Eğitim

Kan ve Kum – İsmail Yılmaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kan ve Kum – İsmail Yılmaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kan ve Kum kimin eseri? Kan ve Kum kitabının yazarı kimdir? Kan ve Kum konusu ve anafikri nedir? Kan ve Kum kitabı ne konu alıyor? Kan ve Kum PDF indirme linki var mı? Kan ve Kum kitabının yazarı İsmail Yılmaz kimdir? İşte Kan ve Kum kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: İsmail Yılmaz

Yayın Evi: Eşik Yayınları

İSBN: 9786051593883

Sayfa Sayısı: 392


Kan ve Kum Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tarih, geçmişin tozlu raflarında unutulan, göz ardı edilen, üstü ağ bağlamış nice vakayla doludur. Bu hadiseler, bu vakalardaki şahsiyetlerin anıları, günümüze ve geleceğimize dair öyleki hayatî fikirler ve bakış açıları verir ki biz, bu tarz şeyleri kendiliğimizden yada başka yerlerden edinemeyiz. Birinci Dünya Savaşı’nın topyekûn dünyamıza kazıdığı acıların kim bilir en dayanılmazlarının yaşandığı Yemen Cephesi de bu bağlamda Çanakkale Savaşları’nın gölgesinde kalmış, unutulmuş, unutturulmuştur. Hilâfet topraklarının ihanetle birer birer bedenden kopan uzuvlar benzer biçimde kaybedilen ve meydanlardaki zaferlere karşın diplomasideki beceriksizliklerle nihayet gören Yemen Savaşları, İsmail Yılmaz’ın usta kaleminden anlatılıyor. Bir Osmanlı subayının harp günlüğü “Kan ve Kum”, Eşik Yayınları’nda.


Kan ve Kum Alıntıları – Sözleri

  • Silahlara isyan etmeyenler,gün gelir,aynı silahlara boyun eğerler!…
  • Vicdanınıza yüklenmeye hakkınız yok.Gün gelir ,vicdan duvarları yıkılır,altında kalabilirsiniz.
  • Niçin öldürüldüğünü bilmeden insan insanı öldürüyordu
  • Yoksa harp,insanlık dışı şeytan icadı bir şey midir?
  • Ölümle oyun oynamaya bayılıyorsun
  • “Dağın ötesi gene dağ, yolun ötesi gene yol, fakat insanoğlunun ötesi insan değildi. Bir top güllesi, bir kurşun ıslığı yardımıyla ötelerin kapısı aralanıyor ve insan çekip gidiyordu.”
  • Kendi başımızın çaresine bakmak zorundayız
  • Bir şeyler olmuş ve ya olucakmış benzer biçimde yüreğim çarpıyordu
  • Nedir bu sızı bu şekilde?Merhamet mi?Pısmanlik mı?Yoksa suçluluk duygusu mu?
  • Kim bilir, hangi kıyametler kopuyor içinde,hangi cehennem yaşanıyor?
  • Şimdi ben yarını olmayan bir adamım
  • Onca süredir her gün birazcık daha kaybolduğumu, eriyip gittiğimi gördükçe yarından korktum.
    Şimdi ben, yarını olmayan bir adamım.
    Sadece ben mi?
  • Oysa ben, dünyaya düşmanlık için değil,sevgi için gelmiştim.Yılanı da kucaklayacaktım çıyanı da…Ama şimdi sevgimi çalmıştı yılanlar
  • “Ne var elinde?
    “Dünya!…Senin olsun.”
    “Neden?”
    “Benim işime yaramıyor!”
  • Nereden bakılırsa bakılsın,bu yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız,yalnız kendi var olma savaşımızdır


Kan ve Kum İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Yemen cephesinde bilinmeyenler gün yüzüne çıkıyor. Arapların daima yapmış olduğu ve hayata geçirmeye devam etmiş olduğu hainlikleri, kazanan tarafın teslim olduğu akıllara sığmaz mantık dışı kararların verildiği… emperyalizme köpeklik meydana getiren insanoğlu… ve daha neler neler varmış da biz bilmiyormuşuz ( ya da ben bilmiyormuşum).
Kesinlikle okunması gerekn bir kitap. (Tuba atlı)

Birinci dünya cenginde Osmanlı’nın Yemen cephesindeki savaşına tanıklık edeceğiniz bir kitap

Ne oyunlar oynanmış… Oldukca kıymetli bir kitap. Herkes okumalı. Savaşı, açlığı, sıkıntıları hissedebilmeli. Hissetmeli ki , şu an bulunmuş olduğu memleketin kıymetini bilsin… (M.)

Yemen… Anadolu’nun gencecik fidanlarının gidipte geri dönemediği Yemen… Bir Osmanlı Subayı olan Yüzbaşı Cengiz’in harp günlüklerinden yola çıkarak yazılmış bir yaratı. Her kelimesi, cümlesi ve sayfası ayrı bir hüzün. Okurken duygulanmamak elde değil. (Onur UYGUN)


Kan ve Kum PDF indirme linki var mı?


İsmail Yılmaz – Kan ve Kum kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Kan ve Kum PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İsmail Yılmaz Kimdir?

1952′de Bilecik′in Alpa gut köyünde hayata merhaba dedi. Bursa İmam-Hatip Lisesi ve Uludağ Üniversitesi Bursa İlahiyat Fakültesi′ni tamamlamış oldu. İnegöl , Nazilli ve Bilecik liselerinde öğretmenlik yapmış oldu.Bakanlık görevlisi olarak üç yıl Türkmenistan’da bulunmuş oldu.Fransızca,Rusça,Arapça,Farsça ve Gürcüce dillerini;Türkçe’nin Uygurca,Kırgızca,Kazakça,Türkmence ve Azerice lehçelerini bilen yazar halen öğretmen emeklisi olup evli ve iki çocuk babasıdır. Çeşitli gazete ve dergilerde yazılar neşreden yazar;’Bir namludur Yüreğim ‘romanıyla 1986 Sedat Yenigün roman 1.lik, ‘İslam’da Çevre sorunları’ eseriyle Çevre Bakanlığı 1.lik ‘Ulu Çınarın Kökleri’ ile de Milli Eğitim Bakanlığı tiyatro ödüllerini aldı.Öğrencilik yıllarında yazı ve öykü dallarında da ödülleri olan yazar , bir süre Türkmenistan Televizyonunda Türk dili danışmanlığı yapmış oldu.Aşgabat’ta Türk Dünyası şairler Antolojisi çalışmalarına katıldı.Karakum ve Literatürno Aşgabat dergilerinde Türk-Türkmen kültürüne yönelik makaleler yazdı Yayınlanmış eserleri: Korkunun Bekçileri, Bir Namludur Yüreğim, Güneşin Öldüğü Yer, Yuvasız Kuşlar, Çanlar Sustu, Sema Yangınları, Ulu Çınarın Kökleri, Akpamuk, Gülcehan, Karaca, Yartıkulak, Yetimce Yayımda olan eserler: Duman Dağanda, Türkmenistan Halk Kültürü, Yedigen, Yasaklanmış şiirler, Çorap söküğü.


İsmail Yılmaz Kitapları – Eserleri

  • Kan ve Kum
  • Yuvasız Kuşlar
  • Güneşin Öldüğü Yer
  • Çanlar Sustu
  • Korkunun Bekçileri
  • Bir Namludur Yüreğim
  • Sema Yangınları


İsmail Yılmaz Alıntıları – Sözleri

  • Bir yerde bir kurtuluş çizgisi olmalı. Duvarın ötesinde, labirentlerin bitişinde, karanlığın aydınlığında, insanı insan meydana getiren bir şeyler olmalı. Ama nerede? (Korkunun Bekçileri)
  • “İnsanın insana zulmettiği yerde, köpekten daha sadık bir dost bulunur muydu?” (Yuvasız Kuşlar)
  • Çanlar çalıyordu şimdi dan dan dan. Sesler büyüdü, çanlar devleşti, sallantıların hızı çoğaldı. Çanların içindeki kampanaların yerini insanoğlu aldı. Şimdi insanoğlu sallanıyordu bacakları havada, kafaları aşağıda. Neden sonrasında farkına vardı yalnızlığının. Şu koca dünyada yapayalnızdı Sinan. (Çanlar Sustu)
  • “Süslü ve heybetli elbiseleri sadece ahiretten bir şey ummayanlar giyer.” diyen Peygamberimiz; vücudunun yarısına kadar yeten bir ufak hasır üstünde, etlerinde izler çıkarak oturan ve yanında bulunan toprak pencerede haşlanmış bir avuç arpadan yiyerek yaşamıştır. İçi hurma yaprağı dolu bir şilte, bir koyun postakisi, yıkana yıkana eskimeye yüz tutmuş bir ihram ve arpa… İşte Allah Rasulü’nün saltanatı.
    (…)
    Ülkenin en fakiri benzer biçimde yaşamak… Sultan da olsan ilken bu olmalıdır. (Çanlar Sustu)
  • Göğe tüküren kendi yüzüne tükürür, diyordu yaşlanmış adam. Kendi yüzüne tüküreceğin zamanı yaşamak istemiyorsan hesabını veremeyeceğin işlere karışmayacaksın. Sen tanıdığım insanlara benzemiyorsun delikanlı, farklısın daha kötülüğe alışmamış bir kadının gözleri benzer biçimde tertemiz bakıyorsun insana. İnanmaya hazır bir yolcu… Oldukca fena şeyler geçmiş olmalı başından. Bu nedenle yaldızlı laflara, dost görünen kahkalara pek güvenme delikanlı, gözlere bak sen, gözler asla yalan söylemez. (Çanlar Sustu)
  • O yörenin insanları bahar erişince yaylaya çıkar ve obaların ortasına devasa bir ateş yakarlar. Yalımlar yüzlere vurdukça karşılıklı maniler çoğalır, delikanlıların yüreğinde bir şeyler olur. Renk renk gölgelerin arasına görmüş olduğu bir çift göz ısıtıverir içini. Sevda denilen gözle görülmez yarattığa yakalanmıştır insan. Gel artık kurtul kurtulabilirsen. (Çanlar Sustu)
  • Ben hep bu şekilde mi yaşayacağım; bir şeylerin hasretini çeke çeke, sahipsiz, kimsesiz ve başıboş? Baba evinden atılmanın sıkıntısı. Hani, izbeliklerde kendi kendine bitiveren bitkiler vardır; sahipsiz, kimsesiz, tımarsız, gübresiz, susuz yeşerir durur. İşte ben… (Korkunun Bekçileri)
  • “Herşeyin bir zekatı vardır. Yüzün zekatı da tebessümdür.” (Korkunun Bekçileri)
  • “Sevgiyi düşünüyor Tahir. Nasıl bir duygudur sevgi, hatırlamıyor artık. Öyleki yalnız ve öyleki çöküş bir yerde ki çırpındıkça gömülüyor zulmün içine. Yoksa bir zamanlar sevmiş miydi? Nasıl sevgiyse, öylece tortudan bir kaya benzer biçimde katılıp kalmış yüreğinde. Hiç durmadan Esma’sını düşünmek istiyor, düşünmek ve gene düşünmek… Ama düğüm düğüm atılan zulüm ilmeklerini çözmekten sevgiyi düşünecek zamanı yok.” (Yuvasız Kuşlar)
  • Kapalı dünyaların insanıyız biz, bir sürü tabular dolaşır kanımızda. Yenilik gördük mü tepemiz atar. (Korkunun Bekçileri)
  • – “Ne sema çekiyor beni, ne yeryüzü. Sanki tüm kıyametler içimde kopuyor. Kimim ben? Neyim? Ne arıyorum bu gezegende? Sosyalizmmiş, kapitalizmmiş söz!… Artık ben kanlı cinayetlerden de korkmuyorum. Benim esas korkum insanların içinde hergün kopan cinayetlerdendir. Ne şekil bir zulüm yaşadık biz?” (Yuvasız Kuşlar)
  • Gurur… İşte benim sürüngen yolumda yürürken, ensemde taşıdığım putum. (Korkunun Bekçileri)
  • “Dağın ötesi gene dağ, yolun ötesi gene yol, fakat insanoğlunun ötesi insan değildi. Bir top güllesi, bir kurşun ıslığı yardımıyla ötelerin kapısı aralanıyor ve insan çekip gidiyordu.” (Kan ve Kum)
  • “Şu birkaç gün içinde sanki bin yıl yaşamış benzer biçimde yoruldum.” (Korkunun Bekçileri)
  • – İnsan, her şeyi daima unutamaz. (Korkunun Bekçileri)
  • “Bir daha birbirimize ulaşamayacak kadar gururdan buzul bağlamış dünyalarımız vardı.” (Korkunun Bekçileri)
  • Kendini düşünmek büyük bir vakadır. Oysa hepimiz asla düşünmeden bir ölünün toprağına adımlar geçeriz de, bir zamanlar onun kim bulunduğunu aklımızın ucundan bile geçirmeyiz. Peki niçin böyleyiz ? Neden bu şekilde ayçiçeği tabiyatlı, semşamar mezhepliyiz ? Ben kibir derim buna. İnsanı buralara kadar düşüren kibirdir. Oysa insan, öncesi meni ve sonrası leş olan bir pisliktir. Kibirlenmek senin neyine be ahmak? (Çanlar Sustu)
  • “Tahir, pantolonunun paça kıvrımında saklamış olduğu ufak şişeyi arkadaşlarına gösterdi:
    -Babamın gözyaşları… Benim direnme gücüm. Ak saçlı gazı babacığım içindeki özgürlük hasretini iplik iplik örerek senelerce ağlamış. Eğer buradan kurtulursam Türkiye’ye kaçarak Söğüt’e gideceğim. Orada yatan Ertuğrul Gazi’ye vereceğim bu gözyaşlarını. Babamın vasiyetidir.” (Yuvasız Kuşlar)
  • “Artık sen bayağı insan değilsin. Ölümleri gore gore zulümleri yaşadım. Öyleki bir kaç gün aç kalmakla ‘acıktım.’, susuz kalmakla ‘susadım.’ diyecek kadar kuvvetsiz olamazsın.” (Yuvasız Kuşlar)
  • Oysa ben, dünyaya düşmanlık için değil,sevgi için gelmiştim.Yılanı da kucaklayacaktım çıyanı da…Ama şimdi sevgimi çalmıştı yılanlar (Kan ve Kum)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş