Eğitim

Çokluk – M. Hardt Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Çokluk – M. Hardt Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Çokluk kimin eseri? Çokluk kitabının yazarı kimdir? Çokluk konusu ve anafikri nedir? Çokluk kitabı ne konu alıyor? Çokluk PDF indirme linki var mı? Çokluk kitabının yazarı M. Hardt kimdir? İşte Çokluk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Antonio Negri

Yazar: M. Hardt

Çevirmen: Barış Yıldırım

Orijinal Adı: Multitude

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755394336

Sayfa Sayısı: 384


Çokluk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hardt ve Negri’nin İmparatorluk’u yayımlandığında, dünyadaki muhalif güçler uzun yılların ataletini yeni yeni kırmaya, küresel egemenliğin bu yeni biçimini sorgulamaya başlıyordu. Kitapta yazarlar, buyuruculuk teriminin artık günümüzü açıklayamadığını, bunun yerine millet-devletler kadar ulusüstü kurum, şirket ve STK’ları da içeren, her yere yayılan bir emperyal ağın var bulunduğunu savundular; bu yeni egemenlik biçimi karşısında ulusal ve mahalli eksenli direnişlerin etkisiz kaldığını söyleyip yeni bir enternasyonalizm önerdiler. İmparatorluk’un tamamlayıcısı niteliğindeki Çokluk, Seattle’dan Irak Savaşı protestolarına kadar bu önerinin pratikte denenmiş olduğu, birçok toplumsal eylemi ve meydan okudukları küresel devamlı cenk halini açıklıyor, bir savaşım perspektifi çiziyor.Artık düşmanı ve alanı belirsiz olan, devamlı bir küresel cenk hali içinde yaşıyoruz. Bu durum yaşamın her alanına yayılıp, demokrasinin sınırsız askıya alınmasına zemin hazırladı. Bu cenk temelinde kurulan yeni sömürü ve ekonomik aşama topografyasının hatları, ulusal sınırların ötesinde belirginleşiyor: Küresel bir Apartheid düzenine giriyoruz; azınlığın zenginliği, çoğunluğun emeği ve yoksulluğu yardımıyla sürüyor. Oysa son yıllardaki direniş dalgasının gösterdiği benzer biçimde, küreselleşme bununla birlikte, ülkeler ve kıtalar süresince uzanan sayısız ortaklaşma biçimine de yaşam verdi. Farklı değişik emek biçimleri tekilliklerini korudukları halde, beraber ortak zeminler geliştiriyorlar ve bunlar her tür üretimin koşulu haline geliyor. Tekillikler, bu ortak payda temelinde etkileşiyor, farklılıklarından vazgeçmeden bir araya geliyor. Çokluk, işte bu tekillik ve ortaklık dinamiğinden doğan öznelliktir. Çokluk ne “halk” benzer biçimde türdeş bir tüm, ne de “kitleler” benzer biçimde parçalı bir yapıdır. Tekilliklerin hareketi, küresel paracı hiyerarşiler için devamlı bir tehdit artık. Onlar bariyerleri aşıyor, duvarların altını oyan bağlantı tünelleri kazıyor; yaratıcılık çizgilerinin her kesişiminde, toplumsal öznellikler daha melez, alaca hale geliyor, kontrolün tektipleştirici gücünden uzaklaşıyor. Özdeşlikler olmaktan çıkıp tekillikler oluyorlar. Etkileşip karışan diller tek ve birleşik bir dil değil, bu tekillikler çokluğunun bağrında ortak bir güç yaratıyor. Bu ağ tipi yeni örgütlenmeyi idrak etmek için yazarlar, geçmişin merkezi örgütlerinden gerilla hareketlerine, sonrasında da alternatif küreselleşme mücadelesine uzanan bir soykütüğü çıkarıyor ve örgütlenme biçimlerinin iyi mi gittikçe demokratik ve açık hale geldiğini gösteriyor.Rüzgarı, denizi ve toprağı boyunduruk altına alamazsınız: Çokluk da emperyal egemenliğin elinden devamlı kayar, şundan dolayı siyasal bir yapının doktriner, hiyerarşik ve disipliner organlarına tamamen hapsedilemez. Tarihte ilk kez mutlak demokrasi olanaklı hale geldi, her tür egemenlik biçimini yok etmek mümkün artık. Bu olanağı gerçekleştirmekse çokluğun projesi…


Çokluk Alıntıları – Sözleri

  • Demokrasi fikrinin 18. yüzyılda yine ortaya çıkıp yaygınlaşması demokrasiye karşı bir korkuyla beraber var olmuştur. Bu korku farklılıklardan oluşur, kısaca bir topluluğun yönetime katılabilmesinin yegane koşulu birlik olmalarıdır.
  • Küreselleşme süreçleri artık yalnız bir olgu değil; bununla birlikte tek bir millet-üstü politik figürü tasarlama yönündeki tüzel tanımların bir deposudur.
  • İnsan hayatta suların yükseldiği anı iyi kollamalı;
    O an ulaştığında davranıp denize açılırsan,
    Yolun sonunda emeline erişirsin.
    Ama fırsatı kaçırdın mı, yaşam yolculuğun
    Hep sığ sularda sorun içinde geçer.
  • Biyopolitik üretim, topluma içkindir ve ortaklaşa emek biçimleri vesilesiyle toplumsal ilişkileri ve biçimleri üretir.
  • Temsilcilerin temsil edilenlere dair detaylı bir informasyon sahibi olması koşul değildir; aslolan mühim olan, ‘toplumun ortak yararının nereden geçtiğini görecek zekâya ve bu yararın peşine düşecek erdeme haiz adamları yönetici yapmaktır.’
  • Kendisini küresel demokrasi havarisi duyuru eden Amerika Birleşik Devletleri’nde bile, seçim sistemi benzer biçimde temel önemdeki kurumlar sorgulanmakta ve dünyanın birçok bölgesinde benzeri demokratik yönetim sistemleri de görüntüden ibarettir.
  • Siyasal aktivizmin, derslik mücadelesinin ve devrimci örgütlenmenin kimi biçimlerinin zamanının artık geçtiğini ve işe yaramaz hale geldiğini belirtelim.
    Bu biçimlerin kimisi taktik ve stratejik hatalar sebebiyle geçersiz kalırken kimisi de isyan bastırma hamleleri sonucunda etkisiz hale geldi; fakat bunların ölümünün daha mühim bir sebebi bizzat ”çokluğun” geçirdiği dönüşümdür.
  • Mevcut koşullarda cenk tüm ulusları, hatta lafta demokrasiye en bağlı olanları bile, otoriter ve totaliter bir konuma itiyor…
  • Çokluğun ekonomik, toplumsal ve siyasal öz-örgütlenmesi hükümdarın rolünü ortadan kaldırıyor. Siyasetin yegane alanı olmaktan çıkan egemenlik, çokluk tarafınca siyasetten de kovuluyor. Nihayet çokluğun kendisini yönetmesi ile beraber, demokrasi mümkün hale geliyor.
  • Küreselleşme süreçleri artık yalnız bir olgu değil; bununla birlikte tek bir millet-üstü politik figürü tasarlama yönündeki tüzel tanımların bir deposudur.


Çokluk İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Günümüz ve gelecek toplumlarının niteliği ve yapısı üstüne kaleme alınmış en kayda kıymet kitaplardan biri. İçeriği bağlamında kim bilir en iyisi.
20. yüzyılın işçi sınıfı ve halk kavramıyla sembolize edilen kitlelerin artık ”çokluk” haline dönüşmesini, hem ekonomik hem siyasal hem toplumsal faktörleri ele alarak açıklamış Negri ve Hardt.
Herhangi bir kimlik, ilinti, ekonomik derslik, renk, cins, tür ayırt etmeksizin; halk ve işçi sınıfı olarak nitelendirilerek oldukça sınırlandırılan ve kitlelerin aslına bakarsak oldukça azca kısmına hitap eden bu söylemlerin geçerliliğini yitirdiğini ve artık dünya genelinde çokluk teriminin kitleleri en geniş anlamıyla tanımlayıp, kapsadığını iddia etmektedirler. Buradan hareketle, dünyanın da artık bir parselize edilmiş krallık haline dönüştüğünü, bu krallık içinde yaşayan kitlelerin adının da en objektif haliyle çokluk olduğu öne sürülmüş. Oldukça tutarlı bir iddia bu. Hem yeni bir şey söylemesi açısından hem de yaşanılanların karşılığının tam olarak verilmesi açısından.
Fiili örneklerle kitabı anlatmak gerekirse şunu söyler Negri, devrim olgusu artık 20. yüzyılda kalmış olan bir olgudur. Günümüzde üretim şekilleri ve ekonomik yönetim şekilleri değiştiğinden eylemlilik de değişmiştir der. Artık devrim savaşları yerini halk isyanlarına bırakmış ve dünya genelinde herhangi bir üst denetim olmaksızın spontane gelişen bu eylemlilikler ekonomik üretim politikalarının ne denli değiştiğini ve öznelleştiğini ortaya koymaktadır der. Vatanımızda de seyahat parkı direnişiyle ortaya çıkan ve bu spontane oluşan protesto ağlarına baktığımızda Negri’nin haklılığı ortaya çıkıyor.
Artık bir krallık altında yaşıyoruz. ve eylemliliklerimiz tamamen buna karşılık. Bu sebeple her fiil ”kral çıplak” demenin diğeri şekli durumunda.
Oldukça dolu ve yeni şeyler söylemesi açısından ilgi çekici bir kitap. Keyifli okumalar dilerim. (Uğur De Molinari)


Çokluk PDF indirme linki var mı?


M. Hardt – Çokluk kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Çokluk PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı M. Hardt Kimdir?

Michael Hardt, amerikalı edebiyat kuramcısı ve entelektüel. Hâlen Duke Üniversitesi’nde edebiyat profesörlüğü yapmaktadır.1993 senesindeGilles Deleuze (Gilles Deleuze:An Apprenticeship in Pholosophy) üstüne kendi yazdığı kitabının haricinde, Antonio Negri ile beraber (Labor of Dionysus ve Empiere) benzer biçimde ortak emek harcamaları bulunmaktadır.Ayrıca Paolo Virno ile 1996’da (Radikal Tought in Italy) ve Kathi Weeks ile 2000 senesinde (The Jameson Reader) ortak emek harcamalar yapmıştır. 20. yüzyıl edebiyatın da modernizm ve realizm üstüne emek harcamaları devam etmektedir. Siyasl kuram alanında Negri ile beraber yeni durum icinde dünyanın tekrardan kavranışı ve değiştirilemsi ile ilgili bir konumda durmakta, yalnızca bu yeni durumların değerlendirilmesinde geleneksel sol-muhalif konumlardan ayrı yönelimler göstermektedir.Foucault’un, bilhassa iktidar çözümlemeleri bağlamında, ikilinin emek harcamaları üstünde belirgin bir tesiri olduğu görülmektedir. İkili biyoiktidarkavramını tekrardan kullanıma sokmaktadır.Postmodern durum içinden bir karşı fikir geliştirme arayışı içinde oldukları söylenebilir.

Türkçedeki kitapları

İmparatorluk, çeviren:Abdullah Yılmaz, Ayrıntı Yayınları.

İtalya’da Radikal Fikir ve Kurucu Politika, çeviren:Sinem Özer, Otonom Yayınları.

Çokluk, çeviren:Barış Yıldırım, Otonom yayınları.

Gilles Deleuze: Felsefede Bir Çıraklık, çeviren: İsmail Öğretir & Ali Utku, Otonom Yayınları.


M. Hardt Kitapları – Eserleri

  • Çokluk
  • Ortak Zenginlik


M. Hardt Alıntıları – Sözleri

  • Mevcut koşullarda cenk tüm ulusları, hatta lafta demokrasiye en bağlı olanları bile, otoriter ve totaliter bir konuma itiyor… (Çokluk)
  • İnsan hayatta suların yükseldiği anı iyi kollamalı;
    O an ulaştığında davranıp denize açılırsan,
    Yolun sonunda emeline erişirsin.
    Ama fırsatı kaçırdın mı, yaşam yolculuğun
    Hep sığ sularda sorun içinde geçer. (Çokluk)
  • Kendisini küresel demokrasi havarisi duyuru eden Amerika Birleşik Devletleri’nde bile, seçim sistemi benzer biçimde temel önemdeki kurumlar sorgulanmakta ve dünyanın birçok bölgesinde benzeri demokratik yönetim sistemleri de görüntüden ibarettir. (Çokluk)
  • Küreselleşme süreçleri artık yalnız bir olgu değil; bununla birlikte tek bir millet-üstü politik figürü tasarlama yönündeki tüzel tanımların bir deposudur. (Çokluk)
  • Siyasal aktivizmin, derslik mücadelesinin ve devrimci örgütlenmenin kimi biçimlerinin zamanının artık geçtiğini ve işe yaramaz hale geldiğini belirtelim.
    Bu biçimlerin kimisi taktik ve stratejik hatalar sebebiyle geçersiz kalırken kimisi de isyan bastırma hamleleri sonucunda etkisiz hale geldi; fakat bunların ölümünün daha mühim bir sebebi bizzat ”çokluğun” geçirdiği dönüşümdür. (Çokluk)
  • “politikanın tüm temeli yoksul ve varlıklı arasındaki mücadeledir” ya da daha doğrusu der Ranciere, ortak varlığın yönetiminde oranı olmayanlarla onu denetim edenler arasındaki mücadeledir…” (Ortak Zenginlik)
  • Sermaye de kendi kurallarını, kısaca toplumsal yaşamı şekillendiren ve hiyerarşik yapıları ve tahakküm biçimlerini naturel ve mecburi gösteren iktisat kurallarını dayatan, gayri kişisel bir egemenlik biçimi olarak işlev görür. Bir azınlığın elinde yoğunlaşmış mülkiyetin gücü, çoğunluğun yaşamını sürdürebilmek için emek enerjisini satma ihtiyacı, küresel nüfusun geniş kesimlerinin bu sömürü devrelerinden bile dışlanması benzer biçimde paracı toplumun temel unsurları birer a priori olarak işlev görür. O şekilde normalleştirilmiş ve kullandığı güç öylesine kişisellikten arındırılmıştır ki bunu sertlik olarak kabul etmek bile güçtür. Kapitalist konrol ve sömürü ilk olarak dışsal bir egemen iktidara değil; görünmez içselleştirilmiş yasalara dayanır. (Ortak Zenginlik)
  • Genellikle hepimiz, yoksuldan nefret edermiş benzer biçimde gözükür. Tiksintilerini çoğu zaman sanki yoksulluk içsel bir başarısızlığın işaretiymiş benzer biçimde etik terimlerle dışavuran yada kimi zaman bu tiksintiyi acıma ve şefkat terimleriyle maskeleyen zenginler, yoksuldan kesinlikle nefret eder. Hatta çok da fazla yoksul olmayanlar bile, kısmen yakında olabileceklerinin bir görüntüsünü onlarda gördükleri için yoksuldan nefret eder. Yoksuldan nefretin değişik formlarının arkasında yatan şey korkudur şundan dolayı yoksul iyelik için direkt bir tehdit teşkil eder; şundan dolayı yoksul, yalnız zenginlikten yoksun değildir, hatta zenginliği çalmakta tıpkı roman kahramanı Jean Valjean benzer biçimde haklı olabilecek biri de değildir, o bununla birlikte iyelik cumhuriyetinin altını oyabilme ve onu devirebilme gücüne de haizdir. (Ortak Zenginlik)
  • Demokrasi fikrinin 18. yüzyılda yine ortaya çıkıp yaygınlaşması demokrasiye karşı bir korkuyla beraber var olmuştur. Bu korku farklılıklardan oluşur, kısaca bir topluluğun yönetime katılabilmesinin yegane koşulu birlik olmalarıdır. (Çokluk)
  • “Barışçıl olanlara güç ver..” (Ortak Zenginlik)
  • Biyopolitik üretim, topluma içkindir ve ortaklaşa emek biçimleri vesilesiyle toplumsal ilişkileri ve biçimleri üretir. (Çokluk)
  • Küreselleşme süreçleri artık yalnız bir olgu değil; bununla birlikte tek bir millet-üstü politik figürü tasarlama yönündeki tüzel tanımların bir deposudur. (Çokluk)
  • Temsilcilerin temsil edilenlere dair detaylı bir informasyon sahibi olması koşul değildir; aslolan mühim olan, ‘toplumun ortak yararının nereden geçtiğini görecek zekâya ve bu yararın peşine düşecek erdeme haiz adamları yönetici yapmaktır.’ (Çokluk)
  • Çokluğun ekonomik, toplumsal ve siyasal öz-örgütlenmesi hükümdarın rolünü ortadan kaldırıyor. Siyasetin yegane alanı olmaktan çıkan egemenlik, çokluk tarafınca siyasetten de kovuluyor. Nihayet çokluğun kendisini yönetmesi ile beraber, demokrasi mümkün hale geliyor. (Çokluk)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş