Eğitim

Hırsızlar Cumhuriyeti – Scott Lynch Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hırsızlar Cumhuriyeti – Scott Lynch Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hırsızlar Cumhuriyeti kimin eseri? Hırsızlar Cumhuriyeti kitabının yazarı kimdir? Hırsızlar Cumhuriyeti konusu ve anafikri nedir? Hırsızlar Cumhuriyeti kitabı ne konu alıyor? Hırsızlar Cumhuriyeti PDF indirme linki var mı? Hırsızlar Cumhuriyeti kitabının yazarı Scott Lynch kimdir? İşte Hırsızlar Cumhuriyeti kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Scott Lynch

Çevirmen: Cihan Karamancı

Orijinal Adı: The Republic of Thieves

Yayın Evi: İthaki Yayınları

İSBN: 9786053755630

Sayfa Sayısı: 688


Hırsızlar Cumhuriyeti Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Canlı, orijinal ve çekici. Muhteşem bir şekilde yazılmış.”

-George R.R. Martin-

“Fazla söze gerek yok, bu kitaba bayıldım.”

-Patrick Rothfuss-

“Son derece zarif.”

-The Times-

“Zaten devlet dediğin, izinle yapılan soygundan başka nedir ki?”

Hırsızların en yeteneklisi, dolandırıcıların en eli çabuğu Locke ve yol arkadaşı Jean, hayatlarının en büyük soygununu yapacakları liman şehri Tal Verrar’dan canlarını zor kurtarmıştır. Artık akıllarında tek bir şeyle yola çıkarlar: Locke’un vücudunda gezinen ölümcül zehre umar bulmak. Umutlarının tükenmeye başladığı sırada pek de haz etmedikleri Bağlıbüyücülerden bir teklif gelir.

Büyücüler şehri Karthain’de yapılacak seçimlere hile karıştırmaları istenen Centilmen Piçler’in karşısında ise aynı amacı güden, Lamora’yla düzenbazlık ve üçkâğıtçılıkta baş edebilecek yegâne şahıs vardır; Locke’un seneler ilkin ilk görüşte kalbini kaptırdığı, aklından bir an olsun çıkaramadığı Sabetha…

İki sahtekâr yardımıyla asla olmadığı kadar dürüstlükten uzaklaşacak olan seçimler… Bağlıbüyücülerin yapmış olduğu planlar içindeki planlar… Sabetha’ya karşı koyamayacak kadar ona tutkun bir Locke… Scott Lynch, Hırsızlar Cumhuriyeti’yle okurlarını büyülemeye devam ediyor.


Hırsızlar Cumhuriyeti Alıntıları – Sözleri

  • “Dostunu yavaş yavaş öldüren zehrin adını bilmiyorum. Ama seni öldürenin adı umut.”
  • “Ne de olsa zehirler bir tek yemekli davetlerde bulaşıcıdır.”
  • Taklit, övgünün en içten biçimidir.
  • Büyümenin en organik süreci de hüsrandan hüsrana konmaktı.
  • “Bir domuzdan daha mı akıllısın Locke?”
    “Arada sırada,” dedi Locke. “Tabii karşıt görüşler yok değil.”
    “Peki bir inekten daha mı tehlikelisin? Bir tavuktan? Ya da bir koyun?”
    “Gel cömertlik edip evet diyelim.”
    “Öyleyse neden en yakındaki çiftliğe gidip kafana bir taç takmıyor ve kendini hayvanların imparatoru ilan etmiyorsun?”
  • “Her ne olursa olsun değerini bilecek kadar uzun yaşamanın şerefine.”
  • “Dünyayı oldukça fazla üzerine alınıyorsun.”
  • “Dostunu yavaş yavaş öldüren zehrin adını bilmiyorum. Ama seni öldürenin adı umut.”
  • “Ölmeden ilkin üç şey elde edecek ve yitireceksin: bir anahtar, bir taç ve bir çocuk. Gümüş bir yağmur yağarken can vereceksin”
  • “Hayat böyledir.” dedi Zincidr. “Etten kemikten bir canlı olarak sana kalan tek miras budur. Hiç kimse devamlı kazanamaz Locke.”


Hırsızlar Cumhuriyeti İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Locke Lamora benim edebiyat dünyasındaki en sevdiğim karakterlerden biri. O yüzden onu her okuduğum sayfada daha oldukça seviyorum. Ama Hırsızlar Cumhuriyeti’ni okurken Locke’a katlanamayacak hale geldiğim bile oldu. O aklını çok büyük bir halde kullanan Locke gitti saf salak bir oğlan geldi yerine sanki. Evet, yazar Sabetha’ya olan zaafını bizlere hissettirmişti fakat Sabetha’nın bu kadar şirret bulunduğunu söylememişti.
Sabetha’yı iki kitap süresince o denli oldukça bekledim ki… Herhalde aklımda o denli büyüttüm büyüttüm ve sonunda onunla tanıştığımda büyük hayal kırıklığına uğradım. O denli irrite edici bir hanımdı ki onun olduğu bölümleri okumak eziyet oldu. Kuvvetli hanım karakter yaratmak diyince neredeyse tüm yazarlar niçin aynı kalıbı kullanıyor anlamıyorum. Devamlı söz sokan, kibirli, aşırı istekli, nezaket nedir bilmeyen hanım karakterleri okumak kime “Ben şu an oldukça kuvvetli bir kadının öyküsünü okuyorum.” dedirtiyor bilmiyorum. Bana dedirtmediği kati. Sabır ise gerçek bir kuvvetli hanım öyküsü söyledi bizlere.
Bir öykü var bilirsiniz. Kral Leyla’yı görünce asla beğenmez, Mecnun da “Bir de benim gözümle görseniz.” der. Aynı hesap işte. Locke’un Leyla’sı da Sabetha olmuş. Gerçi kitabın sonunda yazar bu saplantılı aşkı oldukça güzel bir halde hikayeye bağlamayı başarmış.
Kitabın vaka örgüsüne gelirsek Karthainli büyücülerle tanışmak oldukça hoştu. Olaya bir de öteki pencereden bakmış olduk. Şahinci’nin bir tek bir profil olduğu tüm topluluğu yansıtmadığı anlaşıldı. Büyücülerin kendileri için seçtikleri adlar oldukça orijinaldi. Fakat Kahrolasıca Hurafe Dexa bu yarışta ipi göğüslemeyi başardı. Karthain siyaseti ilgi çekiciydi fakat siyasal oyunlar o denli da zekice yazılmamıştı. Jean ve Locke’dan daha dehşete düşüren şaşırtmacalar beklerdim.
Tiyatro bölümlerini okumak ise oldukça oldukça güzeldi. Hayatımın bir bölümünde ben de tiyatroyla oldukça yakın ilişkide bulunduğum için tekrardan tanıdık bir ortama girmiş şeklinde hissettim. Ayrıca, karakterlerin geçmişlerini okumaktan da oldukça hoşlanıyorum. Orada büründükleri tiplemeler ve katılan yeni karakterler hikayeye yeni bir nefes getirmiş şeklinde oldu.
Ben çifte zamanlı yazımları beğeniyorum. Kimisi için hikayede kopukluk yaşanması şeklinde problemler yaratabilir fakat bende öyleki bir şey yaşanmıyor. Bir kitap okurken aslına bakarsak iki kitap okumuş şeklinde hissediyorum.
Kitapta bir noktaya kadar argo kullanımını başarı göstermiş buldum bir noktadan sonrasında ise yıldırıcı. Yerli yerinde, oldukça zekice ve nokta atışı söylemler de vardı; tamamen gereksiz bir tek söylenmek için söylenen argo kelimeler ve küfürler de. Ben edebiyatta sıkıdüzen olmasını asla desteklemiyorum, edebiyat günlük dünyadaki her şeyi anlatmalı. Bu jargon da hayatımızın içinde. Sadece yerli yersiz kullanılan cümleleri göz yorucu buluyorum.
Kitap Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler kadar şok edici olmasa da gene merak uyandırıcı bir halde bitti. Elimiz kolumuz bağlı Emberlain’in Belası’nı bekleyeceğiz artık.
Bundan sonrası spoiler ihtiva eder.
Locke’un büyücü çıkması bana birazcık zorlama geldi bilmiyorum. Sanki ana hikayeden kopuk bir halde oldukça büyük bir şaşkınlık yaratılmak istenmiş fakat başarılamamış gibiydi. Tabii bu başarısızlık bir tek benim için geçerli. Bu yeni bilgiyi oldukça beğenenler de olmuştur normal olarak. Ama söylediğim şeklinde Locke aslına bakarsan bir insan olarak oldukça iyi yaratılmış bir karakterdi. Gittikçe daha insanüstü özellikler yüklenerek Tanrı-İnsan konumuna getiriliyor şeklinde geliyor bana. Ben de bu kadar büyük adamları okumayı maalesef asla sevemiyorum. (Selen)

Bizim iki maymun bu kez, siyasete atılıyorlar, fakat pek de gönül rızasıyla değil. Locke ile Jean’ in işkence ettikleri, dilini ve ellerini kestikleri Şahinci Büyücü’ nün anası Sabır ‘ ın aracılık etmiş olduğu Karthainli Büyücüler tarafınca zorlanmak suretiyle.
Zaten Locke iş teklifini kabul edecek ya da vücudundaki zehirden ölecektir. Bizim inatçı hırsız ölümü tercih etse de Jean değişik düşünmektedir.
Artık el mahkum Derin Kökler partisinin kazanması için kollarını sıvıyorlar.
Karşı parti ise Locke’ nin gönlünün sultanı Sabetha ‘ yı rakip olarak seçmiştir.
Sonrası ise eğlence. (Galadriel)

Serinin basılan son kitabını okuduğum için birazcık boşlukta hissediyorum.
İlk iki kitap kadar olaylı geçtiğini düşünmüyorum açıkçası fakat bunu Locke’nin malum durumuna bağlıyorum. Bundan sonrası SPOİLER içerecek.
Kitabın başlarında Locke’nin hastalıktan yorgun düşmüş halini ve Jean’in umar arayışlarını izliyoruz. Bir şekilde yolları Bağlıbüyücüler ile kesişiyor ve kendilerini Beş Senelik Oyun’un içinde buluyorlar. Karthain’de hükümeti belirlemek için beş senede bir meydana getirilen bir seçimi mevzu alıyor bu oyun. Bağlıbüyücüler seçime direkt olarak müdahale edemedikleri için iki taraf da kendi tuttukları uzmanlar yardımıyla seçimin yönünü değiştiriyorlar. Bu onlar için bir oyun… Locke ve Jean’ın karşısında da iki kitaptır adını sık sık duyduğumuz öteki bir Centilmen Piç olan Sabetha var. Bundan sonrası da alavere dalavere.
Ilk olarak Sabetha benim için kuvvetli bir karakterdi. Küçükken kısaca Peder Zincir’in yanındayken aslına bakarsak başa baş bir yarış içinde olduklarını öğreniyoruz. Sabetha bir bayan olmanın dezavantajına haiz ve bunu aşmak için de elinden geleni yapıyor. Bu arada satır aralarında hanım adam eşitliğine kısaca feministliğe dair güzel detaylar bulunduğunu düşünüyorum ve kitabın bu hususi durumunu seviyorum. Sabetha oldukça daha kuvvetli bir karakter olarak yazılabilir miydi? Bence yazılabilirdi. Ancak Locke’ın partneri olduğundan bunun kafi bulunduğunu da düşünüyorum. Zira Locke da tilkilerinin kuyruklarının dolanmasını engelleyemeyen biri benim için.
İlişkileri muntazam yansıtılamadı sanırım fakat Sabetha’nın tereddütlerini oldukça iyi anlıyorum ve bunun bir tür hırs ya da şımarıklık bulunduğunu düşünmüyorum.
Bölüm aralarındaki kesitlerde Centilmen Piçlerin, Peder Zincir’in onları gönderilmiş olduğu tiyatro kumpanyasında başlarına gelenleri okuyoruz. Tiyatro detayı benim için oldukça hoştu, bu dönem Tiyatro dersi aldım ve tiyatro metinlerini okumanın ne kadar keyifli bulunduğunu fark ettim. Sadece tiyatro bölümlerinde role girme detaylarını daha oldukça görmek arzu ederdim. Şu anki Locke, Jean ve Sabetha rol yapma mevzusunda ustalar. Tiyatro kumpanyasının da bu ustalıklarında bir görevi olmasını arzu ederdim fakat bana pek öyleki görünmedi.
Kitabın sonlarına doğru, tahmin ettiğim fakat benim tahmin ettiğim senaryoyla gerçekleşmeyen bir şey açığa çıktı. Beni oldukça şaşırtmadı fakat satır aralarındaki bilgileri hatırlattı. Okuduğunuzda bu bilgileri anlayacağınızı düşünüyorum.
İlk iki kitap kadar sürükleyici ve tatminkar değildi, bu yüzden bunun bir geçiş kitabı bulunduğunu umuyorum. Sonu merak uyandıran bir halde bitmedi, ikinci kitabın sonunu düşünürsek. Dördüncü kitabın oldukça daha iyi olacağını umuyorum bundan dolayı uzun bir yazım sürecinden geçmiş.
Son olarak Scott Lynch’in yazma tarzını yansıtan ara kesitlere değinmek isterim. Bunun hoş bir biçim bulunduğunu düşünüyorum ve kendi yazılarımda da denemeyi düşünüyorum. Asıl vakası yumuşatan, okuyucuya nefes aldıran bu kesitler geçmişe dair bilgileri göstererek aslolan zamandaki karakteri daha iyi anlamamıza destek oluyor. Bunu hepimiz sevmeyebilir, aslolan hikayeden kopulmasına niçin olduğu söylenebilir fakat söylediğim şeklinde ben sevdim.
Kaz Brekker ve Locke Lamora’yı ister istemez karşılaştırıyorum ve gelecek olan dört kitapta Locke’nin karakter gelişimini okumayı merakla temenni ediyorum. (Gülşah’)


Hırsızlar Cumhuriyeti PDF indirme linki var mı?


Scott Lynch – Hırsızlar Cumhuriyeti kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Hırsızlar Cumhuriyeti PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Scott Lynch Kimdir?

1978’de Minnesota’da doğan Scott Lynch, ilk romanı Locke Lamora’nın Yalanları yayımlanana kadar bulaşıkçılık, garsonluk, tasarımcılık şeklinde çeşitli işler yapmış oldu. Centilmen Piç serisinin ilk kitabı olan bu romanın gösterdiği başarıyla beraber fantastik kurgunun mühim isimlerinden birine dönüştü. 2007’de WFA (Dünya Fantezi Ödülü) finalisti olan Locke Lamora’nın Yalanları’nın film hakları Warner Brothers tarafınca satın alındı.


Scott Lynch Kitapları – Eserleri

  • Locke Lamora’nın Yalanları
  • Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler
  • Hırsızlar Cumhuriyeti


Scott Lynch Alıntıları – Sözleri

  • Yalnızca tanrıların cezası ahmaklar haritalara çizilmiş sınırlar uğruna can verir. (Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler)
  • Yalanlar çıkar gider fakat gerçek hep evde kalır. (Locke Lamora’nın Yalanları)
  • “Dostunu yavaş yavaş öldüren zehrin adını bilmiyorum. Ama seni öldürenin adı umut.” (Hırsızlar Cumhuriyeti)
  • “Hak edilmeyen iyi talih daima bir tuzak barındırır.” (Locke Lamora’nın Yalanları)
  • Gülümseyebilirim ve gülümserken katliam işleyebilirim,
    Ve bağırabilirim “Yaşasın” diye kalbimi sızlatana kadar,
    Ve ıslatabilirim yanaklarımı yapmacık gözyaşlarıyla,
    Ve sokabilirim yüzümü şekilden şekle.
    Shakespeare, VI. Henry, 3. Bölüm (Locke Lamora’nın Yalanları)
  • ” Canın cehenneme Locke! Tanrıların cezası yaşamını bu tanrıların cezası barakada somurtup oturasın diye kurtarmadım. Kederi bizzat buluş etmişsin şeklinde davranıyorsun fakat {hiç de} o denli hususi değilsin!” (Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler)
  • “Bizi tarih kitaplarında ararsan en fazla satır aralarında bulabilirsin. Yok eğer efsanelerde ararsan işte orada övüldüğümüzü görebilirsin.” (Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler)
  • “Beni iyi dinle. Liyakatin ve sadakatin tek başlarına dünyadaki konumunu korumaya yeteceği bir hiyerarşide büyüdüğümü sanıyordum,” diye fısıldadı hanım. “Bir bağlılık yemini ettim ve o yeminin her iki yöne de bağlayıcı bulunduğunu zannettim. Ahmağın tekiydim. Ve o ahmaklığın neticelerinden kaçmak için pek oldukça adamı ve hanımı öldürmek zorunda kaldım. Sahiden de benden güvenimi ve Paolo ile Cosetta için beslediğim umutları daha ilkin neredeyse ölümüme sebep olan bir saçmalığa bağlamamı mı istiyorsun? Hangi yasal sisteme itaat etmeliyim Orrin? Hangi krala, düke yada imparatoriçeye öz annem şeklinde güvenmeliyim? Hangileri hayatıma benden daha iyi kıymet biçebilir? Onları bana gösterip bir tavsiye mektubu yazabilir misin?” (Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler)
  • “Her ne olursa olsun değerini bilecek kadar uzun yaşamanın şerefine.” (Hırsızlar Cumhuriyeti)
  • Yeteri kadar insanı bir şeyden yoksun bıraktığınız takdirde o şey eninde sonunda sis kadar yoğun bir gizemle çevrelenirdi. (Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler)
  • “Bir domuzdan daha mı akıllısın Locke?”
    “Arada sırada,” dedi Locke. “Tabii karşıt görüşler yok değil.”
    “Peki bir inekten daha mı tehlikelisin? Bir tavuktan? Ya da bir koyun?”
    “Gel cömertlik edip evet diyelim.”
    “Öyleyse neden en yakındaki çiftliğe gidip kafana bir taç takmıyor ve kendini hayvanların imparatoru ilan etmiyorsun?” (Hırsızlar Cumhuriyeti)
  • “Dünyayı zenginleştirmenin sırrı yalnızca kalplerimizde gizli saklı.” (Locke Lamora’nın Yalanları)
  • Ama vakit bir nehirdir Locke ve bizi hep düşündüğümüzden daha uzağa götürür. (Locke Lamora’nın Yalanları)
  • Büyümenin en organik süreci de hüsrandan hüsrana konmaktı. (Hırsızlar Cumhuriyeti)
  • ”Artık titremeye başlamış olalım, olur mu? dedi Locke’un dizleri.” (Locke Lamora’nın Yalanları)
  • Ses vermeyen bir vicdanın tellerini çekiştiriyorsunuz. (Locke Lamora’nın Yalanları)
  • “Ne de olsa zehirler bir tek yemekli davetlerde bulaşıcıdır.” (Hırsızlar Cumhuriyeti)
  • Genç olmak elinde değil, fakat artık aptal olmaktan vazgeçmenin zamanı geldi. (Locke Lamora’nın Yalanları)
  • Gündüz vakti bu tür masallara gülüp geçmek kolaydı. Fakat gece hayallere gerçeklik katardı. (Locke Lamora’nın Yalanları)
  • “Dünyayı oldukça fazla üzerine alınıyorsun.” (Hırsızlar Cumhuriyeti)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş