Eğitim

Keçiler Dönemi – Luan Starova Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Keçiler Dönemi – Luan Starova Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Keçiler Dönemi kimin eseri? Keçiler Dönemi kitabının yazarı kimdir? Keçiler Dönemi konusu ve anafikri nedir? Keçiler Dönemi kitabı ne konu alıyor? Keçiler Dönemi PDF indirme linki var mı? Keçiler Dönemi kitabının yazarı Luan Starova kimdir? İşte Keçiler Dönemi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Luan Starova

Çevirmen: Orhan Suda

Orijinal Adı: Време на козите

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750802119

Sayfa Sayısı: 162


Keçiler Dönemi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Luan Starova, Balkanların tam ortasından bir yazar. Savaşların, sürgünlerin, özlemlerin, kopuşların ve birleşmelerin coğrafyasından besleniyor edebiyatı da. Sevgisini ve umudunu, her koşulda yaşama sevincini, bakışındaki sevecenliği yitirmeden. Balkan edebiyatının önde gelen adlarından Luan Starova 1941’de Arnavutluk’ta Pogradec/Pogradeci kentinde dünyaya geldi. 1945’ten beri Makedonya’da yaşıyor. Babaannesi Türk. Babası Kait Starova Türkiye’nin ilk başbakanlarından (22 Kasım-Mart 1925) liberal eğilimli Fethi Okyar’ın kuzeni. Üsküp Üniversitesi’nde karşılaştırmalı Fransız edebiyatı profesörü olan Starova halen Makedonya’nın Fransa büyükelçisi. Evli ve üç çocuklu olan yazarın Keçiler Dönemi romanı Fransa’da 1997 yılının En İyi Yabancı Roman Ödülü’nü kazanmıştır. Keçiler Dönemi ve ilk romanı Babamın Kitapları artık sizin de kitaplığınızda. Balkanların acı ve şefkatli tarihini yürekten yaşamak için.


Keçiler Dönemi Alıntıları – Sözleri

  • Çocukluk ve aden birbirine karışır bir çok süre.
  • “Cehennem var mıdır?”
    “Evet, bir cehennem vardır!”
    “Nerededir bu?”
    “İnsanın umudunu yitirdiği yerde.”
  • Aslan, aslana; kaplan, kaplana asla saldırmaz. Sadece insan, insanı öldürür.
  • Hakiki dostluk ruhun bir çağıltısıdır; hiçbir şey tutamaz onun yerini, hiçbir süre kendini kapıp koyvermez; bir andır o, işte o denli.
  • “Cehennem var mıdır?”
    “Evet, bir cehennem vardır!”
    “Nerededir bu?”
    “İnsanın umudunu yitirdiği yerde” demişti.
  • Balkanlar’a sızmış olan tüm ‘barbarlar’ kuvvetli bir askeri örgüte sahipti. Geniş alanların fatihleri söz ko­nusuydu. Hepsi de, fetih seferlerinin son menzili olmasını iste­diler Balkanlar’ın. Kuvvetli ve büyük bir uygarlığın taşıyıcısı olan Romalılar bunlardan biriydi. Böl-yönet düşüncesiyle fethettiler Balkanlar’ı. Ardından Bizanslılar geldiler ve Romalıların strate­jisini daha da geliştirdiler. Bölünmeler devam etti, farklılıklar derinleşti, halklar parçalandı. Derken, Osmanlılar çıkageldiler, sonrasında Avrupa’ya kadar gittiler, fakat Viyana kapılarında durdu­ruldular. Yani Balkanlar’da beş yüz yıldan fazla kaldılar. Bi­zimkiler gelene kadar. Onlar da eski böl-yönet reçetesini miras aldılar. Kendilerinden önceki Avrupa imparatorluklarının yap­tıklarından oldukça yararlandılar, fakat bununla beraber, İranlı­ Asyalı öncüllerinin (seleflerinin) miras bıraktıkları tecrübelerini unutmadılar. İşte bunun içindir ki, Balkanlar’ın başına gelme­dik kalmamıştır. Her şeyden ilkin, dinsel temele dayalı bölün­meler ortaya çıktı. Bu bağlam içindedir ki yeni yeniçeriler yara­tıldı. Bunlar, imparatorluğu zirve noktasına yükselteceklerdi fakat bununla beraber onun düşüşüne de yol açacaklardı.
  • Kaderde yazılı olan gelecekti başa.
  • “Cehennem var mıdır? ”
    “Evet, bir cehennem vardır! ”
    “Nerededir bu? ”
    “İnsanın umudunu yitirdiği yerde”
  • İnsan varlığı, “derslik mücadelesi” adına asla bu kadar aşağılanmamıştı.
  • Onun anlayışına nazaran münakaşa, günlük hayatta uygulanması fazlaca güç olan yüce bir görüşle; yoksullarla cahillerin kolaylıkla kucak açabilecekleri bir görüşle ilgiliydi. Aslında insanoğlu belirli durumlara somut çözümler getiremeyince çareyi yüce görüşlerde arıyorlardı. Somut çözümler, bu yüce görüşler adına durmadan ertelenmişti. Cennete inananların durumu da aynıydı, şu farkla ki onların inancı, insanlık tarihinde en uzun ömürlü olanıydı.


Keçiler Dönemi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

‘ ‘Cehennem var mıdır?’
  ‘Evet bir cehennem vardır!’
  ‘Nerededir bu?’
  ‘İnsanın umudunu yitirdiği yerde’ ‘
.
Öyleki tanıdık bir yaratı okudum ki. Dili tanıdık, toprağı tanıdık, insanı tanıdık. Arnavut yazar Luan Arif Starova bizi Yugoslavya’ya götürüyor. Bir kalenin eteğinde sosyalizmi tanımaya, göçtükleri yerin sistemini anlamlandırmaya çalışan bir aileye.
Osmanlı’nın merkezi İstanbul’da hukuk eğitimi almış bir baba, bedeni ve ruhuyla ayakta kalmaya çalışan bir anne, onların hayatta kalabilecek kadar talihli evlatları.
Zor bela geçiniyor onlar. Sonra bigün keçileriyle meydana toplanan çobanları görüyorlar.
Fazlaca fazlalar. Sistemi rahatsız edecek kadar fazlalar!
Keçiler bereketlendiriyor haneleri, evlatların yüzleri gülüyor fakat yüzü gülmeyenler de var: Baştakiler.
Şundan dolayı keçiler makinelerden uzaklaştırıyor insanları.
Toprağa bağlanan insan unutuyor ‘sıcak savaş neymiş soğuk savaş neymiş’, umursamıyorlar.
Hedef seçiliyor, on ikiden vurulabilir mi özgürlük? Günahlar yığılabilir mi ak temiz keçilerin üzerine?
.
Starova sistem eleştirisi yapıyor evet fakat yarası hep birazcık açık olan Balkanları konu alıyor en fazlaca.
Bölüp bölüp yönetilen, bir araya getirmek istendikçe ufalanan Balkanları. Şu şekilde ciğerimin sol köşesine kor bırakıyor.
Fazlaca etkilenerek okudum ben Keçiler Dönemi’ni. Lütfen siz de bir bakın, okuyun…
.
Yazarın ‘Babamın Kitapları’ adlı eserini de en kısa zamanda edinmek isterim.
.
Orhan Suda çevirisi (Fransızca’dan), Ömer Faruk Yıldız kapak tasarımıyla.. (Hülya Oluşturulan)

Bir Balkan göçmeni ailesi bireyi olarak, Balkan tarihini fazlaca merak etmemiştim şimdiye kadar. Okumalarımı genel anlamda yazınsal eserler üstüne yapıyorum. Tarih birazcık nehrin öte yakasında kalıyor benim için. Ama tarih okumayı da sevmiyor değilim. Bu kitapta bir çocuk bakış açısından ve ara sıra bir erişkin gözüyle Yugoslavya’ya gönderilmiş ya da sürülmüş orasını tam anlayamadım bir ailenin, Stalin ve Tito dönemindeki komünist rejimin ülkeye ve insanlara uygulatılmak istenmesiyle savaşım eden keçi çobanlarının yaşamı anlatılıyor. En sonucunda içinde birazcık siyasette var. Ben içersinde politika olan kitapları sevemiyorum, şu sebeple politika sevmiyorum. İlgim yok siyasete karşı. İlgim olmasa da bilgimin olması icap ettiğini biliyorum fakat bu tip kitaplar ve yazılar okurken sıkılıyorum. Bu kitap birkutukitapcom’un Şubat kutusuyla elime ulaştı. Bu tip kitapları sevmediğim için yalnız bitirmek için okudum. Ancak okurken o devrin diktatörlerini ve rejimlerini araştırarak okudum. Az fazlaca bir şeyler öğrenebildim. Bu açıdan güzel fakat bilhassa seçeceğim bir kitap olmazdı. Balkanlara, tarihe ve siyasete ilgisi olan hepimiz inanırım ki bu kitabı beğenir. Şundan dolayı kitap fena değil. İlgisi olanlara tavsiye ederim. (Selen Sevim)

2. Dünya savaşı sonrası ,adı bilinmeyen bir kente gitmeye hazır mısınız?
Tito Yugoslavya’sına, toplumcu devrimin tamamlanması adına her insanın işçi sınıfına katılımının sağlanması gerektiği döneme gidiyoruz. İşçi sınıfına katılımının beklendiği binlerce keçi! ve çobanlarıyla tanışmaya.
Balkanların evveliyatına bir bakış sağlıyor bu roman. Sayfalarını çevirirken işgalcilere, tiranlıklara karşı direnişi okuyoruz. Açlık , sefalet, yokluk, var olmaya , tekrardan hayatlarını insanca inşa etmeye çalışan halkların hikayesi bu.
İçime işleyen yoksulluğu okurken ‘niçin’ diye sormaktan kendimi alıkoyamadım.
Ve keçiler… İnsanları besleyen, can yoldaşı olan, aile bireylerinden, evlatlardan ayrılmayan bolluk, bereketin simgesi olan keçiler.
Bu roman ‘Keçiler Dönemi’. Bir direniş ve direnişin kahramanlarının keçiler olduğu bir dönem. birkutukitap seçkileri yardımıyla tanıştım hem bu kitap ve hem yazarı ile
Kurgu ve tarihin iç içe geçmiş olduğu kitapları okumayı sevenlere tavsiyemdir. (Mine Oral)


Keçiler Dönemi PDF indirme linki var mı?


Luan Starova – Keçiler Dönemi kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Keçiler Dönemi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Luan Starova Kimdir?

Luan Starova 1941’de Arnavutluk’ta, Ohrid Gölü’nün cenup yakasındaki Pogradec/Pogradeci kentinde dünyaya geldi. 1945’ten beri Makedonya’da yaşıyor. Babaannesi Türk. Babası Kait Starova Türkiye’nin ilk başbakanlarından (22 Kasım-Mart 1925) liberal eğilimli Fethi Okyar’ın kuzeni. Üsküp Üniversitesi’nde karşılaştırmalı Fransız edebiyatı profesörü olan Starova halen Makedonya’nın Fransa büyükelçisi. Evli ve üç çocuklu. Altı yabancı dil biliyor. Keçiler Dönemi Fransa’da 1997 yılının En İyi Yabancı Roman Ödülü’nü kazanmıştır. Başlıca romanları: Babamın Kitapları, Tanrı Tanımazlık Müzesi, İlkbaharın Sınırları. Bir de Kartaca Şiirleri adlı yayımlanmış bir şiir kitabı var.


Luan Starova Kitapları – Eserleri

  • Keçiler Dönemi
  • Babamın Kitapları
  • Kül Kalesi
  • Tanrıtanımazlık Müzesi
  • Apollinaire ve Faik Bey


Luan Starova Alıntıları – Sözleri

  • Hayaller yoksul insanoğlu için anlatılmaz bir zenginlik oluşturur. (Babamın Kitapları)
  • Babamın mukaddes nesnelere yaklaşımı her neyse kitaplarına yaklaşımı da oydu. Bu anlayışından dolayı kitaplığındaki kitapları, sadece açıp okuyacaklarına güvenli olduğu okurlara ödünç veriyordu ve bundan dolayı bu ciltlerin geri verilip verilmeyeceğini bilmeyi çoğunlukla umursamıyordu artık. Zaten bu eserlerin çoğu zaman geri verilmiş olduğu da bir gerçektir.
    Hemen derhal tüm yaşamı süresince babam, elinde kalem satırların altını hafifçe çizerek ya da kenarına bir işaret koyarak okumaya adadı kendini. Zar zor fark edilebilen bu çizgiler zaman içinde silindi.
    Babam, elinde bir kalemle okumayı bıraktığı gün benliğinin en diplerinde bir şeyin sönmeye başladığını hissettik. (Babamın Kitapları)
  • “Cehennem var mıdır? ”
    “Evet, bir cehennem vardır! ”
    “Nerededir bu? ”
    “İnsanın umudunu yitirdiği yerde” (Keçiler Dönemi)
  • Balkanlar’a sızmış olan tüm ‘barbarlar’ kuvvetli bir askeri örgüte sahipti. Geniş alanların fatihleri söz ko­nusuydu. Hepsi de, fetih seferlerinin son menzili olmasını iste­diler Balkanlar’ın. Kuvvetli ve büyük bir uygarlığın taşıyıcısı olan Romalılar bunlardan biriydi. Böl-yönet düşüncesiyle fethettiler Balkanlar’ı. Ardından Bizanslılar geldiler ve Romalıların strate­jisini daha da geliştirdiler. Bölünmeler devam etti, farklılıklar derinleşti, halklar parçalandı. Derken, Osmanlılar çıkageldiler, sonrasında Avrupa’ya kadar gittiler, fakat Viyana kapılarında durdu­ruldular. Yani Balkanlar’da beş yüz yıldan fazla kaldılar. Bi­zimkiler gelene kadar. Onlar da eski böl-yönet reçetesini miras aldılar. Kendilerinden önceki Avrupa imparatorluklarının yap­tıklarından oldukça yararlandılar, fakat bununla beraber, İranlı­ Asyalı öncüllerinin (seleflerinin) miras bıraktıkları tecrübelerini unutmadılar. İşte bunun içindir ki, Balkanlar’ın başına gelme­dik kalmamıştır. Her şeyden ilkin, dinsel temele dayalı bölün­meler ortaya çıktı. Bu bağlam içindedir ki yeni yeniçeriler yara­tıldı. Bunlar, imparatorluğu zirve noktasına yükselteceklerdi fakat bununla beraber onun düşüşüne de yol açacaklardı. (Keçiler Dönemi)
  • Bir insan sevilmiş olduğu bir varlıktan ayrılmak zorunda kaldığın­da, yakın ve uzak tüm anıları ortaya döküp aradığını bulmak, kaybetmiş olduğu kişinin yaşamış olduğu periyodu belleğinde tekrardan canlandırmak için, neredeyse bir simyacı şeklinde tüm enerjisini kullanıyor. Fakat anılar labirentinde kendine bir yol açmak uğruna ne kadar çabalarsa çabalasın, ölmüş olanı bir an için hayata geri döndürebilecek olanlara erişemeyeceğini sezinliyor. (Tanrıtanımazlık Müzesi)
  • Tutsak düşüncenin ülkesine dönülmez. (Tanrıtanımazlık Müzesi)
  • Ömrünün sonunda babamın bir dolu kitabı ve pek azca dostu vardı. Gençliğindeyse dostlari fazlaca, kitapları pek azdı. (Babamın Kitapları)
  • İnsan varlığı, “derslik mücadelesi” adına asla bu kadar aşağılanmamıştı. (Keçiler Dönemi)
  • Aslan, aslana; kaplan, kaplana asla saldırmaz. Sadece insan, insanı öldürür. (Keçiler Dönemi)
  • Kitaplarına bir yaşam vermiş olanlar iki kez ölürler sanki: Kitaplıkları bir çok süre onlardan sonrasında ölür. (Babamın Kitapları)
  • Eski suskunluğu keşfediyorum gene.
    Babamın mezarı, sayfaları dönemin elleriyle çevrilen ardına kadar açık kalmış bir kitap şeklinde görünüyor bana. (Tanrıtanımazlık Müzesi)
  • Stalin 6 Mart 1953’de öldü. Fakat hayaleti tüm dünyada ve bilhassa de Arnavutluk’ta seneler sonrasında bile yargı sürdü. Annem bazı kişilerden söz ederken yalnız kendi gölgelerinden değil, başkasının gölgesinden de korktuklarını söylerdi. Bu açı­dan bakıldığında buradaki insanların bir ölünün gölgesi sebebiyle dehşete düştükleri söylenebilirdi. Başka yerlerde dönem değişmişti. Stalin’e tapınma sona ermişti.
    Kruşçev Gizli Rapor’unda kendi üstlenmişti bu işi. Stalin milyonlarca insanoğlunun ve sayısız kötülüklerinin baş sorumlusu duyuru edilmişti. Dünya ona tapınmaktan ve onun yaymış olduğu korkudan kurtularak rahat bir nefes almıştı. Bununla beraber hayaleti son bir sığınak bulmuştu Arnavutluk’ta. Orada hala saygıyla anılıyordu, hala ürkütüyordu insanları ve korku yaratmakta kullanılıyordu.
    Felaketlerimizin tek sorumlusu Stalin’dir dendiğini, aile içinde fazlaca erken yaşlarda duymuştuk. Ve felaketin büyüklüğü­ ne sınırın iki yakasında da şahit olduğumuz için, Stalin’in ve Stalinciliğin en başta gelen kurbanları olduğumuza inanıyorduk haklı olarak. Neyse ki onun korkulu sultası, sınırın diğer yakasında fazlaca daha kısa sürmüştü. Ve kendimi vatandaşı saydığım ülkede Stalin’in imajının bile silmiş olduğu bunca yıldan sonrasında burada ona tapınmanın yine gündemde bulunduğunu görüyordum. Arnavutluk’tan bir yakınımızın öldüğünü bildiren telgrafların her gelişinde annemin attığı feryat ebediyen kazınmıştı belleğime. Bu feryat Stalin’in uğursuz adıyla beraber yer etmişti (Tanrıtanımazlık Müzesi)
  • Ailenin en geniş kolu, Doğu’nun ihtişamına doğru çekiyordu onu, Atatürk’ün kurduğu yeni devletin kaderini paylaşsın diye. Doğu’ya bu göç akını, geçen yüzyılın sonundan itibaren başlamıştı.
    Kalabalık ailesinin öteki bireylerini yeni kurulmuş ülkeye gitmeye özendirdiği ve kendisinin de onlara katılmak için birçok sebeb olması durumunda, annemin yalvarmalarını umursamaksı­zın, bu akımı izlemekten vazgeçti babam.. (Tanrıtanımazlık Müzesi)
  • Hakiki dostluk ruhun bir çağıltısıdır; hiçbir şey tutamaz onun yerini, hiçbir süre kendini kapıp koyvermez; bir andır o, işte o denli. (Keçiler Dönemi)
  • “Cehennem var mıdır?”
    “Evet, bir cehennem vardır!”
    “Nerededir bu?”
    “İnsanın umudunu yitirdiği yerde” demişti. (Keçiler Dönemi)
  • Kitabın sonu kim bilir dönemin sonudur.
    Edmond Jabes (Babamın Kitapları)
  • Stalinci hiyerarşideki devamlı değişim içinde ayakta kalabilmek uğruna her türlü kalıba gire gire düşüncesi doğallığını yitirmiş. (Tanrıtanımazlık Müzesi)
  • Kaderde yazılı olan gelecekti başa. (Keçiler Dönemi)
  • Hayaller yoksul insanoğlu için anlatılmaz bir zenginlik oluşturur. (Babamın Kitapları)
  • Stalin’in kendi ülkesinde lanetlendiği bir dönem de bir ülkenin Stalinciliğe kurban edilmesini, tüm bir halkı kurban etme ve kendi kendini ortadan kaldırma eğiliminin bu kadar kuvvetli olmasını aklım almazdı bir türlü. (Tanrıtanımazlık Müzesi)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş