Eğitim

Medeniyetler Çatışması – Samuel P. Huntington Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Medeniyetler Çatışması – Samuel P. Huntington Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Medeniyetler Çatışması kimin eseri? Medeniyetler Çatışması kitabının yazarı kimdir? Medeniyetler Çatışması konusu ve anafikri nedir? Medeniyetler Çatışması kitabı ne konu alıyor? Medeniyetler Çatışması PDF indirme linki var mı? Medeniyetler Çatışması kitabının yazarı Samuel P. Huntington kimdir? İşte Medeniyetler Çatışması kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Samuel P. Huntington

Çevirmen: Murat Yılmaz

Yayın Evi: Vadi Yayınları

İSBN: 9789757726354

Sayfa Sayısı: 568


Medeniyetler Çatışması Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Medeniyetler savaşı, her şeyden ilkin, içinde yaşadığımız son zamanların kendine özgü yanlarını iyi mi anlamamız gerektiğine dair bir izahat modeli sunmaktadır. Tıpkı yaşadığımız gerçekliği “tarihin son bulmuş” bulunduğunun göstergeleri istikametinde okuyan “Tarihin Sonu” tezi şeklinde. Ama daha önemlisi bu sav, tıpkı aynı gerçekliği modernizmin krizi, modernizmin sonu, geç kapitalizmin mantığı, postmodern bir devrin başlangıcı yada modernizmin daha bir radikalleşmesi, düşünümsel modernliğin başat olması şeklinde tanımlamaya girişen izahat çerçevelerinin eşliğinde düşünülmesi ihtiyaç duyulan bir çerçeve gibidir…

(Arka Kapak)


Medeniyetler Çatışması Alıntıları – Sözleri

  • Gelecekteki çatışmalar ekonomi ve ideolojiden ziyade kültürel faktörlerce ateşlenecektir.
  • – “Yeni dünyada mücadelenin esas deposu, ilk olarak ideolojik ve ekonomik olmayacak!
    Beşeriyet arasındaki büyük bölünmeler ve başat savaşım deposu, kültürel olacak…”
  • – “Tabiî ki dil, kültürün merkezidir…”
  • Eğer Türkiye bir Batılı ülke olma ısrarından birazcık vazgeçer, modernleşme ve demokrasinin bir İslam ülkesinde de mümkün bulunduğunu göstermeye daha fazlaca ağırlık verirse, tüm dünyaya ve İslam’a büyük bir model olur.
  • Eğer Türkiye bir Batılı ülke olma ısrarından birazcık vazgeçer; modernleşme ve demokrasinin bir İslam ülkesinde de mümkün bulunduğunu göstermeye daha fazlaca ağırlık verirse, tüm dünyaya ve İslam’a büyük bir model olur.
  • – “Cenup İtalya’daki bir köyün kültürü, Kuzey İtalya’daki bir köyünkinden değişik olabilir; fakat her ikisi de onları Alman köylerinden değişik kılan ortaklaşa İtalyan kültürünü paylaşacaklardır. Avrupalı toplumlar, kendilerini, sırasıyla, Arap ve Çin toplumlarından ayıran kültürel hususiyetleri paylaşacaklardır…”
  • – “Coca-Kolonizasyon tezinin savunucuları, kültürü tüketim eşyası ile özdeşleştirmektedirler!
    Halbuki bir kültürün esasını din, dil, kıymet hükümleri, gelenekler ve âdetler oluşturur…”
  • Batı’daki en önemli değerler, dünya çapındaki en ehemmiyetsiz olanlardır.


Medeniyetler Çatışması İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kitabı tam olarak özümsemek için soğuk harp periyodunu iyi bilmek gerekiyor.Berlin duvarının yıkılışıyla birlikte oraya atılan siyasî teoriler üstünde dünya genelinde en fazlaca tartışılan ve üstünde konuşulan kuram medeniyetler çatışmasıdır.
Okurken ortadoğu da olan bir fazlaca olayın evvel yazılmış bulunduğunun farkına varacaksınız. Günümüz konjonktürün de hala tesirleri vardır.
Kitap temel olarak huntigton ın tezi ve bu tezi destekleyen-anti sav sunan akademisyenlerin görüşlerini aktarıyor.
Davutoğlu’nun yazdığı anti-sav de oldukça güzeldir.Kendi kitabı Stratejik Derinlik’te de oldukça değinmiştir.
Bunun yanı sıra en popüler anti-sav i yazan Francis Fukuyama’nın Tarihin Sonu adlı tezi de detaylı okumak gerekir. (Abdurrahim Elri)

Kudretli düşmanlara..: Efendim merhabalar. Bu kitap ya da kitap mı hedef gösterme makalesi mi belli olmayan yazı ilk elden bence esefle karşılanması gerekir. Huntington bu eseri niçin ele aldı niye gereksinim duydu yazmaya şüphelenmemek elde değil. Bana o şekilde geliyor ki ısmarlama bir yazı olmuş. Sanki Batı yapacaklarıni ya da yapmak istediklerini bizzat bu türden yazılarla evvel açıklıyor. Diğer bir taraftan kendisinden söz ettirmek için de kaleme almış olabilir yazar. Nitekim fukuyama dan dem vurmakta ve sanki kıskanmakta. Ben de tartışmalı bir makele yayınlayayim ki gündeme oturayim çabası var sanki. Ben bu çabayı hissediyorum. Ayrıca ısmarlama bir yazı olduğu düşüncesindeyim hem de.
  Huntington bey önümüzdeki süreçte olabilecek çatışmaları kültüre ve medeniyetlere bağlıyor. Olabilecek savaşlar ne iktisat ile ilintili de de siyasetle ilintili olacaktır diyor. Savaşların adı kültürel savaşlar olacak. Hazırlanın kılıçlarımızı çekelim ve bizim şeklinde halay govend çifte telli horon misket şeklinde oyunları oynayamayanlari kesecez bicecez kanlarını içecez… Hedefimiz salsa oynayanlar, zılgıt çekemeyenler, vuvuzela ufleyenler, taocular, matruska bebekler yapanlar düğünlerinde boya kullanan hintliler, pandaları korumuş olan cinliler… Ayni kültürde değiliz ki. Onlar bizim ihtimaller içinde düşmanlarımız ve ihtimaller içinde harp gerekçemiz.  Yaw bu şekilde saçma sapan birsey olabikir mi? Kültürler niye savaşsın. Farklı kültürler kaynasip reklilik ortaya koyacakken ne diye bu şekilde bir yazı ele alınıp ihtimaller içinde hedefler edinilsin ki. Düşmanca bir yazı bu. Bölme endeksli bir yazı bu..
Huntington bey medeniyetleri 7 ya da 8 bölümde inceler. Artık bunu neye dayanarak yapıyorsa. Bu medeniyetler ise şöyleki; Batı, Konfüçyüs, Japon, Hint, İslam, Slav-Ortodoks, Latin Amerika ve muhtemelen Afrika.. Önümüzdeki ihtimaller içinde savaşlar bu medeniyetler içinde olabilirmis. Bide Afrika için muhtemelen demiyor mu. Kucumseyici tavırlarla.. Yazık yaw. Sorsan diyecek ki e onlarda harp kabiliyeti ya da malzemesi artık ne zıkkımsa yok.. Yani esas itibariyle de Afrika için de hamiye ihtiyacı var demek istiyor kim bilir. Bilemeyecem orasını da ötekileştirdigi gün şeklinde ortada. Kitabın bir yerinde söyle ele almış durumu ; “Bu tecrübe etme, (şu) hipotezleri ileri sürüyor: Medeniyetler arasındaki farklar ciddî ve mühimdir; uygarlık şuuru artıyor; medeniyetler arası savaşım, başat global savaşım seçimi olarak ideolojik ve öteki savaşım biçimlerinin yerine geçecek; tarihî olarak Batı uygarlığı içinde oynanıp bitmiş bir oyun olan milletlerarası münasebetler artan bir şekilde Batılılaşmışlıktan çıkacak ve Batılı olmayan medeniyetlerin, rahat objeleri değil oyuncuları olduğu bir oyun haline gelecek; milletlerarası sahada başarı göstermiş politika, güvenlik ve iktisat müesseseleri medeniyetler arası olmaktan ziyade, muhtemelen medeniyetler içinde gelişecek; değişik medeniyetlere mensup gruplar arasındaki mücadeleler, aynı medeniyete mensup gruplar arasındaki mücadelelerden daha sık, daha güçlü ve daha şiddetli olacak; değişik medeniyetlere mensup gruplar arasındaki şiddetli mücadeleler global savaşlara yol açabilecek en olası ve en tehlikeli tahrik deposudur; Dünya siyasetinin başat mihveri “Batı ile geri kalanlar” arasındaki münasebetler olacak, Batılı olmayan bazı bölünük ülkelerdeki elitler memleketlerini Batı’nın bir parçası halletmeye uğraşacaklar fakat bunu başarma mevzusunda çoğu kez büyük manialarla karşılaşacaklar; orta vadeli gelecekte, merkezî bir savaşım mihrakı Batı ve çeşitli İslâmî-Konfüçyen devletler içinde vücut bulacak. Bu, medeniyetler arasındaki çatışmaların arzulanır bir şey bulunduğunu iltizam etmez. Geleceğin ne tarzda olabileceği hakkında tasvirî hipotezler ileri sürmektir. Mamafih, eğer bunlar makûl hipotezlerse bunlardan Batı politikasına dair çıkarılacak neticeleri gözden geçirmek gerekiyor. Bu neticelerin, kısa vadeli üstünlük ve uzun vadeli uzlaşma içinde (ikiye) ayrılması iyi olur. Açıkça ortadadır ki, kısa vâdede Batının menfaatine olan şey, kendi uygarlığı içinde, bilhassa Avrupai ve Kuzey Amerikan unsurları içinde daha büyük bir birlik ve dayanışmayı ilerletmek; kültürleri Batı’nınkine yakın Doğu Avrupa ve Latin Amerika’yı Batı toplumlarına katmak; Rusya ve Japonya ile işbirliğine dayalı yakın ilişkileri geliştirmek ve sürdürmek; uygarlık arasındaki mahallî mücadeleleri büyük savaşlara dönüştürecek kışkırtmaları önlemek; Konfüçyen ve Islâmî devletlerin askerî  kapasite tenkisatını hafifletmek ve Doğu ile CenupBatı Asya’daki askeri süperliğini devam ettirmek; Konfüçyen ve Islâmî devletler arasındaki farklılık ve ihtilâfları kullanmak; Batılı kıymet ve menfaatlere yakınlık duyan öteki medeniyetlerdeki grupları desteklemek; Batılı çıkar ve değerleri yansıtan ve meşrulaştıran milletlerarasi müesseseleri güçlendirmek ve Batılı olmayan devletleri bu müesseselere daha çok karıştırmaktır.” bla bla bla.. Bence kan dondurucu ifadeler.
Seneler ilkin Küllerin Mirası Bir CIA zamanı adlı bir kitap okumuştum. Sovyetler yıkıldıktan sonrasında ABD ya da Batı şaşırmış vaziyette ne yapacağını bilememis. Hatta CIA şefleri şimdi biz ne yapacaz kiminle savaşım edecez bundan sonrasında diyecek duruma gelmişler. Kitapta bu şekilde yazıyordu doğrusu. İlerlemeyi, düşmanın varlığına endeslemek demek. Düşmanın var ise ilerlersin yoksa ilerleme olmaz ya da azca olur. Soğuk savaştan sonrasında da Batı kendine düşman aramaya kalkışmıș. Ve en iyi düşman ise köktencilik İslam’dan başkası olamazmış. Yahu Huntington bu yazıyı bu kitabı okuyup kopyalamis desek yeridir. Ayni şey. Hedef gösterme saptırma artık her neyse. Bundan dolayıdır ki yazar da kendince medeniyetleri sıralamis ve ihtimaller içinde düşmanlar olarak ele almış. Yine sorsan kendisi yansız bir tarihçi gözüyle bakmıştır. Halbuki tamamen Batı’li bir oryantalistten başka da asla bisey değildir kendisi. Buna verilecek en güzel cvplar dan birini de Edward Said vermiş aslına bakarsan. (Bu arada Edward Said’ ın Şarkıyatçılık kitabını okumanızı tavsiye ederim)
Kitapta Türkiye’ye de oldukça yer vermiştir. Türkiye nin yönünün Batı olması durumunda kazançlı çıkacağını dile getirmiştir. Lakin İslami tarzda bir yönelim içine girecek olursa Türkiye için iyi olmayacak şeyler vardır demiştir bence. Türkiye, yazara nazaran İslam ülkelerine rol model olabilecek tek ülkedir. Zira yönü Batı ‘ya yöneliktir. Ve bunu da Mustafa Kemal Atatürk’ e bağlamaktadir. Ona nazaran Atatürk ülkeyi modernize edip örnek ülke olma konumuna getirmiştir. Türkiyenin ihtimaller içinde üç yönü vardır yazara nazaran. Batı, İslam ve Orta Asya.. Eğer ki Batı haricinde yönelimler olacak olursa zaman içinde marjinallesecek ve yitirecektir.
Totalde Huntington un söylediklerinin gerçekleşmesi ihtimaller içindedir bence. Yani söylediklerinde haklı olabilir ve gün vardığında hakikaten de medeniyetler çatısabilir. Şerh koyduğum durum bu değil. Eleştirdiğim nokta bunu bilimsel bir ifadeyle değil de hedef göstererek yapması. Ve bu ısmarlama bir yazı. Kalemsörlük resmen. Akla gelmeyecek bir şeyi gündeme getirmek. Bu yazıyı okuyan zihniyet aaa hakkaten de o şekilde olabilir diyerekten mevzilenir doğrusu. Zira rahat bir yazı olmamakla beraber Batı’nın emellerinin ne olduğu mevzusunda brifing verir şeklinde ele almış makaleyi..
Okumakta zorlanacaginiz bir yaratı değil. Dili açık güzel vs vs. Makaleler ve karşı makaleler şeklinde ele alınmış. Turkiyeden de karşı makaleler var kitapta. Herkesin okuması, çatışmasız kavgasız gürültüsüz bir gelecek temennisiyle
Esenlikle…
İyi okumalar (Çekiçli feylesof)

11 Eylül öncesi yazılmış ve bence tamamiyle propaganda amacıyla servis edilmiş, soğuk savaşın bitimiyle ve kominizmin çökmesiyle yeni bir düşman yaratma kaygıları içeren bir kitap. Kitabın adı dahi çelişki içeriyor. Medeniyet uygar’den gelir ve uygar olanda çatışma olmaz uzlaşma olur. Kitap medeniyetleri din referanslı bir konuma indirgeyerek, mevcud medeniyetleri İslam uygarlığı, Budizm odaklı çin uygarlığı, Hint uygarlığı ve kitabın genel örgüsü içindeki ana ilkelerini hristiyanliktan alan batı uygarlığı olarak sınırlandırmıştır. Çatışmanın bilhassa batı medeniyetinin evrensellik ve emperyal yapısından kaynaklandığını da itiraf eden Huntington, kitabinda sanal bir dunya savaşı bile oluşturmuştur. Kitap aslına bakarsak uygarlık çatışması derken İslam uygarlığı karşıtlığı ve korkusu çizmektedir. Batının etik çöküşte bulunduğunu itiraf eden Huntington, kitaptaki şu cümlerle bence kitabın ana amacını ortaya koyuyor. ” İslamın sınırları kanlıdır, dolayısıyla iç kısımları da”, “İslam medeniyetinin çekirdek bir devleti yoktur, ne Türkiye, ne İran ne de Suudi Arabistan bunu sağliyacak yetkinlikde değildir”, “Batı uygarlığı Avrupa’da merkezi bileşeni hristiyanlığın zayıflamasıyla aşınabilir.” (Murat)


Medeniyetler Çatışması PDF indirme linki var mı?


Samuel P. Huntington – Medeniyetler Çatışması kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Medeniyetler Çatışması PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Samuel P. Huntington Kimdir?

Samuel Phillips Huntington (d. 18 Nisan 1927 New York, ABD – ö. 24 Aralık 2008, Massachusetts, ABD) ABD’li politika bilimci.

Ölümünden ilkin Harvard Üniversitesi’ne bağlı John M. Olin Stratejik Araştırmalar Enstitüsünde öğretim görevlisiydi. Aynı zamanda ABDSavunma Bakanlığı’na danışmanlık yapmaktaydı.

“Medeniyetler Çatışması”

Pek fazlaca sayıda çalışmaya imza atmış olmakla beraber, devletimizde ve dünyanın çeşitli yerlerinde daha fazlaca Medeniyetler Çatışması adlı kitabıyla bilinmektedir.

Huntington 1988 tarihinde piyasaya çıkan kitabında ülkeler arasındaki çatışmaların ve ülkelerin kendi bünyelerinde yaşanmış olan çatışmaların giderek kültürel ağırlık kazandığını savunmaktadır. Yazar, küreselleşme sürecinde Batı ve ötekiler arasındaki çatışmaların artacağı öngörüsünde bulunmaktadır. Huntington, ulusal devletlerin 21’nci yüzyılla beraber artık merkezi siyasal rolünün tamamlandığı görüşüne asla katılmamaktadır.

“Biz kimiz?”

2004 senesinde piyasaya çıkan “Biz kimiz? Amerika’nın Ulusal Kimlik Arayışı” (Who Are We – The Challenges to America’s National Identity) başlıklı kitabı da münakaşa yaratmıştır. Kitap, medeniyetler çatışması tezini Amerika’nın “içinden” değerlendirmekte, ülkedeki değişik kültürlere ilişkin gözlemini aktarmaktadır. Başta Meksika olmak suretiyle Latin Amerika’dan gelen göç dalgalarını kaygı verici olarak değerlendirmekte, ABD’nin gerçek ulusal kimliği olarak kabul etmiş olduğu, Avrupalı ilk göçmenlerin Anglo-Sakson-Protestan değerlerine dönüşü önermektedir. Bu yaklaşım, bilhassa Latin Amerikalı örgütlerle sol-liberal aydınların tepkisine niçin oldu. Huntington’un resmettiği geleceğe dair olası senaryolar, Latin Amerika kökenli göçmenlerin bazı eyaletlerde hakim unsur haline gelip Anglo-Sakson kökenlilerin belli eyaletlerden kaçışını, ABD’nin giderek çift dilli, çift kültürlü bir topluma dönüşümünü içermektedir.

Türkiye tespitleri

Huntington’ın kitaplarında Türkiye’ye de mühim bir yer verildiğine dikkat çekmek gereklidir. Huntington, Türkiye’de Atatürk’ün önderliğinde yaşanmış olan toplumsal değişiklik sürecini incelemiş, bu mevzuyu kitaplarında irdelemiştir.

“Değişen Toplumlarda Siyasi Seviye” adlı kitabında Türkiye’yi de bir mevzu emek vermesi olarak ele alıp incelemiş olan Huntington, siyasal iktidar tarafınca halkın değiştirilmesinin hedeflenerek iktidar yollu meydana gelen bir değişimin ne şeklinde sonuçlar ortaya çıkaracağı mevzusuna eğilmiştir.

Huntington, Türkiye’de Atatürk döneminde yaşanmış olan toplumsal değişiklik ve bu değişimin ürünü kurumsal yapılanma sürecini “Medeniyetler Çatışması” adlı kitabında da ele alıyor. Kitabında Türkiye’ye ayırdığı sayfalarda Türkiye’nin çağdaşlaşmaya direnim gayretleri sebebi ile “kararsız ülke” statüsü kazandığını söyleyen Huntington, siyasal değişimin Türkiye şeklinde bir ülkede fazlaca tehlikeli olduğuna ve bu şeklinde uygulamaların “kararsız ülke”ler ortaya çıkaracağına değiniyor. Huntington her ne kadar çağdaşlaşma yanlısı olsa da, bunun naturel bir süreç içinde gerçekleşmesi icap ettiğini belirtiyor.

Yazar Türkiye’yi, Atatürk devrimleri ile çağdaşlaşma çabalarına karşı direncin halen devam etmiş olmasının kendisinde bıraktığı izlenim ile kararsız bir ülke olarak, kendisinin tasarım etmiş olduğu ve kim bilir uygulamaya dökmek istediği bir Batı / Konfüçyus-İslamcılık ittifakı karşıtlığı tabanlı kurgusal fay hattının öteki tarafında bir karşıt olarak müstakbel müttefiklerine göstermek çabasındadır.


Samuel P. Huntington Kitapları – Eserleri

  • Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması
  • Medeniyetler Çatışması
  • Asker ve Devlet
  • Üçüncü Dalga Geç 20. Yüzyılda Demokratikleşme
  • Biz Kimiz?


Samuel P. Huntington Alıntıları – Sözleri

  • Doktorlara bakarsanız hiçbir şey sağlıklı değildir; İlahiyatçılara bakarsanız hiçbir şey masum değildir; Askerlere bakarsanız hiçbir şey güvende değildir. (Asker ve Devlet)
  • – “Cenup İtalya’daki bir köyün kültürü, Kuzey İtalya’daki bir köyünkinden değişik olabilir; fakat her ikisi de onları Alman köylerinden değişik kılan ortaklaşa İtalyan kültürünü paylaşacaklardır. Avrupalı toplumlar, kendilerini, sırasıyla, Arap ve Çin toplumlarından ayıran kültürel hususiyetleri paylaşacaklardır…” (Medeniyetler Çatışması)
  • (1)Yetişkin adamların %50’sinin oy hakkına haiz olması yada (2) seçilmiş bir parlamentoda çoğunluğun desteğini sürdürmek zorunda olan, halk tarafınca genel seçimlerle belirlenen görevli bir yürütme organı. (Üçüncü Dalga Geç 20. Yüzyılda Demokratikleşme)
  • Eğer Türkiye bir Batılı ülke olma ısrarından birazcık vazgeçer, modernleşme ve demokrasinin bir İslam ülkesinde de mümkün bulunduğunu göstermeye daha fazlaca ağırlık verirse, tüm dünyaya ve İslam’a büyük bir model olur. (Medeniyetler Çatışması)
  • ne olmadığımızdan nefret etmediğimiz sürece, ne olduğumuzu sevemeyiz. (Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması)
  • – “Yeni dünyada mücadelenin esas deposu, ilk olarak ideolojik ve ekonomik olmayacak!
    Beşeriyet arasındaki büyük bölünmeler ve başat savaşım deposu, kültürel olacak…” (Medeniyetler Çatışması)
  • birisi kimlerin insan olduğuna karar verene kadar, insanoğlu kim olduklarına karar veremez. (Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması)
  • Kimliklerini arayan, etnik durumlarını tekrardan keşfeden halklar için düşmanlar eğer olmazsa olmazdır. Potansiyel olarak en tehlikeli düşmanlıklar dünyanın en büyük medeniyetleri arasındaki fay çizgisinde yer verilmiştir. (Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması)
  • liderlerinin boş yaygaraları ve alimlerin dar kafalı sızlanmaları, müslümanları acınacak duruma düşürüyor, düşmanları olan dev kapıdayken, kendi aralarında tartışan pigmelere benzemelerine niçin oluyor. (Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması)
  • “Savaş, karanlığında asla kimsenin güvenli bir adımla hareket edemeyeceği gölgeler doludur…
    Tüm bilimlerin ilke ve kuralları vardır. savaşın ise yoktur” Mareşal Saxe (Asker ve Devlet)
  • Gelecekteki çatışmalar ekonomi ve ideolojiden ziyade kültürel faktörlerce ateşlenecektir. (Medeniyetler Çatışması)
  • Eğer Türkiye bir Batılı ülke olma ısrarından birazcık vazgeçer; modernleşme ve demokrasinin bir İslam ülkesinde de mümkün bulunduğunu göstermeye daha fazlaca ağırlık verirse, tüm dünyaya ve İslam’a büyük bir model olur. (Medeniyetler Çatışması)
  • Vaclav Havel, “Kültürel anlaş­ mazlıklar tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar çoğal­ mış ve tehlikeli bir hale gelmiştir,” biçiminde bir gözlemde bulunmuş ve Jacques Delors da “Gelecekteki çatışmalar ekonomik veya ideolojik nedenlerden değil, kültürel faktör­lerden kaynaklanacaktır,”diyerek bu görüşü paylaşmıştır. En tehlikeli kültürel çatışmalar da medeniyetler arasındaki fay çizgisinde yer verilmiştir. (Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması)
  • En kuvvetli; enerjisini hak, boyun eğmeyi de ödev biçimine sokmadıkça, daima efendi duracak kadar kuvvetli değildir (Üçüncü Dalga Geç 20. Yüzyılda Demokratikleşme)
  • Şu andaki biçimiyle Batı sekularizminin insan haklarının en iyi taşıyıcısı bulunduğunu düşünmüyorum. Batı sekülarizmi “güzel yaşam”ın anlamına dayanak oluşturan tanimların, esas olarak hedonizm, kendini doyum ve tüketim olduğu kültürel bir dalgadır. İnsanlık, bundan daha değişik bir şey olmalı. Bu kadar büyük bir tinsel ve ahlâkî boşlukta politik ferdin korunması fazlaca fazla şey ifade etmez. (Brzezinski ile mülakat) (Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması)
  • İslâmî ahlâk kurallarının egemen olduğu hakikaten dindar bir toplumun, kişiye yalnız politik ya da ekonomik bir unsur değil, bütünüyle “insan” olarak kıymet veren bir cemiyet bulunduğunu görebiliriz. (Brzezinski ile mülakat) (Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması)
  • – “Tabiî ki dil, kültürün merkezidir…” (Medeniyetler Çatışması)
  • tarih, düz bir çizgi süresince ilerlemez; fakat usta ve kesin liderlerce itildiğinde ileri doğru gider. (Üçüncü Dalga Geç 20. Yüzyılda Demokratikleşme)
  • dil, kültürün merkezidir. (Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması)
  • – “Coca-Kolonizasyon tezinin savunucuları, kültürü tüketim eşyası ile özdeşleştirmektedirler!
    Halbuki bir kültürün esasını din, dil, kıymet hükümleri, gelenekler ve âdetler oluşturur…” (Medeniyetler Çatışması)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş