Eğitim

Kaos ve Belirsizlik – Immanuel Wallerstein Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kaos ve Belirsizlik – Immanuel Wallerstein Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kaos ve Belirsizlik kimin eseri? Kaos ve Belirsizlik kitabının yazarı kimdir? Kaos ve Belirsizlik konusu ve anafikri nedir? Kaos ve Belirsizlik kitabı ne konu alıyor? Kaos ve Belirsizlik PDF indirme linki var mı? Kaos ve Belirsizlik kitabının yazarı Immanuel Wallerstein kimdir? İşte Kaos ve Belirsizlik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Immanuel Wallerstein

Çevirmen: Hasret Şişman

Yayın Evi: Kopernik Kitap

İSBN: 9789752439276

Sayfa Sayısı: 192


Kaos ve Belirsizlik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Immanuel Wallerstein’ın 1950’lerden itibaren başlamış olan yazı yaşamı neredeyse 70 yıla yaklaşmaktadır. Soğuk Savaş yılları esnasında Amerika’daki McCartism üstüne yapmış olduğu master tezi ile başlamış olan yazı ve fikir yaşamı genişleyerek devam etmiş ve bir süre sonrasında Batı dışı toplumlara, bilhassa Afrika çalışmalarına yönelmiştir. 1970’lerden itibaren kendini son beş asrın dünya tarihindeki gelişimleri anlamaya adamıştır. 1974’te ilk cildini yayımladığı ve hâlen devam eden en mühim emek vermesi The Modern World System’de, dünya tarihinde ilk kez ortaya çıkan bir dünya sisteminin oluşumunu incelemektedir. Wallerstein, tüm enerjisini ve analizlerini bu sistemi anlamaya ve gelecekte olanları tahmin etmeye adamış mühim bir fikir insanıdır.

Bu kitapta yer edinen yazılar, Wallerstein’in son iki yılda (Ocak 2016-Aralık 2017) yazıya döktüğü siyasî/ekonomik analizlerinden oluşmaktadır. Orta Doğu’dan Çin’e, Fransa’dan Peru’ya ve Trump’tan Erdoğan’a kadar oldukça geniş bir yelpazeyi kapsayan bu metinler, yazarın temel tezlerini günlük analizlerine iyi mi yansıttığını göstermesi bakımından son aşama kıymetlidir.

Dizi Yönetmeni: Mehmet Erdoğan


Kaos ve Belirsizlik Alıntıları – Sözleri

  • büyük sual, sistemi iyi mi onaracağımız değil, ne ile değiştireceğimizdir.
  • Sol enternasyonal midir yoksa tek dünyacı mıdır? Ya da sol, kuvvetli devletlerin müdahalelerine rağmen milliyetçi midir? Sol tüm sınırların kaldırılmasını mı savunur yoksa sınırların güçlendirilmesini mi? Milliyetçiliğe karşı bir derslik bilinci geliştirmiş midir yoksa emperyalizme karşı ulusal mücadeleleri destek sunar mi?
    Bu tartışmadan kolayca çıkmanın bir yolu, cevabın yerden yere, durumdan duruma değiştiğini ileri sürmektir. Ancak tam olarak problem da bu. Küresel sol, direkt sorunlarla yüzleşmeyi ve millet terimine karşı mantıklı, siyasal anlamda bir tutum takınmayı oldukça zor buluyor. Milliyetçilik tartışmaları bugün dünya insanlarının en kuvvetli duygusal taahhütü olduğundan, küresel solun sağlam bir halde kolektif bir iç münakaşaya girmemesi onun bugün dünya sahnesindeki ana erkek oyuncu olma hususi durumunu zayıflatmaktadır.
    2016, Şubat
  • Gördüğüm şu ki giderek daha çok söylem ve daha azca gerçek eylemin olması.
  • Hepimiz şimdi bir bekleme oyunundayız.
  • Fransız Devrimi bizlere büyük bir eşitleyici olmayı amaçlayan millet terimini miras bıraktı. Yoksa küresel solu ve bundan dolayı de büyük ” eşitleyiciyi” yok edebilecek bir zehir hapı mı bıraktı?
  • Büyük sual, sistemi iyi mi onaracağımız değil, ne ile değiştireceğimizdir.
  • Gerçek şu ki dünya genelinde, katma kıymet üretiminde sözü edilen ”gelişme” gerçekleşmemiştir.


Kaos ve Belirsizlik İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Devletlerin, liderlerin politikalarını gözlemleyerek çıkarımlarda bulunulmuş. Amerika’dan Türkiye’ye, sonrasında da Çin’e kadar değinerek devletlerin siyasal, ekonomik, stratejik hareketlerini konu alıyor. Elli iki bölümden oluşuyor. Kendi görüşlerine de yer vermiş. Benim ilgimi en oldukça Türkiye politikalarını ve Orta Doğu’yu anlattığı kısımlar çekti. Aslında vakalara dışarıdan bakan bir göz olduğundan insan fark etmediği bir oldukça noktayı tespit edebiliyor.
Yayınevinden kaynaklandığını düşündüğüm bazı hatalar vardı. Oldukca fazla yazım hatası vardı. Anlatım bozuklukları, tercüme hataları kimi zaman beni oldukça zorladı. (﹏Mᴀvi⸙﹏)

Bu kitap önsöz ile beraber 52 kısa bölümden oluşuyor. Çözüm odaklı değil, yalnız probleminin bir kısmına ışık tutacak özellikte. Sevdiğim yanı Orta Doğu’dan Çin’e Fransa’dan Peru’ya ve dünya liderleri ve partilerinden genel bilgiler içermesi. 2016-2017 yıllarında dünyada neler olup bittiğini genel olarak anlatmaya çalışıyor. 1945-1970 arası yükselişe geçen kapitalizmin çökmesi üstüne dünyadaki genel kaosu ve kapitalizmin yerini alabilecek sistemin neler içermesi gerektiğine değiniyor. Çin’in yükselmesi ve ABD’nin süper güç olma hususi durumunu yitirmesine sık sık değinilmiş. Küresel sol’un bir dünya sistemi yaratabilmesi için yapması gerekenlere dikkat çekilmiş. Keyifli okumalar (Büşra)

Immanuel Wallerstein: Kış mevsimi, salep ve kitap sezonu… Ekonomi ve Sosyoloji ile ilgileniyorsanız Immanuel Wallerstein’ı kesinlikle okumalısınız. Daha ilkin okuduğum kitaplarıyla da mühim bir data birikimi sağlamıştı. Bu kitap geleceğe dair politik öngürülerini belirttiği kısa makalelerinden oluşuyor. 2016-2018 yılları aralığında yazdığı makaleler ile şunu anlıyoruz ki; günümüzde siyaset tamamen kaosa ve belirsizliğe hamile.
☆☆☆
Bu iki senelik süreçte Trump’ın başkan olma süreci, ABD dış politikasının tutarsızlıkları, Cumhuriyetçilerin Trump zaferinden sonrasında güç kaybetmesini okuyoruz. Fransa’nın üçlü parti sistemindeki aksamaları ve Macron’un sürpriz at benzer biçimde başkanlığı göğüslemesini okuyoruz. Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan oldukça objektif çözümleme edilmiş. İktidar olma gerekçeleri ve kaçınılmaz olarak enerjisini niçin kaybetmiş olduğu kısa fakat öz anlatılmış. Her şeyden önemlisi ise sol görüşün ve ideolojinin niçin kaybettiğini ve gelecekte nelerin beklediğini çözümleme etmiş. (Murat Koçhan)


Kaos ve Belirsizlik PDF indirme linki var mı?


Immanuel Wallerstein – Kaos ve Belirsizlik kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Kaos ve Belirsizlik PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Immanuel Wallerstein Kimdir?

Immanuel Maurice Wallerstein, ABD’li sosyolog, tarihsel sosyoloji alanında bilim adamı ve dünya sistemler analistidir.

New York’ta doğan Wallerstein’ın dünya problemlerine ilgisi hemen hemen ufak yaşlarda başladı, bilhassa Hindistan’da sömürge karşıtı harekete merak duydu. Columbia Üniversitesi’nde eğitimini sürdüren Wallerstein, bu üniversiteden, 1951’de B.A., 1954’te M.A. ve 1959’da Ph.D. derecelerini aldı. 1971 senesinde McGill Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü oluncaya dek burada ders verdi. 1976’da Binghamton Üniversitesi’nde (SUNY) sosyoloji alanında önde gelen öğretim üyelerin biri olarak, 1999’daki emekliliğine kadar vazife aldı, ek olarak 2005 senesinde emekliliğine dek Fernand Braudel Merkezi’nin başkanlığını sürdürdü. Konuk profesör olarak dünya genelinde çeşitli üniversitelerde vazife alan Wallerstein çeşitli ödüllerle onurlandırıldı. Aralıklarla Directeur d’études associé titri ile Paris’te École des Hautes Études en Sciences Sociales’de vazife aldı. 1994 ve 1998 yılları aralığında Uluslararası Sosyoloji Birliği’ne başkanlık yapmış oldu. 2000 senesinde Yale Sosyoloji kısmına kıdemli araştırmacı olarak katıldı. Ayrıca Social Evolution & History adlı derginin danışma kurulunda bulunmuş oldu.

Wallerstein bilimsel niteliği olan kariyerine post-kolonyal Afrika uzmanı olarak başladı. Bu alanı, 1951’de meydana gelen bir internasyonal gençlik konferansı sonrasında seçti ve 1970’lere kadar çalışmalarını yalnız bu alanda gerçekleştirmiş oldu. Bu tarihten itibaren kendini bir tarihçi ve makro düzeyde küresel paracı iktisat teorisyeni olarak tanımlamaya başladı.[Küresel kapitalizme erken dönem eleştirileri ve “sistem karşıtı” hareketlere desteği son dönemde onun, küreselleşme karşıtı hareket içinde bulunan bilimsel niteliği olan ve öteki muhalif çevrelerde- Naom Chomsky ve Pierre Bourdieu ile birlikte- mühim bir yer edinmesini sağlamış oldu.


Immanuel Wallerstein Kitapları – Eserleri

  • Tarihsel Kapitalizm ve Kapitalist Uygarlık
  • Dünya Sistemleri Analizi
  • Bildiğimiz Dünyanın Sonu
  • Liberalizmden Sonra
  • Sistem Karşıtı Hareketler
  • Irk Ulus Derslik
  • Modern Dünya Sistemi 1. Cilt
  • Avrupa Evrenselciliği
  • Kaos ve Belirsizlik
  • Ütopistik ya da 21. Yüzyılın Tarihsel Seçimleri
  • Jeopolitik ve Jeokültür
  • Avrupa Evrenselciliği
  • Tarihsel Kapitalizm
  • 21. YY’da Siyaset
  • Modern Dünya Sistemi 2
  • Amerikan Gücünün Gerileyişi : Kaotik Bir Dünyada ABD
  • Sosyal Bilimleri Düşünmemek
  • Modern Küresel Sistem
  • Modern Dünya Sistemi- 3
  • Geçiş Çağı – Dünya Sisteminin Yörüngesi (1945-2025)
  • Modern Dünya Sistemi – 4
  • Yeni Bir Sosyal Bilim İçin
  • Bilginin Belirsizlikleri
  • İki Kültürü Aşmak
  • Güncel Yorumlar
  • Dünya Sistemi ve Afrika
  • Chaotic Uncertainty
  • Soğuk Savaş Üniversite


Immanuel Wallerstein Alıntıları – Sözleri

  • “…(Said) bir insanın İranlı olabilmesinin hiç bir yolunun olmadığını, çünkü doğaya aykırı kavramlaştırmanın, özcü tikelciliğin, Batılı küstah gözlemcinin icadı olduğunu dile getiriyordu.” (Avrupa Evrenselciliği)
  • “…Açıkça görüldüğü üzere, modern dünya “uygarlarının”, “uygar olmayan” bölgelere ardısıra yaptığı müdahaleler, dört temel meşrulaştırıcı gerekçe üzerine kurulmaktadır: ötekilerin barbarlığı, evrensel değerleri çiğneyen uygulamalara son verme, öteki zalimler arasında kalan masumları koruma ve son olarak evrensel değerlerin yayılmasının olanaklarını yaratma.” (Avrupa Evrenselciliği)
  • “Küresel evrensel değerler bize verilmez, bizler tarafından yaratılır. İnsanoğlunun bu tür değerleri yaratma girişimi, insanlığın büyük bir ahlaki girişimidir. Bu girişimin gerçekleşmesinden umutlu olmak, yalnızca güçlülerin ideolojik perspektifinin ötesine geçebilip, iyinin gerçekten ortak bir değerlendirmesini (ve küresel olmaya en yakın olanı) yapmakla mümkün olacaktır.” (Avrupa Evrenselciliği)
  • Avrupa ortaçağında data üretimi çoğu zaman Hippolu Aziz Augustinus tarafınca oluşturulan modele uygundu. Augustinus’a bakılırsa, “diller, tarih, dilbilgisi, hatta mantık mevzusunda data sahibi olmanın faydası”, edinilen bilginin “Kutsal Kitap üstüne çalışmalara destek olma” kapasitesinde yatıyordu (Southern 1953:171). On ikinci ve on üçüncü yüzyıllarda bu temel üstünde yükselen Skolastisizme “tamamen mantıklı”, “aşın rasyonel” benzer biçimde tanımlar getirilmiş; Skolastisizm, kronik kitap eksikliğinin yaşandığı bir dönemde “münazara ve belagatın önemi”nin vurgulandığı “rutin Latin dili incelemeleri” olarak tanım edilmiştir (Bowie 1970: 151-2). Şekillerinin yetersizliğine rağmen “evrensel önemi haiz sorunlan incelemeyi” amaçlayan Skolastisizm geniş çaplı bir merak sonucu ortaya çıkmıştır (Southern 1953: 170). Ne var ki Skolastisizmin otoritesi, tek ve sorgulanmamış bir değerler kümesine sıkı sıkıya bağlı kalmıştı. (İki Kültürü Aşmak)
  • Öğretilerin yeniliği ile bu öğretilere vesile olan toplumsal dönüşümlerin, siyasal durumların yeniliği arasındaki bağları bulmakla pek azca ilgilenilmiştir. (Irk Ulus Derslik)
  • Ben karanlık bir ormanın tam ortasında olduğumuza ve ne yöne gitmemiz gerektiği mevzusunda kafi netliğe haiz olmadığımıza inanıyorum. Bunu acilen hep beraber tartışmamız gerektiğine ve bu münakaşaya hakkaten dünya genelinde katılınması gerektiğine inanıyorum. Ayrıca bu irdelemenin, data, terbiye ve siyasetin her birini ayrı köşelere ayırabileceğimiz bir münakaşa olmadığına da inanıyorum. “Belirsizlik ve Yaratıcılık” adlı giriş yazısında bu savı özetlemek gerekirse dile getirmeye çalıştım. Görülmemiş özellikte çetin bir münakaşa içine girmiş durumdayız. Ama meseleleri, onlardan uzak durarak çözemeyeceğimiz de bir gerçek. (Bildiğimiz Dünyanın Sonu)
  • Devletler başkaldırıları ezmek için de işlev görecek mekanizmalar şeklinde bürokratize edilmiş ve uygun halde örgütlenmiştir. (Sistem Karşıtı Hareketler)
  • İki kültür derken ne kastediliyor? Hatta bunların adları nedir? Bunun cevabı o denli rahat değil. Bu kültürlerden biri çoğu zaman bilim kültürü olarak adlandırılır. Diğerinin ise pek oldukça adı vardır: yazınsal, felsefi, beşeri kültür. Bu kültürlerden birinin “bilim” kültürü olarak adlandırılmasında derhal hepimiz hemfikirken diğerine bu kadar çeşitli ad verilmesinin bütünüyle tesadüfi olmadığını göreceğiz. Diğer pek oldukça şahıs benzer biçimde Snow’a bakılırsa de bu iki kültür bakışımlı değildir: Ehemmiyet vc/vcya liyakat açısından bir sıradüzen içinde var olurlar, fakat hangisinin daha yukarıda olduğu hâlâ tartışmalı bir mevzudur. İki kültürün yaşam süreleri de farklıdır: Beşeri kültür “geleneksel” ve iki kültürün daha eski olanı sayılırken bilim kültürünün çoğu zaman daha yeni, daha “çağıl” olduğu söylenir. (İki Kültürü Aşmak)
  • İngiltere’de 1750-1850 döneminde üretimde “ana para derinleşmesine” karşı “sermaye genislemesi” bulunduğunu söylediğinde kas tettigi şey benzer biçimde görünmektedir.
    Bu ana para genişlemesini elde eden nedir, toplam üretimdeki kazançlar mı? Landes’in buna bir cevabı vardır: “Girdilerin kalitesi şu demek oluyor ki “yeni teknolojinin yüksek kalitesi ve hem girişimcilerin hem de işçilerin yüksek nitelikleri ve bilgisi.”‘ (Modern Dünya Sistemi- 3)
  • Hepimiz şimdi bir bekleme oyunundayız. (Kaos ve Belirsizlik)
  • 1.Teknolojinin çeşitli alanlarındaki tekel. Ki ancak (büyük ve zengin) bir devletin üstlenmeyi göze alabileceği devasa harcama talepleri vardır. Liberal söylemin asla bahsetmediği bu destek olmaksızın -özellikle de askeri harcama desteği olmaksızın- bu alanlardaki tekelin devamlılığı sağlanamaz. (Modern Küresel Sistem)
  • Baskı kurmak, yalnızca ilişki içinde olmanın tersine, herhangi bir kültürel denkliğe tahammül etmez. Baskın olanlar, kendilerini ahlaki ve tarihi olarak haklı görmeye ve sistem içinde üretilen iktisadi artığın esas sahibi olarak hissetmeye ihtiyaç duyarlar. (Avrupa Evrenselciliği)
  • Ama nerede devlet daha az güçlü hale gelse, dinsel yapılar, etnik örgütlenmeler ve benzeri gruplar hanehalklarının önceliği üzerinde ısrar eden en güçlü seslere dönüşebilir. (Dünya Sistemleri Analizi)
  • Bir sistem olarak kapitalizmin bu kadar akıl almaz ölçüde biyosferi tahrip etmesinin başlıca nedeni, çoğunlukla, tahribattan kâr sağlayan üreticilerin bunu bir üretim maliyeti olarak kaydetmeleri değil, tam aksine maliyetleri azaltmanın bir yolu olarak görmeleridir. (Ütopistik ya da 21. Yüzyılın Tarihsel Seçimleri)
  • … Batının kültürel hakimiyetine karşı çıkan isyanlar bile, temelde Batılı kültürel üretim tarzlarını, özellikle de üniversite yapısını kullanarak organize edilmiştir. Üniversiteler baskı ve sınırlamalara maruz kaldıkları yerlerde bile, kolektif örgütlenmelerini ve özerk yaşam felsefelerini Muhafaza etmişlerdir; böylece üniversitelerin dünyada yayılması, milliyetçilik, komünizm ve hatta dini köktencilik hareketlerini seferber edecek merkezlerin oluşmasına ön ayak olmuştur. Entelektüel içerikler değişir fakat harekete geçiren paket çoğunlukla aynıdır. (Modern Küresel Sistem)
  • “Oryantalizm esas itibariyle, Doğu’nun Batı’dan daha zayıf olmasından dolayı Doğu’ya dayatılmak üzere oluşturulmuş bir siyasi doktrindir. Ayrıca Said’e göre Oryantalizm, kendi içinde sınırları olan ve entelektüel sorgulamaya kapalı olan bir düşünme tarzıydı.” (Avrupa Evrenselciliği)
  • ..belirsizliğin mükemmel bir şey olduğu ve kesinliğin, gerçek olsaydı, ahlaken ölmek demek olacağıdır. gelecek hakkında kati bilgiye haiz olsaydık, herhangi bir şey halletmeye yönelik etik bir zorlama olmazdı. tüm eylemler belirleme edilmiş olan kesinlik içine düşeceği için, her türlü ihtirasın bağımlısı olmakta ve her türlü bencilliği yapmakta özgür olurduk. eğer her şey belirsizse, o vakit gelecek yaratıcılığa, hem de yalnız insanoğlunun değil, tüm tabiatın yaratıcılığına açıktır. olasılıklara, dolayısıyla daha iyi bir dünyaya açıktır. (Bildiğimiz Dünyanın Sonu)
  • Son olarak, insanların toplumsal ilişkilerinin yaşandığı gerçek dünyada meydana gelen ve gerek bilimsel gerekse beşeri alandaki baskın kavrayış modellerine meydan okuyan gelişmelere tepki olarak on dokuzuncu yüzyılın son yarısında üçüncü bir kurumsal arena, şu demek oluyor ki toplumsal bilimler arenası ortaya çıkmaya başladı; biz bu arenanın o zamana dek iyice yerleşmiş olan bu iki kültürün iki taraftan çekiştirmesi yüzünden hep arada kaldığını ileri süreceğiz. Bu arena üstündeki baskılar o denli çoktu ki. sonuçta data etkinliğinin bu alanında kim bilir o zamana kadar yaşanmış en büyük kargaşalık ve muğlaklık ortaya çıktı. (İki Kültürü Aşmak)
  • Kişinin bilmiş olduğu nedir? Üç tür şey: doğru olan, iyi olan, güzel olan. Bu soyut kavramların her birinin tanımı medeniyetle kastettiğimiz şeyin ta kendisidir. Elbette bu tanımların ayrıntıları, her mahut medeniyetin genel çerçevesi içinde, üstelik kimi zaman fazlaca hararetli bir halde tartışılmaktadır. Ama tarihsel medeniyetleri bütünleştiren unsurlardan biri de, hepsinin doğru, iyi, güzel olan hakkın­ da data toplayabildiğine ve bu tarz şeyleri tanımlayabildiğine inanması olmuştur. Aynca modem dünyaya gelene kadar asla kimse bilginin bu üç hedefinin parçalara ayrılmış, birbirinden aynlabilir etkinlikler bulunduğunu da düşünmemiş benzer biçimde görünüyor. Keats’in şiirindeki “Doğru olan güzelliktir, güzellikse doğru” dizesi tarihsel medeniyetlerin tümünde kulağa hoş gelebilirdi; oysa günümüzde duygusal ve garip kaçıyor, hatta yazıldığı dönem olan on dokuzuncu yüzyıl Avrupası’nda da aynı etkiyi uyandırmıştı. (İki Kültürü Aşmak)
  • Kapitalistler, ayak değirmeninde daha da süratli koşmak için gitgide daha süratli koşan beyaz fareye benziyor. (Tarihsel Kapitalizm ve Kapitalist Uygarlık)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş