Eğitim

Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik – Julia Kristeva Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik – Julia Kristeva Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik kimin eseri? Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik kitabının yazarı kimdir? Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik konusu ve anafikri nedir? Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik kitabı ne konu alıyor? Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik PDF indirme linki var mı? Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik kitabının yazarı Julia Kristeva kimdir? İşte Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Julia Kristeva

Yazar: Philippe Sollers

Çevirmen: Aysel Bora

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750842078

Sayfa Sayısı: 104


Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ağızlarından çıkan her sözcüğü sanat, edebiyat ve felsefeye bağlayabilen bir çiftten entelektüel evlilik, özgürlük ve ötesi…

Evlilik bir çok süre taraflardan birinin kurban konumunda olduğu bir çatışmadır. İnsanlar bazı hesaplarla ya da aldatıcı hayallere kapılarak evlenir; süre, kitabına uygun bu kırılgan sözleşmeyi yıpratır, evlilik bozulur, insanoğlu tekrardan evlenir ya da karşılıklı hayal kırıklıkları içinde çakılıp kalır.

Burada o şekilde bir şey yok: Her iki taraf da eşit olarak, birbirini devamlı pozitif yönde etkileyerek kendi yaratıcı karakterini koruyor. O halde burada seviye meraklısı fakat çözülen toplumun kabul etmekte zorlandığı yeni bir aşk sanatı söz konusu. Her türlü gericiliğe karşı bir toplumsal eleştiri ve özgürlüğe düzülen şiirsel bir güzelleme olarak evlilik? Deneyin.

– Philippe Sollers

Julia (1941, Bulgaristan, Sliven doğumlu) ile romanlarında inanılmaz tuhaflıkların altını çizen Philippe’in (1936, Fransa, Bordeaux doğumlu) 1966 yılının Paris’inde karşı karşıya gelme şansları neydi? 68 Mayısı’ndan derhal ilkin, o sırada ve sonrasında birbirlerini sevme şansları? Peki 1967’den bu yana evli kalma şansları? Oldukça azca, ihtimaller hesabı yapılsa 0’dan sonrasında astronomik bir sayılar dizisi eklemek gerekirdi…


Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik Alıntıları – Sözleri

  • İşte aşkın mümkün bir tarifi: İnsan birbirini sadece çocuk olarak tanırsa sever.
  • Evlilik bir çok süre taraflardan birinin kurban konumunda olduğu bir çatışmadır.
  • iki şahıs arasındaki aşk buluşması iki çocukluğun anlaşmasıdır.
    o şekilde olmasa, pek bir şey ifade etmez.
  • Tanrı’ya inanmak birçok çifti dengelemişe benziyor. Tüm problem, günümüzde Tanrı inancı kaybolmuşken onun yerini kimin alacağı.
  • Bazen bir kadındaki ufak kızı bulmak gerekir.
  • İki şahıs arasındaki aşk buluşması iki çocukluğun anlaşmasıdır. O şekilde olmasa, pek bir şey ifade etmez.
  • “Kadınlar benden nefret eder, akıllı hanımefendiler beni korkutur; üstün hanımefendiler beni sever.”
    Kierkegaard
  • Mavili bayanları seviyorum, tekrarlıyorum: Mavili bayanları seviyorum.
  • Beden konuşur fakat bir çok süre onu kimse dinlemez. İnsan konuşan kendi bedenini dinlemez.
  • İçimizden geçip giden tarihte aşk hep aynı kalmıyor, kişisel tarihimiz süresince da değişikliğe uğruyor.


Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik.
Julia Kristeva ile Philippe Sollers arasındaki bir sohbetin uzun bir hikâyesi, bir tek 98 sayfa…
Geçtiğimiz yıllarda “Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet” isminde bir kitap okumuştum. O kitapla isim benzerliğinden hareketle aldığım ve üç senedir kitaplığımda bulunan Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik’i bitirdim.
İki yazarlı bir kitap ve söyleşi havasında geçiyor. Tür olarak dere söyleşi kabul edilebilir fakat kurgudan ziyade düşüncenin egemen olduğu bir kitap.
Uzun senelerdir evli olan bir çiftin (yer yer kabul edilmesi mümkün olmayan eylemleri de olmak suretiyle) aşk, ilişkiler ve evlilikten hareketle düşüncelerinin aktarıldığı güzel bir kitap olmuş.
İki önsöz ve dört bölümden oluşan Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik, okuru birçok mevzuda düşünmeye sevk ediyor.
Kitapta dikkat çeken bazı ifadeler;
“Evlilik bir çok süre taraflardan birinin kurban konumunda olduğu bir çatışmadır. … İnsanlar bazı hesaplarla ya da aldatıcı hayallere kapılarak evlenir” (s. 7).
“Sevmediğim bir kelime var, ‘çift’ kelimesi: Hiçbir süre dayanamamışımdır. Nefret ettiğim bir edebiyatı hatırlatıyor. Julia ile ben, biz evliyiz, tamam fakat her birimizin kendi kişiliği, adı, etkinlikleri, özgürlüğü var” (s. 15).
“Şu sebeple aslına bakarsanız: Hepimiz çocuğuz. Çocuk olmaktan çıktığınızda, sadakatsiz oluyorsunuz” (s. 17).
“Toplumun, evde kalıp çocuklarıyla ilgilenen bir anne temsiline ihtiyacı var. İşte bu yüzden, toplumsal imajı kuvvetli bir karı özgür bir aşk ilişkisine girmiş olduğu an, biz kendimizi tehlikede hissediyoruz” (s. 25).
“Mahremi değerlendirip onu adına tecrübe denen karşılıklı etkileşimin içine yerleştirerek yaratıcılık, tekrardan başlama, yenilenme olarak oluşturan bir aşk söyleminin eksikliğini çekiyoruz” (s. 45).
“Beden konuşur fakat bir çok süre onu kimse dinlemez. İnsan konuşan kendi bedenini dinlemez” (s. 56).
“İnsan insanların içinde sürgünde” (s. 62).
“Aslında Voltaire de aynı görüştedir. ‘Hiç olma korkusundan, yobaz oldular’ der” (s. 63).
“Bir toplumda ziyan edilmiş bir kelime olan “aşk” kelimesi de var. … Belki sonrasında bundan da söz ederiz, aşktan hep iş işten geçtikten sonrasında söz edilir zira (s. 78).
“İçimizden geçip giden tarihte aşk hep aynı kalmıyor, kişisel tarihimiz süresince da değişikliğe uğruyor” (s. 79).
“İşte aşkın mümkün bir tarifi: İnsan birbirini sadece çocuk olarak tanırsa sever” (s. 86).
“Bazen bir kadındaki ufak kızı bulmak gerekir” (s. 91).
Okumalısınız. (Mahir)

özgürlüğe düzülen şiirsel bir güzelleme olarak evlilik? bu mümkün müdür?: Farklılıklarıyla birbirlerini tam anlamıyla kabul edip birbirini zenginleştiren çiftimiz evlilik müessesiyle dalga geçmeden, evliliğe, içsel deneyimi açıklayan güzel sanatların bir dalı şeklinde yaklaşıyorlar…
Durmadan sorular soracağınız, eleştireceğiniz, değişik bakış açılarıyla besleneceğiniz aşk ve ilişkilere dair oldukca keyifli bir okumaya hazır olun. (Duygu)

Biri Bulgar, biri Fransız bir çiftin yaşam hikâyesini özetleyen “Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik” bundan oldukca daha ötede bir kitap. Arka kapakta yer edinen: “Ağızlarından çıkan her sözcüğü sanat, edebiyat ve felsefeye bağlayabilen bir çiftten entelektüel evlilik, özgürlük ve ötesi…” bu ifade, kitaba olan ilgimi arttırarak kitabı okumamı sağlamış oldu. Tabi mühim bir insanoğlunun bu kitabı bana armağan etmesi de cabası. Gerçekten bu şekilde bir evlilik, ilişki mümkün mü? Bu şekilde bir yaşamı yaşamak iyi mi olurdu? Buna olan özlemimdir bir ihtimal beni bu kitaba yaklaştıran. Bu bakımdan güzel bir düşünceyi zihnimde yaşattı diyebilirim. Bir düşsel de. Gelgelelim kitabın iç kısımları birazcık bunaltan. Kitap bir ihtimal okunmayabilir sadece arka kapakta yer edinen fikir, yaşamını organize eden her kişi için bir mihenk taşı olmalıdır diyebilirim. (Enes Başak)


Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik PDF indirme linki var mı?


Julia Kristeva – Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Julia Kristeva Kimdir?

Julia Kristiva (24 Haziran 1941, Sliven), edebiyat teorisyeni, psikanalist, yazar ve felsefeci. 1965’ten beri Fransa’da Paris’te yaşamakta ve çalışmalarını esas olarak burada yürütmektedir.

Julia Kristeva, 1970’li yıllardan itibaren modern aydınların en elit isimlerinden biri olmanın yanı sıra, eleştirel felsefenin de en mühim dayanaklarından birisi olmuştur. 1973 yılından beri Denis Diderot Üniversitesi’de profesör olarak kürsüye haizdir. Dilbilim,


Julia Kristeva Kitapları – Eserleri

  • Samuraylar
  • Kadın Dehası
  • Kara Güneş – Depresyon ve Melankoli
  • Korkunun Güçleri: İğrençlik Üstüne Deneme
  • Ruhun Yeni Hastalıkları
  • Bizans’ta Cinayet
  • Melanie Klein
  • Aşk Hikayeleri
  • Simone de Beauvoir Aramızda
  • Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik
  • Hannah Arendt


Julia Kristeva Alıntıları – Sözleri

  • “Hayal gücü eksikliği insanların var olmasını engelliyor.” (Kadın Dehası)
  • Eğer “Anne” bir şahıs değilse, kimse yoktur. (Ruhun Yeni Hastalıkları)
  • Nasıl ki yoksa sonsuz yansısı olmayan bir hayvan;
    kah şefkatli kah acımasız tanrının gazabına
    uğramayan gözbebeği de yoktur iğrenç ve aşağılık
    Victor Hugo, La Legende des siecles (Korkunun Güçleri: İğrençlik Üstüne Deneme)
  • ”Depresyon analizi, kendinden yakınmanın ötekine yönelik bir nefret olduğu ve kuşkusuz bu nefretin de akla getirilmeyen bir cinsel arzunun taşıyıcı dalgası olduğu gerçeğinin açıklığa kavuşturulmasından geçer.” (Kara Güneş – Depresyon ve Melankoli)
  • “‘Erkek’ ne kadar gerçeğin ve aslen rahat bir zaaf olan uyanıklıktan ‘taraf’ ise, ‘hanım’ devamlı dünyayı değişiklik yapmak istemekten kendini alamıyordu, zira o ‘anarşistti’.” (Kadın Dehası)
  • ”İçinde yaşadığımız dönemin söylemimizin zamanı olduğu göz önüne alınırsa, melankolik kişinin yabancı, yavaşlayan, ya da dağılan sözü, onun merkezsiz bir zamansallık içinde yaşamasına neden olur.
    Bu zamansallık akmaz, ilkin-sonrasında vektörü tarafınca yönetilmez, bir geçmişten bir amaca doğru yönlendirilmez. Yoğun, ağır ve kuşkusuz fazla acı ya da fazla sevinçle yüklü olduğundan travmatik bir an, depresif zamansallığın ufkunu kapatır ya da daha doğrusu, her türlü ufku ve perspektifi ortadan kaldırır.
    Geçmişe saplanmış, aşılmaz bir deneyimin cennetine ya da cehennemine gerileyen melankolik şahıs garip bir bellektir: Her şey geçip gitti, der gibidir, fakat ben o geçip giden şeye sadığım, ona çivilenmişim, bir devrim olanağı yok, gelecek yok… Aşırı şişmiş, abartılı bir geçmiş ruhsal sürekliliğin tüm boyutlarını işgal eder.” (Kara Güneş – Depresyon ve Melankoli)
  • İki şahıs arasındaki aşk buluşması iki çocukluğun anlaşmasıdır. O şekilde olmasa, pek bir şey ifade etmez. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik)
  • ”Arzunun ne anlama geldiğini bilmemek, arzunun kendisine haiz olmamak anlama gelir.” (Kara Güneş – Depresyon ve Melankoli)
  • Tanrı’ya inanmak birçok çifti dengelemişe benziyor. Tüm problem, günümüzde Tanrı inancı kaybolmuşken onun yerini kimin alacağı. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik)
  • Kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur… (Simone de Beauvoir Aramızda)
  • Canımı yakanlardan intikam almayı düşünmedim asla Hayat benden daha yaratıcı… (Simone de Beauvoir Aramızda)
  • Sezgi bir affetmedir, armağan sunumudur. (Ruhun Yeni Hastalıkları)
  • Varlığın kuralsız, zıvanadan çıkmış bir içeriden ya da dışarı­
    dan kaynaklandığını sandığı, tahammül ve tahayyül edilebilir
    olasılığın dışına defedilmiş bir tehdide karşı o şiddetli, karanlık
    isyanlarından biridir iğrenme. (Korkunun Güçleri: İğrençlik Üstüne Deneme)
  • (…) aşk temelde bireysel ve dolayısıyla da ölçüsüz değil midir, bu yüzden de partnerleri bir tek sonsuzlukta buluşmaya mahkûm etmez mi? (Aşk Hikayeleri)
  • Ülkede Simone de beauvoir & sartre tadında başlamış olan ilişkilerin safiye & faik gerçeğine dönüşmesi … (Simone de Beauvoir Aramızda)
  • İşte aşkın mümkün bir tarifi: İnsan birbirini sadece çocuk olarak tanırsa sever. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik)
  • iki şahıs arasındaki aşk buluşması iki çocukluğun anlaşmasıdır.
    o şekilde olmasa, pek bir şey ifade etmez. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik)
  • Sır şeklinde ve gizemli Yahudi (“Yahudi gizemlidir, onun garip dav­ranışları vardır…”) kavranılamaz bir iktidara haizdir. Yahudi­nin her yerdeliği yalnızca uzamla sınırı olan değildir, yalnızca bizim yaşadığımız mekanlarda değildir, derimize işlemiştir, derhal en yakınımızdaki ve bizlere en benzeyen kişidir, asla ırkını ayırt ede­mediğimiz kişidir, kimlik şaşkınlığı: “Ne haiz oldukları ve haiz olabilecekleri yüzleri tanıyoruz ne de iyi mi davrandıklarını.” Böylece Yahudi dönemin tümlüğünü ele geçirir, kendisine hem geleneği hem de aileden ve toplumdan oluşan grubun servetini devralma şansını güvence eden bir soyun, bir tür soylular sınıfının mirasçısı, devamcısı ve bunlardan yararlanacak kişiye dönüşür:
    Her ufak Yahudi güzel bir kariyer hayata geçirmeye yarayacak tüm olanakları daha doğduğu anda beşiğinde bulur…
    Yahudi, Birin ve Ötekinin, Yasanın ve Hazzın, Var Olan şahıs ile Sahip olan kişinin şu tahammül edilemez birleşmesi olduğun­ dan dolayı tehditkar hale gelir. Yahudi karşıtı ntezi buna karşı kendini korumak için çaba sarfetmek için bu nesneyi [objet] iğrencin [ab-ject] yerin­ de konumlandırır. Yahudi: Atığın ve arzu nesnesinin, kadavranın ve yaşamın, dışkısalın ve zevkin, öldürmeye yönelik saldırganlı­ ğın ve en nötrleştirici iktidarın birleşmesidir – “Ne biliyordum?” “Ya Yahudi olmakya da ölmek icap ettiğini”… içgüdülerimle ve tar­ tışmasız bir halde biliyordum!”48 Yahudi, egemen konumuna yerleştirilmiş şu dişil, şu başkalaşmış e ndi, şu oldukca anlamlı şey, benzer ile diğeri, özne ile nesne ve hatta içerisi ile dışarısı içinde­ ki katı fark çizgilerinin kaybolduğu şu sınır haline gelir. Demek ki Yahudi, hem korku hem de büyülenme nesnesidir. Bizzat iğ­ rençliğin kendisidir. Yahudi iğrençtir: kirlidir, çürümüştür. Onun­ la özdeşleşen, onunla kardeşçe ve ölümcül bir halde kucaklaşmayı (sınırlarımı yitirdiğim kucaklaşmayı) arzulayan ben, kendimi aynı iğrençliğe, çürümüşlüğe, dışkısallığa, dişilliğe ve edilgenliğe indirgenmiş olarak bulurum: “iğrenç Celine”. (Korkunun Güçleri: İğrençlik Üstüne Deneme)
  • “Umutsuzluğun anlamını aramaktansa, umutsuzluktan başka anlam olmadığını itiraf edelim.” (Kara Güneş – Depresyon ve Melankoli)
  • Arzu ve haz içine kök salmış, bir taraftan da gerçekte mütevazı­ce simgesel ya da imgesel bir şekilde alevlendirmek amacıyla bunlardan vazgeçebilen aşk, kabul edeceğiniz şeklinde narsisizmle idealleştirme’ ’in iki ucu içinde yargı sürer. Yüce Benlik idealleştirilmiş bir diğeri’de yansıdığında kendini gösterir ya da kendini göklere çıkarır yada parçalanır ve yok olur: Bu idealleştirilmiş diğeri yücedir, kıyaslanamazdır, benim ona layık olmayabileceğim kadar o (bana?) layık bir kimsedir, ve gene de bizim bölünmez birliğimiz için yaratılmıştır. Tüm aşk söylemleri narsisizmi işlemiştir ve pozitif, ideal değerler içeren kodlardan oluşur. (Aşk Hikayeleri)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş