Kitap Künyesi

Yazar: Jennifer Royce

Yayın Evi: Ephesus Yayınları

İSBN: 9786055358792

Sayfa Sayısı: 573

Gözlerinin Esareti Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sevgiye aç bir hanımla… Kalbi buz tutmuş bir adam… Tutkuyu ortaya çıkardıklarında, dönüşü olmayan bir yola girmek zorunda bırakılırlar…

Küçüklüğünden beri aramış olduğu sevgiyi bulamayan Keira Destina’nın tek bir dileği vardı; kendisini hakikaten sevecek bir kalp. Babası tarafınca devamlı hor görülüp, sevgisiz ve korumasız bir yaşam devam eden Keira, şeytanla yapılan anlaşma sonucu Karanlıklar Lordu’nu öldürmeye kalkıştığında, yaşamının altüst olacağından habersizdi. Herkesin, önünde korkuyla titrediği Karanlıklar Lordu tarafınca tutsak alınan genç kız için artık hiçbir şey eskisi şeklinde olmayacaktı.

Karanlıklar Lordu Kayran için, bu namı almak {hiç de} kolay olmamıştı. Katıldığı tüm savaşlardan galibiyetle ayrılmış, düşmanlarının korkulu rüyası haline gelmişti. Karanlık ruhunun bir tek harp meydanlarında ışığa kavuştuğuna inanan bu adam, bir gece çadırına gizlice sızan, asil fakat hırçın bir güzelin ölümcül saldırısından kendisini korumak isterken, onu bekleyen sürprizin bilincinde değildi. Gözlerine ilk bakmış olduğu an, bu kızın tanımış olduğu tüm kadınlardan değişik bulunduğunu anlamıştı. Genç kızın öfkesinin ve cazibesinin ateşi Kayran’ın buz tutmuş, karanlıklar içindeki kalbini sarmıştı. Genç adam için artık tek bir gerçek vardı; bu asi güzel ona ilişik olmalıydı!

(Tanıtım Bülteninden)

Gözlerinin Esareti Alıntıları – Sözleri

• Gözlerinin esareti, bana sıcak bir yuva oldu. Asla azat edilmeyi dilemediğim gönüllü bir tutsaklık…
• Erkek, yüreğini hanımı için yuva haline getirmiyorsa,
  Yaşadıkları yer saray bile olsa
  Kadın kendini yabancı ve sığıntı şeklinde hissederdi.
• Savaş meydanı ölmek için koşulan bir yerdi.
  Ölümü sevmiş olarak, bilerek gelen savaşçılara istediklerini elinde Roya ile El Kayran verdi.

Gözlerinin Esareti İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Merhaba,
Gözlerinin Esareti sevgili Türk yazarımız Jennifer Royce’un okuduğum ilk kitabıydı. Tarihi romans türünde yazılmış en iyi aşk romanlarindan biridir. Kitap kalınca olmasına karşın süper ötesi bir üslupla yazılmış ki kısa sürede sıkılmadan okunabiliyor. Kuvvetli karakterler romanın içinde, adeta gözünüzün önündeymiş şeklinde canlanıyor ve hayal dünyanızı aydınlatıyor. Ben fazlaca beğendim bilhassa dönem kurgularını fazlaca sevdiğim için bu kitaba 10/ 10 verdim. Bu biçim kitap sevenlere okumaları şiddetle tavsiyemdir.
Sevgiler:) (Sevgi’nin Kitap Dünyası)

150605|| Kitabı internetten sipariş etmiştim. Kapağını beğendim, alıntı okudum, aklımda belli bir şeyler canlandı ve sepete ekledim. Yani yazarının Türk bulunduğunu -388. sayfaya geldiğimde kitaba ara verip yeniden açtığım sırada gözüme çarpan teşekkür kısmını görene dek- bilmiyordum. Kitapta garipsememe sebep olan şeyler o süre anlam kazanmıştır. Bir de aklımda birkaç yabancı yazar örneği vardı, belli bir beklenti içerisindeydim.
Ama sayfalar ilerledikçe beklentimi karşılamadı, gitgide hayal kırıklığına uğradım. Betimlemeler -benzetme hataları olsa da ve birbirini tekrarlasalar da- iyiydi diyebilirim. Karakterlerin birbirlerine olan hisleri belli bir doğrultuda ilerlemiyordu. Yazarın aşk değil fakat arkadaşlık ve aileyi daha iyi ifade ettiğini düşünüyorum. Daha Kayran ile Keira’ya anlam veremiyorken yan karakterlere geçilmesi -geçilmesi diyorum, araya serpilmesi yada iştirak etmesi değil- bir ihtimal vaka örgüsü olarak bir şey kaybetmese de duygu bütünlüğünü bir kere daha yıktı. Karakterlerin kişilikleri benziyordu, diyaloglar da pek çekici değildi. Bana bakılırsa durağan olan bir vaka örgüsüne bakılırsa fazlaca uzun bir kitaptı. Uzadıkça pozitif etkilerini yitirmeye başladı.
Fakat zararsız bir genelleme yaparsam son zamanlarda okumaya çalıştığım Türk yazarlar içinde en iyi başlangıç yapanlardan biri. Daha iyi olabilir. (Nur D.)

Elinizde Varsa Bekletmeden OKUYUN!!!: Annemin okumam için elime verdiği kitaplardan biriydi. Uzun süre okumamak için direnmiştim bundan dolayı ben çoğu zaman fantastik tür seven biriyim. Ama kitapsız kaldığım günlerin birinde ansızın elime alıp başladım. İyi ki de başlamışım bundan dolayı Keira şeklinde bir kuvvetli hanım baş karakter okumayalı fazlaca olmuştu. Kayran’ı da niçin sevdim hiçbir fikrim yok fakat bir halde tüm karakterler içime işledi.
Kitabın kalınca olmasını da fazlaca sevdim. Aslında iki değişik aşk hikayesi anlatılıyor ve iki kitap olarak basılabilirdi fakat tek kitap altında toplanması benim fazlaca daha çok hoşuma gitti.
Normalde bu türü okumayan biri olarak söyleyebilirim ki baş karakter kızımızı o denli fazlaca benimsemiştim ki (normalde kız karakterleri en kibar tabirle çocukça hareketler yaptıkları için sevmem fakat burada fazlaca güzel bir kural dışı oldu) yeri geldi güldüm, yeri geldi ağladım, yeri geldi kıza haksızlık yapanları dövmek istedim. O öfkeyi en derinlerde hissettim, tıpkı luğu ve hüznü hissettiğim şeklinde.
Ben de bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Hiç bir beklentim yokken başladığım bu kitap bana, hayatımdaki zor ve stresli süreçten geçmem için destek oldu diyebilirim.
Kayran (baş adam karakter) şu ana kadar gördüğüm en öfkeli, sevgisiz, kıskanç, ceberrüt ve pinti karakter. Yani benim nefret ettiğim herşey. Ve kitabın son yarısına kadar ondan tüm kalbimle nefret etmiş ve sövmüşken iyi mi kitabın sonlarına doğru Keira’ya olan sevgisinden bırakın kuşku duymayı, söylediklerine şapşal şapşal sırıtırken buldum kendimi, emin olun asla bilmiyorum.
İkinci aşk hikayesi esnasında her ne kadar birazcık sıkılsam da yazar keşke burayı yazmamış olsa demedim asla. Bu sebeple aslen Kayran’ı o sırada sevdim. Kendi arkadaşına ilişkisi için akıl verirken kitabın başındaki huysuz çocuğun yerini uysal bir ev adamı aldığını gördüm. Biraz kaba ve sadistçe olacak bir ihtimal fakat Keira için köpek şeklinde yerlerde yuvarlandığını görmek beni doyum etti. Kitabın başlangıcında yaptıkları beni her ne kadar rahatsız etse ve kızdırsa dahi bence bunun bedelini yeterince ödedi.
Gerçi benden kitabın son sahnesinde bir ekip argo söylemler yemedi değil fakat siz orasını bildiğiniz gibi aslına bakarsanız
Üçüncü tekil şahıs anlatımı olduğundan dolayı kitabın içine girip karakterleri benimseyebileceğimi asla düşünmemiştim fakat aniden oldu. Betimlemeler ve kullanılan üslup fazlaca yerindeydi. Ne fazla ne azca söz sanatıyla, vaka akışı ve karakterler arası ilişkilerin dengesiyle (bence ne vaka akışı fazlaca süratli olup beni boğmalı ne de karakterlerin ilişkileri olayların önüne geçmeli ve beni sıkmalı) su şeklinde akıp gitti. Ama bitirdiğimde hala tadını damağımda alabiliyordum kitabın. Okudum, kenara atayım diyebileceğim bir kitap değildi ve kesinlikle ikinciye okuyacağım.
Bu türü okumayı sevenler için tatminkar bir kitap olup olmadığını bilmiyorum bundan dolayı karşılaştırabileceğim başka bir kitap okumadım. Fakat benim için kesinlikle normalde okuduğum türe verdiğim kısa ve fazlaca hoş bir araydı. (Miss Ann)

Gözlerinin Esareti PDF indirme linki var mı?

Jennifer Royce – Gözlerinin Esareti kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Gözlerinin Esareti PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Jennifer Royce Kimdir?

Mersin’de doğup büyüyen Jennifer Royce, eşi ve iki çocuğuyla halen aynı şehirde yaşamaktadır. Derslik öğretmenliği yapmakta olan yazar, hobi olarak yazmaya başladığı zamanı aşk hikâyeleri ile kısa zamanda okurların gönlünde taht kurmuştur.

Jennifer Royce Kitapları – Eserleri

• Gözlerinin Esareti
• İntikamla Gelen
• Esir Yürek
• Zorba Aşık
• Aşka Tutsak
• İskoç Onuru
• Aşktan Kaçış
• Asil Serseri

Jennifer Royce Alıntıları – Sözleri

• “İnsanların kapalı kapılar ardında yaptıklarını her insanın gözü önünde yapanlar deli olarak yaftalanır.” (İskoç Onuru)
• “Geçmişin kördüğümünü çözmeden geleceğe dokunman mümkün değildir.. ” (Esir Yürek)
• “Konuşmasalar ve birbirlerini görmezden gelseler de aynı ortamda olduklarında bile aralarında dalgalanan ve cızırdayan bir akım vardı.Trisha’nın göz ardı etmiş olduğu bu akım , insanın bedeninden kendi bedenine doğru şimşek hızıyla ulaşıyor ve nefesini kesiyordu. Tanrı aşkına ,bu saçmalıktı! Onun şeklinde duyarsız bir adamdan etkileniyor olamazdı.” (Asil Serseri)
• “Ne o saraydan kız mı kaçırıyorsun, Hamlet?”
  Fahid yanından geçerken, “Opera ve tiyatroyu birbirine karıştırıyorsun, Cabir? Bir yalnız Hırçın Kız’ın kocasına karşı vardığında, alacağı ders oyununu sahneliyorum. Hamlet’le birazcık benzerliğim bulunduğunu itiraf edebilirim fakat…” (Esir Yürek)
• Genç insanın kuruyan dili, bir süre söylemek istediklerine itiraz edermiş şeklinde hareket etmedi. Onun bu sessizliği düşünüyormuş şeklinde algılandı.
  “Kızı satın almak istiyorum.” Hayatında söylemek zorunda kalmış olduğu en zor cümleydi. Ayrin’in bir köle bulunduğunu ve mal şeklinde alınıp satıldığını sanki yeni farklıymış şeklinde tüyleri diken diken oldu.
  Söylenen sözlerin ardında başka anlam arayan bir adam olan Aber; bir kölenin, en azından bir zamanlar köle olmuş bir insanın, niçin bir cariyeyi satın almak istediğini düşündü. Bu, ucunda fazlaca para olan bir işe dönüşebilirdi. Üstelik kız, derhal öylesine verilecek bir tutsak değildi. (Esir Yürek)
• “İnsanların kapalı kapılar ardında yaptıklarını her insanın gözü önünde yapanlar deli olarak yaftalanır.” (İskoç Onuru)
• Pişmanlık en ölümcül silahtır. Geriye dönerek bakmak ise bu silahı şakağına dayayıp tetiği çekmektir.
  -Asil Korsanların Gizli Altın Kurallar Defteri’nden… (Aşka Tutsak)
• İnsan, mutlu olduğu bölgeleri ve zamanları özler. (Esir Yürek)
• İnsanlar korkaktı. Ölmekten korkarlar, yaşamaktan korkarlar, birbirlerinden korkarlar fakat en fazlaca gerçeklerden korkarlardı. Bu yüzden kendi gerçeklerini bulmak yerine başkalarının onlara sunduklarına, düşünmeden körü körüne inanırlardı. Saflığın güvenli uykusunu, farkındalığın acı veren uyanıklığına tercih ederlerdi. (Aşktan Kaçış)
• …bense hep düşlerime imkansızları eklemeye devam ederdim. (İntikamla Gelen)
• Yüzlere kaldırılmış yelpazelerin devamlı ne işe yaradığını merak ederdi. Asıl amacın art niyetleri saklamak bulunduğunu şu son bir yılda öğrenmişti. İnsanlar çirkin yüzlerini saklamak için gereksinim duydukları aracı moda haline getirmişlerdi. (Aşka Tutsak)
• Bakmasını ve görmesini bilirsen en çirkindeki güzelliği bile fark edersin. (Esir Yürek)
• İnsanlar korkaktı. Ölmekten korkarlar, yaşamaktan korkarlar, birbirlerinden korkarlar fakat en fazlaca gerçeklerden korkarlardı.” (Aşktan Kaçış)
• “Unutmayın Leydim, kaba saba bir taş bile heykeltıraşın elinde hafif bir dokunuşla kırılabilecek heykellere dönüşüyor. Yeter ki heykeltıraş sabırlı olsun.” (Zorba Aşık)
• Çocuklar ne güzel varlıklardı. Hayata art niyetsiz bakmak yaşadıklarına daha kolay uyum sağlamalarına yetiyordu. (Zorba Aşık)
• “İnsanların kapalı kapılar ardında yaptıklarını her insanın gözü önünde yapanlar deli olarak yaftalanır.” (İskoç Onuru)
• Hayat hiçbir süre istediğini önüne sunmuyor. (Esir Yürek)
• 65.madde
  Pişmanlık en ölümcül silahtır. Geriye dönerek bakmak ise bu silahı şakağına dayayıp tetiği çekmektir. (Aşka Tutsak)
• “Hayatımın bir noktasında, kadın olmanın ne kadar zor olduğunu kavradım. Kendi iradem yokmuş gibi erkeklerin isteklerine boyun eğmek zorundaydım. Benim isteğim dışında bedenime dokunma, istedikleri gibi kullanma haklarına isyan ettim.”
  Başını kaldırıp Bruce’nin gözlerinin içine cesurca baktı. “Sadece bir dış kabuktan ibarettim. Hislerimin, korkularımın, hayallerimin ve gelecek için yaptığım planların hiçbir önemi yoktu. Bu dünya erkeklere ait! Kadınlar sadece onların ihtiyaçları için kullanabileceği bir eşyadan ibaret! babam için statü kazanma aracıyım. Sizin için sadece bir emirle istemediğim bir adama verilebilecek kadar değersizim. Evlendiğimde ise kocam için ona çocuk verebilecek bir damızlıkdan öteye geçemeyeceğim. Neden yaptığımı soruyorsunuz. Asıl ben neden bütün kadınların deli olmadıklarını anlayamıyorum. Neden bu kaderi kabullendiklerini, neden baş kaldırmadıklarını, neden en başında yok olmaya mahkûm olduklarını kavrayamıyorum.” (İskoç Onuru)
• Savaş meydanı ölmek için koşulan bir yerdi.
  Ölümü sevmiş olarak, bilerek gelen savaşçılara istediklerini elinde Roya ile El Kayran verdi. (Gözlerinin Esareti)