Eğitim

Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru – Ulus Baker Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru – Ulus Baker Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru kimin eseri? Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru kitabının yazarı kimdir? Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru konusu ve anafikri nedir? Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru kitabı ne konu alıyor? Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru PDF indirme linki var mı? Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru kitabının yazarı Ulus Baker kimdir? İşte Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Ulus Baker

Yayın Evi: Birikim Yayınları

İSBN: 9789755160443

Sayfa Sayısı: 357


Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu araştırma toplumsal bilimlerle belgesel filmcilik içinde mümkün bir birleşmenin boyutlarını tartışıyor. Bunun ön şartlarından birinin hâlihazırdaki “kanaatler sosyolojisinin” bir eleştirisi olması gerektiğine inanıyoruz. Bu yalnızca bayağı toplumsal araştırma pratiğine yönelik bir eleştiri değil, yorumcu – epistemolojik tarza ve toplumbilimsel yaklaşımların

“metin” ve “kanaat” etrafındaki epistemolojik düğümlenişine yönelik bir eleştiridir. Spinoza’nın “duygular öğretisi” bu aşamada bizim için merkezi bir öneme haiz: duygular sosyolojisi kendi başına bir epistemik alan olmaktan fazlaca, adanmış olduğu alanda bir praksis yapmaya çabalamalı. Bu praksisi nihai olarak Dziga Vertov’un sine – göz ve sine – hakikat yaklaşımında,uygar video alanında ise Jean – Luc Godard’ın videoyu bir “düşünme aletine”dönüştürmeyi amaçlayan yaklaşımlarında görüyoruz.


Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru Alıntıları – Sözleri

  • Sevmek mi, sevilmek mi daha iyidir? Yegâne bir cevap vardır – sevmek daha iyidir, zira seven şahıs “aktif’tir ve sevilmek daima başkasının bir lütfudur..
  • “Güvensiz yürüyen kalıcı bir dostluk yoktur, ancak güven zamana bağlıdır. Denemekten başka bir şey yapılamaz, Theognis’in söylediği gibi, ‘ Çekingenliğini gidermedikçe bir erkek veya bir kadının zihni anlaşılamaz’.”
  • hüzün geriye kalandır, biraz blues dinleyin benim için…
  • hüzün geriye kalandır.biraz blues dinleyin benim için…
  • Metaforlar dünyanın biricikliğini şiirsel olarak meydana getiren araçlardır.
  • Sevmek mi, sevilmek mi daha iyidir? Yegâne bir yanıt vardır – sevmek daha iyidir, çünkü seven kişi “aktif’tir ve sevilmek daima başkasının bir lütfudur..
  • Kimlik bir toplumsal tipi tanımlarken, anlamamıza vesile olan bir kavram değil,bir kanaat ve siyasi etiketleme kategorisidir.
  • Mills aslında bize; “sosyolojik tahayyül” kuramının bir laboratuvar emek harcaması yapması icap ettiğini toplumsal-olayların laboratuar-gözlemini oluşturabilmek anlamında değil, aslına bakarsan siyasal iktidarlar ve kumanda rejimleri tarafınca inşa edilmiş “laboratuvarlarda” yaşamakta olduğumuz anlamında bildirmektedir.
  • Spinoza’nın “Doğa hiçbir zaman ulus­lar, kastlar veya sınıflar yaratmaz, yalnızca bireyler yaratır” iddiasının ne anlama geldiğini hatırlamalıyız. Kuşku yok ki, sosyo-ruhsal tipler modernliğin doğurduğu olgulardır.
  • Sinematografi metin değildir, bilâkis toplumsal fenomenleri çözümleme (Vertov), görünmeyeni görünür kılma(Jean-Luc Godard) yoludur.


Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Gerçek dostlar birbirlerinin faziletlerini paylaşarak, bir tür benzerlikler, hazların, acıların, talihli vakalar ve talihsizliklerin ortaklaşa paylaşılmasını, arzuların ve tiksinmelerin benzerliğini geliştirirler. Dostluk ötekinin hayatındaki vakaları bilmektir. Gerçek bir dost hakikaten bir ayna şeklinde davranır – dostluk bizlere eylemde bulunmak için bir bağlam sunarken dostun bizim eylemlerimizden haberdar olabilmesine imkân vererek kendimizin-bilgisini mümkün kılar. Dostum başka bir “kendim”dir ve onun erdemini gözlemlerken kendiminkini görür ve tanırım.
(UlusBaker / Kanaatlerden İmajlara, Duygular Sosyolojisine Doğru)
”Kalem,ifade o denli kuvvetli ki fazlasıyla sorgulatan,düşündüren apayrı bir yapıt.
Bulunmaz hint kumaşı tabiri sanırım bu kitabın tümü için geçerli.
Anlatım dilinin muhteşemliği sebebiyle okurken zorlanılan,merak uyandıran bir yapıt. (Mert Damgalı)

Ulus Baker doktora tezinden uyarlanan kanaatlerden imajlara kitabıyla çağıl toplumların, “kanaat toplumları” bulunduğunu öne sürerek başlıyor işe..
Kanaat toplumunun “ne” bulunduğunu açıklayıp ona eleştirel bir görüş açısı getirdikten sonrasında, toplumu ve siyasal gerçekliği “kanaatler” temelinde değil, “duygular ve sezgiler” temelinde değerlendiriyor. İmajların gündelik yaşamın her alanını kaplamasının, kanaatleri ve dolayısıyla insan düşüncesini belirlemedeki önemini vurgulamış, imajları klişeler olmaktan çıkararak toplumsal düzeyde işleyen duygulara neden olabilen bir niteliğe kavuşturabilecek bir “duygular sosyolojisi” oluşturulması savını sunmuştur.
Marx’ın meşhur sözünde : “filozoflar şimdiye kadar dünyayı yorumlamakla yetindiler, ama önemli olan, onu değiştirmektir”. kısacası, “bilmemek” olarak bilgisizlik, bilimsel bilginin elde edilmesinden ilkin gelen bir durum değildir, tersine ondan sonrasında gelir: fiil yöntemiyle başarılır.. Tasavvur, ya da sanat işi- yeniyi yaratmaya yönelen zihinler. Her mevzuya artık alışkın olduğumuz o ustalıkla değiniyor..
Marx’ın uyarısına kulak vererek, toplumu kavramanın yolunun, insanların eylemlerini ve bu eylemlerdeki duygudaşlığı kavramaktan geçtiğini öne sürmekte, insanlara kendileri ile alakalı kanaatlerini sormanın anlamsızlığını kelimesi kelimesine işliyor. Büyülenmemek elde değil.. 🙂
”Toplumsal tip sokaklar ile kitaplar içinde saptanabilir..” diyerek bitiriyorum. 🙂
Gerçekten de, insanoğlu bildiklerindense bilmeyip anlamadıkları şeylere inanırlar. Bilmek için okuyun.. 🙂 (Hasret Sümerli)


Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru PDF indirme linki var mı?


Ulus Baker – Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ulus Baker Kimdir?

Kıbrıs Türk’ü bir ailenin evladı olarak Ankara’da dünyaya geldi. Babası Sedat Baker ruh hastalıkları hekimi, anası Pembe Marmara ise Kıbrıs Türkü bir ozan ve öğretmendi.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Kısmı’nden mezun oldu. Gilles Deleuze ve Baruch Spinoza çevirileri yapmış oldu, makaleler yazdı. ODTÜ Sosyoloji Kısmı’nde yüksek lisans ve doktora yapmış oldu. Çeşitli yayınevlerine katıda bulunmuş oldu. Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’ni (İletişim, 1988) hazırlayan kadroda yer aldı. Toplum ve Bilim dergisi gösterim kurulu üyeliği yapmış oldu. Başka dergilerin yanı sıra Birikim’de yazıları yayımlandı. Birfazlaca platformda dersleriyle, konferanslarıyla, “serbest” konuşmalarıyla, sanal ortamda yazışmalarıyla, hep insanlarla söyleşi halinde oldu ODTÜ, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Özgür Üniversite’de beyazperde zamanı ve sosyoloji dersleri verdi. Siyâsî kuram, kitle kontakt araçları, beyazperde alanlarında çalıştı. Dziga Vertov üstüne beyazperde eleştirileri yapmış oldu. Birikim, Toplum ve Bilim, Virgül, Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nde yazılar yazdı.

12 Temmuz 2007 tarihinde, böbrek ve kalp yetmezliğinden öldü.


Ulus Baker Kitapları – Eserleri

  • Sanat ve Arzu
  • Aşındırma Denemeleri
  • Yüzeybilim Fragmanlar
  • Dolaylı Eylem
  • Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru
  • Beyin Ekran
  • Siyasal Alanın Oluşumu Üstüne Bir Deneme
  • Siyasal Dilde Huzur Söylemi
  • Yüzeybilim Fragmanlar


Ulus Baker Alıntıları – Sözleri

  • “Hakikat şudur ki insan, insanda bile hiçbir vakit insani olana hayranlık duymadı, hep insan-üzerine duydu…” (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • Herakleitos hekimler mevzusunda şu şekilde diyordu: “Hekimler kesip biçtikleri, yakıp dağladıkları zaman hastalıkların yaptığından farklı hiçbir şey yapmadıkları halde bir de gelip para istiyorlar.” (Siyasal Alanın Oluşumu Üstüne Bir Deneme)
  • Ölüm mevzusundaki en garip felsefi tutumu spinoza’da buluyoruz: canlı kişinin özünun değil varoluşunun sonlanışı olarak ölüm onun için bir hiçtir ve onun bilincine hiçbir kavram sunamaz. Başka bir deyişle bir hiçlik olan ölümü düşünmek bir hiçten ibarettir. (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • Acaba niçin Dostoyevski edebiyatın en yüksek noktasında yer ediniyor? Ve bir yüzyıl sonrasında Tarkovski başka bir alanda beyaz perdede, en yüksek filmleri yapabiliyor? (Beyin Ekran)
  • Formalizmin tersine yapısalcılık, somut ile soyutu zıtlaştırmayı reddeder zira soyutu ayrıcalıklı kılmak ister. (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Aşk “organizma” ile “ruh” u birbirinden ayırmadan bedenlerin safi bir karışımıdır. (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Fikir dünyasının bugün artık bir zamanlar Marx’ın Ruge’ye yazdığı mektupta dile getirmiş olduğu şeklinde, acımasız bir eleştiriye, ” mukaddes” sayılan her şeyi tepeden tırnağa eleştirmeye, kısacası bir ” fikirler terörüne” ihtiyacı var… (Aşındırma Denemeleri)
  • Doğa uluslar, milletler, kabileler yaratmaz, yalnızca bireyler yaratır. (Sanat ve Arzu)
  • Aşka meydana getirilen en büyük hakaret karşındakini belli şartlar dahilinde sevmektir – şu demek oluyor ki aşka koşullar dayatmak. (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • “Aşıklar da genel anlamda deli şeklinde olurlar,” diyor Spinoza, “komik duruma düşerler,” diyor. (Sanat ve Arzu)
  • Itimat” ya birisine mutlak duyulacak bir duygudur ya da her an tuzla buz olmaya açık bir gerilim hâlidir… (Dolaylı Eylem)
  • Kederli ruhların desteklemek ve propagandasını yapmak için bir despota gereksinimleri olduğu şeklinde, despotunda amacına ulaşmak için ruhların kederlenmesine ihtiyacı vardır. (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • “Devlet, dinin devam etmesinin bir aracıdır.” (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Kişinin haiz olduğu haklar daha ziyade hemen hemen döl iken sabitleniyor. (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Şu giderek genel kültür haline geliyor: gittikçe daha azca okuyor, daha fazlaca seyrediyoruz… (Beyin Ekran)
  • ”Neden, diye sormuştu Deleuze, her aşk, her yaşantı, her vaka bizi yaralıyor, paramparça ediyor? ”Neden tüm vakalar hep bir salgın, harp, yaralanma ya da ölüm türünden?” (Dolaylı Eylem)
  • Muhafazakar fikriyat, toplumsal yaşantı içinde toplumsal ve politik bir tavır haline ulaşınca, bu “dram” traji-gülünç bir hâle bürünür. Geçmişin “değerlerini” korumak, “ataların mirasını” korumak için çaba sarfetmek fazlaca kolay ırkçılığa ve faşizme neden olan tutkulara dönüşebildiyse, bunun sebebi, bir muhafazakarın kafasındaki “geleneğin” büyük bir kısmının devlet, aile, vatan, ülke, millet, halk şeklinde göreli terkiplerden oluşmasıdır. “Yerlilik” fikri de bu terkiplerden pek bağışık değildir (Aşındırma Denemeleri)
  • Metaforlar dünyanın biricikliğini şiirsel olarak gerçekleştiren araçlardır. (Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru)
  • Tarih, bir anlatıdan, “bildiren bir dil”den başka bir şey değildir (Faye, 1972: 3). (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Sinematografi metin değildir, bilâkis toplumsal fenomenleri çözümleme (Vertov), görünmeyeni görünür kılma(Jean-Luc Godard) yoludur. (Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş