Hadis Tarihi – Talat Koçyiğit Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hadis Tarihi – Talat Koçyiğit Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hadis Tarihi kimin eseri? Hadis Tarihi kitabının yazarı kimdir? Hadis Tarihi konusu ve anafikri nedir? Hadis Tarihi kitabı ne konu alıyor? Hadis Tarihi PDF indirme linki var mı? Hadis Tarihi kitabının yazarı Talat Koçyiğit kimdir? İşte Hadis Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…
Kitap Künyesi
Yazar: Talat Koçyiğit
Yayın Evi: Diyanet Vakfı Yayınları
İSBN: 9789753892797
Sayfa Sayısı: 335
Hadis Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Resûlullah’ın, kendisine vahyedilen dini yaşaması ve bu yaşantıyı öğretmesi, Müslümanların önünde ittiba edilmesi ihtiyaç duyulan bir yapının ve takip edilmesi ihtiyaç duyulan adımların ifadesi mahiyetinde “sünnet” olarak vücut bulmuştur. Sünnete bir kaynak olarak ulaşmanın ve onu algı etmenin mecburi bir öne sürülen sebebi olarak Müslümanlar, hemen hemen Hz. Peygamber hayatta iken Kur’an’dan ayrı olarak ve onu beyan bağlamında bildiri etmiş olduğu kavlî ve fiilî hususları kaydetmeye çabaladılar. Bu çabanın sistemli olmayan ilk nüvelerini sahâbeden bazılarının kişisel hadis koleksiyonları olan “sahifeler” örneğinde görüyoruz. Hz. Peygamber’in irtihâlinden sonrasında bu münferit faaliyetler, hem sünnet malzemesinin kaybolmaması hem de bir çekince olarak ortaya çıkan hadis uydurma faaliyetlerinin hadis ve sünneti buharlaştırmaması amacıyla resmî ve metodik olarak hadis tedvinine giden çalışmalara evrildi.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin duayen hadis hocalarından merhum Talat Koçyiğit’in bu eseri, hadis tarihinin kitâbetle başlayıp tedvine ve en zirvede bugün elimizde olan hadis kitaplarının oluşmasına kadar varan evrelerini, ana kaynaklara dayalı olarak, literal ve tarihî perspektif vererek ortaya koymaktadır.
Hadis Tarihi Alıntıları – Sözleri
- … eğer hadis Müslümanlar içinde bu aşama kati bir kıymet ifade etmemiş olsaysı, ne bu fıkralar hadis vaz’ına karşılık İslam’ın kebireden saydığı yalancılığı yüklenmek lüzumunu hissederlerdi; ne de onların dışındakiler kendi gayeleri için aynı gabaveti işlerlerdi.
- Bir ilmin usul ve kaideleri belirlenmeden o usul ve kaidelere uygun muhteşem eserler tasnif edilmesi mümkün değildir.
- Kur’anı Kerîmin bir oldukca âyetlerinde, Allah Ta’âlâ nın konuşma sıfatına işaret edilmiş olduğu, bazı peygamberlerle arada hiçbir araç olmadan direkt doğruya konuşmuş olduğu; onlara hitap etmiş olduğu, açık ve tereddüde yer vermeyecek bir uslub içinde görülür. Bu bakımdan Allâh Ta(âlâ “Mutekellim” dir ve O’nun bu sıfatı, zatı ile beraber ezelden beri mevcuttur; bir başka ifade ile kadimdir. Kur’ân: Kerim de O’nun kelâmındân başka bir şey değildir. Mutezile kelâmaha, bu görüşün aksine, Allah Ta’âlâmn öteki sıfatları şeklinde kelâm sıfatını da reddetmiş, sadece kelâmı gereksinim ânında bir cisim üstünde yarttığını, doIaysıyla Kur’ânın da yaratılmış bulunduğunu ileri sürmüşlerdir.
- Zuhri’nin karısının, onun kitaplarından yakınma ettiğini ve ona, “Bunlar, üzerime getireceğin üç eşten daha çekilmez.” söylediğini görüyoruz.
Hadis Tarihi İncelemesi – Kişisel Yorumlar
Klasik hadis zamanı eserlerinden. Maalesef öteki kitaplar şeklinde bu kitapta da ilk üç asırdan bahsedilmiş bir tek. Keşke ilk üç asırdan sonrasını kapsayan bir hadis zamanı yazılsa…
Alanında klasiktir. Yazar aslına bakarsanız meşhurdur (Entelektüel Troll)
Hadislerle haşır neşir olup da bu eseri okumadım diyen birine gülerim. Talat hoca resmen kendini adamış şeklinde. Allah ondan razı olsun ve rahmet etsin. Hadis inkarcısı zevatın ağzının payını hakettikleri şeklinde veren bir eder zuhur etmiş. Tokat şeklinde heriflerin yüzüne. (Sercan Akbayrak)
Hadis Tarihi PDF indirme linki var mı?
Talat Koçyiğit – Hadis Tarihi kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Hadis Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Talat Koçyiğit Kimdir?
Merhum Talat Koçyiğit, 3 Ağustos 1927’de Uşak’ta dünyaya geldi. Dedesi Kadıköylü Hafız Süleyman Efendi’den dolayı Uşak merkez’de ‘Kadıköylüler’ olarak tanınan bir ailede yetişti. Dedesi, hafızlık, hocalık yapmış, İslami konularda oldukça bilgili, siyasi meselelerde görüş sahibi, hatırı sayılır bir kimse idi. İlkokula gittiği sıralarda dedesinden ve babasından temel dini bilgiler ve Kuran-ı Kerim öğrendi.
İlkokul, ortaokul ve liseyi Uşak’ta tamamladı. 1949’da Liseden mezun olunca kendi isteğiyle kayıt yaptırdığı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne talebe olarak kabul edildi. Ancak bir gazetede Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin açıldığı ve öğrenci kaydına başlandığı haberini görünce düşüncesi değişti ve Tıp Fakültesi’nden evrakını geri alıp İlahiyat Fakültesi’ne kaydını yaptırdı. İlahiyat’a kayıt yaptırırken, bitirdikten sonra ne olacağı konusunda hiçbir bilgisi yoktu. Din hakkındaki bilgisi ve bu sahaya olan merakı onu buraya meylettirdi. Böylece Cumhuriyet dönemi yüksek din eğitiminin ilk öğrencileri ve mezunları içinde yer aldı.
Fakülte’nin ilk yıllarında eğitim kadrosu yetersiz olduğundan derslerin bir kısmını kendi fakültesinde, diğer bir kısmını Dil-Tarih’de görüyordu. Fakülte yıllarında hocalarından en oldukca Tayyip Okiç’ten etkilendi. Boşnak asıllı samimi bir Müslüman ve iyi bir hoca olan merhum Okiç’ten tefsir ve hadis mevzularında oldukca yararlandı. Daha talebelik yıllarında Tayyip Bey onu Fakülte’ye asistan almayı düşündüğünü söylemiş, bu sebeple, birinci sınıftan itibaren yabancı dil mevzusunda hazırlanmış ve mezun olduktan sonrasında da asistan oldu.
Türkiye’de hadis kürsüsünü her ne kadar Tayyip Hoca kurmuşsa da, çalışmalarına baktığımız zaman, hadis alanının temel konularını ilk ele alan Talat hocamız oldu. Çünkü İlahiyat Fakültesi’ne 1953 senesinde ilk hadis asistanı olarak alınmıştı. Hatta o dönemlerde akademik anlamda hadisle meşgul olan fazla kimse olmadığı için akademik çalışmaların çoğu merhum Talat hocamızın nezaretinde yapılmıştı.
Merhum hocamızın doktora tezi, “Hadislerin Toplanması Ve Yazı İle Tespiti”ne dairdi. Belki de hadis sahasında Türkiye’deki ilk akademik çalışma sayılabilecek olan bu konuyu seçerken hem Tayyip Bey’in hem de o zamanlar Ankara İlahiyat Fakültesi’nde bulunan Fuat Sezgin Bey’in büyük katkısı oldu.
1957’de tamamladığı doktora tezinin arkasından hocamızın değindiği Hadis zamanı, Hadis Usulü, Hadis Istılahları, Hadisçilerle Kelamcılar Arasındaki Münakaşalar şeklinde her biri adeta klasikleşmiş eserler, Türkiye’deki hadis öğretimi ya da bilimsel niteliği olan hadisçiliğin en temel kaynakları olmuştu. Dahası alfabetik olarak hazırlanmış olan Hadis Istılahları adlı kıymetli eseri, o zamanlar itibariyle İslam aleminde de bir ilkti. Ayrıca hocamızın birçok ilim adamının da yetişmesinde oranı fazladır. Bugün İlahiyat fakültelerinde vazife yapmakta olan birçok hadis öğretim üyesi, doktoralarını hocamızın danışmanlığında yapmışlardır. Merhum Selman Başaran ile Mücteba Uğur, şu an emekli olan Cemal Sofuoğlu, halen görevde bulunan Nevzat Aşık, Selahattin Polat, Ramazan Ayvallı, M. Hayri Kırbaşoğlu, İ. Hakkı Ünal, M. Emin Özafşar, Bünyamin Erul şeklinde hocalar bunlar arasındadır.
Arap dünyasından ilk olarak 1957-1958 yıllarında Bağdat’a gitti ve orada altı-yedi ay kaldı. 1963’te kendi imkanlarıyla iki sene izinli olarak Tunus’a gitti ve orada 20 ay geçirdi. 1967’de doçent oldu. Daha sonra profesörlükte lisan imtihanına Fransızcadan girmek istedi ve Fransızcasını geliştirmek suretiyle 1972 yılında bir yıllığına Fransa’ya gitti. 1975’de profesörlük ekibine atandı. 1980’li yıllarda 1-2 haftalığına Rusya (Azerbeycan, Özbekistan vb.), Mısır ve İngiltere’ye gitti. 1984’te hac, 1987’de ise umre yapmış oldu.
Hocamız 1994 senesinde yaş haddinden emekli oldu. Emekliliği döneminde İsmail Cerrahoğlu Hoca ile beraber başladıkları sadece sonradan kendisinin tek başına devam etmiş olduğu Tefsiri yazmakla meşgul oldu. Nihayet hocamız bu tefsiri üç ay ilkin on cilt halinde tamamladı. Bu kıymetli eserin basım işini TDV üstlendi.
12 Eylül sonrası en zor yıllarda (1982-1985) dekanlık yapmış oldu. Aslında idarecilik onun yapısına asla uygun değildi. Muhtemelen bir emr-i vaki sonucu bu göreve getirildi. O yıllarda ortaya çıkan başörtüsü yasağı ve öğrencilerin eylemleri hocayı oldukca rahatsız etti. Bunun sonucu olarak birkaç ay sonrasında 1982’de ilk enfaktüsü geçirdi ve hastanede üç hafta kaldı. O günlerde fakülteyi ziyarete gelen Cumhurbaşkanı Kenan Evren Paşa’nın İlahiyat Fakültesi hocalarının karşısında içki mevzusundaki sarf etmiş olduğu laflara Koçyiğit hocamızın açıkça itiraz etmesi de oldukça manidardır.
Görevine ve derslerine oldukca bağlı olan hocamızın akademik hayatı, Bahçelievler’deki evi ile İlahiyat Fakültesi arasında, evindeki kitapları arasında, Fakülte’de öğrencileri arasında geçti. Evi ile Fakülte arasını yürüyerek gider gelirdi. Oldukça mütevazı sayılabilecek bir yaşamı vardı. Mütevazı bir kişiliğe sahipti. Senelerce öğle yemeği yerine bir simit ile çay içmek adeta onun sünneti haline gelmişti. Hoşlanmadığı için sempozyumlara ve benzeri ilmî toplantılara da pek katılmadı. Yazılarında kullandığı dil ve üslup Türkçe açısından oldukça başarılıydı.
Talat Koçyiğit Kitapları – Eserleri
- Hadis Usulü
- Hadisçilerle Kelamcılar Arasındaki Münakaşalar
- Hadislerin Toplanması ve Yazı İle Tespiti
- Hadis Tarihi
- Kuran-ı Kerim Meali
- Makaleler
- Hadis Terimleri Sözlüğü
- Hadis Usulü
Talat Koçyiğit Alıntıları – Sözleri
- Allah’ın rahmetinin eserlerine bir bak; iyi mi arza, ölümünden sonrasında yaşam vermiş… (Kuran-ı Kerim Meali)
- Mutezile imamları, iyi yada fena davranışlarım, aklî ve felsefî görüşlerini halkı telkin edebilmek gayesiyle plânlarken, hadîsçilerin de sünnete dayalı inançlarım yaymak için çaba göstermiş olmalarım doğal karşılamak gerekir. Aslında hadisçilerin dini mevzularda sâhip oldukları inanç, mutezileden değişik olarak, Kur’ân ve hadîste buldukları nassların ifade ettikleri manâdır; şu sebeple nassın sıhhati onlar için sâbit olduktan sonrasında, o nası mutlak surette inanç hasıl eder. Bu bakımdan hadîsçiler için yapılması ihtiyaç duyulan ilk iş, her biri bir amel yada bir inancı gerektiren hadîs metinlerinin rivayeti ve daha kolay istifade edilmesi için kitaplarda biraraya getirilmesidir. Halbuki mütezileye nazaran durum farklıdır. Onlar için nassın sıhhati, manasının prensiplerine uygun olarak gelmesi halinde kıymet ifade eder. Aksi halde nassın sıhhatini ve dolayısiyle nassı inkâr etmekte tereddüt göstermezler… (Hadis Usulü)
- Kur’anı Kerîmin bir oldukca âyetlerinde, Allah Ta’âlâ nın konuşma sıfatına işaret edilmiş olduğu, bazı peygamberlerle arada hiçbir araç olmadan direkt doğruya konuşmuş olduğu; onlara hitap etmiş olduğu, açık ve tereddüde yer vermeyecek bir uslub içinde görülür. Bu bakımdan Allâh Ta(âlâ “Mutekellim” dir ve O’nun bu sıfatı, zatı ile beraber ezelden beri mevcuttur; bir başka ifade ile kadimdir. Kur’ân: Kerim de O’nun kelâmındân başka bir şey değildir. Mutezile kelâmaha, bu görüşün aksine, Allah Ta’âlâmn öteki sıfatları şeklinde kelâm sıfatını da reddetmiş, sadece kelâmı gereksinim ânında bir cisim üstünde yarttığını, doIaysıyla Kur’ânın da yaratılmış bulunduğunu ileri sürmüşlerdir. (Hadis Tarihi)
- O halde şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? (Kuran-ı Kerim Meali)
- “Üzülme, Allah bizimle beraberdir.” (Kuran-ı Kerim Meali)
- Hadisçilerin akaid mevzusunda ilk kez karşılarına dikildikleri kimseler, kelamcılar ve kelamcıların mensûp oldukları itikadi mezhepler olmuşlardır. (Hadisçilerle Kelamcılar Arasındaki Münakaşalar)
- … eğer hadis Müslümanlar içinde bu aşama kati bir kıymet ifade etmemiş olsaysı, ne bu fıkralar hadis vaz’ına karşılık İslam’ın kebireden saydığı yalancılığı yüklenmek lüzumunu hissederlerdi; ne de onların dışındakiler kendi gayeleri için aynı gabaveti işlerlerdi. (Hadis Tarihi)
- “sözlerimi işiten ve onları belleyip hıfzeden ve sonrada bildiri eden kimseleri, Allah aydınlatsın.”
Tirmizi, Ebu Davud, ibn Mace.
“Hadis ehlinden asla kimse yoktur ki yüzünde o zikredilen aydınlık ve nur bulunmasın.” es-Suyuti Tedribu’r Ravi.
“Bu bakımdan hadis bilimsel, bir ahiret ilmidir; onunla meşgul olacak kimsenin niyet ve ihlasını ona nazaran doğrultması ve kalbini dünyevi gayelerden temizlemesi gerekir.” – ibnu’s Salah Ulumu’l Hadis. (Hadis Usulü) - Allah’tan başka dostlar edinenlerin durumu, kendine ev icra eden örümceğin durumu gibidir; zira evlerin en çürüğü, kuşku yoktur ki örümceğin evidir. Keşke bunu bilselerdi. (Kuran-ı Kerim Meali)
- Kim Allah’a inanç ederse, Allah da onun kalbine hidayet verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. (Kuran-ı Kerim Meali)
- “Rabbim beni tek başıma bırakma.” (Kuran-ı Kerim Meali)
- Göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilir. Allah, göğüslerde olanı da hakkıyla bilendir. (Kuran-ı Kerim Meali)
- Bu dünya yaşamı, bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Âhiret yurdu, işte aslolan yaşam odur; keşke bunu bilmiş olsalardı. (Kuran-ı Kerim Meali)
- Râvinin, hadisinde yalancılıkla itham olunmasıdır.
Râvi, Hz. Peygamberden (sav) rivayet etmiş olduğu hadislerde yalan söylemese bile, sair konuşmalarında yalancılıkla tanınması halinde, hadis rivayetinde de yalancılıkla itham olunur ve bu şeklinde kimselerden hadis rivayet edilmez.
Bu şekilde kimselerin hadisleri metruk sayılır. (Hadis Usulü) - Yoksa temenni etmiş olduğu her şey insanoğlunun mıdır? (Kuran-ı Kerim Meali)
- Bir ilmin usul ve kaideleri belirlenmeden o usul ve kaidelere uygun muhteşem eserler tasnif edilmesi mümkün değildir. (Hadis Tarihi)
- “Allah bizlere yeter; o ne güzel vekildir.” (Kuran-ı Kerim Meali)
- Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de bir destek vardır. (Kuran-ı Kerim Meali)
- >
(Kuran-ı Kerim Meali) - “Güvenilir bir isnad Hz.Peygamber’e olan yakınlıktır.
Bu yakınlık, Muhammed ibn Eslem et- Tûsî’nin ifadesine nazaran, Allah’a yakınlık gibidir.
Bu sebeple isnadın yakınlığı, Hz. Peygamber’e yakınlıktır;
Hz.Peygambere yakınlık ise Allah’a yakınlıktır.”
İbnu’s-Salâh, Ulûmu’l – Hadîs, s. 231-232 (Hadis Usulü)
Yorum Ekle
[
YORUMLAR
YORUM YAZ!