Eğitim

İki Cihan Aresinde – Cemal Kafadar Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İki Cihan Aresinde – Cemal Kafadar Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İki Cihan Aresinde kimin eseri? İki Cihan Aresinde kitabının yazarı kimdir? İki Cihan Aresinde konusu ve anafikri nedir? İki Cihan Aresinde kitabı ne konu alıyor? İki Cihan Aresinde PDF indirme linki var mı? İki Cihan Aresinde kitabının yazarı Cemal Kafadar kimdir? İşte İki Cihan Aresinde kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Cemal Kafadar

Yayın Evi: Birleşik Kitapevi

İSBN: 9789944722933

Sayfa Sayısı: 298


İki Cihan Aresinde Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İki Cihan Âresinde, küçücük bir uç beyliğinin, kendisini dünya Müslümanlarının lideri ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun vârisi olarak gören, merkezîleşmiş bir imparatorluk hâline dönüşmesinin izlerini takip ederek, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğuşu meselesine yeni ve oldukça orijinal bir perspektif sunar. Cemal Kafadar, hem Orta Çağ hem de çağıl tarih yazıcılığını titiz bir halde çözümleme ederek, Anadolu ve Balkanlardaki iktidar mücadelesi içinde, etnik, kabilevî, dilbilimsel, dinsel ve siyasal ilişkilerin iyi mi karıştığını ve tekrardan düzenlendiğini gösterir.


İki Cihan Aresinde Alıntıları – Sözleri

  • Kanuni Sultan Süleyman Habsburglarla bir sulh anlaşması akdettiğinde ve bu anlaşmaya sadık kalmak istediğinde , Mihaloğlu’ na Habsburg topraklarına akınlar yapmaktan kaçınması emredildi. Bu emrin Mihaloğlu için ifade etmiş olduğu anlam, sık sık İstanbul’un bu kısmındaki meyhanelere gitmesine sebep olan şarap düşkünlüğü yüzünden Galatalı Cafer olarak malum bir kadı ve ozan Nihali nükteli bir benzetmeye sıkıştırmıştır : ” Mihaloğlı’na uçda sancak virüp uç işletme diyü yasak itmek, bana Galata ‘ yı [Galata kadılığı ] virüp şarab içme dimeğe benzer.”
  • Sınırların rekabetçi dünyasında hiçbir şey başarının yerine geçmiyordu. Osman ve oğulları tarafınca yönetilen ufak girişim , bir takım kazançlı akın yapmayı ve ufak Bitinya şehirlerini fethetmeyi başardı ve başarıları yalnızca diğeri savaşçıları değil , bununla birlikte dervişleri ve ulemayı da kendi aralarına çekti.
  • Orhan Şaik Gökyay’ın ustalıklı emek harcaması yardımıyla artık , başarısız olsa da Osmanlı tarihindeki kim bilir en mühim devrimci hareketin “kafir” lideri Şeyh Bedrettin’in Simavna kadısının değil , gazisinin oğlu bulunduğunu biliyoruz. Bu, Bedrettin’in babasının Hacı İlbeği ‘nin yoldaşı olduğu hakkında zamanı bilgilerle son derecede uyumludur. Her halükarda, bir gazi ile o gazinin kalesini ele geçirdiği Bizans komutanının kızının oğlu olan Şeyh Bedrettin, Hrıstiyanların din değiştirmeye zorlanmasını ya da onlara şiddetli bir baskı uygulanmasını değil , öteki şeylerin yanı sıra değişik inançların ütopyacı bir sentezini savunmaktaydı…
  • Arap coğrafyacı el-Ömeri Anadolu’nun batı sınırlarındaki beylikleri tasvir ederken, Osmanlıları Bizans İmparatorluğu ile devamlı harp halinde ve çoğunlukla da etkili olan taraf olarak öbürlerinden ayırır . İbni Batuta 1330’larda bölgedeki emirlikleri dolaştığında , Orhan’ ı “Türkmen emirlerinin toprak, ordu ve zenginlik açısından en üstünü ” olarak tanım etmiştir .
  • Aşiret , Osman’ın liderliği altında kazanılmış olduğu askeri başarılarının ve görünür siyasal iddialarının düzeyinde esaslı bir sıçrama kaydetmiştir ; dolayısıyla sonunda devlete adını veren, atalarından birinin değil Osman’ın adı olmuştur.
  • Ekme bağ bağlanırsın,
    Ekme Ekin eğlenirsin,
    Çek deveyi güt koyunu,
    Bir gün olur beğlenirsin.
  • Kültür tarihinde tesir problemi, bununla birlikte, eşitsiz bir ilişki olarak tasarım edilen cinsel bir fiil benzer biçimde anlaşıldığı için çarpıtılmıştır. Etkileyen içeri giren ve gururlu olan birisi gibidir; etkilenen ise içine girilen ve bundan dolayı da utanç duyan gibidir.
  • …eğer Orta Çağ Anadolusunun sınırlarını ve olasılıkla tüm sınırları karakterize eden bir şey var ise o da devingenilik ve akışkanlıktı . Osmanlı başarısı, bir taraftan bu devingenliği kendi istikrar arayışının , merkezileştirici vizyonlarına uydurmak suretiyle biçimlendirir ve ehlileştirirken öte taraftan kendi amaçlarına uygun şekilde kullanmalarından kaynaklanıyordu .
  • Karesi Beyliği’nin, ödül vaat eden akın bölgesini temsil eden Trakya içlerine geçmek hakkında Osmanlılara bir şeyler öğretebilecek bilhassa başarısını ispatlamış ve namlı bir grup savaşçısı vardıı . Orhan Karasi hanedanını bertaraf edip topraklarını ilhak edince bu savaşçılar onun hizmetine geçtiler ve ilk olarak düşmanlarına karşı Türk savaşçılara gereksinim duyan Kantakuzenos’un davetinin mümkün kıldığı gazi etkinliğinin Çanakkale Boğazı ‘ nın karşı tarafına aktarılması mevzusunda kıymetli bir askeri liderlik sağladılar.
  • Neşri , Ertuğrul ‘un ölümünden sonrasında bazı kişilerin Osman’ın diğerlerinin de Dündar’ın yeni bey olmasını istediğini nakleder fakat bu öykü malum daha erken kroniklerin tamamında yoktur. Osman’ın arkasında kuvvetli bir desteğin bulunduğunu fark eden amca, rekabetten vazgeçmiş ve yeğeninin beyliğini kabul etmiştir. Bu uzlaşmanın yüzeysel olduğu anlaşılmaktadır , bundan dolayı sonraki bir bölümde Bilecik’in ( Hristiyan) tekfurunun tepeden bakan tavırlarına canı sıkılan Osman’ın onu yakalamak istediği , fakat Dündar ‘ ın aslına bakarsanız yeteri kadar düşmana haiz olduklarını ve daha fazlasını kaldıramayacaklarını ileri sürdüğünü okuruz. Neşri’ nin yazdığına gore, Osman bu cevabı amcasının genç insanın siyasal çıkarını (hurucunu) zayıflatmak isteği olarak yorumlamıştır . Bu nedenle Osman amcasını bir okla vurarak öldürmüştür .


İki Cihan Aresinde İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İki Cihan Aresinde: Geçmişini bilmeyen geleceğini öngöremez. Bu söze ithafen tarih üstüne okumalar yapmanın oldukca mühim bulunduğunu düşünüyorum. Bu yapıt bizi 13 – 14 – 15 yüzyılları içinde Osmanlı adlı bir beylikten İmparatorluğa doğru büyüyecek bir sürece başlangıcı ve bu sürecin temellerini aktarıyor. Bu başlangıca dair yazılı kaynak oldukca kısıtlı olmasına karşın yazar yerli, yabancı bulabildiği tüm kaynakları elinden geldiğince biz okuyucuya sunuyor. Gaza, uç beyliği, devşirme ve cihat benzer biçimde birçok kavramın bu beyliğin görüşlerine iyi mi işlediğini ve iyi mi bu beylikle birlikte bu kavramların da geliştiğini görüyoruz. Kitabın dili birazcık ağır gelebilir fakat sindire sindire okunduğunda okuyucu açısından oldukca bilgilendirici bir yapıt oluyor. Sevgiyle ve kitapla kalınca. 🙂 (Melih Yabancı)

Okumayı sevenlere, sevdirenlere, teşvik edenlere saygılarımla: Osmanlı Devletinin kuruluşuyla ilgili bilimsel niteliği olan bir kitap. Kitabın yazarı Cemal Kafadar Harvard Üniversitesi tarih bölümünde öğretim üyesi. Cemal hocanın ortalama 25 yıl ilkin yazdığı doktora tezi Tunç Şen’in çevirisiyle kitap haline getirilmiş.
Osmanlı’ya dolayısıyla Türk geçmişine ilgi duyan bir okuyucu (okumayı, zamanı, öğrenmeyi seven basit bir okuyucuyum) olarak beğenerek, düşünerek ve öğrenerek okudum. Tarafsız bir anlatımı olması (sonunda yazar Harvardlı bir öğretim üyesi) ve Metis yayınlarından çıkması kitabı okumam için belirleyici oldu.
Osmanlı okumaya Halil İnalcık ın Devlet-i Aliye (I-II-III-IV) setiyle devam edeceğim. Bu mevzuda tavsiyesi olan var ise memnun ve minnettar olurum.
Kitabı okuduktan sonrasında Cemal Kafadar hocanın kitabı üstüne konuşmuş olduğu 1 saat 26 dakikalık videoyu da izlemenizi tavsiye ediyorum. YouTube da adı Kültür Tarihi olan sayfaya ilişkin olan videonun linkini sunuyorum: https://youtu.be/FZc-Ij8rIBs
Keyifli okumalar. (Mehmet Can Özçelik)

Osmanlı tarihinin kurum yılları olan 13. yüzyılın sonu 14. yüzyılın başları bugün tvlerde gösterildiğinin ve yazılan onlarca romanın aksine hakkında oldukca azca yazılı kaynağın olduğu bir dönem. Yazar bu eserinde Osmanlı’nın doğuşunu; hem kendi bakış açısını hemde yerli-yabancı tarihçilerin bakış açılarını çözümleme ederek konu alıyor. Periyodu merak edenler için kurgudan uzak bilimsel bir kitap olan bu yapıt Osmanlı’nın doğuşuyla ilgili nadir çağıl eserlerden birisi. (Harun Vardi)


İki Cihan Aresinde PDF indirme linki var mı?


Cemal Kafadar – İki Cihan Aresinde kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de İki Cihan Aresinde PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cemal Kafadar Kimdir?

1954 senesinde dünyaya gelen Cemal Kafadar, Robert Kolej mezunudur. Doktorasını ise McGill Üniversitesi’nde almıştır. Prof. Kafadar Ortadoğu ve Güneydoğu Avrupa’nın erken çağıl dönemdeki toplumsal ve kültürel tarihiyle ilgilenmektedir. Arşiv araştırmaları ve popüler kültür üstüne dersler vermektedir. Son yayınları içinde “Osmanlılar ve Avrupa 1400-1600” ve Osmanlı Devleti’nin ortaya çıkışına dair bir eseri bulunmaktadır. (Burada İki Cihan Âresinde adlı eseri kastedilmektedir.)


Cemal Kafadar Kitapları – Eserleri

  • Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken
  • Kendine Ait Bir Roma
  • İki Cihan Aresinde


Cemal Kafadar Alıntıları – Sözleri

  • “Nedir bu dünyanın hali? Nedir bu insanların çekişi?” Sorularının peşinden gitmek isterseniz tarihle ilgilenmeğe başlamışsınız anlamına gelir. Burada maksat, çekilmiş çileleri, yaşanmış zulümleri yeniden yeniden terennüm etmek değil. İnsanların hayata iyi mi anlam ve zevk, derinlik ve eğlence kattıklarını, kendilerine özerk yaşama ve ifade alanlarını açtıklarını, üreticiliklerini ve yaratıcılıklarını sergilediklerini, hınzırlıklarını ve hergeleliklerini idrak etmek da bu işin parçası, hatta -Cioran’ın affına sığınarak- benim tercihimdir, fakat tosladıkları ve ördükleri duvarları, çektikleri ve çektirdikleri kahırları unutmadan. (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Arap coğrafyacı el-Ömeri Anadolu’nun batı sınırlarındaki beylikleri tasvir ederken, Osmanlıları Bizans İmparatorluğu ile devamlı harp halinde ve çoğunlukla da etkili olan taraf olarak öbürlerinden ayırır . İbni Batuta 1330’larda bölgedeki emirlikleri dolaştığında , Orhan’ ı “Türkmen emirlerinin toprak, ordu ve zenginlik açısından en üstünü ” olarak tanım etmiştir . (İki Cihan Aresinde)
  • Aşiret , Osman’ın liderliği altında kazanılmış olduğu askeri başarılarının ve görünür siyasal iddialarının düzeyinde esaslı bir sıçrama kaydetmiştir ; dolayısıyla sonunda devlete adını veren, atalarından birinin değil Osman’ın adı olmuştur. (İki Cihan Aresinde)
  • Tarih yok olanla değil bir zamanlar var olanla ilgilidir. (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Kanuni Sultan Süleyman Habsburglarla bir sulh anlaşması akdettiğinde ve bu anlaşmaya sadık kalmak istediğinde , Mihaloğlu’ na Habsburg topraklarına akınlar yapmaktan kaçınması emredildi. Bu emrin Mihaloğlu için ifade etmiş olduğu anlam, sık sık İstanbul’un bu kısmındaki meyhanelere gitmesine sebep olan şarap düşkünlüğü yüzünden Galatalı Cafer olarak malum bir kadı ve ozan Nihali nükteli bir benzetmeye sıkıştırmıştır : ” Mihaloğlı’na uçda sancak virüp uç işletme diyü yasak itmek, bana Galata ‘ yı [Galata kadılığı ] virüp şarab içme dimeğe benzer.” (İki Cihan Aresinde)
  • “… bir şekil arayan karmakarışık ilişkilerin örümcek ağları.” (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Ekme bağ bağlanırsın,
    Ekme Ekin eğlenirsin,
    Çek deveyi güt koyunu,
    Bir gün olur beğlenirsin. (İki Cihan Aresinde)
  • Tarih cilveli, özgürlük efsunkâr, zulüm kurnazdır. (Kendine Ait Bir Roma)
  • İkinci dünya savaşının arkasından Britanya Romalılığı ABD’ye devretti. Bilge Grek rolünü üstlendi. (Kendine Ait Bir Roma)
  • İnsan kendi kimliğini tarihten ari bir halde tasarlayacak ve yayacak bir konumda bulunmadığı sürece kendine ilişkin bir Roma yoktur. (Kendine Ait Bir Roma)
  • …eğer Orta Çağ Anadolusunun sınırlarını ve olasılıkla tüm sınırları karakterize eden bir şey var ise o da devingenilik ve akışkanlıktı . Osmanlı başarısı, bir taraftan bu devingenliği kendi istikrar arayışının , merkezileştirici vizyonlarına uydurmak suretiyle biçimlendirir ve ehlileştirirken öte taraftan kendi amaçlarına uygun şekilde kullanmalarından kaynaklanıyordu . (İki Cihan Aresinde)
  • “İnsan kalbi” der Tanpınar, “başkalarının duygularına sadece kendi tecrübeleri nisbetinde açıktır.” (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Neşri , Ertuğrul ‘un ölümünden sonrasında bazı kişilerin Osman’ın diğerlerinin de Dündar’ın yeni bey olmasını istediğini nakleder fakat bu öykü malum daha erken kroniklerin tamamında yoktur. Osman’ın arkasında kuvvetli bir desteğin bulunduğunu fark eden amca, rekabetten vazgeçmiş ve yeğeninin beyliğini kabul etmiştir. Bu uzlaşmanın yüzeysel olduğu anlaşılmaktadır , bundan dolayı sonraki bir bölümde Bilecik’in ( Hristiyan) tekfurunun tepeden bakan tavırlarına canı sıkılan Osman’ın onu yakalamak istediği , fakat Dündar ‘ ın aslına bakarsanız yeteri kadar düşmana haiz olduklarını ve daha fazlasını kaldıramayacaklarını ileri sürdüğünü okuruz. Neşri’ nin yazdığına gore, Osman bu cevabı amcasının genç insanın siyasal çıkarını (hurucunu) zayıflatmak isteği olarak yorumlamıştır . Bu nedenle Osman amcasını bir okla vurarak öldürmüştür . (İki Cihan Aresinde)
  • Kimlik devamlı politik bir kaynak olagelmiştir. (Kendine Ait Bir Roma)
  • Karesi Beyliği’nin, ödül vaat eden akın bölgesini temsil eden Trakya içlerine geçmek hakkında Osmanlılara bir şeyler öğretebilecek bilhassa başarısını ispatlamış ve namlı bir grup savaşçısı vardıı . Orhan Karasi hanedanını bertaraf edip topraklarını ilhak edince bu savaşçılar onun hizmetine geçtiler ve ilk olarak düşmanlarına karşı Türk savaşçılara gereksinim duyan Kantakuzenos’un davetinin mümkün kıldığı gazi etkinliğinin Çanakkale Boğazı ‘ nın karşı tarafına aktarılması mevzusunda kıymetli bir askeri liderlik sağladılar. (İki Cihan Aresinde)
  • On sekizinci yüzyıl sonlarına doğru ise, “Anadolu” kelimesi daha geniş bir kullanım alanı kazanmıştır; Suriye’nin kuzeyinden gelirken, insan artık ille de diyar-ı Rum’a değil, Anadolu’ya ayak basabiliyordu. (Kendine Ait Bir Roma)
  • “İnsan kalbi, ” der Tanpınar, “başkalarının duygularına sadece kendi tecrübeleri nisbetinde açıktır.” (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti……… (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Ne var ki zaruri sayılan millet, din ya da devlet-merkezli kategorileri sorgulayarak tarih yazarken, başka şeylerin yanı sıra, “Rumî”lik anlayışında cisimleşen modernlik öncesi kimlik kavramsallaştırmalarının daha derinlikli bir arkeolojisinden yararlanabilir ve böylece ele aldığımız çoğul ortamlardaki “kendim/iz ve başkaları” kavrayışlarının serüvenini daha iyi anlayabiliriz. (Kendine Ait Bir Roma)
  • Orhan Şaik Gökyay’ın ustalıklı emek harcaması yardımıyla artık , başarısız olsa da Osmanlı tarihindeki kim bilir en mühim devrimci hareketin “kafir” lideri Şeyh Bedrettin’in Simavna kadısının değil , gazisinin oğlu bulunduğunu biliyoruz. Bu, Bedrettin’in babasının Hacı İlbeği ‘nin yoldaşı olduğu hakkında zamanı bilgilerle son derecede uyumludur. Her halükarda, bir gazi ile o gazinin kalesini ele geçirdiği Bizans komutanının kızının oğlu olan Şeyh Bedrettin, Hrıstiyanların din değiştirmeye zorlanmasını ya da onlara şiddetli bir baskı uygulanmasını değil , öteki şeylerin yanı sıra değişik inançların ütopyacı bir sentezini savunmaktaydı… (İki Cihan Aresinde)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş