Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Oktay

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789753634889

Sayfa Sayısı: 74

Gözüm Seğirdi Vakitten Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Ahmet Oktay, Toplu Şiirler’inden sonrasında bu kez gene şiir diyor ve bu kitabıyla “vaktin” derinine iniyor.”

Gözüm Seğirdi Vakitten Alıntıları – Sözleri

• iç içe yaşadık ölümlerle
  besledi bizi hüzünler;
  yalnız benciller mutludur bu sebeple
• Ah! Bilemedim
  kaç kişiyiz kendimizde.
• “Yitirmeyi
  göze almayan kurtulamaz”
• Bir ses
  -her şeydir Kitap- diyor,..
• Sevinç de olgunlaştırır kalbi
  acı ve ayrılık şeklinde;
• Yine de yetmez vakit
  gecenin ve kitapların söylediğini çözmeye,
  kaç şehir, kaç aşk terkedilmiştir;
  sinmiştir ölümler
  satırlara bir koku şeklinde;
  hep bir şeyler kalmıştır geride
  asla unutmak istemediğimiz.
• Bir ses
  -her şeydir Kitap- diyor,
• Yitirmeyi göze almayan kurtulamaz.
• Kimse sıhhatli değil, kimse masum değil. İmgeler ve Sözcükler nefret dolu. Hem Melek hem İblis konuşmak istiyor seninle. Kulak ver:..

Gözüm Seğirdi Vakitten İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İçerisinde birbirinden güzel şiirler, şiirlerden öte yaşanmışlıklar olan bir şiir bir anı kitabı. Unutulmasın diye sonsuzluğa bırakmaya çalıştığımız izlerden geriye kalan 3 okunma 🙂
Popülerlikten birazcık daha çıkıp başka şeyler okumalıyız, başka hayatların içinde kendimizi aramalıyız. Hepimiz birer Süreya, İlhan, Uyar, Hususi olduk. Hepimiz bu kadar mı aynıyız. Her okuduğumuz kitap için ” beni anlatmış bu kitap ” mı diyeceğiz.
Konuşmak istiyor simsiyah kesilmiş bir sesle,
İçimizdeki delilik..
İçindeki deliliği dinleyenlere.. (Göksel Göktürk)

“Tren tünele girerken öptüm seni/
yeni ölüm haberleri almıştık,
fakat çoktan pıhtılaşmıştı kalbimizdeki yara.”
Günbatımından gelip, Cehennem Hai-kuları’ndan geçen
(gene siyahi şiirler: Karabasanlar, kışk ırtılan ten ve tin…
Ilk olarak şunu belirtmeliyim ki;müthiş bir şiir kitabı okudum.Ahmet Oktay’ın bu kadar yetkin,donanımlı,ufku ve vizyonu geniş şairlerden biri bulunduğunu bilmiyordum.Kendisini geç tanımış olmak beni üzdü.75 sayfada tüm hislerimi allak bullak etti!75 sayfaya sığdırmış beni.
Biraz Ahmet Oktay’dan bahsetmem gerekirse; 1933 senesinde Ankara’da hayata merhaba dedi. Yazmaya oldukça erken başladı: ortaokul sı-
ralarında. İlk şiiri, 1949-1950 yılları aralığında Gerçek dergisinde yayımlandı. Öğrenimini
lisede yarım bırakarak çalışmaya başladı. Ahmet Oktay, 1950’li yıllarda İkinci yeni hareketine öncülük etmiş olduğu söylenebilecek olan Mavi Hareketi içinde yer aldı ve aynı adlı
dergide yazılan ve şiirleriyle etkin bir rol oynadı. 1961 senesinde Yeni İstanbul gazetesinin
Ankara bürosunda “parlamento muhabiri” olarak ustalaşmış gazeteciliğe başladı. A n-
kara Ekspres, ekonomi ve Piyasa, Vatan şeklinde gazetelerde muhabir olarak çalıştıktan sonrasında
1965 senesinde TRT Haber Merkezi’nde çalışmaya başladı. 1976 senesinde, siyasal iktidar de-
ğişince TRT’den çekilme ederek Akajans, arkasından da Dünya gazetesi haber müdürlüğü
görevlerini yürüttü. 1978’de tekrardan TRT’ye döndü. 1982’de buradan emekliliğini isteyip ayrıldı. Daha sonrasında M illiyet gazetesine geçti. 1993 Şubat’ında yazı işleri müdürlerin-
den biri olduğu Milliyet’ten ayrılarak kendini tümüyle yazmaya verdi.
Okunması ihtiyaç duyulan,kendi tabiriyle “kimliksiz bir anonim”o ! (Furkan Güreci)

Gözüm Seğirdi Vakitten PDF indirme linki var mı?

Ahmet Oktay – Gözüm Seğirdi Vakitten kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Gözüm Seğirdi Vakitten PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Oktay Kimdir?

1933 senesinde Ankara’da hayata merhaba dedi. Yazmaya ortaokul sıralarında başladı. İlk şiiri, 1949-1950 yılları aralığında Gerçek dergisinde yayımlandı. Öğrenimini lisede yarım bırakarak çalışmaya başladı.

Ahmet Oktay, 1950’li yıllarda Mavi Hareketi içinde yer aldı ve aynı adlı dergide yazıları ve şiirleriyle etkin bir rol oynadı. 1961 senesinde Yeni İstanbul gazetesinin Ankara bürosunda “parlamento muhabiri” olarak ustalaşmış gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazetelerde ve TRT Haber Merkezi’nde muhabirlik, haber müdürlüğü yaptıktan sonrasında 1982’de TRT’den emekli oldu. Bir süre daha Milliyet gazetesi’nde çalışmaya devam eden Ahmet Oktay, 1993 senesinde görevinden ayrılarak kendini tümüyle yazmaya verdi.

Başlangıçta yazdığı şiirlerle Ahmed Arif şiirinden etkilendiği izlenimini verirken, 1960’lardan sonrasında toplumcu gerçekçi bir yaklaşımla İkinci Yeni’ye doğru yöneldi. Şiirlerinde destansı bir söyleyiş kullandı, varlıklı sözcük dağarcığı ile kendini derhal belli eden bir tarzla şiirler yazdı.

Şiir kitaplarından bilhassa Yol Üstündeki Semender (1987) Behçet Necatigil Şiir Ödülü almasının da ötesinde ihtiva ettiği şiir isimleriyle de ehemmiyet kazanmıştır. Her bir şiirinde intihar etmiş bir şairi şiire dönüştürmüş ve o şairin biçemiyle kendi biçeminin karışımı enfes bir biçem ortaya koymuştur. Türkiye’de birçok şiirsever bu şiir kitabı sebebiyle gizli saklı kalmış Türk ve yabancı şairleri değişik yanlarıyla öğrenebilmiştir.

Yapıtları: Şiir: Gölgeleri Kullanmak (1963), Her Yüz Bir Öykü Yazar (1964, Yeditepe Şiir Ödülü), Dr. Kaligari’nin Dönüşü (1966), Sürgün (1979), Sürdürülen Bir Şarkının Tarihi (1981), Kara Bir Zamana Alınlık (1983), Yol Üstündeki Semender (1987, Behçet Necatigil Şiir Ödülü), Ağıtlar ve Övgüler (1991, Türkiye Yazarlar Birliği Senenin Şairi Ödülü), Bir Sanrı ıçin Gece Müziği (1993), Toplu Şiirler (1995), Gözüm Seğirdi Vakitten (1996), Söz Acıda Sınandı (1996), Az Kaldı Kışa (1996), Hayalete Övgü (2001). İnceleme/Araştırma: Bir Yazı’nın Arayışları (1981), Yazın, İletişim, İdeoloji (1982), Yazılanla Okunan (1983), Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları (1986), Kültür ve İdeoloji (1987), Toplumsal Değişme ve Basın (1987), Karanfil ve Pranga (1990), Raffaello’nun Direnişi (1990), Zamanı Sorgulamak (1991), Kabul ve Red (1992), Ozan ile Kurtarıcı (1992), Sanat ve Siyaset (1993), Cumhuriyet Periyodu Edebiyat-1923/1950 (1993), Türkiye’de Popüler Kültür (1993), Medya ve Hedonizm (1995), Sertlik, Söz, Yaşam (1995), İnsan, Yazar, Kitap (1995), İsrafil’in Sûr’u (1997), Şeytan, Melek, Soytarı (1998), Siyasal İslama İtirazlar (2000), Modernist Tahayyüle İtirazlar (2000), Şairin Kanı (2001). Anı/Anlatı: Gizli Çekmece (1991). Günlük: Gece Defteri (1998). Oyun: Kurt Dişi (1971 ve 1973 yıllarında Devlet Tiyatroları’nda sahnelendi).

Ahmet Oktay Kitapları – Eserleri

• Toplu Şiirler
• Söz Acıda Sınandı
• Gözüm Seğirdi Vakitten
• Söz Acıda Sınandı
• Gizli Çekmece
• Türkiye’de Popüler Kültür
• Gece Defteri
• Kaç Kişiyiz Kendimizde
• Az Kaldı Kışa
• Sanat ve Siyaset
• Metropol ve İmgelem
• Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları
• Postmodernist Tahayyüle İtirazlar
• Toplumsal Değişme ve Basın
• Zamanı Sorgulamak
• İnsan, Yazar, Kitap
• Bir Sanrı İçin Gece Müziği
• Siyasal İslama İtirazlar
• Yazın İletişim İdeoloji
• Cihat Özegemen
• Sertlik, Söz, Yaşam
• Emperyalizm, Roman ve Eleştiri
• Sürdürülen Bir Şarkının Tarihi
• İmkansız Poetika
• Şairin Kanı
• Entelektüel Tereddüt
• Gönüllü Mağdurluk
• Ne Söylesem Bir Eksik
• İliği Olmayan Düğme
• Yol Üstündeki Semender
• Popüler Kültürden Tv Sömürgesine
• Hayalete Övgü
• Raffaello’nun Direnişi
• Anlatıların Aynası
• İsrafil’in Sur’u
• Yazılanla Okunan
• Bir Arayış’ın Yazıları Bir Yazı’nın Arayışları
• Şeytan, Melek, Soytarı

Ahmet Oktay Alıntıları – Sözleri

• “Doğanın efendisi olmak yetmez, kendi kendisinin efendisi olmalıdır insan.” (Bir Arayış’ın Yazıları Bir Yazı’nın Arayışları)
• Ah Gece-ana : Koynun
  nasılda kalabalık.Buluşuyor
  yitik evlatların gölgesinde zeytinliğin
  Bir oluş ve ayrılış tebessüm ve gözyaşı.
  Gül ve toprak : Gizin
  kapanmış olduğu ve açıldığı yer. (Gizli Çekmece)
• Yağmuru sızdıran kırık bir kiremit şeklinde diye tanımladığı bu şiir, bunalım periyodunun
  ölümlerini, umutlarını, umutsuzluklarını, ayrılık­larını, buluşmalarını, baskılarını, korkularını, yalnızlıklarını yaşayan somut insanların beklen­tilerini karşılayabiliyorsa eğer, karşılananların ne işe yaradığını idrak etmek gerekmez mi? Görmeliyiz, görebilmeliyiz Karakoç’un okuru nerelerde, han­gi boyutlarda kuşatmak istediğini. (Yazılanla Okunan)
• Gerçekten de yaşayanlar üstüne konuşmayı sevmiyoruz. Hele bu konuşma beğenme biçiminde tecelli edecekse. Ama iş ölülere ulaşınca övgüyü de yergiyi de pervasızca kullanıyoruz. (Gece Defteri)
• “Yitirmeyi göze almayan kurtulamaz.” (Gizli Çekmece)
• …yanlışlık Türkiye’nin neredeyse alın yazısı. (Gece Defteri)
• Şiirin zamanı yazınsal iktidarların yenilgileriyle dolu. (Yazılanla Okunan)
• ne oldukça kırık yazı,
  ne oldukça veda. (Söz Acıda Sınandı)
• Novalis ve Camus’nun biricik “önemli” felsefe problemi saydıkları intihar, mukaddes kitaplar yasaklamış bulunsa bile, tanrı tanımazlar için de olanaklı’dır… Arthur/Cinytia Koestler çifti, sorunlarının çözümünün tek yoludur. (Sanat ve Siyaset)
• Her roman bu sebeple, önünde sonunda toplumsal ve bireysel olguları, dahası: onların bir yorumunu ihtiva eder. (Yazılanla Okunan)
• Ah! Bilemedim
  kaç kişiyiz kendimizde. (Gözüm Seğirdi Vakitten)
• … Saate uymuyor içimdeki vakit.” (Kaç Kişiyiz Kendimizde)
• söküldükçe açan alevsi bir çiçek var:
  her insanın düşlerinden devşirilmiş, (Hayalete Övgü)
• ,
  “… Saate uymuyor içimdeki vakit.”
  .. (Kaç Kişiyiz Kendimizde)
• “Sosyalist gerçekçilik yaşamın gerçeğini, sanatçının partizanlık konumuyla anladığı ve yorumladığı, gerçeği tasvir etmenin bir yöntemidir.”
  Şolohov (Sanat ve Siyaset)
• ‘kimim ki?” diyenin evrenle konuşur sesi;
  zamanları aşıp gelir salyangoz bahçeye;
  parlar ay ışığında sırtı bir gezegen şeklinde varlığın kendisidir dile gelen fosilde. (Az Kaldı Kışa)
• Yazar, kendini Kafka şeklinde yalnızca yazıya sürebilmeli. Her şey bu amaca yönelik olmalı (Gece Defteri)
• Zamanımızın gerçek fertleri kitle kültürünün kof, şişkin kişilikleri değil, ele geçmemek ve ezilmemek
  için direnirken, acının ve alçalışın cehennemlerinden geçmiş fedailerdir. (Türkiye’de Popüler Kültür)
• Hem ürktüm hem aradım bodrumdan çatıya
  oturduğum tüm evlerin hayaletlerini;
  neydi söyleyecekleri yeraltından bana?
  ‘Açıklayın’ dedim “kalbimdeki lekeyi”. (Az Kaldı Kışa)
• Ah devamlı
  Bölüşmeyi bildin birileriyle,
  Bilebildin; buysa bir bağış
  İnsan olana. (Söz Acıda Sınandı)