Haçlı Seferleri kimin eseri? Haçlı Seferleri kitabının yazarı kimdir? Haçlı Seferleri konusu ve anafikri nedir? Haçlı Seferleri kitabı ne konu alıyor? Haçlı Seferleri PDF indirme linki var mı? Haçlı Seferleri kitabının yazarı Thomas Asbridge kimdir? İşte Haçlı Seferleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap Künyesi

Yazar: Thomas Asbridge

Çevirmen: Ekin Duru

Orijinal Adı: The Crusades

Yayın Evi: Say Yayınları

İSBN: 9786050203783

Sayfa Sayısı: 744

Haçlı Seferleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

On birinci yüzyılda papa tarafınca göreve çağrılan Avrupalı Hıristiyanlardan oluşmuş büyük bir Haçlı ordusu, Müslümanların elindeki Doğu Akdeniz’in büyük kısmını ve her iki din için de mukaddes sayılan Kudüs kentini fethetti. Bu fetih edilmesi takip eden iki yüzyıl süresince Hıristiyanlar ile Müslümanlar, Kutsal Topraklara kimin egemen olacağını belirlemek için büyük bir mücadeleye giriştiler.

Yazar Thomas Asbridge bu destansı mücadelenin tarihini hem Hıristiyanlar hem Müslümanlar açısından bakarak sürükleyici ve renkli bir anlatımla sunuyor. Kitap, Haçlı Seferleri’yle özdeşleşmiş Selahaddin Eyyubi ve Aslan Yürekli Richard benzer biçimde kahraman hükümdarların yanı sıra Franklar, Abbasiler, Selçuklular, Memluklar benzer biçimde büyük güçlerin bu mücadeledeki görevi hakkında detaylı bilgiler veriyor.

Haçlı Seferleri tarih meraklıları için bir ziyafet, çağıl Ortadoğu sorununu iyi idrak etmek isteyenler içinse en temel kaynaklardan biri durumunda.

“Asbridge’in etkisi altına alan ve düşündürücü anlatısı hem geçmişe hem bugüne ışık tutuyor.”

-Helen Castor, Guardian gazetesi-

“Asbridge kusursuz araştırmacılığını öykü anlatma becerisiyle bir araya getiriyor.”

-John L. Esposito, İslam’ın Geleceği adlı kitabın yazarı-

(Tanıtım Bülteninden)

Haçlı Seferleri Alıntıları – Sözleri

• 1095 yılının Kasım ayı sonlarında bir sabahleyin Papa 2.Urban Avrupa’nın tarihini değiştirecek bir vaaz verdi. Ateşli sözleri Fransa’nın güneyindeki Clermont nahiyesinin dışındaki küçük bir alanda toplanmış kalabalığı dehşete düşürdü ve bunu izleyen aylarda hitabı tüm Batı’da yankılanarak yüzyıllar boyu sürecek acımasız mukaddes savaşın tetikleyicisi oldu.
• Bir Selçuklu yöneticisi “bir sadık köle 300 oğuldan daha değerlidir, zira oğul babanın ölümünü beklerken köle efendinin uzun ömürlü olmasına yakarış eder” diyordu.
• …”Atalarınızın çabaları yardımıyla haiz olduğumuz şeyleri canla başla korumalısınız” diyor; aksi halde “Babaların kahramanlığı oğulları yüzünden değersizleşir.”
• “Sadık bir köle 300 oğuldan daha değerlidir, zira oğul babanın ölümünü beklerken köle efendinin uzun ömürlü olmasına yakarış eder.”
• Memluk sultanının seçimle gelmesini engellemek isteyen Baybars 1264 Ağustos’unda dört yaşındaki oğlu Maraka’yı ortak sultan duyuru ederek kendi aile hanedanını yapmaya çalıştı.
• 11 Temmuz 1244’te Berke Han’ın adamları Kudüs’e girdi ve saldırıyı sürdürdü. Bir Latin gözlemciye bakılırsa Harezmşahlar ”öteki Hristiyanlarla beraber gitmeyi reddedenleri Kutsal Mezar Kilisesi’ne sığınmış halde buldu. Burada Tanrının huzurunda karınları deşildi; merasim giysileri içinde sunağın önünde ilahiler söyleyen rahiplerin kafaları uçuruldu.”
• 12 Nisan 1204’te binlerce Batılı şövalye kente girdi ve Haçlı yeminine rağmen kentteki Hristiyan nüfus üç gün süresince şiddete, tecavüze ve yağmaya uğradı. Konstantinopolis’teki en kıymetli mukaddes emanetler (aralarında dikenli taç ve Vaftizci Yahya’nın başı da vardı) bu korkulu zafer sarhoşluğu esnasında yerle bir oldu.
• Taç giymesinden kısa süre sonrasında Baldwin’in sağlığı kötü halde bozuldu. Ergenliğe geçiş döneminde cüzzamı daha da arttı ve kısa bir süre sonrasında ”el ve ayakları ile yüzünde yaralar çıktı, onun bu halini görenler derin bir acıma duygusuna kapılıyorlardı”.
• Tarihçiler IV. Baldwin’in saltanatını Latin Doğu için tam bir feleket olarak yorumlarlar.
• İmparatorlukları oluşturmak, onları yönetmekten oldukça daha kolaydır.

Haçlı Seferleri İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bu coğrafyanın kaderi niçin bu kadar acı içerikli olarak yazılmış acaba ? Acaba buralar hakkaten mukaddes topraklar mı yoksa lanetlenmiş topraklar mı diye insan düşünmeden kendini alamıyor. Okuduğum bu kitabın anlattığı yüzyıllar öncesinin iki asrı kapsayan dönemiyle bugünkü dönemde değişen bir şey var mı diye sorarsanız. Maalesef ki dev gibi bir hayır diyeceğim. O dönem de, her gün savaşlar ve katliamlarla geçmiş, günümüzde de aynı şeyler yaşanıyor. Her gün kan, her gün göz yaşı.
Kitap, ilk haçlı seferi fikrinin ortaya atılmış olduğu 1095 yılından başlayarak, Haçlıların bu topraklardan tamamen temizlendiği 1291 yılları arasındaki ortalama iki yüzyıllık bir süreci konu alıyor. Bu dönemde bölgeye meydana getirilen ve yapılması düşünülüp de yapılamayan yada yarım kalanlar da dahil olmak suretiyle sayısız Haçlı seferinin detaylı öyküsünü öğreniyoruz. Aynı zamanda bölgedeki İslam devletlerinin bu dönemdeki geniş bir zamanı de bizlere aktarılıyor. Sadece Müslüman – Hıristiyan savaşları değil, Müslümanların ve Hıristiyanların kendi içlerinde birbirleriyle olan çatışmaları, taht kavgaları da dahil olmak suretiyle kan ve vahşetle dolu bir dönem anlatılıyor. Savaşsız, katliamsız, kansız, göz yaşısız neredeyse bir günün bile geçmediği iki yüz yıl. Dile kolay geliyor fakat okuyanın bile katlanamadığı vahşetlere o devrin insanları iyi mi katlandı acaba ?
Sayısız kralın, sayısız sultanın ve milyonlarca askerin ve sivillerin sayısız savaşlar da yaşadıkları acılar, ölümler, tutsaklıklar, kölelikler, her çeşit vahşet ve katliamlarla dolu iki yüzyıl. Defalarca el değiştiren kaleler, kasabalar, metropoller ve her defasında katledilen, köleleştirilen, mallarından , ailelerinden olan insanoğlu. Ne için yaşandı tüm bunlar ? Evet tüm bunlar o dönemde bir tek ve bir tek Kudüs için yaşanıyor. Bu kadar insanoğlunun hayatına mal olan başka bir kent var mı acaba yeryüzünde ? Maalesef ben bilemiyorum.
Kitap hakkında teknik bilgilere gelecek olursak ; ilk olarak bu kadar detaylı bir şekilde yazılmış olmasına karşın oldukça akıcı bir halde kaleme alınmış ve oldukça kolay okunuyor.
Yazar Müslüman olmamasına karşın her iki tarafında yaptıkları ve yaşadıkları vakaları, iki tarafın da gözlemci ve tarihçilerinin anlatımlarıyla bizlere aktarıyor. Ama doğal ki genel anlatımını tamamen Hıristiyan cephesinden bakarak yapıyor. Kitapta gerek dönemsel gözlemci ve tarihçilerin, gerekse sonraki dönemlerin tarihçilerinin yazdıkları oldukça sayıda kitap ve belgelerden yararlanıldığı oldukça açıkça görülüyor. Bu yüzden görkemli bir data hazinesi olma hususi durumunu taşıyor.
Haçlı seferleri mevzusunda müthiş bir data hazinesi olan, son aşama akıcı ve kolay okunan ,bununla beraber da oldukça geniş kapsamlı ve detaylı yazılmış bu görkemli eserin, mevzuya ilgi duyan her insanın ne olursa olsun okuması ihtiyaç duyulan bir kitap bulunduğunu düşünüyorum. (mehmet temiz)

Haçlı seferleri tarihini objektif ve güzel bir halde aktaran fazlasıyla data içeren Haçlı seferlerini merak edenlere öncelikli ve kesinlikle okumalarını tavsiye ettiğim bir yapıt. (Timur Lenk)

Haçlı Hayatına ve hedefteki İslam Hayatına derinlemesine bir perspektif katılmış durumda. Bilhassa yazar objektif perspektif ile İmadeddin Zengi’den, Selahaddin Eyyubiye oradan Kılıç Aslana kadar nefis bir ifade seçimi elde etmiştir. Kitabımız Pierre L’Ermite’in ilk kıvılcımı Avrupaya düşürdüğü vakit ile Frenklerin ve Haçlı ordularının Kumandanı IX. Louis’in yaşamını yitirmesine kadar ki süreci içine alır. Aynı vakit da bu kitap Moğol tehlikesi altında olan İslam Hayatına da detaylı bir araştırma olanağı katıyor. (Erim Asya)

Haçlı Seferleri PDF indirme linki var mı?

Thomas Asbridge – Haçlı Seferleri kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Haçlı Seferleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Thomas Asbridge Kimdir?

Thomas Asbridge Kitapları – Eserleri

• Haçlı Seferleri

Thomas Asbridge Alıntıları – Sözleri

• 12 Nisan 1204’te binlerce Batılı şövalye kente girdi ve Haçlı yeminine rağmen kentteki Hristiyan nüfus üç gün süresince şiddete, tecavüze ve yağmaya uğradı. Konstantinopolis’teki en kıymetli mukaddes emanetler (aralarında dikenli taç ve Vaftizci Yahya’nın başı da vardı) bu korkulu zafer sarhoşluğu esnasında yerle bir oldu. (Haçlı Seferleri)
• İmparatorlukları oluşturmak, onları yönetmekten oldukça daha kolaydır. (Haçlı Seferleri)
• Tarihçiler IV. Baldwin’in saltanatını Latin Doğu için tam bir feleket olarak yorumlarlar. (Haçlı Seferleri)
• Bir Selçuklu yöneticisi “bir sadık köle 300 oğuldan daha değerlidir, zira oğul babanın ölümünü beklerken köle efendinin uzun ömürlü olmasına yakarış eder” diyordu. (Haçlı Seferleri)
• 11 Temmuz 1244’te Berke Han’ın adamları Kudüs’e girdi ve saldırıyı sürdürdü. Bir Latin gözlemciye bakılırsa Harezmşahlar ”öteki Hristiyanlarla beraber gitmeyi reddedenleri Kutsal Mezar Kilisesi’ne sığınmış halde buldu. Burada Tanrının huzurunda karınları deşildi; merasim giysileri içinde sunağın önünde ilahiler söyleyen rahiplerin kafaları uçuruldu.” (Haçlı Seferleri)
• …”Atalarınızın çabaları yardımıyla haiz olduğumuz şeyleri canla başla korumalısınız” diyor; aksi halde “Babaların kahramanlığı oğulları yüzünden değersizleşir.” (Haçlı Seferleri)
• “Sadık bir köle 300 oğuldan daha değerlidir, zira oğul babanın ölümünü beklerken köle efendinin uzun ömürlü olmasına yakarış eder.” (Haçlı Seferleri)
• Memluk sultanının seçimle gelmesini engellemek isteyen Baybars 1264 Ağustos’unda dört yaşındaki oğlu Maraka’yı ortak sultan duyuru ederek kendi aile hanedanını yapmaya çalıştı. (Haçlı Seferleri)
• 1095 yılının Kasım ayı sonlarında bir sabahleyin Papa 2.Urban Avrupa’nın tarihini değiştirecek bir vaaz verdi. Ateşli sözleri Fransa’nın güneyindeki Clermont nahiyesinin dışındaki küçük bir alanda toplanmış kalabalığı dehşete düşürdü ve bunu izleyen aylarda hitabı tüm Batı’da yankılanarak yüzyıllar boyu sürecek acımasız mukaddes savaşın tetikleyicisi oldu. (Haçlı Seferleri)
• Taç giymesinden kısa süre sonrasında Baldwin’in sağlığı kötü halde bozuldu. Ergenliğe geçiş döneminde cüzzamı daha da arttı ve kısa bir süre sonrasında ”el ve ayakları ile yüzünde yaralar çıktı, onun bu halini görenler derin bir acıma duygusuna kapılıyorlardı”. (Haçlı Seferleri)