Eğitim

Kürt Toplumu Üzerine – İsmail Beşikçi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kürt Toplumu Üzerine – İsmail Beşikçi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kürt Toplumu Üzerine kimin eseri? Kürt Toplumu Üzerine kitabının yazarı kimdir? Kürt Toplumu Üzerine konusu ve anafikri nedir? Kürt Toplumu Üzerine kitabı ne konu alıyor? Kürt Toplumu Üzerine PDF indirme linki var mı? Kürt Toplumu Üzerine kitabının yazarı İsmail Beşikçi kimdir? İşte Kürt Toplumu Üzerine kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: İsmail Beşikçi

Yayın Evi: İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları

İSBN: 6055499159

Sayfa Sayısı: 204


Kürt Toplumu Üzerine Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kürt Topumu Üzerine (1971’den Önceki Yazılar) kitabı ilk olarak, Nisan 1993 de Yurt Kitap-Yayın tarafınca yayımlanmıştır. İBV kitabi tekrardan yayımlamaktadır.

1971 den ilkin piyasaya çıkan kitaplarla, yazılarla, 1974 den sonrasında yazılanlar, yayımlananlar içinde fazlaca büyük içerik, görüş ve fikir farkları var.

12 Mart rejiminde, Diyarbakır-Siirt İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ndeki yargılamalar fazlaca mühim bir dönüm noktasıdır. Resmi ideoloji kurumunu fark etmek ve eleştirmek, Kürd/Kürdistan olgusunun, problemininin algılanmasında ve anlatılmasında fazlaca büyük bir etken oldu. 1974-1975 den sonraki yayınlar, bu çerçevede gelişti. Şüphesiz, fazlaca daha doğru yayınlardır. Bu durum, Doğu’da Değişim ve Yapısal Sorunlar, Göçebe Alikan Aşireti kitabının, Ağustos 1992 de meydana getirilen baskısının önsözünde de açıklandı.

1971 den ilkin piyasaya çıkan, Doğu’da Değişim ve Yapısal Sorunlar, Göçebe Alikan Aşireti, Doğu Anadolu’nun Düzeni, Sosyo-Ekonomik ve Etnik Temeller, Doğu Mitinglerinin Analizi (1967), Doğu Anadolu’da Göçebe Kürt Aşiretleri, Kürt Toplumu Üzerine şeklinde kitapları bu çerçevede okumak ve değerlendirmek gerekir.

1971 den ilkin piyasaya çıkan kitaplarla, yazılarla, mesela, 1975 ve sonrasında, 1990 larda yayımlananlar içinde fazlaca büyük görüş, fikir farkları var. Okur, yazarın düşüncesinde, tutumunda meydana gelen bu değişmeleri, merak edebilir. Okurun, bu değişmeleri, sorgulaması, sebepleri üstünde düşünmesi, olguları, olgusal ilişkileri bu yönlerden değerlendirmesi bilgilerimizi zenginleştirecek mühim bir dinamiktir.


Kürt Toplumu Üzerine Alıntıları – Sözleri

  • -Kaçakçılık yüzünden milyon kazananlar vardır.
    -Devlet memurları kaçakçılarla beraberdir. Ya polis, jandarma şeklinde hadisenin içindedir, yada, kaymakam, vali, hakim, savcı… şeklinde hoşgörme etmektedir.
  • Hilafet’in kaldırılması ve laikliğin kabul edilmesiyle beraber dinin bu ezici ve birleştirici fonksiyonunu kaybetmesi gerekiyordu. Ve öyleki oldu. O halde, Osmanlı İmparatorluğu’nda dinin ve Hilafet’in oynadığı fonksiyonu yeni Türkiye’de de oynayacak bir başka kuruma gereksinim vardı. Bu, “Türk milliyetçiliği” olarak saptandı. Fakat milliyetçilikten ne idrak etmek gerektiği ve milliyetçiliğin toplumsal temelleri tam olarak ortaya konulamadığından ırkçı bir ekip gelişmelerden de uzak kalınamadı. 1924 Anayasası’nın hazırlanmasında bunun tesirini görmek mümkündür. Anayasa’nın “Türklerin hukuk-u ammesi” bölümündeki “Her Türk…” (mad. 68), “Türkler kanun nazarında…” (mad. 69), “… hak ve hürriyetleri Türklerin doğal hukukundandır” (mad. 70), “Türkler gerek şahıslarına…” (mad. 82), “Iptidai öğrenim tüm Türkler için mecburidir…” (mad. 87), “Hukuku siyasiyeyi haiz her Türk…” (mad. 92) şeklinde ifadeler bunun en güzel örnekleridir. Gerçi aynı Anayasa’nın 88. maddesinde, “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı gözetilmeksizin Türk idlak olunur” deniyor ise de, bu da cemiyet yapısı ile en küçük bağları olmayan bir maddeden öteye geçememiştir.
  • Kravat takan, şapka giyen, dinin toplumsal dünyadaki ezici etkilerinden kurtulan, yazıyı sağdan sola değil de, soldan sağa doğru yazan kendisini devrimci zannetmiş ve devrimcilik adına bu tarz şeyleri savunmaya çalışmıştır.
  • Mesela Yavuz Sultan Selim, 1514 senesinde Çaldıran Seferi’ne giderken, Doğu ve Orta Anadolu’da büyük bir gelişme gösteren Şia hareketini bastırmak için fazlaca büyük bir kitleyi kılıçtan geçirmiştir. Bu arada Siirt, Bitlis, Diyarbakır, Malatya vs. taraflarında oturup alevi olmayan ve kendisini de destekleyen aşiretlere ve Kürt beylerine yurtluk, ocaklık adı altında malikaneler verilmiştir.
  • …toprak mülkiyetine dayanan feodal yapıda köylü ile ağa arasındaki bağ tamamen iyelik ve üretim ilişkilerinden doğmaktadır. Feodal kalıntıları ve yapıyı ortadan kaldıracak devrim hareketleri esnasında köylülerin ağalara karşı bilinçlenmeleri mümkün olur. Fakat aşirete dayanan feodal yapılarda aşiret üyelerinin aşiret reislerine karşı iyi mi bilinçlendirip harekete getirebilirsiniz.
  • Tebliğde dikkati çeken ve birazcık daha detaylı bir halde açıklanmasında yarar olabilecek bir başka nokta, Doğu Sorunu’nun niteliğidir. Beşikci ısrarla bu probleminin hem sınıfsal, hem de etnik bir problem bulunduğunu belirtmekte ve etnik faktörlerle sınıfsal faktörlerin birbirleriyle bütünleştiğini anlatmaktadır. Bunun kanıtı olarak da Doğu’daki egemen sınıfların merkezi otorite ile bütünleşmesine işaret etmektedir. Beşikçi’ye bakılırsa bu bütünleşme sonucunda iki vaka meydana gelmektedir. Bunlardan biri Doğu’daki ağa, aşiret reisi ve şeyhlerin varlıklarını kurumlaşmış bir özellikte devam ettirmeleri, diğeri ise Doğu’da yaratılan ürünlerin Batı’ya yatırılmalarıdır.
  • Milliyetçilik hareketlerinin geliştiği bu çağda Osmanlı Sarayı, Doğu Anadolu üstünde uyguladığı son aşama başarı göstermiş bir taktikle hem Kürt halkının merkezileşmesini ve birlik olmasını engellemiş, hem de Ermenilerle Kürtleri birbirleriyle çarpıştırarak Ermenistan’ın kurtuluşunu başarısızlığa uğratmıştır.
  • Hilafetin ansızın kaldırılması Doğu Anadolu’daki aşiret reisleri üstünde derin ve negatif bir tesir yarattı. Zira onlar cenk yıllarında olduğu şeklinde Mustafa Kemal’i Hilafet ve Saltanat’ın koruyucusu, İslam aleminin kurtarıcısı olarak biliyorlardı. Mustafa Kemal’in bu makamlar için savaştığını ve kendilerinden de yardım istediğini özetleyen mektupları 2-3 yıl ilkin yazılmış olup hemen hemen ellerindeydi. Hilafet’in ve Saltanat’ın kaldırılabileceğine, hele bunun Mustafa Kemal’in yapacağına bir türlü inanmıyorlardı. Nitekim bu iş kati olarak öğrenilince Mustafa Kemal’e karşı duyulan eski sevgi ve itimat Kürt aşiret reisleri içinde azaldı. Hilafet’in kaldırılması huzursuzluk yaratmaya başladı.
  • Avrupa bu şekilde karışık bir ortamdayken, Osmanlı, oraya feodal üretim düzeninin toplumsal güvenlik anlayışını götürdü. Osmanlı’nın fethettiği yerlerdeki halkın, din, dil, ırk, kültür şeklinde kurumlarına dokunmaması, herkesi, din, dil, ırk ve kültüründe özgür bırakması, aslına bakarsak, Osmanlı’nın, Kerim Devlet olmasının bir sonucu değil, feodal hukukun toplumsal güvenlik anlayışının gereklerinden idi. İşte bu sayede Osmanlı, Avrupa’da uzun süre yayılma imkanı bulmuş ve fethettiği yerlerde egemenlik kurabilmiştir.
  • Meclisi alimizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Çerkes değildir, yalnız Laz değildir. Fakat hepsinden mürekkep anasırı islamiyedir. Samimi bir mecmuadır. Binaenaleyh muhafaza ve müdafaası ile iştigal ettiğimiz millet bittabii bir unsurdan ibare değildir. Muhtelif anasırı ilamiyeden mürekkeptir. Bu mecmuayı teşkil eden her bir İslam unsur bizim kardeşlerimiz ve menfaate tamamen ortaklaşa olan vatandaşlarımızdır.


Kürt Toplumu Üzerine İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Daha evvelinde sol görüşlü yazarların kitaplarını okumuş olanlar derhal anlayacaklardır kitabın sola çeken üslubunu. Yazar, Kürt toplumuna dair görüşlerini kendi dünya görüşü üstünden yorumlamış. Açıkçası ben yazarı asla tanımadığım ve kitap hakkında da hiçbir ön bilgiye haiz olmaığım için kitabın isminden hareketle Kürt folklorü üstüne yazılmış bir kitap okuma beklentisi içerisindeydim. Kitap ise sosyo-ekonomik ve siyasal mevzulara yoğunlaşmış. Elli yıl ilkin yazılmasına karşın günümüze de ışık dokunabilecek, düşünce verebilecek bir potansiyele haiz. Okurken objektif bir yaklaşımla hareket etmenizi tavsiye ediyorum. Okunmaya ve üstünde kafa yormaya kıymet bir kitap. (Pointofnoreturn)


Kürt Toplumu Üzerine PDF indirme linki var mı?


İsmail Beşikçi – Kürt Toplumu Üzerine kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Kürt Toplumu Üzerine PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İsmail Beşikçi Kimdir?

Sosyolog ve yazar İsmail Beşikci 1939’da Çorum İskilip’te dünyaya gelmiştir.

İskilip’te ilkokulu okuduktan sonrasında Çorum lisesini bitirerek, 1962 senesinde Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. 1965-1971 yılları aralığında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde asistanlık yapmış oldu. Erzurum’da Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nde sosyoloji asistanı iken aynı bölümde sosyoloji doçenti olan Orhan Türkdoğan tarafınca Marksist propaganda ve bölgecilik yapmış olduğu nedeni öne sürülerek ‘suç duyurusu’ edilen Dr. İsmail Beşikci 12 Mart1971 döneminde sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı ve üniversite ile ilişiği kesildi. 1974 affıyla cezaevinden çıkar bu kez de Kürt sorununu işleyen düşüncelerinden dolayı yargılanır.

Kürt problemi üstüne araştırmaları ve yazılarıyla tanınan Beşikçi, 8 kez cezaevine girip çıktı ve yaşamının 17 yılı cezaevinde geçti. 12 Eylül askeri darbesinden ilkin 1979’da cezaevine girer ve 1987’de özgür bırakılır sadece davalar bir türlü peşini bırakmaz bu davalardan giydirilmiş olduğu hükümlerle 1999’a kadar tutuklu kalır. 1999 senesinde meydana getirilen sınırı olan yasal düzenleme sonucu tahliye olduğunda hakkında toplam 100 yıl hapis ve 10 milyar lira para cezası verilmişti. İsmail Beşikçi’nin 36 kitabından 32’si yasaklandı.

Bilhassa ErzurumAtatürk Üniversitesi’nde asistanlığı döneminde yapmış olduğu çalışmalarla dikkati çekmiştir. Bu dönemde doktora tezi olarak hazırladığı “Alikan Aşireti Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme” alanında vatanımızda yapılmış olan en mühim sosyolojik bilimsel bir çalışmadır.

Öğretim üyeliği döneminde vatanımızda yaşanmış olan talebe hareketleri de göz önüne alındığında kargaşa ve bunalımlı bir döneme denk gelmektedir. Devrin hükümeti tarafınca (S. Demirel hükümeti) suçlanmış ve akabinde uzun yıllarını geçireceği hapishane yaşamı adım atmıştır.


İsmail Beşikçi Kitapları – Eserleri

  • Devletlerarası Sömürge Kürdistan
  • Kürt Aydını Üzerine Düşünceler
  • Orta Doğu’da Devlet Terörü
  • Kürt Toplumu Üzerine
  • Hayali Kürdistan’ın Dirilişi
  • Devlet ve Kürtler
  • Bir Aydın Bir Teşkilat ve Kürt Sorunu
  • Bilim Yöntemi
  • Kürdistan Üstünde Emperyalist Bölüşüm Mücadelesi 1915-1925
  • Unesco’ya Mektup
  • Bilim-Resmi İdeoloji, Devlet Demokrasi ve Kürt Sorunu
  • Kirletilen Kavramlar: Bilim, Eşitlik, Adalet
  • Kendini Keşfeden Ulus Kürtler
  • Doğu Anadolu’nun Düzeni
  • PKK Üzerine Düşünceler – Özgürlüğün Bedeli
  • Cumhuriyet Halk Fırkası’nın Programı(1931) ve Kürt Sorunu
  • Türk Tarih Tezi “Güneş-Dil Teorisi ve Kürd Sorunu
  • Doğu’da Değişim ve Yapısal Sorunlar : Göçebe Alikan Aşireti
  • Orgeneral Mustafa Muğlalı Olayı ”33 Kurşun”
  • Resmi Tarih Tartışmaları 6 : Resmi Tarihte Kürtler
  • Rejimin Niteliği ve Kürtler
  • Kirletilen Değerler (Demokrasi, Barış, Kardeşlik)
  • Kürtlerin Mecburi İskanı
  • Doğu Mitingleri’nin Analizi (1967)
  • Başkaldırının Koşulları
  • Kürdler ve Geleceğini Belirleme Hakkı
  • Ziman – Nasname – Netewe u Neteweperweri
  • İşlevsizleşen yasaklar – Fikir Yasakları Dolandırıcılık Yasakları
  • Îskana Mecbûrî Ya Kurdan
  • Dewlet û Kurd
  • Lı Rojhılata Navın Terora Dewlete
  • Vejina Kurdistana Xeyali
  • Hukuksuz Adalet
  • Uluslararası Anti Kürd Nizam ve Yüksek Kürd Bilinci
  • Bilimsel Yöntem Üniversite Özerkliği ve Demokratik Toplum İlkeleri Açısından İsmail Beşikçi Davası V
  • Çawanîya Rejîme û Kurd
  • Şêwaza Zanistê
  • Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi


İsmail Beşikçi Alıntıları – Sözleri

  • Hilafet’in kaldırılması ve laikliğin kabul edilmesiyle beraber dinin bu ezici ve birleştirici fonksiyonunu kaybetmesi gerekiyordu. Ve öyleki oldu. O halde, Osmanlı İmparatorluğu’nda dinin ve Hilafet’in oynadığı fonksiyonu yeni Türkiye’de de oynayacak bir başka kuruma gereksinim vardı. Bu, “Türk milliyetçiliği” olarak saptandı. Fakat milliyetçilikten ne idrak etmek gerektiği ve milliyetçiliğin toplumsal temelleri tam olarak ortaya konulamadığından ırkçı bir ekip gelişmelerden de uzak kalınamadı. 1924 Anayasası’nın hazırlanmasında bunun tesirini görmek mümkündür. Anayasa’nın “Türklerin hukuk-u ammesi” bölümündeki “Her Türk…” (mad. 68), “Türkler kanun nazarında…” (mad. 69), “… hak ve hürriyetleri Türklerin doğal hukukundandır” (mad. 70), “Türkler gerek şahıslarına…” (mad. 82), “Iptidai öğrenim tüm Türkler için mecburidir…” (mad. 87), “Hukuku siyasiyeyi haiz her Türk…” (mad. 92) şeklinde ifadeler bunun en güzel örnekleridir. Gerçi aynı Anayasa’nın 88. maddesinde, “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı gözetilmeksizin Türk idlak olunur” deniyor ise de, bu da cemiyet yapısı ile en küçük bağları olmayan bir maddeden öteye geçememiştir. (Kürt Toplumu Üzerine)
  • “Kürtler dikenli tellerle, mayın tarlaları ile karakollarla, kulelerle bölünmüştür.” (Unesco’ya Mektup)
  • Kürdistan’da baba-oğulun aynı yerde, işkence tezgahlarında sorgulamaya alınmaları devamlı, her yerde izlenebilir bir durumdur. Dedenin, oğlun ve torunun aynı yerde sorgulamaya alınmalarına, işkenceye uğramalarına da sık sık rastlanmaktadır. Dede, oğlunun ve torununun, işkenceler esnasında çıkardığı sesleri, çığlıkları, acıları duymaktadır, canında hissetmektedir. Oğul babasının ve oğlunun, torun dedesinin ve babasının feryatlarını en ince ayrıntılarına kadar hissetmektedir, duymaktadır. İnsanlık için bundan fazlaca daha ağır bir zulüm olabilir mi? Kürt toplumu bu zulmü sık sık yaşadı, hâlâ yaşıyor.
    Bu, aslına bakarsak insanlığın bir sorunudur. (PKK Üzerine Düşünceler – Özgürlüğün Bedeli)
  • Türkiye’de, toplumda ruhsal bir bölünme de vardır.
    Çatışmalarda bir asker yaşamını kaybetmiş olduğu vakit, gerek asker için gerek ailesi için fazlaca övücü sözler edilmektedir. Onların cenaze törenleri, haber programlarında ilk haber olarak yer verilmiştir. “Bir hafta sonra baba olacaktı” “terhisine beş gün kalmıştı.” “Nişanlıydı, terhisten hemen sonra düğünü olacaktı…” Radyolar, televizyonlar, gazeteler bu mevzuda fazlaca aktiftir. Çatışmalarda bir Kürt militan öldüğü vakit ise haberler “oh olsun” duyguları içinde verilmektedir. Türk insanı çatışmalarda çocuklarını yitirmiş Kürt analarının da acılarını hissetmeden kendilerini Kürt analarının yerine koymadan, ruhsal bölünmenin giderek toplumsal bölünmenin önüne geçilemez. Bu ruhsal bölünmenin fazlaca derin olduğu da yakından biliniyor. Sivil ve askeri siyaset de, çatışmalarda çocuklarını kaybeden Kürt analarının, Kürt ailelerinin acılarını hissedebilmelidir. Bu şekilde bir süreç yaşanmadan toplumsal bütünleşme gerçekleşemez. (Devlet ve Kürtler)
  • Kürdistan, elbet, kendi kendine, durup dururken parçalanmamıştır. Kürd ulusu kendi talep ve iradeleriyle bölünmemiştir. (Kürdistan Üstünde Emperyalist Bölüşüm Mücadelesi 1915-1925)
  • günümüze kadar said-i kurdi’nin Kürt kimliği gizlenmeye çalışılmıştır. said-i Nursi’nin bilhassa said-i kürdi imzası ile yazı yazdığı dönemleri o dönemlere ilişkin düşünceleri ve faaliyetleri gizlenmeye çalışılmaktadır. ( İsveç’te gösterilen bergeh dergisi, 1990/, Said-i Kurdi’ye ilişkin bir araştırma yayınlanmıştır. rahat, unutulmuşluğun bir öyküsü ; Said-i Kürdi. s 17-35) (Kürt Aydını Üzerine Düşünceler)
  • 23 Nisan, 19 Mayıs, 24 Temmuz, 30 Ağustos, 29 Ekim vs. Kürtlerin bayramı falan değildir. Bu ırkçı ve sömürgeci devletin ulusal bayramlarıdır. (PKK Üzerine Düşünceler – Özgürlüğün Bedeli)
  • İsmail Beşikçi’ye düşüncelerinden dolayı cezalar veriliyor. Yaşar Kemal’de asla vicdan yok. Rahatça, vicdanı sızlamadan ödülleri alıyor. Gazetelerde pozlarını görüyoruz, gülümsüyor, gururlu gururlu duruyor. (Hukuksuz Adalet)
  • Dunyada hiçbir millet, hiçbir insan, kış ortasında evlerini yakmaz, yıkmaz, evini, köyünü, mahallesini, yaşamış olduğu şehri tank ateşine, top ateşine tutmaz; yerleşme bölgelerini cenk uçaklarıyla bombalamaz. Hiçbir halk, en kıymetli evlatlarını, gepgenç evlatlarını, “faili bilinmeyen” denen, fakat failleri tastamam belli olan cinayetlerle birbiri ardına yok etmez. Hiçbir yönetim kendi halkına, ulusuna soykırım yapmaz. Tüm bunlar Kürtlere, düşmanları tarafınca dizgesel bir halde dayatılmaktadır, uygulanmaktadır. (Kirletilen Değerler (Demokrasi, Barış, Kardeşlik))
  • DDKO 12 Mart 1971 Muhtırasın­dan sonrasında kapatılıp Diyarbakır-Siirt İlleri Sıkı Yönetim Ko­mutanlığı Askeri Mahkemesinde yargılandığı vakit, Anka­ra ve İstanbul DDKO başta olmak suretiyle tüm DDKO’lar hakkında hazırlanan iddianamelerde DDKO’ların Kürtlerden bahsetmesi. Kürt halkının haklarına haiz çıkmasın­dan dolayı. Kürtlerin var-olmadığı üstüne yüzlerce sayfa tarihle ve gerçeklerle ilgisi olmayan görüşler iddianameye doldurulmuştu (Resmi Tarih Tartışmaları 6 : Resmi Tarihte Kürtler)
  • tarih içinde egemen sınıfların, egemen kültürü olarak; çalışmayan, üretmeyen asalak egemen güçler/sömürenler çalıştırdıklarının, sömürdüklerinin kısaca üretim yapanların sırtlarında yük oldukları halde, tam tersi bir propaganda ile emekçilerin kendilerine yük bulunduğunu iddia ederler. (Resmi Tarih Tartışmaları 6 : Resmi Tarihte Kürtler)
  • Bilgi en büyük güçtür. Bilimsel data ve onun yarattığı şuur toptan, tüfekten, füzeden, tanktan fazlaca daha etkili bir silahtır. (Bilim Yöntemi)
  • -Kaçakçılık yüzünden milyon kazananlar vardır.
    -Devlet memurları kaçakçılarla beraberdir. Ya polis, jandarma şeklinde hadisenin içindedir, yada, kaymakam, vali, hakim, savcı… şeklinde hoşgörme etmektedir. (Kürt Toplumu Üzerine)
  • Türk basını Milli İstihbarat Teşkilatı ne istiyorsa onu yazmaktadır. (PKK Üzerine Düşünceler – Özgürlüğün Bedeli)
  • Çözüm bu varlığı kabul etmek, tarihsel ve bilimsel gerçeği kabul etmekten geçer. (Bir Aydın Bir Teşkilat ve Kürt Sorunu)
  • Kürtlere karşı durmadan büyüklük taslayan, Kürtleri dışlamayı dizgesel bir halde sürdüren bir yönetimin, Batı karşısında boynunun sürekli eğik kalması, aslına bakarsak Kürt sorunuyla ilişkilendirilmesi ihtiyaç duyulan bir tutumdur. (Hayali Kürdistan’ın Dirilişi)
  • Fakat toprağı yönetim eden güç ile devleti yöneten gücün aynı toplamanmaya başlaması bir çeşit feodalitenin meydana gelmesine, dolayısıyla köylü sınıfının ezilmesine sebep oldu. (Oya Sencer, a.g.m., s. 146-157) (Doğu’da Değişim ve Yapısal Sorunlar : Göçebe Alikan Aşireti)
  • Mıntıkanın ekonomik, toplumsal, kültürel, çağdaş gereksinimlerini, sıhhat ve bayındırlık ile ilgili gereksinimlerini hızla gidermeye çalışmak (Md. 11/e)
    Mıntıkası içindeki halkın kişisel haklarını korumak (Md. 11/f)
    Halkın iskan edilmesini ve ekonomik durumunun yükseltilmesini, köylülerin, çiftçilerin toprağa haiz olmalarını sağlamak (Md. 11/g) (Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi)
  • Evet orada muharebe yoktur, top sesleri işitilmiyor. Fakat hükümeti tanımayan, yalnız aşiret reislerini tanıyan bir zümre vardır. Medeni bir memlekette en büyük kuvvet hükümettir, devlettir. Bunun yerine en büyük kuvvet olarak aşiret reisini yada bir ağayı tanımak ne anlamına gelir. Bu hukuki manada; anormal bir vaziyettir. (Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi)
  • İnsanlığı tehtit eden olgu terör değildir. Bugün insanlığı tehtit eden olgu devlet terörüdür. (Orta Doğu’da Devlet Terörü)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş