Eğitim

Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 – Diana Gabaldon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 – Diana Gabaldon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 kimin eseri? Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 kitabının yazarı kimdir? Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 konusu ve anafikri nedir? Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 kitabı ne konu alıyor? Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 PDF indirme linki var mı? Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 kitabının yazarı Diana Gabaldon kimdir? İşte Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Diana Gabaldon

Çevirmen: Öznur Karagüllü

Yayın Evi: Epsilon Yayınevi

İSBN: 9786051733685

Sayfa Sayısı: 600


Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Haziran, 1778. Dünya altüst olmuş halde. Yükselen bağımsızlık seslerinin içinde hayatta kalmaya çalışan Claire ve Jamie için yaşam daha da zor. Kaybettikleri için yas tutsalar da birbirlerine tutunup yaşamaya devam etmeliler. Artık tek istedikleri eve, Tepe’nin rahat sessizliğine geri dönmek. Ancak evleriyle aralarında binlerce insanoğlunun yaşamının değiştirecek kanlı bir iç harp var.

“Tarihi fantezi türü hayranlarının merakla beklediği tutku ve macera!”

-People-

“Gabaldon’dan sürükleyici, heyecanlı ve bağımlılık yapan bir kitap daha… Derin bir nefes alın ve yolculuğun tadını çıkarın.”

-Library Journal-

“İnsanın cesaretinin boyutlarını, ruhunun ağırlığını ve kalbinin derinliğini bir tuvale çizen, büyük bir macera.”

-CNN-


Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 Alıntıları – Sözleri

  • “Anne babanı gençken kaybettin, mo nighean donn ve dünyada yurtsuz bir halde dolanıp durdun. Frank’i sevdin…” Bir an dudaklarını birbirine bastırdı fakat sanırım bunu bilerek yapmamıştı. “Ve doğal ki Brianna ve Roger Mac’i ve evlatları da sevdin… Ama Sassenach- senin kalbinin gerçek yurdu benim ve bunu biliyorum.”
    Ellerimi dudaklarına götürdü ve avuç içlerimi öptü, ilkin birini sonrasında ötekini – parmaklarıma değen nefesi ılıktı ve kirli sakalı yumuşaktı.
    “Başkalarını sevdim ve birçok insanı seviyorum, Sassenach fakat kalbimin tümüne yalnızca sen sahipsin, tamamı senin ellerinde,” dedi usulca. “Ve bunu biliyorsun.”
  • Biraz sonrasında, “Gökyüzünü görüyor musun?” dedi. Ufuk koyu eflatun rengindeydi ve yukarıda mavi-siyah bir boşluğa dönüşüyordu. İlk görünen yıldızlar sanki uzakta yanan lambalar gibiydiler.
    “Görmemek mümkün değil.”
    “Evet.” Jamie kafasını geriye yatırdı ve yukarıya baktı. Uzun, muntazam burnunun, yumuşak geniş dudaklarının ve uzun boynunun görüntüsü sanki onları ilk kez görüyormuşum benzer biçimde beni mest etti.
    Yukarıya bakmaya devam ederek, sükunet içinde, “Yukarısı da bir boşluk fakat ona bakmaya korkmuyoruz,” dedi.
    “Ama orada ışıklar var. Bu her şeyi değiştirir.” Sesim boğuk çıkmıştı, yutkundum. “Fakat sanırım termodinamiğin ikinci yasasına nazaran yıldızların bile bir ömrü var.”
    “Hmm. Sanırım insanoğlu canlarının istediği yasayı uydurabilirler. Ama Tanrı umudu yarattı. Ve yıldızlar sönmeyecek.”
    Bana döndü, çenemi tuttu ve beni nazikçe öptü. “Aramızdaki aşk da öyleki.”
  • “Tavsiye mi istiyorsun? Tavsiye verilmek için fazla yaşlı, tavsiyeye uymak içinse fazla gençsin.”
  • “Ölmemeye…Karar…Verdim,” dedi Claire, bir fısıltıdan birazcık daha yüksek bir sesle.
    “Ah. Oldukça iyi.” Jamie onu incitir diye ona dokunmaya bile çekiniyordu fakat dokunamamaya da dayanamıyordu. Onun eline doğru yavaşça uzandı ve tavan arası sıcak olsa da ellerinin soğuk bulunduğunu fark etti.
    “Bunu yapabilirdim, bunu biliyorsun.” Claire bir gözünü kapadı ve diğeriyle Jamie’ye sanki onu suçlar benzer biçimde baktı. “Bunu isterim, bu… Gerçekten korkulu.”
    “Biliyorum,” dedi Jamie ve onun ellerini dudağına götürdü. Claire’in kemikleri kırılacakmış gibiydi ve elini sıkacak kuvveti bulamıyordu; parmakları Jamie’nin avcunda özgür bir halde duruyordu.
    Claire gözlerini kapadı ve bir süre işitilebilir bir halde nefes aldı.
    Birden gözlerini açtı ve, “Neden biliyor musun?” dedi.
    “Hayır.” Claire’in eter yapmamasına bağlayarak bir latife yapmayı düşündü fakat karısının sesi oldukça ciddiydi, bu yüzden yapmadı.
    “Bu sebeple…” Claire bir an yüzünü buruşturarak duraksadığında Jamie’nin kalbi sıkıştı. “Bu sebeple,” dedi dişlerini sıkarak, “bu sebeple, senin öldüğünü düşündüğümde iyi mi hissettiğimi hatırlıyorum.” Nefeslendi ve gözleri Jamie’nin gözlerine kilitlendi. “Bunu sana yapamam.” Göğsü alçaldı ve gözleri kapanmış oldu.
    Jamie uzun bir süre konuşamadı.
    “Teşekkür ederim, Sassenach,” diye fısıldadı ve ay yükselene kadar Claire’in ellerini avucunda tuttu.
  • Ama Sassanach senin kalbinin gerçek yurdu benim ve bunu biliyorum.
  • “Dünyanın sonu gelse de sevgi ve müzik var olmaya devam edecek.”
  • Ey bunu okuyan kimse, onun son sözlerini duysaydın eğer, gecikmiş tövbelerinden dolayı deliliğe mahkûm olurdun.
  • “Tavsiye mi istiyorsun? Tavsiye verilmek için fazla yaşlı, tavsiyeye uymak içinse fazla gençsin.”
  • “Başkalarını sevdim ve birçok insanı seviyorum, Sassenach fakat kalbimin tümüne yalnızca sen sahipsin, tamamı senin ellerinde,” dedi usulca. “Ve bunu biliyorsun.”
  • Derken düşüncelerimin üstündeki hakimiyetimi kaybettim ve koyu, koyu mavi bir küreye doğru çekilmeye başladım.
    Jamie kulağımın yanında, “Beni bırakma, Claire,” diye fısıldadı. “Bu sefer sana yalvarıyorum. Beni bırakma, lütfen.” Gözlerim kapalı olması durumunda, yüzünün sıcaklığını ve nefesini yanağımda hissedebiliyordum.
    “Bırakmayacağım,” dedim. Ya da öyleki söylediğimi sandım ve kendimi kaybettim. Aklımdan geçen son belirgin fikir, ona bir salakla evlenmemesini söylemeyi unutmuş olmamdı.
  • “Dünyanın sonu gelse de sevgi ve müzik var olmaya devam edecek.”
  • Ey bunu okuyan kimse, onun son sözlerini duysaydın eğer, gecikmiş tövbelerinden dolayı deliliğe mahkûm olurdun.
  • “Cesaret çılgınlıktan diğerlerinin yaşamını umursamamaya, sarhoşluktan gözü karalığa ve karşılıksız budalalıktan, bir adamı terletip titretecek ve kusturacak, peşinden da gidip yapması icap ettiğini düşündüğü şeyi yaptıracak kadar pek oldukça davranışı kapsar.”
  • “Hayatın karşınıza aniden ani bir değişiklik çıkarma eğilimini düşününce, bir şeyi planlamak için oldukça süre harcamak anlam ifade etmeyen.”


Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 İncelemesi – Kişisel Yorumlar


Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 PDF indirme linki var mı?


Diana Gabaldon – Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Diana Gabaldon Kimdir?

Zooloji bölümünden mezundur. Yüksek lisansını deniz bilimi, doktorasını ekoloji üstüne yapmıştır. Eğitiminden değişik olarak edebiyat alanına yönelmiştir. İlk kitabı Yabancı ile New York Times gaztesinin oldukça satanlar listesine girmiştir.  Yabancı Starz yapım tarafınca dizi haline getirilmiştir.


Diana Gabaldon Kitapları – Eserleri

  • Yabancı
  • Kehribardaki Yusufçuk
  • Yolcu
  • Sonbahar Davulları: Kısım 1
  • Sonbahar Davulları: Kısım 2
  • Ateşin Çağrısı: Kısım 1
  • Ateşin Çağrısı: Kısım 2
  • Kar ve Kül – Kısım 1
  • Kar ve Kül – Kısım 2
  • Geçmişin Yankısı: Kısım 1
  • Geçmişin Yankısı: Kısım 2
  • Kalbimin Kanıyla Yazdım Kısım 1
  • Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2
  • The Scottish Prisoner
  • Lord John and the Hand of Devils
  • Lord John and the Brotherhood of the Blade:
  • Lord John and the Private Matter


Diana Gabaldon Alıntıları – Sözleri

  • Bir adam istediği kadar gülümsedin,gene de fena olabilir. (Geçmişin Yankısı: Kısım 2)
  • İnsanın fizyolojik gücünün tükendiği anda bile bedeli ne olursa olsun savaşı bitene kadar dayandığı ve kendini kuvvetli hissettiği anlamış olur vardı. Bu güce bayanlar doğum yaparken erkekler de harp alanında ulaşıyorlardı. (Yabancı)
  • “Dünyanın sonu gelse de sevgi ve müzik var olmaya devam edecek.” (Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2)
  • “Savaşta kaybetmek utanılacak şey değildir, mo caraidh,” dedi yavaşça. “Büyük savaşçıların erdemi bunun üstesinden gelmeyi başarmalarında saklıdır.” (Kehribardaki Yusufçuk)
  • “Aramızda yeterince hayalet var Sassenach. Eğer geçmişin kötülükleri bizi yıldıramıyorsa gelecek korkusu da zayıflatmamalı. Bazı şeyleri arkamızda bırakıp devam etmeliyiz. Değil mi?” (Kar ve Kül – Kısım 2)
  • “Daha ilkin asla bu tarz bir olay görmemiştim Sassenach. Bana mikroplardan bahsetmiştin fakat onları asla bu şekilde hayal etmemiştim! Dişleri bulunduğunu sanıyordum fakat yokmuş. Bu kadar güzel kuyruklarının olacağını ve bu şekilde kalabalık bir halde yüzeceklerini tahmin edemezdim!”
    “Bazı mikroorganizmalar böyledir,” dedim merceğe bakmak için mikroskoba yaklaşırken. “Bu ufak şeyler mikrop değil, sperm.”
    “Ne?”
    Boş gözlerle bana baktı.
    “Sperm,” dedim sabırla. “Erkek üreme hücreleri. Bebeklerin iyi mi bulunduğunu biliyorsun, değil mi?”
    Nefesi kesiliyor sandım. Ağzını açtı, yüzü kıpkırmızı oldu.
    “Tohum mu doğrusu?” dedi hırıltılı bir sesle. “Döl mü?”
    “Yani… evet.” Kaynayan çayı temiz bir gözlem tüpüne döküp kendine gelmesi için Jamie’ye verdim. Çayı istemede ve sanki her an mercekten bir şeyin fırlayıp ayaklarımızın altında dolanmaya başlayacağından korkuyormuş benzer biçimde gözlerini mikroskoptan bir saniye ayırmadı.
    “Sperm,” dedi kendi kendine. “Sperm.” Başını sert bir halde sallayıp bana doğru döndü. Aklına korkulu bir düşünce gelmişti.
    “Kimin onlar?” diye sordu. Sesinde karanlık bir kuşku vardı.
    “Eee… senin doğal olarak.” Biraz utanmıştım, boğazımı temizledim. “Başka kimin olacak ki?”
    Eli refleks olarak bacaklarının arasına gitti. Kendini korumaya çalışıyor gibiydi.
    “Nasıl aldın onları?”
    “Sence iyi mi almışımdır?” dedim soğuk bir sesle. “Bu sabahleyin onlarla uyandım.”
    Elini bıraktı. Kendini ufak düşmüş hissetmişti, yanakları kızardı. Çay tüpünü alıp sıcaklığına aldırmadan tem yudumda içip tamamlamış oldu.
    “Anladım,” diyip öksürdü. (Ateşin Çağrısı: Kısım 2)
  • Düşünmemeye çalış.Elindekileri kabul et ve haiz olmadıklarını düşünme. (Geçmişin Yankısı: Kısım 2)
  • ‘Hodie mihi cras tibi – sic transit gloria mundi.
    Benim günüm bugün- seninki yarın. Ve böylece dünya şanı da gelip geçecek.’ (Kar ve Kül – Kısım 1)
  • “O gün doğrusu ayrılmamız ihtiyaç duyulan gün ulaştığında.” Dedi usulca, dönerek bana baktı, “eğer son sözlerim ‘seni seviyorum’ eğer olmazsa, bil ki bunun sebebi zamanımın kalmamış olmasıdır.” (Ateşin Çağrısı: Kısım 2)
  • “Tavsiye mi istiyorsun? Tavsiye verilmek için fazla yaşlı, tavsiyeye uymak içinse fazla gençsin.” (Kalbimin Kanıyla Yazdım – Kısım 2)
  • Şanslıydık. Yağmur dönmüş, bulutlar çekilince ortaya çıkan gümüş renkli ay, aksak fakat ışıklı bir halde Black Dağı’nın yamaçlarından yükseliyordu; gizli saklı bir aile düğünü için uygun bir ışıklandırmaydı bu. (Ateşin Çağrısı: Kısım 1)
  • “Hiçbir şey yok olmaz,Sassenach,yalnız değişmiş olur.”
    “Bu termodinamiğin ilk yasasıdır ,”dedim burnumu silerken.
    “Hayır,”dedi.”Bu inançtır.” (Sonbahar Davulları: Kısım 1)
  • “Ah, Claire, beni seni sevmeye mecbur bırakarak kalbimi öyle kırıyorsun ki.” (Kehribardaki Yusufçuk)
  • Zaman, insanların Tanrı hakkında söylediklerinin bir çoğuna uyar.
    Ilk olarak, öncesiz ve sonsuz bir varlıktır. Gücü her şeye yeter, ne de olsa hiçbir şey zamana dayanamaz, değil mi? Ne dağlar, ne ordular…
    Elbette, süre bunun haricinde her şeyi iyileştirir de. Herhangi bir şeye yeterince süre verdiğinizde hallolur: tüm acılar yok olur, tüm zorluklar silinir, tüm kayıplar telafi edilir.
    Küller küllere, toprak toprağa karışır. Unutma: topraksın, topraktan yaratıldın ve gene toprağa döneceksin.
    Eğer Zaman birazcık olsun Tanrı’ya benzeyen bir şeyse, o halde Hafıza’nın da Şeytan olması icap ettiğini düşünüyorum. (Kar ve Kül – Kısım 1)
  • “Eğer kendini bir çelişkinin ortasında bulursan, hakikatin kenarında durduğundan güvenli olabilirsin.” (Geçmişin Yankısı: Kısım 1)
  • Kiliseleri ya da Claire’i düşünüyor olmak ona başka bir kiliseyi hatırlatmıştı – evlendikleri kiliseyi, bunu hatırladığında kendi kendine gülümsedi. Pek rahat bir bekleyiş değildi. İçeri girdiğinde kalbinin göğsünde gümbür gümbür attığını hala hissedebiliyor, terinin iğrenç kokusunu -azgın bir keçi benzer biçimde koktuğunu Claire’in fark etmemesini ummuştu- ve doğru muntazam nefes alamayışını hatırlıyordu. Buz benzer biçimde soğuk, ufak parmaklarını ve destek almak için onu yakalayan elini elinin içinde hissedişi…
    Tapınak. Birbirleri için hep öyleki olmuşlardı ve hala öyleydiler. Kanın benim kanım. Ufak kesik iyileşmişti, soğukkanlı bir halde söylediği bu cümleye gülümseyerek başparmağını ovdu. (Geçmişin Yankısı: Kısım 2)
  • “Eskisi kadar yürekli değilim artık anlıyor musun?” dedi oldukça yumuşak bir sesle. “Sensiz yaşayabilecek kadar yürekli değilim.” (Kar ve Kül – Kısım 2)
  • “O gün, yani ayrılmamız gereken gün geldiğinde,” dedi usulca, dönerek bana baktı, “eğer son sözlerim ‘seni seviyorum’ olmazsa, bil ki bunun nedeni zamanımın kalmamış olmasıdır.” (Ateşin Çağrısı: Kısım 2)
  • “Tüm insanoğlu aynı yazar tarafınca yazılmıştır,” dedi Jamie yavaşça, “ve tek cilttir. Biri öldüğü vakit, kitaptan bir bölüm yırtılıp atılmaz, daha güzel bir dile çevrilir ve tüm bölümler bu şekilde çevrilmelidir.” (Geçmişin Yankısı: Kısım 1)
  • Sana acıma gösterebilirim,hem de cennetten düşen bir çiy damlasının saflığında ve nazikliğinde… (Yabancı)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş