Eğitim

Matematiğin Kültürel Tarihi – Zeki Tez Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Matematiğin Kültürel Tarihi – Zeki Tez Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Matematiğin Kültürel Tarihi kimin eseri? Matematiğin Kültürel Tarihi kitabının yazarı kimdir? Matematiğin Kültürel Tarihi konusu ve anafikri nedir? Matematiğin Kültürel Tarihi kitabı ne konu alıyor? Matematiğin Kültürel Tarihi PDF indirme linki var mı? Matematiğin Kültürel Tarihi kitabının yazarı Zeki Tez kimdir? İşte Matematiğin Kültürel Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Zeki Tez

Yayın Evi: Doruk Yayınları

İSBN: 9789755534671

Sayfa Sayısı: 312


Matematiğin Kültürel Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tek başına bir kelime olarak, adını verdiği esrarengiz dünyayı oldukça yetkin bir şekilde konu alıyor: ” Matematik”… İ.Ö. 550’li yıllarda, Pisagor Okulu üyelerince, “öğrenilmesi ihtiyaç duyulan her şey” anlamına gelecek şekilde kullanıldı. Aklın doğaya, dünyaya belirli bir seviye çerçevesinde yaklaşabilmesi, insanoğlunun yaşamı için bir sisteme oturacak yargı zincirini geliştirebilmesi, insanoğlunun yaşamı için bir sisteme oturacak yargı zincirini geliştirebilmesi, matematikle mümkün oldu. Yalnızca etrafımızı sarmalayan, içinde yer ettiğimiz toplumsal, ekonomik ilişkiler ve üzerine bastığımız toprak değil, sema, uzay ve gelecek de matematiğin alanıdır. Bu kitap, matematik kültürünün gelişimini, geniş bir çerçevede işliyor.


Matematiğin Kültürel Tarihi Alıntıları – Sözleri

  • “Fibonacci sayılarının doğada bu kadar sık olarak karşımıza çıkması bir rastlantı olmayıp çiçek, yaprak vb. oluşumunda doğanın, minimum enerji harcayarak maksimum etki yaratma şeklindeki iç dinamiği ile bağdaştırılmaktadır.”
  • Bilimde krallara özgü (ve kolay) bir yol yoktur.
  • “Eski Yunan ve Roma çağında tek sayılar ‘eril’, çift sayılar ise ‘dişil’ olarak nitelenmekteydi.”
  • “Aritmetik” Yunanca bir sözcüktür ve “sayılarla uğraşarak eğlenmek” anlamına gelmektedir.
  • “Bilinmesi gerekir ki geometri aklı aydınlatır ve kişinin zihnini doğru yola koyar. Bütün kanıtları çok açık ve düzenlidir. Geometrik düşünme yolu ile hataya düşmek pek az olasıdır; çünkü o, çok güzel sistemleştirilmiştir. Böylece sürekli olarak geometri ile uğraşan zihnin hataya düşmesi enderdir. Bu şekilde, geometriyi bilen kişinin aklı artar. Platon’un ‘Akademi’ adını verdiği okulun kapısında ‘Geometri bilmeyen girmesin!’ sözü yazılıydı.”
  • “Yaşamının büyük bir bölümünü tutkulu bir kumarbaz olarak geçiren Cardano’nun zar ve kart oyunlarında sağlam kestirimler yapmanın yollarını anlattığı Liber de Iudo aleae (Zar Oyunları Üzerine Kitap)(1564) adlı yapıtı, olasılık kuramı üzerine ilk inceleme olup bir kumar elkitabı niteliğindeydi.”
  • “19. yüzyılda Georg Cantor’un ‘sonsuz’ karamını matematiğe sokması, Tanrı’nın işine karışmak gibi alıgılanarak tutucu çevrelerde tepki ile karşılanmıştır; çünkü yalnızca Tanrı, bu kavrama uygun düşüyordu ve başka ‘sonsuz’ olamazdı.”
  • “Pythagoras’a göre ‘evrenin başlangıcı ve özü, tamsayıdır’ , ‘evrende her şey bir ahenge, bir ölçüye, bir sayıya bağlıdır’.”
  • “Pythagoras’ın adıyla anılan ünlü teorem, daha eski dönemlerin uygarlıklarında bilinmekteydi. Eski Mısır’da işini seven her marangoz, kenarlarının uzunluğu 3-4-5 olan her üçgenin bir dik üçgen olduğunu biliyordu. Daha sonra bu sayıların katları ve azkatları olan (6-8-10), (3/2-2-5/2), (3/4-1-5/4) gibi pratik dik üçgenler de tanındı. Bu teorem, Eukleides’in ünlü eserinin 1. cildinde 47. problem olarak yer alır. Rönesans sonrası Avrupa’sında ‘Marangoz Teoremi’ denmiş; Arap kültüründe kenarları üzerinde karelerin çizili olduğu ikizkenar dik üçgen şekli gelin koltuğunu andırdığı için ‘Gelin Teoremi’ diye adlandırılmış; bizde ise dik kenarları üzerinde karelerin çizili olduğu ikizkenar dik üçgen şekli eşeğin alnına, dik kenarlara bitişik kareler de kulaklarına benzetilerek bir zamanlar ‘Eşek Davası’ olarak öğretilmiştir.”
  • “Bu dizinin ilginç yanı, 5. terimden sonraki ardışık terimlerin oranlarının altın orana çok yakın olmaları 12. terim olan 144’ten sonraki bütün ardışık terimlerin oranlarının ise sürekli olarak 1,61803… olarak çıkmasıdır.”
  • “Bilindiği üzere ‘bilimlerin kraliçesi’ diye nitelenen matematik dalında Nobel Ödülü konmamıştır. Buna neden olarak İsveçli önde gelen matematikçi Gösta Magnus Mittag-Leffer’in bu ödülün kurucusu olan Alfred Bernhard Nobel’in eşini baştan çıkardığı, Nobel’in de bunun öcünü almak için, günün birinde bu ödülü alması olası olan Leffer’in önünü almak için matematik dalında ödül verilmesini vasiyet etmediği, dedikodu kabilinden ileri sürülür. Oysa Alfred Bernhard Nobel hiç evlenmemiştir.”
  • Sıfır rakamı, İS 5. Yy da Hintlilerce buluş edilmiştir.
  • “Doğa, matematiğin diliyle yazılmıştır.”
  • “Yalan, hiçbir şekilde bir sayının içine giremez.”
  • “1925 yılındaki harf devriminden önce bizde (.) işareti sıfır yerine, (0) işareti ise beş rakamı yerine kullanılıyordu.”


Matematiğin Kültürel Tarihi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Matematica “öğrenilmesi ihtiyaç duyulan her şey”
Kitabı daha ilkin niye keşfedememişim pişmanlığındayım. Bir matematikçi bir tek formüllere odaklanmamalı gelişim sürecini tarihini de bilmeli ne kazanırım bilmiyorum fakat keşkelerimde ne kaybettiğimim farkındayım. (Neslihan YILMAZ)


Matematiğin Kültürel Tarihi PDF indirme linki var mı?


Zeki Tez – Matematiğin Kültürel Tarihi kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Matematiğin Kültürel Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Zeki Tez Kimdir?

1948’de Ankara’da hayata merhaba dedi. İlk ve orta öğrenimimi Ankara’da tamamladı. Ankara Kurtuluş Lisesi’nden 1966’da; Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Kısmı’nden 1971 senesinde “Kimya Yüksek Mühendisi” olarak mezun oldu. Aynı yıl Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizikokimya Kürsüsü’ne asistan olarak girdi. Yüksek Lisans çalışmasını 1974’te, Doktora çalışmasını ise 1977’de tamamladı.

Mayıs 1978-Temmuz 1979 tarihleri içinde “14. Uluslararası Seminer (DAAD)” çerçevesinde Almanya’da Karlsruhe Teknik Üniversitesi’nin “Chemische Verfahrenstechnik” Enstitüsü’nde araştırma yapmış oldu.

“Karbon Monoksitin Kobalt Oksit Katalizörü Üzerindeki Kemisorpsiyonu ve Oksidasyonu” temalı Doçentlik çalışmasını, Kasım 1982’de tamamladı. Aynı tarihte “Doçent” olarak Diyarbakır’daki Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Kısmı’ne naklen atandı.

1 Temmuz 1988-30 Eylül 1988 tarihleri içinde Alman Hükümeti’nden sağlanan 3 aylık DAAD-bursu ile Karlsruhe Teknik Üniversitesi’nde “misafir araştırmacı” olarak araştırma yapmış oldu. 1 Temmuz l997-30 Eylül 1997 tarihleri içinde gene 3 aylık DAAD-bursu ile, bu kez Münih Üniversitesi’nde bilim zamanı mevzusunda emek harcamalar yapmış oldu. Yine 2001 senesinde Temmuz-Ağustos aylarında Alman Hükümeti’nden burs kazanarak Almanya’nın Münih şehrindeki Alman Müzesi’nde (Deutsches Museum) bilim zamanı mevzularındaki araştırmalarına devam etti.

1989’da Profesörlük ekibine atandı. Eylül 2002’de Marmara Üniversitesi’ne naklen atandı ve halen Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’nde vazife yapmakta. Tez, evli ve iki çocuk babası.


Zeki Tez Kitapları – Eserleri

  • Tıbbın Gizemli Tarihi
  • Matematiğin Kültürel Tarihi
  • Lezzetin Tarihi
  • İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası
  • Madencilik, Metalürji ve Mineralojinin Çileli Tarihi
  • Simya
  • Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi
  • Mitolojinin Kültürel Tarihi
  • Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi
  • Meslekler Tarihi
  • Kimyanın Gizemli Arka Bahçesi-Simya
  • İslam’ın Batı Cephesi
  • Otomatlar Mekanik Oyuncaklar Tarihi
  • Astronomi ve Coğrafyanın Kültürel Tarihi
  • Avrupa’da Türk İzi
  • Doğa Karşısında Pratik ve Teknik Uğraşı
  • Biyolojinin Kültürel Tarihi
  • Tekstil ve Giyim Kuşamın Kültürel Tarihi
  • Alet ve Makinelerin Kültürel Tarihi
  • Kağıdın ve Matbaanın Kültürel Tarihi
  • Acayip Lügat
  • Gizli Bilimlerin Serüveni
  • Camın Parıltılı Tarihi
  • Meslekler Tarihi
  • Gündelik Yaşam ve Eğlencenin Kültürel Tarihi
  • Fiziğin Kültürel Tarihi
  • Bilim ve Teknikte Ortaçağ Müslümanları
  • Yasaklı Sanat Olarak Minyatür, Resim ve Grafik Tarihi
  • Tekniğin Evrimi


Zeki Tez Alıntıları – Sözleri

  • Narkissos’un, kendi güzelliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu Simyacı. Bu delikanlı kendi görüntüsüne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. Onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, bu çiçeğe NERGİS adı verilmiş. (Simya)
  • “Aritmetik” Yunanca bir sözcüktür ve “sayılarla uğraşarak eğlenmek” anlamına gelmektedir. (Matematiğin Kültürel Tarihi)
  • Demircilik Türk mitolojisinde de mühim bir yer tutmaktadır. Türklerin türeyişine ilişkin meşhur Ergenekon Destanı, Göktürk (Köktürk) Devleti’nin parçalanma ve tekrardan kurulmasına ilişkindir. Adını, söylencesel vadideki sarp geçitten (“ergene”: sarp + “kon”: geçit) alır ve Türk ırkının Ergenekon’dan çıkarak yeryüzüne yayılması konusunu işler. (Madencilik, Metalürji ve Mineralojinin Çileli Tarihi)
  • Yeni dünya ( Amerika) kaynaklı yiyecekler:Domates, patates, mısır, biber, fasulye, ayçiçeği. Hindi (suriye de tavuk-ı hindi şeklindedir) (Ve tütün) (Lezzetin Tarihi)
  • Rezene, kekik ve oğulotu benzer biçimde bitkiler, Ortaçağ’da da solunum sistemi rahatsızlığı ve sindirim zorlukları için önerilmekteydi. (İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası)
  • Osmanlı’da ilk basılı Türkçe yiyecek kitabı, Mekteb-i Tıbbiye hocalarından Mehmed Kâmil Efendi tarafınca 1844 senesinde yazılan Melceü’t-Tabbâhin (Aşçıların Sığınağı) adlı eserdir. (Lezzetin Tarihi)
  • Hayvansal kökenli olan bu boyarmaddenin üretimi {hiç de} “kralların şanına lâyık” bir tarzda değildi ve iki mühim negatif yanları vardı: Günler boyu, insanoğlunun önünde kaynaya kaynaya korkulu kokular saçan salyangoz leşleri, öte yandansa azca bir miktar boya eldesi için fazlaca fazla sayıda salyangozun kullanılması gereği. (Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi)
  • Votka ( İng. “vodka”), patates, buğday, çavdar ya da darıdan meydana getirilen bir içkidir. Her ne kadar Rusya, daha berrak votka üretimiyle ünlenmişse de, votkanın vatanı Polonya’dır. (Lezzetin Tarihi)
  • Eski Mısırlarda hastalığın sebebinden bir alınan
    besinlerin artıklarının bedenin çeşitli yerlerinde birikmesiydi ve bu ise kan alma, müshil vererek bağırsakları boşaltma, kusturma, terletme benzer biçimde
    yöntemlerle bedendeki fazla sıvıları dışarı atarak sıvı dengesini tekrardan kurmakla tedavi edilirdi. (Tıbbın Gizemli Tarihi)
  • Diş temizlemek suretiyle bir diş tozu reçetesi: “Nöbet ( nebat, nebat) şekeri alınıp öğütülür, sirkeye batırılan parmakla ıslatılan bu toz, bir süre ovularak dişlere sürülür, arkasından dişler yıkanır. Haftada bir kez uygulanır ve netice vericidir. (İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası)
  • “Yaşamının büyük bir bölümünü tutkulu bir kumarbaz olarak geçiren Cardano’nun zar ve kart oyunlarında sağlam kestirimler yapmanın yollarını anlattığı Liber de Iudo aleae (Zar Oyunları Üzerine Kitap)(1564) adlı yapıtı, olasılık kuramı üzerine ilk inceleme olup bir kumar elkitabı niteliğindeydi.” (Matematiğin Kültürel Tarihi)
  • İslâm kültüründe demircilik mesleğinin Hz. Davud’un (~İÖ 1015-975) bir armağanı olduğu ve Hz. Davud’un bu mesleğin piri olduğu kabul edilir. (Madencilik, Metalürji ve Mineralojinin Çileli Tarihi)
  • “Yalan, hiçbir şekilde bir sayının içine giremez.” (Matematiğin Kültürel Tarihi)
  • Çin atasözü: ne yersen osun
    Alman atasözü: insan ne yiyorsa odur (Lezzetin Tarihi)
  • Altın, azca bulunur bir metal oldugu için değerlidir. Ama eski simyacılara nazaran altın, çürümedigi (paslanmadığı) için değerliydi. Simyacılara nazaran altın, insan vücudundaki tek ölümsüz parıltıyı simgeliyordu. O çağlarda yaşlılığa karşı tedbir arayan her ilacın bileşiminde altın vardı. Simyacılar ülke büyüklerine, ömrü uzatmak için altın tastan içki içmelerini öğütlüyorlardı. (Madencilik, Metalürji ve Mineralojinin Çileli Tarihi)
  • Eski Mısır’da cerrahlık da gelişmişti ve tüm öteki Mısır meslekleri benzer biçimde babadan oğula geçen bir sanattı. (Tıbbın Gizemli Tarihi)
  • Ayrıca bu çağlarda insanoğlu baharattan, yiyeceklere lezzet verme haricinde ilaç ve afrodizyak olarak da yarar bekliyorlardı. (İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası)
  • “Bu dizinin ilginç yanı, 5. terimden sonraki ardışık terimlerin oranlarının altın orana çok yakın olmaları 12. terim olan 144’ten sonraki bütün ardışık terimlerin oranlarının ise sürekli olarak 1,61803… olarak çıkmasıdır.” (Matematiğin Kültürel Tarihi)
  • 17. yüzyılda pudra yapiminda buğday unu, badem kepeği ve dövülmüş menekşe kökünden yararlanılıyordu. Güneş Kral (Roi Soleille) XIV. Louis doneminde kozmetik kullanım alabildiğine güçlenmiş, insanoğlu devamlı olarak delicesine tutkuyla kabank perukalar takmış ve perukalar, yüzler, giysiler ve tüm gövde pudralanmıştır. Bir çok vakit güçlu parfümlenmiş pudralar, gövde kirini ve bedendeki fena kokuyu uzaklaştırmaya yönelikti; zira o zamanlar pek fazlaca insan haftalar süresince banyo yapmamak benzer biçimde bir alışkanlığa sahipti. Saçları temizlemek için pudralayıp saçtaki yağları ona emdirmek suretiyle bur süre ovaladıktan sonrasında fırçalanır ya da kafa derisi konyakla ovulurdu. (Meslekler Tarihi)
  • Gastronomi; gastro:mide nomos:yasa anlamındadır. Gastronom:yeme içmeyi bilen şahıs. (Lezzetin Tarihi)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş