Eğitim

Hayat Yolları – Alice Miller Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hayat Yolları – Alice Miller Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hayat Yolları kimin eseri? Hayat Yolları kitabının yazarı kimdir? Hayat Yolları konusu ve anafikri nedir? Hayat Yolları kitabı ne konu alıyor? Hayat Yolları PDF indirme linki var mı? Hayat Yolları kitabının yazarı Alice Miller kimdir? İşte Hayat Yolları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Alice Miller

Çevirmen: Haluk Barışcan

Orijinal Adı: Wege des Lebens – Sieben Geschichten

Yayın Evi: Metis Yayınları

İSBN: 9789753423533

Sayfa Sayısı: 184


Hayat Yolları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Psikanalist ve sosyolog Alice Miller, bu kitabında yer edinen yedi öyküde birbirinden değişik yaşam deneyimlerini kahramanları vesilesiyle karşılaştırıyor ve bir araya getiriyor. Miller’ın kahramanlarının büyük kısmı ise bayanlar. Toplama kampları, diktatörler, ensest, rahatsızlık, doğum travması, histeri, mesleğini kötüye kullanan terapistler, öz-saygı, iletişimsizlik, nefret… Yazar, her biri uzun hatta ağır birer yazının konusu olabilecek edinim ve olguları, örnek hikâyelerde kolaylıkla anlaşılır bir tarzda okuyucuya sunuyor


Hayat Yolları Alıntıları – Sözleri

  • “Ne kadar istesek de geçmişi değiştiremeyiz. Ama yaşananların bizde yarattığı sonuçları değiştirebileceğimize inanıyorum. ”
  • Eğitim adına baskılanıp aşağılanan çocuk,hemen hemen erken bir dönemde sertlik ve ikiyüzlülüğün dilini öğrenir ve bunu etkili tek yazışma aracı olarak benimser.
  • Konuşmak yasaktı fakat fiil özgür!
  • “İnsan beyni sonsuz derecede yaratıcıdır.”
  • “Seviyorum, öyleyse va­rım..”
  • “Biliyorsun yönlendirilen bir beyin,kapandan kurtulmak için vakit çok geç olana kadar,kendisine verilen zararları iyilik olarak algılayabilir.”
  • Açık ve korkusuz bir halde düşünmeyi daha ilkin başarabilmiş olsaydım, değişik bir hayatım olurdu.
  • Susmak ,yaralanmış insanların en büyük düşmanıdır.
  • “Gerçeği aramaktan kaçınarak sevgiyi kurtarmış olmayız. ”
  • “En büyük hatalarımızı üzerimize fazla yük bindiğinde yapıyoruz belki de.”


Hayat Yolları İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Hayat Yolları & Alice Miller
+
Yazar önermelerini (ruh çözümü teknikleri ve feminist duygularla yazılan) aktarmak için öykü biçimini seçmesini bir nedene bağlamıyor, kendiliğinden geliştiğini söylüyor. Oysa bu bence onun iç dünyasının, doğrusu iç sesinin ve birikimlerinin yansıması.
+
Kitapta kısa kısa yedi öykü var. Öykülerin kurgulanma biçimine takılmadan, aktarmak istenilen ruhsal tahlillere ve deneyimlere odaklanmak yerinde olacaktır. Yazar bizlere, bilhassa çocukluk periyodu travmaları ve bayanların yaşamış olduğu yaşamsal sorunları aktarırken öykü ve öykü içinde karakterler içinde mektuplaşma biçimi ile aktarması anlaşılır olmak ve normal olarak yorumlanabilme imkanı vermesi açısından etkiliydi. Bilhassa anne-babaların okuması ihtiyaç duyulan bir yaratı. Zira çocukluk hatta bebeklik periyodu ile ilgili fazlaca dikkat çekici tespitler var. Bu tespitler yardımıyla bilincinde olmadan evlatlarımızın gelişiminde yaptığımız yanlışları, hataları görebiliyoruz. Ayrıca evlatların her türlü istismara uğraması onların yetişkinliğe ulaştıklarında iyi mi negatif etkisinde bırakır bıraktığını bizlere aktarıyor.
+
Öyküler bittiğinde kitabın sonundaki düşünceler kısmı ve de ‘nesillerin diyaloğu’ kısmı tüm olduklarınızı çözümleme etmenize destek oluyor. Bazı öykülerde tekrarların olduğu hissi haricinde oldukça başarıya ulaşmış bulduğum bir okuma deneyimi oldu.
+
#okudumbitti
#kitap #kitapönerisi #kitapönerileri #kitaptansözler #kitaptavsiyeleri #kitaptavsiyesi #metisyayınları #alicemiller #hayatyolları #book #booklover #bookstagram #bookstagramturkey (Nuri Bülent Aytemiz)

Çocukluk Bir Cehennemdir: Siyahiler acıyı hissedebilir mi?
Kadınlar acıyı hissedebilir mi?
Hayvanlar acıyı hissedebilir mi?
Şimdi bu ‘can alıcı’ suali tekrardan soruyoruz: “Bebekler acıyı hissedebilir mi?”
Sorulması için daima geç kalınmış ve içinde kesinlikle bir ‘diğeri’yi barındırmış bir sual. Bugünün yetişkinlerinin dünün bebekleri olduğu bir döngüde, acı çektiğimize inanılmamış olması bugünümüzde acımızı bastırmamızın ya da yeni acılar doğurmamızın müsebbibi.
Soğuk ameliyat odalarında süregelen serüvenimizi yaşama dahil etmekte zorlanıyoruz. Baş aşağı idam ediyorlar bizi yaşamımızın daha ilk anlarında. Bu hareketin şokuyla attığımız feryat ise ciğerlerimizin açılmasına yoruluyor. Oysa ilk yaşam alanımızdan ayrılmanın ve bu denli ürkütücü bir işlem görmemizin acısını ifade edecek tek dilimizdir ağlamak, başka ifade yolu bilmiyoruz hemen hemen. Ve işte şimdi geliyor o nereden türediği belli olmayan şaplak: dünyaya atılmış yada zorla-ilaçlarla- itilmis varlığa şaplak atmak. Bu tür bir garabet nereden türedi bilmiyorum. Herkes bir yetişkinin kalçasına vurmanın rahatsızlık olduğu mevzusunda hemfikirken, bunu dünyaya gözlerini yeni açmış ve hemen hemen nerede bulunduğunu bile bilmeyen bir varlığa uygulamakta kimse beis görmüyor.
Çocuk erkekse bir de sünnet vahşeti ekleniyor bu geleneklere. Doğar doğmaz bedeninden parça kopartılır adam çocuğundan. Doğumuyla beraber çocukluktan erkekliğe geçiş yapmıştır bile ve bunun sav zamanda kanıtlanması gerekecektir. Ne travma! Terapi esnasında erkekler, annelerine duydukları güvenin annelerinin sünnete izin vermesiyle sarsıldığını anlatıyorlar. Nasıl sarsılmasın ki?
Bacaklarından sallandırılan, tokat atılan, sünnet edilen..özetlemek gerekirse doğar doğmaz cinsel tacize maruz kalmış insanlardan oluşan bir toplumda acı ile haz, sevgi ile nefret naturel olarak birbirine karışacaktır.
Evlilik, doğum, çocuk, aile..Kavramlar sorgulanmadıkça ezelden beri şimdiki şeklinde olduğu varsayılır. Mesela doğumun hastanede olması gerektiği ve yatay pozisyonda gerçekleştirilebileceği durağan(durgun) bir fikirdir. Oysa bebeğin doğumu ve anne için uygun olan pozisyon yerçekimine doğru olandır. Bedenine yabancılaştırılmamış hanım iyi mi doğuracağını normal olarak ki bilir. Ancak dünya, iyi mi doğurması icap ettiğini bile hanımdan iyi bilenlerle doludur.
Tıp bilimi gelişmezden ilkin ölüm oranlarının yüksek bulunduğunu biliyoruz sadece bizim ultra çağıl yöntemlerimiz artık fiziken öldürmüyor olsa da ruhumuzda yığınla yara açması oldukca olası. Anne adayının bir ‘hasta’ şeklinde ameliyathaneye alınması ve ruhsal açıdan yalnız bırakılması hanım için oldukça sıkıntılı bir süreçtir. Bastırılmış acıları tetiklenebilir. Oysa hepimiz annenin sorunsuz bir halde bir tek doğacak çocuğunu düşündüğünü varsayar. Doğuran da bir canlıdır ve hisseder.
-Evet bayanlar acıyı hissedebilir!-
Çocuk, endüstri devrimi sonrası anne ve baba ile bir mekanda kıstırılmış ve bu iki yetişkinin duygusal açmazlarını üstünde taşımak zorunda bırakılmıştır. Niye doğurduğunu bilmeyen yada çocuğun ilişkiyi kurtaracağını düşünerek doğmamış bebeğe İsa rolu yükleyen anneler, ortada olmayan babalar acaba kaç çocuğun yaşamla göbek bağını koparmıştır? Ve doğmadan ilkin kaderi çizilmiş çocuk İsa şeklinde tüm suçlar adına kurban edilir. Babası da onu korumamıştır ve 5. Emir(Çıkış 20:12) bu korumamaya baş kaldırmaması için insan çocuğunu zapt etmeye yarar. Alice Miller’in söylediği şeklinde “gerçek bir sevginin oluşması için yasaya gerekseme yoktur.”
Evler evlatların ebeveynle yaşadıkları bir alan değil onların şartlarına nazaran düzenlenmiş ve çocuğun da buna dahil edilmiş olduğu mekanlardır. Daha da kötüsü ebeveynin şartlarına uymadığı takdirde çocuğun gidecek hiçbir yeri yoktur. Bağımlılığın olduğu yerde de sertlik kaçınılmazdır. Ve yaşamımız süresince uğradığımız sertliği yeniden yeniden ilişkilerimize çekeriz. Birini sevmeme özgürlüğümüz olmadan hakkaten sevebilir miyiz? Anne babalarımıza karşı bu özgürlüğümüz yoktu ve hayatta kalabilmek için öfkemizi kutsallık maskesinin ardına sakladık. Saklamak zorundaydık. Bundandır şimdi aileye toz kondurmamamız. Aileyi, hele de anneyi başımızda sallanan Demokles’in kılıcı şeklinde taşıyışımız.
Çocuklar söz konusu olduğunda ensest ve rahatsızlık şeklinde, problemlerin görünür olanları haricinde her insanın vicdanı rahat. Ensestin nedenlerini değil ensesti, çocuk tacizinin nedenlerini değil tacizin kendisini konuşuyoruz. Bu nedenle aynı problemler durmaksızın tekrarlanıyor. Kitle, çocuk tacizcisi üstünden kendisini aklıyor. Oysa çocuğun ilk celladı bizzat o kitlenin kendisidir. Estes’in oldukca sevdiğim ifadesiyle: “Kültür, ailenin ailesidir. Eğer ailenin ailesinin çeşitli hastalıkları var ise, o vakit o kültürdeki tüm ailelerin aynı rahatsızlıkla savaşım etmeleri gerekecektir.”
Yine de hâlâ, erişkin olarak çocukluğumuzun acılarını gün yüzüne çıkartma, bu acıların yasını tutma olanağına sahibiz. Bunun için bizi anlayan insanlara ihtiyacımız var. “şimdi, çocukluklarında yaşadıklarını alınyazısı olarak kabullenmeyi bırakıp haksızlık olarak görmeye başladıkları ve buna paralel olarak bundan üzüntü duymayı öğrendikleri için mesuliyet üstlenmeye muktedir ve buna hazır durumdadırlar.” (Earthling)


Hayat Yolları PDF indirme linki var mı?


Alice Miller – Hayat Yolları kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Hayat Yolları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Alice Miller Kimdir?

Polonya’da doğan Alice Miller 1946’da İsviçre’ye geldi ve Basel’de felsefe, psikoloji ve sosyoloji öğrenimi görmüş oldu. 1953 senesinde doktorasını tamamlayan Miller Zürih’ te ruh çözümü eğitimi aldıktan sonrasında 20 yıl psikanalist olarak çalıştı. 1980’den itibaren tedavi ve öğretim faaliyetlerini bırakarak kendini yazarlığa adadı. Çocuk eğitiminde zor kullanmanın yetişkinlikteki yaşam ve cemiyet üstündeki etkilerini ele alan kitaplar yayımladı. Aralarında Türkçenin de bulunmuş olduğu yirmiden fazla dile çevrilen eserlerinin en tanınmışları şunlardır: Das Drama des begabten Kindes, 1979; Am Anfang war Erziehung, 1980; Du sollst nicht merken, 1981; Der gemiedene Schlüssel, 1988; Das verbannte Wissen, 1988.


Alice Miller Kitapları – Eserleri

  • Beden Asla Yalan Söylemez
  • Yetenekli Çocuğun Dramı
  • Hayat Yolları
  • Başlangıçta Eğitim Vardı
  • Suskunluk Duvarını Yıkın
  • Bilmek Seni Özgür Kılacak
  • For Your Own Good
  • Free from Lies: Discovering Your True Needs
  • From Rage to Courage: Answers to Readers’ Letters
  • The Untouched Key: Tracing Childhood Trauma in Creativity and Destructiveness
  • Pictures of a Childhood
  • Banished Knowledge: Facing Childhood Injuries
  • Thou Shalt Not Be Aware
  • İhmal Edilen Anahtar


Alice Miller Alıntıları – Sözleri

  • “Ne kadar istesek de geçmişi değiştiremeyiz. Ama yaşananların bizde yarattığı sonuçları değiştirebileceğimize inanıyorum. ” (Hayat Yolları)
  • Göz ardı edişlerimizden dolayı mahvolmuyor muyuz? (Suskunluk Duvarını Yıkın)
  • Eğitim adına baskılanıp aşağılanan çocuk,hemen hemen erken bir dönemde sertlik ve ikiyüzlülüğün dilini öğrenir ve bunu etkili tek yazışma aracı olarak benimser. (Hayat Yolları)
  • Bedenimiz hiçbir şekilde aldatılamaz. O, bir tek duygularımızın ve düşüncelerimizin gerçeğine saygı duyar; o, bir tek onlarla uzun soluklu işbirliğine hazırdır.Ne yazık ki, devamlı olarak gençlerimiz dürüst olmada cesaretsizleştiriliyor, terbiye olarak adlandırdığımız şeylerle tehdit ediliyor. İlk ilkin aileyle, sonrasında dinle ve en sonunda da psikiyatri ile. (Suskunluk Duvarını Yıkın)
  • Açık ve korkusuz bir halde düşünmeyi daha ilkin başarabilmiş olsaydım, değişik bir hayatım olurdu. (Hayat Yolları)
  • “Çocukluk ve gençlik yıllarını , sıkılı yumruğunu cebinde gezdirerek geçiren insanlar, izin verildiği anda bu yumrukları kullanmakta tereddüt etmezler.” (Bilmek Seni Özgür Kılacak)
  • Konuşmak yasaktı fakat fiil özgür! (Hayat Yolları)
  • Binlerce senedir sevginin gücü üzerine yazılıp söylenenlere saygısızlık etmek istemem fakat, devamlı kendi kendisini sabote eden bir insanoğlunun kendini sevgiye açması için iyi niyet ve istemenin kafi olmadığını unutmamak gerekir. (Bilmek Seni Özgür Kılacak)
  • ”Üzerini örttüğümüz her şeyin altında kalırız.” (Beden Asla Yalan Söylemez)
  • Bir çocuk ne dövülerek ne de iyiyi amaçlayan sözcüklerle başkalarını sevmeyi öğrenebilir. Hiçbir azar, vaaz, izahat, iyi örnek gösterme, tehdit ya da yasaklama evladı sevebilen bir insan haline getiremez. Kendisine vaaz edilen çocuk, başkalarına vaaz etmeyi öğrenir. Dövülen çocuk, başkalarını dövmeyi öğrenir. Bu şekilde, iyi bir yurttaş, yürekli bir asker, dindar bir Yahudi, Katolik, Protestan, ya da ateist, hatta sadık bir psikanalist yetiştirebilirsiniz. Ama hakkaten yaşadığını hisseden, özgür bir insan yetiştiremezsiniz. Gerçekten sevebilme kapasitesinin kapılarını açabilen tek şey, çocuk yetiştirmek için halletmeye zorunlu olduğumuzu sandığımız şeyler değil, kişinin hakkaten yaşamış olduğu hissi ve özgürlüğüdür. (Thou Shalt Not Be Aware)
  • Susmak ,yaralanmış insanların en büyük düşmanıdır. (Hayat Yolları)
  • Ama gene de sizden biri olmaktan daha iyidir. Ben deliysem, uyum sağlamayı reddettiğimden, ken­dime ihanet etmek istemediğimdendir. (Beden Asla Yalan Söylemez)
  • Hissettiklerimi hissetmeye hakkım var! (Beden Asla Yalan Söylemez)
  • Bir çocuk şeklinde yoğun hissedebiliyor ve bir erişkin şeklinde düşünebiliyorum. (Suskunluk Duvarını Yıkın)
  • Çocuğun ana-baba sevgisine olan bağımlılığı onun ileride, tüm yaşamı süresince ana-babanın idealleştirilmesinin arkasında gizli saklı kalmış travma oluşumunu fark etmesini olanaksız kılar. (Başlangıçta Eğitim Vardı)
  • Pek oldukca kişinin özlem olduğu rahatlık,
    bizlere dışarıdan verilebilen bir şey değildir. (Beden Asla Yalan Söylemez)
  • Ben olduğum şeklinde yaşamak isterim. Ancak izin vermiyorlar. Kimse bana izin vermiyor. Hepsinin benim için planları var. (Beden Asla Yalan Söylemez)
  • İnsanlara acılarından kurtulacaklarını vaat eden ve onlara yaşadıklarını inkar etmelerine destek olan dinler ve ideolojiler, insanoğlu gerçeklerden yüz çevirdikleri, gerçeğin dehşetinden kaçtıkları için dünyaya gelmiştir ve doğmaya da devam etmektedir. (Suskunluk Duvarını Yıkın)
  • “Biliyorsun yönlendirilen bir beyin,kapandan kurtulmak için vakit çok geç olana kadar,kendisine verilen zararları iyilik olarak algılayabilir.” (Hayat Yolları)
  • Bizim silindiğini düşündüğümüz anı kırıntıları içimizde etkin olmayı sürdürür. (Bilmek Seni Özgür Kılacak)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş