Eğitim

Kendine Ait Bir Roma – Cemal Kafadar Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kendine Ait Bir Roma – Cemal Kafadar Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kendine Ait Bir Roma kimin eseri? Kendine Ait Bir Roma kitabının yazarı kimdir? Kendine Ait Bir Roma konusu ve anafikri nedir? Kendine Ait Bir Roma kitabı ne konu alıyor? Kendine Ait Bir Roma PDF indirme linki var mı? Kendine Ait Bir Roma kitabının yazarı Cemal Kafadar kimdir? İşte Kendine Ait Bir Roma kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Cemal Kafadar

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9786053160885

Sayfa Sayısı: 144


Kendine Ait Bir Roma Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Millet ve vatan kavrayışlarının zamanı ile ilgili tartışmaları derinleştirebilmek için, gerek bu unsurların, gerekse bu tarz şeyleri paylaştığımızı tahayyül ettiğimiz başka insanlardan oluşan topluluklara duyulan ilinti hissinin geçmişine eğilmek gerekir. İşte burada zihnimizin şaşkınlık kapısını ardına kadar açık tutmakta yarar var. Vatan, il, yurt, millet, kavim, millet, soy şeklinde kavramların mazisi çoğumuz için sürprizlerle dolu. Geçmişin minimum bizim kadar incelikli insanlarının bu kavramların içini iyi mi değişik şekillerde doldurduklarına yakından bakmak zorundayız.

Osmanlı devletinin şemsiyesi altına girmiş insanları ve onlara ilişkin toprakları anlayabilmek için karşımıza çıkan en mühim anahtar kelimeler içinde diyar-ı Rum ve Rumîlik var. Bu sözcüklerle beraber birçok sual sökün ediyor: Diyar-ı Rum neresidir? Bir tür vatan mıdır? Anadolu mudur Roma mıdır? Kimlere Rumî denmiştir? Roma kimliğinin ve kültür mirasının tapusu Bizans’tan Batı’ya mı geçmiştir?

İnsanlığın geçmişi bizlere değişik yerelliklerin mümkün bulunduğunu, “bir yer’in insanı olmanın” oldukça değişik şekillerde yaşanabileceğini gösteren nice hikâye sunuyor. Diyar-ı Rum’a dair bu ufak kitap bu hikâyelerden birine odaklanıyor.


Kendine Ait Bir Roma Alıntıları – Sözleri

  • Zira kimlik tartışması, müzakeresi, muhasebesi, inşası, savunusu, zulmü yalnız belirgin kimlik sözcükleri üstünden yürümüyor normal olarak. Bilhassa yiyip içtikleri ve giyindikleri üstünden insanları sınıflandırmak, hiyerarşiler yaratmak her gün yaptığımız alelade bir şey.
  • Ne var ki zaruri sayılan millet, din ya da devlet-merkezli kategorileri sorgulayarak tarih yazarken, başka şeylerin yanı sıra, “Rumî”lik anlayışında cisimleşen modernlik öncesi kimlik kavramsallaştırmalarının daha derinlikli bir arkeolojisinden yararlanabilir ve böylece ele aldığımız çoğul ortamlardaki “kendim/iz ve başkaları” kavrayışlarının serüvenini daha iyi anlayabiliriz.
  • Türkmen adı eskiden yoktu. Türk yüzlü göçebe ulusların hepsine düpedüz Türk denilirdi ve her aşiretin kendine özgü bir unvanı vardı. Oğuz boyları kendi vilayetlerinden çıkıp Maveraünnehir ve İran beldelerine ulaştıktan sonra burada çoğaldılar. İklimin tesiriyle bunların şekilleri Taciklere benzemeye başladı. Ama Tacik olmadıklarından Tacikler bunlara Türkmen dediler; doğrusu Türk-mânend (Türk’e benzer).
  • Tarih cilveli, özgürlük efsunkâr, zulüm kurnazdır.
  • Kimlik daima politik bir kaynak olagelmiştir.
  • Şeyh Bedrettin: “hedeflerinin bilgi edinmek olduğunu söylüyorlar, ama bütün bilgileri iktidar ve mevki edinmeye yarıyor.”
  • İkinci dünya savaşının arkasından Britanya Romalılığı ABD’ye devretti. Bilge Grek rolünü üstlendi.
  • İnsan kendi kimliğini tarihten ari bir şekilde tasarlayacak ve yayacak bir konumda bulunmadığı sürece kendine ilişkin bir Roma yoktur.
  • On sekizinci yüzyıl sonlarına doğru ise, “Anadolu” kelimesi daha geniş bir kullanım alanı kazanmıştır; Suriye’nin kuzeyinden gelirken, insan artık ille de diyar-ı Rum’a değil, Anadolu’ya ayak basabiliyordu.
  • Osmanlı kültürel söyleminde “Acem”, “Rumî”nin en yaygın karşıtını oluştururken, coğrafi tanımlama olarak “diyar-ı Rum”un, “Acem diyarı” kadar “Arap diyarı”ndan da farklılığı ısrarla vurgulanır. Bu durum, Arap diyarının Osmanlı İmparatorluğu’na katılmasından sonrasında bile sürmüştür.


Kendine Ait Bir Roma İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Yazarın okuduğum ikinci kitabı oldu.Kendisi kitaplarının haiz olduğu güzel adlar ve bir bir o kadar güzel olan kapaklarıyla da aklımda duracak.
İçeriğe gelecek olursak “diyar-ı Rum, Rumî, Anadolu” şeklinde kavramlar tarihsel arka plan gözetilerek ele alınmış.Ne vakit, iyi mi ortaya çıktıklarıyla başlanıp bu tanımların sahipleniliş sebepleriyle devam ediyor.
Ele alınan kavramlardan hareketle ilinti-mekan, kimlik- iktidar ilişkisi üstüne sorgulamalar yaptırıyor. Konuya ilgisi olanlar için; okuyucuya zihninde yeni şemalar açtıran,
üslubu oldukça akıcı bir yaratı. (r betül)

Halil İnalcık, İlber Ortaylı şeklinde adlar arkasında Osmanlı için çalışan başka adlar de vardır. Cemal Kafadar değişik bir Osmanlı zamanı seyri için harikulade bir liman. (Furkan Gedik)

Millet ve vatan kavramları üstüne, zamanı sorularla kitaba başlamış olan yazar, Rum/ Rumî kavramları ile ilgili belgeler ve araştırmalarını da sunuyor. Aidiyet hissini sorgulayarak değişik perspektifler üstünden mevzuyu ele alan yazar, kitabın giriş kısmında mevzuya ilişkin, okuyucunun zihninde tartışmalar yaratmayı da hedefliyor.
Anadolu terimi, diyar-ı Rum’un tam olarak hangi bölgeye denk düştüğünü, Roma kimliğinin sanat, kültürel mirasının hangi uygarlıklara geçmiş olduğu şeklinde sorular kitap süresince irdeleniyor. Vatan teriminin Türklerde iyi mi ortaya çıktığını, Osmanlı döneminde Rumî kavramıyla beraber gelişen toplumsal yapıyı özetleyen yazar, kitabın çeşitli yerlerinde, bahsi geçen dönemlere ilişkin sanat ve kültür örnekleriyle de temellendirmeler yapıyor.
Yer yer bilimsel niteliği olan üslubun korunduğu bu yapıtı tarih okumayı sevenler, bilhassa Anadolu ve diyar-ı Rum kavramları üstünde araştırma yapanlar tarafında keyifle okunacağı kanısındayım. Kitabın son bölümünde yazar, kimlik algısının tarihle şekillendirilmiş oluşunu bilhassa vurguluyor.
Herkese iyi okumalar temenni ediyorum. (Gülce Yılmaz)


Kendine Ait Bir Roma PDF indirme linki var mı?


Cemal Kafadar – Kendine Ait Bir Roma kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Kendine Ait Bir Roma PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cemal Kafadar Kimdir?

1954 senesinde dünyaya gelen Cemal Kafadar, Robert Kolej mezunudur. Doktorasını ise McGill Üniversitesi’nde almıştır. Prof. Kafadar Ortadoğu ve Güneydoğu Avrupa’nın erken çağdaş dönemdeki toplumsal ve kültürel tarihiyle ilgilenmektedir. Arşiv araştırmaları ve popüler kültür üstüne dersler vermektedir. Son yayınları içinde “Osmanlılar ve Avrupa 1400-1600” ve Osmanlı Devleti’nin ortaya çıkışına dair bir eseri bulunmaktadır. (Burada İki Cihan Âresinde adlı eseri kastedilmektedir.)


Cemal Kafadar Kitapları – Eserleri

  • Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken
  • Kendine Ait Bir Roma
  • İki Cihan Aresinde


Cemal Kafadar Alıntıları – Sözleri

  • “Nedir bu dünyanın hali? Nedir bu insanların çekişi?” Sorularının peşinden gitmek isterseniz tarihle ilgilenmeğe başlamışsınız anlamına gelir. Burada maksat, çekilmiş çileleri, yaşanmış zulümleri yeniden yeniden terennüm etmek değil. İnsanların hayata iyi mi anlam ve zevk, derinlik ve eğlence kattıklarını, kendilerine özerk yaşama ve ifade alanlarını açtıklarını, üreticiliklerini ve yaratıcılıklarını sergilediklerini, hınzırlıklarını ve hergeleliklerini idrak etmek da bu işin parçası, hatta -Cioran’ın affına sığınarak- benim tercihimdir, fakat tosladıkları ve ördükleri duvarları, çektikleri ve çektirdikleri kahırları unutmadan. (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Arap coğrafyacı el-Ömeri Anadolu’nun batı sınırlarındaki beylikleri tasvir ederken, Osmanlıları Bizans İmparatorluğu ile devamlı cenk halinde ve çoğunlukla da etkili olan taraf olarak öbürlerinden ayırır . İbni Batuta 1330’larda bölgedeki emirlikleri dolaştığında , Orhan’ ı “Türkmen emirlerinin toprak, ordu ve zenginlik açısından en üstünü ” olarak tanım etmiştir . (İki Cihan Aresinde)
  • Aşiret , Osman’ın liderliği altında kazanılmış olduğu askeri başarılarının ve görünür siyasal iddialarının düzeyinde esaslı bir sıçrama kaydetmiştir ; dolayısıyla sonucunda devlete adını veren, atalarından birinin değil Osman’ın adı olmuştur. (İki Cihan Aresinde)
  • Tarih yok olanla değil bir zamanlar var olanla ilgilidir. (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Kanuni Sultan Süleyman Habsburglarla bir sulh anlaşması akdettiğinde ve bu anlaşmaya sadık kalmak istediğinde , Mihaloğlu’ na Habsburg topraklarına akınlar yapmaktan kaçınması emredildi. Bu emrin Mihaloğlu için ifade etmiş olduğu anlam, sık sık İstanbul’un bu kısmındaki meyhanelere gitmesine sebep olan şarap düşkünlüğü yüzünden Galatalı Cafer olarak malum bir kadı ve ozan Nihali nükteli bir benzetmeye sıkıştırmıştır : ” Mihaloğlı’na uçda sancak virüp uç işletme diyü yasak itmek, bana Galata ‘ yı [Galata kadılığı ] virüp şarab içme dimeğe benzer.” (İki Cihan Aresinde)
  • “… bir şekil arayan karmakarışık ilişkilerin örümcek ağları.” (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Ekme bağ bağlanırsın,
    Ekme Ekin eğlenirsin,
    Çek deveyi güt koyunu,
    Bir gün olur beğlenirsin. (İki Cihan Aresinde)
  • Tarih cilveli, özgürlük efsunkâr, zulüm kurnazdır. (Kendine Ait Bir Roma)
  • İkinci dünya savaşının arkasından Britanya Romalılığı ABD’ye devretti. Bilge Grek rolünü üstlendi. (Kendine Ait Bir Roma)
  • İnsan kendi kimliğini tarihten ari bir şekilde tasarlayacak ve yayacak bir konumda bulunmadığı sürece kendine ilişkin bir Roma yoktur. (Kendine Ait Bir Roma)
  • …eğer Orta Çağ Anadolusunun sınırlarını ve olasılıkla tüm sınırları karakterize eden bir şey var ise o da devingenilik ve akışkanlıktı . Osmanlı başarısı, bir taraftan bu devingenliği kendi istikrar arayışının , merkezileştirici vizyonlarına uydurmak suretiyle biçimlendirir ve ehlileştirirken öte taraftan kendi amaçlarına uygun şekilde kullanmalarından kaynaklanıyordu . (İki Cihan Aresinde)
  • “İnsan kalbi” der Tanpınar, “başkalarının duygularına sadece kendi tecrübeleri nisbetinde açıktır.” (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Neşri , Ertuğrul ‘un ölümünden sonrasında bazı kişilerin Osman’ın diğerlerinin de Dündar’ın yeni bey olmasını istediğini nakleder fakat bu öykü malum daha erken kroniklerin tamamında yoktur. Osman’ın arkasında kuvvetli bir desteğin bulunduğunu fark eden amca, rekabetten vazgeçmiş ve yeğeninin beyliğini kabul etmiştir. Bu uzlaşmanın yüzeysel olduğu anlaşılmaktadır , bu sebeple sonraki bir bölümde Bilecik’in ( Hristiyan) tekfurunun tepeden bakan tavırlarına canı sıkılan Osman’ın onu yakalamak istediği , fakat Dündar ‘ ın esasen yeteri kadar düşmana haiz olduklarını ve daha fazlasını kaldıramayacaklarını ileri sürdüğünü okuruz. Neşri’ nin yazdığına nazaran, Osman bu cevabı amcasının genç insanın siyasal çıkarını (hurucunu) zayıflatmak isteği olarak yorumlamıştır . Bu nedenle Osman amcasını bir okla vurarak öldürmüştür . (İki Cihan Aresinde)
  • Kimlik daima politik bir kaynak olagelmiştir. (Kendine Ait Bir Roma)
  • Karesi Beyliği’nin, ödül vaat eden akın bölgesini temsil eden Trakya içlerine geçmek hakkında Osmanlılara bir şeyler öğretebilecek bilhassa başarısını ispatlamış ve namlı bir grup savaşçısı vardıı . Orhan Karasi hanedanını bertaraf edip topraklarını ilhak edince bu savaşçılar onun hizmetine geçtiler ve ilk olarak düşmanlarına karşı Türk savaşçılara gerekseme duyan Kantakuzenos’un davetinin mümkün kıldığı gazi etkinliğinin Çanakkale Boğazı ‘ nın karşı tarafına aktarılması mevzusunda kıymetli bir askeri liderlik sağladılar. (İki Cihan Aresinde)
  • On sekizinci yüzyıl sonlarına doğru ise, “Anadolu” kelimesi daha geniş bir kullanım alanı kazanmıştır; Suriye’nin kuzeyinden gelirken, insan artık ille de diyar-ı Rum’a değil, Anadolu’ya ayak basabiliyordu. (Kendine Ait Bir Roma)
  • “İnsan kalbi, ” der Tanpınar, “başkalarının duygularına sadece kendi tecrübeleri nisbetinde açıktır.” (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti……… (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Ne var ki zaruri sayılan millet, din ya da devlet-merkezli kategorileri sorgulayarak tarih yazarken, başka şeylerin yanı sıra, “Rumî”lik anlayışında cisimleşen modernlik öncesi kimlik kavramsallaştırmalarının daha derinlikli bir arkeolojisinden yararlanabilir ve böylece ele aldığımız çoğul ortamlardaki “kendim/iz ve başkaları” kavrayışlarının serüvenini daha iyi anlayabiliriz. (Kendine Ait Bir Roma)
  • Orhan Şaik Gökyay’ın ustalıklı emek harcaması yardımıyla artık , başarısız olsa da Osmanlı tarihindeki kim bilir en mühim devrimci hareketin “kafir” lideri Şeyh Bedrettin’in Simavna kadısının değil , gazisinin oğlu bulunduğunu biliyoruz. Bu, Bedrettin’in babasının Hacı İlbeği ‘nin yoldaşı olduğu hakkında zamanı bilgilerle son derecede uyumludur. Her halükarda, bir gazi ile o gazinin kalesini ele geçirdiği Bizans komutanının kızının oğlu olan Şeyh Bedrettin, Hrıstiyanların din değiştirmeye zorlanmasını ya da onlara şiddetli bir baskı uygulanmasını değil , öteki şeylerin yanı sıra değişik inançların ütopyacı bir sentezini savunmaktaydı… (İki Cihan Aresinde)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş