Eğitim

Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 – Henri Lefebvre Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 – Henri Lefebvre Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 kimin eseri? Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 kitabının yazarı kimdir? Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 konusu ve anafikri nedir? Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 kitabı ne konu alıyor? Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 PDF indirme linki var mı? Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 kitabının yazarı Henri Lefebvre kimdir? İşte Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Henri Lefebvre

Çevirmen: Işık Ergüden

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755706283

Sayfa Sayısı: 388


Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Henri Lefebvre iktidar ilişkilerinin, meta fetişizminin ve yabancılaşmanın her gün tekrardan üretildiği, buna karşın değişimin ve devrimlerin gerçek temeli olmaya devam eden gündelik yaşamın eleştirisine odaklandığı üç ciltlik çalışmasının Giriş niteliğindeki ilk cildinin arkasından, Gündelik Hayat Sosyolojisinin Temelleri isminde bu ikinci ciltte, mevzuyu incelemek için ihtiyaç duyulan yöntem ve kuramsal kategorileri ele alıyor.

İhtiyaçlar ve arzu, düş ve gerçeklik şeklinde kavramları tartışan Lefebvre, insanların gündelik yaşamın sınırlarını sadece devrim anlarında parçalayarak yaşantılarını tarih sahnesine çıkardıklarını, fakat tarihin ve yaşantının denk düşmüş olduğu bu momentler haricinde gündelik yaşamın kendi içine kapandığını söylüyor. “Dolayısıyla, gündelik yaşamı yaşamın kısa kenarı, mütevazı ve iğrenç öğesi olarak mı tanım edeceğiz?” diye soran düşünür, daha bütünlüklü bir bakış açısının ardında, “parçalı bilimler”, felsefeciler, tarihçiler, sürecinin yapısalcıları, kültürcüleri ve politika bilimcileri ile de tartışıyor. Yabancılaşma, fetişizm şeklinde meselelere canlılık kazandırdığı bu çalışmasıyla Lefebvre, yalnızca teorinin merkezine gündelik yaşamı koymakla kalmıyor, onun vasıtasıyla bu disiplinlerin parçalı kavrayışlarını da eleştiriyor. Radikal siyaset ve toplumsal bilimlerin merkezine mekan ve şehir sorununu yerleştirdiği için günümüzde daha çok dikkat çeken Lefebvre’in kuramı kadar, ’68 Hareketinde etkin olan fikir ve eleştirilerin de izi sürülebiliyor.

(Arka Kapak)


Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 Alıntıları – Sözleri

  • Marx’ta gündelik yaşamı dönüştürecek iki proje bulunur. Ilk proje etik düzendedir insanların gereksinimlerini ve arzularının karşılıklı olarak kabulünü gerektirir. Bunlar arasındaki ilişkilerin bilinmesini, hatta şeffaflığını ihtiva eder. Toplumsal gizemin kısaca insanoğlu arasındaki ilişkileri geçirimsiz ve kavranamaz kılan ve bu ilişkileri bilinçlerden ve eylemlerden ayıran herşeyin sonunu gerektirir.
    İkinci proje güzel duyu niteliktedir. Hem yüksek yaratıcı etkinlik olarak sanatın savunulmasını ihtiva eder. Hem de yabancılaşmış (istisnai kişilere ayrılmış, gündelik yaşamın haricinde ve üstünde istisnai eserler üreten kural dışı) etkinlik olarak sanatın köktencilik bir eleştirisini ihtiva eder. Yaratıcı sanat faaliyeti ve eseri en yüksek hazzın habercisidir. Marx’a gore dünyadan yararlanma, haz alma rafine bile olsa maddi malların ya da incelikli bile olsa kültürel malların tüketimi ile sınırlanamaz. Daha öteye gider. Bahsettiği şey toplumun her üyesinin ozan, ressam, felsefeci olması değildir. Bunlar geçiş evreleridir. Herkesin naturel yaşamın kendiliğindenliğiyle ve başlangıçtaki yaratıcı atılımla buluşarak dünyayı sanatçı olarak algıladığı, hissedilir olan şeylerde bir ressam gözüyle, bir müzisyen kulağıyla, ozan diliyle haz almış olduğu bir cemiyet tahayyül eder.
  • Patoloji insanoğlunun yetkinliğine kısaca yetersizliklerine içkin gözükmektedir. Boşluklar, unutkanlıklar, hatalar bu işleyişin parçasıdır. Yabancılaşmak ve yabancılaşmaktan kurtulmak. Geleceğin en yetkin makineleri mantıksal, söylemsel ve düşünümsel zekaya kim bilir son aşama yaklaşacaktır. Ama unutma gücüne asla haiz olamayacaktır. Unutma gücü tekrardan başlamayı sağlamış olduğu için mucizevidir.
  • Dil bir eserdir, bir toplumun eseridir. Gündelik yaşamın mühim olgusu olan söylem, mantığın egemenliğindedir. Söylem; nesneler dünyasının, istikrar kaygılarının, fiili istikrarların, evet ya da hayır diye yanıt verilen soruların egemenliğindedir. Diyalektik hareket tutarlı söylemin boşluk ve kopukluklarında kendini gösterir.
  • Logos yalnızca bir yazışma aracı değildir. Onu teşvik eden ve onun düzenlemiş olduğu duygular ve heyecanlar için bir filtredir. Bu sıfatla bir tür varlıktır, bir varlık biçimidir.
  • “Herkes yalnız kendini, Tanrı ise herkesi düşünseydi, her şey yolunda giderdi.”
  • Devrim ileri Sanayi devletlerinde olmadı Kapitalizm devrimi kuşattı. İlk yıllarda başlangıçtaki projeye denk düşen ne var ise, tüm bunlardan caymak mecburiyetinde bırakıldı. Birikim sürecine kendini adamak, ağır sanayiye öncelik vermek, kuvvetli bir orduyu ihtiyaç duyulan donanımlarla beslemek mecburiyetinde bırakıldı. Böylece teknolojik buyruklar önplana geçti. Gündelik yaşam teknik karşısında büyük seviyede geri kaldı. Devlet sönümlenmek yerine daha palazlanmış bir güç olarak büyüdü.
  • Bir ev hanımıyla, bir sosyete hanımının, bir tamirciyle bir matematikçinin gündelik yaşam karşısındaki tutumunun aynı olmadığı açıktır. Ev hanımı gündelik hayata boğazına kadar batmıştır onun istidası altındadır asla bundan çıkmaz ya da gerçek dışı bir düzlemde çıkar. (düşsel olarak; iskambil falları, yıldız falları, tv programları(müge anlı?)) Sosyete hanımı yapaylık kanalıyla bu gündelik yaşamın dışına çıkar. (defileler, estetikçilik, geziler) ev hanımı için mesele bu gündelik yaşamdan yüzeye çıkmaktır ya da tamamen batmamaktır. Bir matematikçi için ise mesele; Bir gündelik hayata tekrardan kavuşmak ve yalnız alim olarak değil insan olarak da kendini gerçekleştirmektir.
  • İhtiyaçtan arzulara iyi mi geçilir? Yani birinden diğerine geçerken bunlar içinde neler olup bitmektedir? İhtiyaç biyolojik, fizyolojik olarak belirlenir. “türsel” dir. İnsana özgüdür. Arzu hem bireysel hem toplumsaldır. Yani bir topluluk tarafınca kabul edilir ya da dışlanır.
  • Gruplar izole olduklarında yozlaşırlar; fiilen var olmaktan çıkarlar. Varlık sürdürebilmek, eylemi ve mücadeleyi dolayısıyla ilişkiyi ihtiva eder.
  • Emek harcama yararlanmayahaz almaya varamazsa ve bunun yolunu açmazsa anlamını ve gerçekliğini yitirir.
  • “Arzu hem bireysel hem toplumsaldır. Yani bir topluluk tarafınca kabul edilir ya da dışlanır.”
  • “İnsanlar kendi tarihlerini yaparlar, fakat istedikleri şeklinde değil. İnsanlar kendi istedikleri şeyi yapmazlar, yaptıkları şeyi istemezler.”
  • Cinsel edim, toplumsal bir edimdir. Hatta en yetkin toplumsal edim olur; buyrukları ve yasaklarıyla, baskıları ve çağrılarıyla, açık ya da kapalı olasılıklarıyla tüm bir cemiyet bu edim içinde görülür. Cinsel edim kolay ve bağdaşık bir edim olarak kendini göstermez. Bu değişken binlerce veçhesi olan bir mikrokozmostur. Beden ve ruh, kendiliğindenlik ve kültür, ciddiyet ve oyun, ittifak ve meydan okuma şeklinde değişik düzlemlere dağılır. Bir erkekle bir karı arasındaki aşk edimi, bir toplumu yasadışı ve gizli saklı veçhelerine varana dek özetler.


Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 İncelemesi – Kişisel Yorumlar


Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 PDF indirme linki var mı?


Henri Lefebvre – Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Gündelik Hayatın Eleştirisi 2 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Henri Lefebvre Kimdir?

Henri Lefebvre ( d. 16 Haziran 1901 – ö. 29 Haziran 1991) Fransız sosyolog, entelektüel ve felsefecidir. Daha fazlaca Neo-Marksist olarak bilinir.

Biyografi

Lefebvre, Hagetmau, Landes, Fransa’da dünyaya geldi. Paris Üniversitesi (Sorbonne)’nde felsefe okudu ve 1920 senesinde mezun oldu.

1924 senesinde birlikte çalmış olduğu Paul Nizan, Norbert Guterman, Georges Friedmann, Georges Politzer ve Pierre Morhange ile “Philosophies” adlı felsefe grubunda bir “felsefi devrim” arayışındaydı. Bu çaba, Fransız Komünist Partisi (FKP)’ne doğru kaymadan ilkin, Gerçeküstücüler ve öteki gruplarla temasa geçmelerini sağlamış oldu. Lefebvre 1928’de FKP’ye katıldı.

1930 – 1940 yılları aralığında Lefebvre, felsefe profesörü olarak çalıştı ve 1940’da Fransız Direnişine katıldı. 1944 – 1949 yıllarında Radiodiffusion Française’de yönetici oldu ve Toulouse’da Fransızca radyo yayıncılığı yapmış oldu.

Gündelik yaşam eleştirileri ilk olarak 1947 senesinde basıldığında, COBRA ve Durumcular içinde entelektüel bir tesir oluşturdu.

1958’de Lefebvre FKP’den ayrıldı. Daha sonraki yıllarda Arguments ve New Left dergisinde gösterim kuruluna katıldı.

1965 senesinde Nanterre’deki üniversiteye geçmeden ilkin, 1961 senesinde başladığı Strasbourg Üniversitesi’nde sosyoloji dersleri verdi.

Fransızca, İngilizce ve Almanca yazdı.

Lefebvre 1991 senesinde öldü.


Henri Lefebvre Kitapları – Eserleri

  • Kentsel Devrim
  • Modern Dünyada Gündelik Hayat
  • Mekânın Üretimi
  • Kent Hakkı
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 1
  • Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm
  • Ritimanaliz
  • Diyalektik Materyalizm
  • Marx’ın Sosyolojisi
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 2
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 3
  • Tarih ve Tarihçi
  • Vladimir İlyiç Lenin
  • Yaşamla Söyleşi
  • Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik
  • Marx’ın Sosyolojisi


Henri Lefebvre Alıntıları – Sözleri

  • “(…)İnkalar’da yada Aztekler’de, Yunanistan’da yada Roma’da, en küçük bilgileri; davranışları, sözleri, aletleri, alışılmış nesneleri, giysileri, vs. belirleyen bir üslup vardı. Kullanılagelen, alışılmış (gündelik) nesneler, hemen hemen içlerindeki şiiri yitirmemişlerdi. Düzyazıda yansıyan yaşam ile şiirsel yaşam birbirinden ayrılmamıştı. Bizim gündelik yaşamımız ise, üsluba karşı duyulan nostalji, üslupsuzluk ve inatla bir üslup aranması şeklinde özellikleriyle öne çıkar. Üslubu yoktur; eski üslupları kullanmaya yada bu üslupların kalıntıları, yıkıntıları ve anıları içine yerleşmeye yönelik çabalara karşın kendine bir üslup yaratmakta başarısız kalır. O aşama ki, üslup ve kültür, birer karşıtlık olarak tanımlanacak denli birbirinden ayırt edilebilir. Gündelik hayata ayrılan toplam, gündelik olanın tecim ve para ekonomisinin genelleşmesinden, XIX. yüzyılda kapitalizmin kurulmasının arkasından edinmiş olduğu özgüllüğü açmayarak, kavramları muğlaklaştırır ve birbirine karıştırır. Böylece, dünyayı anlatmayı üstüne alan düzyazı her şeyi, metinleri, yazılanları, yazıların yanında nesneleri salgın eder; ta ki şiir bu yayılmanın önünde geri çekilene kadar(…)” (Modern Dünyada Gündelik Hayat)
  • Burjuva ekonomistlerin nesneler (emtia, para, ana para) içinde ilişkiler gördükleri yerde, Marx insanoğlu içinde ilişkiler ortaya çıkarmıştır. (Vladimir İlyiç Lenin)
  • Yaratıcı kapasitenin(hayal gücünün) ilk olarak varolanla hem kavramsal hem de gerçek, ideolojik ve ergonomik bir kopuş gerektirdiği bellidir. Bu kopuş nevroza, şizoide, paranoyaya kadar gidebilir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • Kral Davud Ahit Sandığı önünde dans etmişti;Doğu’daki dinlerde (Budizm? Şintoizm?) mukaddes danslar vardır ;insan bedeni, ilahiyatçıların tasvir etmiş olduğu suretiyle, evrenin doğumunu ve ölümünü aktarır… (Ritimanaliz)
  • İkincisi, ahlâklar davranış ve düşüncelere, aslı-astarı olmayan değerler yakıştırdılar, onları allayıp pulladılar. Meselâ ferdi faaliyetin sınırı olan oluşu karşısında ya da bir acı karşısında gösterilen sabır, bir erdem kılığına sokuldu: stoacıların ya da hıristiyanların tevekkülü şeklinde… Pek kolay bir durum ya da başka türlüsü mümkün olmayan bir boyun-bükme (edilginlik) o vakit gerek ahlâkçı için, gerekse o ahlâkı benimseyen kimse için büyük bir ehemmiyet, bir kıymet aldı. Bu durum ile ahlâkî büyüklüğü duymak için isteyerek acı çekmek ya da nefsin gemleyip sınırlandırmak durumu içinde, sık sık ve çarçabuk geçiliveren bir adımlık bir ara vardır. O vakit insan kendi zincirlerini doğru atılmış olur ve bunu yaparken özgürlüğe, kavuştuğunu sanır. İmkânlarının sınırına vardığı ve varlığının çemberli ve sınırı olan bulunduğunu acı bir halde duyduğu vakit, ahlâkın sonsuzluğuyla karşı karşıya geldiğini sanır. “Ahlâken büyüklük” deyimi aldatıcıdır, zira ahlâk hiçbir vakit, belirli bir andaki averaj toplumsal uygulama’yı -ferdin içinde vicdan biçiminde, ferdin haricinde nasihat ve müeyyide biçiminde- onaylamaktan başka bir iş yapmaz. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • “(…)Felsefeci, felsefeci kimliği dolayımıyla tamamlanmış bir aklın vücut bulmuş hali olmayı istediği andan itibaren, bir hayal dünyasında yaşamaya adım atar. İnsanın olanaklarını felsefi araçlarla gerçekleştirmek istediğinde, bu araçlara haiz olmadığını görür. Felsefe, felsefi olmayanı dışlayarak, kendisini tanımlanmış ve tamamlanmış bütünlük olarak duyuru ettiğinde, sadece kendi çelişkisini gerçekleştirir ve kendi kendisini ortadan kaldırır(…)” (Modern Dünyada Gündelik Hayat)
  • Maraziliğin şiddetlenmesi, yaratıcının gündelik yaşamın üzerine çıkmasını elde eden tek şeydir. Fakat kuvvetli bir sanayi halini almış kültür üretimi bu maraziliği olumsuzlar ya da inkar eder. Bu yüzden yeni bir sanat tipi türer; Güvenlik içinde mutluluk sanatı. Oysa ki yaratı, hakim olunan ya da olunamayan kaygıdan meydana gelir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • gündelik yaşam inşasının, egzotik ya da kendinden geçirici ritimlerin devasa başarısıyla beraber, toplumsal hayatta müziğin büyüyen rolüyle beraber ölümün kendinden geçiriciliğine varana dek tüm kuralların ihlali içinde ‘uyuşturucu etkisiyle bilinci yitirme’ ve gündelik yaşamın dışına cıkma arayışıyla beraber gelişmesi tesadüfmüdür?… (Ritimanaliz)
  • Formel mantık asla içeriksiz olması imkansız, yalnızca içinde ne olduğunun bir parçasını kopartır, onu incelte incelte iyice “soyut” hale getirir fakat ondan asla tamamen kurtulamaz. (Diyalektik Materyalizm)
  • Üretim yalnız işgücü ve üretim araçlarının değil, toplumsal tahakküm ilişkilerinin de tekrardan üretimini ihtiva eder ve kapsar. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • Demek ki, toplumsal ilişkilere somut anlaşılabilirlik [kavranabilirlik]
    kazandıran şey devrimci praksis’tir. Devrimci praksis, tasarımlar
    ile gerçeklik; kurumlar (üstyapılar) ile üretici güçler (temel)
    ve formlar ile içerik içinde çakışmanın ortaya çıkmasını
    sağlar. Burada, temel bir kavramla; aşma (depassement) kavramıyla
    tekrardan karşılaşıyoruz. Aşma, toplumsal-olanın akliliğini
    ve insan zihinlerinde canlı bir fikir olarak anlaşılabilirliği yaratmaktadır. (Marx’ın Sosyolojisi)
  • Oturduğu evden çıkıp yakındaki ya da uzaktaki gara, tıklım tıklım dolu metroya, büroya ya da fabrikaya koşturan, akşam olduğunda aynı yolu gerisin geri teperek evine gelen ve tekrardan başlamış olacak ertesi güne hazırlanmaya çalışan kimsenin gündelik yaşamını idrak etmek için insanoğlunun gözlerini açması yeter. (Kent Hakkı)
  • Paradigmanın esrarengiz gücü şudur : Karanlık olanı saydam olana dönüştürmek, karanlığın “nesnesini” şekilsizleştirmeden -yalnızca formülasyonu sayesinde- aydınlığa taşımak. Kısacası, çözmek. Bilgi, direnişleri, gölgeleri ve “varlıklarını” ortadan kaldırarak, hayranlık verici bir bilinçdışıyla iktidarın hizmetine girer. (Mekânın Üretimi)
  • Marksçılık gerçeklerin dışından bir ekip değerler koymayı reddederek, dolayısıyla ahlâkî değerlerin temellerini gerçeklerin içinde arayarak, ahlâkî yabancılaşmadan ve ideolojik yanılsamalardan sıyrılımış yeni bir törebilim(ethique) oluşturmak icap ettiğini söyler. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • Marksçılık duygulu ve gözü yaşlı Blbir hümanizma getirmez. Marks proletaryayla, bu derslik baskı altında ezildiği için, onun ezilişine acımak için ilgi duymamıştır. Marks, proletaryanın baskıdan iyi mi ve niçin kurtulabileceğini, insanları bekleyen imkânlara varacak yolu proletaryanın iyi mi ve niçin açabileceğini göstermiştir. Marksçılık proleteryayla, zayıf olduğundan değil, bir kuvvet olduğundan; bilgisiz olduğundan değil, bilgiyi kendine mal edeceği ve zenginleştireceği için; burjuvazi tarafınca gayrî-beşerîlîğe itilmiş olduğu için değil, insanoğlunun geleceğini proleterya kendinde taşımış olduğu ve o övüngen burjuvaziyi gayrî-beşerî bularak reddettiği için ilgilenir. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • İyi bir tarihçi, efsanelerin canavarına benzer: insanlık onurunun kokusunu almış olduğu yerin avlanacağı bölge bulunduğunu bilir. (Tarih ve Tarihçi)
  • Şehirciliği hem maske hem de vasıta olarak ifşa etmek gerekir: O, devletin ve politik eylemin maskesi, bir strateji ve sosyo-mantık içinde gizlenmiş çıkarların aracıdır. Şehircilik, mekanı bir sanat eseri olarak veya öne sürdüğü teknik nedenlere gore biçimlendirmeye çalışmaz. Gerçekte bir politik mekanı biçimlendirmeye çalışır. (Kentsel Devrim)
  • Logos yalnızca bir yazışma aracı değildir. Onu teşvik eden ve onun düzenlemiş olduğu duygular ve heyecanlar için bir filtredir. Bu sıfatla bir tür varlıktır, bir varlık biçimidir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 2)
  • Birkaç günde eski Rejim toplumsal, etik ve ruhsal tüm sonuçlarıyla değilse de objektif te­melleri ve kurumlarıyla yok oldu: Serfliğin artık­ları, asillerin toprak mülkiyeti, yarı derebeyi kast­lar rejimi, erkekle kadının eşitsizliği, ulusal azın­lıkların ezikliği, Kilisenin resmi olan imtiyazlı du­rumu, vb. Ortaçağ geçmişinin devasa bir arıtılması ile hem de bankaların, demiryollarının, ağır sanayinin millileştirilmesi sağlanıyor ve üretim ile dağıtım üstünde işçi kontrolü kuruluyordu. Böy­lece iki devrim oluşmaktaydı: Fransada 1789-1793’­de meydana getirilen, feodaliteye karşı yönelmiş ihtilale uyan demokratik burjuva devrimi, üstelik bu devrim son raddesine kadar güdülmekteydi ve üretim toplumsal ilişikilerinin toplumcu dönüşümünün başlan­gıcı, objektif ön verisi, şartları ile, toplumcu dev­rim. (Vladimir İlyiç Lenin)
  • Fethedilmemiş iğrenç rahatlık göz ardı edilen ve küçümsenen tüm yoksunluklar, tüm çatışmalar, yetkin doğrulanmış çocukluk seni tanıyorum. Çocukluğumun iğrenç huzuru! Kurtulmak için, bu külü söndürmek için ne kadar sorun çekmek gerekiyor. “Gerçek mümin çatışmasız değildir. İnanç kaygıdan doğar.” bu şekilde mi diyecekler. Hangi kaygı? Evet batak bir rahatlık içinde cerh eden kaygı. Derin yoksunluklar mistik kesinliklerden ayrılmaz olduğundan huzurla karışmış kaygı. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 1)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş