Eğitim

Ölüm Tohumları – F. William Engdahl Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ölüm Tohumları – F. William Engdahl Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ölüm Tohumları kimin eseri? Ölüm Tohumları kitabının yazarı kimdir? Ölüm Tohumları konusu ve anafikri nedir? Ölüm Tohumları kitabı ne konu alıyor? Ölüm Tohumları PDF indirme linki var mı? Ölüm Tohumları kitabının yazarı F. William Engdahl kimdir? İşte Ölüm Tohumları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: F. William Engdahl

Çevirmen: Örneksiz Şulekoğlu

Orijinal Adı: Seeds of Destruction: The Hidden Agenda of Genetic Manipulation

Yayın Evi: Bilim + Gönül Yayınevi

İSBN: 9789944090698

Sayfa Sayısı: 330


Ölüm Tohumları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kalıtımın Değiştirilmesinin Arkasındaki Karanlık Oyunlar

Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissenger’in “Yiyeceği denetim edersen insanları denetim edersin.” Sözünün Amerikan minik sosyo-politik seçkin tarafınca tüm dünya insanlarının akıbetini değiştirebileceğinin hikâyesi.

Engdahl titizlikle Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar konusunu her yönüyle okuyucunun gözleri önüne seriyor. Kalıtımın değiştirilmesinin arkasındaki karanlık oyunlar bilim laboratuarlarından büyük şirketlerin yönetim kuruluna, hükümetteki kilit mevkilerden devlet başkanlarına dek uzanıyor. Günümüzdeki gelişmelerin arkasındaki sebepleri idrak etmek isteyen, dünya barışı ve toplumsal adalete inanan her insanın okuması ihtiyaç duyulan uykudan uyandıran kitap.


Ölüm Tohumları Alıntıları – Sözleri

  • Bir anlamda para, onu iyi kullanmayı bilen zenginlere aittir.
  • Dünyadaki 13 gelişmekte olan ülke Hindistan, Nijerya, Meksika, Endonezya, Brezilya, Türkiye ve Kolombiya da dahil kaynak zenginliği açısından aslen varlıklı ülkelerdir. Fakat gelecek 30 yıl süresince da politik olarak en istikrarsız ülkeler olacaklardır. NSSM politikasına gore bu ülkelerdeki nüfus hızla azaltılırsa sadece ABD o ülkelerin hammaddelerini rahatça sömürebilirdi.
  • İnsanlar kirlenme yaratır, kirlenmeyi önlemek için de insanları elemek gerekir.
  • Büyük ve küstahça bir hamleyle yeryüzündeki yaşamın sürmesini elde eden nebat-tohum-nebat-tohum döngüsü geri dönüşü olmayacak bir halde ortadan kalkıyor… Tekrar tohum almadığınız sürece ne tohum, ne de besin olacak.
  • Piyasaya sürülen büyük ölçekli ilk GDO, “büyükbaş hayvan gelişme hormonu” -rBGH- içeren süttü.
  • GDO’ları düzenleme rehberi “sual sorma, bir şey söyleme”den ibarettir. Bu şu demek oluyor “Eğer şirket devlete GDO hakkında ne bildiğini söylemiyorsa, devlet de onlara sormuyordur.”
  • Yeni kurulan Rockefeller Vakfı hedefini “Dünya üstünde insanlığın yararına katkıda bulunmak” olarak belirlemişti. Neyin insanlık yararına olduğuna Rockefeller ailesinin karar vereceğini eklemeyi dikkatsizlik etmemişlerdi.
  • Değersiz ırklar, üstün ırkın korunması için denetim altına alınacaktı.
  • Yiyecek pazarının ABD hakimiyetinde olması aslen 1970’lerde Nixon’la birlikte başlamış olan uzun vadeli bir strateji planıydı.
  • Henry Kissinger yiyeceği tabanca olarak kullanmayı, bir dış siyaset olarak düşünen ilk isimdi. Yiyecek silahı akabinde geniş kapsamlı bir ABD siyasal doktrinine dönüştü.


Ölüm Tohumları İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Mutlaka okuyun..: Genetik Bilimin Arkasındaki Karanlık Oyunlar
Ilk olarak her insanın okuması ihtiyaç duyulan bir kitap.Kitapta ele alınan mevzu ‘genetiği değiştirilmiş organizmalardır’ ya da GDO’nun zamanı, devrin kuvvetli ailelerinden olan Rockefeller ailesinin tarihiyle paralellik göstermektedir ki savaşın Amerikan zaferiyle bitmesinden sonraki 30 yıl süresince güç evrimine bu insanoğlu yön verdi. Gücün tamamı ellerindedir sadece işin mahiyeti tüm dünyayı etkiledi.Bir kaç alıntı paylaşmak isterim.
İnsanın yaşamını sürdürebilmesinde en temel gereksinim duyan günlük ekmeğinin karşılanmasını mevzu alır. 70’ler süresince bu Amerikan elitin menfaatine hizmet eden şahıs, yaşamı süresince ‘güç dengesi’ politikalarının bir uygulayıcısı olan Henry Kissinger’dır. Kissenger dünya hakimiyeti mevzusunda şu fikrini açıklamıştır; “Petrolü kontrol edersen ulusları kontrol edersin, yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin.”
Yiyecek, harp sonrası ABD’nin dış politikasında, soğuk savaşın başlangıcında stratejik bir rol oynadı. “Barış için yiyecek” ( food for peace) şeklinde iyi programlarla bunu maskelemeye çalıştılar. (Duygu Çoban)

Bilgilenmek için okuyun ve okutun bu kitabı.: Kitabın ilk bölümünü okuduktan sonrasında bir çok okuyucunun dikkatini çekeceğine inandığım için ilk kısmı aşağıya bırakıyorum.
“Biz dünya nüfusunun %6.3’ünü oluşturuyoruz fakat zenginliğinin yarısına sahibiz. Bu farklılık bilhassa hepimiz ve Asyalılar kadar büyük. Bu şekilde bir durumda kıskanılma ve gücenilme şeklinde bir durumda olamayız. Gelecek dönemdeki asil görevimiz, ulusal güvenliğimize bir zarar getirmeden bu farklılık durumunu sürdürebileceğimiz bir ilişki kalıbı tasarlamaktır. Bunu yapmak için de tüm duygusallık ve hayallerden uzak durup dünyanın her yerindeki ulusal hedeflerimize odaklanmalıyız. Kendimizi çıkarlarımızdan fedakaarlık ederek dünyanın iyiliği için lüksümüzden vazgeçeceğimiz mevzusunda kandırmamıza asla gerek yok.” Seorge Kennan, 1948
Bu kitap minik bir sosyo-politik seçkin zümre tarafınca 2.Dünya Savaşı sonrasında Vaşington’da ele alınmış bir proje ile ilgilidir. Bu, Kennan’in “farklılık durumunu sürdürebilmek” tümcesinin iyi mi hayata geçirildiğinin anlatılmamış hikâyesidir. Aynı zamanda bir avuç insanoğlunun harp sonrası tüm kaynaklara ve güce haiz oluşunun da hikâyesidir.
Bu, güç devrimi tarihinin de ötesindedir, hattâ bilim dâhi bu azınlığın hizmetine sokulmuştur. 1948’de Kennan’in da kendi notlarında tavsiye etmiş olduğu şeklinde, herhangi bir fedakârlık yada dünyanın iyiliği düşünülmeden acımasız politikalar uygulandı.
Seleflerinin aksine İngiliz imparatorluğu içindeki başat guruplar, yeni beliren ‘Amerikan eliti, kendilerini savaştan sonrasında, “Amerikan Yüzyılı”nın şafağında duyuru ettiler ve hitap kabiliyetlerini, dünyanın iyiliği için düşüncesini kendi amaçlarına uygun şekilde kullandılar. Onların Amerikan Yüzyılı daha yumuşak ve kibar bir imparatorluk olarak sömürgecilikten kurtuluş, demokrasi, ekonomik gelişme ve özgürlük kisvesi altında öteki ulusların kaderlerine hükmedebilen, Büyük İskender’den sonraki en büyük küresel imparatorluktu.
Bu kitap “Bir Savaş Yüzyılı: Anglo-Amerikan Petrol Politikaları ve Yeni Dünya Düzeni” adlı kitabın bir devamı niteliğindedir. Petrolden sonrasında ikinci bir “kırmızı hattı” takip eder. İnsanın yaşamını sürdürebilmesinde en temel gereksinim duyan günlük ekmeğinin karşılanmasını mevzu alır. 70’ler süresince bu Amerikan elitin menfaatine hizmet eden şahıs, yaşamı süresince ‘güç dengesi1 politikalarının bir uygulayıcısı olan Henry Kissinger’di. Ve dünya hâkimiyeti mevzusundaki şu fikrini açıklamıştır; “Petrolü denetim edersen ulusları denetim edersin, yiyeceği denetim edersen insanları denetim edersin.”
“Küresel yiyeceği denetim etme plânı” 1930’ların başlarına, savaşın patlak vermesinden önceye dayanır. Bu organizasyon belli başlı bazı ailelerin servetlerini korumak amacıyla seçilmiş hususi kuruluşların yardımlarıyla maddi olarak destek görmüştür. Bu aileler güç ve zenginliklerini doğu sahili süresince Boston, Vaşington, New York ve Philedelphia’ya yerleştirmişti. Bu sebeple egemen medya kuruluşları sıkça onlara atıfta bulunmuş, ara sıra alay konusu etmişlerse de çoğu zaman övmüşlerdir.
Savaşla beraber Amerikan gücünün ağırlık merkezi doğu sahilinden Seattle, Houston, Las Vegas, Atlanta ve Miami şeklinde bölgelere dağıldı. Sonradan da Asya, Japonya ve Latin Amerika’ya.
2.Dünya savaşından bir süre ilkin bir aile diğerlerine gore daha çok öne çıkmıştır. Bu ailenin serveti, uğruna kan dökülen ve savaşılan ‘kara altın’ petrole dayanıyordu. Bu aileyle ilgili olağandışı olan ise ailenin bir tek petrole değil, öteki başka alanlarda da yatırım hayata geçirmeye karar vermesi olmuştur. Psikoloji, tıp, gençlerin eğitimi, ziraat, biyoloji ve biyolojinin tarımsal uygulamalarına yatırım yapmışlardır. Bir çok kişinin fark etmediği devasa bir gelişme ve gelişme göstermişler, servetlerini de o seviyede büyütmüşlerdir.
 
Bu kitapta ele alınan ana mevzu olan ‘genetiği değiştirilmiş organizmalar’ ya da GDO’nun zamanı, devrin kuvvetli ailelerinden olan Rockefeller ailesinin (ve 4 kardeşin – David, Nelson, John ve Laurance) tarihiyle paralellik göstermektedir -ki savaşın Amerikan zaferiyle bitmesinden sonraki 30 yıl süresince güç evrimine bu insanoğlu yön vermiştir. Gücün tamamı ellerindedir sadece işin maliyeti tüm dünyayı etkilemiştir.
Bundan 30 yıl ilkin, erk Rockefeller ailesinin çevresinde toplanmıştı. Bugün ise 4 kardeşin 3’ü çeşitli nedenlerle vefat etmiştir. Tüm amaçları, daha sonraları Pentagon’un ‘tam spektrum egemenlik’ adı vereceği, gerektiğinde askeri gücün de devreye sokulabileceği küresel hâkimiyetti. Projeleri o günlerdeki minik bir güç gurubundan bugün hayal bile edemeyecekleri, tüm gezegenin geleceği hakkında inisiyatif sahibi oldukları bir noktaya evirildi.
 
Kalıtım mühendisliği ile nebat ve öteki canlı organizmaların patentlenmesi tarihinin anlaşılabilmesi için 2.Dünya savaşını takip eden yıllardaki Amerikan gücünün dünyada iyi mi yayıldığına bakmak gerekir.
George Kennan, Henry Luce, Averell Harriman ve hepsinden ilkin Rockefeller kardeşlerin ziraat sektöründe başlatmış olduğu ‘yeşil devrim’ yardımıyla Petro-kimyasal gübre, petrol ve enerji ürünlerine bağımlılık arttı. Onların o günlerde yaptıkları bugünün genetiğini değişiklik yapma tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır.
 
Yüzyılın başlangıcında gerçekleşen 4 çokuluslu dev şirket birleşerek dünya üstündeki bir çok insanoğlunun temel besinlerinin (pirinç, soya fasulyesi, buğday, mısır ve hatta bazı sebze ve meyveler ile pamuk) kontrolünü ellerine geçirdiler. Hastalığa dayanıklı kümes ürünleri, genetiği değiştirilmiş, güya kuş gribine dayanıklı ürünler ve geni değiştirilmiş domuz ve sığır üretimi için çaba sarf etmişlerdir.
 
Dört hususi firmanın üçünün Pentagonla kimyasal harp araştırmaları mevzusunda sıkı bağları vardı. Dördüncü şirket aslen İsviçre kökenli olmasına karşın İngiliz kontrolü altındaydı. Petrolde olduğu şeklinde GDO ziraat projesi de bir Anglo-Amerikan küresel plânıdır.
 
Mayıs 2003’te Bağdat’taki acımasız Amerikan bombardımanının dumanı dağıldığında ABD başkanı GDO projesini stratejik bir mevzu haline getirdi ve ABD’nin harp sonrası öncelikli dış siyaset gündemini oluşturdu. Dünyanın ikinci en büyük ziraat üreticisi konumunda bulunan AB, bu küresel plânın önünde sıkıntılı bir engel teşkil etmekteydi.
 
Her ne kadar Almanya, Yunanistan, Fransa ve Avusturya şeklinde AB ülkeleri öteki dünya uluslarına benzer şekilde GDO ekimine sıhhat ve bilimsel nedenlerle karşı çıksalar da, 2006 yılı başlarında Dünya Ticaret Örgütü (WTO), AB’ni toplu GDO üretimi için kapılarını açmaya zorladı.
 
ABD ve İngiliz ordularının Irak’ı işgaliyle beraber Vaşington, bu ülkeye genetiği değiştirilmiş tohumları ABD Tarım Bakanlığının bir cömertliği olarak göndermeye karar verdi. İlk büyük çaplı gözlem 90’ların başlangıcında fazlaca uzun süredir Rockefeller ailesinin bozmuş olduğu ve yolsuzlukla başı dertte olan Arjantin’de aslına bakarsanız yapılmıştı.
İlerleyen sayfalarda da göreceğiniz şeklinde GDO’nun yaygınlaşması ve çoğalması uğruna politik tehdit, hükümet baskısı, yalan, rüşvet şekilleri kullanılmış ve hatta cinayetler bile işlenmiştir. Okurken bir kabahat romanı hissine kapılmanız sürpriz olmayacak. Tarımsal verimlilik ve dünyanın yiyecek sorunlarını çözme adı altında işlenen bu suçlar, bu minik zümrenin amaçları doğrultusunda önemsizdir. Yapılan bunca şeyin hedefinde bir tek para ve kâr yoktur. Nihayetinde bu kuvvetli aileler kimlerin merkez bankalarının başlarında duracağına karar verirler. Para onların yaratmaları ya da yok etmeleri için emirlerindedir.
Amaçları daha önceki despot ve diktatörlerin hayal ettikleri şeklinde mutlak dünya hâkimiyetidir. Kontrol edilmezlerse 10-20 yıl içinde bu hedeflerine ulaşmaları işten bile değil. Bu sebeple bu gerçeğin duyurulması ve hepimiz tarafınca bilinmesi büyük ehemmiyet arz etmektedir.
**********
Kitapta o denli ilgi çekici bölgeler var ki, bir çok sayfa da şaşkınlıklar içinde kalıp, yok artık diyorsunuz. Bilhassa Amerika’nın 2003’te Irak’ı bombalaması ve Irak’ta bulunan “Ebu Gureyb Tohum Bankası”nın akıbeti fazlaca düşündürücü. İnternetten araştırdım ve bulduğum data fazlaca düşündürücü…
Ebu Gureyb Tohum Bankası:
Dicle ve Fırat nehirlerinin içinde yer edinen bir tohum bankasıydı. Tamamen naturel ve değişik ırklardan olan başta buğday olmak suretiyle fazlaca sayıda tohum, bu depoda muhafaza ediliyordu. doğal ki şu anda bu depo yok. Amerikalılar ırak’a girdikten sonrasında bu banka yok edildi. içindeki tohumlar nerede biliyor musunuz? Kıyamet tohum ambarı da denilen svalbard küresel tohum deposu’nda. Bu depo norveç’in kuzeyinde yer edinen buzla kaplı svalbard ekip adalarında bulunuyor. Yerin altında ve adeta bir uzay üssü şeklinde. Yüzbinlerce naturel tohum buralarda saklanıyor. Dünya’nın geleceği olarak görülen bu depo, doğal ki norveç’e ilişkin değil. Fazlaca sayıda batı menşeili internasyonal kurum tarafınca finanse ediliyor.
************
Amerika üstünden insanlığı denetim altına almak, bazı milletleri kısırlaştırarak yok etmek şeklinde fazlaca kirli planları olan şirketlerin içyüzünü deşifre ederen gazeteci F. William Engdahl’ın bu kitabını her insanın okumasını tavsiye ederim.
Bu kitabı okuduktan sonrasında büyük olasılıkla aklınıza bugüne dek asla gelmemiş mevzuları düşünmenize yol açacak.
Ve benim şeklinde günlerce kitapta geçen “Henry Kissinger, NSSM 200 projesi, ROCKEFELLER ailesi, Monsanto, Dow, Dupont, Kellogs mısır gevreği şirketi şeklinde adları nette araştıracak ve notlar alacaksınız.
Artık savaşlar topla tüfekle değil “biyolojik silahlar” ile yapılıyor. Ve maalesef hepimiz de bu savaşın içinde ki “kobay fareleri ve piyonları” oluyoruz.
Maalesef bu kitap keyifle okunacak bir kitap değil. O yüzden okuyacak olanlara keyifli okumalar dileyemeyecegim. Şu sebeple uyku kaçırtacak cinsten bilgilerle dolu.
gonderi/66255473
gonderi/66248102
gonderi/66110931
gonderi/66036304
gonderi/65994235
gonderi/65993318
gonderi/65983336
gonderi/65933772 (❥Parpali ✿ GD ✿)

Kitabın önsözündeki alıntı da fazlaca çarpıcı ifade yer ediniyor. “Biz dünya nüfusunun % 6.3’ünü oluşturuyoruz fakat zenginliğin ise yarısına sahibiz…Kendimizi, çıkarlarımızdan fedakarlık ederek dünyanın iyiliği için lüksümüzden vazgeçeceğimiz mevzusunda kandırmamıza gerek yok.”
Hemen alt bölümde başlamış olan kitabın başlangıç cümlelerini okuyunca insan kendini film izlemiş şeklinde hissediyor ve hani bazı filmlerde yer edinen kayan yazıları okuyormuş şeklinde düşündüm kendimi. Siyah ya da flu arka plan ve alttan yukarıya doğru silik kesik titrek beyaz bir yazıda şu söyleniyor: “Bu kitap (film) minik bir sosyo-politik seçkin zümre tarafınca 2. Dünya Savaşı sonrasında Vaşington’da ele alınmış bir proje ile igilidir. Aynı zamanda bir avuç insanoğlunun harp sonrası tüm kaynaklara ve güce haiz olmasının hikayesidir.” Daha kitabı okumaya başlamadan ilkin önsöz kısmında bununla karşılaşıyoruz ve bu iddialı cümle üstüne pür dikkat kesilip, neler olacağını düşünmeden edemiyor insan.
Kitabın derhal başlangıcında etkili ve dikkat çekici bir cümle. O süre akla şu gelebilir. Sosyo-politik, seçkin, zümre, Vaşington, proje, 2.Dünya Savaşı, Rockefeller, ABD Başkanları, BM, firmalar şeklinde şeklinde onlarca kelimeyi birbirine bağlayan nedir?
Kim? Ne amaçlıyor? Niçin? şeklinde şeklinde çeşitli sorular ard arda gelebiliyor.
Ölüm tohumları – Genetik Bilimin Arkasındaki Karanlık Oyunlar- kitabı da bu çerçevede besin üstünden oynanan oyunları göstermeye çalışıyor. Açılış Prof.Dr. Oktay Sinanoğlu’nun yazısıyla başlıyor ve yazarla tanışıklığından bahsettikten sonrasında gen bilimi ya da moleküler biyolojinin insanlığın iyiliği için kullanılmak istendiğinde iyi mi güzel şeyler ortaya çıkacağını fakat fena amaçlı kullanım olursa insanlığın karanlığa bile gömüleceğini bizlere bildiriyor. Moleküler Biyolojinin bir avuç insanlık düşmanı, karanlık güçlerce iyi mi bir silaha dönüşebileceğini de ifade ediyor. Bu çerçevede kitap, bazı yapılanmaların, insanların gıdalarını denetlemek suretiyle,
bazı ırkları yok ederek dünya nüfusunu azaltmayı amaçladığından bahsediyor.
Diğer mevzularda olduğu şeklinde Moleküler Biyoloji sahasının stratejik önemde bulunduğunu ve bir an ilkin bu yönde emek harcama yapılması icap ettiğini 1960’dan beri ifade eden Sinanoğlu, maalesef çeşitli sebeplerle kendi söyleyip kendi dinlemiş bulunduğunu da üzelerek konu alıyor.
Dünyada her millet içinde insanlığı düşünen bilim adamları, devlet görevlileri var fakat bu kişiler görevlerini de kimi zaman yapması imkansız duruma da getirtilebiliyor. İnsanları bilgilendirmeyi ve daha iyi bir gelecek için birşeyler yapılmasını düşünen de azca değil ve William F. Engdhal da bunlardan biri.
Oktay Sinanoğlu kitaba önsöz yazarken, yazarda kitabı Sinanoğlu’na ithaf ediyor. Birileri gene biryerlerde bunlara komplo diyebilir. Varsın desinler. Ama ‘komplo’ değil gerçekse o süre ne olacak? (1)
William Engdahl’ın okuduğum ilk kitabı olan kitap/düzmece-domuz-gribi-gidalar-ustun-irk-yaratma-dunya-nufus-azaltimi-projeleri–87676 den sonrasında bu ikinci kitabı. Yeni okumaya başladığım kitap/tanrilarin-gazabi-kaybolan-hegomonya–101898 bittikten sonrasında öteki kitaplara da sıra gelecek. Muhalif bir yanı var. Muhalif bilgiler veriyor fakat öyleki söz ola poşet dola anlamında da değil. Belki Türkiye’de pek tanınmıyor, okunmuyor olabilir amabu bir ekip olguların varlığını da yok saydıramaz. Yazar bizlere bir görüntü, fotoğraf gösteriyor ve onun iyi mi okunması gerektiğine dair bazı ipuçları vererek hem kendi bazı bölgeleri açıklıyor hem de bizim bulmamızı, düşünmemizi istiyor. Yani, körü körüne bir yere bağlanmadan şu, bu, o, onlar, bunlar demiş ben inanırım demeden kabul yada reddetmenin niçin-netice ilişkisi içinde birşeyleri anlatmaya çalışıyor. Gördüğümüz dünyanın içindeki bazı insanların gün gelip bizim kökümüzü bile kazımak için ellerinden gelen herşeyi peyder pey hayata geçirmeye başladıklarını bunun bir adımı da besin bulunduğunu ve hatta Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissenger’in “Yiyeceği denetim edersen insanları denetim edersin.” cümlesinin öylesine söylenmiş bir söz olmadığı vurgusunu kitabın sayfaları içinde görmekteyiz.
Peki ne konu alıyor “Ölüm Tohumları” adlı kitap. Temel yiyecek maddeleri üstüne oynanan oyunlardan bahsediyor ve bir ailenin ‘kara altın’ petrolden elde etmiş olduğu kazancın devamında GDO’lu besinlerle de zenginleştiğinden bahsediyor.
Peki, genetik değişiklik yapma iyi mi oluyor diye bir sual insanoğlunun aklına takılıyor. Onun da cevabı şu şekilde veriliyor: “Bir nebat ya da organizmada genetik değişim demek yabancı genlerin alınarak bir bitkiye eklenmesi ve böylece genetik yapısının düzgüsel üreme yöntemiyle olmayacak şekilde değiştirilmesi..” demek oluyor.
Kabul edelim ya da etmeyelim bir ihtimal çok da fazla azca olabilirler fakat dünyada kendini ‘Tanrı’nın yerine koymak isteyen küresel bir çete var. . Bu çetenin çeşitli kollarından biri de ‘besin’dır. Bir ekip yeni arayışlarla insanlığı kendi egemenlikleri ya da boyundurukları altına alıp, onların peşinden gidecek sürüler haline getirmenin yollarını arıyorlar diye bahsediyor kitap. Kendi yapım ettikleri ve kendilerine biat edecek şekilde insanlık arayışı içinde olduklarını ifade ediyor. Tarım ve hayvancılık kısaca besin üstünden ince hesaplar yapmış olup gelecek süre içinde peyder pey toplumun kendilerine doğal olarak olmasını kısaca bir çeşit distopik bir dünya egemenliğine gidecek yollardan kabul edilen gıdayı denetim edip dünyayı denetim etme ardında koşan insanların yaptıklarından bahsediyor.
Özet olarak besin işlenmiş kitapta fakat bunun çeşitli ayakları olduğu da bilinmektedir diyor yazar. Belki okuyan kişiye bilim kurgu şeklinde gelebilir fakat distopik eserler de bu
meydana getirilen çalışmalardan esinlenmiş olmasın?
İnsan neslinden bir çeşit salt ‘temiz’ bir ırk oluşturup, onun haricinde kalanların kısaca uygunsuz, engelli, sakat, beyaz olmayan ırkların ayrıştırılıp, yok edilerek yeni bir insan nesli hedeflenmiş olmasın? Belki de ilk adım bu ziraat ve hayvancılıkta başlamış olan emek harcamalar olabilir. Genleriyle oynanan ve değişik türdeki meyve-sebzeler
haricinde hayvancılık alanında da uzun yıllara dayanan gen mühendisliği emek harcamaları artarak devam ediyor.
Kitap 5 ana kısım ve onların altında yer edinen alt başlıklardan oluşuyor. Birbirine bağlı, kaynak verilerek anlatılmaya çalışılan kitapta ilk bölümden son bölüme kadar araştırma kitaplarında yer edinen kaynaklar da veriliyor.
Kitaptan fazlaca sayıda alıntı yaptım fakat ek olarak kendi notlarıma aldığım kısaca buraya yansıtamadığım bölgeler de mevcut. O şekilde basite alınacak, tek seferde okunup bitecek, john’la, Jehnn’in aşk öyküsünü ballandıra ballandıra özetleyen bir kitap değil. Kafa yorup, niçin bizde bazı şeyler değişmediğinin yanıtını da bulabileceğiniz özellikte size kılavuzluk eden bir emek harcama. O yüzden bu kitapta sanatla alakalı ifade, betimlemeler, kelime oyunları şeklinde unsurlar bulunmaz. Gizlenen, göz ardı edilen, arka planda tutulan fakat mühim kısaca insan sağlığıyla direkt ilişkili mevzular mevcut.
Mesela, 168.sayfadan başlamış olan ve devam eden mevzuda, bir ülkenin kısaca Arjantin’in ekonomik olarak iyi mi batırıldığını ve ele iyi mi muhtaç duruma getirildiğini açık kaynaklarla okuyacağız. Aynı şeyler dünyanın her tarafında da adlar değişik olsada yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.
Türkiye’de bunu görmüş oldu. Mesela, 15 günde 15 kanun bunlardan biriydi. Ya da şu anda olan şeker fabrikaların satılması da küresel güçlere kısaca ÇUŞ (Fazlaca Uluslu Firmalar)’lara yeni pazar elde etmek için olmasın? Arjantin örneğinden yol çıkarsak, ‘Hükümet ve hususi propaganda araçları, soya rejiminin ne kadar sıhhatli bulunduğunu, süt ve etten alınacak proteinden daha yararlı olduğu anlatılıyordu fakat uzun soluklu soya tüketimi insan sağlığını negatif etkilediğinden kimse bahsetmiyordu.’
Bu bana hiçte yabancı gelmedi. Şimdi TV, gazeteler , internette bu şekilde bolca oranda haber yok mu? Yok etten bu kadar daha çok besleyiciymiş, sağlıklıymış, kalorisi yüksekmiş falan filan. Bu haber adı altındaki yönlendirmenin tek amacı parası olamadığı için et alamayan vatandaşları uyutmak. İsyan çıkmasını önlemek, uyuşturmak. Yani, o denli besleyiciyse kendileri niye yemiyor. Onlar koca göbekleriye ağızlarını şapırtatarak biftekleri, bonfileleri yutacaklar eee, vatandaşa da sıhhatli beslenmek istiyorsan ‘soya fasulyesi’ ye, rahatlarsın, aynı kalori hatta bak gıda kıymeti daha yüksek ve hatta et kolestrol yapar diyerek milleti aldatmaya devam ediyorlar. Yerinde ya da sonucunda yenilen bir gıda insan sağlığını tehlikeye atmaz fakat genleriyle oynanmış ve artık ne olduğu belli olmayan terminatör tohumlardan türetilmiş gıda maddeleri her türlü tehlikeye yol açacağını şu andaki sıhhat sisteminden de görmekteyiz. Hergün yeni hastalık adları duymaya başladık ve bunlara uygun derhal tedavi şekilleri de peşinden geliyor.
‘ABD ve İngiltere Hükümetlerinin genetik olarak değiştirilmiş tohumları acımasızca tüm dünyaya yayma girişimleri aslen Rockefeller Vakfı’nın 1930’lardan beri onlarca senedir devam eden Nazi soy arıtım araştırmasına para aktardığı sır siyasetin uygulanmasıydı.’ Ve bu seviye hala devam ediyor.
Ezcümle: Bu kitabı da okumakta yarar var. Bir şeyler öğrenmek için okuyup, anlatmak da mühim. Tavsiye ettiğim bir kitap.
Notlar: Okuduğum kitap 3.baskı 2010 tarihindeki ve 294 sayfadır.
+ Bilim + Gönül Yayınları kısaca Oktay Sinanoğlu’nun (ya da onun desteklediği) bir yayınevinden çıkmış.
+ Kitabın baskısı bitmiş ve o yüzden sadece sahaflarda bulabilirsiniz.
+ Kitabın giriş kısmında yazar hakkında detaylı bilgiler bulunmakta ve genel anlamda hangi mevzular hakkında yazdığını okuyabilirsiniz.
+ İngilizce biliyorsanız yazarı web sitesinden takip edip ve İngilizce kitaplarını okuyabilirsiniz. Türkçe hariç başka bir dil bilmediğim için, iyi bir yayınevi ve iyi bir tercüme kitapları tercih diyorum.
+ Ayrıca kitabın yayınevine, yazarına, çevirmenine bu güzel emek harcamayı bizlere sundukları için teşekkür ederim.
+ Kapak resmi ve arka kapak yazısı bence yerinde ve kitapla bir bağ kurulabilir özellikte.
+ Kullanılan yazı tipleri ve büyüklük kafi.
+ (1) olarak geçen bölüm yazısını 18/05/2013 tarihinde yazmışım. Kitabı 25 sayfa okumuşum sonrasında bu zamana kalmış.
+ 15-23/03/2018 tarihleri içinde okudum. (S. Ali)


Ölüm Tohumları PDF indirme linki var mı?


F. William Engdahl – Ölüm Tohumları kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Ölüm Tohumları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı F. William Engdahl Kimdir?

1944 senesinde ABD’nin Minneapolis eyaletinde doğan ENGDAHL, Princeton Üniversitesi’nde okumuş. Alman asıllı

Amerikalı araştırmacı-gazeteci yazar Almanya’da yaşamaktadır.

“F. William Engdahl petrol ve jeopolitika üstüne fazlaca satan Savaş Yüzyılı: Anglo Amerikan Petrol Siyasetleri ve Yeni

Dünya Düzeni (Alfa Yayınları) – Century of War: Anglo-American Oil Politics and the New World Order (2004 Pluto

Yayınları. Londra) kitabının yazarıdır.

Kitap Fransız, Alman, Çin, Kore, Türk, Hırvat, Sloven ve Arap dillerine çevrilmiştir.

Engdahl son siyasal ve tutumsal gelişmeler hakkında en fazlaca tartışılan analizcilerdendir. Kışkırtıcı yazıları ve

analizleri sayısız gazete ve dergide ve internasyonal çapta tanınmış web sitelerinde yayınlanmıştır.

Petrol jeopolitikası ve enerji mevzularına ek olarak ziraat, GATT (Genel Tarifeler ve Ticaret Anlaşması), WTO (Dünya

Ticaret Örgütü), IMF, enerji, politika ve ekonomi mevzularında 1970′teki ilk petrol ve tahıl krizinden bu yana yazmaktadır.

‘Ölüm Tohumları: Kalıtım Biliminin Arkasındaki Karanlık Oyunlar -Seeds of Destruction: The Hidden Agenda of

Genetic Manipulation (2007, kitabı dünyadaki besin tedariki yöntemiyle toplumları denetim etme planını

belgelemektedir.

2007-2008 senesinde Sansürlenen En İyi Haberler için verilen ‘Sansür Projesi Ödülünü’ almıştır.”

F.William ENGDAHL, GDO olarak malum “Ölüm Tohumları” yazarı. GDO üstüne İnsani Yardım Vakfında verdiği

konferansta insanlığı ilgilendiren fazlaca mühim bilgiler verdi.

▪GDO’lu gıdaları tüketmekle kendi paramızla kiralık katilimize haiz olduğumuzu,

▪GDO kullanmayan ülkelerin Uluslar arası ticaretten veto yediğini,

▪Dünyanın yeni tanrılarının sahipliğine soyunanların ölüm tohumlarını yaratıcılarının bulunduğunu,

▪Tanrı olmadan tanrılığa soyunan genetikçiler…

▪Erkeklerin spermlerinin öldürüldüğünü…


F. William Engdahl Kitapları – Eserleri

  • Ölüm Tohumları
  • Tanrıların Gazabı Kaybolan Hegomonya
  • Küresel Tam Hakimiyet
  • Sahte Domuz Gribi, Gıdalar Üstün Irk Yaratma Dünya Nüfus Azaltımı Projeleri
  • Petrol Para İktidar
  • Wall Street ve Amerikan Yüzyılının Çöküşü
  • Kovid-19


F. William Engdahl Alıntıları – Sözleri

  • Din, basit insanoğlu tarafınca doğru, parlak zeka insanoğlu tarafınca yanlış, hükümdarlar tarafınca kullanışlı kabul edilir.
    Seneca (MÖ 4-MS 65) (Tanrıların Gazabı Kaybolan Hegomonya)
  • Dünyanın ‘barış’ adını verdiği olgu ise devam eden harpte, yağma bitip yeni bir çatışma ihtiyacı doğana kadar meydana getirilen ateşkesten ibaretti. (Wall Street ve Amerikan Yüzyılının Çöküşü)
  • Adı yalnızca Bağdatlı demek olan fakat direkt Muhammed’in soyundan geldiğini iddia eden el-Bağdadi ve Hilafeti; Katar, öteki Sünni devletler ve Erdoğan’ın Türkiye’sinden gelen parayla CIA ve Mossad’ın icadıydı ve saf Amerikan halkına korku salarak onları Ortadoğu’da yeniden harbe sokmak için tasarlanmıştı. (Tanrıların Gazabı Kaybolan Hegomonya)
  • IMF programları Rusya’nın ‘mücevherlerinin’ kelepir fiyatına yağmalanmasına imkân tanıdı. Yağmalananlar içinde petrolden nikele, alüminyumdan platine her şey vardı. (Küresel Tam Hakimiyet)
  • Halkın perde arkasında dönen dolapların, meydana getirilen bankacılık manipülasyonlarının, harbe girmek şeklinde yaşamsal kararların iyi mi alındığının farkına varmaması için tam bir gizlilik içinde çalışıyorlardı. Düzenlenen entrikalar, politikacıların, hâkimlerin satın alınması, darbelerin finanse edilmesi, işbirliğinde bulunmayanların etkisizleştirilmesi ve hükümetin kendi gösterdikleri yolda gitmesi için kullandıkları gizlilik, Uluslararası bankerlerin karakteristik özellikleri haline gelmişti. (Wall Street ve Amerikan Yüzyılının Çöküşü)
  • Gülen Hareketi’nin ya da “Cemaat”in malum bir adresi yoktu, posta kutusu yoktu, resmi bir örgütsel kaydı yoktu, bir merkezi banka hesabı yoktu, hiçbir şeyi yoktu. Takipçileri, Şeriat yada Cihat için asla şov düzenlemediler; eylemleri hep gözden uzak tutuldu. (Tanrıların Gazabı Kaybolan Hegomonya)
  • Amerikalılar içinde aşırı şişmanlığın artışı sınâî olarak işlemden geçirilmiş gıdalardaki artışa, kalıtımı değiştirilmiş mahsullere ve de tad verip bağımlılık yaratmak için kullanılan “mısır glüten” şeklinde katkı maddelerine bağlandı.
    Monsanto’nun ürünü olan ve ABD Besin ve İlaç örgütünce yasaklanması ihtiyaç duyulan aspartamlı sun’î tadlandırıcılar ABD’de tüketilen birçok içecekte mevcuttur. (Sahte Domuz Gribi, Gıdalar Üstün Irk Yaratma Dünya Nüfus Azaltımı Projeleri)
  • İnsanlar kirlenme yaratır, kirlenmeyi önlemek için de insanları elemek gerekir. (Ölüm Tohumları)
  • 1990’lı yıllarda Usame bin Ladin, Anglo-Amerikan petrol şirket lerine Rusya kontrolünden bağımsız bir petrol boruhattı güzergâhı sağlamak için, “mukaddes savaşçılar”ı, Arap Mücahitlerini Çeçenistan ve Kafkasya’da konuşlandırırken CIA, Washington’da “yeni muhafazakârlar” ağıyla emek vererek, bugüne kadarki en iddialı siyasal İslam projesini yapmaya başladı.
    Buna, Fethullah Gülen Hareketi denildi…. (Tanrıların Gazabı Kaybolan Hegomonya)
  • Yiyecek pazarının ABD hakimiyetinde olması aslen 1970’lerde Nixon’la birlikte başlamış olan uzun vadeli bir strateji planıydı. (Ölüm Tohumları)
  • ABD, Usame bin Ladin’i Tora Bora dağlarında arama maskaralığına son verdikten fazlaca sonraları, 2001’deki yıldırım saldırılarının şafağında, Afganistan’da üsler kurdu. ABD’nin Afganistan’ı işgaliyle beraber eroin için afyon yetiştiriciliği üstün dereceli seviyelere çıktı. (Küresel Tam Hakimiyet)
  • Dünyanın görmüş olduğu en büyük özgüven oyunuydu. Amerikalılar ithalatlarını daha çok borç alarak satın aldılar, böylece tüm dünyanın bağımlı olduğu bir dolar borcu yapısı yarattılar. (Petrol Para İktidar)
  • Piyasaya sürülen büyük ölçekli ilk GDO, “büyükbaş hayvan gelişme hormonu” -rBGH- içeren süttü. (Ölüm Tohumları)
  • Vaşington yönetimi 2005’in sonlarında Dünya Sağlık Teşkilâtı (WHO) ile beraber dehşet veren yeni bir vaka hakkında gürültü koparmaya başladı. Ölümcül yeni bir virüsün -Kuş Gribi ya da virologların deyişiyle H5N1’in -Çin ve Cenup Asya’dan başlayarak yayıldığını ve kuş göçleri yöntemiyle Batı Avrupa, Türkiye, Ukrayna, Hırvatistan ve ötesine de sirayet ettiğini ileri sürdü. Pentagon, o sırada Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in Amerikan askerlerinin virüsün kuşlardan insanlara geçen mutasyonundan etkilenmesi durumuna karşı 1 milyon dolar değerinde virüsönler ilaç, Tamiflu’nun stoklanması için tâlimat verdiğini beyan etti.
    Dehşet veren Kuş Gribi salgını senaristliği hiçbir şekilde gerçekleşmedi. Ne var ki, Donald Rumsfeld’in basına anlatmadığı bir mevzu vardı. O da Tamiflu’nun tüm dünyadaki patent hakkının Rumsfeld’in eski şirketi Gilead Sciences’a ilişkin olduğu ve Amerikan askeri birlikleri için 1 milyon dolar değerinde Tamiflu siparişi verdiği sırada Rumsfeld’in Gilead Sciences’ın en büyük hissedarı olduğuydu. Kuş gribi paniği esnasında Gilead’ın hisse tutarları tavan yaptığından Rumsfeld sayısız milyon dolarlar kazanmıştır.
    Nisan 2009’da Meksika’nın Vera Cruz eyaletinin minik, ücra bir köyünde 2005-2006 “Kuş Gribi” korkusuyla bir kural dışı haricinde benzerlik gösteren yeni bir facia daha ortaya çıktı. 2009 yılı “Domuz Gribi” vakasında Dünya Sağlık Teşkilâtı (WHO) bir kaç ay içinde tüm dünyayı kapsayan Faz 6 “Küresel Salgın” tehlikesi ilân etti. Dünya Sağlık Teşkilâtı’nın bu konudaki resmi beyanatı ise, aşırı derecede tuhaftı.
    Başta Dünya Sağlık Teşkilâtı (WHO) bile, Domuz Gribi, ya da resmi adıyla “H1N1 Enfluenza A”nın belirtilerinin “fazlaca hafifçe” bulunduğunu kabul etti. Bu emareler hapşırma, öksürme, ateş ve/yada burun akıntısı olarak tanımlandı. Ayrıca, emareleri gösterenlerin büyük çoğunluğunun 3-5 gün sonrasında tamamıyla iyileştiğini de onayladı. Hastalar yan tesirleri fazlaca ağır, hatta Japonya’da olduğu şeklinde bazı durumlarda ölümcül yan tesiri olan Tamiflu’yu (WHO’nun da önerilmiş olduğu) kullansalar da kullanmasalar da aslına bakarsanız iyileşeceklerdi.
    Ne var ki, önde gelen virologlara gore, Dünya Sağlık Teşkilâtı küresel çapta bir salgın ilânı ile tüm dünyayı kapsayan bir âcil sıhhat seferberliği başlattı. Ancak bunun sonucunda sıhhatli bireylere bile zarar verebilecek bir aşı tahribatı yaratılacaktı ki, eğer hiçbir şey yapılmasa bu kadar zarar verilmiş olmayacaktı. Bu durum, Dünya Sağık Teşkilâtı ve ilaç endüstrisinin içinde yer almış olduğu, H1N1’in arkasındaki güçlerin, saf ve dehşete düşmüş yüz milyonlarca şahıs üstünde uygulanan kurnaz bir plân “aşı yolu ile kitlesel soykırım” olduğu mevzusunda kuşkular yarattı.
    Böylesine kurnaz bir tertibin arkasında kimin olduğuna dair ipucu ise, kendini dünya nüfusunun mühim seviyede azaltılmasına adayan gizli saklı milyarderlerin oluşturduğu yeni bir kulübün kuruluşunun ifşası ile bununla birlikte ortaya çıktı. Bu yeni gurup büyük bir alaycılıkla kendini “İyilik Kulübü” olarak adlandırdı. Ne için iyilik, ya da kimin için iyilik olduğu ise söylenmedi. Kaygı verici bir şekilde, Kuzey Kutbu’nun yakınında küresel tohum deposu tesis etmek için bir araya gelen David Rockfeller ve Bill Gates de bu “İyilik Kulübü”nün kurucu ortaklarıydılar.
    “F. William Engdahl, “Sahte Domuz Gribi, Gıdalar / Üstün Irk Yaratma – Dünya Nüfus Azaltımı Projeleri”, Bilim+Gönül Yayınları, 1. Basım, Aralık 2009, S:1-3″ (Sahte Domuz Gribi, Gıdalar Üstün Irk Yaratma Dünya Nüfus Azaltımı Projeleri)
  • Sarkozy, H1N1 domuz gribi için 1 milyar avro bütçe ayırdı. Fakat Yegane mesele, Dünya Sağlık Teşkilâtı’nın hemen hemen tanımlamasını yapamadığı bir virüs için, farazi bir hastalık üstünden ilaç üretmek en hafifçe tâbirle kuşku uyandıran bir durumdur. (Sahte Domuz Gribi, Gıdalar Üstün Irk Yaratma Dünya Nüfus Azaltımı Projeleri)
  • İspanyol Gribi denen 1918 salgınının genomu Birleşik Devletler hükümeti tarafınca 1918’de Alaska’da gripten ölmüş birinin donmuş cesedinden alınarak canlandırıldı. Bu canlandırma yüzünden hem “Kuş Gribi”, hem de onun “aşısı” bugün kamu sağlığı için mühim bir tehdit unsurudur. (Sahte Domuz Gribi, Gıdalar Üstün Irk Yaratma Dünya Nüfus Azaltımı Projeleri)
  • Bugün yaşananlar resmen Domuz Gribi’nde de yaşanmış:
    “Sonuç olarak ölen insanların daha ilkin açığa vurulmamış solunum hastalıklarından mustarip olduklarını biliyoruz. Sadece ABD’de her yıl 36 bin gribe bağlı ölüm kaydedilmekte ve bu herhangi bir ürkü ya da alarm durumuna yol açmamaktadır. Bunların bir çok da yaşlılar ve akciğer hastalarıdır. Bugüne kadar tüm Fransa’da sıhhat mercileri tarafınca 24 şahıs HINI emareleri gösteriyor olarak kaydedilmiştir. Burada şunu hatırlatmakta yarar var: Dünya Saglik Teşkilatı ve Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi, H1N1 emarelerini ateş, öksürük, baş ağrısı ve burun akıntısı olarak sayıyor. Siz bu şekilde Domuz Gribi” emareleri gösteren birilerini tanıyor musunuz? Tipkı soğuk algınlığında görüldüğü şeklinde “Domuz Gribi” emareleri görülen dünya genelinde 15 bin den fazla sayıdaki vak’anın büyük çoğunluğu, 3 – 7 gün içinde olağanüstü bir iyileşme göstermiştir.”
    Sahte Domuz Gribi – Üstün Irk Yaratma / S.35 William Engdahl / 2009 (Sahte Domuz Gribi, Gıdalar Üstün Irk Yaratma Dünya Nüfus Azaltımı Projeleri)
  • … CIA, ülke içinde karşıcılık tertipliyordu. Ilkin yurt içindeki çoğu zaman orduyla bağlantılı sağ kanat gurupları belirliyor, sonrasında da onlara bir teklifte bulunuyordu: “Bizim lehimize bir iş ortamı sağlarsan seni iktidara getiririz.” Bu süreci hızlandırmak için çoğu zaman büyük rüşvetler veriliyordu. (Küresel Tam Hakimiyet)
  • Terör, “düşman’ın yeni küresel görüntüsü olarak komünizmin yerini almıştı. Yeni teröristler her yerde yada herhangi bir yerde olabilirlerdi, her şey bir yana, savaşın Washington’da tanımlandığı hali her nede olsa bununla birlikte dünya petrol rezervlerinin çoğunluğunu denetleyen Müslüman bölgelerde bulunuyordu (Petrol Para İktidar)
  • Bir anlamda para, onu iyi kullanmayı bilen zenginlere aittir. (Ölüm Tohumları)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş