Eğitim

Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü – Felix Guattari Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü – Felix Guattari Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü kimin eseri? Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü kitabının yazarı kimdir? Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü konusu ve anafikri nedir? Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü kitabı ne konu alıyor? Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü PDF indirme linki var mı? Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü kitabının yazarı Felix Guattari kimdir? İşte Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Felix Guattari

Çevirmen: Murat Erşen

Orijinal Adı: Soixante-cinq Reves de Franz Kafka

Yayın Evi: MonoKL Yayınları

İSBN: 9786056285066

Sayfa Sayısı: 101


Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Onu tanıyacaksınız muhakkak! Gözleri gece kuşlarına özgü mor halkalarla çevrili, kambur, zayıf mı zayıf. Fazla aydınlık! (Goethe’nin tam tersi). Fazla gürültü! Fark edilmeyi, vaka yaratmayı kesinlikle istemiyordu -sadece yazma hazzı için. O da artık olsa olsa kendisi için! Sanırsınız ki kalabalığın içinde her yerde, devrin her yerinde. Bir asırdan daha kısa zamanda, yorumlar ve yanlış anlamalar mevzusunda en büyük rekorlara patlak verdirecek ve akla hayale gelebilecek en garip “dava” çağlayanının kollarına düşecektir.

Kafka, günlüğünde yaşamının bir düşe benzediğini yazar. Ama bu kesinlikle, onun “hülyalara daldığı”, bir hayal ve sanatla alakalı kapalılık dünyasında başı boş gezdiği anlamına gelmez. Düşte benzer biçimde yaşıyorduysa, hem de yazdığı benzer biçimde düşlüyordu da. Ne olursa olsun, külliyatının karşılaşmış olduğu yitim ve yıkımlara karşın, bugün, 1910’dan ölüm zamanı olan 1924’e kadar Günlük’te ve Mektuplar’da art arda sıralanan altmıştan fazlasına haiz olmamızın da gösterdiği benzer biçimde, düşlerine fazlaca büyük ehemmiyet veriyordu. Bunları yazıya dökmek kuşkusuz onun için bir esin kaynağından fazlasını oluşturuyordu: bir yazı aleti, yazınsal mevzuları için bir hazırlık yöntemi. O dönemde, Freud’un, yayınlanışının peşinden on yıl süresince tamamen fark edilmeden kalmış olan “Traumdeutung” [Düşlerin Yorumu] başlıklı yapıtı o bildiğimiz dünya çapındaki ününe kavuşmaya başlamıştı. Freudcu yorumun -Freud’un “düşün merkezi” olarak adlandırdığı şey önünde- durup kalmış olduğu yerde, Kafka için her şey adım atar. Onların anlamsızlık noktalarını herhangi bir yorumsamanın boyunduruğuna sokmaktan vazgeçerek, onları, hiçbir türden yapısal üst kodlama barındırmayan başka düşsel oluşumlar, başka fikirler, başka şahsiyetler, başka zihinsel koordinatlar doğurmak suretiyle çoğalmaya, genişlemeye bırakır. O süre anlamlandırmaların kurulu düzenine zıt yaratıcı süreçlerin egemenliği kurulur.

Söz konusu olan, geleceğimizin oluşumlarına da bir ifade vermeye yetenekli duyu etkilerini, bedensel olmayan tesirleri ve soyut makineleri dolaşıma sokarak -sık sık şeytani diye nitelenen- bir mektup zevkini gerçekleştirmektir. Bu yüzden, başka bir gerçekliğe ilişkin bu yazınsal katalizin (hızlandırmanın) -erotik diye nitelendirilebilecek- boyutunun önemini kavramayı sadece çeşitli yazı türlerini ayırmak koşuluyla, ve bilhassa de hakikaten sapkınlığa fazlaca yakın olan “sevgiliye mektup” türüne ayrıcalıklı bir yer ayırarak başarabiliriz. Öyleki ki bu senaryo türünde, başlangıçta, sizin için neredeyse bilinmeyen olan ve sonunda onu alt üst edecek raddede baştan çıkardığınız ve uzaktan zincire vurduğunuz bir kadının mektupla ele geçirilmesi söz mevzusudur.


Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü Alıntıları – Sözleri

  • Kalbe iyi gelen her şeye iyi gelir.
    Onu yitirme..
  • “[… ] durmadan birbirimize dönüşüyoruz… nasıl oldu bilmiyorum, birden ateş alıyorsun… Yine sen bana, ben sana dönüşüyoruz, sonunda artık orada değilsin… Hiç benzemiyordun kendine, farklı, hortlak gibi bir şeye dönüştün, sanki tebeşirle karanlığa çizilmiştin…”
  • Bin dert var ,
    Bir sen ilaç.
  • Canı nereden yanıyorsa ,oradan değişiyor insan …
  • Felice için duyduğu aşkın başlangıcını damgalayan “mektup yazma çılgınlığı” aşamasında, Kafka ondan hakiki bir mektup seli almış olduğu bir düş görür (“Bir postacı bana iki taahhütlü mektup getiriyordu senden, her sabahleyin bir tane… Tanrım, esrarengiz mektuplardı bunlar! Zarflardan istediğim kadar yazılı sayfayı çekip alabiliyordum fakat zarflar asla boşalmıyordu. Kendimi bir merdivenin ortasında buluyordum ve zarflardan, kalan her
    şeyi çıkarmak istesem, bunun için… aslına bakarsanız
    okumuş olduklarımı basamaklara atmam
    gerekiyordu. Tüm merdiven baştan aşağıya
    öncesinden okunmuş bu sayfaların oluşturduğu
    kalınca bir tabakayla örtülüydü.”)
  • Gecenin ortasına ışık saçardı senin sesin.
    Şimdiyse her yer karanlık.
  • Felice Bauer ile karşılaşmasına kadar, Kafka’nın yazınsal tekniği, seyirsel sekansların şiirsel tarzında yankı verdirmeye yetenekli bazı yordamlara (procédé) indirgenir. Biri Felice için duyduğu aşk ve diğeri de bunun neticelerini üstüne almak mevzusundaki açık yetersizliği olan çifte farkına-varış onu edebiyat anlayışını derin şekilde değiştirmeye götürür. O süre yazıyla ilişkisini dönüştürme sürecine girer, ki onun bu deneyimin üstesinden gelmesine olmasa bile en azından ayakta kalmasına olanak tanır (bu dönem süresince, intihar düşüncesinin kafasından tam anlamıyla asla çıkmadığı biliniyor).
  • “Kendinle ilgili şeyleri detaylı yaz bana, bilhassa tasalarından söz et, aynı şekilde düşlerinden, istersen, uzaktan bile olsa, bunun bir anlamı var.”
  • Alışkanlıklarımdan bazılarının bozulduğunu görmek beni tedirgin ediyor ve tek ayrıcalığım birazcık güldürü oynamaktan ibaret.
  • Her şeyi yanlış yorumluyorsunuz,
    Suskunluğu bile.
  • Bin dert var, bir sen ilaç.
  • “Düşünüyorum da bu mektup benim beklediğim olması imkansız, o denli ince ki, sıska ve güvensiz harflerle bilinmeyen bir el tarafınca yazılmış. Ama onu açıyorum ve bütünüyle yazılı bir yığın yaprak çıkıyor içinden, hem de hepsi bilinmeyen bir el tarafınca yazılmış…”
  • Onu tanıyacaksınız muhakkak! Gözleri gece kuşlarına özgü mor halkalarla çevrili, kambur, zayıf mı zayıf. Fazla aydınlık! (Goethe’nin tam tersi). Fazla gürültü! Fark edilmeyi, vaka yaratmayı kesinlikle istemiyordu bir tek yazma hazzı adına.. O da artık olsa olsa kendisi için!
  • Düşte benzer biçimde yaşıyorduysa, hem de yazdığı benzer biçimde düşlüyordu da..


Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü İncelemesi – Kişisel Yorumlar

…fakat daha da derinlerde şeytani bir varlıktın: “Düşte benzer biçimde yaşıyorduysa, hem de yazdığı benzer biçimde düşlüyordu da, öyleki ki yazınsal bir bukle onun gündelik gerçeklikleri ile düşsü imgeselliğini durmadan düğümlüyordu!”
Bugünlerde tesadüfen aklımda bulunan ve hepsine birden aynı gün denk gelip de aldığım kitapların arasından ‘Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü’. Eserin yazarı Felix Guattari Freud’un [Düşlerin Yorumu] başlıklı yapıtına ve görüşüne yüzeysel olarak değinip ‘Kafkacı yaklaşım’a geçiş yapmış ve farkındalığına değinmiştir.
[*Kafka’nın 65 düşü üstüne çalışmada, Guattari’nin bir yorumsamaya tabi kılarak yorumladığı bir Kafka külliyatının beşinci bileşenini görmemek gerekir. Tersine, bu şaşırtıcı metinde, Guattari, çoğalıp artan bu düşleri gözler ve ilkbaharın sonunda, bambu filizlerinin, bir sürü “tekillik noktası”ndan belirişini ve boy atışını, bunların, görünmez hızla bölünüp çoğalan, ve esas itibariyle erişilmez yer altı köksapından yaşam bulmasını belli belirsiz bilinçli olarak izleyen bir bahçıvan oynar. Guattari, şizo patlamanın, bundan böyle artık tek olmayan… ve bu yüzden de yazara sahip olamayacak “Kafka” külliyatını kucaklama girişiminin tanığı ve aktörüdür.]
Guattari Kafka’nın mektupları ve günlüğünde anlattığı düşlerinin üstünde durup bunların eserlerine iyi mi yansıdığını ve yaşamıyla bağlantılarını inceleyip yorumlamıştır ki Kafka’nın eserlerinde de benim ilgimi fazlasıyla çekmişti rüyaları. Yazarın Kitapta bilhassa Franz’ın Felice’ye yazdığı mektuplara ve ilişkisine değinmesi beni sevindiren kısım oldu şundan dolayı Felice’nin gölgede bırakıldığı düşüncesindeyim…
Franz bilhassa Felice ile mektuplaşmalarında düşleri fazlaca fazla söz mevzusudur.
[* Mektuplarda düşler çok fazla söz konusu ediliyorsa eğer, düşlerde de mektuplar çok fazla söz konusudur. Düşlerde sık sık birbirlerine bağlanan üç ipucu bulunur: bir mektup akışı/bolluğu; bir makinenin hatırlanması; bir ya da birçok genç kız.]
(Peki nedir bu düşlerdeki üç ip ucu? Biraz kitabın doğrultusunda bu ip uçları üstünde duralım. Eğer Kafka’nın yazdığı mektupları okuduysanız bilhassa nişanlısı Felice’ye yazdıklarında görmüş olduğu rüyalara sıkça değinmiştir. Kimi süre ızdıraptan başka bir şey olmayan mektuplar Franz’ın yaşamının temel parçasıdır. Hayatınızda çokça yer kaplayan şeyler düşlerinizde de o aşama yer edinmiştir aslına bakarsak. Gelgelelim 1.ip ucumuza (mektup akışı/bolluğu) özelikle Felice’ye Mektuplar’da Franz fazlaca sitemkardır devamlı sevilmiş olduğu hanımdan doyumsuzca mektup ister, kimi süre bu mektup akışı onun istediği doğrultusunda ilerlemez ve işte o süre Kafka’nın düşüncelerini salgın eder bekleyiş ve şüpheler… bu da onun rüyalarına yansıyacaktır elbet şundan dolayı şuur bir girdap gibidir devamlı içine alacaktır gününüze ve düşüncelerinize dair parçaları. 2.ip ucumuz(bir makinanın hatırlanması) nedir peki bu makina? Kimi süre bir işkence aleti, kimi süre bir postacı, kimi süre telgraf kimi zamanda bir aracıdır mektupların erişmesi için sahibine… Ve düşlerde Franz didinip duracaktır onları ulaştırmak için.
3.ip ucumuz ise “birçok genç kız” bu kızlar bir çok kez aracıdırlar mektupların Franz’a ulaşmasında( kimi zaman kız kardeşi Ottla, kimi zaman bir hizmetçi, yazan Sevgili Felice ve Milena…) ve netice olarak düşlerde rol alacak bir sürü genç kız.)
***
Kitapta yorumlanan düşlerin derinlerine indiğimizde onların temelinde Franz’ın yaşamında yer edinen kişilerle ilişkileri ve bu ilişkilerin tesirleri yatmaktadır. Bunlar bir tek düşlere değil Kafka’nın eserlerine de yansımıştır. (Mesela Dava’ da Kafka’nın Felice ile kurduğu birlikteliğin izleri yansır bizlere yada Şato kitabı Milena ile özdeştirilmiştir.)
Kafka’nın bu garip düşlerinden babasıyla ve Milena ile ilgili olana değinmek isterim.
– kafka’nın ağzından aktaralım: “babamın adeta kuş benzer biçimde çevik adımlarla çıkmaya başladığı fazlaca dik bir duvar yükseliyor, duvarı çıkarken babamın bacakları adeta havada uçuyordu [… ] yukarıya sadece büyük bir zahmetle, emekleyerek, altımdaki duvar gittikçe daha da dikleşiyormuş benzer biçimde sık sık geriye kayarak tırmanabildim. sonrasında işin tatsız yanı, duvarın insan pisliğiyle dolu olmasıydı, yumak yumak topaklar üstüme yapışıp kalıyordu.”
(Franz’ın bu rüyasında Baba’ya Mektup kitabında basettiğim ilişkilerindeki zıtlığı yansıttığını düşünüyorum. Franz hep babasını kendinden fiziken üstün bulmuştur hatta bu mevzuda ona duyduğu hayranlık Baba’ya mektupta karşımıza çıkar. Bu rüyadada Franz kendini devamlı tanımladığı haliyle karşımızda kuvvetsiz ,arka plandadır babasına bakılırsa. Ve baba-dışkı kavramları örtüştürülmüştür.)
-milena ile ilgili bir düşü de gene kendi dilinden verelim: “yan yana oturuyoruz… sen itiyorsun beni, fakat kızmadan, gülerek”…bu rüya, kafka-milena ilişkisini azca fazlaca bilenler için onların ilişkisinin özeti niteliğindedir.
– [… ] durmadan birbirimize dönüşüyoruz [… ] na­sıl oldu bilmiyorum, birden ateş alıyorsun [… ] Yine sen bana, ben sana dönüşüyoruz, sonunda artık orada değilsin [… ] Hiç benzemiyordun kendine, değişik, hortlak benzer biçimde bir şeye dönüştün, sanki tebeşirle karanlığa çizilmiştin.
( Özneler arası dönüşüm)
***
Kitapta Guattri düş yorumlamalarından sonrasında “Kafkavari”, “Kafka tesiri” kavramlarının üstünde durmuştur ve kitabın son bölümünde de yazarın ‘ Bir Kafka Filmi Tasarısı’na yer verilmiştir bu bölümde yazarın 1980’li yıllarda Kafka’nın yapıtlarından yola çıkarak çekmek istediği filmle ilgili karalamalarına(taslağına) denk geliyoruz.
(* Bugün Kafkacılığı Kafka’nın yapıtları üstünden mi aydınlatmaya çalışmalıyız, yoksa tersine Kafka’nın yapıt­larının şifresini Kafkacılığın ışığında mı çözmeyi denemeliyiz? Ama kuşkusuz bu iki yol birbirini tamamlamaktadır.)
Eserin Kafka’nın daha iyi anlaşılmasını sağlayacak kitaplardan biri bulunduğunu düşünüyorum(öneriyorum) ve okumak isteyen her insana iyi okumalar arzuluyorum… (Berf)

Felix Guattari’nin aşmış eseri.
Kafka’nın hangi kitabını okursak okuyalım hayal yaşamına dalıp gitme durumunu yaşamamak mümkün değil. Her insan, yaşadıkları özelinde Kafka ile beraber o karanlık bölgesine iniveriyor. İşte Guattari de Kafka’nın bu kendine özgü hususi durumunun gerisindeki sebepleri merak ediyor.
Guattari için de bir kaç şey söylemeden geçmemek gerek diye düşünüyorum. 68 Kuşağı militanlığını saymazsak, kendisi Freud psikanalizi üstüne neredeyse tüm yaşamını geçirmiş olan düşünürdür. Oedipus kompleksi temelli kuramı çürüterek ve antikapitalist bir duruşla yeni bir psikoekonomik alanın önünü açan ‘hususi’ bir isimdir.
Guattari, Kafka’nın bir fazlaca eserinde yer verdiği düşlerini Freud psikanalizi kapsamında incelemektedir. Bilhassa rüya analizi tekniği benzer biçimde tartışmalı bir mevzu üstünden Kafka okuması yapmaktadır yazarımız.
Guattari bu! Yememiş içmemiş Kafka’nın tüm eserlerini okuyup, içeriğindeki düşleri ayıklamış ve sonunda Kafka’nın Altmış Beş Düşü’nü ortaya çıkarmıştır. Oldukça güzel bir imgeleri, tekrarlı vakaları ve hayatıyla eserleri arasındaki bağları muhteşem bir halde ortaya koymuş.
Kitabın son bölümünde Kafka filmi senaryo ve senaryosuna dair teknikleri ele almış yazarımız.Öyleki sanıyorum ki dünya beyaz perde geçmişine damga vuracak bir film olabilirdi sadece yarım kalan bir hikayedir bu kısmı. Bitirilememiştir malesef. Son kısım birazcık karmaşık bundan dolayı… Ancak yapıt bir tüm olarak çok önemli. (Uğur De Molinari)

Kafka’nın eserleri bir tüm olarak mı incelenmeli yoksa parça parça mı?
Kafka ayrıntılarda mı saklı? Cümlelerde…
Felix Guattari’nin Kafka’nın düşlerinde gezdiğini gördüğümüz bu kitap; O’nun düş emek verme anlayışından, mektup-genç kız-makine üçlüsüne kadar pek fazlaca mevzuya değiniyor.
Kitap Kafka’nın aslına bakarsak neyi düşlediğini anlamaya çalışıyor. Kafka ve mektupları, davası, şatosu bizlere kitabın başından sonuna kadar birlikte rol alıyor.
Guattari, kitabın sonunda Kafka’nın kitaplarını bir film senaryosuna dönüştürüyor.
İncelemelerinden büyük keyif alacağınız bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Keyifli okumalar… (Nazlı Dursun)


Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü PDF indirme linki var mı?


Felix Guattari – Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Felix Guattari Kimdir?

Pierre-Félix Guattari; (d. 30 Nisan 1930 – ö. 29 Ağustos 1992), Fransız politik aktivist, psikanalist ve felsefeci. Gilles Deleuze ile birlikte kapitalizm ve şizofreni altbaşlığı ile yazdıkları L’Anti-Œdipe (1972) ve Mille Plateaux (1980) çalışmalarında arzuyu üretken bir etkinlik olarak görmeleri ve oluş, vaka, fark benzer biçimde felsefe tarihinin süregiden problemlerine ilişkin çarpıcı açılımlar getirmeleri itibariyle, bilhassa modern politika felsefesi ile Freudcu ve Lacancı ruh çözümü açısından mühim eleştiriler sunmuşlardır. Tek başına koyulduğu çalışmalarında şizoanaliz, özneleşme süreçleri ve ekolojiye ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştur.


Felix Guattari Kitapları – Eserleri

  • Felsefe Nedir?
  • Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü
  • Kafka
  • Anti-Ödipus
  • Nakaratlar
  • Kapitalizm Ve Şizofreni 1
  • Kapitalizm ve Şizofreni-2
  • Bizim Gibi Komünistler
  • Kafka: Minör Bir Edebiyat İçin
  • Üç Ekoloji
  • Kaçış Çizgileri
  • Moleküler Devrim
  • Kaozmos Etik-Estetik Bir Paradigma


Felix Guattari Alıntıları – Sözleri

  • Etkin olmaksızın gerçek, soyuta kaçmaksızın ideal olandır kavram… (Felsefe Nedir?)
  • “Tabii ki tüm yaşam bir yıkım sürecidir.” (Kapitalizm ve Şizofreni-2)
  • Ruh irtifası, orada ve buradanın şıppadanak koşuluyla, cesaret edersem, birkaç tahtakurusu, oh çekme zamanı, her yanda aklına geleni tekrarlamak suretiyle kendini dağıtmadan. Sen yasa. Düşlerin dengesi. Neye yarar. Senden kopamazsam. (Nakaratlar)
  • Gregor hamamböceği olur, yalnızca babasından kaçmak için değil, daha fazlaca, babasının çıkış bulamadığı yerde bir çıkış bulmak için, müdürden, ticaretten ve bürokratlardan kaçmak için, sesin uğuldamaktan başka bir şey yapmadığı bu bölgeye ulaşmak için. (Kafka: Minör Bir Edebiyat İçin)
  • Mahkûm hükmü yara bereleriyle söker.. (Kafka)
  • Sendikalar, klasik sol partiler modernist kapitalizm tarafınca manipüle edilmelerine ve etkisizleştirilmelerine sonsuza dek izin mi verecek, yoksa kendilerini köklü bir halde dönüştürecekler mi? (Moleküler Devrim)
  • Politika bugün, ölü yapıların tüm canlı üretim alanları üstündeki tahakkümünün ifadesinden başka bir şey değildir. (Bizim Gibi Komünistler)
  • Kafka Felice’ye kendini, kana gereksinim duyan, muhteşem zayıf biri olarak betimlerken ne utanç duymakta ne de latife yapmaktadır (“yüreğim o denli zayıf ki, kanı bacaklarıma kadar taşıyamıyor”). Kafka-Drakula, kaçış çizgisini odasında, yatağında ve uzakçıl güç kaynağını da, mektupların kendisine taşıdıklarında bulur. Yalnızca iki şeyden korkar, ailenin haçı ve evliliğin sarımsağı. Mektuplar ona kan getirmeli ve kan da yaratma gücü vermelidir. Ne hanımdan gelecek bir esini ne de anne himayesini arar, aramış olduğu tek şey yazmak için lüzumlu fizyolojik güçtür. Edebi yaratımın “şeytanın hizmetlerinin karşılığı” bulunduğunu söyler. Kafka, zayıf, iştahsız gövdesinden utanç duymaz, utanç duyarmış benzer biçimde yapar. (Kafka)
  • Geçmişi bırakmadan ilerlemek, bir prangayı sürüklemeye benzer…. Hepimiz suçluyuz ;yaşamı dolu dolu yaşamamanın büyük suçu. (Anti-Ödipus)
  • Kapitalist üretim ilişkileri bir tek büyük toplumsal gruplar düzeyine yerleşmekle yetinemez; üretici-tüketici bir kişi türünü daha beşikten itibaren şekillendirmeye adım atar. Baskı süreçlerinin molekülerleşmesi ve netice olarak, arzu mikropolitikası perspektifi, fikirlerin evrimine değil, maddi süreçlerin dönüşümüne, ister toplumsal üretim olsun ister arzulayan üretim, tüm üretim biçimlerinin yersizyurtsuzlaşmasına bağlıdır. (Moleküler Devrim)
  • Yaşam, keyifsizliğin de ötesinde, anlamsızlık batağından çıkmak için hiçbir şansı ol­maksızın, mutsuzluğa, sıkıntıya ve monotonluğa gömülüyor. İle­tişim -konuşma, söyleşi, latife, hatta komplo- kitle kontakt araçla­rının “söylemi” tarafınca tümüyle kuşatılmış durumda. Kişiler arası ilişkiler de aynı şekilde bozulmuş halde ve artık kayıtsızlık, ikiyüzlü bir tiksinti ve kendinden nefret etme ile tanımlanmakta -tek bir cümleyle, çoğumuz samimiyetsizlik illetine tutulduk. (Bizim Gibi Komünistler)
  • nietzsche’nin “insanoğlunun ölümü” teması, insanlığın yok olması demek değildir, tersine insanoğlunun bir makina-oluşa girmesi anlamına gelir. (Üç Ekoloji)
  • Suçluluk, dışarıdan gelen ve yalnızca zayıf bir ruhu yakalayan, yalnızca onu avına düşüren bir yargı sözcesinden ibarettir. (Kafka: Minör Bir Edebiyat İçin)
  • Senin kaçış çizgin hangisi? Direncini kaybediyor musun? Direncini kaybedecek misin? Yersizyurdsuzlaşıyor musun? Hangi çizgiyi kırıyorsun, figürsüz ve sembolsüz hangisini uzatıyorsun yada tekrardan ele alıyorsun? (Kapitalizm ve Şizofreni-2)
  • Canı nereden yanıyorsa ,oradan değişiyor insan … (Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü)
  • Bilinçdışında keşfedecek hiçbir şey yoktur. Bilinçdışını inşa etmek gerekir. (Moleküler Devrim)
  • Neden gündelik yaşam korku ve nefretle titriyor? Bu korku, Hobbes’un tarif etmiş olduğu tabiat durumu,her insanın her insana karşı savaşının bilindik bahanesi, iktidar tutkusuyla parçalanan bireysel istekler değildir. Tersine, şu an haiz olduğumuz şey, savunmasızlaştıran, korkulu bir dehşet ile her akla sızan, aşkın fakat gerçekte insan yapımı bir korkudur. Aslında, umudun kendisi, bu umutsuz, şanssız, gri dünyayı terk etmiştir. Yaşam, keyifsizliğin de ötesinde, anlamsızlık batağından çıkmak için hiçbir şansı olmaksızın, mutsuzluğa, sıkıntıya ve monotonluğa gömülüyor. İletişim -konuşma, söyleşi, latife, hatta komplo- kitle kontakt araçlarının “söylemi” tarafınca tümüyle kuşatılmış durumda. Kişiler arası ilişkiler de aynı şekilde bozulmuş halde ve artık kayıtsızlık, ikiyüzlü bir tiksinti ve kendinden nefret etme ile tanımlanmakta tek bir cümleyle, çoğumuz samimiyetsizlik illetine tutulduk. (Bizim Gibi Komünistler)
  • Birleşmek (evlilik anlamında). Planlanmış belirlenmiş alanların tüm bir oyunudur. Bir oluşumuz değil geleceğimiz vardır .. (Kapitalizm ve Şizofreni-2)
  • Felice Bauer ile karşılaşmasına kadar, Kafka’nın yazınsal tekniği, seyirsel sekansların şiirsel tarzında yankı verdirmeye yetenekli bazı yordamlara (procédé) indirgenir. Biri Felice için duyduğu aşk ve diğeri de bunun neticelerini üstüne almak mevzusundaki açık yetersizliği olan çifte farkına-varış onu edebiyat anlayışını derin şekilde değiştirmeye götürür. O süre yazıyla ilişkisini dönüştürme sürecine girer, ki onun bu deneyimin üstesinden gelmesine olmasa bile en azından ayakta kalmasına olanak tanır (bu dönem süresince, intihar düşüncesinin kafasından tam anlamıyla asla çıkmadığı biliniyor). (Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü)
  • İnsanları öldürmek, hapse tıkmak iğrenç bir şey, fakat netice olarak, yaşlılara ya da gettolarda yaşayan insanlara, hayvan benzer biçimde çalışanlara layık görülen yazgı, hatta kimi çiftler içinde, kimi ailelerde varlığını sürdüren tiranlık mikroiklimi de aynı seviyede iğrençtir! (Moleküler Devrim)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş