortamında her şey tabiatının dışına çıkmış; her türden suç, bin bir çeşit tiyatro gösterisine sirayet etmiş görünmektedir. Bu korkunç derecede trajikomik sahneyi izlerken, birbirine zıt tutkular mecburen birbirini takip etmekte; zaman zaman da zihnimizde birbirine karışmaktadır; aşağılanmanın ardından öfke; kahkahanın ardından gözyaşı, küçümsenmenin ardından korku.”
    Görüldüğü suretiyle Burke, muhafazakârlığın Kapital’i olarak kabul edilen eserinde Devrimin sözde kazanımlarının patavatsız coşku krizine yol açtığını ve kraliyetin yaşamış olduğu ıstırabın yıkıcı unsurlara leziz öğünler sunduğunu dile getirir. (Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler)
  • İnsanlar doğaları gereği inanmaya şüphecilikten daha eğilimlidirler. Bu ilke sebebiyle kavramları ayırt etme ve sınıflandırma mevzusunda zayıf ve geri kalmış, en bilgisiz ve barbar uluslar teşbihler, kıyaslamalar ve alegoriler mevzusunda çoğunlukla üstünlük göstermişlerdir. Işte bu yüzden Homeros ve doğulu yazarlar, hayranlık uyandıran benzetmeler bulsalar da, bu benzetmelerin doğruluğu üstünde pek durmamışlardır. Yani genel benzerlik fazlaca hoşlarına gider, bu benzerliği kuvvetli halde resmederler ve benzerlik kurulan şeylerin içinde bulunabilecek farklılığa aldırış etmezler. (Yüce ve Güzel Kavramlarımızın Kaynağı Hakkında Felsefi Bir Soruşturma)
  • İlk dürtülerden birisi; asla kimsenin kendi davasında yargıç olmaması gerektiğidir. (Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler)
  • İnsanoğluna yaşam veren muhteşem zekâ tamamiyle görünmüş olduğu yaşta olması imkansız ve içinde her türlü duyguyu barındırmış sonsuz bir vakit içinde ilerler… (Devrimin Şeytanları)
  • …halkı etkilemek ve sarsmak için garip, sıradışı bir şeyler yaratmak gerekir. Barbarlarda bu işlevi mitoloji olarak görürlerdi. Daha sonrasında mitolojinin yerine geçen devler, sihirbazlar, periler ve roman kahramanları da kendi dönemlerinin yalınlığını tüketmiş durumdadır. (Devrimin Şeytanları)
  • … acıyla ilgili kavramların hazla ilgili olanlardan fazlaca daha kuvvetli olduğuna inanıyorum. (Yüce ve Güzel Kavramlarımızın Kaynağı Hakkında Felsefi Bir Soruşturma)
  • Sofistlerinizin aklın yolundan adım atması için gereksinimleri olan tek şey yürekli bir özgürlüktü. Sizin bizlere bahşettiğiniz suni dünya yerine biz naturel dünyayı seçtik. Yalanların aksine yüreğimizin sesini dinledik. (Devrimin Şeytanları)
  • Kendilerine ilişik olmayan bir karakteri edinmek için kendi karakterinden vazgeçenler, büyük seviyede, vazgeçtikleri karakterin de, kazandıkları karakterin de cahilidirler. (Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler)
  • Cesur bir halk, erdemli bir yoksulluğu, ahlaksız ve servet sahibi bir köleliğe kesinkes tercih edecektir. (Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş